Esas No: 2012/5206
Karar No: 2012/7938
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/5206 Esas 2012/7938 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 17/06/2010
NUMARASI : 2009/846-2010/374
Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücret ve diğer haklar ile işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacıya tebliğ edilmiş belirli bir görev tanımı bulunmadığı davacının çalışma süresince görevinin gerektirdiği dikkat ve özeni göstermediğine gerekli bildirimlerini süresinde yapmadığına davalı şirketi zarara uğrattığına ilişkin somut bir delil veya bir belge bulunmadığı, davacının yapmakla ödevli bulunduğu görevlerinin ne olduğunun objektif ve somut bir biçimde önceden belirlenmediği ve tebliğ edilmediği ayrıca davacının görevini gerektiği dikkat ve özeni göstermediği yapmakla yükümlü olduğu görevi yapmadığına ilişkin iddiaların denetime elverişli bir biçimde ortaya konulmadığı iş sözleşmesinin feshinin son çare olma ilkesine uyulmadığından feshin geçersizliğine, davacı işçinin işe iadesine karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından karar temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için fesih bildiriminin yapıldığı tarihte işyerinde 30 ve daha fazla işçi çalıştırılması gerekir. İşverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı, bu işyerlerinde çalışan işçi sayısına göre belirlenir.
Özellikle gurup şirketlerinde ortaya çıkan bir çalışma biçimi olan birlikte istihdam şeklindeki çalışmada, işçilerin bir kısmı aynı anda birden fazla işverene ve birlikte hizmet vermektedirler. Daha çok yönetim organizasyonu kapsamında birbiriyle bağlantılı olan bu şirketler, aynı binalarda hizmet verebilmekte ve bir kısım işçiler iş görme edimini işverenlerin tamamına karşı yerine getirmektedir. Tüm şirketlerin idare müdürlüğünün aynı şahıs tarafından yapılması, şirketlerin birlikte kullandığı işyerinde verilen muhasebe, güvenlik, ulaşım, temizlik, kafeterya ve yemek hizmetlerinin yine tüm işverenlere karşı verilmiş olması buna örnek olarak gösterilebilir. Bu gibi bir ilişkide, tüm şirketlere hizmet veren işçiler ile sadece davalı şirkete hizmet veren işçilerin otuz işçi kıstasında dikkate alınması gerekir. İşçi tüm şirketlere hizmet ediyor ise, o zaman tüm şirketlerdeki işçi sayısı dikkate alınmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta davacının 02.02.2006-02.09.2009 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığı ve davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun"un 24/e ve i maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiği bildirilmiştir. Dosya içeriğinden çalışan işçi sayısı açık bir şekilde tespit edilmediği anlaşılmaktadır. Fesih tarihi itibariyle çalışan işçi sayısı konusunda SGK yazıları ile davalı şirketin cevapları arasında çelişki bulunduğu gibi, davalı şirkette benzer ünvanlı olan başka bir şirketin daha olduğu ve iki şirket arasında bir ilişki olduğu tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Öncelikle davalıya ait ülke genelinde bunların bütün işyerleri belirlenmeli, benzer ünvanlı diğer şirket ile arasındaki ilişki ile iki şirketin faaliyet konuları, adresleri ve ortakları tesbit edildikten sonra dosya içeriği ile birlikte değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre otuz işçi sayısı tereddüde yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.04.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.