Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/5915 Esas 2012/7590 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/5915
Karar No: 2012/7590

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/5915 Esas 2012/7590 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2012/5915 E.  ,  2012/7590 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 4. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 10/12/2009
    NUMARASI : 2008/192-2009/1083

    Davacı vekili, davacının davalı Üniversitenin İç Mimarlık Bölümünde araştırma görevlisi olarak 27.08.2001 tarihinden itibaren hizmet sözleşmesi ile çalışmaya başladığını ve sözleşmenin her yıl yenilendiğini, davalı Üniversite tarafından iş sözleşmesinin 09.01.2007 tarihinde tebliğ edilen fesih bildirimi ile haklı neden olmaksızın sona erdirildiğini, işe iade kararında onama ilamında feshin geçerli olmasına rağmen haklı nedene dayanmadığının kabul edildiği, davalı üniversite tarafından müvekkiline kıdem ve ihbar tazminatı ödenmediği gibi, yıllık izin ücretlerinin  de ödenmediğini iddia ederek fazla mesai ücreti, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı,  yıllık izin ve  fazla mesai ücretlerinin tahsilini talep etmiştir.
    Davalı üniversite  vekili; iş sözleşmesinin işveren tarafından iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 25/II-e maddesi kapsamında haklı sebebe dayalı olarak feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece davacı tanıklarının beyanlarına göre görüşüne başvurulan hesap bilirkişisinin yaptığı  hesaplamaya  itibarla  yapılan hesaplamadan %30 oranda hakkaniyet indirimi  yapılarak   hüküm altına alınmıştır.
    Karar  davacı vekili  ve davalı üniversite vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki itirazları yerinde değildir.
    2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.                           
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
    İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, yıllık ikiyüzyetmiş saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
    Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
    Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (4857 sayılı Kanun madde 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan kanuni çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir.
    Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak Yedibuçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesine göre, günde yedibuçuk saat çalışılması gereken işlerde çalışan işçinin, yedibuçuk saati aşan çalışma süreleri ile yedibuçuk saatten az çalışılması gereken işler bakımından Yönetmeliğin 5. maddesinde sözü edilen günlük çalışma sürelerini aşan çalışmalar, doğrudan fazla çalışma niteliğindedir. Sözü edilen çalışmalarda haftalık kırkbeş saat olan yasal sürenin aşılmamış olmasının önemi yoktur.
    Fazla çalışma yönünden diğer bir kanuni sınırlama da, 4857 sayılı Kanun"un 41. maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Kanundaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir.
    Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Kanun"un 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.                  
    Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
    Somut olayda, davacı vekili  müvekkilinin işyerinde fazla mesai yaptığını ve fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini iddia ederek fazla çalışma karşılığı ücret isteğinde  bulunmuş,  davalı vekili ise davacının  fazla çalışma yapmadığını  belirterek  fazla  çalışma ücreti isteğinin reddini savunmuştur.
    Dosyada  davacının  işyerindeki çalışma  süresine ilişkin  fazla  çalışma saatlerine dair  işyeri kaydı  bulunmamaktadır. Mahkemece  karar esas alınan bilirkişi raporunda  dinlenen davacı tanığının beyanlarına göre fazla çalışma ücreti hesaplanmış olup  mahkemece hesap bilirkişisi tarafından  hesaplanan tutar üzerinden % 30  oranda hakkaniyet indirimi yapılarak hüküm altına alınmıştır.
    Dosya içeriğine  göre işyerinde  tam zamanlı öğretim elemanlarına ilişkin iş sözleşmesi ile araştırma  görevlisi ünvanı ile  çalışan davacının  çalışma saatlerine ilişkin  işyeri kaydı bulunmamaktadır. Davacının iş sözleşmesinde   tam gün çalışma esasına göre çalışılacağı belirtilmiş ancak  çalışma saatine ilişkin özel bir düzenleme  bulunmamaktadır. Davalı üniversite  davacıya ek ders sorumluluğu verilmediğinden fazla mesai tahakkuku yapılmadığını belirtmiştir. Davacının fazla çalışma iddiasını  doğrulayan  davacı tanıkları işyerinde çalışmayan ve işyeri çalışma düzenini bilebilecek durumda olmayan davacının yakınları olup salt davacı tanıklarının beyanlarına itibarla  fazla çalışma ücret isteğinin kabulü doğru olmamıştır.
    Mahkemece öncelikle davacının davalı işyerindeki çalışma düzeni davacıdan  açıklatılmalı, işyerinden davacının çalışma düzenine ilişkin olabilecek tüm kayıtlar getirtilerek  işyerindeki çalışma düzeni belirlenmeli,  gerekirse hesap bilirkişisinden  ek rapor da alınarak dosyadaki tüm delillerle birlikte yeniden bir  değerlendirmeye tabi tutulalarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

     


     

    Hemen Ara