Esas No: 2012/3249
Karar No: 2012/7589
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/3249 Esas 2012/7589 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2011
NUMARASI : 2010/133-2011/819
Davacı vekili, davacının davalı Elmadağ Belediye Başkanlığında 1991 yılından itibaren çalışmakta iken 5594 sayılı Kanun gereğince ASKİ Genel Müdürlüğüne devrinin yapıldığını Haziran 2008 tarihine kadar otobüste bilet muavinliği yaptığını sabah 5.40, akşam 22.00 arası çalışarak fazla mesai yaptığını, dört günde bir gün izin verildiğini, hafta tatilinde ve dini bayramlarda izin verilmediğini, bugünlere ait ücretlerinin de ödenmediğini, devralan işveren tarafından da herhangi bir ödeme yapılmadığını beyanla fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ücretlerinin tahsilini talep etmiştir.
Davalı ASKİ vekili, zamanaşımı definde bulunduğunu, davacının diğer davalı belediye işverenliğinde çalışmakta iken devrinin yapıldığını, davacının daha öncesinde ESO işletmesinde çalışıp çalışmadığının tespitinin gerektiğini, talep edilen faizin fahiş olduğunu, devre ilişkin hükümlerde personelin geçmiş alacaklarına yönelik düzenleme olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı belediye vekili, dava konusu alacakların ödendiğini, ayrıca zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddini beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davalı kurum ile davalı şirket arasında işyeri devri olduğu, davalı tanıklarının beyanlarına göre hesap bilirkişisi tarafından yapılan hesaplamaya itibarla fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinden %30 oranda hakkaniyet indirimi yapılarak hüküm altına alınmış, hafta tatili ücretinin ise reddine karar verilmiştir.
Karar davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma ve ulusal bayram çalışması yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, yıllık ikiyüzyetmiş saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (4857 sayılı İş Kanunu md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan kanuni çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir.
Sağlık kuralları bakımından günde ancak yedibuçuk saat veya daha az çalışılması gereken işler hakkında yönetmeliğin dördüncü maddesine göre, günde yedibuçuk saat çalışılması gereken işlerde çalışan işçinin, yedibuçuk saati aşan çalışma süreleri ile yedibuçuk saatten az çalışılması gereken işler bakımından yönetmeliğin beşinci maddesinde sözü edilen günlük çalışma sürelerini aşan çalışmalar, doğrudan fazla çalışma niteliğindedir. Sözü edilen çalışmalarda haftalık kırkbeş saat olan yasal sürenin aşılmamış olmasının önemi yoktur.
Fazla çalışma yönünden diğer bir kanuni sınırlama da, 4857 sayılı Kanun"un 41. maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Kanundaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Kanun"un 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
Somut olayda davalı işyerinin bir kamu kurumu olduğu gözetilerek davacının çalışma gün ve saatlerine ilişkin tüm işyeri kayıtları getirtilerek dosyadaki diğer delillerle
birlikte bir değerlendirmeye tabi tutularak dava konusu ücret alacağı istekleri hakkında bir karar verilmesi gerekir. Salt işverene aynı konularda dava açan davacı tanıklarının beyanlarına göre yapılan hesaplamaya itibarla hüküm kurulması;
3- Karar gerekçesinde dava konusu isteklerle ilgisi olmayan ikramiye ve ilave tediye alacaklarına yer verilmesi,
4- Kabule göre de karara esas alınan bilirkişi raporundaki net tutarların hüküm fıkrasında brüt tutar olarak hüküm altına alınması da hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.