Esas No: 2011/14095
Karar No: 2012/7442
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/14095 Esas 2012/7442 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Üsküdar 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2010
NUMARASI : 2010/612-2010/541
Davacı vekili, davacının belirsiz süreli hizmet sözleşmesine dayalı olarak davalı şirkette avukat olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin davalı şirket tarafından 18.02.2010 tarihinde geçerli sebebe dayanmaksızın 4857 sayılı İş Kanunu"nun 18. maddesine aykırı olarak feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücret ve diğer haklar ile işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının davalı şirkette avukat olarak çalıştığını, davalı şirkete ait tüm dava, icra ve diğer hukuki dosyaların hukuk bürosuna gönderildiğinden şirket bünyesinde yapılan hukuki işlemlerin oldukça azaldığını ve istihdam fazlalığı meydana geldiğini, davalı şirket içindeki avukat kadrolarının bir kısmının kaldırılmasına karar verildiğini, davalı şirketin davacının hizmet sözleşmesini usul ve kanuna uygun olarak 4857 sayılı Kanun"un 18. maddesi uyarınca işletmenin iş yerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli sebeple feshettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, yazılı fesih bildiriminde davalı şirketin avukatlık hizmetinin dışarıdan alınmasına bu sebeple avukat kadrolarının kaldırılmasına karar verildiğinin belirtildiği, davalı tarafından ise avukatlık hizmetinin şirket dışında bir hukuk bürosundan alınmasına bu sebeple işyerindeki avukat kadrolarının bir kısmının kaldırılmasına karar verildiğinin belirtildiği bu şekilde çelişkili davranış yasağına aykırı hareket edildiği, davacının iş sözleşmesine son verilmeden önce şirkete avukat arandığı da gözetildiğinde feshin gerekçesinin tutarlı olarak uygulanmadığı ve feshin son çare olması ilkesine de aykırı davranıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı Kanun’un 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosya içeriğine göre, davacının davalı şirkette avukat olarak çalıştığı, davalı işverence yapılan 19.02.2010 tebliğ tarihli fesih bildiriminde, avukatlık hizmetlerinin dışarıdan alınmasına ve bu sebeple avukat kadrolarının kaldırılmasına karar verildiği, işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli sebeple iş sözleşmesinin feshedildiği belirtilmiştir.
Fesihten sonra işyerine avukat alınıp alınmadığının somut olarak tespit edilebilmesi bakımından sosyal güvenlik ve işyeri kayıtlarının bir bilirkişi marifeti ile incelettirilip tespit edilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.