Esas No: 2022/10828
Karar No: 2022/13129
Karar Tarihi: 26.10.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/10828 Esas 2022/13129 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/10828 E. , 2022/13129 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
No :
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı ... ile davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı ... ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ... ... isimli kişinin araçlarıyla 30.07.2012-28.02.2013 tarihleri arasında özel bir şirketin harfıyat taşıma işini yaptığını, davalıya ait ... plaklı araçlarla ... ... ve ... ... ocağında bu tarihler arasında çalıştığını, sigortasının yapılmadığını ileri sürerek davacının 30.07.2012-28.02.2013 tarihleri arasında davalının işçisi olarak çalıştığının tespitine, karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu ettiği 30.07.2012-28.02.2013 tarihlerinde 1479 sayılı kanuna göre ... sigortalısı olduğunu, davacının kurumdaki sigortalılığının 2008 yılından bu yana kesintisiz olarak devam ettiğini, yargıtay kararları gereğince kamu düzenine ilişkin hizmet tespit davalarında çalışma olgusunun somut ve net bir şekilde ortaya konulması gerektiğini, kurum dava açılmasına sebebiyet vermediğinden davanın kabulü halinde aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini istediğini beyan etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazında bulunduklarını, müvekkilinin sadece Kayseri ilindeki nakliyecilik ve iş makinası çalıştırma-kira verme işi ile uğraştığını, müvekkilinin akrabası ...'in ... ... Ltd.Şti adıyla nakliyecelik yapmakta iken işlerinin kötü gitmesi nedeniyle icra takibine muhattap kaldığını ve araçlarının icraen satıldığını, müvekkilinin kullanmak ve kiralamak amacıyla ... ... Ltd.Şti'nin icraen satılan araçlarını ihale ile aldığını, bu araçları bir süre kullandığını ve daha sonra ... plaka sayılı araçları ... ... Ltd.ŞTi'ye 17.05.2012 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığını, davacının iddia ettiği süreçte ... ... Ltd.ŞTi tarafından kullanılan araçlardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davacıyı tanımadığını haksız açılan davanın reddine karar verilmesini istediğini beyan etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kısmen kabulü ile;
1-Davacının davalı ...’e ait ... sicil numaralı iş yerinde 30.07.2012-15.02.2013 tarihleri arasında asgari ücretle çalıştığının tespitine,
2-Dahili davalı ... hakkında açılan davanın reddine,
3-Fazlaya ilişkin talebin reddine, dair karar verilmiştir.
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; toplanan delillerin davayı ispat etmek için yeterli olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi,Davalı ... vekilinin ve davalı Kurum vekilinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı ... vekili, kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Sosyal Güvenlik Hukukumuzda, "sosyal sigortalarda çokluk", bir başka anlatımla bireylere olabildiğince sosyal sigorta hakkı tanıma, "yararlanmada ve yükümlülükte teklik" ilkesi egemendir. Buna göre, aynı tarihlerde farklı sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında bulunulamaz. Çifte sigortalılık olarak adlandırılan bu statü, kanun hükümleriyle engellenmiştir. Belirtilmelidir ki, anılan düzenlemelerde yer alan "emekli sandıklarına aidat ödemekte olanlar" ibareleri, "başka sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olanlar" şeklinde anlaşılmalı, "sosyal güvenlik kuruluşları ibarelerinin de aynı zamanda "sosyal güvenlik kanunları" terimlerini içerdiği kabul edilmelidir.
01.10.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren, 5510 sayılı Kanunun 53’üncü maddesi uyarınca; sigortalının aynı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerinden birden fazlasına aynı anda tabi olunmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında sigortalılık yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacaktır.
5510 sayılı Kanunun anılan 53’üncü maddesi, 6111 sayılı Kanunun 33’üncü maddesiyle değiştirilmiş; sigortalının 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statülerine aynı anda tabi olunmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (a) ile (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde çalışması halinde ise (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı düzenlemesi getirilmiş; ancak, değişikliğe ilişkin anılan 33’üncü madde de ayrıca söz konusu değişikliğin maddenin yürürlük tarihinden öncesi için uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır. 6111 sayılı Kanunun yürürlüğe dair 215/b maddesiyle; “...33... maddesi yayımı takip eden ayın birinci günü yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir. 6111 sayılı Kanun 25.02.2011 tarihinde yayımlanmış olup; bu durumda anılan değişiklikler 01.03.2011 tarihinden itibaren uygulanabilecektir. Başka bir deyişle 5510 Sayıllı Kanunun 53. maddesi ve bu maddede yapıılan değişikliklerin ancak yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren uygulanabilecekleri dikkate alınmalıdır.
5510 sayılı Kanunun yürürlükte olmadığı 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin olarak bu tür çakışan (ikili) sigortalılığa ilişkin uyuşmazlıkların çözümü için ise, gerçek ve fiili çalışmanın, başka bir anlatımla baskın sigortalılık olgusunun hangi Kurum ve Kanun kapsamında gerçekleştiği belirlenmeli, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin sigortalının hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı ortaya konulmalıdır. Şu durumda 506 sayılı (hizmet akdine dayalı olarak işveren/işverenler tarafından çalıştırılma) ve 1479 sayılı (hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma) Kanunlar kapsamında veya 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri çerçevesinde birleşen (çakışan) zorunlu sigortalılık olgusuna ilişkin olarak; 5510 sayılı Kanunun yürürlükte olmadığı 01.10.2008 tarihi öncesi dönem yönünden baskın sigortalılığa üstünlük tanınmalı, 01.10.2008 – 01.03.2011 dönemi yönünden 5510 sayılı Kanunun 53. maddesi gereğince ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınmalı, 01.03.2011 tarihinden itibaren ise anılan maddede 6111 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gözetilerek hizmet akdine dayalı çalışmaya değer verilmelidir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında, eldeki dava irdelendiğinde; dosya kapsamında davacının talep konusu dönemi içerir 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılık ve prim ödemelerinin varlığının anlaşılması karşısında; Mahkemece davacının dava konusu dönem bakımından baskın çalışmasının yeterince araştırılmadığı anlaşılmakta olup, davacının bu dönemdeki gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı hususunda, vergi ve maliye kayıtları getirtilmek, belirtilen dönemde beyan edilen gelirler saptanmak suretiyle bu çerçevede davacının; emek ve mesaisini ağırlıklı olarak hangi sigortalı çalışmaya tahsis ediyorsa, ekonomik yönden geçimini hangi çalışmadan sağlıyorsa o çalışmaya üstünlük tanınması ve 01.10.2008 tarihinden sonra devam eden dönem hakkında hangi çalışmaya üstünlük tanınması gerekiyorsa o sigortalılığın geçerli olacağının dikkate alınması gereğinin yerine getirilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, davacının baskın çalışması, yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular ışığında ve usulünce irdelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekili ile davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.