Esas No: 2012/2899
Karar No: 2012/7429
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/2899 Esas 2012/7429 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bakırköy 14. İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/01/2012
NUMARASI : 2009/438-2012/40
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı işverence haklı ve geçerli sebebede dayanılmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, buna bağlı yasal haklarının belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, ekonomik kriz sebebiyle toplu işçi çıkarmak zorunda kaldıklarını, toplu işçi çıkarılması prosedürüne uyulduğunu, fesihlerden sonra işyerine yeni personel alınmadığını, feshe son çare olarak bakıldığını, TİS"teki tensikat sırasına uyulduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek feshe son çare olarak bakılması ilkesine uyulmadığı, feshin geçerli sebebe dayandığının işverence kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorunadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda, davacı işçi 01/01/1999 tarihinde işe girdiğini iddia ettiği halde davalı tarafından sunulan belgeye göre 08/04/2004 tarihinde işe girmiş görünmektedir, mahkemece davacının iddia ettiği tarihte başka bir bildirge verilip verilmediği SGK"dan sorulmamış, işçinin işe giriş tarihiyle işyerinde çalıştığı süre kurum kayıtlarıyla tartışmaya yer vermeyecek şekilde belirlenmemiştir.
Davacının iş sözleşmesi, işyerinde ortaya çıkan ekonomik krizin etkileri sebebiyle toplu işçi çıkarılmasının zorunlu hale geldiği gerekçesiyle feshedilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı tarafça iş sözleşmesinin işletme gerekleri ve ekonomik kriz sebebiyle alınan işletmesel karar nedeniyle feshedildiği savunulmasına rağmen davacının yaptığı iş ile ilgili olarak davalı şirket bünyesinde aynı işlerin devam ettiği ve davalı şirketçe davacının yaptığı işi yapmak üzere işçi alımına devam edildiği tespitleri yapılmıştır. Davalı, bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi ekinde belgeler sunduğu halde bu hususta ek rapor alınmamıştır.
Ayrıca davalı işveren ısrarla fesihten sonra dışarıdan işçi alınmadığını, zorunlu olarak birimler arası kaydırma yapıldığını savunduğu halde bilirkişilerden bu savunmayı karşılar nitelikte ek rapor alınmadığı, tarafların iddia ve savunmalarının yeterince araştırılıp tartışılmadığı, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olmadığı görülmüştür.
Öte yandan, davalı işveren küçülme zorunluluğu nedeniyle feshe gittiğini savunarak işletmesel karara dayandığı halde davacı işçiye başka birimde çalışma teklif edilmesinin zorunlu olduğuna ilişkin bilirkişi tespitleri ve mahkemenin bu yöndeki kabulü doğru olmamıştır.
Aynı davalı hakkında Bakırköy 7. İş Mahkemesince verilen işe iade kararları da dairemizce eksik inceleme sebebiyle bozulmuştur. (2011/13454,13459,13460,13461 esas sayılı dosyalar)
Mahkemece yapılması gereken iş; davacı işçinin davalı işyerinde işe giriş tarihlerini ve çalışma sürelerini kurum kayıtlarıyla tartışmaya yer vermeyecek şekilde netçe belirlemek, üniversitelerin işletme, muhasebe ve hukuk bölümlerinde çalışan akademisyen bilirkişi kurulu oluşturularak, bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle yukarıdaki ilke ve esaslar doğrultusunda yeniden inceleme yaptırılarak ve davalının ilk rapora karşı itirazına eklediği belgeler de tartışılıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
SONUÇ:Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.