Esas No: 2011/14014
Karar No: 2012/7406
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/14014 Esas 2012/7406 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bakırköy 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 30/12/2010
NUMARASI : 2010/390-2010/1097
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı işverence haklı ve geçerli sebebe de dayanılmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, buna bağlı kanuni haklarının belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının işveren vekili niteliğini taşıdığını, davalı işyerine TMSF tarafından el konulduktan sonra fon tarafından atamalar yapıldığını, çalışan sayısının arttığını, fon ile Garipoğlu grubunun yeni bir protokol yaptıklarını ancak şirketlerin tümünün grubun eline geçmediğini, fon ile yapılan görüşmelerde personel sayısının kadro ihtiyaçları çerçevesinde yeniden ele alınması ve servislerin yeniden yapılandırılmasına karar verildiğini, fazla istihdamın önüne geçilmesinin amaçlandığını, davacının iş sözleşmesinin de bu işletmesel karar kapsamında feshedildiğini ancak işletmesel kararın yazıya dökülmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece işveren vekilliği savunması yeterince araştırılıp değerlendirilmemiş, doğrudan işin esasına girilerek davacının iş sözleşmesinin alınan işletmesel karar gereğince feshedildiği savunulmasına rağmen yazılı bir işletmesel kararın sunulamadığı, feshin geçerli sebebe dayandığının işverence kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış imkanlarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini imkansız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda, Mahkemece öncelikle davacının işveren vekili olduğu konusundaki savunmanın iş sözleşmesi ve görev tanımı getirtilerek değerlendirilmesi, davacının iş güvencesi kapsamında olup olmadığı belirlendikten sonra da TMSF"ye yazı yazılarak fesih gerekçesi hususundaki savunmaların araştırılması, fesih gerekçesinin kamusal kararlarla bağlantısının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, daha sonra da davalı vekilince sunulan belgeler üçlü uzman bilirkişi kuruluyla mahallinde yapılacak keşifte değerlendirilerek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde görülmeyen yazılı gerekçeye dayanılarak eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.