Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/5520 Esas 2012/7393 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/5520
Karar No: 2012/7393

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/5520 Esas 2012/7393 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2012/5520 E.  ,  2012/7393 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 15. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 16/02/2012
    NUMARASI : 2010/1065-2012/236

    Davacı, üyesi olduğu davalı sendikanın Ankara bir nolu şubesinin genel kurulunun üç yılı aşkın bir süredir yapılmadığını, önceki genel kurulun ise 03/11/2007 tarihinde yapıldığını, Ankara bir nolu, Adana, Sivas ve İzmir dışındaki on altı şubenin üye sayısının 400’ün altına inmesine ve bunların şubelik vasfını kaybetmesine rağmen şube genel kurullarının kanuna aykırı biçimde yapıldığını, genel merkezin de şubeleri kapatmayarak görev ve yetkisini kötüye kullandığını iddia ederek İzmir iki nolu, Samsun, Karabük, Elazığ, Malatya, İstanbul 1-2-3 nolu, Sakarya, Erzurum, Gaziantep, Afyon, Eskişehir şubelerinin yapılan genel kurullarının iptali ile Kayseri ve Ankara 2-3 nolu şubelerinin yapacağı genel kurullar ve genel merkez henüz yapmadığı genel kurul açısından ise yürütmenin durdurulmasını, şubelere ve genel merkeze kayyum atanmasını istemiştir.
    Davalı vekili, Ankara bir nolu şubesinin olağan genel kurulunun ilk toplantı tarihi olan 06/01/2002 tarihi baz alındığında 19/12/2010 tarihinde üç yıllık süre içinde yapıldığını, ayrıca olağan genel kurul toplantısı bakımından dernekler kanunundan farklı olarak üç yıllık sürenin bir zorunluluk olarak ifade edilmediğini, genel kurullar yapıldığından yönetim kuruluna işten el çektirmenin ve kayyum atanmasının da bir dayanağı kalmadığını, şube kapatma ve birleştirme noktasında genel merkeze bir yetki verilmediği gibi yasal olarak böyle bir yetki verilmesinin de mümkün olmadığını, şubeler kurulduktan sonra üye sayısında düşmeler olduğu gibi artışlar da olduğunu, üye sayısının her 400’ün altına indiğinde sendika şubesinin kapatılması gerektiğinin savunulmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının kötü niyetli olarak bu davayı açtığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu"nun 18. maddesi gereğince sendika şubelerinin en az 400 üye ile kurulabileceği ancak genel kurul tarihi itibari ile Afyonkarahisar şubesinin 209, Ankara bir nolu şubesinin 740, Ankara iki nolu şubesinin 375, Ankara üç nolu şubesinin 305, Adapazarı şubesinin 282, Samsun şubesinin 234, Kayseri şubesinin 363, Gaziantep şubesinin 217, Erzurum şubesinin 170, Karabük şubesinin 221, Elazığ şubesinin 136, Malatya şubesinin
    212, İstanbul bir nolu şubesinin 386, İstanbul iki nolu şubesinin 301, İstanbul üç nolu şubesinin 320, Eskişehir şubesinin 206, Erzurum şubesinin 219 üyesinin bulunduğu ve bu şubelerin genel kurul açısından yeterli üyeye sahip olmamaları nedeniyle genel kurullarının 4688 sayılı Kanun ve davalı sendikanın tüzüğüne uygun olmadığı,  öte yandan 400 üyesi bulunmayan şubelerde yapılan genel kurullarda belirlenen üst kurul delegeleri ile genel merkez genel kurulunun yapılmasının da yasaya uygun olmadığı, ayrıca Ankara bir nolu şubesinin de genel kurulunu üç yıl içerisinde yapmadığı, bu durumda genel merkez genel kurulunun da iptalinin gerektiği, o halde adı geçen şubeler ile genel merkez genel kurulunun iptal edilerek adı geçen şube ve merkezin yönetim kurulunun işten el çektirilmesi, genel kurulun kanun ve tüzük hükümleri gereğince en kısa zamanda toplanması ve yeni yönetim kurulu seçilinceye kadar cari işleri yürütmek üzere kayyım tayininin gerekli olduğu, ancak genel kurulun iptali istenen İzmir iki nolu şubesinin genel kurul tarihi itibari ile üye sayısının 432 olması nedeniyle bu şubenin genel kurulunun iptalinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
    1-Şubelerin kurulmasından sonra üye sayısının 400’ün altına düşmesinin genel kurul yapılmasına engel olup olmadığı ve genel kurul yapılmışsa bunun iptalinin gerekip gerekmeyeceği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık vardır.
    6289 sayılı Kanunla değişik 4688 sayılı Kanun"un 18/5 maddesine göre, “Sendika şubeleri en az 400 üye ile kurulur. (Ek cümle: 04/04/2012-6289 S.K./13.md.) Sendika şubesi bulunmayan il ve ilçelerde il ve ilçe temsilciliği kurulabilir. İldeki üye sayısı 100 ve daha fazla olan sendikanın il temsilcisi ile ilçedeki üye sayısı 50 ve daha fazla olan sendikanın ilçe temsilcisi haftada dört saat izinli sayılır.” Davalı Türk Ulaşım Sendikası tüzüğünün 29/1 maddesinde de aynı husus vurgulanmış ve şubelerin en az 400 üye ile kurulabileceği öngörülmüştür. Öte taraftan kuruluştan sonra üye sayısının 400’ün altına düşmesi durumunda şubelerin akıbetinin ne olacağı konusunda ise açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla beraber 6289 sayılı Kanun ile değişik 4688 sayılı Kanun"un 12/h maddesinde, sendika şubesi açma ve başlangıçtaki kuruluş şartlarını kaybeden şubeleri kapatma konularında genel kurulun ya da yönetim kuruluna genel kurulca verilen yetki uyarınca yönetim kurulunun yetkili olduğu düzenlenmiştir. Bu düzenlemeden de anlaşıldığı üzere; üye sayısı kuruluştan sonra 400’ün altına düşen kamu görevlileri sendikası şubesi, genel kurulca ya da genel kurulun verdiği yetkiye dayanarak yönetim kurulunca kapatılmadığı sürece varlığını ve fonksiyonunu devam ettirecektir. Esasen bu durum kolektif sendika özgürlüğünün de bir gereğidir. Bütün bunlara ek olarak sendikaların dinamik yapıları ve üye sayılarının her an değişebileceği ihtimali karşısında şube üye sayısının kuruluştan sonra 400’ün altına indiği hallerde şubenin şubelik vasfını kendiliğinden kaybedeceğini savunmak yasal düzenlemeye ve sendikalar hukukuna hâkim olan ilkelere uygun düşmediği gibi hayatın olağan akışına da aykırıdır. Mahkemece, kanunun bir neticeye veya yaptırıma bağlamadığı bir durum ya da olgu için, ait olduğu hukuk disiplinin temel ilke ve kurallarına aykırı olacak şekilde netice öngörülmesi yerinde değildir.
    Sonuç olarak, davacının bu yöndeki talebinin reddi gerekirken talebin kabul edilerek üye sayılarının 400’ün altına düştüğü gerekçesiyle davalı sendikanın İstanbul 1-2-3 nolu, Samsun, Karabük, Elazığ, Malatya, Sakarya, Gaziantep, Erzurum, Afyon, Eskişehir şubelerinin genel kurullarının iptaline karar verilerek söz konusu şubelerin yönetim kurullarına işten el çektirilip kayyum tayini yoluna gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    2-Olağan genel kurul toplantısının üç yıl geçtikten sonra yapılması halinde bunun iptal sebebi olup olmadığı ile 4688 sayılı Kanun"un 10. maddesi uyarınca yönetim kuruluna işten el çektirilip kayyum atanmasının gerekip gerekmediği konularında da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    4688 sayılı Kanun"un 10/2 maddesine göre, “(Değişik fıkra: 04/04/2012-6289 S.K./8.md.) Olağan genel kurul toplantıları dört yılı aşmamak üzere tüzüklerde belirtilen sürede yapılır.” Maddede değişiklik yapılmadan önce bu süre üç yıl olarak belirlenmişti. Davalı sendikanın ana tüzüğünün 31/1 maddesinde ise şube olağan genel kurul toplantılarının en geç üç yılda bir yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.
    Somut olayda, davacının üyesi bulunduğu davalı sendikanın Ankara bir nolu şubesinin bir önceki olağan genel kurulu 03/11/2007 tarihinde yapılmış, en son olağan genel kurulu ise dava açıldıktan sonra 19/12/2010 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Bu şekilde olağan genel kurul toplantısı kırk altı gün geç yapılmıştır. Bu süre sendikalar hukukunun en önemli ilkelerinden olan demokratik esaslara uygunluk ilkesini zedeleyecek nitelikte makul olmayan bir süre değildir. Ayrıca söz konusu üç yıllık süre kuralına uyulmaması halinde uygulanacak yaptırım 4688 sayılı Kanun"un 10/son maddesinde düzenlenmiş olup bu yaptırım yönetim kuruluna mahkemece işten el çektirilmesi ve kayyum tayinidir. Ancak kanunun amacı mümkün olduğunca kısa sürede genel kurul toplantısının yapılmasını temin olduğundan ve genel kurul toplantısı da gerçekleştirildiğinden genel kurulun iptali karar verilemeyeceği gibi yönetim kuruluna işten el çektirilmesi ve kayyum tayini de söz konusu olamayacaktır. Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2009/14635 esas, 2009/13224 karar sayılı kararında da aynı husus vurgulanmıştır. Açıklanan nedenlerle davacının bu yöndeki talebinin reddi gerekirken talebin kabul edilerek olağan genel kurul toplantı zamanının geçirilmesi gerekçesiyle davalı sendikanın Ankara bir nolu şubesinin genel kurulunun iptaline karar verilerek şube yönetim kuruluna işten el çektirilip kayyum tayini yoluna gidilmesi de ayrıca bozma sebebi yapılmıştır.
    3-Mahkemece, iptaline karar verilen şube genel kurullarınca seçilen üst delegelerle yapılan sendika genel merkez genel kurulunun da kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
    Önceki bentlerde değinilen bozma sebeplerine göre, mahkemenin şube genel kurullarının iptaline ilişkin kararı yerinde olmadığından sendika genel merkez genel kurulunun iptaline karar verilerek yönetim kuruluna işten el çektirilip kayyum tayini yoluna gidilmesi de hatalıdır. Bu nedenle de kararın bozulması gerekmiştir.
    4-Mahkemece, Ankara 2 nolu şube ve 3 nolu şube ile Kayseri şubesinin genel kurullarının yapılması işlemlerinin durdurulmasına karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre, Ankara iki nolu ve Kayseri şubelerinin dava sırasında genel kurullarını yaptıkları anlaşılmıştır.
    Yukarıda değinilen bozma gerekçeleri uyarınca anılan şubelerin genel kurullarının yapılması işlemlerinin durdurulması ve yönetim kuruluna işten el çektirilip kayyum tayini yoluna gidilmesi doğru olmadığı gibi gerçekleşen genel kurulların durdurulmasına da karar verilemeyeceğinden karar bu yönden de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

     

    Hemen Ara