Esas No: 2012/2710
Karar No: 2012/7355
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/2710 Esas 2012/7355 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 14. İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/12/2011
NUMARASI : 2010/547-2011/1183
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının temyiz isteminin REDDİNE,
2-Davalının temyizine gelince;
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işveren nezdinde Ankara İl Müdürlüğü Keçiören Telekom Müdürlüğü"nde iş mevzuatına tabi kapsam dışı personel olarak çalışmak için 2006 yılında sözleşme imzaladığını, işveren tarafından 14.07.2008 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiğini, ücret artışı yapılmadan kıdem ve ihbar tazminatının ödendiğini, Ankara 3. İş Mahkemesi"nde 2008/656 esas sayılı dosya ile işe iade davası açıldığını, davacının işe iadesine karar verildiğini ve kararın Yargıtay tarafından onandığını, davacının yasal süre içerisinde iş başvurusu yaptığını, ancak davacının başvurusunun kabul edilmediğini, ücret artışı dikkate alınmadan tazminat, ikramiye ve ücret alacaklarının ödendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere; 100,00 TL davalı ile Tip-1 sözleşmesi imzalandığı tarihten, iş akdinin nihai olarak feshedildiği ve davalı ile nihai ilişiğin kesildiği tarihe kadar geçen dönemler için, sözleşmeye aykırı şekilde, enflasyon ve şirket performansına göre ücret artışı yapılmamış olmasından doğan tüm ücret ve ikramiye alacağı, 100,00 TL fark kıdem tazminatı, 100,00 TL fark ihbar tazminatı, 100,00 TL yargı kararı uyarınca işe başlatılmayarak ödenen 4 aylık ücret alacağı ve 4 aylık ücret karşılığı tazminat tutarına yansıtılarak, eksik ödenen bu ücret ve tazminatlardan doğan alacakların, tazminat farkı alacakları için en yüksek banka mevduat faiziyle, ücret alacaklarını ise yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, sözleşme maddesi ile ücret artışının işveren icra kurulunun yetkisine bırakıldığını, 2007 yılında %5,57 oranında ücret artışı yapıldığını, 2008 yılında artış yapılmadığını, davacının işe iadeden kaynaklanan haklarının ve diğer alacaklarının ödendiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, işçinin en az enflasyon artış oranı kadar zam alması gerektiğini belirten ve buna göre hesaplama yapan bilirkişi raporuna istinaden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi"nin emsal dosyalarından da anlaşılacağı üzere, davalının Hay Group adlı uluslararası bir firmaya iş değerlendirilmesi projesi yaptırdığı, 27.11.2007 günlü yönetim kurulu kararı ile bu projenin sonuçlarını nazara almak kaydı ile ücret skalasını nihai hale getirmek için Genel Müdüre yetki verildiği, 17.03.2008 tarihli karar ile 2008 yılı kapsam dışı ücret skalasının kabul edildiği görülmektedir. Tip 1 imzalayanlara bu değerlendirme ve piyasa şartları nedeni ile bir zam öngörülmediği davalı yazılarından anlaşılmaktadır.
İş sözleşmesinin 7/3 maddesi ve davalı genelgesi ücretlere zam yapılmasının zorunlu olduğuna ilişkin emredici bir hüküm taşımamaktadır. Davalının 1. Tip sözleşme imzalayanların bir kısmına zam yapıp, bir kısmına zam yapmadığı da iddia ve ispat edilmiş değildir, böyle olunca eşit işlem borcuna aykırılık da söz konusu değildir.
Toplu iş sözleşmesi üyesi işçilere zam yapılması davacı için emsal olamaz, davacı ancak, kendi iş sözleşmesi ve tabi bulunduğu yönetmelik ya da skalada öngörülen zamları talep edebilir. Davacının talebi ise, sadece iş sözleşmesi ve genelgeye göre, enflasyon ve şirketin karlılık oranına dayanan zam isteğine ilişkin olduğu gibi, mahkemenin kabulü de aynı doğrultudadır. Yukarıda yazılı nedenlerle davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.04.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY
Davalıya ait işyerinde Tip-1 sözleşmesi ile çalışan davacı işçi, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren sözleşmeye aykırı şekilde enflasyon ve şirket performansına göre ücret artışının yapılmaması nedeniyle fark ücret alacağı ile bundan dolayı eksik ödenen alacak ve tazminat farkının hüküm altına alınması isteğinde bulunmuştur. Mahkemece isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin "ücret ve ödeme şekli" başlıklı 7. maddesinde "ücretlerde yapılacak artış oranı, enflasyon oranı ve şirket performansı dikkate alınarak İcra Kurulunca her yılın Ocak ayında kararlaştırılabilir" kuralına yer verilmiştir. Davacı anılan madde gereğince zam verilmesi gerektiğini iddia ederken, davalı zammın İcra Kurulunun takdirinde olduğunu savunmuştur. Dosya içeriğine göre davacıya 2007 yılında %5,57 oranında zam yapılmış, sonraki yıllarda zam yapılmamıştır.
Davacı işçi, davalı şirketin özelleştirilmesi sırasında kamu kurumlarına nakil hakkı olan personelden olup, özelleştirmeden sonra davalı şirketin ihtiyacı nedeniyle yüksek ücret ve zamlar taahhüt etmesi üzerine nakil hakkından feragat ederek Tip-1 olarak adlandırılan sözleşme imzalamıştır.
Sözleşme ile öngörülen zam oranının belirlenmesi her ne kadar İcra Kurulu"nun kararına tabi kılınmış ise, bu yetkinin dürüstlük kuralına uygun olarak kullanılması gerekir. Sözleşmede zammın verilip verilmemesi değil, zam oranının belirlenmesi İcra Kurulu"nun kararına tabi kılınmıştır. Dosya kapsamına göre zam oranının belirlenmesi için gerekli olan "enflasyon" ve "şirket performansı" şartları gerçekleştiği halde İcra Kurulu"nun ücretlere yapılacak zam oranını belirlememesi "ahde vefa" ilkesi ile de bağdaşmamaktadır. Kapsam dışı olduğu için toplu iş sözleşmesinden de yararlanamadığı anlaşılan davacı işçiye "İcra Kurulu"nun takdirindedir" gerekçesi ile zam verilmemesi sözleşmeye aykırı bir davranıştır. İcra Kurulu"nun bu yetkisini kullanmaması durumunda mahkemece davacı işçinin enflasyon oranını geçmemek kaydıyla hakkaniyete uygun bir zamma hak kazandığı kabul edilerek ücret farkı ile eksik ödemeden kaynaklanan alacak ve tazminat farklarının hüküm altına alınması gerekir. Mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılamıyorum.