Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/3183 Esas 2012/7309 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3183
Karar No: 2012/7309

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/3183 Esas 2012/7309 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2012/3183 E.  ,  2012/7309 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Trabzon İş Mahkemesi 
    TARİHİ : 12/12/2011
    NUMARASI : 2011/17-2011/970

    Davacı vekili; davacının davalı bankada 25.03.1998–16.01.2008 tarihlerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, işe iade davası açtıklarını, Trabzon İş Mahkemesinin 2008/77 esas sayılı dosyasında işe iade kararı verildiğini, kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiğini, davacının işe başlatılmadığını ve 07.01.2011 tarihinde iş güvencesi tazminatı ve boşta geçen süreye ilişkin ücretinin ödenmediğini ileri sürerek fesih tarihi olan 07.01.2011 tarihi itibariyle işçilik alacaklarının ödenmesi gerektiğini, müvekkilinin iş sözleşmesine son verilmese idi bu gün prim vs. hariç brüt 1.788,00 TL aylık ücret alacağını, müvekkilinin 20 günlük yıllık izin ücreti alacağı olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının  faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini istemiş,bilirkişi raporu doğrultusunda 15.07.2011 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.
    Davalı vekili; kesinleşen işe iade kararının gereğinin yerine getirildiğini, davacının kıdeminin dört ay ileri götürüldüğünü ve fesih tarihi olarak 16.04.2008 tarihine ulaşıldığını, dolayısıyla davaların kaybedilmesi sonucu mahkemenin takdir ettiği tüm alacakların ödenerek bu ihtilaflardan doğan hak ve alacakların müvekkili banka tarafından ifa edildiğini ve davacı ile bir borç – alacak ilişkisi kalmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, davacının 25.03.1998 tarihinde çalışmaya başladığı, iş sözleşmesinin 16.01.2008 tarihinde feshedildiği, açılan işe iade davasının kabul edildiği, davacının süresinde işe iade talebine rağmen, davacıya 07.01.2011 tarihinde boşta geçen süreye ait ücret ve iş güvencesi tazminatı ödenerek işe başlatılmadığı, buna göre fesih tarihinin 07.01.2011 olduğu, bu  fesih tarihi dikkate alındığında davacının kıdem süresinin 12 yıl 9 ay 12 gün olduğu, en son aylık brüt ücretinin ise 1.764,00 TL olduğu, davacının kıdem ve ihbar tazminatını hakettiği, yıllık izin ücreti alacağı bulunduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.                                                                              
    Kararı kanuni süresi içinde davalı temyiz etmiştir. 
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2. İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret, ihbar ve kıdem tazminatı  konularında taraflar arasında uyuşmazlık   bulunmaktadır. 
    4857 sayılı İş Kanununun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren 10 iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur.
    İşveren işe iade için başvuran işçiyi 1 ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en çok sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları ödenmelidir.
    İşçinin işe iade yönündeki  başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 21/5. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir.
    İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini 1 ay içinde işçiye bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde bundan işveren sorumlu tutulamaz. İşverence kanuni süre içinde gönderilmiş olsa da,  işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir. Burada makul süre işçinin  işe daveti içeren bildirim anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla iki günlük süre olarak değerlendirilebilir. İşçinin işe iadeyi içeren tebligatı işyerinden farklı bir yerde alması halinde ise, 4857 sayılı Kanun"un  56. maddesinin son fıkrasında izinler için öngörülen en çok dört güne kadar yol süresi makul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en fazla dört gün içinde işe başlaması beklenmelidir.
    İşverenin işe davete dair beyanının da ciddi olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.  
    İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır. 
    İşe başlatmama tazminatının da fesih tarihindeki ücrete göre hesaplanması gerekir. İşçinin işe başlatılmadığı tarih, işe başlatmama tazminatının muaccel olduğu andır. Bahsi geçen tazminat yönünden faize hak kazanmak için kural olarak işverenin temerrüde düşürülmesi gerekir. İşverenin dava tarihinden önce temerrüde düşürülmemiş olması halinde dava ve varsa ıslah tarihlerinden itibaren faize hükmedilir.
    Boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadarücret  ve diğer haklar için  ise, feshi izleyen dönem ücretlerine göre hesaplama yapılmalıdır. Geçersiz sayılan fesih tarihinden sonra  boşta geçen  en çok dört aylık sürede işçinin çalışması devam ediyormuş gibi ücret ve diğer haklar belirlenmelidir. Boşta geçen en çok dört aya kadar süre içinde ücret zammı ya da yeni bir toplu iş sözleşmesi yürürlüğe girdiğinde, her iki dönem için ayrı ayrı  hesaplamaya gidilmelidir.    
    Boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklar ile işe başlatmama tazminatı bürüt olarak hüküm altına alınmalı ve kesintiler infaz sırasında gözetilmelidir.
    İşçinin işe başlatılmaması fesih niteliğinde olmakla, işverence gerçekleşen bu feshe bağlı olarak ihbar tazminatı ile süre yönünden şartları mevcutsa  kıdem tazminatı ve yıllık izin  ücreti ödenmelidir. Hesaplamalar işe başlatmama yoluyla gerçekleşen  fesih tarihindeki ücret ve kıdem tazminatı tavanı gözetilerek yapılmalıdır. İşçiye geçersiz sayılan  fesih sırasında kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti ödenmişse, dört aylık boşta geçen süre  ilavesiyle ve son  ücrete göre yeniden hesaplama yapılmalı ve daha önce ödenenler mahsup edilerek sonuca gidilmelidir.
    Somut olayda, davacının tazminat ve alacaklara  esas kıdem süresinin 25.03.1998 tarihi ile  geçersiz fesih tarihi 16.01.2008 tarihine dört ay boşta geçen süre eklenerek bulunacak 16.05.2008 tarihleri arasındaki süre olduğunun kabul edilmesi, kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinin hesaplanmasında feshin kesinleştiği tarihteki ücrete göre hesap yapılması gerekirken, kıdem süresinin 25.03.1998 ile feshin işe iade davasından sonra kesinleştiği 07.01.2011 tarihleri arasında 12 yıl 9 ay 12 gün olarak kabul edilerek buna göre hesaplanan alacak ve tazminatlara hükmedilmesi   hatalı olup bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.04.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    Hemen Ara