Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/337 Esas 2022/113 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2021/337
Karar No: 2022/113
Karar Tarihi: 22.02.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/337 Esas 2022/113 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2021/337 E.  ,  2022/113 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 19. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 503-23

    Sanık ... hakkında ormandan ağaç kesme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın eylemini münferiden ağaç kesme amacıyla gerçekleştirmeyip tarla açmak için gerçekleştirdiği kabul edilerek ormandan ağaç kesme suçundan karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Nazilli 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 21.05.2015 tarihli ve 322-431 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 19. Ceza Dairesince 10.07.2019 tarih ve 1081-10798 sayı ile;
    "08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikle 6831 sayılı Kanun'un 93. maddesinde tarla açmak suretiyle işgal ve faydalanma suçu ile 91. maddesindeki ağaç kesme suçlarının iki ayrı suç teşkil ettiği, tarla açma suçu için ağaç kesme eyleminde, hem ağaç kesme eylemi hem de işgal ve faydalanma eylemi oluşacağı ve iki ayrı suç oluşturduğunun kabulü karşısında, sanık hakkında 6831 sayılı Kanun'un 91. maddesine göre mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken, ağaç kesme eyleminin tarla açma amacı ile yapıldığı ve münferiden ağaç kesme amacıyla yapılmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 14.01.2020 tarih ve 503-23 sayı ile;
    "Sanığın iddia edilen ağaç kesme şeklindeki eylemi suç tutanağı, keşif notları ve dosyada mevcut bilirkişi raporundan hareketle münferiden ağaç kesme amacıyla olmayıp tarla açmak şeklinde olduğu anlaşılmakla sanığın bu eylemi işgal faydalanma eylemi yönünden hakkında hüküm kurulurken temel cezanın takdirinde ve artırım maddesi olarak 6831 sayılı Kanun madde 93/2 kapsamında değerlendirilmesi gerektiği" şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanık hakkında ormandan ağaç kesme suçundan karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
    Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.09.2020 tarihli ve 56731 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 19. Ceza Dairesince 22.06.2021 tarih ve 4683-6975 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık hakkında işgal ve faydalanma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık hakkında ormandan ağaç kesme suçundan verilen karar verilmesine yer olmadığına dair karar ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 6831 sayılı Orman Kanunu’nda düzenlenen işgal ve faydalanma suçunu işlediği sırada ormandan ağaç kestiği tespit edilen ve hakkında işgal ve faydalanma suçundan mahkûmiyet kararı verilen sanık hakkında ayrıca ormandan ağaç kesme suçundan hüküm kurulması gerekip gerekmediğinin, bu bağlamda sanığa atılı ormandan ağaç kesme suçundan verilen karar verilmesine yer olmadığına dair kararın isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    09.05.2014 tarihli suç tutanağına göre; ... ili, Nazilli ilçesi, Bağcıllı köyü, Soğucaoluk mevkisi, 70 numaralı bölmede yer alan koru ormanında, sanık ...’in kullandığı ziraat arazisi kenarındaki saçlı meşe ağaçlarını kestiği, budadığı ve toprağı çapalayıp 34 adet kestane fidanı diktiği, açılan alanın 3.032 metrekare olduğu, açılan alanda tutanak tarihinden 15 gün önce 49 adet 8-34 çapları arasında (4.062 metreküp) saçlı meşe ağaçlarının dipten motorlu testere ile kesildiği, 82 adet 8-34 çapları arasında (4.376 metreküp) ağacın kuruması için budanıp tepeleri kesildiği, dipleri kazıldığı, sanığa sorulduğunda cevaben “Bu yer babamdan kaldı. 2/B ölçümü yapıldığı için ağaç ve çalıyı temizleyip kestane fidanı diktim.” dediği,
    Orman İdaresinin suç duyurusu üzerine Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda 16.06.2014 tarih ve 2210-1139 sayı ile; sanık hakkında kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işgal ve faydalanma ve yapacak nitelikte emval veren ağaç kesme suçlarını işlediğinden bahisle 6831 sayılı Kanun’un 91/1-4 ve 93/1-2-3 maddeleri uyarınca kamu davası açıldığı,
    02.02.2015 tarihli keşif tutanağına göre; keşif mahallinin meşe ağaçları ile örtülü bir alan olduğu, Orman İdaresi tarafından kesim sahası olarak belirlendiği için ağaçların büyük bir kısmının kesilmiş hâliyle zeminde olduğu, sanık tarafından kesildiği iddia edilen ağaçların diplerinde yanma emarelerinin ve siyahlıkların bulunduğu, suç mahallinde ara ara kestane fidanlarının bulunduğu, bir koridor şeklinde alanın ilerlediği, uç kısmında ise “L” şeklini aldığı, suç mahallinin kenarının sanık tarafından kullanıldığı anlaşılan yaşça büyük kestane ağaçları ile kaplı olduğu, eğimin yüzde yüze yakın olduğu,
    Taşınmaz üzerinde yapılan keşif üzerine 27.02.2015 tarihli kadastro kontrol memuru ve orman yüksek mühendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda;
    02.02.2015 tarihinde dava konusu taşınmaz üzerinde yapılan keşifte; 6831 sayılı Yasa'nın 1. maddesi doğrultusunda değerlendirme yapıldığının, 1969 yılında ilan edilmiş, kesinleşmiş, 2010 yılında yapılan sınır düzeltme işlemi ve 2/B uygulamasını gösterir orman tahdit haritası zemine uygulanmış, uygun olduğu görülmüş, taşınmazın 468 ve 469 numaralı orman sınır noktalarıyla oluşturulan orman sınır hattı yöresinde kaldığının belirlendiğinin, harita üzerinde yapılan kıymetlendirme çalışması sonucunda, eylem alanı olarak gösterilen alanın toplam olarak 1.946 metrekare olduğunun, alanın A harfiyle gösterilen 686 metrekarelik kısmının 2/B uygulamasıyla orman sınırları dışına çıkarılmış alanda, B harfiyle gösterilen 1.260 metrekarelik kısmının ise kesinleşmiş orman tahdidine göre orman sınırları içinde orman sayılan yer olduğunun, alanın suç tutanağındaki miktarı ile keşif çalışması sırasında bulunan miktarı arasındaki farkın olasılıkla keşif sırasında; tutanakta budandığı bildirilen ağaçların, idare tarafından yapılan canlandırma kesim alanı içinde kaldıklarından ve bu kesim sırasında diğer ağaçlar gibi kesildiklerinden eylem alanı tespitinde budanan ağaçlarla ilgili alanın belirlenip ölçülememesinden kaynaklandığının, eylem tarihinden önce orman sınırları dışına çıkarılmış olan A alanının inceleme dışı bırakıldığının, B alanında yapılan incelemede ise alanın meşe baltalık ormanı olduğunun, batı ve güney sınırlarına yakın kısımlarında yer alan 4.062 metreküp dikili hacim karşılığı, yakacak ürün verecek nitelikte, canlı ve dikili 44 adet saçlı meşe ağacının 2013 yılı sonlarında motorlu testere ile kesildiğinin, kök çevrelerinin yakılarak sürgün vermelerinin engellenmeye çalışıldığının, kesim sonucunda 11 ster yapraklı yakacak odun elde edileceğinin, kesilen ağaçların canlılıklarını bütünüyle yitirdiklerinin, toprağın dış şartlara karşı korunmasız duruma getirilip ağaçlandırma ihtiyacına sokulduğunun, budanan ağaçların amenajman planı gereği yenileme kesim alanında kaldığının, orman idaresi tarafından yaptırılan yenileme kesimi sırasında bu ağaçların da alandaki diğer ağaçlar gibi dipten motorlu testere ile kesildiklerinin, diğerlerinden ayrılmalarının mümkün olmadığı görülüp inceleme dışı bırakıldıklarının, alana kestane ağırlıklı 1 yaşlı 34 adet meyve fidanı dikildiğinin, dikilen fidanlarla 340 TL’lik değer yaratıldığının, zarar miktarının toplamda 1.943,39 TL olduğunun, sanığın eylemiyle kesinleşmiş orman tahdidine göre orman sınırları içinde olan 1.260 metrekarelik alanda orman örtüsünün kaldırıldığının, meyve fidanı dikilerek alanın tarımsal kullanıma sokulduğunun tespit edildiği,
    Kadastro kontrol memuru ve orman yüksek mühendisi tarafından düzenlenen 19.03.2015 tarihli ek bilirkişi raporuna göre; Kadastro Mahkemesinin 2007/23 esas sayılı dava dosyasındaki alanın suça konu alanla ilgisi bulunmamakla birlikte aynı orman parseli içinde yer aldıklarından XXII parsel numaralı alanda 2B güncelleme çalışmasının ertelendiği kanaatine varıldığı,
    Kadastro kontrol memuru tarafından düzenlenen 30.04.2015 tarihli ek bilirkişi raporuna göre; keşfe konu yerin daha önce Kadastro Mahkemesinin 2007/23 esas sayılı dosyasında davaya konu yerin şu anki suça konu yerle bir ilgisinin olmadığı, Kadastro Mahkemesinin 2007/23 esas sayılı dosyasındaki yerin 194 ada 19 parselde olduğu ancak bu dosyadaki yerin 462 ila 464 numaralı orman tahdit hattı civarında olduğu, davaya konu yerle suça konu yerin 194 ada 19 parsel içerisinde kaldığı, davaya konu bu yerin 468 ve 469 numaralı orman tahdit hattı yöresinde kaldığı, 2007/23 esas numaralı dosyasında bulunan orman kadastro haritasında XXII parsel olarak orman sınırı dışına çıkartılmış yer olarak gösterildiği, dava konusu yerin kısmen orman ve kısmen de kesinleşmeyen ve davalı olan Bağcıllı Mahallesi, 194 ada, 19 numaralı parsel ile XXII numaralı 2B parseli içerisinde kaldığı, 2B çalışmasının davalı olduğundan yapılmayıp kesinleşmediği, sonuç olarak dava konusu yerin Bağcıllı Mahallesi, 194 ada, 19 numaralı parsel içerisinde kalıp davalı olduğundan kesinleşmeyen parsel içerisinde kaldığı,
    Kadastro Müdürlüğünün 16.03.2015 tarihli yazısına göre; ... ili, Nazilli ilçesi, Bağcılı köyünde 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi uyarınca 185 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, Kadastro Mahkemesinde davaları devam eden parsellerin haricinde kalan kısımların kullanıcılarını belirtir güncelleme çalışması yapıldığı, suça konu yerin Bağcılı köyü, 194 ada, 19 numaralı 1.509.921 metrekarelik orman nitelikli parsel içerisinde kalmakta olup Kadastro Mahkemesinin 2007/23 esas sayılı dosyası ile davalı olduğundan 2B güncelleme çalışması yapılamadığı,
    Nazilli Kadastro Mahkemesinin 31.03.2015 tarihli yazısına göre; Mahkemenin 2007/23 esas sayılı dosyasının 10.03.2015 tarihinde kesinleşmesi sebebiyle Tapu Müdürlüğüne devredildiği,
    Nazilli Tapu Müdürlüğünün 16.03.2015 tarihli yazısına göre; sanığa ait bir taşınmaz bulunmadığı, 09.04.2015 tarihli yazısına göre ise, ... ili, Nazilli ilçesi, Bağcıllı Mahallesi, Ömürler mevkisi, 194 ada, 19 parselde bulunan 1.509.921,07 metrekarelik taşınmazın orman olduğu, 13.03.2015 tarihinde Maliye Hazinesi adına tescil edildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Tanık ... keşifte; tutanağı aynen tekrar ettiğini, sanık tarafından kesilen ağaçların gösterdiği ağaçlar olduğunu, bazılarının üst kısımlarının kesildiğini, ancak kesim sahasında olduğu için bu ağaçların da kökünden kesildiğini, yine sanık tarafından kesilen ağaçların yeniden canlanmaması için diplerinden yakıldığını, sanık tarafından fidan da dikildiğini, toprağın işlendiğini beyan etmiştir.
    Sanık ... Savcılıkta; arazinin babasından kaldığını, ağaçların çok büyük olmaması sebebiyle testere ile kendisinin kestiğini, kestane fidanlarını da kendisinin diktiğini, bu arazinin 2/B arazisi olduğunu zannettiğini, Mahkemede; önceki beyanını aynen tekrar ettiğini, eşi ile çiftçilik yaptıklarını, suça konu yerin 2B arazisi olduğunu zannettiğini, bu yerin kayınpederinden kaldığını, el testeresi ile kenarlardaki fidanları kesip yerlerine fidan diktiğini, orman arazisi olduğunu öğrenince de diktiği bu fidanları söktüğünü, zararı gideremeyeceğini, keşifte ise; iddia edilen ağaçların hepsini kesmediğini, kendi kestiği ağaçların ince olduğunu, bunları el testeresi ile kestiğini, diğer ağaçların orman idaresi tarafından kesildiğini savunmuştur.
    Uyuşmazlık konusunun isabetli bir biçimde çözümlenmesi için "işgal ve faydalanma" suçunun unsurlarının incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
    Anayasa’nın “Ormanların korunması ve geliştirilmesi” başlıklı 169. maddesi;
    “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
    Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
    Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.
    Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.”,
    6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları;
    “Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; otlatma planı yapılan alanlarda yıllık otlatma süresi dâhilinde hayvanların planlı otlatılmasını sağlayan, gecelemesini emniyet altına alan ve dağılmalarını engelleyen geçici çevirmeler şeklinde düzenlemeler dışında, her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır...
    Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollariyle elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir.”,
    6831 sayılı Orman Kanunu'nun 93. maddesinin 5728 sayılı Kanun ile değişik ilk üç fıkrası;
    “Bu Kanunun 17’nci maddesinde yasak edilen fiilleri işleyenler veya izne bağlı işleri izinsiz yapanlar, 91’inci madde hükümleri saklı kalmak üzere altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.
    İşgal ve faydalanma suçunun yeniden tarla açmak suretiyle veya yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.
    Bu maddede tanımlanan suçların konusunu oluşturan, işlenmesinde kullanılan ve işlenmesiyle elde edilen eşya veya mahsul Türk Ceza Kanununun müsadereye ilişkin hükümlerine göre müsadere edilir. Müsadere olunan mahsuller satılarak bedeli Orman Genel Müdürlüğünce irad kaydolunur. Müsadere olunan tesisler ise Orman Genel Müdürlüğünce aynen muhafaza edilebileceği gibi ihtiyaç görüldüğü takdirde ormancılık veya diğer kamu hizmetlerinde kullanılabilir. Aksi takdirde ilgili orman idaresince, yıkılmak suretiyle karar infaz olunur. İdarenin bu husustaki talebi halinde genel zabıta kuvvetleri idareye yardım etmekle mükelleftir.”
    Şeklinde düzenlenmiştir.
    6831 sayılı Kanun'un ikinci faslının "Ormanların Muhafazası" başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 17. maddenin 1. fıkrasına göre; her çeşit bina, ağıl inşası, hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi, orman içinde yerleşilmesi yasaklanmıştır. Aynı Kanun’un 17. maddenin 2. fıkrasında ise; Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamayacağı ve buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulacağı hüküm altına alınmıştır.
    Orman hukuku mevzuatı gereğince orman alanlarına her türlü müdahale yasaklanmıştır. Orman örtüsünün tahrip edilmesi veya herhangi bir orman örtüsü tahrip edilmeksizin dahi olsa orman alanlarının farklı amaçlarla kullanımı işgal ve faydalanma suçunu oluşturur.
    İşgal ve faydalanma suçunun oluşması için 6831 sayılı Kanun'da yasaklanan eylemlerden birinin gerçekleştirilmesi yeterlidir. Bu sebeple işgal ve faydalanma suçu seçimlik hareketli bir suçtur.
    Anılan Kanun ile yasaklanan eylemler;
    1- Orman içerisinde her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, önceden mevcut olanların kullanılması,
    2- Orman boşluğunun sürülüp, ekilmesi veya evvelce açılmış olan (kendisi veya başkası tarafından açılmış olan) yerlerin kullanılması, işlenilmesi,
    3- Orman içine yerleşilmesi (mağaralarda, kaya altlarında, ağaç kovuklarında yerleşmek, uzun süreli çadır kurmak)
    4- Orman içinde yol yapılması, kanal açılması veya su isale hattı geçirilmesi, boru döşenmesi, elektrik veya telefon hattı gibi üst hatların geçirilmesi,
    5- Orman arazisinin duvar, çit, tel örgü vb. ile çevrilerek sahiplenilmesi,
    6- Ormanlık alana devamlılık arz eder şekilde çöp, atık, posa, hafriyat ve benzeri kirletici şeylerin dökülmesi,
    7- İzne tabi işlerin izinsiz yapılması,
    Şeklinde sayılabilir.
    İşgal ve faydalanma suçu temadi eden suçlardandır. Örneğin orman arazisinde herhangi bir yapı inşa edilmiş ise söz konusu yapı, kişiler tarafından kullanılmaya devam edildiği sürece işgal ve faydalanma olgusu devam edecektir. Bu sebeple işgal suçları temadi eden suçlardan olduğu için işgalin tutanakla tespit edildiği tarihte işgale son verilmiş ise suç tarihi tutanak tarihidir. İlk işgalin gerçekleştiği tarihin suç tarihinin belirlenmesi açısından bu anlamda bir önemi bulunmamakta olup önemli olan işgalin tespit edildiği son tarihtir.
    İşgal ve faydalanma suçu ancak kasten işlenebilen bir suçtur. Cezalandırmak için genel kasıt yeterlidir. Özel kasıt aranmaz.
    6831 sayılı Orman Kanunu’nun 93. maddesinin ikinci fıkrasında ise işgal ve faydalanma suçunun yeniden tarla açmak suretiyle veya yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi hâlinde 6831 sayılı Kanun'un 93/1. maddesi uyarınca belirlenen temel ceza, aynı Kanun'un 93/2. maddesi uyarınca bir kat artırılacaktır. Cezanın artırılabilmesi için ikinci fıkrada belirtilen üç unsurdan bir veya bir kaçının varlığı yeterlidir. Birden çok sebebin birleşmesi hâlinde her sebep için ayrı artırım yapılamaz. Ceza ancak bir sefer artırılabilir ise de temel ceza belirlenirken bu husus dikkate alınabilecektir.
    Maddede belirtilen yeniden tarla açma tabiri, bir başka deyişle tarlanın yeni açılması, orman ağaç ve ağaççıklarının kesilmesi veya diri orman örtüsünün tahrip edilmesi sonucu ormanın işgal edilmesi anlamına gelir. Ancak bu eylemler toprağın verim (üretim) gücünden yararlanmak amacı ile gerçekleştirilmelidir. Toprağın verim (üretim) gücünden yararlanmak amacını taşımayan başka türlü yararlanmaları amaçlayan eylemler ise Kanun’un 93. maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalır.
    Yeniden tarla açmak suretiyle işgal ve faydalanma suçunda aranan toprağın verim gücünden yararlanmak amacıyla ağaç kesilmesi veya örtü tahribi koşulları suçun yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi durumunda aranmamaktadır.
    Maddenin üçüncü fıkrasında ise suçun konusunu oluşturan, işlenmesinde kullanılan ve suçun işlenmesiyle elde edilen eşya veya mahsul Türk Ceza Kanunu’nun müsadereye ilişkin hükümlerine göre müsadere edileceği belirtilmiştir.
    Bu aşamada "ormandan ağaç kesme" suçuna ilişkin mevzuatın incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
    6831 sayılı Kanun’un suç tarihi itibarıyla ve hâlen yürürlükte olan 91. maddesi;
    “14 üncü maddenin (A) ve (B) bentleri ile yasak edilen fiillerden dikiliden ağaç kesenler, kökünden sökenler veya hayatiyetini sona erdirecek şekilde boğanlar, ağaçlardan yalamuk, pedavra, hartama çıkaranlar üç aydan beş yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır. Ancak suçun konusunun münhasıran yakacak nitelikte emval veren ağaç olması halinde, verilecek ceza yarı oranında indirilir.
    Suçun konusunun fidan olması halinde birinci fıkraya göre verilecek ceza bir kat artırılır.
    Fidan ekim sahasını bozan kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
    Birinci fıkradaki ağaç kesme ve sökme fiillerinin işlenmesinde motorlu araç ve gereçler kullanılması halinde verilecek ceza bir kat artırılır. Ancak, fidanlar hakkında bu hüküm uygulanmaz.
    14 üncü maddenin (A) ve (B) bentleriyle yasak edilen ve yukarıdaki fıkralarda yazılı bulunmayan fiilleri işleyenlere, ikiyüzelli Türk Lirasından ikibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Bu fiillerin, 3 üncü madde gereğince orman rejimi altına alınan yerlerde veya 23 üncü, 24 üncü ve 25 inci maddeler gereğince muhafaza ormanı veya milli park olarak ayrılmış ormanlarda işlenmesi halinde verilecek idarî para cezası beşyüz Türk Lirasından az olamaz. Bu fiilin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine de karar verilir.
    Bu Kanunun 14 üncü maddesinin (A) ve (B) bentlerine muhalif hareket edenler orman sahipleri ise iki seneye kadar hapis ve adlî para cezasıyla cezalandırılır. Ancak kendi arazisi üzerinde tohum ekmek veya fidan dikmek suretiyle yetiştirilecek ormanların sahipleri yukarıdaki fıkra hükmüne tabi değildir.”,
    Aynı Kanun’un suç tarihi itibarıyla ve hâlen yürürlükte olan 14. maddesi ise;
    “Devlet ormanlarında:
    A) Yetişmiş veya yetiştirilmiş fidanları kesmek, sökmek, ekim sahalarını bozmak, yaş ağaçları boğmak, yaralamak, tepelerini veya dallarını kesmek veya koparmak veya ağaçlardan yalamuk, pedavra hartama çıkarmak;
    B) Dikili yaş veya kuru ağaçları kesmek veya bunları kökünden sökmek veya bunlardan kabuk veya çıra veya katran veya sakız çıkarmak, yatık veya devrik ağaçları kesmek veya götürmek, kök sökmek, kömür yapmak;
    C) Palamut, ıhlamur çiçeği, her çeşit orman örtüsü, mazı kozalağı tıbbi ve sınai nebatları veya orman tohumlarını toplayıp götürmek;
    D) Ormanlardaki göl, gölet, baraj ve derelerde dinamit atmak veya zehir bırakmak suretiyle avlanmak;
    E) Ticaret amacıyla olmaksızın kendi ihtiyacı için toprak, kum ve çakıl çıkarmak;
    Yasaktır.”,
    Şeklinde düzenlenmiştir.
    Görüldüğü üzere, Devlet ormanlarında yapılması yasaklanan fiiller 6831 sayılı Kanun’un 14. maddesinde gösterilmiştir. Aynı Kanun’un 91. maddesinde ise 14. madde ile yasaklanan fiillere yaptırım öngörülmüştür. 6831 sayılı Kanun’un 91. maddesinin 1. fıkrasında; 14. maddenin (A) ve (B) bentlerinde sayılanlardan, dikili yaş veya kuru ağaçları kesmek, kökünden sökmek, boğmak, yalamuk, pedavra ve hartama çıkarmak şeklindeki fiiller suç olarak kabul edilmiş, geri kalan fiiller ise aynı Kanun’un 91/5. fıkrasında kabahat olarak kabul edilmiştir.
    6831 sayılı Kanun’un 91. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde yapacak vasıflı ağaçlara karşı işlenen fiillerin yaptırımı belirlendikten sonra ikinci cümlesinde ise suçun konusu münhasıran yakacak emval veren ağaç olması hâlinde birinci cümleye göre verilecek ceza yarı oranında indirileceği belirtilmiştir. Suçun konusunun fidan olması hâlinde birinci fıkraya göre verilecek ceza bir kat artırılacaktır. Ayrıca birinci fıkradaki ağaç kesme ve sökme fiillerinin işlenmesinde motorlu araç ve gereçler kullanılması hâlinde de verilecek ceza bir kat artırılacaktır.
    6831 sayılı Kanun’un 93. maddesinde düzenlenen işgal ve faydalanma suçu ile aynı Kanun’un 91. maddesinde yer alan ağaç kesme suçu arasındaki ilişki irdelendiğinde ise; 08.02.2008 tarihli ve 26781 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve suç tarihinde yürürlükte olan 5728 sayılı Kanun'un 200. maddesi ile değişik 6831 sayılı Kanun’un 93. maddesinin birinci fıkrası; “Bu Kanunun 17 nci maddesinde yasak edilen fiilleri işleyenler veya izne bağlı işleri izinsiz yapanlar, 91 inci madde hükümleri saklı kalmak üzere altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.” şeklinde düzenlenmiş olup anılan fıkrada yer alan “91 inci madde hükümleri saklı kalmak üzere” ibaresinden işgal ve faydalanma suçu işlenirken aynı Kanun’un 91. maddesinde düzenlenen ağaç kesme suçunun işlenmesi hâlinde gerçek içtima hükümleri uygulanarak failin her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılması gerektiği anlaşılmaktadır.
    Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    ... ili, Nazilli ilçesi, Bağcıllı köyü, Soğucaoluk mevkisi, 70 numaralı bölmede yer alan koru ormanında, sanık ...’in kullandığı ziraat arazisi kenarındaki saçlı meşe ağaçlarını kestiği, budadığı ve toprağı çapalayarak 34 adet kestane fidanı diktiği, açılan alanda 49 adet saçlı meşe ağaçlarının dipten motorlu testere ile kesildiği, 82 adet ağacın kuruması için budanıp tepelerinin kesildiğinin ve diplerinin kazıldığının Orman İdaresince tespiti üzerine Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığınca 16.06.2014 tarih ve 2210-1139 sayı ile; sanık hakkında kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde işgal ve faydalanma ve yapacak nitelikte emval veren ağaç kesme suçlarını işlediğinden bahisle 6831 sayılı Kanun’un 91/1-4 ve 93/1-2-3 maddeleri uyarınca kamu davası açıldığı, sanık hakkında işgal ve faydalanma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleştiği, ormandan ağaç kesme suçu bakımından ise Yerel Mahkemece sanığın eyleminin münferiden ağaç kesme amacıyla gerçekleştirmeyip tarla açmak için ağaç kesildiği gerekçesiyle bozmaya direnerek karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır.
    08.02.2008 tarihli ve 26781 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve suç tarihinde yürürlükte olan 5728 sayılı Kanun'un 200. maddesi ile değişik 6831 sayılı Kanun’un 93. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “91 inci madde hükümleri saklı kalmak üzere” ibaresi ile kabul edilen, işgal ve faydalanma suçu işlenirken aynı Kanun’un 91. maddesinde düzenlenen ağaç kesme suçunun işlenmesi hâlinde gerçek içtima hükümleri uygulanarak failin her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılması gerektiğine ilişkin 6831 sayılı Kanun’un emredici hükmü karşısında; failin ormandan ağaç keserken işgal ve faydalanma amacıyla hareket etmesinin de sonucu değiştirmeyeceği anlaşıldığından, 6831 sayılı Orman Kanunu’nda düzenlenen işgal ve faydalanma suçunu işlediği sırada ormandan ağaç kestiği tespit edilen ve hakkında işgal ve faydalanma suçundan mahkûmiyet kararı verilen sanık hakkında ayrıca ormandan ağaç kesme suçundan hüküm kurulması gerekirken ormandan ağaç kesme suçundan karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinin isabetli olmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, 6831 sayılı Orman Kanunu’nda düzenlenen işgal ve faydalanma suçunu işlediği sırada ormandan ağaç kestiği tespit edilen ve hakkında işgal ve faydalanma suçundan mahkûmiyet kararı verilen sanık hakkında ayrıca ormandan ağaç kesme suçundan hüküm kurulması gerekirken sanığa atılı ormandan ağaç kesme suçundan verilen karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Nazilli 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.01.2020 tarihli ve 503-23 sayılı kararına konu hükmünün, 6831 sayılı Orman Kanunu’nda düzenlenen işgal ve faydalanma suçunu işlediği sırada ormandan ağaç kestiği tespit edilen ve hakkında işgal ve faydalanma suçundan mahkûmiyet kararı verilen sanık hakkında ayrıca ormandan ağaç kesme suçundan hüküm kurulması gerekirken sanığa atılı ormandan ağaç kesme suçundan verilen karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.02.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara