Esas No: 2018/160
Karar No: 2022/125
Karar Tarihi: 24.02.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/160 Esas 2022/125 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2018/160 E. , 2022/125 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi:Ağır Ceza
Suça sürüklenen çocuk ... hakkında kasten öldürme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, eylemin kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu oluşturduğu kabul edilerek suça sürüklenen çocuğun TCK’nın 87/4, 29, 31/3, 62, 63 ve 54/4. maddeleri uyarınca 5 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, mahsuba ve müsadereye ilişkin ... 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 24.03.2015 tarihli ve 445-124 sayılı hükmün katılanlar vekili ve suça sürüklenen çocuk müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 16.10.2017 tarih, 5376-3273 sayı ve oy çokluğuyla;"Oluşa ve dosya kapsamına göre; maktul ..., suça sürüklenen çocuk ..., tanıklar ., ..., ., ., . ve .un birlikte mangal yaparak yemek yedikten sonra, .'ın kebap yaptıkları şişleri eline aldığı, ., . ve tanıkların şakalaşmaya başladıkları, maktul ...'in sopayla .'ın eline vurduğu, .'ın da elinde bulunan şişleri 2-3 metre mesafeden maktule doğru fırlattığı, maktulün sol skapula altından giren şişin göğüs boşluğuna girerek sol akciğer ve aortta yaralanmaya neden olduğu, maktulün müstakilen öldürücü nitelikte olan delici alet yaralanmasına bağlı iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen kanama sonucu öldüğü olayda,Suça sürüklenen çocuk ...'ın öngördüğü neticeyi istememesine rağmen sonucu kabullenmek suretiyle eylemine devam ettiği ve çocuk yaştaki maktul ...'i olası kastla öldürme suçundan TCK'nın 82/1-e, 21/2, 29, 31/3 ve 62. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği hâlde, suç niteliğinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş, Daire Üyesi .; "Maktul ile suça sürüklenen çocuk ... arasında olay öncesi öldürmeye gerektirecek bir husumet ve sorun mevcut değildir. Maktul çocuk...ile suça sürüklenen çocuk ... ve bir grup arkadaşları tanıklarla birlikte mangal yapıp yemek yedikten sonra, suça sürüklenen çocuğun kebap şişlerini eline aldığı, bu sırada maktul ... tanıkların şakalaşarak,.’ın elindeki şişleri sopalarla düşürmeye çalıştıkları sırada, maktulün, elinde bulunan sopayı, şişe vurmak isterken, .’ın eline çarptığı, elinin acıması nedeniyle sinirlenen .’ın, elinde bulunan 3 adet şişi küfrederek maktule doğru fırlattığı, bu şişlerden 2’sinin yere, birinin de kaçmakta olan maktulün sırt kısmına gelerek doktor raporunda belirlenen şekilde sol akciğer ve aortta yaralama meydana getirdiği, maktulün bu delici alet yaralanmasına bağlı iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen kanama sonucu kaldırıldığı hastanede vefat ettiği, tanık beyanları ve maktulün samimi beyanlarıyla anlaşılmış olup, suça sürüklenen çocuk ...’ın öldürme kastıyla hareket etmediği, kastının kasten yaralamaya ilişkin olup meydana gelen ağır sonuç olan ölüme yönelik olmadığından kararın tebliğnameye de uygun olarak onanması gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır..Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 28.01.2018 tarih ve 347744 sayı ile;“...Suça sürüklenen çocuk ...'ın maktulle şakalaşırken maktulün elindeki pervaz (sopa) ile eline vurmasına ve canının yanmasına sinirlenerek elindeki şişi maktule doğru gayriihtiyari şekilde fırlatması, arkadaş olmaları, arada husumetin bulunmayışı, bir bütün hâlinde düşünüldüğünde; suça sürüklenen çocuğun ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik değil, yaralamaya yönelik olduğu anlaşılmış olmakla, sanığın kasten yaralama sonucu ölüme neden olmaktan ve dolayısıyla TCK'nın 87/4-2. madde ve cümlesi gereğince ceza belirlenmesi hak ve nasafet kurallarına, olayın oluş biçimine uygun olduğu” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur. CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.02.2018 tarih, 495-731 sayı ve oy çokluğuyla itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suça sürüklenen çocuğun eyleminin, olası kasıtla nitelikli öldürme suçunu mu yoksa kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.İncelenen dosya kapsamından;20.11.2014 tarihli olay yeri inceleme raporunda; olayın . Mahallesi,. altındaki depoda meydana geldiği, bahse konu olay yerine intikal edildiğinde ekip görevlisinden alınan bilgiye göre, arkadaşları ile birlikte mangal yapıp yemek yiyen ... isimli çocuğun arkadaşı ... tarafından metal şiş kullanılmak suretiyle yaralandığı, 112 Acil servis ile Medline Hastanesine kaldırıldığı, hastanede öldüğü, yapılan incelemede,. adlı apartmanın alt katında bulunan asma tavanlı, depo olarak kullanılan kısımda meydana gelmiş olduğu, depo kısmının demir giriş kapısının olduğu, bu kapının girişe göre sağ tarafında zeminde kırmızı renkli kurumuş şüpheli lekelerin olduğu, kapının hemen karşısında zeminde metal maşa, bu maşanın güney tarafında ahşap kuş kafesi, bu kafesin telli göz kısmında dik durumda 1 adet kesici delici alet bulunduğu, girişe göre sol tarafta boş oda olduğu, bu odanın doğu duvarı dış kısmı, depo içi zeminde 3 adet metal şiş görüldüğü, deponun doğu tarafına ilerlendiğinde iç kısımda güney istikamette, akvaryumlar ve kuş kafesleri olduğu, bu alanda yemek yenilen altında eski araba lastikleri olan masa olduğu, masanın kuzey tarafında 2 adet deri koltuk, bu koltuklardan batı tarafta bulunanın üst kısmında 2 adet metal şiş, arka kısmında zeminde 1 adet ibaresiz kovan olduğu, masanın batı tarafında 2 adet kumaş koltuk, doğu tarafında açılı durumda, üstünde yorgan, yastık olan üçlü çekyat bulunduğu, güney tarafta kumaş koltuk, bu koltuk üzerinde 1 adet yeşil renkli tabak görüldüğü, yemek masası üzerinde kağıt bardaklar, içerisinde salata ve yemek artıkları olan tabaklar ve bıçak olduğu, masa ile üçlü koltuk arasında zeminde içerisinde yarıya kadar dolu 1 adet Pepsi ibareli pet şişe ve içerisi boş Coca Cola ibareli boş pet şişenin bulunduğu, bu alanın dogu tarafında, doğu duvarı Pvc pencere yanında mangal olduğu, mangal üzerinde pişmiş durumda ızgarada tavuk etinin olduğunun belirtildiği, ... Devlet Hastanesince düzenlenen 20.11.2014 tarihli adli raporda; suça sürüklenen çocuğun vücudunda herhangi bir lezyon olmadığının bildirildiği, ... . Hastanesince 19.11.2014 tarihinde saat 20.55’te düzenlenen geçici adli rapor formunda; ...’in vücudunda sol skapula iç kısımda (sırt arka taraf) 0,3 cm çapında giriş yarası olduğu, eks duhul olarak acile giriş yapan şahsa kalp damar cerrahisi tarafından göğüs tüpü takıldığı, yapılan tüm müdahalelere rağmen eks kabul edilerek işlemin sonlandırıldığı ifadelerine yer verildiği,19.11.2014 tarihli ölü muayene tutanağında; cesedin 160-165 cm boylarında, 55-60 kg ağırlığında, 12-15 yaşlarında, kumral saçlı, buğday tenli, sakal ve bıyıkları henüz tüysüz özellikteki bir erkeğe ait olduğu, ölü katılığının henüz gelişmediği, ölü lekelerinin vücut arka yüzde bası görmeyen alanlarda oluşmaya başladığı, anal muayenede postmortem dilatasyon dışında özellik saptanmadığı, haricen her iki dirsek iç büklümünde ekimozlu enjeksiyon izi, göğüs sol yanda 1,5 cm’lik torakostomi- tüp yarası ile birlikte sol skapula altında yaklaşık 3 mm’lik delici alet yarası dışında harici travmatik patoloji saptanmadığı, mevcut ölü muayene ve tıbbi kayıtlı verilere ölümün delici alet yaralanmasına bağlı iç organ delinmesinden gelişen iç kanama ve pnömotoraks sonucu meydana geldiğinin düşünüldüğü belirtilerek kesin ölüm sebebinin ve diğer delillerin tespiti için cesedin otopsi yapılmak üzere ... Adli Tıp Grup Başkanlığına gönderilmesine karar verildiği,... Adli Tıp Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi'nin 14.01.2015 tarihli otopsi raporunda; 167 cm boyunda, kahverengi saçlı, kahverengi gözlü, normal yapılı, buğday tenli, 14-15 yaşlarındaki bir erkeğe cesette ölü katılığının devam ettiği, ölü lekelerinin sırtta basıya uğramayan bölgelerde mor renkte oluştuğu, sırtta sol skapula altında 4-5. kot seviyesinde 0,3 cm çapında delici alet yarası, göğüs ön yüzde sternumun sağında 1 cm çapında soluk ekimozlu alan orta kısmında 0,4 cm sıyrık olduğu, sol tüp torakostomi kesisi, her iki dirsek iç yüzlerde ekimozlu tıbbi girişim izleri olduğu, anal muayenede postmortem anal dilatasyon dışında özellik izlenmediği, göğüs cildi altı solda torakostomi kesisi altındaki kanama dışında doğal, sternum ve kotlar sağlam bulunduğu, akciğerlerin serbest bulunduğu, sağ göğüs boşluğunda serbest sıvı-kan görülmediği, sol göğüs boşluğunun ve perikardiyal mesafenin kanla dolu olduğu, sol akciğer alt lob arka yüzde 0,3 cm çapında delici alet yarası görüldüğü, akciğer kesitlerinin kanamalı olduğu, aortun perikard içinde kalan en üst noktasında yaralanmış olduğu, haricen tarif edilen yerden giren delici aletin göğüs solda 4. kotun üst kısmından göğüs boşluğuna girdiği, sol akciğer alt lob arka yüzden öne doğru seyrettiği ve aortta yaralanma yaptığı, kalbin diğer kısımlarının sağlam olduğu, myokardda yaralanma olmadığı, sağ akciğerin yüzey ve kesitlerinde özellik izlenmediği; kanda alkol bulunmadığı, kanda ve idrarda sistematikteki maddelerin bulunmadığı, maktule ait anal sürüntüden meni yönünden yapılan ön incelemede negatif sonuç alındığı, sürüntü numunesinden hazırlanan yaymaların mikroskobik incelemesinde sperm hücresi görülmediği; kişinin vücudunda bir adet delici alet yarası olup tek başına öldürücü nitelikte olduğu, kişinin ölümünün delici alet yaralanmasına bağlı iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana geldiğini kanaatinin bildirildiği,17.12.2014 tarihli sosyal inceleme raporunda; suça sürüklenen çocuğun, takvim yaşı ile psikolojik ve bilişsel yaşının birbirine uyumlu olduğu, sorulan soruları algılayabildiği, doğru ve yerinde cevaplar verebildiği, gerçekleştirmiş olduğu eylemlerin hukuki anlam ve sonuçlarını anlayabildiği, davranışların yönlendirme yeteneğinin yeterince geliştiği, saygılı, öz bakım-denetim becerilerinin normal, iletişime açık, sakin ve işbirlikçi bir yapısının olduğu, içinde bulunduğu gelişim dönemin özelliklerini taşıdığı, söylediklerinde samimi ve tutarlı olduğu, görüşme boyunca edinilen bilgiler ve gözlemler değerlendirildiğinde, çocuğun zihinsel kapasitesinde yetersizliği düşündürecek herhangi bir olumsuz özelliğe rastlanmadığı, sosyo kültürel ve sosyo ekonomik seviyesi orta bir ailenin ferdi olduğu izlenimi oluştuğu, ailenin çocukları ile ilgili olduklarının gözlendiği, bununla birlikte suça sürüklenen çocuğun toplumsal norm ve değerlere uygun davranışlar sergilediği, kurallara ve başkalarına saygılı olmaya çalıştığı, geleceğe yönelik olumlu ideal ve değerler taşıdığı, ergenlik duygusal dalgalanmaların ortaya çıktığı bir süreç olmakla birlikte çocuğun bir anlık olaya müdahale ve tepkisinin şaka amaçlı olduğu, olayların sonuçlarını öngörecek yeterliliğini o an kaybettiği, çocuğun olayla ilgili duygu, düşünce ve pişmanlığı bir daha böyle bir olayın yaşanmaması yönünde olduğu fikri oluştuğu, tutuklu bulunduğu cezaevi ortamının bu yaş çocuklar için tehlikeli olabileceği, orada bulunmaktan dolayı psikolojisinin bozulduğu, çocuğa risk altında bulunduğu bu dönemde kötü rol model olabilecek bireylerle bir arada olmasının daha kötü sonuçlar doğurabileceği düşünülürse çocuğun ruh sağlığını koruma amaçlı tedbirler alınabileceği kanaatinin bildirildiği,
Olayda kullanıldığı iddia edilen şişlerle ilgili Mahkemece yapılan gözlemde; şişlerin kartonlar içeresinde muhafaza edilmiş şişler olduğu, hepsinin aynı nitelikte olduğu, demir şişlerin uçlarının sivri, arkasının sap kısmının burgulu ve enli şişler olduğu, uzunluğunun tahminen 50-60 cm, genişliğinin yarım cm civarında, eninin tahminen 1 mm civarında olduğunun belirtildiği, Anlaşılmaktadır.Katılan ... .Kollukta; “Ben eşim ... ile yaklaşık beş yıl önce boşandım ve ayrı yaşıyorum. . ile evliliğimizden 1993 doğumlu. ve 01.01.2000 doğumlu ... isimli iki çocuğumuz bulunmaktadır. Oğlum . annesi Nihal ile birlikte yaşamaktaydı. Ben ise ... ilinde yaşamaktayım. Olay günü 19.11.2014 tarihinde saat 20.44 sıralarında eşim Nihal bana telefon açarak oğlumuz ...in vurularak yaralandığını söyledi. Ben de bunun üzerine hemen ... iline gelerek Medline Hastanesine gittim. Hastaneye gittiğimde oğlumun vefat etmiş olduğunu öğrendim. Benim oğlumu öldüren ismini sonradan öğrendiğim ... hakkında davacı ... şikâyetçiyim. Uzlaşmak istemiyorum.”,
İstinabe olunan Mahkemede; “Eşim olay günü olan 19.11.2014 günü saat 20.44 gibi beni aradı. ‘Oğlumuz...ölüyor, yetiş’ dedi. Kendisi telefonda konuşamıyordu. O anda ambulansta yanında olan bir komşumuz ile telefonla konuştum. Konuşmadan sonra ben hemen ...’ya hastahaneye gittim. Hastaneye gittiğimde oğlum vefat etmişti. Bu nedenden dolayı şikâyetçiyim. Davaya katılmak istiyorum. Duruşmalara bizzat mahkemesinde de katılacağım.”, Mahkemede; “Ölen oğlum olur, suça sürüklenen çocuk ya da ailesiyle herhangi bir tanışıklığımız ya da husumetimiz yoktur, şikâyetçiyim.”,
Katılan ... Kollukta; “19.11.2014 günü saat 17.25 sıralarında oğlum ... öğrenim gördüğü Kurttepe Endüstri Meslek Lisesinden çıkarak ikametime geldi ve ikametimde oğluma yemek hazırladım. Yemek hazırladıktan sonra yemeği yemeyeceğini ve apartmanın ... katında ..., ..., Onur ve birkaç arkadaşları ile mangal yapacağını söyledi ve benden et istedi. Ben de etin buzlukta olduğunu ve çözülmeyeceğini belirterek ‘Para vereyim et al’ dedim. Oğlum ...e 5 TL para verdim ve ‘Sabah yazılın var. Yemeği yedikten sonra hemen gel’ dedim. Oğlum ‘Tamam anne’ diyerek saat 19.00 sıralarında ikametten çıkarken beni öptü, bana ‘Sen çok mükemmel bir annesin, hakkını helal et’ diyerek aşağıya indi. Oğlum her zaman evden çıkarken benimle helalleşirdi. Oğlum...'i saat 20.00 sıralarında kullanmış olduğum ... numaralı telefonum ile ...in kullanmış olduğu ....numaralı cep telefonunu arayarak yemeğini yeyip yemediğini sordum. Oğlum yemeğini yediğini söyledi ve arkadaşları ile oynamak için biraz daha müddet istedi. Ben de en fazla yarım saat müsaade ederek telefonu kapattım. Telefonu kapattıktan yaklaşık 10-15 dakika sonra ikametimin kapı zili çaldı ve ben kapıyı açtım. Kapıyı açtığımda ... kapıdaydı ve bana titreyerek çırpınarak .’ demesi ile başörtümü alarak apartmandan aşağıya indim. Apartman arkasında bulunan zemin kata gittim ve zemin kattan oğlumu çıkartarak apartmanın önünde bulunan kaldırıma yatırılmış olarak gördüm. Oğlumun her yeri kan içerisindeydi. Oğlumun kafasından tuttum ve kalkması için bağırdım ancak oğlum bana cevap vermedi. Oğlumun yaralı olması ile ambulans çağrıldı, olay yerine ambulansın gelmesi ile oğlum Medline Hastanesine götürüldü. Aradan yarım saat sonra Medline Hastanesinde görevli doktorlar oğlumun vefat ettiğini bildirdi. Bana sormuş olduğunuz ..., ..., ..., ..., ..., . . isimli şahıslardan ..., ..., ... ile ... isimli şahısları tanıyorum. Bu şahıslardan benim oğlumun yakın arkadaşı ..., ... ve ... karşı apartmanın görevlisinin oğludur. Bu şahıslar arasında benim oğlumun herhangi bir husumeti bulunmamaktadır. Oğlumun ayrıca herhangi bir psikolojik sorunu da yoktur. Olayın neden ve ne amaçla olduğunu ben bilmiyorum. Bu olaydan dolayı da oğlumu yaralayarak ölümüne sebebiyet veren ... isimli şahıstan şikâyetçiyim. Uzlaşmak istemiyorum.”,Mahkemede; “Ölen oğlum olur, suça sürüklenen çocuk ...'ı daha önceden hiç tanımıyorum. Suça sürüklenen çocukla ya da ailesi ile aramızda herhangi bir husumet ya da anlaşmazlık yoktur. Şikâyetçiyim, davaya müdahil olmak isterim.”,Tanık. Kollukta; “Bugün yani 19.11.2014 günü saat 20.00 sıralarında . Mahallesi, . Sokak üzerinde bulunan Pırlanta Apartmanı’nın depo olarak kullanılan kısmında ben, ..., .r’in kardeşi ..., yaralanan arkadaşım ..., ..., ..., ... ile beraber mangal yapıyorduk. Mangalı yapıp yemeğimizi yedikten sonra yaklaşık olarak 45 dakika geçmişti. Arkadaşlarımla sohbet ederken saklambaç oynamaya karar verdik. Sonra saklambaç oynamaktan vazgeçtik. Mangal yaptığımız şişlerle ... isimli arkadaşım oynuyordu. ... isimli arkadaşım da depoda bulunan mobilya çıtaları ile ...’a şaka yoluyla vurdu. ... ...’in yaptığı bu şakaya sinirlendi ve elinde bulunan 3 adet mangal şişlerini yüzyüze konumda yaklaşık 4 veya 5 metreden ...’e doğru fırlattı. Şişlerden 1 tanesi ...’in göğsüne çarptı ve şiş yere düştü. Diğer 2 şiş ...’in korunmak için sırtını dönmesinden dolayı bel kısmına çarptı ve şişler yere düştü. ... bir iki adım yürüdükten sonra ‘Annemi çağırın, kendimi iyi hissetmiyorum’ dedi ve yere düşerken kafası yere çarpmasın diye tuttum. Öksürdü ve yediği yemekle beraber kusmaya başladı. ... isimli arkadaşım da kucağına alarak ...’i depo dışına çıkardık. İyice kusmaya başladı. Çevreden yardım istedim. 112 Acil Servisini kim aradı bilmiyorum. ...in annesi geldi. Bu sırada olay yerine gelen ambulans arkadaşım ...’i alarak Medline Hastanesine tedavi yaptırmak için götürdü.”,Mahkemede; “Ölen ... suça sürüklenen çocuk ... ikisi de arkadaşım olur. Ölen ... suça sürüklenen çocuk arasında olaydan önce herhangi bir anlaşmazlık yoktu. Olay günü de başka arkadaşlarımız da olduğu hâlde birlikte kebap yaptık. Daha sonra kendi aramızda şakalaşmaya başladık. Elimizdeki sopa ve şişleri sallayarak ancak birbirimize vurmadan şaka yapıyorduk. Başlangıçta şişlerin bir kısmı ölenin elindeydi ancak ölen bu şişler ile kimseye vurmadı. Şişleri yere bıraktı, ölenin elinde sopa vardı. Suça sürüklenen çocuğun elinde ise şiş vardı. Şişler ince kebap şişleriydi. Ölen elindeki tahta parçasıyla şakalaşma sırasında suça sürüklenen çocuğun elindeki şişe vurmak isterken kaza ile tahta suça sürüklenen çocuğun eline değdi. Sanırım parmağı acıdı. Bunun üzerine hatırladığım kadarıyla suça sürüklenen çocuk elinde bulunan 5 adet şişi saplarından tutup tahminen 2-3 metre mesafeden ölene doğru attı. Şişlerden sadece 1 tanesi ölenin sırt kısmına geldi. Diğerlerinin değip değmediğini ben göremedim. Zaten hava kararmıştı, saat 20.00 sıralarıydı. Olay sırasında kimse kimseye sövmedi veya yaralama kastını ortaya koyan herhangi bir söz de söylememişti. Sopanın suça sürüklenen çocuğun eline isabet etmesi nedeniyle elinin acısıyla şişleri ölene fırlattı.”,Tanık ... Kollukta; “Ben bahse konu . Apartmanının görevlisinin oğluyum. Bugün yani 19.11.2014 günü saat 19.00 sıralarında abilerim olan . ve . ile birlikte ..., ..., ..., ... ve komşumuz olan soyadını bilmediğim . abimin arkadaşı olan . ile hep birlikte apartmanın altındaki boşlukta mangal yapıp kebap yedik. Saat 20.20 sıralarında da yani olaydan 10 dakika önce ... isimli arkadaşımız dışarıya çıktı ve daha sonra hep birlikte kalkarak saklambaç oynayacağımız sırada ..., ...’ın koluna doğru bir yumruk vurdu ve biraz uzaklaştı daha sonra .elinde bulunan 3 tane şişten 2 tanesini ...e doğru fırlattı ancak bu şişler değmedi daha sonra... elinde bulunan diğer şişi de .e fırlatınca .biraz yan ... ve şiş .’in sırtına saplandı ve yere düştü. Bu sırada . ‘Ben iyi değilim’ diyerek ve kusarak dışarıya çıktı. Ona yardım etmek için. ve biz dışarıya çıktık. Abim ., sitemizin güvenlik görevlisinin telefonunu alarak 112’yi aradı. Daha sonra ambulans ve polisler geldi ve olay yerinde olan tüm arkadaşlarımızı ve abimlerim...’i ve ...’i karakola götürdüler. Daha sonra ben evimize geçtim ve bir müddet sonra sivil polis abiler geldi ve benim de olay yerinde olduğumu duyduklarını söyleyince ben de ‘Evet abi, ben de oradaydım, olayı ben de gördüm’ deyince polis abiler bana olayın olduğu yerde 1 tane tabanca kovanı olduğunu ve bu tabancayı kimin sıktığını sorunca ben de dün yani 18.11.2014 günü ikindi saatlerinde abim olan ...’in sıktığını ve kurusıkı olduğunu ve kurusıkı tabancanın babama ait olduğunu söylerek evimizde bulunan kurusıkı tabancayı polis abilere teslim ettim ve karakola geldik.”,Mahkemede; “Ben olay sırasında olay yerindeydim. Hatırladığım kadarıyla kebabımızı yedikten sonra aramızda şakalaşmaya başladık. Şakalaşma sırasında ölen tahta parçası ile suça sürüklenen çocuğun elindeki şişi düşürmek için şişe doğru tahtayı sallayınca tahta suça sürüklenen çocuğun eline değdi. Bunun üzerine suça sürüklenen çocuk elinde bulunan ince kebap şişinden birkaç tanesini sapından tutarak savurdu. Kaç tane savurduğunu hatırlamıyorum ancak bunlardan bir tanesi ölenin sırtına geldi. Ölenin elindeki tahta parçası kapı kirişi olan uzun bir tahta parçasıydı.”,Tanık ... Kollukta; “Ben olay yerindeki binanın giriş katındaki görevli dairesinde oturuyorum. Binanın altında bulunan boş zemin katında ise muhabbet kuşu, balık ve bir tane köpeğim var, onlar ile orada boş vakitlerimi geçiriyorum. Bugün yani 19.11.2014 günü saat 18.00 sıralarında yine kardeşlerim ..., ... ve arkadaşlarım ..., ...,., ..., ... ve ben belirtilen yerde toplanarak mangal yapacaktık. Mangal malzemelerin hep birlikte kendi aramızda pay ederek aldık. Mangalı yakarak almış olduğumuz malzemeleri pişirerek hep birlikte yedik. Yemek sırasında herhangi bir alkol veya uyuşturucu ve hap almadık. Biz binanın altında bulunan yerde koltuk takımı bulunan yerde otururken kardeşim ... ile ... birbirlerine biraz ileride akvaryumların yanında el şakası yapıyorlardı. Bu arada kardeşim ... elinde ayakkabı çekeceği ile ...’a vurmaya başladı. Daha sonra bunlara ... de elindeki şişler ile o da onlarla şaka yapmaya başladı. Kardeşim ... kenara çıktı şakayı ... ile ... devam ettirmeye başladı. ... bu sırada ...’e arkadan sarılarak elindeki 4-5 adet kebap şişlerini aldı. Bu arda ... bana... diyerek seslendi. Ben de oturduğum koltuktan kalkarak yanlarına doğru gittim. Ben yanlarına gitmeye başlayınca diğer yanımda bulunan arkadaşlarım da kalktı. Hep birlikte yanlarına doğru gittiğimizde ...’ın elinde bulanan 4-5 şişle bizlere doğru gelmeyin diye şakasına sallıyordu. Ben ve ..., ...’ın her iki elinde bulunan şişleri yere düşürmek için kenarda duvarda dayalı bulunan ağaç parçasını alarak düşürmeye çalıştık. Kardeşim ...’ın elinde ise çerçeve şeklinde ağaç parçası vardı. Ben kardeşim ...’a ‘Sen kenara çık’ dedim. Bu arada ... ise içeriyi aydınlatan lambaları açıp kapatıyordu. Bu arada . elindeki ağaç sopa ile .’ın eline vurdu. ... ise bu duruma sinirlenerek bir elinde bulunan şişleri tahminen 2-3 metre ileride bulunan ...’in üzerine doğru fırlattı ancak bunlar üzerine gelmedi kendisi sırtını dönmeye çalıştığı sırada diğer elinde bulunan şişleri de atınca şişlerden bir tanesi ...’in sol sırt kısmına denk geldi ve şiş sırt sol omuz kürek kısmına denk geldi ve saplandı kaldı.. sesi kısık bir şekilde ‘Saplandı’ diyerek seslendi. Ben ve arkadaşlarım hemen yanına geldik. Kendisi eli ile sırt bölgesinde bulunan şişi çekerek çıkardı. Ben de üzerinde bulanan tişörtünü yarasına bakmak amaçlı çıkardım. ... ise ‘Annemi çağırın’ diye bağırdı. Bulunduğumuz binanın dış kapısını içerden kilit ve anahtarı bende bulunuyordu. Bu sırada ...’in ağzından kan gelmeye başladı. Biz ‘Yardım edin’ diye bağırmaya başladık. Ben kapıyı açarak ...i de kucağıma alarak kapıdan dışarı çıkartırken binamızda bulunan güvenlik görevlisi bayan yanımıza geldi. Gelen güvenlik görevlisine 112’yi aramasını söyledik ve o da aradı. Dışarda ambulansı beklerken ... kan kusmaya başladı. Tahminen 10-15 dakika sonra ambulans geldi. ...’i olay yerinden götürdü. Daha sonra polisler geldi ve bizi alarak Polis Merkezine getirdi. Ben ...’i kucaklayıp dışarı çıkartırken tişörtüm ve pantolonum kan oldu.”,
Mahkemede; “Ölen ... suça sürüklenen çocuk arkadaşım olur. İkisi arasında herhangi bir husumet yoktur. Zaten birlikte oturup kebap yaptık, başlangıçta suça sürüklenen çocuk ile kardeşim sanık ... şakalaşıyorlardı. Bu sırada ölenin elinde şişler vardı ancak ölen bu şişlerle kimseye şaka yapmıyordu, sanırım yıkayacaktı. Bu arada suça sürüklenen çocuk gelip ölenin elindeki şişleri aldı. Biz de suça sürüklenen çocuğun elindeki şişleri düşürmek için orada bulunan tahta parçaları ile suça sürüklenen çocuğun elindeki şişlere vurmaya çalıştık. Ölen de kapı pervazı olan tahta parçası ile suça sürüklenen çocuğun elindeki şişe vurmak isterken yanlışlıkla tahta suça sürüklenen çocuğun eline değdi. Bunun üzerine suça sürüklenen çocuk ölene küfrederek hatırladığım kadarıyla 3-4 tane şişi sap kısmından tutmuş hâlde ölene doğru fırlattı. Mızrak atar gibi atmadı. Gördüğüm kadarıyla şişlerden sadece biri ölene isabet etti.”, suça sürüklenen çocuk müdafisinin talebi üzerine sorulduğunda; “Ben hatırladığım kadarıyla suça sürüklenen çocuk şişleri tek tek atmadı, toplu olarak attı. Suça sürüklenen çocuğun şakalaşma sırasında kendisine zarar verilmesi durumunda ani ve sert tepki verip vermediğini hatırlamıyorum.”,Tanık ... Kollukta; “19.11.2014 günü saat 19.00-20.00 sıralarında arkadaşım olan ..., ..., ., ..., ..., . ... ve ben . Apartmanı altında bulunan boş depoda oturduğumuz sırada mangal yakmaya karar verdik. Ben evime giderek bir miktar tavuk getirdim. ... isimli arkadaşım ise Süleyman Demirel Bulvarı’nda bulunan .r Mağazası’ndan tavuk aldı. Diğer arkadaşlarım da kendi aralarında para toplayarak ekmek, kola, salata malzemesi aldılar. Pırlanta Apartmanı'nda ikamet eden ve aynı zamanda apartman görevlisinin çocukları olan ..., ... ve ... kardeşler de yukarı ikametlerine çıkarak mangal, kebap şişi ve kömür getirdiler. Hep beraber yemeğimizi yedik. Ben ve arkadaşım ... yemek yediğimiz yerde oturuyorduk. Diğer arkadaşlarım ayakta duruyordu. Biraz ilerimizde ise ... ve ... şakalaşıyordu. .’in elinde küçük bir ahşap sopa parçası, ...’ın elinde ise 2 tane kebap şişi vardı. Birbirlerine karşılıklı şakadan hamle yapıyorlardı. Bu arada.n, elinde bulunan iki adet kebap şişini havaya doğru fırlattı. Şişlerden birisi .’in sol sırt kısmına saplandı...sendeleyerek birkaç adım attıktan sonra ‘Annemi bana çağırın, iyi değilim’ dedikten sonra titreyerek yana doğru yere düştü. .e benden daha yakın olan arkadaşlarım ‘Arif kalk’ diyerek ağlayarak bağırmaya başladılar. Ben de yanlarına gittiğimde ağzından kan ve yemek artıkları geliyordu. Yerde uç kısmı kanlı kebap şişini gördüm. Ancak kalabalık olduğundan sırtından kebap şişini kimin çıkardığını fark edemedim. Daha sonra diğer arkadaşlarımla birlikte kollarından ve bacaklarından tutmak suretiyle taşıyarak apartmanın önüne çıkardık. Taşıma esnasında .’in şuuru kapalıydı. Apartmanın önünden geçmekte olan yaşı büyük şahıslardan 112’yi aramalarını söylerek yardım istedik. İlk olay olduğu esnada arkadaşım ... de 112’yi aradı ancak olayın şokundan panikleyerek 112’ye sağlıklı bilgi veremedi. 112’yi aramaları için yardım istediğimiz şahısların ‘Ambulans . Mağazası önüne giderek ambulansı bu tarafa yönlendirin” demeleri üzerine .Mağazası önüne . ile birlikte gittik. . bu esnada sürekli ağlayarak ‘Keşke şakalaşmasaydık, oyun oynamasaydık, otursaydık bu başımıza gelmezdi’ diyordu. 112 ambulans görevlilerinin .Mağazası’nın önüne geldiğini görünce .’la birlikte ambulansı olay yerine doğru yönlendirdik. 112 görevlileri yaralı ...i ambulansa alarak hastaneye götürdüler.”,Mahkemede; “Olayın psikolojisi nedeniyle aklımda bir şey kalmadı, okunan önceki ifademi tekrar ediyorum.”,Tanık ... Kollukta; “19.11.2014 günü, saat 19.00-20.00 sıralarında babamın görevli olduğu . Apartmanı'nın giriş kısmında bulunan boş depoda, abim ..., kardeşim ..., ..., ..., ., ... ve ... isimli arkadaşlarımla birlikte orda toplandık. Mangal yakmaya karar verdik. Ben, kendi evimize giderek evden etleri getirdim. Daha sonra ekmek almaya gittim. Geldiğimde mangal yanıyordu. Abim ... ve ... mangalın başında etleri pişiriyorlardı. Etler piştikten sonra masaya oturduk, birlikte yemek yemeye başladık. Bu sırada arkadaşlarımızdan ... marketten getirmiş olduğu tavuğu.’le birlikte pişirdiler. .r, ., . ile birlikte hepimiz tadına bakarak yedik. Bu arada . ile .şakalaşmaya başladılar. .’ın elinde kömür maşası vardı. Bir eliyle.f’i tutuyor diğer eliyle de yaklaşmamızı engellemek için bize doğru maşa sallıyordu. Bu arada .’i serbest bıraktı, elindeki maşayı yere bırakarak eline 2 tane kebap şişi aldı. Biz üzerine doğru şaka amaçlı saldırınca, sağ eliyle tuttuğu şişleri bize doğru sallayarak kendini savunmaya çalışıyordu. Ben de duvarda kapı kenarında bulunan pervazlardan bir tanesini elime alarak .’a doğru salladım. ‘., tutabiliyorsan tut’ dedim. Daha sonra .r abim, benim elimde bulunan ahşap pervazı, .’a doğru sallamaya başladı...de benim aldığım duvarda bulunan ahşap kapı pervazlarından bir tanesini alarak o da .’a doğru saldırmaya başladı. Ben bu arada çözük olan ayakkabı bağcıklarımı bağlamak için kısa süre yanlarından biraz uzaklaştım. Ancak gülüşmeler ve bağrışmalar artınca ben de onlara katılmak için ayakkabı bağcıklarımı bağlamadan tekrar yanlarına gittim. Bu arada . üzerinde bulunan kıyafeti çıkarıyordu ve ‘Annemi çağırın’ diye seslendiğini duydum. Yanına gittiğimde . üzerindeki kıyafetini çıkarmıştı. Bu esnada iki adım attıktan sonra sendeleyerek yere düştü. Öksürdükçe ağzından kan geliyordu. Bu arada ‘.diye seslendik ancak tepki vermedi. Şuuru kapanmıştı. Olay yerinde bulunan arkadaşlarımla birlikte panikleyerek ağlamaya başladık. Ben ‘Ambulansı arayın’ diye bağırdım. Daha sonra ikametlerine koşarak .’in annesine olayı haber vererek ...in yanına götürdüm. Annesiyle birlikte tekrardan arkadaşlarımın yanına gittiğimde .’i deponun önüne kaldırım üzerine çıkarmışlardı. 5 dakika kadar sonra ambulans olay yerine geldi ve ...i hastaneye götürdüler. Ben ...i yaralı olarak gördüğümde şiş sırtında saplanık hâlde değildi. Kimin ne şekilde çıkardığını görmedim. 112, ...i hastaneye götürdükten sonra, olay yerine gelen polislerin yanına arkadaşlarım olan ...ile birlikte giderek olayı anlattık. Görevli polisler de bizi, polis merkezine getirdiler. Ben ...in yaralandığı anı görmedim. Nasıl ve ne şekilde yaralandığını bilmiyorum. Olayın şokundan da soramadım.”,
Mahkemede; “Yemeğimizi yedikten sonra ölen şişleri toplamıştı. Bu şişlerle kimseye saldırmadı. Şakalaşmak amacıyla suça sürüklenen çocuk ölen'in elindeki şişleri aldı. Bunun üzerine biz de olay yerinde bulunan tahta parçalarını alarak suça sürüklenen çocuğun elindeki şişleri düşürmeye çalıştık. Bu sırada benim ayakkabımın bağı çözüldü. Ben ayakkabımın bağını bağlamaya çalıştığım sırada...'in yaralandığını anladım. Vurma anını görmedim. Ben...'in yaralanmadan önce elinde tahta parçası ve maşa görmedim.”,
Tanık ... Kollukta; “19.11.2014 günü saat 20.00 sıralarında Yurt Mahallesi, ... Sokak üzerinde bulunan Pırlanta Apartmanı’nın depo olarak kullanılan kısmında ben, ..., ..., ...in kardeşi ..., yaralanan arkadaşım ..., ... ve ... isimli arkadaşlarımla beraber mangal yapıyorduk. Arifle ben etleri pişiriyorduk. Biraz yemeği yedikten sonra takrar kalan etleri pişiriyorduk...ile... etler pişerken şaka yoluyla birbirlerine vuruyorlardı. ...in elinde ince bir tahta parçası...’ın elinde de etleri pişirdiğimiz şişlerden 2 veya 3 tane şiş vardı. Etleri pişirdiğimiz mangal deponun sonunda pencerelerin önünde bulunuyordu. Ben mangaldaki etleri pişiriyordum. Benim sırtım yemek yediğimiz masaya dönüktü. ... ile...şakalaşmaya devam ediyordu. Arada beton bloklar vardı. Ben olay anını görmedim. Sesler gelmesi üzerine kapıya doğru koştum...yerde yatıyordu. ... isimli arkadaşım ...in tişörtünü çıkarıyordu...kanlı olarak kusuyordu ve bel kısmından kan akıyordu. ...i depo kısmından dışarıya çıkardık. Pırlanta Apartmanı güvenlikçisine 112 acil ambulansını aramasını söyledik. Bu arada ...in annesi geldi. 112 ambulansına arkadaşım ...i bindirerek Medline Hastanesine gönderdik.”,
Mahkemede; “Yemeğimizi yedikten sonra arkadaşlar şakalaşmaya başladılar. Ben kalan eti pişirmeye devam ettim. Suça sürüklenen çocuk ile ölen arasındaki olayı görmedim. Olaydan sonra suça sürüklenen çocuk ambulans çağırmaya gitti, ağlayıp ‘Ben ne yaptım’ gibi sözler söylüyordu.”,
Tanık ... Börü Kollukta; “Ben bugün saat 19.00 sıralarında bahsettiğim sitenin güvenlik görevlisi olarak görev aldım. Rutin işlerimi takip ederken yaklaşık 20.30-21.00 sıralarında Pırlanta Rezidans’a ait sokak tarafında bulunan mağazaların olduğu yerden bağırtı sesleri duydum. ‘Arif kendine gel’ şeklinde sesler duydum. O tarafa doğru gittiğimde isimlerini..., ..., ... ve yaralı olan...isimli soy isimlerini bilmediğim şahısların ...i tokatlayarak kendine getirmeye çalıştıklarını gördüm. Olay yerinde isimlerini saydıklarımdan hariç bir kişi daha vardı ancak onun ismini bilmiyorum. Karşı apartmanda oturduğunu biliyorum. Ben şahısları gördüğümde..., ...in kucağındaydı ve istifra ediyordu. ...in üzeri çıplaktı ve vücudunda kanlar vardı. Ben hemen 112’yi aradım ve yaklaşık 15-20 dakika sonra 112 gelip ...i alarak ayrıldı. Daha sonra olay yerindeki şahıslar birbirleri ile kavga ettiler, mahalle sakinleri gelerek kavgayı ayırdılar. Daha sonra polisler geldi. Pırlanta Rezidans'ın altında bulunan boş mağazanın anahtarı apartman kapıcısının oğlu olan... isimli şahısta olduğunu ve burada kuş ve balık beslediklerini ve zaman zaman yine yukarıda ismini saydığım şahıslar ile birlikte orada zaman geçirdiklerini biliyorum. Olay anını görmedim. Şahısların konuşmalarından da ...i hangisinin yaraladığını duymadım.”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Suça sürüklenen çocuk Savcılıkta; “... isimli arkadaşımla beraber .... Mahallesi, Gizerler arkası camiye yakın bir yerde bulunan apartmanın altında arkadaşım ..., ..., ....., ..., ... ve ... ile birlikte mangal yapıyorduk. Yemek sonrası ben cep telefonumla oynuyordum...ile şakalaşmaya başladım ...in elinde şiş vardı yavaşça bana vuruyormuş gibi rol yapıyordu. Ben de şişi elinden aldım, şakadan ...i yere yatırdım, yanıma...geldi şakasına ‘...i bırak’ dediler ben de...'i bıraktım...ayağa kalktı. ...nin elinde sopalar vardı, ...in elinde de maşa vardı. Maşa, mangal maşasıydı. Sopalar da bulunduğumuz yerde vardı. Dördü birden bana doğru geldiler, ellerinde bulunan sopa ve maşa ile bana vuruyormuş gibi yaptılar. ...ten aldığım şişler elimdeydi, bu şişleri ...e doğru savurdum. Şişin iki tanesi boşa düştü, diğer bir tanesi de sırtına geldi. Olay bu şekilde meydana geldi. ...in üzerinde çizgili kazak vardı, başka giysi yoktu. Olayda kasıt yoktur. Aramızdaki şaka sonucu bu olay meydana geldi. Şişi savurunca bu olay oluştu. Arif'in öldüğünü yeni öğrendim. Polislere sorduğumda ...in iyi olduğunu söylüyorlardı.",
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Dün akşam biz arkadaşlarımızla beraber kebap yapmaya karar verdik. ... isimli arkadaşımızın apartmanın altında depo vardı. Kebabı burada yapmaya karar verdik. Yanında arkadaşlarım..., ..., ..., ..., ve...vardı. Kebap malzemesini..., ...’le birlikte getirdi. Kebap yaptığımızda saat 20.00 gibiydi. Kebap bittikten sonra...eline şiş aldı. Şiş ile bana vuruyormuş gibi yaptı, şakalaştık. Diğer arkadaşların elinde sopa vardı. ... ellerinde sopa vardı. Bana vuruyor gibi yaptılar, şakalaşıyorduk. Ben ..n elinde bulunan şişleri aldım. Aramızda yaklaşık 2-3 metre vardı. Bu şişleri ...in ayağına doğru savurdum. Şişler ince kebap şişiydi. Ben ...i hedef almadım ancak şişler sırtına saplandı. ...in vefat ettiğini, bugün savcılıktan öğrendim. Öldürme kastı ile hareket etmedim...ile aramızda herhangi bir husumet yoktur. Kendisi ile 2-3 senelik arkadaşım.”,
Mahkemede; “Ölen ile hiçbir husumetim yoktur. Yaklaşık 3 yıldır arkadaşlık ediyoruz. Hatta bir yıl aynı okulda okuduk. Olay günü de tanık olan çocuklarla birlikte ölen de olmak üzere kendi aramızda kebap yaptık. Yemeği yedikten sonra elimizdeki sopa ve şişlerle dövüş yapıyormuş gibi şakalaşmaya başladık. Bu şakalaşma sırasında ölen ...'in elindeki sopa koluma değdi, bana kasten vurmadı. Bunun üzerine ben de elimde bulunan 3 tane şişi peş peşe ve aramızda iki ya da iki buçuk metre mesafe olduğu hâlde kendisine fırlattım. Hatta ilk ikisini özellikle yere doğru attım, üçüncüsünü de yere doğru atmak isterken şiş elimden dengesiz bir şekilde çıktı. Ölen sırtını dönünce sırtına isabet etti, 2-3 yıl arkadaşlık etmemize rağmen bugüne kadar ölenle hiçbir kavgamız olmamıştı, çok pişmanım.”, sorgudaki ifadesi okunarak sorulduğunda; “Bu ifadem de doğrudur, şakalaşma sırasında başlangıçta ölenin de elinde şiş vardı. Ben onun elindeki şişleri aldım. Şişler demirden yapılma ince kebap şişleriydi. Ben şişi fırlatırken ortasından tutup atmıştım ve özellikle yere doğru atıyordum, üçüncüsü elimden erken çıktı, bu nedenle ölene isabet etti.”,
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
5237 sayılı TCK’nın “Kasten Öldürme” başlığı altında düzenlenen 81. maddesi;
"Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır”,
“Nitelikli haller” başlıklı 82. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendi;
“Çocuğa ... karşı,
İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”,
“Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama” başlıklı 87. maddesinin suç tarihi itibarıyla yürürlükte olan 4. fıkrası ise;
“Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hâllerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hâllerde ise oniki yıldan onaltı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur”,
Şeklinde hükümler içermektedir.
Konuya ilişkin TCK'nın 87. maddesinin gerekçesinde ise; “Dördüncü fıkrada, kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmiş olması hâline ilişkin hükme yer verilmiştir. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış bu kasten yaralama hâllerinde, failin bu ağır neticeden sorumlu tutulabilmesi için, ‘Genel Hükümler Kitabı’nda yer alan netice sebebiyle ağırlaşmış suçlara ilişkin hükümler, burada da geçerlidir” açıklamasına yer verilmiştir.
765 sayılı TCK’da objektif sorumluluk esasına dayanan düzenlemelere yer verilmiş iken, 5237 sayılı TCK’da objektif sorumluluk esası benimsenmemiştir. Suçu, “kanunda tanımlanmış bir haksızlık” olarak öngören yeni suç teorisinde, bir hareketi yapan kişi, bu hareketin tüm sonuçlarından her şartta sorumlu tutulmamakta, bir başka anlatımla “kusursuz sorumluluk” terk edilmiş olmaktadır (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 8. Bası, ....161.).
765 sayılı TCK’daki objektif sorumluluk esasının yerine 5237 sayılı TCK’da haksızlığın bir gerçekleştirilme şekli olarak kast-taksir kombinasyonuna, yani netice sebebiyle ağırlaşmış suçlara yer verilmiştir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü için, 5237 sayılı TCK’nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde, suçun manevi unsurları arasında gösterilen kast-taksir kombinasyonu, yani netice sebebiyle ağırlaşmış suç üzerinde durulmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın “Netice sebebiyle ağırlaşmış suç” başlıklı 23. maddesi;
“(1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir” şeklindedir.
Buna göre; failin gerçekleştirdiği bir eylemde, kastettiğinden daha ağır veya başka bir sonucun meydana gelmesi hâlinde, sorumlu tutulabilmesi için netice bakımından en azından taksirle hareket etmiş olmasının kabulü gerekmektedir. Fail, bu sonucun meydana gelmesinden taksirle bile sorumlu tutulamıyorsa, objektif sorumluluğun kaldırılmasının doğal bir sonucu olarak, sadece nedensellik bağının bulunuyor olması, neticeden sorumlu tutulması için yeterli olmayacaktır.
Öğretide, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçun, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç ve görünüşte ya da gerçek olmayan neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç olarak iki farklı şeklinin bulunduğu kabul edilmektedir. Gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda, failin hareketi sonucunda kastettiğinden daha ağır bir netice ortaya çıkmakta olup, gerçekleşen aşırı netice dolayısıyla bağımsız bir suç tipi ortaya çıkmaktadır. Örneğin, yaralama suçunda mağdurun ölmesi, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hâlidir. Görünüşte neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda ise, failin hareketi sonucunda suçun oluşması için aranan neticeden başka, niteliği de farklı olan daha ağır bir netice ortaya çıkmakta olup, gerçekleşen aşırı netice dolayısıyla temel suç niteliği aynı kalmakla beraber yalnızca ceza ağırlaştırılmaktadır. Örneğin, cinsel saldırı suçunda mağdurun bitkisel hayata girmesi, görünüşte neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hâlidir (Hamide Zafer, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınevi, 5. Bası, ... 2015, .... 286 vd; ... Emin Artuk, ... Gökcen, A.Caner Yenidünya, TCK Şerhi, Turhan Kitabevi, ... 2009, c 3, .... 2484 vd.).
5237 sayılı TCK’nın 23. maddesinde düzenlenmiş bulunan neticesi sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin genel kuralın, özel hükümler arasında kendisine yer bulduğu maddelerin başında gelen TCK’nın 87. maddenin 4. fıkrasına göre, gerçekleştirilen kasten yaralama eylemi TCK’nın 86. maddesinin 1. fıkrası veya 1. fıkrası ile birlikte 3. fıkrası kapsamında bulunur ve bunun sonucunda da ölüm meydana gelirse, en azından taksirle hareket etmiş olmak şartıyla faile belirtilen cezaların verileceği öngörülmektedir.
Kasten yaralama sonucu mağdurun ölmesine ilişkin TCK'nın 87. maddesinin 4. fıkrasının uygulanması için;
a- Failin yaralama kastı ile hareket etmesi,
b- Mağdurun TCK’nın 86. maddesinin birinci maddesi kapsamında yaralanmış olması veya 86. maddenin birinci fıkrası kapsamındaki yaralama fiilinin üçüncü fıkra da ihlal edilmek suretiyle gerçekleştirilmesi,
c- Failin eylemi ile arasında illiyet bağı bulunacak şekilde mağdurun ölmesi,
d- Failin meydana gelen ölüm sonucuna ilişkin en az taksir derecesinde bir kusurunun bulunması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Buna göre, fail mağduru yaralamak amacıyla hareket etmeli, mağdurun yaralanacağını bilmeli ve bu sonucu istemelidir. Bununla birlikte fail mağdurun yaralanmasını değil de, ölmesini istemiş ve ölüm meydana gelmiş ise bu durumda kasten öldürmeden sorumlu tutulacaktır.
Madde metnine göre faile verilecek ceza belirlenirken kasten yaralama suçunun düzenlendiği TCK'nın 86. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarına yollama yapılmıştır. O hâlde, mağdurun basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek dereceden daha ağır şekilde yaralanması gerekmektedir. Anılan maddenin 2. fıkrasında karşılığını bulan basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde meydana gelen yaralamalarda 87. maddenin 4. fıkrası uygulanamayacaktır.
Üçüncü şart olarak mağdurun ölmesi ve failin eylemi ile mağdurun ölümü arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekir.
Son olarak, failin meydana gelen bu ölüm sonucundan, en az taksir derecesinde bir kusurunun bulunması gerekir.
Diğer yandan, 5237 sayılı TCK’nun “Kasten öldürme” başlığı altında 81. maddesinde düzenlenen suçun manevi unsuru öldürme kastı iken, 87. maddesinin 4. fıkrasına düzenlenen yaralama sonucunda ölüme neden olma suçunun manevi unsuru yaralama kastıdır. O hâlde, kasten öldürme suçu ile kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçu arasındaki ayırıcı kriterlerden en önemlisi manevi unsur farklılığı olacaktır. Dolayısıyla suçun vasıflandırılmasından önce çözülmesi gereken konu, failin kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğuna ilişkindir.
5237 sayılı TCK'nın "Kast" başlıklı 21. maddesi;
"(1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir" şeklinde düzenlenerek maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde doğrudan kast, ikinci fıkrasının birinci cümlesinde de olası kast tanımlanmıştır.
Olası kastın tanımlandığı TCK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasının gerekçesinde; “...Olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir. Mevzuatımıza giren yeni bir kavram olan olası kastla ilgili uygulamadan bazı örnekler vermek yararlı olacaktır.
Yolda seyreden bir otobüs sürücüsü, trafik lambasının kendisine kırmızı yanmasına rağmen, kavşakta durmadan geçmek ister; ancak kendilerine yeşil ışık yanan kavşaktan geçmekte olan yayalara çarpar ve bunlardan bir veya birkaçının ölümüne veya yaralanmasına neden olur. Trafik lambası kendisine kırmızı yanan sürücü, yaya geçidinden her an birilerinin geçtiğini görmüş; fakat, buna rağmen kavşakta durmamış ve yoluna devam etmiştir. Bu durumda otobüs sürücüsü, meydana gelen ölüm veya yaralama neticelerinin gerçekleşebileceğini öngörerek, bunları kabullenmiştir.
Düğün evinde törene katılanların tabancaları ile odanın tavanına doğru ardı ardına ateş ettikleri sırada, bir kişinin aldığı alkolün de etkisi ile elinin seyrini kaybetmesi sonucu, yere paralel olarak yaptığı atışlardan bir tanesinden çıkan kurşun, törene katılanlardan birinin alnına isabet ederek ölümüne neden olur. Bu örnek olayda kişi yaptığı atışlardan çıkan kurşunların orada bulunan herhangi birine isabet edebileceğini öngörmüş; fakat, buna rağmen silâhıyla atışa devam etmiştir. Burada da fail silâhıyla ateş ederken ortaya çıkacak yaralama veya ölüm neticelerini kabullenmiştir.
Verilen bu örneklerde kişinin olası kastla hareket ettiğinin kabulü gerekir.” şeklinde açıklamalara yer verilmiş ve olası kasta ilişkin örnek olaylar gösterilmiştir.
Buna göre, doğrudan kast; öngörülen ve suç teşkil eden fiili gerçekleştirmeye yönelik irade olup, kanunda suç olarak tanımlanmış eylemin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi ile oluşur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesi hâlinde doğrudan kastla hareket etmiş olacak, buna karşın işlemiş olduğu fiilin muhtemel bazı neticeleri meydana getirebileceğini öngörmesine ve bu neticelerin gerçekleşmesini mümkün ve muhtemel olarak tasavvur etmesine rağmen muhtemel neticeyi kabullenerek fiili işlemesi hâlinde olası kast söz konusu olacaktır.
Olası kast ile doğrudan kast arasındaki farkı ortaya koyan en belirgin unsur, doğrudan kasttaki bilme unsurudur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini biliyorsa doğrudan kastla hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir. Yine failin hareketiyle hedeflediği doğrudan neticelerle birlikte, hareketin zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sonuçları da, açıkça istenmese dahi doğrudan kastın kapsamı içinde değerlendirilmelidir. Belli bir sonucun gerçekleşmesine yönelik hareketin, günlük hayat tecrübelerine göre diğer bir kısım neticeleri de doğurması muhakkak ise, failin bu sonuçlar açısından da doğrudan kastla hareket ettiği kabul edilmelidir.
Olası kastı doğrudan kasttan ayıran diğer ölçüt; suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşmesinin muhakkak olmayıp muhtemel olmasıdır. Fail, böyle bir durumda muhakkak değil ama, büyük bir ihtimalle gerçekleşecek olan neticenin meydana gelmesini kabullenmekte ve "olursa olsun" düşüncesi ile göze almakta; neticenin gerçekleşmemesi için herhangi bir çaba göstermemektedir. Olası kastta fiilin kanunda tanımlanan bir sonucun gerçekleşmesine neden olacağı muhtemel görülmesine karşın, bu neticenin meydana gelmesi fail tarafından kabul edilmektedir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
09.09.1999 doğum tarihli olan suça sürüklenen çocuk ... ile 01.01.2000 doğum tarihli olan ...’in 2-3 yıllık arkadaş oldukları, 19.11.2014 tarihinde saat 20.00 sıralarında suça sürüklenen çocuk ..., maktul ... ve 14-15 yaşlarındaki tanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın birlikte mangal yakmaya karar verdikleri, bu amaçla kardeş olan tanıklar ..., ve ...’ın babalarının görevli olduğu Pırlanta Apartmanı’nın giriş kısmında bulunan ve depo olarak kullanılan yerde toplandıkları, evlerinden getirdikleri ve marketten satın aldıkları tavukları mangalda pişirerek yedikleri, yemekten sonra maktul ... ile suça sürüklenen çocuk ...’ın şakalaşmaya başladıkları, suça sürüklenen çocuğun elinde kömür maşası, maktul ...’in elinde ise mangalda et pişirmek için kullanılan şişlerin bulunduğu, suça sürüklenen çocuk ...’ın, maktul ...’i tutarak diğer arkadaşlarının da yaklaşmalarını engellemek amacıyla elindeki kömür maşasını salladığı, daha sonra tanıkların da ısrarıyla suça sürüklenen çocuk ...’ın, maktul ...’i bıraktığı, elindeki kömür maşasını da yere bıraktıktan sonra maktul ...’in elindeki şişleri aldığı, suça sürüklenen çocuğun elindeki şişleri şaka amacıyla sallaması üzerine üzerine maktul ... ve bazı tanıkların da depoda bulunan ahşap pervazları ellerine alıp suça sürüklenen çocuk ...’a doğru salladıkları, maktul ...’in salladığı ahşap pervazın suça sürüklenen çocuk ...’ın eline değmesi üzerine, ...’ın elinde bulunan şişleri maktul ...’e doğru fırlatmaya başladığı, suça sürüklenen çocuğun fırlattığı ilk iki şişin maktule isabet etmediği, maktulün şişlerden sakınmak amacıyla sırtını döndüğü sırada suça sürüklenen çocuğun fırlattığı üçüncü şişin maktulün sırtına saplandığı, maktul ...’in sırtına saplanan şişi ve üzerindeki kazağı çıkarıp birkaç adım attıktan sonra yere yığıldığı ve annesine haber verilmesini istediği, bu sırada telaşa kapılan suça sürüklenen çocuk ... tanıkların ağlamaya başladıkları, tanık ...’in “Ambulansı arayın” diye bağırması üzerine 112 Acil Servise haber verildiği, yine tanık ...’in maktul ...’in evine giderek maktulün annesi olan katılan ...’ya haber verdiği, tanık ... ile katılan ...’in olay yerine geldiklerinde maktul ...’i, suça sürüklenen çocuk ... diğer tanıklar tarafından apartmanın önüne çıkarılmış hâlde yerde yatarken gördükleri, olay yerine gelen ambulansla hastaneye kaldırılan maktul ...’in, sol skapula altında 4 ve 5. kot seviyesine isabet eden, 0,3 cm çapında giriş deliği oluşturan ve 4. kotun üst kısmından göğüs boşluğuna girip sol akciğer alt lob arka yüzden öne doğru seyreden ve aortta yaralanma yapan delici kesici alet yaralanmasına bağlı iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu öldüğü olayda;
Aynı mahallede yaşayıp samimi arkadaş olan maktul ... ile suça sürüklenen çocuk ... arasında önceye dayalı herhangi bir husumet bulunmamakla birlikte, suça sürüklenen çocuk ...'ın, maktul ... ile şakalaştığı sırada, maktulün salladığı ahşap pervazın eline değmesi üzerine o anda hissettiği acı nedeniyle ve aniden ortaya çıkan yaralama kastıyla o esnada elinde bulunan şişleri hedefindeki maktule fırlatıp isabet ettirdiği göz önüne alındığında, olay esnasında bilerek ve isteyerek yaptığı hareketi nedeniyle ortaya çıkan kastının yaralamaya dönük olduğunun, başka bir ifadeyle suça sürüklenen çocuğun maktule acı vermek amacıyla doğrudan kasıtla hareket ettiğinin anlaşılması, öldürme kastının varlığına işaret oluşturan kanıt bulunmaması suça sürüklenen çocuğun yaralama kastıyla fırlattığı 3 adet şişten sonuncusunun, maktulün sırtına saplanarak iç organ ve büyük damar yaralanması nedeniyle gelişen iç kanama sonucu ölümüne neden olması, suça sürüklenen çocuğun yaralama eylemiyle ölüm neticesi arasında illiyet bağının bulunması karşısında; suça sürüklenen çocuğun eyleminin kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanan itirazının kabulüne, Özel Dairenin bozma kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Tüm dosya kapsamına ve oluşa göre; suça sürüklenen çocuk ...’ın, maktul ... ile arkadaşları olan tanıklar...la birlikte mangal yaparak yemek yedikten sonra mangal yaparken kullandıkları yaklaşık 50 cm. uzunluğundaki ucu sivri şiş ile şakalaşmaya başladıkları, maktul ...'in sopayla...'ın elindeki şişi düşürmek amacıyla...’ın eline vurduğu, ...'ın da elinin acımasının verdiği kızgınlıkla elinde bulunan şişleri ortasından tutarak 2-3 metre mesafeden maktule doğru fırlattığı, ilk iki şişin maktüle değmediği üçüncü şişin ise maktulün sırt bölgesinden sol skapula altından göğüs boşluğuna girerek sol akciğer ve aortta yaralanmaya neden olduğu, maktulün bu öldürücü nitelikte olan delici alet yaralanmasına bağlı iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen kanama sonucu öldüğü anlaşılmıştır.
Suça sürüklenen çocuk ile maktul arasında öldürmeyi gerektirir bir tartışma bulunmayan olayda, suçta kullanılan şişin büyüklüğü, kesici ve delici özelliğe sahip olması, yaklaşık 2-3 metreden ortasından tutularak atılması, ilk iki atışın isabet etmemesine rağmen ısrarla üçüncü atışı da yaparak ölümün meydana getirecek şekilde yaralanmaya sebebiyet verilmesi gözetildiğinde, sürüklenen çocuk...'ın kapıldığı öfkenin tesiri altında ölüm neticesini istemese de öngördüğü, buna rağmen sonucu kabullenmek suretiyle hareketine devam ettiği ve çocuk yaştaki maktul ...'i olası kastla öldürdüğü bu nedenle eylemine uyan TCK'nun 82/1-e, 21/2, 29, 31/3, 62. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği ve Yargıtay 1. Ceza Dairesi kararının yerinde olduğu," görüşleriyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi de; suça sürüklenen çocuğun eyleminin olası kasıtla nitelikli öldürme suçunu oluşturduğu ve itirazın reddedilmesi gerektiği düşünceleriyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 16.10.2017 tarih ve 5376-3273 sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA,
3- ... 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.03.2015 tarihli ve 445-124 sayılı mahkûmiyet hükmünün,
a- Temel ceza olarak belirlenen 14 yıl hapis cezasından TCK'nın 29. maddesi uyarınca 1/4 oranında indirim yapılırken "10 yıl 6 ay" yerine, "9 yıl 4 ay" hapis cezasına hükmedilmesi,
b- Suça sürüklenen çocuğun suçta kullandığı, bulundurulması, kullanılması ve taşınması suç oluşturmayan mangal şişlerinin iyi niyetli üçüncü bir kişiye ait olduğunun anlaşılması karşısında, sahibine iadesi yerine TCK'nın 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi,
İsabetsizliklerinden BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususun, 1412 sayılı CMUK'nın 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrası gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün görüldüğünden, hüküm fıkrasının (2) numaralı paragrafından "9 YIL 4 AY" ibaresinin çıkartılarak yerine "10 YIL 6 AY" ibaresinin yazılması; (9) numaralı paragrafın çıkartılarak yerine "Suça sürüklenen çocuğun suçta kullandığı ve iyi niyetli üçüncü kişiye ait olduğu anlaşılan mangal şişlerinin sahibine İADESİNE" cümlesinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.02.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.