Esas No: 2011/13849
Karar No: 2012/6590
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/13849 Esas 2012/6590 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bakırköy 14. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/12/2010
NUMARASI : 2009/255-2010/415
Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücret ve diğer haklar ile işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, feshin geçerli sebebe dayandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı işverenin işletmesel kararının geçerli bir sebebe dayanmadığı, kararın keyfi olarak alındığı, feshin kaçınılmazlığı ve son çare olması ilkelerine uyulmadığı, davalı delillerinin hizmet sözleşmesinin haklı veya geçerli sebeple feshi kanıtlamaya yeterli olmadığı, işletmesel karara dayanılarak davacının yapmakta olduğu ihracat pazarlama asistanlığı yanında iç pazar metal bölümü satış destek sorumluluğunu da üstlenmesinin istendiği, bunun bir görev değişikliği değil önceki işine ek ve fazladan verilen bir iş olduğu ve davacının iş şartlarında aleyhine ve esaslı değişiklik yarattığı, işçinin durumunun ağırlaştığı, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 3. maddesinin sadece iş değişikliğini kapsadığı, bu itibarla feshin haklı ve geçerli sebeple yapıldığının işverence ispatlanamadığı sebepleriyle feshin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik
kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosya içeriğine göre, davacının 07.01.2009-20.10.2009 tarihleri arasında ihracat pazarlama asistanı olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin 20.10.2009 tarihli fesih bildirimi ile, global ekonomik kriz sebebi ile azalan ihracat satışlarına paralel olarak iş yoğunluğunun azaldığı, insan kaynaklarını daha efektif kullanmak amacıyla ihracat satışlarının hedeflenen sonuçlara ulaşmasına kadar iç pazar metal bölümü satış destek sorumluluğunu da yüklenmesinin talep edildiği, fakat imzaladığı iş sözleşmesinin 3. maddesine rağmen buna olumsuz yanıt verdiği, yapılan görev tebliğini kendi görüşlerine dayanarak kabul etmemesinin hem iş sözleşmesine hem de işletmenin gereklerine aykırı olduğu, bu sebeplerle işverenliğin ekonomik krize karşı almış olduğu işletmesel karar gereğince verilen görevi haklı bir sebep olmaksızın kabul etmeyerek iş sözleşmesine aykırı davranması sebebiyle 4857 sayılı Kanun doğrultusunda 20.10.2009 tarihinde feshedildiğinin bildirildiği, 20.10.2009 tarihli görev yazısında, ihracat satışlarının hedeflenen düzeyde olmadığı, global ekonomik kriz sebebiyle azalan ihracat satışlarının azalmasına paralel olarak davacının iş yoğunluğunun azaldığı belirtilerek, ihracat satışları yeterlilik düzeyine ulaşıncaya kadar iç pazar metal bölümü satış destek bölümü sorumluluğunuda yüklenmesinin istendiği, davacının sadece, ihracat departmanında değil tüm şirket satışlarında düşüş yaşandığını, şirketin her departmanında iş yoğunluğunun azaldığı, teklif edilen pozisyonda desteğe ihtiyaç bulunmadığı, teklif edilen işin işe girdiğinde tanımlanandan farklı bir iş olduğu, yetkinliğine ve kariyer hedefine uygun olmadığını belirterek eski görevinde istihdamının devamını talep ettiği, iş sözleşmesinde özel şartların 3. maddesinde, işçi işverenin veya vekilinin talebi halinde geçici veya devamlı olarak yapılacak görev değişikliğini kabul eder, hükmünün olduğu, 15.12.2010 tarihli kararda, ekonomik kriz sebebiyle şirketin faaliyetlerinin durdurulması amacıyla küçülmeye gidilmesine, küçülme sebebiyle 35 işçinin işten çıkarılmasına, kadronun faaliyetlerin durdurulacağı zamana kadar azaltılmasına karar verildiği, fesihten 1 yıl sonra 21.12.2010 tarihinde işverenin ekonomik kriz sebebiyle 29 işçinin iş sözleşmesinin 21.01.2011 tarihinden itibaren tazminatları ödenerek 4857 sayılı Kanun"un 29. maddesine göre feshedileceğini Bakanlığa bildirdiği, fesih tarihi olan 2009/10. ayda 5 işçi çıkarıldığı, 1 işçi alındığı anlaşılmıştır.
Somut olayda, fesih tarihi itibariyle davacının çalıştığı ihracat departmanında işlerin azalıp azalmadığı, davacıya ek olarak teklif edilen iç pazar metal bölümü satış destek bölümünde ihtiyaç olup olmadığı,diğer bölümlerdeki iş durumu,davacı ile aynı bölümde çalışanlara ve diğer bölümlerde çalışanlara da davacıya yapılan teklifin benzerinin yapılıp
yapılmadığı, davacının yerine yeni işçi alımı yapılıp yapılmadığı araştırılarak işverenin işletmesel kararı ölçülülük ve tutarlılıkla uygulayıp uygulamadığı, feshin son çare ilkesine uyulup uyulmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 06.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.