Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/13841 Esas 2012/6584 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/13841
Karar No: 2012/6584

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/13841 Esas 2012/6584 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2011/13841 E.  ,  2012/6584 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bakırköy 5. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 30/12/2010
    NUMARASI : 2010/649-2010/1096

    Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücret ve diğer haklar ile işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesini istemiştir.
    Davalı vekili davacının davalı işyerinde altı aylık kıdemini doldurmadığını, iş güvencesinden yararlanamayacağını, davacının işe başlama tarihinden itibaren uyumsuz davranışları olduğunu, üstleri ile sürekli tartışan biri olup çalışma ortamının bozulmasına sebep olduğunu, çalışma saatleri içinde uyuduğunun tespit edildiğini, feshin geçerli sebeple yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davalı işverenin, davacının altı ayını dolmadan iş sözleşmesini feshederek işe iade davası açmasını engellediği, beş ay yirmibir gün müdür olarak çalıştırdığı davacının iş sözleşmesinin  altı ayın dolması beklemeden feshedilmesinin davalı tarafın iş sözleşmesinin fesih hakkını kullanırken iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, bu sebeple feshin geçersiz olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasında davacının altı aylık kıdeminin bulunup bulunmadığı ve dolayısıyla iş güvencesi hükümleri kapsamına girip girmediği uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanağı 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesidir. 
    4857 sayılı Kanun’un 18. maddesinin birinci fıkrasına göre iş güvencesi hükümleri kapsamına girmek için en az altı aylık kıdeme sahip olmak gerekir. Aynı maddenin dördüncü fıkrasına göre altı aylık süre aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde geçen süre birleştirilerek hesaplanır. Sözü edilen maddenin ikinci fıkrasına göre altı aylık kıdemin hesaplanmasında aynı Kanunun 66. maddesindeki süreler dikkate alınır. Altı aylık kıdem şartını öngören hüküm nispi emredici olduğundan, daha az kıdem şartını öngören sözleşme hükümleri geçerli kabul edilmektedir.
    Altı aylık kıdem işçinin fiilen çalışmaya başladığı tarih ile fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarih arasında geçen süreye göre belirlenir. 
    Somut olayda, davacının 09.02.2010—31.07.2010 tarihleri arasında Markalar Satış  Pazarlama ve Satış Müdürü olarak  beş ay yirmibir gün çalıştığı, iş sözleşmesinin 31.07.2010 tarihli fesih bildirimi ile, 4857 sayılı Kanun"un 17. maddesine göre tazminatları ödenerek feshedildiği, fesih sebebinin açık ve kesin olarak belirtilmediği, davacının savunmasının alınmadığı anlaşılmış olup, davacının davalı işyerindeki çalışma süresinin beş ay yirmibir gün olduğu  konusunda uyuşmazlık olmadığı gibi davacının bu süreden daha fazla süre ile çalıştığını ileri sürmediği ortadadır. Bu durumda feshin kötüniyetle yapıldığına dair delil bulunmadığından ıspatlanamadığı ve davacının altı aylık kıdem süresi dolmadığından iş güvencesinden yararlanamayacağı düşünülmeden davanın reddi yerine kabulüne dair yazılı şekildi karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
    Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
    HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 
    1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2-Davanın REDDİNE, 
    3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 
    4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 40,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, 
    5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 
    6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 06.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.          

     

    Hemen Ara