Esas No: 2020/289
Karar No: 2022/127
Karar Tarihi: 24.02.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/289 Esas 2022/127 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2020/289 E. , 2022/127 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanık ...'un TCK'nın 103/1-a delaletiyle 103/2, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin ... 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.06.2013 tarihli ve 362-195 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 19.06.2019 tarih ve 6091-10110 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 05.02.2020 tarih ve 10895 sayı ile;
"…CMK'nın 297/3. maddesi uyarınca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamenin ‘hükmü temyiz etmeleri veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi hâlinde sanık veya müdafii ile katılan veya vekillerine ilgili dairesince tebliğ’ edilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamının incelenmesi sonucunda CMK297/3. maddesine aykırı olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi sanığa tebliğ edilmeksizin sonuca ulaşıldığı anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 19/06/2019 tarih ve 2015/6091 E- 2019/10110 K. sayılı onama kararının kaldırılması istemiyle itiraz edilmesi gerektiği," görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 23.06.2020 tarih ve 1886-2581 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; tebliğnamenin sanık müdafisine tebliğ edilmesi karşısında ayrıca sanığa da tebliğ edilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan yapılan yargılamada sanığın TCK’nın 103/1-a maddesi delaletiyle 103/2, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verildiği, hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 19.06.2015 tarihli ve 297433 sayılı tebliğname düzenlendiği, tebliğnamenin 02.09.2015 tarihinde sanık müdafisine tebliğe çıkarıldığı, 09.09.2015 tarihli tebligat parçasında avukatın kaşesi ve üzerinde de imza bulunduğu, Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 19.06.2019 tarih ve 6091-10110 sayı ile dosyanın onanmasına karar verildiği,
12.10.2011 tarihli celseye ait duruşma tutanağında; "Sanıktan soruldu: Yasal haklarımı anladım, savunmamı resen atanan zorunlu müdafiim huzurunda yapacağım dedi." şeklindeki ibarenin yer aldığı, sanığın savunmasından sonra söz alan müdafisinin; gerçekleşen eyleme mağdurenin rızasının bulunduğunu, mağdure hakkında alınan raporun yetersiz olduğunu belirttiği, 01.11.2011, 06.02.2012 ve 18.04.2012 tarihli celselere sanık ve müdafisinin katıldıkları, 02.07.2012, 17.10.2012, 28.01.2013 ve 17.04.2013 tarihli celselere ise sanığın katılmadığı ancak müdafisinin katıldığı, 26.06.2013 tarihli son celseye de sanık ve müdafisinin birlikte katıldıkları,
Anlaşılmıştır.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Başyardımcısı ile Yardımcılarının Görevleri" başlıklı 28. maddesi;
"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Başyardımcısı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilinin vereceği görevleri yapar. Özel hükümler saklı kalmak kaydıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Vekilinin yokluğunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına vekillik eder. Başyardımcının da bulunmadığı zamanlarda bu görevi en kıdemli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıyardımcısı yapar.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıyardımcıları, kendilerine verilen dosyaların tebliğnamelerini, karar düzeltme ve itiraz yoluna başvurma işlemlerini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı adına düzenler ve onun yerine imza ederler. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının vereceği diğer işleri görürler.
Zamanaşımı Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının (5) ve (6) numaralı bentleri kapsamında olan suçlara ilişkin dava dosyaları temyiz üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tebliğname düzenlenmeksizin ilgili daireye gönderilir. Daire kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının karar düzeltme ve itiraz kanun yollarına başvurma yetkisi vardır." biçiminde hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 37. maddesi ise;
"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı yardımcılarının görevleri:
1- Verilen işleri süresinde ve eksiksiz inceleyip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı adına düzenleyecekleri ve imza edecekleri tebliğnamelere bağlıyarak sonuçlandırmak,
2- Dairelerden çıkan ilâmları uygulama, içtihat ve tebliğnamelere uygunluk açılarından inceleyerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının görüşüne göre karar düzeltme veya itiraz yollarına gitmek,
3- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı başyardımcısı tarafından düzenlenecek sıraya göre Ceza Genel Kurulu ile dairelerin duruşmalarına katılarak düşüncesini bildirmek,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı başyardımcısı tarafından düzenlenecek sıraya göre ceza dairelerinin günlük çalışmaları sona erinceye kadar çalışma saati dışında nöbet tutmak,
5- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından verilecek ve ayrıca kanun ve yönetmelikle verilen diğer görevleri yapmaktır." şeklindedir.
Anılan Kanun ve Yönetmelik maddeleri uyarınca Yerel Mahkemece verilen kararların temyiz yoluyla incelenmesinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca o konudaki hukuki görüşün açıklandığı bir tebliğnamenin düzenlenmesi zorunludur.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulması için konu hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına bakmakta fayda vardır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); başvurucunun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğnameyi talep ederek ona erişim sağlama imkânının bulunmamasının başvurucunun çelişmeli yargılama hakkını temin etmek için yeterli güvenceyi sağlamadığını belirtmektedir. Ayrıca başvurucunun avukatından inisiyatif kullanarak düzenli aralıklarla dosyaya yeni unsurların dahil olup olmadığını araştırmasını beklemenin onun üzerinde orantısız bir yük oluşturacağını ve temyiz incelemesi sürecinde tebliğname hakkında görüş bildirebilmesi için tam anlamıyla bir fırsat tanınmamış olacağını vurgulamaktadır (Göç [GK], B. No: 36590/97, 11/7/2002, § 57.).
Nitekim söz konusu AİHM kararıyla uyumlu bir biçimde 1412 sayılı CMUK'nın "Temyiz istida ve layihasının tebliği ve cevabı" başlıklı 316. maddesine 4778 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile;
"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname taraflara ilgili dairece tebliğ olunur." fıkrası eklenmiş, daha sonra 4829 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile aynı Kanun’un 316. maddesinin üçüncü fıkrası;
"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname, hükmü temyiz etmeleri veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi halinde sanık veya müdafii ile müdahil, şahsî davacı veya vekillerine dairesince tebliğ olunur. İlgili taraf tebliğden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevap verebilir." şeklinde değiştirilmiştir.
5271 sayılı CMK'nın tebliğnamenin tebliğini düzenleyen "Temyiz dilekçesinin tebliği ve cevabı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının görevi" başlıklı 297. maddesinin üçüncü fıkrası ise;
"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname, hükmü temyiz etmeleri veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi hâlinde sanık veya müdafii ile katılan veya vekillerine ilgili dairesince tebliğ olunur. İlgili taraf tebliğden itibaren bir hafta içinde yazılı olarak cevap verebilir." şeklinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı CMK’nın yürürlüğe girmesinden sonraki tarihli bir kararında AİHM, başvurucunun tebliğname kendisine tebliğ edilmediği için ona karşı iddialarını ileri süremediğine ilişkin başvurusunda tebliğnamenin başvurucunun avukatına tebliğ edilmiş olması nedeniyle başvurucunun tebliğnameye karşı düşüncelerini ileri sürme imkânı bulduğunu ve başvurucunun iddiasının bu nedenle açıkça dayanaktan yoksun olduğunu belirterek başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir (Aras/Türkiye, B. No: 15065/07, 18/11/2014, §§ 45,46.).
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan yapılan yargılamada kurulan hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 19.06.2015 tarihli ve 297433 sayılı tebliğnamenin, 09.09.2015 tarihinde sanık müdafisine tebliğ edildiği, tebliğnameye karşı sanık veya müdafisi tarafından herhangi bir görüş bildirilmediği, dosyanın Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 19.06.2019 tarihinde onandığı anlaşılan olayda;
5271 sayılı CMK'nın 297. maddesinin 3. fıkrasına uygun olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamenin sanık müdafisine tebliğ edilmesi, bu şekilde çelişmeli yargılama ilkesinin sağlanması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde müdafisi aracılığıyla temsil edilen sanığa ayrıca tebliğnamenin tebliğ olunmasının zorunlu olmadığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.02.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.