Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/9580 Esas 2022/13520 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/9580
Karar No: 2022/13520
Karar Tarihi: 02.11.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/9580 Esas 2022/13520 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/9580 E.  ,  2022/13520 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    No :


    Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili, müvekkilinin ilk defa 01/06/1987 tarihinde Adana ilinde bulunan ... - ... ... unvanlı ............. yerinde çalışmaya başladığını, müvekkilinin ilk işe girişi işveren tarafından kuruma bildirildiğini, ... sicil numarası verildiğini, müvekkilinin bazı yakın akrabası ve tanıdıkları ile birlikte 11 ay kadar fiilen bu işyerinde çalışmış ve işten çıktığını, müvekkilinin hizmet günlerinin toplanması amacıyla kuruma gittiğinde ilk işe giriş tarihinin 01/06/1987 olarak görünmediğini, ilk işe giriş tarihinin 20/06/2002 göründüğünü, ancak müvekkilinin bu kayıttaki sicil numarası aynı olup, sicil nosu ... olarak göründüğünü, müvekkilinin davalı Kuruma 19/11/2019 tarihinde başvurduğunu, Kurum cevabi yazısında 01/06/1987 tarihi ile ilk işe giriş bildirgesinin düzenlendiği ancak bordro kayıtlarına rastlanmadığından talebinin kabul edilmediğinin bildirildiğini, müvekkilinin ilk işe giriş bildirgesi verilmesi yanında 11 ay fiilen bu iş yerinde çalıştığını, bordroların bulunmamasının davacının kusurundan kaynaklanmadığını beyanla, davanın kabulü ile ilk işe giriş tarihinin 01/06/1987 olarak tespitini ve ... kayıtlarının bu şekilde düzeltilmesinin sağlanmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı Kurum Başkanlığı vekili, davacının çalıştığını iddia ettiği ... .......... Adana adresinde 01/08/1986 tarihinde kanun kapsamına alındığını, karo imalatı işi olduğu, 08/08/1986 tarihinde kanun kapsamından çıktığı ... merkezince takip eden dosyalardan olduğunu, davacının Kurum kayıtlarının incelenmesinde 0101011921966 sigorta sicil nolu olduğunu, ilk işe 01/06/1987 olduğu görülmüş ise de davalı işyerinden kuruma verilmiş dönem bordrosu ile çalışmaları bildirilmediğinden sigortalı çalışmasının olmadığını, yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin ... iş mahkemesi veya Adana iş mahkemesinin yetkili olduğunu, davanın yetkisizlik nedeni ile reddi gerektiğini, bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiğini bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiğini beyanla, 506 ve 5510 saylı Yasanın hükümleri dikkate alınarak karar verilmesini aksi taktirde davacı davasını ispat edemeyeceğinden davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Davanın kabulü ile;
    Davacının, işveren ... ...'e ait ........ sicil sayılı işyerinde 01/06/1987 tarihinde hizmet akdine dayalı olarak en az (1) gün çalıştığının, sigortalılık başlangıç tarihinin 01/06/1987 olduğunun tespitine, karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ... 14. İş Mahkemesi'nin 18.01.2022 tarih, 2020/233 Esas ve 2022/22 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı Kurum vekili, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu iddiası ile bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
    01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmünde yer alan düzenleme ile genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir.
    Davacının, dava dışı işveren ... ... Adana (... ...) adına işlem gören işyerinde 01/06/1987 tarihinde işe ilk girişi yapılarak işe giriş bildirgesi Kuruma verilmiş, 14/07/1987 tarihinde de kurum kayıtlarına intikal etmiştir. Bahse konu bildirgede hem davacının hem de işverenin imzası yer almaktadır.
    Sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.06.2011 günlü 2011/307 E. - 2011/366 K. sayılı, 21.09.2011 günlüve 2011/527 E. - 2011/552 K. sayılı ilamları gözetildiğinde, 506 sayılı Kanunun 108. maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2. maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
    Bu nedenledir ki, somut olayda uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Yöntemince düzenlenip süresi içinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60. maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemelidir.
    Bunun için de bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır.
    Somut olayda; işe giriş bildirgesinin dava dışı işveren ... ...’in ... sicil numaralı işyerinden verildiği, bu sicil numaralı işyerinin 01/08/1986 tarihinde kanun kapsamına alındığı ve 08/08/1986 tarihinde ise kanun kapsamından çıktığı, mahiyetinin karo imalatı olduğu anlaşılmıştır.
    Mahkemece dosyada farklı işveren yanından bildirimi bulunan tanık ile işe giriş bildirgesinin verildiği dava dışı işverenin farklı işyeri sicil numarasından 1985 yılında bildirimleri bulunan tanık ...’nin ifadeleri ile birlikte toplanan deliller ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
    Mahkemece yapılacak iş; davacının çalışmasının geçtiği iddia edilen iş yerine o tarihte komşu olan ve dava konusu dönemi kapsar diğer işyerlerinin sahipleri, kapsama alınış tarihleri ve bildirge tarihinde anılan iş yeri çalışanları, davalı Kurumdan sorulmak suretiyle tespit edilerek, bilgi ve görgülerine başvurulmalı, dava dışı işverenin vergi kayıtları araştırılarak işyerinin, işe giriş bildirgesi verildiği tarihte faal olup olmadığı belirlenmeli, eylemli çalışmanın var olup olmadığı, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
    Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 02/11/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara