Esas No: 2012/2676
Karar No: 2012/6204
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/2676 Esas 2012/6204 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 19. İş Mahkemesi
TARİHİ : 30/11/2011
NUMARASI : 2010/536-2011/1043
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Davalı temyizine gelince;
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda, santral ve randevu merkezi sorumlusu olarak çalışan davacı, işyerinde haftanın beş günü 08.30-20.00 saatleri arasında, cumartesi günü de 08.30-18.00 arası çalıştığını, fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini iddia etmiştir. Davalı taraf ise, işçinin 04.09.2006 tarihine kadar haftanın beş günü 09.00-18.00 saatleri arasında, cumartesi günü 09.00-15.00 saatleri arasında, bu tarihten sonra hafta içi 08.30-18.00 saatleri arasında, cumartesi günü ise 08.30-15.00 saatleri arasında mesai yaptığını, gün içinde yemek ve çay sebebiyle 1,5 saat ara dinlenmesi kullandığını savunmuş ve işyeri kayıtlarına dayanmıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda sadece davacı tanık anlatımları dikkate alınarak haftada 12,5 saat fazla mesai hesaplaması yapılmıştır. Davalı vekili tarafından, bilirkişi raporuna itirazda bulunulmuş, davacı vekilinin talebi ıslahına karşı zamanaşımı def’i getirilmiştir. Karar gerekçesinde davalı vekilinin zamanaşımı def’i sebebiyle yapıldığı ifade edilen hesaplama denetime elverişli değildir. Mahkemece, davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınmalıdır. Bilirkişiden açıklandığı şekilde yeniden ek rapor alınarak, davalının sunduğu işyeri kayıtları da dikkate alınmak üzere bir hesaplama yapması istenmeli, ıslaha karşı zamanaşımı def’i de değerlendirilerek alacak hüküm altına alınmalıdır. Yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Açıklanan sebeplerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03/04/2012 günü oybirliğiyle karar verildi.