Esas No: 2012/3483
Karar No: 2012/5890
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/3483 Esas 2012/5890 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Artvin Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/01/2012
NUMARASI : 2011/248-2012/20
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı vekili, müvekkilinin 08.10.2008 tarihinde ..... Ltd. Şti. bünyesinde...A. Ş."ye ait iş yerinde çalışmaya başladığını, davalı ... 03.05.2011 tarihi itibariyle ihaleyi kaybetmesi sebebiyle işi yeni alan şirkete devrettiğini, davalı ...şirketi yetkililerinin müvekkilinden ve diğer işçilerden istifa dilekçesi vermeleri gerektiğini, aksi taktirde işyerini terk etmelerini istediğini, sonrasında ise müvekkiline ve diğer işçilere davete icabet etmemeleri sebebiyle iş akitlerinin feshedildiğine dair fesih yazılarının gönderildiğini, bu durumun gerçeği yansıtmadığını, şirketin müvekkiline ve diğer işçilere hak ettikleri tazminatları ödememek için mizansen yaratıldığını, müvekkili ve diğer işçilerin tüm bu gelişmelerin ardından ihaleyi yeni alan ........ Tic. Ltd. Şti. ile anlaştıklarını ve bu şirkette çalışmaya başladıklarını, ihaleyi yeni alan firmanın müvekkilinin çalışmaya başladığı tarih 06.05.2011 olmasına rağmen ihale prosedürü gereği müvekkilinin ve diğer işçilerin sigorta girişlerinin 01.05.2011 pazar günü itibari ile başlatıldığını, davalılar arasında 4857 sayılı İş Kanunu"nun 2. maddesinde belirtilen anlamda asıl işveren-alt işveren ilişkisinin mevcut olduğunu belirterek müvekkilinin kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... Tic. Ltd. Şti. vekili, davacının müvekkili şirket emrinde hizmet akdine dayalı olarak çalışmaya başladığını, müvekkili şirketin davacının teknik bilgi ve yetenekleri ile çalışma şartlarına uygun ve 50 işçi daha çalıştırabilecek kapasite birden çok işyerinin bulunduğunu, davacının diğer davalı bünyesinde çalıştığı işyeri ile ilgili ihalenin 03.05.2011 tarihinde yapılmasına karşın müvekkili şirketin bu işyeri için taahhütlerinin 03.05.2011 tarihine kadar olduğunu, davacıya 04.05.2011 tarihinde ""müvekkili şirket bünyesinde çalışmakta olduğunuz Arıza Onarım Bakım işi başka bir yükleniciye devir olduğu için şirketimiz bünyesinde münhal bir işte çalışmaya devam ettirileceksiniz,
iki iş günü içerisinde şirket merkezimize gelmeniz rica olunur"" şeklinde bildirimde bulunulmasına rağmen davacının davete icap etmediğini ve işe gelmediğini, bu arada davacının hizmet sözleşmesinde ""iş fiili olarak devam ettiği sürece sözleşme devam eder"" bağıtına aykırı olarak ve müvekkili şirkete haber vermeksizin 01.05.2011 tarihinde ........ Şti. adlı şirket bünyesinde sigortalı olarak işe başladığını, SGK kayıtlarında da görüleceği gibi davacının müvekkili şirket bünyesinde iş akdi devam ederken 01.05.2011 tarihinde Koza Ltd. Şti. bünyesinde sigortalı olarak dava dilekçesi ile birlikte öğrendikleri şekilde ve müvekkili şirketten habersiz işe başladığını, davacıya her ne kadar diğer davalıya ait işyerinin 03.05.2011 tarihli ihale ile ...Ltd. Şti."ye kalmış ise de 04.05.2011 tarihinde müvekkili şirket bünyesinde aynı koşul ve şartlar altında teknik bilgi ve yeteneklerine ve çalışma koşullarına uygun başka bir iş yerinde çalıştırılacağının bildirildiği, davacının iş akdinin devam etmesine rağmen işyerine haklı bir sebep olmaksızın gelmediğini, devamsızlıkta bulunduğunu, bunun üzerine 06.05.2011 tarihinde davacının iş sözleşmesinin haklı olarak feshedildiğini ve 06.05.2011 tarihinde SGK çıkışlarının yapıldığını, 4857 sayılı Kanun"un 25/II-g bendinde ""İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki iş günü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi"" halinde işverenin haklı fesih imkanının bulunduğunun kurala bağlandığını davacının iş sözleşmesinin işe gelmemesinden dolayı feshedildiğini, bu sebeple davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı isteme hakkının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı .....A. Ş. vekili, dava dilekçesinde asıl işveren olarak nitelendirilen müvekkili şirketin hukuki düzenlemeler ve yüksek yargı kararları gereği asıl işveren olmadığını, dava dilekçesinde alt işveren olarak nitelendirilen ...ve Tic. Ltd. Şti"nin alt işveren olduğunu, işi devreden işverenin ise asıl işveren olarak nitelendirilerek 4857 sayılı Kanun"un uyarınca sorumlu tutulabilmesi için belirli işin bir bölümünü başkasına verip, diğer bölümünü kendi çalıştırdığı işçilerle bizzat yapması gerektiğini, dava konusu olayda işverence ........ve Tic. Ltd. Şti"ye iş devri işin bölünmesi suretiyle ihale yoluyla yapıldığını, iş devrini ihale yoluyla işi bölerek yapan işverenin işin bu bölümünde kendisinin bizzat işçi çalıştırmadığını, işi bölerek muhtelif kişiler veren iş sahibinin iş kanunu ve yüksek yargı kararları gereği sorumlu tutulamayacağını, bu durumun Yargıtay kararları ile içtihatlaştırıldığını, özellikle ihale ile verilen işlerde işi bütünüyle ve ihale yoluyla ........ Tic. Ltd. Şti"ye verildiğini, müvekkili şirketin asıl işveren olarak kabulünün mümkün olmadığını, davacının taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının yapmış olduğu iş yönünden talep etmiş olduğu kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının dayanağının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalılar arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisi bulunduğu, bu sebeple talep edilen işçilik alacaklarından her iki davalının da 4857 sayılı Kanun"un 2/6 maddesi uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaları gerektiği; iş sözleşmenin feshedilip edilmediği hususunda ise, davacının iş sözleşmesi 07.05.2011 tarihinde iş sözleşmesi fesih bildirimi ile davalı işveren tarafından feshedildiği, iş sözleşmenin haklı sebeplerle feshedildiğinin işverence ispat edilemediği gerekçesiyle, dava konusu alacakların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Hüküm, her iki davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesinin feshedilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
Davalılar arasında bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu dosya içeriği ile sabittir. İşyerinin tamamının veya bir bölümünün hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine
devri, işyeri devri olarak tanımlanabilir. 4857 sayılı Kanun"un 6. maddesinde, işyerinin bir bütün olarak veya bir bölümünün hukuki bir işleme dayalı olarak başkasına devri halinde mevcut iş sözleşmelerinin devralana geçeceği düzenlenmiştir. Bu anlatıma göre, alt işverence asıl işverenden alınan iş kapsamında faaliyetini yürüttüğü işyerinin tamamen başka bir işverene devri 4857 sayılı Kanun"un 6. maddesi kapsamında işyeri devri niteliğindedir.
Alt işverenlerin değişmesi uygulamada en yaygın biçimde, süresi sona eren alt işverenin işyerinden ayrılması ve işçilerin yeni alt işverene nezdinde çalışmaya devam etmeleri şeklinde gerçekleşmektedir. Bu eylemli durumun işyeri devri niteliğinde olup olmadığının tespiti ile hukuki sonuçlarının belirlenmesi önemlidir. Alt işverenlerin değişiminde olması gereken, süresi sona eren alt işverenin işyerinden ayrılması anında işçilerini de beraberinde başka işyerlerine götürmesi veya iş sözleşmelerinin sona erdirilmesidir. Bunun tersine alt işveren işçilerinin alt işverenin işyerinden ayrılmasına rağmen yeni alt işveren yanında aynı şekilde çalışmayı sürdürmeleri alt işverenler arasında 4857 sayılı Kanun"un 6. maddesi anlamında bir işyeri devrinin kabulünü gerektirir. Devralan işverenin devam eden hizmet sözleşmelerini devraldığı 4857 sayılı Kanun"un 6. maddesinde açıklanmıştır.
Dosya içeriğine göre, davalılar arasında, konusu idarenin sorumluluğundaki AG ve YG (OG) elektrik dağıtım şebekelerinin arıza onarımı, periyodik bakımı, montajı, demontajı, güzergah değişikliği, karakteristiğinin değiştirilmesi, şebekelerin ıslahı amacıyla kapasite artırımlarının yapılması işleri ile bu işlerle ilgili malzeme giderleri, montaj, demontaj ve demontajdan montaj işlerinin işçilik ve nakliye giderleri yükleniciye ait olmak üzere, şartname ve diğer düzenlemelere göre yapılması işi olan sözleşme bulunmaktadır. Davalılar arasındaki tüm sözleşmelerin 18.02.2008-30.04.2011 arasını kapsadığı anlaşılmaktadır. 01.05.2011 tarihinden itibaren yeni ihaleyi dav dışı ........ Ltd. Şti.’nin aldığı da uyuşmazlık dışıdır. SGK kayıtlarına göre, davacı, ihaleyi yeni alan .... Tic. ve San. Ltd. Şti. nezdinde 01.05.2011’de işe başlamış, yine SGK kayıtlarında davalı ... Elektrik San. Tic. Ltd. Şti. tarafından 06.05.2011 tarihinde çıkışı yapılmıştır. Bölge Çalışma Müdürlüğü raporuna göre, müşteki işçiler 01.05.2011 itibariyle, ihaleyi yeni alan ........ Şti. nezdinde çalışmaya devam etmektedir. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıkları da, işçinin ihaleyi yeni alan firma nezdinde aynı işi yapmayı sürdürdüğünü doğrulamıştır.
Somut olayda, davacı yeni alt işveren nezdinde işe başladığından ve alt işverenler arasında bir işyeri devri söz konusu olduğundan iş sözleşmesi devam etmektedir. Davalı ... Tic. Ltd. Şti. tarafından işyerinin devrinden ve buna bağlı olarak iş sözleşmesinin dava dışı .. Şti."ne devrinden sonra yapılan fesih hukuken hüküm ifade eder nitelikte değildir. İş sözleşmesi sona ermemiştir. İşçi aynı işi yapmaya devam etmektedir. İş ilişkisi sona ermediğinden, feshe bağlı haklar olan ihbar ve kıdem tazminatı talep edilemez. Söz konusu isteklerin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.