Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/18641 Esas 2012/5791 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/18641
Karar No: 2012/5791

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/18641 Esas 2012/5791 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2011/18641 E.  ,  2012/5791 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Söğüt Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 17/07/2009
    NUMARASI : 2006/93-2009/79

    Davacı işçi, boşta geçen süre için hesaplanan dört aylık ücret  alacaklarıyla ilgili olarak yapmış olduğu icra takibine davalı işveren tarafından itiraz üzerine açtığı davada, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili,  davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece davanın   kabulüne karar verilmiştir.
    Hüküm süresi içerisinde  davalı vekili  tarafından   temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Bilirkişi  raporunda hesaplanan dört aylık ücret ve diğer haklara dair alacak tutarları icra takibindeki istemlerden farklı olup, bilirkişi hesabı  takibe konu edilen tutardan daha fazladır. Mahkemece, dört aylık ücret ve diğer haklar bakımından icra takibindeki talep doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, daha fazla olan bilirkişi raporunda yapılan  hesaplama ile  hüküm kurulması  hatalı olup HUMK"nun 74. maddesine aykırıdır.
    3-İşçilik alacaklarıyla ilgili olarak yapılmış olan icra takibine itiraz üzerine açılan  itirazın iptali davasında yargılama ve icra inkar tazminatına karar verilmesinin gerekip gerekmediği husus  taraflar arasında  uyuşmazlık noktasını oluşturmaktadır.
    Genel haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinde borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkanlarından biri  İcra İflas Kanunun 67. maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır.
    İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılır. İcra takibinde yer alan ve borçlu tarafından itiraza uğrayan kısım davanın konusunu oluşturur. Borcun tamamına ya da bir kısmına itiraz hallerinde olduğu gibi imzaya itiraz ile faize itiraz edilmesi durumunda da itirazın iptali davası açılabilir.
    İcra İflas Kanununun 68 ve  68 (a) maddelerinde sözü edilen  belgelerden  birine sahip olmayan alacaklı, itirazın giderilmesini sağlayabilmek için yalnız itirazın iptali yoluna başvurabilir.
    Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ya da  itiraz geçerli değilse alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yarar yoktur.
    İtirazın iptali davası süreye tabidir. Alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren  bir yıl içinde davayı açabilir.
    İcra takibi konusu alacak (davası) iş mahkemesinin görevine girmekte ise, itirazın iptali davası da iş mahkemesinde açılır (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku, İstanbul Kasım 2004, s. 223.). Buna göre davada 5521 sayılı  İş Mahkemeleri Kanunu"nun 7. maddesi uyarınca sözlü yargılama usulü uygulanır.
    İtirazın iptali davasında, işçilik alacaklarıyla ilgili olarak tahsil hükmü kurulması mümkün olmaz. Yargılama sonunda icra takibine itirazın kıdeme ya da tamamen iptali ile takibin devamına ya da davanın reddine dair karar verilmelidir. İtirazın  iptali davasında dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması mümkün olup, arttırılan kısım yönünden tahsil davası olarak hüküm kurulmalıdır. Davaya konu miktarın ıslah yoluyla arttırılması itirazın iptali davasının niteliğini değiştirmez ve tamamını tahsil davasına dönüştürmez.
    İtirazın iptali davasında  borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Yasada gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Özellikle, işçinin kıdemi, ücreti gibi  hesap unsurları, işverence bilinen ya da  belirlenebilecek hususlardır. 4857 sayılı İş Kanunu"nun  8 ve 28. maddelerinin işverene bu gibi konularda belge düzenleme yükümü yüklediği de gözden uzak tutulmamalıdır. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez (Yargıtay HGK. 4.3.2009 gün 2009/ 9-57 E, 2009/ 110 K).
    Borçlu belirli bir alacak için yapılan icra takibinde borcun bir  kısmına itiraz etmek istediğinde, itiraz ettiği kısmı açıkça göstermek zorundadır. Borçlu buna uymaz ve borcun tamamına itiraz ederse, itirazın iptali davası sonucunda borçlu olduğu miktar bakımından icra inkar tazminatı ödemekle yükümlüdür.
    Alacağın likit olması şartıyla, itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir.
    İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söze konu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir.
    İcra takibinde işlemiş faiz için de takip tarihinden itibaren faiz talep edilmiş olması durumunda, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, faize faiz yürütülmesi anlamına gelir ki, Borçlar Kanunun 104/son ve 3095 sayılı Kanun"un 3. maddesi uyarınca faize faiz yürütülmesi mümkün  olmaz. Bu halde, asıl alacak bakımından takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmek suretiyle, faize faiz yürütülmeyecek şekilde hüküm kurulmalıdır.
    İcra takibine konu alacakların  varlığı tartışmalı olup, ihtilafın çözümü yargılamayı gerektirdiğinden alacak likit sayılmaz. Bu nedenle İcra İflas Kanunu"nun 67/2. maddesine göre icra inkar tazminatına hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara