Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/353 Esas 2022/142 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/353
Karar No: 2022/142
Karar Tarihi: 03.03.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/353 Esas 2022/142 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/353 E.  ,  2022/142 K.

    "İçtihat Metni"

    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi

    Sanık ...'ın hakkında kasten öldürme suçuna azmettirmeden beraatine ilişkin ... 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 12.12.2013 tarihli ve 176-400 sayılı hükmün katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 08.04.2015 tarih ve 771-2180 sayı ile;
    “...Sanık ...'nın olaydan bir gün evvel suçun asli faili olan baldızı ...'ya suçta kullanılan tabancayı, suçta kullanacağını bilerek verdiği böylece TCK'nın 39/1. maddesinde tanımlanan, ...'nın suçuna yardım eden olarak katıldığı anlaşıldığı hâlde, oluşa ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    ... 5. Ağır Ceza Mahkemesi ise 04.12.2015 tarih ve 232-327 sayı ile;
    “...Olay tarihinden önce aralarında sanığın rızası hilafına cinsel ilişkiler olduğu, sanık ...'nın durumdan rahatsız olduğu, olay tarihinde maktulün sanık ...'yı telefon ile eve çağırdığı sanık ...'nın maktul ...'ın evine gittiğinde maktulün eşinin ve çocuklarını dışarı çıkartarak ... ile görüşeceğini söylediği, odada tek kaldıkları sırada maktulün sanık ...'ya yine cinsel ilişkide bulunmak için saldırması üzerine sanık ...'nın odada sehpa üzerinde duran ve tanık beyanlarına göre maktule ait olduğu anlaşılan 9 mm çapında ...
    seri no’lu tabanca ile yakın mesafeden 3 el ateş etmek suretiyle maktul ...'ı yaraladığı ve ...'ın çoklu iç organ ve damar yaralanmaları sonucu öldüğü, ...'nun ölümüne, isabet bulan göğüs ve batın bölgelerinden giren ve vücudun arka kısmından çıkan 2 adet mermi çekirdeğinin neden olduğu, bu şekilde sanığın kasten öldürme suçunu işlediği, bu suçu işlerken sanıklardan ...'ın silah vererek sanığın suçuna yardım ettiği hususunda sanığın savunmalarının aksini kanıtlayan önem ve içerikte, soyut iddia dışında bu suçtan mahkûmiyetine yeterli her türlü kuşkudan uzak, kesin, somut ve inandırıcı bir delil edilemediği,” gerekçesiyle bozmaya direnerek ilk hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükmün de katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.02.2016 tarihli ve 11991 sayılı "onama" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 247-1214 sayı ile 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 13.03.2017 tarih ve 4-750 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan verilen beraat kararı, bu karara yönelik temyiz talebinin reddedilmesi, sanık ... hakkında kasten öldürme, sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sanık ... hakkında kasten öldürme suçundan verilen beraat hükmü, Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında kasten öldürme suçuna azmettirmeden kurulan beraat hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık ...’ın, inceleme dışı sanık ... ’nun maktul ...'ya yönelik kasten öldürme suçuna yardım eden olarak iştirak edip etmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    08.05.2013 tarihli tutanakta; “07.05.2013 tarihinde saat 23.55 sıralarında ... Polis Merkezi Amirliği giriş nöbet kulübesi ve müracaat memurluğu kısmına gelen ismini sonradan öğrendiğimiz, 1977 doğumlu ... isimli bayan, elinde bulunan sürgü kısmı çekili vaziyette olan markasını ve modelini sonradan öğrendiğimiz sürgü bölümünde 'FABRIQUE NATIONALE DARMESDE GUERRE HERİSTAL BROWNINGS PATENT DEPOSE' ibareleri yazılı, ayrıca sürgü ve gövde bölümünde 444022 seri numarası yazılı tabancayı biz görevlilere kendi rızası ile üzgün ve ağlar vaziyette teslim etmiş, teslim ettiği silah ile eniştesini vurduğunu ve teslim olmaya geldiğini beyan etmesi üzerine bahse konu tabanca ve bayan tarafımızdan muhafaza altına alınmış ve gerekleri işlemleri yapılmak üzere merkez nöbetçi memurluğuna intikal ettirilmiş, bahse konu tabanca kontrol edildiğinde sürgü kısmının geriye çekik vaziyette takılı olduğu, mekanizma kovan atma bölümünde 1 adet boş 9 mm MKE yapımı kovan olduğu, tabancanın şarjöründe fişek olmadığı tarafımızdan görülmüş, ... isimli bayanın yasal hakları yüzüne karşı okunarak gerekli yasal işlemleri yapılmak üzere bahse konu tabanca ile birlikte Merkez Nöbetçi Memurluğuna teslim edildiğinin” belirtildiği,
    08.05.2013 tarihli yakalama tutanağında; “07.05.2013 tarihinde saat 23.20 sıralarında idaremiz ... Mahallesi. Caddesi 19/1 sayılı yerde meydana gelen kasten yaralama olayı ile ilgili olarak bilgi sahiplerinin beyanlarında belirtmiş oldukları olayın şüphelileri olan ... ve ... isimli şahıslarla alakalı 7454 kod no’lu ekip olarak belirtilen adresteki ikamete gidilmiş, kapı zili usulüne uygun olarak çalınmış, kapıyı açan şahsa ... ve ... sorulduğunda ...'nın kendisi olduğunu beyan etmesi üzerine olayda bahsi geçen silah sorulduğunda 1 adet ...
    marka ... seri numaralı tabancayı biz görevlilere evden getirerek teslim etmiş, ayrıca ... ’in de ... Mahallesi, 49 numaralı sokaktaki 18 sayılı yerde bulunan kendi ikametinde olduğunu beyan etmesi üzerine, söz konusu adrese ... ile birlikte gidilmiş, kapı zili usulüne uygun olarak çalınmış, kapıyı açan şahsa ... sorulduğunda içeride olduğunu beyan etmesi üzerine, ... isimli bayan da dışarıya davet edilmiş, her iki şahsın da kimlik tespiti yapılıp yasal hakları yüzlerine okunduktan sonra gerekli doktor raporuna müteakiben, söz konusu tabanca ile birlikte gerekli işlemler yapılmak üzeri ... Polis Merkezine intikal ettirildiği,” açıklamalarına yer verildiği,
    Olay yeri inceleme raporunda; “Bahse konu incelenmesi istenen ikametin müstakil bina olduğu ikametin 3 oda ve müştemilattan oluştuğu, olayın ikametin giriş kapısına göre sağda bulunan ilk odada gerçekleştiği, oda içerisinde yerde dağınık vaziyette minder ve battaniyelerin olduğu, bahse konu oda içerisinde yerde odanın orta kısmına yakın yerde MKE 9 P 12 ibareli kovan olduğu, odanın penceresinin bulunduğu duvar dibinde 1 adet mermi çekirdeği ile kana benzer lekeler olduğu, ayrıca oda kapısının sağ tarafında kapıya yakın yerde duvar dibinde sehpaların bulunduğu yerin arkasında 1 adet MKE 9P 10 ibareli kovan olduğu tespit edildi. Tespit edilen deliller usulüne uygun olarak alınıp paketlendi. Olay yerinde başkaca bir iz ve bulguya rastlanılmadı.” tespitlerine yer verildiği,
    08.05.2013 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında; “Batın ve torakstan ateşli silah yaralanması ile getirilen hastanın acil ameliyata alındığı, insucura jugulariste giriş deliği, sağ skapular bölgede çıkış deliği mevcut olduğu, sternumda defekt olduğu, sternotomi yapıldığı, pericardın açıldığı, özellik görülmediği, sağ plevranın açıldığı, minimal hemotaraks olduğu, diren konulduğu, kapatıldığı, batında pankreas başına uyan bölgede duedenumda tam kat yaralanma olduğu, treitz bölgesinde tam kat kopma olduğu, SMA dallarında çok sayıda yaralanma olduğu, damarların sutüre edildiği, renal ven ve artere açılan küçük damarlarda yırtılmalar izlendiği, bağlandığı, jejenumda çok sayıda yaralanma görüldüğü, mezonun bağlandığı, ince bağırsak rezeksiyonu ve gastroenterostomi yapıldığı, yoğun bakımda takip edilen hastanın saat 08.00’de eks olduğu, 167 cm boyunda, 40-45 yaşlarında, 70-75 kg ağırlığındaki maktulün ateşli silah yaralanması ile oluşan sternum, kosta, vertebra kırıkları ile birlikte gelişen iç organ ve küçük damar yaralanması sonucu öldüğünün,” belirtildiği,
    ... Kriminal polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 07.06.2013 tarihli raporda; 444022 numaralı silahın 9 mm çapında parabellum tipi fişek atan, el yapımı, yarı otomatik bir tabanca olduğu, atışa mani mekanik arızasının bulunmadığı, olay yerinde bulunan 2 adet boş kovan ve 1 adet mermi çekirdeği ile tabancada bulunan 1 adet boş kovanın bu tabancadan atıldıkları; ... numaralı ... Mod 88 Cal. 9 mm ibareli silahın ise 9 mm çapında ses ve gaz fişeği atan 9 mm çapında özel olarak imal edilmiş fişekleri de atabilen yarı otomatik tabanca olduğu, her iki tabancanın da 6136 sayılı Kanun’a göre yasak niteliğinde olduklarının; 05.08.2013 tarihli uzmanlık raporunda; ... ’nun sol el dışından alınan svap bandında atış artıklarından antimon bulunduğunun bildirildiği,
    Emniyet görevlilerince düzenlenen 08.05.2013 tarihli tutanakta; inceleme dışı sanık ... ’nun suçta kullandığını belirterek teslim ettiği tabanca ile sanık ... tarafından teslim edilen tabancanın katılan ... ile tanık ...’a gösterilerek sorulması üzerine, tanık ...’in her iki silahı da daha önceden görmediğini katılan ...’nun ise olaydan önce sanık ...’ın belinden çıkararak inceleme dışı sanık ... ’na verdiğini ifade ettiği siyah-gri karışımı tabancanın bu silahlardan birisi olup olmadığını bilmediğini beyan ettiğinin belirtildiği,
    İnceleme dışı sanık ... hakkında ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 19.11.2013 tarihli raporda; yapılan muayenede, göğüs bölgesinde eski yaralara ilişkin nedbeler ile sağ 2. kaburga parasternal hatta kısmen deforme ve şiş görünüm, sol kalçada kesici cismin etkisi ile oluşabilecek düzgün sınırlı, hafif kabarık nedbe dokuları olduğunun belirtildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ... ... Mahkemede; “Ben olayı görmedim, sanıklardan şikâyetçiyim.”,
    Katılan ... Kollukta; “... ile yaklaşık 20 yıldır resmî nikâhlı olarak yaşamaktayım ve bu birlikteliğimizden dört çocuğumuz bulunmaktadır. En büyük çocuğum şu an asker, eşimin düzenli bir işi yoktur, alkol bağımlısıdır, uzun zamandan beri bana eşim şiddet uygulamaktadır ve bu şiddet olayı ile ilgili merkezinizde müracaatım bulunmaktadır. Son zamanlarda eşim ile kız kardeşim ...’nın arasında bir ilişkinin olduğundan şüpheleniyordum, üç gün önce akşam saatlerinde eve geldiğimde eşim evde bulunuyordu ancak geldiğimden haberi yoktu. Kendisi oturma odasında bulunuyordu ve elinde cep telefonu ile kız kardeşim ...’ya sesli mesaj gönderdiğine şahit oldum ve sesli mesajda ‘Telefonuma cevap vermezsen seninle birlikte olduğumu herkese söylerim, seni internete veririm.’ dediğini duydum ancak korkumdan ve utancımdan ne eşime ne de kız kardeşime hiçbir şey söylemedim. Bugün yani 07.05.2013 tarihinde saat 21.30 sıralarında eşim ve çocuklarım ile birlikte evde bulunduğumuz esnada tek başına ikametimize geldi ve oturma odasına geçtiğimiz esnada kız kardeşim eşime hitaben ‘Sen ne yapmak istiyorsun şerefsiz, benim namusumla oynamaya utanmıyor musun?’ dedi ve aralarında küfürleşme başlayınca ben su almak için mutfak kısmına geçer geçmez silah sesi duydum ve koşarak oturma odasına geçtiğim esnada kız kardeşim elinde silah ile dışarı kaçtığını, eşimin ise odada yatar vaziyette vurulduğunu gördüm. Olay esnasında çocuklarım odasında uyuyorlardı, onlar da silah sesine uyandı ve babasını vurulmuş hâlde görmesinler diyerek kendilerini hemen dışarı çıkardım. Olay yerine gelen polisler ambulansı olay yerine çağırarak eşimi ambulans ile hastaneye götürdüler, olaydan önce kimsenin elinde silah görmedim. Silahın kime ait olduğunu bilmiyorum.”,
    Mahkemede; “Ölen ... benim eşimdi. Olay günü akşam saat 20.00 sularında işten evime gelmiştim, saat 20.30 gibi eşim ... eve gelmişti, üstünü değişti, tabancasını sehpanın üzerine koydu, tabancası siyah renkli üzerinde nakışları vardı, ben tabancadan anlamadığım için başka niteliklerini bilmiyorum, eşim ... silahsız gezmezdi, ruhsatlı silah da aldı, onu da yakalattı silaha düşkündü. Eve geldiği zaman telefon açtı, cep telefonu ile bağırdı çağırdı kimle konuştuğunu bilmiyorum, yemeğimizi yedikten sonra ben yattım, birisi benim ayağımdan dürterek kaldırdı, beni kaldıran eşim ...’tı, gözümü çevirdiğimde kardeşim ...’nın geldiğini gördüm, eşim ... bana bağırdı ‘Dışarı çık’ dedi. ‘... ile konuşmam lazım, dışarı çık.’ diye ısrar etti. Ben de korkumdan dışarı çıktım, etrafa şöyle bir bakınırken üç el silah sesi duydum, bağırdım, uyuyan çocuklarım kalktı, büyük kızım ... önce uyandı arka odaya geçmişti, sonra çocuklar geldi onlar da çığlık attılar olay sırasında kardeşim ... yoktu, ondan sonra nasıl geldiyse ambulansı geldi, sonra kardeşim ... de geldi. ‘Ne oldu?’ dedi. Çocuklara sarıldı. Kızım ... kardeşim ...’ye ‘... teyzem babamı vurdu.’ dedi. Ben vurma anını görmedim. Uyanınca ...’yı bizde gördüğümde ...’nın elinde silah görmedim, kardeşim ...’dan şikâyetçiyim. Benim polis merkezinde verdiğim ifade kısmen doğrudur, asıl mahkemenizde verdiğim ifadem doğrudur, ben mahkemenizde verdiğim ifadeyi polis merkezinde de vermiştim ancak yansımamış.”,
    Katılan ... ... Kollukta; “Ben herhangi bir işte çalışmıyorum. Babam ... inşaat işleri ile uğraşır ancak evin geçiminde herhangi bir katkısı yoktur, evin geçimini sadece annem sağlamaktadır, kendisi devamlı alkol kullanır, kumar oynar, anneme ve bizlere karşı zaman zaman şiddet olaylarında bulunur, bu hususta annemin merkezinizde müracaatı bulunmaktadır. Babam ile teyzemin aralarındaki mevzuyu tam olarak bilmiyorum, ancak babamın teyzemi birkaç defa yanımda telefon ile arayarak kendisini öldürmekle ve evlerini yakmakla tehdit ettiğini duydum. Bugün yani 07.05.2013 tarihinde saat 13.30 sıralarında kardeşlerim ile birlikte ... teyzemlere gittik ve evin damına çıkıp oturduk, orada kardeşlerim, ..., ... ve ... teyzem, ... teyzemin kocası ... bulunuyordu, orada yaklaşık 3-4 saat takıldıktan sonra oradan kardeşlerim ile birlikte ayrılarak eve gittik, evin damında babam ile ilgili hiçbir konuşma geçmedi, orada herhangi bir silah görmedim, eve geldikten bir müddet sonra annem işten geldi ve annem yemek ile uğraşırken babam alkollü bir şekilde eve geldi, yanında getirmiş olduğu birayı evde içtikten sonra oturma odasına geçerek yattı, biz de yemek yedikten bir süre sonra kardeşlerim ile birlikte odamıza geçerek yattık, içeriden gelen silah sesine uyandım ve odamdan çıktığımda annemin ağladığını gördüm, kardeşlerim ile birlikte ne olduğunu anneme sorduğumuzda bizlere herhangi bir şey söylemeden bizleri dışarı çıkardı, bir süre sonra ... teyzemin silah ile babamı vurduğunu annemden öğrendim ve olaydan etkilenmemiz için annem bizleri evden uzaklaştırdı. Ben teyzemlere doğru ağlayarak giderken ... teyzem ile karşılaştım, bana ne olduğunu sordu, ben de ... teyzemin babamı vurduğunu söyledim ve beni evlerine götürdü. Olay esnasında ben kardeşlerim ile birlikte yatıyordum olayın nasıl meydana geldiğini görmedim,”,
    Mahkemede; “Ölen benim babam olur. olay günü olaydan önce anneannemlere gittik bizi yemeğe çağırmışlardı, orada ... teyzem, ... ve ... vardı, ondan yarım saat sonra eniştem ... Abi geldi kızı ...’ya bağırdı, o da, elinde bir silah vardı, bozuktu her tarafta dolanıyordu. Silahı ... abi, teyzeme doğru fırlattı bunu al ortalıkta dolanmasın diyordu, ben köfteyi yoğurup evime geçtim, akşam olunca önce annem geldi, ondan yarım saat sonrada babam ... geldi üstünü çıkardı, silahı sehpanın üzerine koydu, sonra yemeğimizi yedikten sonra kardeşlerimle birlikte yattık, yattıktan sonra ben silah sesine ve annemin bağrışına kalktım, kalktıktan sonra ... teyzemi evimizde gördüm, dışarı çıkıp ateş ettiğini gördüm, sonra ben de bağırdım, sonra ambulans geldi, arkasından ... teyzem geldi, bana ‘Ne oldu ...?’ dedi. Ben de ... teyzeme ‘... teyzem babamı vurdu’ dedim, ... teyzem beni alıp ... abigilin evine götürdü, ... abi kapıyı açtı ne oldu dedi. Teyzem ..., ‘..., ...’ı yaralamış.’ dedi. ... abi de üzerini giyip bize gitti. Ben ... teyzemin babama ateş ettiği anı görmedim, ben ... teyzemden şikâyetçiyim. Benim mahkemenizde verdiğim ifadem geçerlidir, polis merkezinde alınan ifadem bana ait değildir, polis merkezinde alındığı söylenen ifadeyi kabul etmiyorum.”,
    Katılan ... ... Kollukta; “...
    İlköğretim 8. sınıfta okumaktayım. Bugün yani 07.05.013 tarihinde saat 15.00 sıralarında anneannem ...’nın ikametlerine ... ablam ve kardeşim ... ile birlikte gezmek amacı ile gittik, bir süre orada oturduktan sonra hep beraber evin damına çıktık. Evin damında ablam ..., kardeşim ..., ..., ... ve ... teyzem, ... teyzemin kocası ... bulunuyordu. ... ve ... teyzem kendi aralarında babam ile ilgili konuştuklarını duydum, ..., ... teyzeme ‘Bu adam benim elimde kalır, ben öldürmezsem sen onu öldürürsün, ben sana silah bulurum.’ dediklerini duydum ancak orada herhangi bir silah görmedim, akşam saatlerinde ablam ve kardeşim ile birlikte oradan ayrılarak eve geldik. Annem akşam yemeğini hazırlarken babam geldi ve yemeği yemeden kendi odasına geçerek yattı. Biz de kardeşlerim ile birlikte bir süre sonra odalarımıza geçerek yattık, içeride iki el silah sesinden sonra kardeşim ...'ın çığlık sesini duyar duymaz odamdan çıktığımda annem ve kardeşlerimi evin girişinde gördüm kardeşim ... ağlıyordu, ailenin dışında kimse bulunmuyordu, annem bizleri oradan uzaklaştırarak babamın vurulduğunu söyledi ancak kimin vurduğunu görmedim. Babamla teyzemin kocası Yaşar uzun zamandan beri birbiri ile konuşmuyorlar, aralarındaki sorunu bilmiyorum. Son zamanlarda babam ile annemin ... teyzemin yüzünden sık sık tartıştıklarına şahit oldum, olayın ne olduğunu bilmiyorum.”,
    Sulh Ceza Mahkemesinde tanık sıfatıyla; “Ben bu konuda poliste ifade vermiştim, ancak olayın şoku ile eniştem ...'nın teyzem ...'ya babam ...'ı kastederek ‘Bu adam benim elimde kalır, ben öldürmezsem sen onu öldürürsün, ben sana silah bulurum.’ demişsem de bu husus doğru değildir, ben böyle bir şey duymadım, ifademe niçin bu şekilde yazıldığını bilmiyorum, ben silah sesini duydum, olay yerine koşup baktığımızda teyzem ... ile babam dışında kimseyi görmedim. Şimdi verdiğim ifade doğrudur.”,
    Mahkemede; “Olay günü olaydan önce dedemlere yemeğe davetli idik, kardeşlerim ile birlikte dedemin evine yemeğe gittik, biz aşağıda iken ablam ... yukarıda ... teyzemle köfte yoğuruyordu, bir süre sonra ... teyzemin eşi ... eniştem geldi, o sırada ... eniştemin kızı ... yukarı doğru çıkarken elinde tabanca vardı. ... eniştem tabancayı görünce söylendi kızdı, sonra ... abi tabancayı kızının elinden aldı sonra biz kardeşlerimle birlikte kendi evimize döndük, annem işten geldi, babamda o gün ...
    ’a gitmişti 2 - 3 gün eve gelmemişti, daha sonra babam da geldi, tabancasını sehpanın üzerine bırakmıştı, siyah renkli idi, nakışları vardı, tetik bölümü yuvarlaktı, odamıza gidip yattık silah sesi duydum, uyandım, teyzem ...’yı evimizin kapısının önünde gördüm, kapıda bir el ateş etti. Ben sesini duydum, sonra ambulans geldi, ambulanstan sonra ... teyzem geldi, geldikten sonra ablam ...’yi ... teyzemlere götürdü, ben de sonradan onların yanına gittim, teyzem ... ’ndan şikâyetçiyim. Polis merkezinde alındığı söylenen ve bana okunan ifadeyi kabul etmiyorum, polis merkezindeki ifadem değiştirilmiş, babam ile ... abinin arası çok iyiydi, olay olmadan bir gün önce bize gelmişti. Dolayısıyla benim duruşmada verdiğim ifadem geçerlidir.”,
    Katılan ... Kollukta; “Ben belirtilen adreste ailem ile birlikte ikamet ederim, ilköğretim 6. sınıfa kadar okudum ve bir yıl önce ailemin isteği ile okulu bıraktım. Bugün yani 07.05.013 tarihinde saat 15.00 sıralarında anneannem ...’nın ikametlerine ... ve ... ablam ile birlikte gezmek amacı ile gittik, bir süre orada oturduktan sonra hep beraber evin damına çıktık, orada ablalarım ... ve ... teyzem, ... teyzemin kocası ... bulunuyordu. ... belinden gri ve siyah karışımı bir silah çıkararak teyzem ...’ya verdi. ... teyzem daha sonra silah ile birlikle aşağı indi ve biz de akşam saatlerinde ablalarım ile birlikte eve geri döndük, yemekten sonra ben odama geçip yattım, kapının zili çalınca uyandım, babamların yanına geçtiğimde ... ve ... teyzemin geldiğini gördüm. ... teyzem beni ablalarımı ve annemi evin dışına çıkararak ‘Siz burada bekleyin.’ dedikten sonra kendisi de içeri girdi, aradan beş dakika geçmeden içeride bağrışma sesleri geldi, kapıyı tekmeleyerek açmalarını istedim ancak kimse açmadı ve dört el silah sesinden sonra ... teyzem dışarı çıkarak elinde bulunan silah ile bir el havaya ateş ettikten sonra ... teyzem ile birlikte gittiler, ben içeri girdiğimde babamın oturma odasında yerde yatılı vaziyette belinde kan geldiğini gördüm, babamı niye vurduklarını bilmiyorum.”,
    Sulh Ceza Mahkemesinde tanık sıfatıyla; “Ben bu konuda poliste ifade vermiştim, ancak orada ... teyzemin kocası ...'nın teyzem ...'ya tabanca verdiğini söylemişsem de bu ifade doğru değildir, yalan söyledim, daha önce ben ... eniştemin kızını dövmüştüm, o da beni dövmüştü, bu sebeple kendisine düşman olmuştum, ayrıca zil sesine uyandığımda ... teyzem, ... teyzem ve babamın evimize girdiklerini söylemiş isem de eve sadece ... teyzem ve babam girdi, ... teyzem silah sesinden sonra geldi. Şimdi verdiğim ifade doğrudur.”,
    Mahkemede; “Olaydan önce olay günü ninemlere köfte yapmaya gitmiştik, ablam ve ... teyzem köfte yapıyordu, ... eniştem kızı ...’nın elinde silah gördü, kızdı onun elindeki silahı aldı kaldırıp fırlattı, silah benim bacağıma geldi, sonra ben dışarı çıkıp biraz dolaştım, sonra kardeşlerim ile beraber evimize gittik, ben yattım, sonra silah sesi duydum, uyandım, babamın vurulduğunu gördüm, o sırada teyzem ... dışarı çıktı, dışarıda da bir el ateş etti, ben içeri girdim, babam vardı, babam yerde yatıyordu, ... teyzem o sırada bizde yoktu, ambulans geldi, ambulanstan hemen sonra da ... teyzem geldi, teyzem ...’dan şikâyetçiyim. Benim duruşmada mahkemenizde verdiğim ifadem geçerlidir, ben polis merkezinde bana okunduğu şekilde ifade vermedim, ben polis merkezinde ‘... belinden gri siyah karışımı bir silah çıkardı, teyzem ...’ya verdi.' şeklinde beyanda bulunmadım, benim duruşmada verdiğim ifadem geçerlidir, polis merkezinde alındığı söylenen ifademi kabul etmiyorum.”,
    Tanık ... Kollukta; “... benim eniştem olur. ... ise ablam olur ve bekârdır. Eniştem ... ailesi ile ilgilenmeyen, devamlı alkol alan ve kumar oynayan birisi olduğundan bizler kendisi ile konuşmamaktayız, çocukları olan ..., ... ve ... bugün yani 07.05.2013 tarihinde saat 15.30 sıralarında babamlara geldiler ve evin damına çıktık. Damda ablam ..., ... ve eşim ... bulunuyordu, bir süre orada takıldıktan sonra ... eniştemin çocukları eve gitmek için oradan ayrıldılar, eşim ... ile ablam ... kendi aralarında eniştem ... ile ilgili konuştuklarına şahit olmadım, zaten kimse kendisi hakkında konuşmadı. Eşimin ablam ...'ya bir silah verdiğini gördüm ancak rengini hatırlayamıyorum. ... silahın kurusıkı olduğunu söyledi ve ablam o silahı aşağı indirdi. ...’nın ... eniştemin evine gittiğinden haberim yoktu, evlerimiz birbirine yakın olduğundan saat 21.00 sıralarında bir iki el silah sesi duydum ve dışarı çıktığımda ... eniştemin büyük kızı ... ağlayarak bizim eve doğru koştuğunu gördüm, kendisine ne olduğunu sorduğumda ‘... teyzem silahla babamı vurmuş.’ dedi ve korkumdan dolayı oraya gidemedim. ... eniştemin ablam ...’yı defalarca alkollü vaziyette tehdit ve taciz ettiğini ... ablamdan öğrendim. Aralarında bir birlikteliğin olup olmadığını bilmiyorum, ancak son zamanlarda mahallede böyle bir dedikodu olmaktadır.”,
    Mahkemede; “Benim eşim kesinlikle kız kardeşim ...’ya silah vermedi. Ben olay sırasında olay yerinde yoktum, olayı görmedim, ben eşim ... ile kardeşim ... arasında ölen ... hakkında bir konuşmaya tanık olmadım. Babamın evinde babamın bozuk, kurusıkı silahı ortada dolanıyordu, eşim ... da bunu görünce ... ya, ‘Orta yerde durmasın bunu kaldır.’ dedi. Ben eniştem ...’ın kardeşim ...’yı tehdit ettiği hususunda bir bilgim yoktur, benim duruşmada verdiğim ifadem geçerlidir.”,
    Tanık ... Mahkemede; “Olay günü kayınpederimin evinde yemek yedim, saat 23.30’a kadar kahvehanede eğlendim, sonra ben çocukları alıp eve gideyim dedim, kayınpederimin evine geldiğimde çocuklar benden 10 dakika önce gitmişlerdi. Ben de yolumun üzerinde olduğu için ne oldu diye bakındım, birileri '...’ı vurdular.' dedi. ...’ın evine girdim, ...’ın vurulmuş olduğunu gördüm, ben olaydan sonra olay yerine gittim olayı öğrendim.”,
    Tanık ... Kollukta; “Bana sormuş olduğunuz ... öz kızım olur, kendisi bekâr olduğu için benimle birlikte kalmaktadır. Diğer çocuklarım ise evlidirler. Yine bana sorduğunuz ..., kızım ...'in kocası yani damadım olur. Onlar ayrı bir evde otururlar. Damadım sürekli sürekli alkol alıp kumar oynayan evine bakmayan birisidir. Damadım ... yaklaşık iki yıldır sürekli evdeki bekâr kızım ...'yı taciz etmektedir, sağda solda ...'nın yolunu kesmekte, ona hem fiziki hem de sözlü olarak tacizde bulunmaktadır. Bu olay yaklaşık iki yıldır devam etmektedir. Her seferinde kendisini ikaz etmemize rağmen bu tacizleri devam etti. Hatta kızım ... bu süre zarfında üç kez bir başkasıyla evlenmek üzere nişanlandı ya da sözlendi, her seferinde ... baskı yaparak kızımın nişanını bozdu. Biz de kendisinden korktuğumuz için sesimizi çıkaramadık. ... sürekli alkol alıp bizim evin karşısına gelerek ailemi taciz ediyordu. Bu olay düne kadar devam etti. Dün yani 07.05.2013 tarihinde akşam saatlerinde ben, eşim ve kızım ... evimdeydim, daha sonra diğer damadım ..., eşi ..., büyük kızım ... evime bana misafirliğe geldiler. Hep birlikte yemek yedik. Herkes yemekten sonra dağıldı. Daha sonra kızım ... ile diğer kızım ... birlikte, ...'ın yani kızım ...'in evine çay içmeye gitmişlerdi. Ben uyudum, gece ilerleyen saatlerde bana telefon ettiler. Kızım ...'nın damadım ...'ı silahla vurduğunu söylediler. Ben olayı bu şekilde duydum. Olayın nasıl olduğunu görmedim. Yine akşam benim evimde yemek yediğimiz esnada damadım ...'ın kızım ...'ya silah verdiğini görmedim. Ayrıca benim kızım ...'nın silahı yoktur, benim kendime ait gerçek silahım yoktur. Ancak tarihten bir hafta kadar öncesi mahalleden ismini bilmediğim birkaç küçük çocuk evimin önünde oturduğum sırada yanıma gelerek, poşet içerisinde bir silah bulduklarını söyleyip bana verdiler, ben de poşeti aldığımda içerisinde kurusıkı bir silah olduğunu gördüm bu silahı evime yatağın arasına koymuştum. Şu anda bana göstermiş olduğunuz ve damadım ...'ın yakalandığında polislere teslim etmiş olduğu bu kurusıkı silah, bir hafta kadar öncesi sokakta oynayan küçük çocukların bana vermiş olduğu kurusıkı silahtır. Ben bu silahı evimde bıraktığım yerde olduğunu biliyorum, damadım ...’ın bu kurusıkı silahımı evimden ne zaman ne şekilde aldığını bilmiyorum. Olayı öğrendiğimde kızım ...'nın damadım ...'ı kendisini sürekli taciz etmesinden dolayı vurduğunu düşündüm.”,
    Mahkemede; “Sanıklar ... ve ... benim kızlarım olur. Sanık ... da benim damadım olur. Yine ölen maktul ... da kızım ...’in kocası olur. Ben olayın neden kaynaklandığını bilmiyorum ancak sonradan duyduğuma göre ...’nun piyasaya çok borcu varmış, olaydan birkaç gün önce kızım ...’ya ‘Arabanı sat, bu borcu ödeyelim.’ demiş, kızım da vermemiş ondan sonra ne demişse bilmiyorum öldürme olayını görmedim, olayın sebepleri kızım ... ile ...’nun arasında, ben bilmiyorum, bu öldürme olayından yaklaşık 6 ay kadar önce ... bize baskı yapmıştı. Çirkef biriydi dövüş istiyordu. Adliyede birçok dosyası vardır. Ben kızım ...’yı, ...’ın taciz ettiğini sonradan duydum. ... baskı yaptı, evimizin önüne geldi. Ruhsatlı tabanca ile evimizin önünde bir tarak sıktı sonra polis geldi, ‘Kim sıktı?’ dedi. Ben de ‘Şu adam sıktı.’ dedim, polis silahı ve ruhsatı ...’tan aldı, gitti. ... benim kapımın önünde havaya sıktı. Bu olay öldürme olayından epey önce olmuştu. Büyük oğlumla tartışmış ondan sonra ... evine gidip silahı alıp evimin önünde ateş etti. ... ile ... iyiydi sonra ne olduğuna aklım yetmiyor, galiba ... kardeşine telefon etmiş.”,
    Tanık ... Kollukta; “Bana sormuş olduğunuz ... öz kızım olur, kendisi bekâr olduğu için benimle birlikte kalmaktadır. Diğer çocuklarım ise evlidirler. Damadım ..., son iki yıldır evimde bekâr olan kızım ...'yı taciz etmeye başladı, bu konuda kendisi defalarca ikaz ettikse de sürekli olarak ...'yı taciz etmeye devam ediyordu, ...'nın yolunu kesiyordu. Önceki gün yani 06.05.2013 tarihinde akşam saat 21.00 sıralarında damadım ... evimin önüne geldi, aşırı derecede alkollüydü, ben kapıya çıktım, kendisine ‘Senin çoluk çocuğun var, kızım ...'nın peşini bırak, evine git yat.’ dedim. ... da bana ‘Ben ...'ya dağa kaldıracağım.’ diye söyleyip gitti. Aynı şekilde kızım ...'yı da telefonla arayıp ona da seni dağa çıkaracağım diye söylemiş. Dün yani 07.05.2013 tarihinde akşam saatlerinde evimize damadım ..., hanımı ..., diğer büyük kızım ... hep birlikte yemeğe geldiler, bekâr kızım ... da evdeydi. Hep birlikte oturup akşam yemeğini yedik, daha sonra kızım ... ile büyük kızım ... evden çıkıp, damadım ...'nun evine çay içmeye gittiler. Ben de uyumuştum. Gece evime gelenler bana kızım ...'nın silahla damadım ...’yu vurduğunu söylediler. Akşam yemek yerken damadım ... kızım ...'ya küçük bir tabanca verdi. Ancak bu tabanca bizim evde bulunan kurusıkı tabancadır, onun haricinde tabanca verip vermediğini görmedim. ...'nın tabancası yoktur. Ancak bildiğim kadarıyla damadım ...'ın bir tabancası vardır. ...'nın olay anında sıktığı tabanca ...'a ait bu tabanca olabilir. Ben olay anında ikametimdeydim, olayı görmedim.”,
    Mahkemede; “Sanıklar ... ve ... kızım olur. Sanık ... da benim damadım olur. Yine ölen maktul ... da kızım ...'in kocası olur. Kızım ... ile damadım maktul ... arasında bir ilişki yoktu. Tecavüz, taciz hususunda bilgim yoktur ancak ... taşkınlık yapıyordu, kızımın evine çay içmeye diye gittiler ... daha sonra yukarı çıktı ‘Niye geldin kızım? Dedim, O da ötemi berimi unuttum dedi. Ondan sonra aşağı indi ve bana ... seslendi ‘... nereye gitti?’ dedi. Ben de ‘... benden para aldı, tüp almaya gitti.’ dedim, çünkü tüp almaya gidiyorum diyerek çıkmıştı, ondan sonra görmedim, ..., ...’ya tabanca vermedi. Damadım ... açlıktan ölen biridir. Kurusıkı veya gerçek tabanca verip vermediğini bilmiyorum ancak meydanda kurusıkı tabanca vardı. ...’nın tabancası yoktur. ...’ın tabancası vardı. Olay öncesinde bizim kapının önüne gelir sıkardı. Tabancasıyla polisler ...'ı yakalamıştı. ... ile maktul ... arasında herhangi bir ilişki yoktu, ancak ... olay öncesinde gelir sıkardı benim ilk ifademde aklım başımda olmadığı için ölen ...’ın kızım ...’yı taciz ettiğini söylemiştim ancak ben taciz olayını görmedim, kızımın neden vurduğunu bilmiyorum ancak ..., ...’nın önüne çıkarmış önüne çıktığında ne yaptığını bilmiyorum.”,
    İnceleme dışı sanık ... Kollukta; “Bana sormuş olduğunuz ... benim kız kardeşim ...'in kocası, dolayısıyla benim de eniştem olur. Yine bana sorduğunuz ... ise kız kardeşimdir. Yaklaşık iki yıldan beri eniştemiz ..., bekâr olan kız kardeşim ...'yı rahatsız ve taciz etmeye başlamış. Ben bunu kendisinden duymadım ancak diğer kız kardeşlerimden ve mahalleden duyuyordum. Ancak bana kız kardeşim ..., kendisinin ... tarafından taciz ve rahatsız edildiğini söylememişti. Ancak kız kardeşim ... birisiyle evlenmek amacıyla sözlenmişti, buna da eniştem ... engel olmuştu. Yine zaman zaman eniştemiz ...'ın, babamın ve ...'nın oturmuş olduğu evin önüne gelerek küfrettiğini duyuyordum. Bundan bir hafta kadar öncesi kız kardeşim ... ile bir araya geldiğimizde, eniştemiz ...'ı kastederek, ‘Ben bir gün bu adamı bitiririm.’ diye söylemişti. Ben de kendisine ‘Ne oldu sana ne yaptı ki?’ diye sorduğumda, ‘O bende saklı kalsın.'' diyerek bir şey söylemedi. Dün yani 07.05.2013 tarihinde öğle saatlerinde ben ... ile birlikte babamın ikametine gelmiştim. Akşama kadar orada kaldım, akşam saatlerinde diğer kız kardeşim ..., onun kocası ..., benim eşim Vakkas hep birlikte babamın evinde oturup akşam yemeğini yedik. Daha sonra erkekler evden ayrıldılar. Evde sadece ben kalmıştım. ...'ya ‘Beni arabanla evime kadar bırak.’ diye söyledim. O da ‘Tamam.’ dedi ve aşağıya doğru yöneldi. ... arabanın bulunduğu sokağa doğru indi, ben de odada bulunan telefonumu ve diğer eşyalarımı alıp iki dakika sonra arkasından aşağıya indim. Aşağıya indiğimde ... yoktu, yine ...'nın arabası da yoktu. Bu arada saat tahminen 23.00 sıraları olmuştu. Ben de kendi kendime ... kim bilir nereye gitti, diyerek evime doğru tek başıma yürümeye başladım. Bir müddet yürüdükten sonra sokakta bağrışma sesleri duydum ve bir kalabalık gördüm. Merak ederek kalabalığın olduğu yere doğru gittiğimde, kalabalığın kız kardeşim ...'nun yani ...'ın evinin önü olduğunu gördüm. Kapıda kız kardeşimin çocukları ... ve ... ağlıyorlardı, bana ‘... teyzem babamı vurdu.’ diye söylediler. Ben olayı bu şekilde öğrendim. Ben kardeşim ... ile birlikte eniştem ...'ın evine gitmedim. Biz akşam yemeği için babamın evinde bulunduğumuz esnada çocukların elinde bir kurusıkı tabanca vardı, oynuyorlardı. Eniştem ... da bu kurusıkı tabancayı çocukların elinden alıp ...'ya verdi ve ortadan kaldırmasını söyledi. ... bu şekilde kurusıkı tabancayı ...'ya verdi. Bunun haricinde ...'ya tabanca vermedi. Kız kardeşim ...'nın ve babamın tabancası olup olmadığını bilmiyorum. Başka bir diyeceğim yoktur.”,
    Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Müsnet suçlamayı kabul etmem, benim cinayetle herhangi bir alakam yoktur, kız kardeşim ...'yı küçüğüm olan kız kardeşim ...'in kocası olan ...'ı öldürmesi için teşvik etmiş veya ona yardım etmiş değilim, cinayet sırasında ben annemin evindeydim, eşyalarımı toplayıp eve gitmek üzereyken bir kalabalık gördüm, sorduğumda olayı öğrendim.”,
    Mahkemede; “Suçlamayı kabul etmiyorum, olay akşamı annem ve babamın evine yemeğe davetli idik, çocuklarım ile birlikte babamın evine yemeğe gittik, yemekten önce damda yemek hazırladık, hatta orada ...’nun çocukları ..., ve ... da vardı, onlar bir ara aşağı indiler biz de yine ...’ın büyük kızı ... ile damda köfte yoğurduk, annem ve babamın kiracısı ... ile küçük çocukları da vardı. Biz bu şekilde yemeği hazırlarken ...’ın küçük kızı ... dama doğru gelirken elinde bir silah gördüm ancak tam olarak ayrıntılı bakmadım, ancak oradakiler sanırım ... idi, çocuğun elindeki silahın kötü bir silah olduğunu söylediler hatta ... da kızdı, silahı çocuğun elinden aldı, silahı ...’nın üzerine attı, ben de ona ‘Niye bu kadar sinirlendin?’ diye sorunca ‘Çoluk çocuğun elinde böyle şeyler dolanır mı?’ dedi. Tabancayı ... aldı aşağı götürdü. Sonra ...’nun çocukları anneleri işten geldiği için evlerine gittiler, biz yemeğimizi yedik, yemeği yedikten sonra ... ailesini aldı gitti, ben de iki küçük çocuklarımı orada banyo yaptırdım, ... da çay koymuştu, çayımızı içtik, çayımızı içtikten sonra ‘Beni eve bırak.’ dedim, ... çok sigara ve çay içen birisidir, ben de ‘Çok içtin beni eve bırak da, sana evde çay demleyeyim, karnın doya doya iç.’ dedim, sonra aşağı indik, o sırada ben çocukların kıyafetini, telefonumu, sigaramı unutmuşum, onları almak için yukarı çıktım, annem ve babamın yataklarını serdim, tekrar aşağı indim ancak ... aşağıda yoktur, dışarı çıktım ...’nın arabasını da görmedim, yeniden içeri girip kiracı ...’ye ‘Selmayı görmedin mi, beni götürecekti.’ diye sordum, kiracı ... bana ‘O arabayı çalıştırıp gitti.’ dedi. Ben de dışarıda biraz bekledim, belki benzin almaya gitmiştir, diye düşündüm, beni atıp gitmez, diye düşündüm, bekledim bekledim yok, yürüyerek ikiz çocuğumun birisi ile eve gittim, diğer ikiz çocuğum da abisi ile eve gitmişti, ben kendi evime giderken yolumun üzerinde ...’nun evi vardı, evin önünde bir kalabalık gördüm, o sırada sanırım saat 22.30-23.00 suları idi, orada ... Mahallesi'nin gereksizleri çok olduğu için acaba kim kavga ediyor diye düşündüm, biraz yaklaşınca kardeşim ...’in evinin önü o ara kızlar bağırıp çağırıyorlardı, yeğenim ... çok kötü olmuştu, onun boynuna sarıldım, ...’ın evine götürdüm, olayı bana ...’nun kızları anlattı, ben bu şekilde bilgi sahibi oldum, sonra ...’yi alıp ...’nın evine götürdüm, olayı ...’ya anlattım, sonra ...’ın diğer kızı ... geldi ona su içirdim, elini yüzünü yıkadım, ben ... ile doğrudan ...’ın evine gitmedim, sonuç olarak ben kasten öldürmeye yardım etme veya kasten öldürme suçlamasını kabul etmiyorum, olayı anlattığım şekilde sınırlı olarak kabul ediyorum. Okunan kolluk ifadesi bana ait bir ifade değildir, ben Cinayet Büro Amirliğinde ifade vermiştim ancak okuduğunuz gibi bir ifade değildi, ancak o ifadedeki aleyhe olan hususları kabul etmiyorum, duruşmada verdiğim ifadeleri kabul ediyorum. Ben kesinlikle kardeşim ... ile birlikte ...’nun evine gitmedim, çocukları ve kardeşim ...’i dışarı çıkarıp ... ile ...’ın yalnız kalmasını sağlamadım.”,
    İnceleme dışı sanık ... Kollukta susma hakkını kullanmış, Cumhuriyet Başsavcılığında; “Ölen ablamın kocası ... 1994 senesinden beri bana cinsel yakınlık göstererek benimle zorla cinsel ilişki kurmakta o zaman henüz 16 yaşındaydım, kendisi o tarihlerde asker kaçağı olduğu için ceza evine girmişti ve askeri cezaevinden tanıştığı gardiyan olan ... Almış isimli bir şahıs ile bizim irtibat kurmamızı birtakım dışarıdan ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olması için bizimle bizim telefonumuzu vermiş ve görüşmemizi istemişti. Ben ... Almış denilen bu şahısla arkadaşlık kurdum, kendisi zaman içerisinde telefon konuşmalarımızda bana niyetinin ciddi olduğunu söylemeye başladı, ben de evlenebileceğimi düşündüm, fakat kendisi ile cinsel bir yakınlığımız olmadı, bir müddet sonra maktul cezaevinden çıktı, ancak ... Almış isimli şahıs eve telefon açmaya devam ediyordu, konu komşudan etraftaki dedikodulardan ... Almış'ın maktulun eşi olan ablam ... ile bir ilişkisi olduğu vehmine kapıldığı boşanmaya karar verdi, ablamı sıkıştırmaya başladı, bunun üzerine ben ... Almış'ın ablam ...'i değil beni aradığını maktule anlattım, çünkü aksi durumda yuvaları dağılacaktı. Bu gelişmeler üzerine maktul ... Almış ile bu görüşmeleri sona erdirdi ve beni tehdit ederek anne babama, erkek kardeşime durumu söyleyeceğini ifade ederek beni korkuttu ve zamanla cinsel yönden benden yararlanmak istedi. Biz o zamanlar aynı evde yaşamıyorduk ancak çok yakındık her gün birlikteydik, hatta bir ara kendi evlerini boşaltmak zorunda kaldıklarında benim annemin babamın evine geldi. Bizim o tarihteki ... Almış ile telefon görüşmelerimiz bizde telefon olmadığı için komşunun telefonuyla gerçekleşiyordu, dedikodu da böyle gerçekleşti, komşu şahıs ... Almış'ın aradığını bana haber veriyordu ben de dışarıdan jetonla ... Almış'ı arıyordum. Bu durumda maktul neden eşinden şüphelendi bilemiyorum, ancak belirttiğim gibi ben durumu izah edince bana yakınlık gösterdi. İlk olarak 1994 yılının 10. ayının ikisinde ablam doğum nedeniyle hastahanedeyken ben evde ihtiyaçlara yardımcı olmak için onlarda kaldığım sırada kendi evlerinde iken, bana zorla cinsel saldırıda bulundu, yalnız tam bir cinsel birleşme olmadı, sonraki dönemlerde ancak daha sonraki seferlerinde zorla tehditle normal yoldan tam olarak bir karı koca ilişkisine benimle girmeye başlamıştı. 19 yıldır bu ilişki bugüne kadar bu şekilde gizlice devam etti, ben kimseye söyleyemiyordum. Hatta 2002 yılının 21 Mart tarihinde kendisinden bir çocuk aldırdım. Doktor ... ... isimli şahsa çocuğu aldırdım, Gaziler Caddesi’nde aldırdım, o zaman 25 yaşındaydım kimseye söyleyemiyordum. Hatırladığım kadarıyla 1-2 aylıktı. Onun dışında kimseyle cinsel ilişkiye girmedim evlenip kurtulurum diye bir başka şahısla başkasıyla görüştüm ancak bunu da öğrenince tehdit ve şiddette engelledi. Maktul çok kıskançtı aynı zamanda, beni kıskanıyordu zaman zaman bana şiddet uyguluyordu. Ben resmi olarak herhangi bir müracaata bulunmamıştım yalnız dosyada mevcut bana sorduğunuz Sulh Ceza Mahkemesinde görülen davaya konu 2011 yılında gerçekleşen yaralama ve hakaret suçları işlem gördü, birkaç kez 155'e haber vermiştim. Yine hatırlamadığım bir sene evimin önünde silahla ateş ettiği için silah ruhsatı elinden alınmıştı. Geçtiğimiz ... günü yani ayın 3’ünde maktul yine benimle birlikte olmak istedi telefonla arıyordu tehdit ediyordu ben kabul etmeyince ..., cumartesi ve pazar günleri benim kaldığım anne ve babamın evinin kapısının önünde beni bekledi. Ben artık dayanamıyordum kardeşi ...'ü aradım abisini kapımdan çekmesini istedim ancak fayda göremedim, yalnız kendisi bana hep sesli mesaj gönderiyordu, kendisi okuma yazma bilmediği için yazılı mesaj gönderemiyordu bu yüzden kayıtlı bir mesaj yoktur. Olay günü yine beni telefonla arayıp aynı amaçla yanına çağırınca ve tehdit edince artık canıma tak etti, bir gün daha gelip mahalleye rezil etmesin diye ben konuşma amacıyla evine gittim. Annemin ablamın evindeyken ablam ..., annem, babam, kız kardeşim ... onun kocası ... hep beraberdik. ... ablam yani maktulun eşi maktul onu göndermediği için o yanımızda değildi, ben kendi arabamla yine rezillik çıkmasın diye maktulün evine gittim giderken ... ablam kendisini de evine götürmemi istedi, ancak geç kalacağımı düşünerek ben tek başıma maktulun evine gittim, evde ablam ... vardı, maktul ise odasında oturuyordu, ablam da maktulun oturduğu divanın üzerine uzanmıştı, çocuklar ise uyuyorlardı, ben uyuduklarını görmedim ama oda ışıkları kapalıydı, gece 23.15 sıralarıydı, ben odaya girince ablam ...'e ‘Odadan çık.’ dedi. Bunun üzerine ablam dışarıya çıktı, oda kapısı açıktı, beni ‘Bu dünyada ya sen ya ben fazlayız.’ diye tehdit etti, yine çeşitli küfürlerle tehdit etti, kendisi odanın içerisinde bulunan sehpanın üzerindeki tabancayı gösterdi bana tabancayı gösterdi, ‘Tabancayı görüyorsun, seni bununla vururum, ama işkence çektirmek istiyorum.’ dedi, yine tehdit ve hakaret etmeye başladı, yerinden doğrulup üzerime gelince ben sehpadaki tabancaya el attım, kendisine tabancayı uzattım ‘Öyleyse al bir tane sık beni kurtar.’ diyerek beni vurmasını istedim, bana yine ‘O senin kurtuluşun olur.’ dedi, tabancayı benim elinden almadı, yaklaşık 2 metre mesafede divana oturmak üzereyken yani henüz ayakta idi ama oturacak gibiyken ben elimdeki tabancayı ona doğrulttum, bildiğim kadarı ile bir tanesi boğazının alt kısmına göğüs bölgesine isabet etti. Bu arada şüpheli oturacak gibiydi, kısmını tutanaktan silelim, çünkü henüz oturmamıştı, şok içinde 3 ve 4 el ateş ettim, dediğim gibi biri boğazı ile göğüsün başlangıç kısmına isabet etti, daha sonra ben kafamı çevirerek ateş ettiğim için nerelere isabet ettiğini bilmiyorum, daha sonra evin dışına çıkıp ateş ettiğimi hatırlamıyorum, ben evden çıkıp gittim, ben evden çıkıp gittim, yalnız ... ablamı gördüm, kendisi çığlık atıyordu, başka kimseyi hatırlamıyorum, el konan diğer kurusıkı tabancanın benimle ilgisi yok, benim evimde anne ve babamla oturduğum evde duruyordu, yalnız ben o tabancanın nereden geldiğini bilemiyorum, çoktan beri evde idi, olay günü gündüz yemeğe geldiklerinde ... eniştem bana ‘Bu kurusıkı tabanca ile çocuklar ortada oyun oynuyor al bunu kaldır.’ demişti. Anlattığım gibi bu olayı yapacağımı kimse bilmiyordu, olayda kullanılan tabanca maktule ait tabanca idi, onda hep tabanca vardı, hatta evde hep ortada dururdu, olay sırasında da tabancayı ben elime aldığımda atışa hazır değildi, mekanizmayı ben kurdum, 4 el ateş ettim, daha sonra içinde kaç mermi kaldığı bakmadım, polise teslim ettim. Bana okuduğunuz tanık ...'nun anlatımını kabul etmiyorum, ... ile maktul arasında soğukluk yoktu, ... ile ... arasında da soğuklu yoktu, niye böyle demiş onu bilemiyorum, hatta diğer yeğenim ... ... olaydan sonra gelip benim elimi öptü, çünkü bana çok kötü davranıp şiddet yaptığını biliyordu, çocuklarına kötü davranıyordu, hatta ...'nin oğlu ... ile nişanlanmıştı, ben ...'ye ve çocuklara kötü davrandığı için böyle davranmış olabilir. Ben maktulün ...'nin nişanını bozmak istediğini hiç duymadım, yalnız bir ara böyle bir lafı ...'nin ağzından duymuştum. Babam ...'in ifadesinde ablam ... ile birlikte olay gecesi ...'ların evine gittiğimiz beyan doğru değildir, annemin de bu yöndeki beyanını kabul etmiyorum, ben tek gittim, aleyhime olan diğer hususları kabul etmem, olayı tek başıma gerçekleştirdim, ... ve ...'nin bunda bir katkısı yoktur, ben ablam ...'nin beyanında iki yıldır kardeşlerimin ve mahallenin ...'ın bana olan tacizini duyduklarını bilmiyordum, bana yansıtmadılar, belki biraz daha sabredebilirdim, biraz daha çekebilir miydim diye düşünüyordum, o şekilde yapmasaydım iyi olurdu, ben bu anlattıklarımın ailem tarafından bilinmesini istemiyorum, ailem yıkılır diye düşünüyorum.”,
    Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Maktul ... benim eniştem olur, kendisi tehdit ve şantajla benden uzun zamandır faydalanıyordu, artık dayanamaz hâle gelmiştim, sehpanın üzerindeki tabancayı al beni vur, bitsin bu ... deyip kendisine vermek istediğimde benden almadı, ben de bir anlık öfke ile 3-4 el kendisine ateş ettim, ben daha önce tabancanın namlusuna merminin nasıl sürüldüğünü görmüştüm, biliyordum, tabancanın namlusuna mermiyi ben sürdükten sonra tabancayı kendisine vermek istedim, ben seni öldürmeyeceğim işkence çektirmek istiyorum diyerek almadı, ben o esnada kendisine ateş ettim, bana suça konu tabancayı ... vermedi, ben maktule ateş ettiğim sırada ablam ... yanımızda değildi, diğer ablam ... önce yanımızdaydı, ancak ben gelince ... ablam ...'i dışarı gönderdi.”,
    Mahkemede; “Olay günü akşam yemeği için babamgil ablalarım ... ve ...’ı akşam yemeğine çağırdılar. Bunun üzerine öğleden sonra 14.00 - 15.00 sıralarında ablam ... çocuklarıyla, diğer kardeşim ... de çocukları ile birlikte bize geldiler, ben ... ablamı da aradım, ona da ‘Yemeğinizi gelin bizde yiyin.’ dedim, ablam ...’in çocukları ..., ... ve ... önce geldiler, daha sonra yemek hazırlandı o sırada kardeşim ...’in kocası eniştem olan diğer sanık ... ‘Ortada gezen silahı kaldır.’ dedi. Söylediği silah kurusıkı silahtı, şarjörü yoktu, bu kurusıkı tabanca ile çocuklar oynuyordu, ben de bu tabancayı aldım, kaldırdım, çocukları geldiği hâlde ... ablam gelmedi, biz yemeğimizi yedik, saat 17.00 civarında ... ablamın çocukları evlerine gitti. Eniştem ... da ‘Ben yorgunum, eve gideceğim.’ dedi. Bunun üzerine ... ablam ‘Bekle bizi de bırak.’ dedi, eniştem yarın erken kalkacağını söyleyip saat 21.00 - 21.30 gibi bizden ayrıldılar, ben çay demledim ... ablamla birlikte içtik, hatta soyadını şu anda hatırlayamadığım kiracımız ... de vardı. Eniştem ... yerde gezen kuru sıkı silahı kaldır derken yanımızda yalnızca yeğenim ..., kardeşim ... ve ablam ... ile kiracımız ... olmak üzere 4 kişi vardı. Çayımızı içtikten sonra ... ablam çocuklarını bizde yıkadı, bana, bizi eve bırak dedi. Birlikte aşağıya indik, ben ona ‘Çocukların kıyafetlerini aldın mı?’ dedim, ‘Yok, sigaramı telefonumu da yukarıda unutmuşum.’ dedi. Yukarı çıktı, gelmeyince, ben tüp alıp geleyim diyerek ona seslendim, hatta annemden de tüp almak için para almıştım, sonra ben doğrudan eniştem ...’nun evine gittim, aynı gün eniştem beni cep telefonundan aramıştı, bana telefonda ‘Bugün gelmezsen, bugün de gelirim oraya, rezillik çıkartırım, içerim içerim, rezillik çıkartırım, gerisini sen düşün.’ demişti, ayrıca bu olaydan önce ... günü de yine telefonla tartışmıştık, tartışma sırasında beni tehdit edip hakaret etmişti, bu tartışma sırasında ‘Seni satarım, bu sefer senin üzerine kumar oynayacağım.’ demişti. Ben de bu tehditler nedeniyle dayanamayıp telefonu kapattım, 4 gün telefonum kapalı kalmıştı. Bu yüzden aramızda husumet vardı. Bu nedenle ...’nun evine gitmiştim, eniştem ...’nun bizim eve çok yakın yerde evi vardı, ben onun evine giderken üzerimde tabanca ya da başka silah yoktu. ...’nun evine vardığımda saatin 22.45 olduğunu tahmin ediyorum, evlerinin önüne geldim, kapı açıktı ben açık kapıdan içeriye girdim, eniştem ... beni görünce ablam ...’e ‘Sen dışarıya çık.’ dedi. Ablam ‘Ne oluyor, sorun ne?’ dedi. ... da ‘Beni ayağa kaldırma, çeneni kes, dışarıya çık.’ dedi. O sırada ablam ... dışarıya çıkmıştı. Çocukları ortalıkta görmedim, ablam dışarı çıkınca ... bana ‘Sen orospusun, fahişesin, sen busun, sözümden çıkamayacağını kafana sok artık, bu sefer seni affetmem, sana şartım var, bunlardan bir tanesini muhakkak yapacaksın, yoksa buradan çıkışın yok, o akrabaya kefil oldum diye arabanın aynısını bana alırsın.’ dedi. Ben de ona ‘Param yok, nereden alacağım, sen bilmiyor musun?’ deyince bana ‘Sen canını sıkma, ben seni satar yine alırım.’ dedi. Devamla bana ‘Burada ablanın yanında benimle birlikte olursun veya gideriz annenin babanın evinde birlikte oluruz, bundan kaçarın yoktur, bunlardan bir tanesini muhakkak yapacaksın, ancak seni o şekilde affederim.’ dedi. Ben de ona ‘Ben böyle bir şeyi asla kabul edemem, ben bu zamana kadar sustuysam sırf babamın, kardeşim için sustum.’ dedim, zira eniştem ... 1994 yılında bana yakınlık duyuyordu, bana sarılıyordu, orama burama dokunuyordu, ben de bu hareketleri yapınca ablam ...’e söylemiştim, ancak ablam ... bana inanmamıştı. Ben de sustum, ‘Bana böyle bir hareket yapma.’ dedim, 2002 yılında eniştem ...’ın ailesi ile bir husumetim olmuştu, karakolluk olmuştuk, 2010 yılının 9 ayın 27’sinde ... telefonla beni aramıştı, ... ablanı işten alacağım seni de alacağım hazır ol dışarı çık demişti ben dışarı çıktığımda arabanın içinde ... ablam yoktu, ... ablam nerede dediğimde seninle konuşacaklarım vardı diyerek beni İbrahimli köyünde tenha bir yere götürdü. Alkollü idi, abuk subuk konuşuyordu, ‘Ailemi niye affetmiyorsun, bu kadar mı kincisin?’ dedi, ben onlarla muhatap değilim deyince beni dövmeye başladı. Beni çırılçıplak soydu, cep telefonunun kamerası ile benim çıplak görüntülerimi çekti, ondan sonra benimle zorla dışarıda cinsel ilişkiye girdi, bana yaptığı şiddet sırasında göğsüme tekme atmıştı, ben kırıldığını sonradan öğrendim, daha sonraki günlerde aylarda da fırsat buldukça beni tenha yerlere götürüp cinsel istismar ve tecavüzleri sürüyordu, ayrıca bana şiddet uyguluyordu ancak onun bu tecavüz ve cinsel istismarlarını kimseye söyleyemiyordum, çünkü elinde çıplak görüntülerim vardı. Bunları internette yaymakla tehdit ediyordu, bu yüzden eniştem ... ile aramızda husumet vardı. Olay gününe dönersek aramızda geçen bu tartışma sırasında bana burada benimle birlikte olursun diyerek eşofmanının alt tarafını sökerek cinsel organını dışarı çıkardı, bana cinsel organını göstererek burada benimle burada birlikte olursun dedi ancak ben ona ben aileme bunu yapamam diye karşılık verdim, ben gitmeye kalktım, beni iki sefer kapıdan çevirdi, beni tekrar içeriye aldı. O sırada evin oturma odasında idik, beni dışarıya bırakmadı, ‘Buradan çıkışın yoktur, ya benimle birlikte olursun ya da seni burada bitiririm.’ dedi. Ben de ona ‘Beni nasıl bitireceksin?’ diye sordum, sehpanın üzerinde duran büyükçe bir tabancayı göstererek ‘Bunu görüyorsun, buradan çıkışın yok, meraklanma içi dolu.’ dedi. Buradan çıkmayı düşünemezsin dedi. Ben de eve geç kaldığımı düşünmeye başlamıştım, kendimi kaybettim, bana daha yakın sehpanın üzerinde bulunan ... ...’a ait tabancayı aldım, bu sırada ikimiz de ayakta idik, aramızdaki mesafe 2 – 2,5 metre kadardı, tabancayı ...’ya doğrulttum, bu sırada ... bana ‘Akıllı ol’ dedi. Sanırım benim böyle bir şey yapacağımı tahmin etmiyordu, ancak tetiği çektim, ilk ateş ederken ona baktım, bugün tam hatırlayamamakla birlikte 3 - 4 kez ateş ettim, birinci kez ateşten sonra ona bakamadım, ilk ateşlememle isabet aldı, ... yere yan düştü, ben numara yapıyor sandım, ondan sonra dışarı çıktım, ablam ...’in çığlığını hatırlıyorum, sonra orada durmadan çıkıp gittim, ablamın çocuklarını da çıkarken görmedim, ablam ...’i dahi görememiştim, ablamın çığlığını duydum, oradan ayrıldıktan sonra arabama bindim, arabamı götürüp evimizin garajına koydum, kiracımızın kızı Miyase o sıra dışarı çıktı, ona arabanın anahtarını verdim, ‘Buzdolabının üzerine koy.’ dedim, kiracımızın kızı bana ‘Sen nereye gidiyorsun.’ dedi. Ben ona bir şey söylemeden tabanca elimde doğrudan ... Polis Merkezine gittim, olanları anlattım, tabancayı polise teslim ettim, olayı bu anlattığım şekli ile sınırlı olarak kabul ediyorum, pişmanım. Ayrıca şunu da eklemek istiyorum ki ...’nun tecavüzleri nedeniyle 2011 yılında hamile kalmıştım, ...’ya ondan hamile kaldığımı söyleyince beni nasıl hamile kalırsın diye dövmüştü, bu nedenle kanamam başlamıştı 31.10.2011 tarihinde beni aradı ‘Çocuğu aldıralım.’ dedi. Sonra beraber gidip ...
    Alışveriş Merkezi civarında özel bir tıp merkezinde götürdü, çocuğu orada aldırdık. Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğum ifadem geçerli değil, zira henüz olayın şokunu üzerimden atamamıştım, bu yüzden duruşmada mahkemenizde verdiğim beyanlarım geçerli ve doğrudur. Eniştem ... bana şarjörü olmayan yerde gezen kurusıkı tabancayı almamı söylemişti, ben bu tabancayı yerden kaldırmıştım, ayrıca ben eniştem ...’ın evine tek başıma gittim, yanımda kimse yoktu, giderken de üzerimde tabanca yoktu.”,
    Şeklinde ifade vermişlerdir.
    Sanık ... Kollukta; “... benim bacanağım olur, ... ise baldızım olur. ... hâlen bekâr olduğu için kayınbabam ve kayınvalidemle aynı evde ikamet ederler. Dün yani 07.05.2013 tarihinde akşam saatlerinde eşim ...'le birlikte ...'nın kayınbabamla birlikte oturdukları eve akşam yemeğine gittik. Baldızım ... de yemeğe gelmişti. Hep birlikte yemek yedik. Daha sonra ben eşimi ve çocuklarımı alarak evime gittim. Diğer baldızım ..., baldızım ... ile kayınbabam ve kayınvalidem ise evdelerdi. Hatta ben eşimi alırken, büyük baldızım ...'ye ‘Seni de götüreyim.’ diye söyledim. ... bana ‘Siz gidin, beni ... bırakır.’ diye söyledi. Yemek yediğimiz esnada çocuklar ellerinde kurusıkı bir tabancayla oynuyorlardı. Ben çocukların elinden kurusıkı tabancayı alıp ...'ya uzattım ‘Şu silahı kaldır.’ diye söyledim. Zaten bu kurusıkı silahı da akşam gelen görevli polislere teslim etmiştim. Bunun haricinde ben ...'ya başkaca bir silah vermedim. Eşim ve çocuklarımla evimde saat 23.00 sıralarıydı yatmak için hazırlanıyordum, baldızım ... yanında ...'nun kızı ile birlikte evime geldiler, ağlıyorlardı, ...’nın bacanağım ...'ı vurduğunu söylediler. Ben de koşarak ...'ın evine gittiğimde olayı doğru olduğunu anladım. Olayı bu şekilde öğrendim. ...'nın ...'ı neden vurduğunu bilmiyorum. ...'ın, ...'yı taciz ettiği konusunda bilgim yoktur. Yine yukarıda söylediğim gibi ben ... ile kendi evlerinde, çocukların oynadığı ve polislere verdiğim kurusıkı silahı ortadan kaldırması için kendisine vermiştim. Onun haricinde ...'ya başka bir silah vermedim. ...’nın ya da babasının silahı olup olmadığını da bilmiyorum.”,
    Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Ben müsnet suçlamayı kabul etmem, ...'ya ...'ı öldürmesi için silah temin etmiş değilim, 07.05.2013 tarihinde yemek yediğimiz esnada çocuklarımın kurusıkı bir tabanca ile oynadıklarını gördüm, baldızım ...'ya ‘Bunu çocukların elinden al.’ dedim, daha sonra polisler geldiğinde bu tabancayı polislere ben teslim ettim, ...'ya bunun dışında bir tabanca temin etmiş değilim.”,
    Mahkemede; “Suçlamayı kabul etmiyorum, olay günü kayınpederimin evine yemeğe davetli idik, eşim ... ve çocuklarım benden önce kayınpederimin evine gitmişlerdi, işten geldikten sonra ben de kayınpederim ...’nun evine gittim, gittiğimde damda köfte yoğruluyordu, yemek hazırlanıyordu, baldızım ..., eşim ... ve kızı ... yemek hazırlıyorlardı, ... da orada temizlik yapıyordu, o sırada çocuklarımdan ...’nın elinde bir tabanca gördüm, tabanca ufak, siyah bir tabanca idi, ‘Bu tabanca çocukların elinde ne geziyor, bunu kaldırın.’ gibisinden söylendim, ... tabancayı çocukların elinden aldı kaldırdı. Benim ruhsatlı ya da ruhsatsız tabancam yoktur, sonra yemek hazırlandı. Yemeğimizi yedik, ben işten geldiğim için yorgundum, çocuklara ‘Eve gidelim.’ dedim, sonra biz saat 21.00 - 21.30 sıralarında kalktık, ailemle evimize gittik, tam yatmak üzere idik, saat 23.00’ı geçerken yatmak üzere idik, evimizin kapısı çalındı, kapıya baktığımızda baldızım ... ve ... ... kapının önünde ağlıyordu. Onlara ‘Ne oldu, nedir hâliniz?’ diye sorduğumuzda baldızım ..., ‘... ...’ı yaralamış.’ dedi. Sonra biz olay yerine gittik, ...’nun evine vardığımızda onu hastaneye götürdüklerini öğrendik, sonra polisler geldi, bana ifademin alınacağını söyleyip beni polis merkezine götürdüler. Ben kesinlikle diğer sanık ...’ya iddia edildiği gibi ‘Ben yaparsam benim elimde kalır, ben öldürmezsem sen onu öldürürsün, ben sana silah bulurum.’ şeklinde tehditte bulunmadım, ben kesinlikle diğer sanık ...’ya tabanca vermedim, kaldı ki ben dar gelirli birisiyim, tabanca alacak maddi gücüm yoktur, ben üzerime atılı kasten öldürme, kasten öldürmeye yardım etme, ruhsatsız ateşli silah bulundurma suçlamalarını kabul etmiyorum, ... yu öldürmek için kimseye yardım etmedim.”
    Şeklinde savunmada bulunmuştur.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
    Kanun’un 37. maddesindeki;
    "(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
    (2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır" şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
    Kanun’da suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
    Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
    1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
    2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
    Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.
    "Yardım etme" ise 5237 sayılı TCK'nın 39. maddesinde;
    "(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
    (2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
    a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
    b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
    c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde,
    "Bağlılık kuralı" da aynı Kanun'un 40. maddesinde;
    "(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
    (2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
    (3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.
    Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup, 5237 sayılı TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Kanun’un 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.
    TCK’nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
    1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
    a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
    b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak,
    Olarak sayılmıştır.
    2- Manevi yardım ise;
    a) Suç işlemeye teşvik etmek,
    b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
    c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
    d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,
    Şeklinde belirtilmiştir.
    Kişinin eyleminin, bir suçun katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonrasındaki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira "yardım etme"yi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hâkimiyetinin bulunmamasıdır.
    Öte yandan; 5271 sayılı CMK’nın "Tanıklıktan çekinme" başlıklı 45. maddesi;
    "(1) Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilir:
    a) Şüpheli veya sanığın nişanlısı.
    b) Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi.
    c) Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu.
    d) Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları.
    e) Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar.
    (2) Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, kanunî temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak dinlenebilirler. Kanunî temsilci şüpheli veya sanık ise, bu kişilerin çekinmeleri konusunda karar veremez.
    (3) Tanıklıktan çekinebilecek olan kimselere, dinlenmeden önce tanıklıktan çekinebilecekleri bildirilir. Bu kimseler, dinlenirken de her zaman tanıklıktan çekinebilirler", hükümlerini içermektedir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Hakkında kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı sanık ... 'nun 38 yaşında ve bekâr olduğu, annesi ve babası ile birlikte ... il merkezinde yaşadığı, ablası ...’in eşi 43 yaşındaki maktul ...’nun son birkaç yıldır ...’ya cinsel tacizde bulunduğu, rızası dışında zor kullanarak ... ile anal ve vajinal yoldan cinsel ilişkiye girdiği, maktulün bu saldırıları sırasında kaburga kemiğinin kırıldığını, cinsel organına bira şişesi sokulduğu, kalçasının jiletle kesildiğini, kürtaj yaptırmak zorunda kaldığını iddia eden ... hakkında ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 19.11.2013 tarihli raporda, yapılan muayenede, göğüs bölgesinde eski yaralara ilişkin nedbeler ile sağ 2. kaburga parasternal hatta kısmen deforme ve şiş görünüm, sol kalçada kesici cismin etkisi ile oluşabilecek düzgün sınırlı, hafif kabarık nedbe dokuları olduğunun belirtildiği, eniştesi olan maktulün kendisine yönelik tavır ve davranışlarını ablası ...’e anlatmasına karşın, ablasının ...’ya inanmadığı, maktulden çekinen ...’nın evlenip bu ortamdan kurtulabilmek maksadıyla nişanlandığı, bunu duyan maktulün nişanının bozulmasına yol açacak davranışlar sergilediği ve ...’nın üç ayrı evlenme girişimine engel olduğu, sanığa sesli mesajlarla hakaret ettiği ve tehdit içerikli sözler sarf ettiği, maktulün eşi ...’in olaydan hemen sonra kollukta verdiği ifadesinde bu hususu “Elinde cep telefonu ile kız kardeşim ...’ya sesli mesaj gönderdiğine şahit oldum ve sesli mesajda ‘Telefonuma cevap vermezsen seninle birlikte olduğumu herkese söylerim, seni internete veririm.’ dediğini duydum ancak korkumdan ve utancımdan ne eşime ne de kız kardeşime hiçbir şey söylemedim.” şeklindeki ifadesiyle doğruladığı, ...'nın olay günü annesi ve babasıyla birlikte kaldığı evde kız kardeşleri ..., ... ile ...’in eşi sanık ... ve ...’nin eşi ... ile maktulün de çocukları olan yeğenleri 11 yaşını ikmal etmiş ..., 13 yaşını ikmal etmiş ... ile 19 yaşındaki ...’nin de bulunduğu kalabalık ortamda yemek yapıp birlikte yedikleri, yemeğin ardından saat 23.00 sıralarında aracına binerek evden çıkan ...’nın yakınlarda ikamet eden maktul ...’nun evine tek başına gittiği; içeri girer girmez maktule yönelik olarak "Sen ne yapmak istiyorsun şerefsiz, benim namusumla oynamaya utanmıyor musun?" dediği, bu hususun o sırada evde bulunan maktulün eşi ... tarafından teyit edildiği, tartışma sırasında ...’nın suçta kullanılan tabanca ile birden fazla kez ateş ederek maktulü öldürdüğü ve aynı gün saat 23.55 sıralarında ...
    Polis Merkezi Amirliğine giderek suçta kullandığını belirttiği 444022 seri numaralı tabanca ile teslim olduğu, ... hakkında haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün Yargıtay 1. Ceza Dairesince onanarak kesinleştiği, ...'nın kız kardeşi ...'in eşi sanık ... hakkında ...’yı kasten öldürme suçuna azmettirdiği iddiasıyla açılan davada ise sanığın atılı suçu işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle beraat karar verildiği, hükmün temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece “... ve ...'ın ile sanık ...'nın kaçamaklı kabulünden, sanık ...'nın olaydan bir gün evvel suçun asli faili olan baldızı ...'ya suçta kullanılan tabancayı, suçta kullanacağını bilerek verdiği böylece TCK'nın 39/1 maddesinde tanımlanan, ...'nın suçuna yardım eden olarak katıldığı anlaşıldığı hâlde, oluşa ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulduğu, Yerel Mahkemece bozmaya direnilerek yeniden sanığın beraatine karar verildiği anlaşılan dosyada;
    Tanıklar ..., ..., inceleme dışı sanıklar ... ve ... ’nun aşamalarda değişmeyen istikrarlı beyanlarında; olay günü evde yenilen kalabalık akşam yemeğinden sonra evin damında oturup vakit geçirdikleri sırada, sanık ...’nın 4 yaşındaki kızı Nisagül’ün elinde bir tabanca görmesi üzerine kızarak çocuğun elinden aldığı silahı ortadan kaldırması için ...’ya verdiği, ...’nın da silahı alarak aşağı indiği yönündeki anlatımları, ...’nın babası ...’nun kurusıkı olduğunu düşündüğü bir tabancayı olaydan bir hafta kadar önce sokakta oynayan çocukların elinden alarak eve getirdiğine ve silahı evinde bulundurduğuna ilişkin beyanı, olaydan hemen sonra ...’in evine gelen Kolluk görevlilerinin bu tabancayı sormaları üzerine sanık ...’ın ... numaralı ... Mod 88 Cal. 9 mm ibareli, 9 mm çapında ses ve gaz fişeği atan, 9 mm çapında özel olarak imal edilmiş fişekleri de atabilen yarı otomatik tabancayı Kolluk görevlilerine teslim etmiş oluşu, maktulün vücudundan çıkan mermi çekirdeği ile olay yerinde bulunan kovanların söz konusu silahtan değil ... ’nun teslim olduğu sırada Kolluk görevlilerine vermiş olduğu 444022 seri numaralı tabancadan ateşlenmiş olduğuna ilişkin uzmanlık raporu, maktulün eşi ...’in Mahkemedeki “Eşim ... eve gelmişti üstünü değişti, tabancasını sehpanın üzerine koydu, tabancası siyah renkli üzerinde nakışları vardı. Eşim ... silahsız gezmezdi, ruhsatlı silah da aldı, onu da yakalattı silaha düşkündü.” ; maktulün kızı ...’nun Mahkemedeki “Babam Maraş’a gitmişti 2 - 3 gün eve gelmemişti, daha sonra babam geldi, tabancasını sehpanın üzerine bırakmıştı, siyah renkli idi, nakışları vardı, tetik bölümü yuvarlaktı,”, maktulün oğlu ...’ın Mahkemedeki “Ben polis merkezinde ‘... belinden gri siyah karışımı bir silah çıkardı, teyzem ...’ya verdi” şeklinde beyanda bulunmadım, benim duruşmada verdiğim ifadem geçerlidir, polis merkezinde alındığı söylenen ifademi kabul etmiyorum.” şeklindeki ifadeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 45. maddesinin 2. fıkrasında hüküm altına alınan “Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, kanunî temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak dinlenebilirler.” hükmü gözetildiğinde, 11. yaşını ikmal etmiş olan ... ile 13. yaşını ikmal etmiş olan ...’nun üçüncü derece kan hısımları olan teyzeleri ile ilgili olarak yürütülen soruşturmada tanıklıktan çekinme hakları bulunduğu hâlde ancak kanuni temsilcilerinin rızasıyla, tanık olarak dinlenebilecekleri gözetilmeden Kanun’un emredici hükmüne aykırı olarak tespit edilen ve Kovuşturma aşamasında da ifade sahiplerince kabul edilmeyen, Kolluktaki bilgi sahibi sıfatıyla alınan bu beyanların delil olarak değerlendirilmesinin mümkün olmayışı hep birlikte değerlendirildiğinde; sanık ... hakkında kurulan beraat hükmünde direnilmesine ilişkin Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin isabetli olduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla diğer yönleri usul ve yasaya uygun Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanık ...’ın, inceleme dışı sanık ... ’nun maktul ...'ya yönelik kasten öldürme suçuna yardım eden olarak iştirak ettiği sabit olduğundan, direnme kararına konu hükmün bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Sanık ...’ın, inceleme dışı sanık ...’nun kasten öldürme suçuna yardım etmek suretiyle iştirakinin bulunmadığına ilişkin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
    2- ... 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin usul ve yasaya uygun direnme kararına konu 04.12.2015 tarih ve 232-327 sayılı hükmünün ONANMASINA,
    3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 03.03.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.



    Hemen Ara