Esas No: 2019/356
Karar No: 2022/153
Karar Tarihi: 08.03.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/356 Esas 2022/153 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2019/356 E. , 2022/153 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Sanık ...'ın olası kasıtla kasten yaralama suçundan TCK’nın 37/1. maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 86/1, 86/3-e, 21/2, 62, 51 ve 53/1. maddeleri uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve ertelemeye ilişkin ... Anadolu 58. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 23.06.2015 tarih ve 30-522 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 08.04.2019 tarih, 2268-7571 sayı ve oy çokluğuyla, hak yoksunluğuna ilişkin kısmın hükümden çıkartılması suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiş,
Daire Üyeleri H. Canan ve M. Demirel; "...Olay sırasında sanıklardan ...'ın silahı tutukluluk yaptığı için ateş edemediği tanık beyanlarıyla sabit olduğundan mağdur ...'in sanıklardan...'ın ateş etmesi sonucu olası kasıtla yaralandığı anlaşıldığından ve yerleşik uygulamada olası kasta iştirak kural olarak mümkün olmadığından sanık ...'ın TCK'nın 37. maddesi kapsamında fail olarak mağdurun olası kasıtla yaralama suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi kanaatinizce mümkün görülmediğinden beraatine karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 09.05.2019 tarih ve 310677 say ile;
“...Sanık ...'ın ele geçirilemeyen tabancası ile ateş ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı bir delil bulunmamaktadır. Ele geçirilemediğinden sanığın tabancasının atışa elverişli olup olmadığı da belirlenememiştir. Yapılan soruşturma sonucunda olay yerinde ele geçen 9 mm çaplı boş kovanların aynı-tek ateşli silahtan atıldığı anlaşılmış, ele geçirilen mermi çekirdeği gömlek parçalarının incelenmesinde ise olayda birden fazla ateşli silah kullanıldığına ilişkin bir tespit yapılamamıştır. Olaydan hemen sonra yakalanan sanık ...'ın el svaplarında atış artığına da rastlanmamıştır. Bu çerçevede olası kasıtla yaralama suçunu işlediğine dair kesin bir delil bulunmayan sanık ...'ın fail olarak TCK'nın 37. maddesi kapsamında, fail olarak mahkûmiyetine karar verilmesi kanaatimizce mümkün görülmemekte olup, dosya kapsamına göre mağdur ...'in sanık ...'ın silahından çıkan mermi çekirdeğinin isabeti sonucu yaralandığı hususunda da bir tereddüt bulunmamaktadır. 5237 sayılı Kanun'a göre suçun işlenişine yaptığı katkı tek başına yasal tanıma uygun bulunmayan diğer suç ortakları şerik olarak kabul edilmektedir. Şeriklikte azmettirme ve yardım etme biçiminde iki farklı görünüş şekli vardır. Şeriklerin, gerçekleşen yasal tanıma uygun haksızlıktan ancak bağlılık kuralı vasıtasıyla sorumlu tutulmaları mümkündür. Olası kasıtla işlenen suçlarda gerçekleşen neticeye göre faillerin sorumluluğun belirlenmesi gerektiğinden sanık ...'ın şerik olarak sorumlu tutulması da mümkün değildir. Bu nedenlerle, sanığın üzerine atılı olası kasıtla yaralama suçundan beraatine karar verilmesi gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 27.05.2019 tarih, 12316-11612 sayı ve oy çokluğuyla itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık ...'ın, inceleme dışı diğer sanık ...'ın işlediği olası kasıtla yaralama suçuna TCK'nın 37. maddesi kapsamında "müşterek fail" veya TCK'nın 39. maddesi kapsamında "yardım eden" sıfatıyla iştirak edip etmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
21.10.2014 tarihli tutanakta; aynı tarihte saat 00.45 sıralarında .... sayılı yerde bulunan... isimli ... yerinde meydana gelen kurşunlama olayında yaralanan ... isimli şahısla... ... Hastanesinde yapılan görüşmede, "Kendisini yaralayan şahıs ya da şahısları görmediğini" söylediği, yaralının akrabası olduğunu belirten ... isimli şahısla yapılan görüşmede “Olay yerinde olduğunu, ...isimli ... yeri önüne siyah renkli, plakasız Renault Latitude marka araçla gelen, aralarında daha önceden husumet olan isimlerini ... ve ... olarak bildiği şahısların araçtan inmeden ateş ettiklerini, ...'ın birkaç el ateş ettiğini, ...'ın silahı araç camından çıkardığını, silahın tutukluk yaptığı için ateş edemediğini” beyan ettiği, yapılan araştırmalar sonucu ... isimli şahsın evine gidildiğinde "Bahse konu olaydan haberinin olmadığını, evden hiç çıkmadığını" ifade ettiği, ... isimli şahsa ise ulaşılamadığının bildirildiği,
21.10.2014 tarihli tutanakta; aynı tarihte saat 01.40 sıralarında Kayışdağı Mahallesi, Kayışdağı Caddesi ve Güler Sokak kesişiminde bulunan Clup Leon isimli müzikhol önünde silahla yaralama olayı olduğunun bildirilmesi üzerine olay yerine gidildiği, Kazım Kekeç isimli şahsın elindeki şeffaf bir poşet içerisinde bulunan 2 adet kovanı cadde üzerinde bulduğunu belirterek teslim ettiği, 2 adet kovanın muhafaza altına alındığının belirtildiği,
21.10.2014 tarihli olay yeri inceleme raporunda; ...isimli ... yeri önü kaldırım üzerinde ve E5 istikametine doğru damlalar şeklinde kana benzer kırmızı lekeler ile mermi çekirdeği gömlek parçası olduğu, ... yeri içerisi uzun koridor sonu kapı üzerinde güvenlik kamerası görüldüğü, ...isimli ... yeri yan tarafında 197/A sayılı yerde bulunan Yeditepe Kıraathanesi isimli ... yerinin 2x0,60 metre ebadındaki vitrin camının komple çatlak olduğu, bu camın alt kısmında muhtemelen mermi çekirdeği deliği olduğunun ifade edildiği,
... ... ... Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 21.10.2014 tarihli geçici raporda; sanık ...'ın vücudunda harici lezyona rastlanmadığının belirtildiği,
... ... ... Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 21.10.2014 tarihli geçici raporda; inceleleme dışı sanık ...'ın sol arka kesimde ön yüzde 1 cm uzunluğunda düzenli sınırlı ve lateralde yaklaşık 1,5 cm uzunluğunda düzenli sütüre edilmiş kesi olduğunun bildirildiği,
... ... ... Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 21.10.2014 tarihli geçici genel adli muayene raporunda; katılan ...'in sol tibia ön yüz medialde giriş yeri, sol gastrocinemusta çıkış deliği olduğu, periferik nabızların açık olduğunun belirtildiği ve aynı hastane tarafından düzenlenen konsültasyon notunda; "sağ kruris posterior medialde giriş deliği, kruris anterior medialde çıkış deliği gözlenen kurşunlanma, ayak bileği eversiyon inversiyon dorhal fleksiyon, ayak ve parmak hareketleri doğal, nvs defisit yok. Periferik nabızlar palpabl. Yara yeri yıkandı debride edildi. Steril pansumanla kapatıldı. Kısa bacak atel yapıldı. Hastaya tetavax uygulanması, antibiyoterapi düzenlenmesi önerilir. Buz elevasyon önerilir. Erken poliklinik kontrolü uygundur" ibaresinin yazılı olduğu,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 21.10.2014 tarihli raporda; katılan ...’in sol ayağından kurşunla yaralandığı, sol tibia ön yüzde medial giriş yeri, sol gastrocinemiusta çıkış deliği mevcut olduğu, sol kruris posterior medialde giriş deliği, kruris anterior medialde çıkış deliği gözlenen kurşunlanma mevcut olduğu, periferik nabızlar palpabl olduğu, yara yeri yıkandığı, debride edildiği, steril pansumanla kapatıldığı bildirildiğine göre; kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı kanaatinin belirtildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 13.11.2014 tarihli uzmanlık raporunda; olay yerinden elde edilen 2 adet kovanın, 9 mm çaplı, Parabellum tipi fişek atar silahlarda kullanılmak üzere imal edilen 6136 sayılı Yasa'ya göre yasak niteliğini haiz fişeklere ait oldukları, 2 adet kovanın mikroskopta kendi aralarında yapılan karşılaştırılmalarında 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar aynı, tek bir ateşli silahtan atılmış oldukları, 1 adet mermi çekirdeği gömleği parçasının, çap ve tipine uygun fişeklere ait silahlarda kullanılmak üzere imal edilmiş, 6136 sayılı Yasa'ya göre yasak niteliğini haiz fişeğe ait olduğu, l adet mermi çekirdeği gömleği parçasının mikroskopta yapılan incelemesinde; çap ve tipine uygun fişek atar içerisinde yiv-set bulunan ateşli silah namlusundan atılmış olduğu ancak çarpma ve sürtünmeden mütevellit deforme olduğu ve bu deformasyona bağlı olarak üzerlerinde kısmi yapıda yiv-set izinin bulunduğunun müşahede edildiği, 2 adet mermi çekirdeği gömleği parçasının, çap ve tipine uygun fişek atar silahlarda kullanılmak üzere imal edilmiş, 6136 sayılı Yasa'ya göre yasak niteliğini haiz fişeklere ait oldukları, 2 adet mermi çekirdeği gömleği parçasının yapılan tetkikinde; çarpma, sürtünmeden ve kopmadan mütevellit üzerlerinde bulunan teşhis ve tespite elverişli nitelikteki karakteristik izleri yitirdikleri görülmüş olup bu nedenle söz konusu mermi çekirdeği gömleği parçaları üzerinde hangi silah ya da silahlardan atıldıklarının tespiti yönünde mukayeseli bir inceleme yapılması mümkün olmadığının ifade edildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 18.11.2014 tarihli uzmanlık raporunda; katılan ... ve sanık ... Yakışı'a ait el svap numuneleri ile mukayese flaster bant numuneleri üzerinde atış artıklarına rastlanılmadığının belirtildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 18.11.2014 tarihli uzmanlık raporunda; olay yerinden transfer edildiği belirtilen 8 ayrı lekeye ait genotip özelliklerin katılan ...'in genotip özellikleri ile uyumlu olduğunun bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... Kollukta; “20.10.2014 tarihinde saat 23.30 sıralarında ikametimin önünde yalnız vaziyette yürürken evime yaklaştığım sırada 4 el silah sesi duydum. Daha sonra sol bacağımda acı hissettim. Bacağımı kontrol ettiğimde kanamanın olduğunu görünce hemen oradan geçen ticari taksiye binerek... ... Hastanesine geldim. Burada tedavim yapılmaktadır. Bu olayı kimin yaptığını bilmiyorum. Kimseye husumetim yoktur. Bu olayı gerçekleştiren şahıs veya şahıslardan şikâyetçiyim. Uzlaşmak istemiyorum.”,
Savcılıkta; “Clup Leon isimli ... yeri Aziz Konuk isimli şahsa aittir ve kendisi ağabeyimin kiracısıdır. Bu kulübün bitişiğinde kahvehane vardır. Ben zaten bu kahvehanenin bulunduğu binada ikamet etmekteyim. Saat 00.00’ı geçiyordu. Memlekete gideceğim için ağabeyimin talimatı üzerine kulübün kirasını alacaktım bu nedenle dışarıdaydım. Yan tarafta tekel bulunmaktadır. Ben yanlız başına kulübün önünden geçiyordum. Birisine selam verdim bu kişi... olabilir. Benim...'le yakınlığım ve tanışıklığım yoktur. Selam verdikten sonra evime doğru gidiyordum. Bir ara sol ayağımda yanma hissettim. Ve sol tarafa doğru devrildim. Ben 4 el silah sesi duydum. Mermilerden biri de kahvehanenin camına isabet etmişti. ... beni kaldırarak hastaneye götürmüştür. Benim kimse ile düşmanlığım yoktur. Kasten bana ateş edildiğini zannetmiyorum. Niçin ateş edildi, niçin bana ateş edildiğini bilmiyorum. Daha sonra barın içerisinde kavga olduğu hususunda bir duyumum olmadı. Ben ticari taksi ile hastaneye götürüldüm. Kimin ateş ettiğini kesin olarak görmedim. Kimse ile husumetim yoktur. Ayrıca hastanede bazı kişiler kaçan şahsın lacivert bir arabayla kaçtıklarını ve kameranın değiştirildiğini söyledi. Ben beni vuran şahıstan şikâyetçiyim. Burası işlek bir caddedir, kamera kayıtlarının bulunması gerekir.”, ...'in beyanı okunarak sorulduğunda; “Kendisiyle beraber değildik, sohbet eder durumda değildik. Ben kendisine kapıdan geçerken selam vermiştim. Ben...'ın bahsettiği gibi herhangi bir araç görmedim. Kendisi bir araçtan ateş edildiğini görmüş ise ben bilemem. Ben ... ile ...'ı tanımam. ... bu şahısları görmüş ise ben bilemem. Ateş edenler olarak bildirilen... isimli şahsın Aslan mı Ateş mi olduğunu ben bilemem. Bunu... bilebilir. Hastaneye götürenler arasında... de vardı. Bu nedenle ben beni vuran şahıstan şikâyetçiyim.”, ... ile ...'ın beyanları okunarak sorulduğunda; “Beyanlarının doğru olup olmadıklarını ben bilemem. Aralarında husumet olup olmadığını da bilemem.”,
Mahkemede; “Sanıklardan şikâyetçiyim, davaya katılma talebim var. Sanıkları tanımam. Kendileri ile herhangi bir husumetim yok. Müştekilerden Deniz ve ...'ı köylüm olmaları nedeniyle tanırım, samimiyetim yok. Olay sırasında da birlikte değildik. Ben evimin kapısından girmek üzere iken açılan ateş sonucu yaralandım, ateş açan kişileri göremedim. Benim evimin kapısı barın kapısının yan tarafındadır. İki üç tane araç vardı, vişne rengi olan hareket hâlindeydi. Bu nedenle ateş açılanın da o araç olduğunu tahmin ediyorum.”, ...'in soruşturma aşamasındaki ifadesi okunarak sorulduğunda; “Ben... ile birlikte değildim, vurulduktan sonra onları gördüm, olay yerinde İsmail ve Deniz de yoktu. Benim kimseyle bir husumetim yoktur. Kimin yaptığını bilemiyorum. Hastanede yatarken polis bana bu isimleri söyledi, yoksa kendilerini tanımıyorum.”,
Tanık Kazım Kekeç Kollukta; “21.10.2014 günü saat 01.30 sıralarında hâlen çalışıyor olduğum Kayışdağı Mahallesi, Kayışdağı Caddesi, Güler Sokak içerisinde bulunan... içerisine yaralı bir şahıs geldi ve sonrasında dışarı çıktı. Ben de peşinden gittiğimde 2 adet boş fişek buldum. Polisler gelip alır diye geçici muhafaza ettim. Aradan kısa bir süre sonra polisler geldi olayı sordular. Ben de kısaca bildiklerimi anlattım ve muhafaza etmiş olduğum boş kovanları da kendilerine teslim ettim. Yaralı şahıs bizim kulübümüzün de olduğu binanın sahibidir. Kendisini vuran şahısları görmedim. Tüm bildiklerim bundan ibarettir.”,
İnceleme dışı davanın katılanı ... Kollukta; “21.10.2014 günü saat 00.30 sıralarında Kayışdağı Caddesi’nde bulunan...’un kapısında ... ile beraberdik. Sonrasında siyah renkli plakası olmayan Renault Latitude marka araçtan bize doğru 2-3 el ateş açıldı. Ayrıca bu aracın içinde adını ... ve ... olarak bildiğim önceki gün sebze hâlinde tartıştığımız şahıslar vardı ve bize önce... ateş açtı, daha sonrasında ... adlı şahıs ateş etmek istedi fakat silahı tutukluk yaptı. Ateş açılması sonucu yanımda bulunan ... sol baldırından vuruldu. Bize ateş açan şahıslar olay yerinden yukarıda belirttiğim araçla kaçtılar. Yaralanan ...’i hastaneye götürdük. Olayda herhangi bir yara almadığım için doktor raporu almak istemiyorum. Bahse konu olayla ilgili olarak ... ve ... adlı şahıslardan davacı ve şikâyetçiyim. Uzlaşmak istemiyorum.”,
Savcılıkta; “Ben Karakolda ifademi belirttiğim gibi 00.30 sıralarında...’un kapısının önünde bulunuyordum. Kulüpte çalışan bir arkadaşımı görmek amacıyla gelmiştim. ...'in belirttiği gibi arkadaş da değiliz ancak kendisini şahsen tanırım. Geçerken bana selam verdiği doğrudur. ...’le hâl hatır konuşması yaptığımız sırada ...'ın sırtı caddeye dönüktü, benim yüzüm dönüktü, bu arada siyah renkli bir araba önümüzden geçerken sağ ön taraftaki şahıs bize doğru ateş etti. Arka koltuktaki de ateş etti ancak silah tutukluk yaptı. Arabanın plakası sökülmüş vaziyette idi. Arabanın sağ önünde oturup ateş eden ... idi kesin olarak tanıdım. Araba yanımızdan geçen sağ önde oturan... bizim tarafımıza yakın vaziyette oturuyordu. Arka koltukta oturan ... idi. Ön iki dişi kırık gibidir, bu nedenle iyi teşhis ettim. Ancak o da ateş etmek istedi ancak tabancası ateş etmedi. Bu iki şahısla ben tartışmıştım. Ben halde çalışırım. Club Leon’un ortağı dayımın oğlu ...’dır. Kulüpte daha önceden olay olmuş, sebze halinde karşılaştığımızda dayımın oğlu vardı. Burada sebze halinde bıçak çektiler. Ancak bu olayı karakola intikal ettirmedik, bu nedenle ateş ettiklerini zannediyorum. Bence bu şahıslar beni vurmak amacıyla ateş etmişlerdir. Ancak ateş ettikleri zaman yakın mesafeden ateş etmişlerdi. Beni korkutmak amacıyla ateş ettiler. Herhangi bir yara almadım. Bu iki şahıstan şikâyetçiyim. Bu şahısları kesin olarak teşhis ettim. Ateş edildiğinde kahvehanenin camı kırıldı. Bu sırada ... yaralandı. Hastaneye ben de gitmiştim. Sırtı dönük olduğu için ... şüphelileri görememişti. Bu nedenle ...'in anlatımları doğrudur.”,
Mahkemede; “Sanıklar hakkındaki şikâyetim devam ediyor, davaya katılma talebim vardır. Ben barın önündeydim, ... da benim önümdeydi, ateş açılan araç koyu renkli Latitude marka bir araçtı, aracı kullananı görmedim ancak iki kişi ateş etti. O ateş edenleri gördüm, huzurda gördüğüm sanıklardı, net olarak eminim. Her ikisi de ateş ediyordu, aracın camları açıktı, kendilerini olay öncesinden tanımam, Leon barın çalışanı değilim. Kendileriyle aramda önceye dayalı husumet yoktur. Sanığın bahsettiği kavga olayında da yoktum. Şahıslar bizim tarafımıza doğru ateş ettikleri için ... olmasaydı ben vurulacaktım. Biz kapının önünde ben, ... ve Tayfun isimli bir arkadaş vardı.”, soruşturma aşamasındaki ifadesi okunarak çelişki nedeniyle sorulduğunda; "Ben bardaki kavgada yoktum, ancak hale Deniz, ben ve İsmail birlikte gittik. Haldeki kavgada vardım ayrıca ateş açılan aracın ön yolcu koltuğunda..., arka tarafta ... oturuyordu. ...'ın silahının patlamasını duydum. ...'ın silahının patladığını duymadım. O nedenle tutukluk yaptığını söyledim.",
İnceleme dışı davanın katılanı ... Kollukta; “20.10.2014 günü, 34 LKM 36 plaka sayılı aracımla yanımda bulunan abim ... ile Kayışdağı Mahallesi, Kayışdağı Caddesi, Güler Sokak üzerinde park etmek için yavaşladığım esnada önümüzde bulunan Renault Latitude marka plakası olmayan siyah renkli bir araçtan ismini daha önce aramızda husumet yaşadığımız için bildiğim ... isimli şahıs aracın arka camından elinde bulunan açık renk, gri ya da gümüş renkli bir silahı çıkartarak bize doğru ateş etmeye çalıştı ancak tetiği 3 sefer çekmesine rağmen silah tutukluk yaparak patlamadı. Bu aracın ön koltuğunda şoför mahalinin yanında oturan ve 20.10.2014 günü saat 03.30 sıralarında kavga ettiğimiz ancak 20.10.2014 günü 20.30 sıralarında ortak arkadaşlarımızın araya girmesi ile barıştığımız ... isimli şahıs elinde bulunan tabanca ile 2-3 el ateş etti. Bu sırada abim İsmail araçtan aşağıya indi. Ben aracı bu şahısların üzerine doğru sürdüm ve bu şahıslar oradan içinde bulundukları araçla hızlı bi şekilde kaçmaya başladılar. Ben aracımı geri çevirerek bulunduğum yere tekrar geri geldim. Bu esnada akrabamız olan ...’in sol ayağından yaralanmış olduğunu ve hastaneye kaldırılmış olduğunu öğrendim. Ayrıca 20.10.2014 günü saat 03.30’da hal civarında kavga etmiş olduğumuz ... isimli şahsı, tanımadığım onun kendi arkadaşları bıçakla yaraladılar. Ben bize silahla ateş eden ve akrabam ...'i yaralayan ... ve ... isimli şahıslardan şikâyetçiyim. Uzlaşmak istemiyorum.”,
Mahkemede; “Sanıklar hakkındaki şikâyetim devam ediyor, davaya katılma talebim vardır. Olayın olduğu sırada benim yanımda ... olduğu hâlde barın önüne araçla yeni gelmiştik, arabayı park etmiştik, araçtan daha inmemiştik. Arkamızdan plakaları olmayan, siyah renkli bir araçla geldiler. Ön tarafta aracın içine çömelmiş vaziyette...'ı gördüm, saçlarından tanıdım, arka tarafta da ... vardı. ... bize doğru ateş etmek istedi ancak silahı patlamadı. ... da barın önüne doğru ateş etti.”,
İnceleme dışı davanın katılanı ... Kollukta; “20.10.2014 günü saat 23.30 sıralarında Kayışdağı Mahallesi, Kayışdağı Caddesi, Güler Sokak kesişimine araba ile birlikte kardeşim ... da yanımda iken yaklaştık. Tam önümüzde plakası olmayan çalışır vaziyette Renault Latitude marka cam filmli bir araç vardı. İsmini daha önceden husumet yaşadığımız için bildiğim ... isimli şahıs arka camdan eli dışarıda silah çıkartarak bizim arabaya doğru ateş etmeye çalıştı silah tutukluk yapınca ateş edemedi. Sonrasında 20.10.2014 günü saat 03.30 sıralarında hal mevkisinde kavga etmiş olduğumuz ve 20.10.2014 günü silahla yaralama olayından 2-3 saat kadar önce barıştığımız ... isimli şahıs da elinde silah ile arabanın camından akrabam ... ile ...’e doğru 2 el ateş etti. Sonrasında silah tutukluluk yapınca patlamadı. Biz de üzerlerine arabayı sürünce korkarak bahse konu plakasız araç ile kaçtılar. Biz araçtan aşağıya indiğimizde akrabam olan ...'i yaralanmış şekilde yerde yatar vaziyette gördüm ve hemen 112 ile 155 ekiplerini aradım. Bahse konu olayda herhangi bir yaralanmam olmadığı için doktor raporu almak istemiyorum. Bana ve kardeşime ateş eden, akrabam ...'i silahla yaralayan ismini ... ve ... olarak bildiğim şahıslardan şikâyetçiyim. Uzlaşmak istemiyorum. Ayrıca 20.10.2014 günü hal civarında kavga etmiş olduğumuz ... isimli şahsı da biz değil arkadaşları bıçakladı ancak ben tanımıyorum, görsem de tanımam zaten.”,
Savcılıkta; “21.10.2014 günü gece yarısından sonra tabanca ile vurulan ... benim köylüm ve uzaktan akrabamdır. Deniz erkek kardeşimdir. Bulunduğumuz yerde kahvehane ve bitişiğinde bar bulunmaktadır. Kapıları ana yola bakar. Kardeşim ile birlikte arabamızdan indik amacımız bara girmekti. ... ve ... ile halde Bostancı Carrefour’da bulunan halde kavga etmiştik. Ancak bu olay karakola intikal etmemişti. Ancak ateş edilme olayından birkaç saat önce ... ile bir akrabası gelerek benden özür dilemişti. Barış teklif etmişlerdi. Biz de kabul etmiştik. Ancak her nedense olay gecesi bizi takip etmişler. Biz barın önünde dikilirken arka taraftan siyah plakasız bir arabanın geldiğini gördük. Direksiyondaki şahsı tanımıyorum. Sağ önde ..., arkada ise ... oturuyorlardı. Bize doğru ateş ederek kaçtılar. Biz yolun sağ tarafın barın önünde idik arabada arkamızdan geldiği için şöförün sağ tarafındaki... bize yakın olan tarafta bulunuyordu. Esasen ikisi de ateş ettiler ancak ...'ın silahı tutukluk yaptı. ...'ın attığı silahtan ... yaralandı. Biz barın kapısına yaklaştığımız zaman mağdur ... da barın önünde duruyordu. ... da aynı binada oturur. Bu ateş edilme olayında ... baldırından yaralandı, başka yaralanan olmadı. Bu nedenle ...'ı yaralayan...'dır. Araba siyah renkli Latitude marka bir araçtı. Karakola olayı görüntüleyen bir CD vermiştim. CD'yi ben de inceledim. Ateş edilme anı ve araba net olarak gözüküyor ancak ateş eden teşhis edilemiyor. Ateş edildiği an ... ve ben arabadan inmiştik. Olay saati 03.30 olabilir. Bu arada düzeltiyorum barın önünde arkadaşımız ... de vardı. Bir önceki gün halde meydana gelen kavgada ben, kardeşim Deniz ve ... vardı. Esasen üçümüze ateş edildi ancak tesadüfen ... yaralandı. Araba plakasızdı. ... ve...'dan bize doğru ateş ettikleri için ben de şikâyetçiyim.”, ...'ın beyanı okunarak sorulduğunda; “... 2-3 el kadar ateş etmişti. ... 2 el ateş etmek istedi daha doğrusu ... ateş etti mermiler boşa gitti silahı da tutukluk yapmıştı. Bu nedenle ...'ı yaralayan...'tır. Şüphelilerin inkara yönelik savunmaları doğru değildir. Bizim beyanlarımız doğrudur.”,
Mahkemede; “Sanıklar hakkındaki şikâyetim devam ediyor. Davaya katılma talebim vardır. Leon barın bulunduğu bina akrabalarımın binasıdır. Leon barla bir ilgim yoktur. Ben halde çalışıyorum. O gün akşam ... ile... barda kavga etmişler. Binada da oturanlar rahatsız olmuş. Beni aradılar, ...'ı halden tanıyorum. Diğerini tanımıyorum. Telefonda ben kendilerine insanların rahatsız olduğunu söyledim, daha sonra bunlar beni telefondan arayarak hale çağırdılar, ben de yanımda Deniz ve... ile birlikte gittim. ... ile konuşurken... kabadayı tavırlara girdi, bu nedenle kavga ettik. Kendisine bir iki tane yumruk atınca kaçıp gitti. Bahsettiği gibi bıçakla yaralama yoktur. Ertesi gün öğleden sonra ...'ın akrabaları geldi, araya girdiler. ... ile barıştık. Akşam saatlerinde biz araçla barın önüne kardeşimle birlikte gelmişken siyah, plakasız bir araç geldi, araçtan hem barın önüne hem de bizim aracımıza doğru ateş edildi. Ateş edenlerden biri...'tı, diğerinin ... olup olmadığından tam emin değilim. ...'ın silahı ateş ediyordu, diğeri ateş edemedi.”,
İnceleme dışı sanık ... Kollukta; “Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Ben 20.10.2014 günü sabah saatlerinden 21.10.2014 günü saat 10.00’a kadar ismini ve adresini vermek istemediğim bir ablamın evinde misafir olarak kaldım. Burada kalmamın sebebi de yaralandığımdan ailemin haberinin olmasını istemememdi. Bana anlatılan şekilde ben silah kullanmış değilim. Silahım yoktur. Ben zaten bir gün öncesinden bıçakla yaralanmıştım. İstirahat hâlindeydim. ... isimli şahsı tanımam. Kendisini ben yaralamadım kimin yaraladığımda bilmem. Konu ile alakalı olarak söyleyeceklerim bundan ibarettir. Konu ile alakalı olarak bana iftira atan şahıslardan şikâyetçiyim. Uzlaşmak istemem.”,
Savcılıkta; “Ben Emniyette verdiğim ifademi tekrar ederim. Adı geçen şikâyetçi mağdur ... isimli şahsı tanımıyorum. Ayrıca isimlerini söylediğiniz ..., ..., ... isimli şahıslardan sadece ... isimli şahsı isim olarak biliyorum. Bu şahıslarla benim önceye dayalı herhangi bir tanışıklığım yok ancak ben Eylül Bar isimli barda bulunduğum sırada 18.10.2014 tarihinde ... isimli arkadaşım beni aradı. Leon barda olduğunu söyledi. Ben de ...'ın yanına gittim. Birlikte barda oturduğumuz sırada yanımıza bir bayan şahıs geldi, oturdu, içki içtiğimiz sırada küfürlü konuştu. Biz bunun üzerine Leon bardan ayrıldık, ... ile birlikte halin oraya geçtik. O esnada ...'a telefon geldi. Telefonun sonrasında saat 01.00 sıralarında yaklaşık 8-10 kişilik bir grup hale yanımıza geldiler. ...'ı alıp aralarında götürdükleri sırada ben müdahale ettim. Olay nedeniyle ismini İsmail olarak öğrendiğim şahıs bana tabanca çıkarttı. Ben tabancayı görünce kaçtım arkamdan 2 el ateş etti. Ben 4 numaralı yazıhaneye kaçtım, saklandım. İsmail denen şahıs geldiğinde silahlı elinden tuttum. Birbirimizle itişip kalkışırken İsmail isimi şahısla gelen şahıslar gelip sol bacağımdan beni bıçakla yaraladılar. Biz hastaneye gittik, hastaneye gittiğimizde şikâyetçi olmamam için yeniden telefon açtılar. Bu nedenle şikâyetçi olmadım ve isim vermedim. 20.10.2014 günü İsmail denilen şahıs ve arkadaşlarıyla bizim büyüklerimiz gidip barışmışlar, uzlaşmışlar. Ben de o gün yaralı olduğum için hiç dışarıya çıkmadım. Abla dediğim bir bayanın evinde yattım. Benim ... isimli şahsın silahla yaralanması olayı ile ilgili uzaktan yakından bir ilgim yoktur. Ayrıca benim bıçakla yaralanma olayı ile ilgili hastanede polise ayrıca bilgi vermiştim ancak ayrıntı anlatmadım ve isim söylemedim. Ben yaralanma eylemim nedeniyle ben de İsmail isimli şahıs ve yanındaki şahıslardan şikâyetçi ve davacıyım. Benim tabancam yoktur. Şikâyetçi olan şahıslar yalan söylemektedirler, suçsuzum.”,
Adli kontrol kararı verilmesi talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; “Ben bu hususta daha önce verdiğim savunmaları tekrar ediyorum suçsuzum serbest bırakılmamı talep ediyorum.”,
Yakalama kararı üzerine çıkarıldığı Mahkemede; “Ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ruhsatsız silah bulundurmadım. Kimseye ateş etmedim. Olay tarihinde arkadaşım ... ile birlikte Leon isimli bara gitmiştik orada bir tartışma oldu. Bunun üzerine orada bir kavga oldu. ... ile bar görevlileri tartıştılar araya girdim, ayırdım. Oradan çıktıktan sonra çalıştığım hale gittim ... da yanımda idi. Daha sonra bar sahipleri 8-10 adam ile geldi. ...’ı götürmek istediler ben müdahale edince İsmail isimli şahıs tabanca çıkardı iki el ateş etti ben de kaçtım. Daha sonra bunlardan biri arkamdan geldi ve baldırıma doğru iki defa bıçak vurdu, baktığımda bu kişi İsmail idi. Daha sonrasında beni ... ... isimli arkadaşım hastaneye götürdü. Bu kez de şikâyetçi olmamam için aradılar. Ben de evde yattım dinlendim daha sonra 20.10.2014 günü bu bara ateş edilmiş bu ateş eden ben değilim benimle ilgisi yoktur. Benim tanıklarım vardır mahkemesine bildireceğim, suçsuzum, beraatımı isterim. Karşı taraftan da şikayetçiyim. Hakkımda şikâyetten vazgeçme olur ise kabul ederim. Onlar da şikâyetten vazgeçer ise ben de vazgeçerim. Mahkûmiyetime karar verilecek olur ise kamuya yararlı işte çalışmayı isterim.”,
Mahkemede; “Atılı suçu kabul etmiyorum. Olay günü ben türkü bara gittim. Arkadaşım ... ise Leon bardaymış. Çıkışta beni çağırdı, gece saat 00.00-01.00 civarlarıydı. Gittiğimde ... yalnız oturuyordu, canı sıkkındı, içerde de müşteri yoktu. Orada çalışan bayan bizden bira ısmarlamamızı istedi. Biz de acıyıp kendisine bir bira ısmarladık. Birasını içti, biz kalkıyorduk ki bir tane daha bira istedi. Biz de işimiz olduğunu kalkacağımızı söyleyince bize küfretti. Bunun üzerine ... orda çalışan personele kadını kastederek 'Siz nasıl personel çalıştırıyorsunuz, bize küfretti' dedi. Bu nedenle Leon bardaki çalışanlarla aramızda kavga olayı yaşandı. Sonra biz bardan ayrılıp hale gittik. Leon barın çalışanları telefon açtılar. ... da halde olduğumuzu söyledi ve bana da 'Konuşmaya geliyorlar' dedi. Yanımıza geldiklerinde ...'ı dışarı çıkardılar, ben de peşlerinden gittim 'Nereye götürüyorsunuz?' dedim. Müştekilerden İsmail isimli kişi 'Bizi gece gece evimizden ettiniz, illa ki silah mı çıkaralım?' dedi ve bıçakla beni bacağımdan yaraladı ancak araya büyükler girdiği için ben kendisinden şikâyetçi olmadım. Hatta ailem böyle görmesin diye tanıdığım olan Birsen Çetin'in evine gittim. Ben gittiğimde sabah 08.00 civarıydı, ertesi gün 08.00'e kadar onun evinde kaldım. Yani dosyadaki yargılamaya konu kurşunlama olayı ile hiçbir ilgim yoktur, zaten bacağımdan yaralı olduğumu için Birsen'in evindeydim, buna ilişkin binanın kamera kayıtlarını istedim ancak çıkartamadılar. Hatta haldeki olaya ilişkin kamera kayıtlarını istediğimizde bizi yaralayanlar olayın geçtiği 4 nolu yazıhanenin sahipleriyle arkadaş oldukları için kayıtları vermediler ‘Sizi barıştıralım’ dediler. Müşteki ...'ın dediği gibi benim kesinlikle vişne rengi aracım yok. Benim aracım beyaz Kia Bongo marka pazar aracıdır.”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık ... Kollukta; “..., ..., ... ve ... isimli şahısları tanımıyorum. Daha önce de aramızda herhangi bir husumet yaşanmadı ancak 20.10.2014 günü saat 03.30 sıralarında arkadaşım olan ...'ın bıçaklanması ile alakalı olarak tanımadığım kişilerce ve bu ismini saymış olduğunuz kişilerle bağlantılı olduğunu düşündüğüm şahıslar ile 20.10.2014 günü saat 20.30 sıralarında Kayışdağı Caddesi’nde ismini bilmediğim bir kafede oturduk çay içtik ve büyüklerimizin de araya girmesi ile bıçaklanma olayının kapatılması ile alakalı uzlaştık ve oradan ayrıldık. Tarafıma isnat edilen suçlamaların hiçbirisini kabul etmiyorum. Ben 20.10.2014 günü saat 23.30 sıralarında yukarıda açık adresi yazılı ikametimde idim ve bu saat diliminde ... ile de hiç görüşmedim, kimseye silah ile ateş etmedim. Konu ile alakalı olarak da kimseden şikâyetçi değilim. Uzlaşmak isterim.”,
Savcılıkta; “Ben Emniyette verdiğim ifademi tekrar ederim. Atılı suçlamayı kesilikle kabul etmiyorum. 19.10.2014 gecesi ben Leon barda oturduğum sırada arkadaşım ...'ı arayarak yanıma çağırdım. ... geldiği sırada yanımıza bir bayan şahıs geldi, oturmak istedi. Ben de ‘Arkadaşımla konuşacaklarım var’ diyerek oturmasını istemediğim için küfretti. ... ile birlikte kalkıp 20.10.2014 tarihinde saat 01.00 sıralarından pazarcı olduğumuz için Küçükbakkalköy'deki hale geldik. Bu sırada Leon barda kapıda duran koruma olduğunu söyleyen bir şahıs beni cep telefonumdan aradı. Numaramı nasıl öğrendiğini bilmiyorum. Yaklaşık 5-6 kişi hale geldiler. Gelen şahısları ismen bilmiyorum. Bu şahıslardan bir kısmı babamı tanıdıklarını söylediler. Bu şahısların içinde bir tane yaşı biraz daha büyük ağabeyi vardı. ‘Biz buraya silahlarla geldik, dua edin siz tanıdıksınız’ diye söyledi. O arada... ile tartışmaya başladılar. Bunu söyleyen adam silah çıkartıp...'a sıkmaya başladı. ..., ... aradan 5 dakika geçti ‘Ben vuruldum ...’ dedi. Ben de...'ı alıp kamyonla... ... Hastanesine götürdüm. Bu şahıslar 20.10.2014 günü akşam saatlerinden amcamın oğlu ...'ı arayıp barışmak istediklerini söylemişler. Ben Celal ağabeyimle birlikte Kayışdağı'ndaki ismin bilmediğim bir kahvehaneye gittik, oturduk, konuştuk, barıştık, tokalaşıp ayrıldık. Ben buradan evime gittim. Celal ağabeyim dışında yanımda kimse yoktu. Eve gidip yattım. Sonrasında polis memurları kapıma gelip beni aldılar. Benim silahım yoktur. ... isimli şahsı tanımam. ...'in ne şekilde silahla yaralandığını bilmiyorum. Üzerime neden bu şekilde suç yüklendiğini bilmiyorum, suçsuzum.”,
Adli kontrol kararı verilmesi talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; “Ben bu hususta daha önce verdiğimi savunmaları tekrar ediyorum suçsuzum. Serbest bırakılmamı talep ediyorum.”
Mahkemede; “Atılı suçlamayı kabul etmiyorum, ben o saatte evimde yatıyordum, olaydan bir gün önce bu kurşunlanma olayının olduğu mekâna eğlenmeye gitmiştik, mekân sahipleri ile tartıştık. Biz... ile iki kişiydik, tartışma sırasında darp veya herhangi bir şey olmadı. Aynı gün aradan bir saat geçince beni cep telefonumdan aradılar, neredesin dediler. Halde olduğumu söyledim, konuşacağız deyip geldiler, ...'ı bıçakladılar. Biz yine de şikâyetçi olmadık çünkü büyükler de araya girdi. Bu önemli bir olay değil dediler. Şikâyetçi olmadık. Bu olaydan bir gün sonra o mekânın önünde ateş açılmış ancak şikâyetçi olmadığımız bir olay nedeniyle husumet beslememize bir neden yoktur. Bu olayla hiçbir alakamız yoktur.”,
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
5237 sayılı TCK'nun "Kast" başlıklı 21. maddesi; "(1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır" şeklinde düzenlenerek maddenin 1. fıkrasının ikinci cümlesinde doğrudan kast tanımlanmış, 2. fıkrasında ise; öğreti ve uygulamada “dolaylı kast” “belirli olmayan kast” “gayrimuayyen kast” “olursa olsun kastı” olarak da adlandırılan olası kast tanımına yer verilmiştir.
Buna göre, doğrudan kast, öngörülen ve suç teşkil eden bir fiili gerçekleştirmeye yönelik irade olup, kanunda suç olarak tanımlanmış eylemin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi ile oluşur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesi halinde doğrudan kastla hareket etmiş olacak, buna karşın, işlediği fiilin muhtemel bazı neticeleri gerçekleştirebileceğini öngörmesine ve bu neticelerin gerçekleşmesini mümkün ve muhtemel olarak tasavvur etmesine rağmen muhtemel neticeyi kabullenerek fiili işlemesi durumunda ise olası kast söz konusu olacaktır.
Olası kast ile doğrudan kast arasındaki ayırıcı ölçüdeki en belirgin unsur, doğrudan kasttaki bilme ve isteme unsurudur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini biliyorsa ve bunu istiyorsa doğrudan kasıtla hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir. Yine failin hareketiyle hedeflediği doğrudan neticelerle birlikte, hareketin zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sonuçları da, açıkça istenmese dahi doğrudan kastın kapsamı içinde değerlendirilmelidir. Belli bir sonucun gerçekleşmesine yönelik hareketin, günlük hayat tecrübelerine göre diğer bazı sonuçları da doğurması muhakkak ise, failin bu sonuçlar açısından da, doğrudan kastla hareket ettiği kabul edilmelidir.
Olası kastı, doğrudan kasttan ayıran diğer ölçüt ise; suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşmesinin muhakkak olmayıp, muhtemel olmasıdır. Fail, böyle bir durumda, muhakkak değil ama büyük bir ihtimalle gerçekleşecek olan neticenin meydana gelmesini kabullenmekte ve olursa olsun düşüncesi ile göze almakta; neticenin gerçekleşmemesi için çaba göstermemektedir. Olası kastta fiilin kanunda tanımlanan neticenin gerçekleşmesine neden olunacağı muhtemel görülmesine karşın, bu neticenin gerçekleşmesi fail tarafından kabullenilmektedir.
Bu aşamada "faillik" ve "şeriklik" kavramları üzerinde de durulması gerekmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda, 765 sayılı Kanun'daki "asli iştirak-feri iştirak" ayrımı terk edilerek suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayırımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
Kanun’un 37. maddesindeki;
"(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır." şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Kanun’da suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı "fail" konumundadır. Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.
"Yardım etme" ise 5237 sayılı TCK'nın 39. maddesinde;
"(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde,
"Bağlılık kuralı"da aynı Kanun’un 40. maddesinde;
"(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir." biçiminde,
Düzenlenmiştir.
Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına "şerik" denilmekte olup 5237 sayılı TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Kanun’un 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olabilecektir.
TCK’nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak,
Olarak sayılmış,
2- Manevi yardım ise;
a) Suç işlemeye teşvik etmek,
b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,
Şeklinde belirtilmiştir.
Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir.5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ... ile inceleme dışı sanık ...’ın 19.10.2014 tarihinde... isimli eğlence yerinde, burada çalışan bir kadınla tartıştıkları ve daha sonra sebze meyve halindeki ... yerlerine gittikleri, ...isimli yerde çıkan gürültüler nedeniyle aynı binada oturan kişilerin rahatsız olmaları üzerine bina sahiplerinin, akrabaları olan inceleme dışı davanın katılanı ...’ı aradığı, ...’ın da sebze halinden tanıdığı sanık ...’ı aradığı ve inceleme dışı davanın katılanları ... ile kardeşi ...’la birlikte hale gittikleri, burada çıkan tartışma üzerine inceleme dışı sanık ...’ın bacağından bıçakla yaralandığı, ancak her iki tarafı tanıyan kişilerin araya girmesiyle barıştıkları ve ...’ın bu olay nedeniyle şikâyetçi olmadığı, 20.10.2014 tarihinde saat 23.30 sıralarında sanık ... ile inceleme dışı sanık ...’ın kim tarafından kullanıldığı tespit edilemeyen plakasız, siyah renkli bir araçla...’ın önünden geçtikleri sırada, inceleme dışı davanın katılanı ...’i kaldırımda, diğer inceleme dışı davanın katılanları ... ile ...’ı da park etmeye çalıştıkları araç içerisinde görmeleri üzerine yanlarında bulunan tabancalarla ateş etmeye çalıştıkları, aracın sağ ön koltuğunda oturan inceleme dışı sanık ...’ın inceleme dışı davanın katılanları ..., ... ve ...’a doğru 4 el ateş ettiği, aracın sağ arka koltuğunda oturan sanık ...’ın tabancasının tutukluk yapması nedeniyle ateş edemediği, inceleme dışı sanık ...’ın tabancasından çıkan bir mermi çekirdeğinin o esnada kira alacağı için...’a doğru gitmekte olan kaldırım üzerindeki katılan ...’in vücuduna sol tibia ön yüzden girip sol gastrocinemiustan çıktığı, mermi çekirdeklerinden bir tanesinin...’ın bitişiğindeki kahvehanenin camına isabet ettiği, inceleme dışı davanın katılanlarına herhangi bir mermi isabet etmediği, katılan ...’in hayati tehlike geçirmeyecek ölçüde ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte yaralandığı olayda;
Tanık beyanları ile olay yerindeki tüm kovanların tek bir silahtan atıldıklarına dair ekspertiz raporuna göre, sanık ...'ın tabancayla ateş etmediğinin anlaşılması, tabancayla ateş etmeye çalıştığı, ancak tutukluk yaptığı için ateş edemediği iddia edilse de ele geçirilemeyen tabancanın atışa elverişli olup olmadığı hususunda net bir belirleme yapılamaması, yine sanık ...'ın inceleme dışı sanık ...'la birlikte bir gün önce yaşanan olay nedeniyle inceleme dışı davanın katılanları ..., ... ve ...'a yönelik suç işleme kararı aldıkları anlaşılmış olmakla birlikte, bu suç işleme kararının kasten yaralamaya ilişkin olduğuna dair kesin bir belirleme yapılamadığı gibi eylemi, katılanlara ateş edip hedefinde olmayan katılan ...'i yaralayan inceleme dışı sanık ...'ın içinde bulunduğu aracın arkasında oturmaktan ibaret olan sanık ...'ın, suçun işlenişi üzerinde müştereken hâkimiyet kurduğu kabul edilemeyeceği, bir gün önceki yaşanan olayda yaralanan kişinin inceleme dışı sanık ... olması, oluşan bu şüpheli durumun da sanık lehine değerlendirilmesi gerektiğinden, sanık ...'ın inceleme dışı diğer sanık ...'ın eylemine, TCK'nın 37. maddesi kapsamında "müşterek fail" veya TCK'nın 39. maddesi kapsamında "yardım eden" sıfatıyla iştirak ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilmediğinden sanık ... hakkında olası kasıtla yaralama suçundan beraat kararı verilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün sanık ...'ın olası kasıtla yaralama suçuna iştirak ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilmediğinden beraat kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf; Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan, olası kastla yaralama suçuna iştirak etmenin mümkün olup olmadığına ilişkindir.
Dosya içeriğine göre; olay tarihinden bir gün önce sanıklar ... ve ... Leon isimli gece kulübünde eğlendikleri sırada ... yeri görevlileri ile tartışmışlardır. Tartışmadan kısa süre sonra sanık ...'ın ... yeri çalışanları tarafından basit şekilde darp edilmiştir. Olay tarihinde kimliği tespit edilemeyen üçüncü bir şahsın kullandığı araçla sanıklar Leon isimli gece kulübünün önüne gelmişlerdir. Olay yerinde hareket halindeki araçtan önce sanık ... araç camından tabancasını çıkartıp ateş etmeyi denemesine rağmen ele geçirilemeyen tabancasının tutukluk yapması nedeniyle ateş edememiştir. Daha sonra tabancası tutukluk yapan sanık ...’ la aynı araçta arka koltukta bulunan sanık ... tabancası ile üç dört el ateş etmiştir. Sanık ...'ın tabancasından çıkan mermilerden biri olayla ilgisi olmayan ve olay yerinde tesadüfen bulunan mağdur ...'in bacağına isabet etmiştir. ... basit tıbbi müdahale ile iyileşemeyecek şekilde yaralanmıştır.
Yukarıda oluş şekli anlatılan olayda; diğer sanık ... ile aynı araçta bulunan sanık ... önce ele geçirilemeyen kendisine ait tabanca ile birden çok defa ateş etmeyi denemiş tabancanın tutukluk yapması nedeniyle eylemi gerçekleştiremediği için ateş edememiştir. Sanık ...’ın tabancasının tutukluk yapması nedeniyle aynı araçta bulunan diğer sanık ... elinde bulunan tabanca ile hedefe doğru üç dört kez ateş etmiş olay yerinde tesadüfen bulunan mağdur ... sanık ...'ın silahından çıkan mermi çekirdeğinin isabeti sonucu yaralanmıştır.
Sanık ... ateş ederken sanık ... ile aynı araçta olay yerindedir. olup önce kendisi ateş etmeyi denemiştir. Sanık ... kendisi ile aynı araçta bulunan diğer sanık ...’ın ateş ettiğini ateş edilen yönde hasımları dışında başka şahıslarında olduğunu görmekte olduğundan olay yerinde bulunan başkalarınında mutlak isabet alabileceği yaralanabileceğini öngörebilecek durumdadır.
Sanıkların birlikte karar vererek aynı kast ile rast gele ateş ederek olay yerinde isabet almaları mutlak olan şahıslardan ...‘in yaralanması suçunu iştirak halinde birlikte işlediği, ateş etme sırasında hasımlarından başka şahıslarında yaralanmasının mutlak olması nedeniyle eylemin genel kastla işlenmesi ihtimalinin çok kuvvetli olduğu halde sanıklar lehine eylemin olası kastla işlendiği kabul edilerek sanıklar lehine atıfet yaratılmıştır. Sanık ...’ın ayrıca suça iştirakinin mümkün olmadığına karar verilerek sanık lehine çifte atıfet yaratılmıştır.
İzah edilen nedenlerle sanık ...'a isnat edilen yaralama suçununa iştirak etmek suçunun sübuta erdiği, TCK'nin 37. maddesi kapsamında, fail olarak mahkûmiyetine karar verilmesinin ve mahkumiyetin Yargıtay 3. Ceza Dairesince onanmasına karar verilmesinin doğru ve isabetli olduğu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının olası kastta iştirak olmayacağına dair itirazının reddi gerektiği" görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşüncelerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmesi gerektiği yönünde karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 08.04.2019 tarihli ve 2268-7571 sayılı, sanık ... hakkındaki olası kasıtla yaralama suçundan kurulan hükmün düzeltilerek onanmasına ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- ... Anadolu 58. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.06.2015 tarihli ve 30-522 sayılı, sanık ... hakkında olası kasıtla yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün, sanık ...'ın inceleme dışı diğer sanık ...'ın eylemine iştirak ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilmediğinden beraatine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 08.03.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.