Esas No: 2020/15
Karar No: 2022/158
Karar Tarihi: 08.03.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/15 Esas 2022/158 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2020/15 E. , 2022/158 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 20. Ceza Dairesi
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda ... (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesince 25.02.2011 tarih ve 663-190 sayı ile sanık ... hakkında TCK'nın 191/2-3-4 ve 5. maddeleri uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiş, söz konusu karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığının bildirilmesi üzerine sanık hakkında yargılamaya devam eden ... (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesince 15.03.2012 tarih ve 6-297 sayı ile sanığın TCK'nın 191/1, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 08.06.2016 tarih ve 14899-5870 sayı ile;
"Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanun'un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde 'hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına',
b) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen 'Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz' hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca 'davanın düşmesine', karar verilmesinde zorunluluk bulunması" isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Dosyanın gönderildiği ... 5. Asliye Ceza Mahkemesi ise 20.12.2016 tarih ve 1065-1436 sayı ile;
"...Yargıtay bozma ilamı üzerine dosya yeniden ele alınmış, uyuşturucu kullandığı tespit edilen sanık hakkında mahkememizce yapılan yargılama üzerine 25.02.2011 tarihinde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiği, dosya kapsamı ve sanığın savunma ve son celsedeki beyanı ile sabit olduğu üzere sanığın ilk uyuşturucu olayının olduğu bu olayının dışında başka bir uyuşturucu dosyasının veya denetimli serbestlik veya tedavi tedbirinin bulunmadığı, sanığın verilen tedaviye uymadığı ve uymamada ısrar şartını da gerçekleştirdiği, zira ilk olarak tedavi planına uymaması üzerine 31.10.2011 tarihinde yazılı olarak uyarıldığı, ancak buna rağmen görüşmeye katılmadığı ve bu şekilde ısrar şartının gerçekleştiği, kaldı ki denetim sırasında yeniden uyuşturucu kullandığı, bunun da başlı başına ihlal netiliğinde olduğu, bu nedenle dosyanın yeniden ele alındığı ve sanık hakkında mahkememizce hapis cezasına hükmedildiği, kararın sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9.Ceza Dairesi'nce yapılan klasik bozma ilamının olaya uygun olmadığı, zira daha önce sanık hakkında bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verildiği, sanığın tedavi denetim serbestlik tedbirini ihlal ettiği gibi ısrar şartının da gerçekleştiği, bu durumda verilen hapis cezasının yerinde ve uygun olduğu anlaşılmakla bozma ilamına uyulmamasına..." şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.12.2017 tarihli ve 26902 sayılı "onama" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesince 10.12.2019 tarih ve 7283-7079 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan nedenlerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanun'un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası gereğince, 191. madde hükümleri çerçevesinde "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" ve 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrası uyarınca kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası gereğince “davanın düşmesine” karar verilmesi şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; Yerel Mahkemece verilen kararın "yeni hüküm" niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay'ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel Mahkemece "....Hükümlü hakkında başlanılan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükümlünün yükümlülüklerine uymadığından bahisle bila ikmal iade edilerek Mahkememize gönderilmekle dosya yeniden ele alınmış ve sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan cezalandırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçe ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kurulan ilk mahkûmiyet hükmünün, Özel Dairece; 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin sanık yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması isabetsizliğinden bozulmasından sonra yapılan yargılama sonucunda Yerel Mahkemece, sanığın 20.12.2016 tarihli oturumda yapmış olduğu; “Benim daha önce mahkemede tedavi ve denetimli serbestlik aldığım doğrudur, bu benim ilk olaydı, bundan daha önce uyuşturucu olayı olmamıştı, bu sırada ailemler ile yaşadığım bir olaydan dolayı ceza aldım, cezaevine girmemek için kaçtım, bu şekilde tedaviye uymadım.” şeklindeki savunması da esas alınıp bu doğrultuda; “...Dosya kapsamı ve sanığın savunma ve son celsedeki beyanı ile sabit olduğu üzere sanığın ilk uyuşturucu olayının olduğu bu olayının dışında başka bir uyuşturucu dosyasının veya denetimli serbestlik veya tedavi tedbirinin bulunmadığı, sanığın verilen tedaviye uymadığı ve uymamada ısrar şartını da gerçekleştirdiği, zira ilk olarak tedavi planına uymaması üzerine 31.10.2011 tarihinde yazılı olarak uyarıldığı, ancak buna rağmen görüşmeye katılmadığı ve bu şekilde ısrar şartının gerçekleştiği, kaldı ki denetim sırasında yeniden uyuşturucu kullandığı, bunun da başlı başına ihlal niteliğinde olduğu, bu nedenle dosyanın yeniden ele alındığı ve sanık hakkında mahkememizce hapis cezasına hükmedildiği, kararın sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesince yapılan klasik bozma ilamının olaya uygun olmadığı, zira daha önce sanık hakkında bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verildiği, sanığın tedavi denetim serbestlik tedbirini ihlal ettiği gibi ısrar şartının da gerçekleştiği, bu durumda verilen hapis cezasının yerinde ve uygun olduğu anlaşılmakla bozma ilamına uyulmamasına...” biçiminde bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususların sanık yönünden tartışıldığı, bu bağlamda ilk hükümde yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması özde direnme kararı niteliğinde olmayıp bozma ilamında tartışılması gerektiği belirtilen hususlar tartışıldıktan sonra, eylemli uyma neticesi verilen yeni bir hüküm niteliğindedir. Bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca ele alınması mümkün olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
... 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.12.2016 tarihli ve 1065-1436 sayılı karar eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 02.09.2020 tarihinden geçerli olarak kapatılmasına ve tüm işlerin Yargıtay 10. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 08.03.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.