Esas No: 2018/541
Karar No: 2022/166
Karar Tarihi: 10.03.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/541 Esas 2022/166 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2018/541 E. , 2022/166 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralamaya teşebbüs suçundan sanığın 86/2, 86/3-c-e, 35/2, 62 ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 3.740 TL adli para cezasıyla cezalandırılmalarına ve taksitlendirmeye ilişkin ... 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.01.2015 tarihli ve 520-50 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 04.04.2018 tarih ve 11304-3964 sayı ile;
"Sanık hakkında, tayin olunan 150 gün adli para cezasından TCK'nın 86/3-c-e maddesi gereğince ½ oranında arttırım yapılarak 225 gün adli para cezası yerine, 300 gün adli para cezasına hükmedilmesi ve sonrasında yapılan işlemlerinde buna bağlı olarak hesaplanması sonucu sanık hakkında fazla cezaya hükmedilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 12.05.2018 tarih ve 143435 sayı ile;
“...Müşteki ...'nin ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafik Denetleme İstasyonunda polis memuru olarak görev yaptığı ve olay tarihinde ...-... karayolunda denetleme yapan trafik kontrol ekibinde görevli olduğu sırada, geceleyin saat 23.35'te trafik kontrol noktasında fener ve dur ikazı ile araçları kontrol yerine yanaştırdığı sırada 1.84 promil alkollü olan sanık ...'nın sevk ve idaresindeki 48 K 0099 plakalı aracın kontrol noktasına yaklaştığında ikaza uymayarak aracının hızını arttırarak kamu görevlisi olan müştekinin üzerine sürerek müştekiyi yaralamaya çalıştığı, ancak müştekinin kendisini kurtarmak amacıyla, orta refüje atması şeklinde gerçekleşen eylemde;
Sanığın, silahtan sayılan araç ile yaralamaya teşebbüs ederek kamu görevlisinin, kendisi hakkında alkollü araç kullanması nedeniyle yasal işlem yapılmasına engellemek amacıyla hakaret ederek dur ihtaratına uymayarak TCK'nın 265/1 maddesinde yazılı suçun cebir ögesini gerçekleştirmek suretiyle, görevi yaptırmamak için direnme suçunun işlediği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 04/04/2018 gün ve 2016/11304 Esas, 2018/3964 Karar sayılı ve kasten yaralama suçuna yönelik yapılan temyiz incelemesi sonucunda, hükmün suç vasfına yönelik olarak sanığın eyleminin kasten yaralama suçu olmayıp görevli memura etkin direnme suçunu oluşturduğu kabul edilerek hükmün suç vasfına yönelik olarak bozulmasına karar verilmesi gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 10.10.2018 tarih ve 3664-9523 sayı ile; itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın müşteki polis memuruna karşı gerçekleştirdiği eylemin, görevi yaptırmamak için direnme suçunu mu yoksa kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralama suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
21.09.2014 tarihinde polis memurları tarafından düzenlenen tutanakta; ...-... yolu üzerinde polis memurları tarafından yapılan alkol kontrolü nedeniyle araçların durdurulduğu, durdurulan araçların bulunduğu sıraya alınan .... plakalı otomobil sürücüsünün önce durur gibi yaptığı, daha sonra polis memuru müşteki ...’nin üzerine doğru aracını sürüp kontrol mahallinde bulunan dubalara da çarparak ... istikametine doğru kaçtığı, söz konusu aracın sürücüsü olan sanık ... Yazıcı’nın aynı gün saat 00.44 sıralarında ... yolu istikametinden tekrar geldiğinin görülmesi üzerine durdurulduğunda, adı geçen sanığın “Yanlış yaptım, polise çarptım, bir şey oldu mu?” diyerek geri döndüğünü beyan ettiği, yapılan kontrolde 1.84 promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın sürücü belgesinin geri alınmasına rağmen alkollü araç kullanması nedeniyle hakkında işlem yapıldığı bilgilerine yer verildiği,
21.09.2014 tarihinde saat 00.44’te yapılan alkolmetre ölçüm sonucuna göre; sanıkta 1,84 promil alkol tespit edildiği,
... Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ... Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliğince 01.10.2014 tarihinde Mahkemeye gönderilen görev listesine göre; şikâyetçi polis memuru ...’nin, olay tarihi ve saatinde Trafik Denetleme İstasyon Amirlğince ... yolunda ekip amiri olarak görevli olduğunun belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Şikâyetçi ...; Bölge Trafik İstasyonunda polis memuru olarak görevli olduğunu, ...-... karayolu üzerindeki ... Mevkii'nde alkol kontrolü yaptıklarını, saat 23.35 sıralarında trafik kontrol noktasında araçları kontrol için fener ile dur ikazı yaparak bankete yanaştırdığı esnada konvoyun sonunda bulunan sanığın sürücülüğünü yaptığı aracın hızlı bir şekilde çıktığını, sanığın, hayatını tehlikeye atacak şekilde ve kasıtlı olarak aracı üzerine sürdüğünü, dubalarla trafiğe kapatılan şerit ile orta şeride atlayarak kendisini aracın altında kalmaktan kurtardığını, sanığın ise kontrol noktasındaki dubalara çarparak uygulama noktasından kaçtığını, bir saat sonra aynı istikametten geldiği görülen sanığa ait aracın durdurulduğunu, araç sürücüsü olan sanığın; hakkında daha önce dört kez alkollü araç kullanmaktan dolayı işlem yapıldığını, bu nedenle sürücü belgesinin alındığını, alkollü olması nedeniyle tutuklanacağını düşünerek kokup kaçtığını, alkolün etkisi ile birine çarpıp çarpmadığını merak ederek geri döndüğünü söylediğini, yapılan ölçümde sanığın 1.84 promil akollü olduğunun tespit edildiğini,
Tutanak tanığı ...; ... Bölge Trafik ekibinde baş polis memuru olduğunu, olay tarihinde ... Mahallesinde uygulama yaptıklarını, saat 23.35 sıralarında alkollü olan başka bir sürücü hakkında işlem yaptıkları sırada arkadaşının bağırdığını, aynı esnada mavi renkli bir otomobil sürücüsünün kontrol mahalline dizmiş oldukları dubalara doğru aracını sürüp bir tane dubayı da altına alarak kaçtığını gördüklerini, bu araç sürücüsünün otomobilini görevli polis memuru olan şikâyetçinin üzerine doğru sürerek kaçması nedeniyle tespit ettikleri aracın plakasına ceza yazdıklarını, bu araç sürücüsünün aynı gün saat 00.49 sıralarında tekrar kontrol mahalline ... yönünden geldiğinin görülmesi üzerine durdurulduğunu, aracın sürücüsü olan sanığın; polise çarptığını, yanlış yaptığını, merak ederek geri döndüğünü söylediğini, akabinde yapılan ölçümde 1.84 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, ayrıca sanığın sürücü belgesinin uzun süreliğine alındığını söyleyerek hakkında işlem yapılmamasını ısrarla istediğini,
Tutanak tanığı ...; Bölge Trafik ekibinde polis memuru olarak görev yaptığını, olay günü saat 23.45 sıralarında alkollü olarak araç kullandığını tespit ettikleri başka bir sürücü hakkında işlem yaptıkları sırada yol üzerinde seyir hâlindeki diğer araçları kontrol eden arkadaşlarının bağırdığını duyduğunu, dönüp baktığında koyu renkli bir aracın hızlı bir şekilde yolun sol şeridini kapattıkları taraftan, önünde bulunan görevli polis memuru şikâyetçinin yoldan çekilmesine fırsat vermeden üzerine doğru giderek kontrol noktasındaki dubalara çarpıp bir dubayı da altına aracının altına alacak şekilde kaçtığını gördüğünü, plakasını tespit ettikleri bu araca ceza yazdıklarını, daha sonra araç sürücüsünün olaydan yaklaşık bir saat sonra tekrar uygulama noktasına geldiğini gördüklerinde aracı durduklarını, aracın sürücüsü olan sanığın; daha önceden dört kez hakkında alkollü araç kullanması nedeniyle işlem yapıldığını ve ehliyetinin alındığını, tekrar yakalanması hâlinde hapse gireceğinden korktuğu için kaçtığını, polis memuruna çarptığı düşüncesiyle geri döndüğünü söylediğini, sanığa alkol testi yapılmak istendiği sırada da daha önceden ehliyetinin uzun süreli olarak geri alındığını, bu defa da alınırsa hapse gireceğini ifade ederek herkesten özür dilediğini, yapılan ölçümde 1.84 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini,
Tutanak tanığı ...; Bölge Trafik ekibinde polis memuru olarak görev yaptığını, olay tarihinde saat 23.45 sıralarında güzergahları olan ... Mahallesinde alkol kontrolü yaptıkları sırada, polis memuru müştekinin ... istikametinden ... istikametine giden araçları el feneri ile ışıklı yolun sağındaki bankete doğru yönlendirdiği sırada konvoyun sonunda bulunan otomobil sürücüsünün aracını şikâyetçinin üzerine doğru sürdüğü, şikâyetçinin aracın önünden dubalarla trafiğe kapatılan yolun sol tarafındaki kapalı alana kendisini atarak ezilmekten son anda kurtulduğunu, söz konusu aracın ise hızlanarak olay yerinden uzaklaştığını, daha sonra araç sürücüsünün olaydan yaklaşık bir saat sonra tekrar uygulama noktasına geldiğini gördüklerinde aracı durduklarını, aracın sürücüsü olan sanığın; daha önceden dört kez hakkında alkollü araç kullanması nedeniyle işlem yapıldığını ve ehliyetinin alındığını, tekrar yakalanması hâlinde hapse gireceğinden korktuğu için kaçtığını, polis memuruna çarptığı düşüncesiyle geri döndüğünü söylediğini, sanığa alkol testi yapılmak istendiği sırada da daha önceden ehliyetinin uzun süreli olarak geri alındığını, bu defa da alınırsa hapse gireceğini ifade ederek herkesten özür dilediğini, yapılan ölçümde 1.84 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini,
Tutanak tanığı ...; ... Bölge Trafik istasyonunda polis memuru olarak görev yaptığını, Fehhiye-... karayolunda bulunan ... Mevkii'nde alkol kontrolü yaptıkları sırada saat 23.35 sıralarında trafik kontrol noktası içerisinde görevli olan şikâyetçinin ışıkla kontrol noktasına giren araçlara dur ikazı yaptığı sırada konvoy sonunda bulunan koyu renkli bir aracın ani bir manevra ile trafiğe kapatılan şerit içerisine girerek dur ikazı yapan şikâyetçinin üzerine doğru aracı sürüp kontrol noktasındaki dubalara da çarparak tehlikeli bir şekilde olay yerinden kaçtığını, yaklaşık bir saat sonra aynı aracın tekrar kontrol noktasına geri geldiğinde durdurulduğunu, aracın sürücüsü olan sanığın ayakta duramayacak kadar alkollü olduğunu, hata yaptığını söyleyerek özür dileyip hakkında işlem yapılmamasını istediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık kollukta; olay günü bir miktar alkol aldığını, aracıyla Köyceğiz istikametine doğru seyir hâlinde olduğu sırada yolda trafik ekiplerinin uygulama yaptığını gördüğünü ancak kendisine dur ihtarı yapıldığını fark etmeyerek seyrine devam ettiğini, bu sırada bir ses duyması nedeniyle birine zarar verdiği düşüncesiyle daha sonra olay gerine geri döndüğünü,
Mahkemede; olay günü alkollü olması ve daha önceden bir kaç defa alkollü araç kullandığından dolayı hakkında işlem yapılması nedenleriyle trafik denetiminden kaçmak amacıyla dur ikazına uymayıp, aracını hareket ettirerek polislerden kaçtığını, aracını hiçbir polis memurunun üzerine sürmediğini, ilk etapta polis memurlarını da görmediğini, olay sırasında ses geldiğini duyunca üzülüp geri dönerek polis memurlarından özür dilediğini,
Savunmuştur.
Uyuşmazlığın isabetli bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralama ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarının unsurları üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.
Uyuşmazlık konusuyla ilgili tartışılması gereken kasten yaralama suçu suç tarihi itibarıyla TCK’nın 86. maddesinde;
“(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılmış, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır.
Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp, bu sonucu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle, kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.
TCK’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünde, “Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” başlığı ile düzenlenen 265. maddesi;
“(1) Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi hâlinde, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.
(4) Suçun, silâhla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” şeklindedir. Seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenen bu suçun oluşabilmesi için; kamu görevlisine, yerine getirdiği görevini yaptırmamak amacıyla cebir veya tehdit veyahut her ikisinin birden kullanılması gerekir.
Bu suçla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup, bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesi dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. 765 sayılı TCK’nın yürürlüğü sırasında Ceza Genel Kurulunun 26.11.2002 tarihli ve 279-406 sayılı kararında; “Bu suç ile korunan hukuki yarar, kamu idaresi organlarının görevlerini herhangi bir engelleme ile karşılaşmadan yapmasını sağlamak suretiyle kamu idaresinde sürekliliği güvence altına almaktır” denilmek suretiyle bu husus vurgulanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. (... Emin Artuk - ... Gökçen - A. Caner Yenidünya, TCK Şerhi, 2. Bası, 5. Cilt, ... 2014, .... 7645; ... Yaşar - ... Tahsin Gökcan – ... Artuç, Türk Ceza Kanunu, 2. Bası, 6. Cilt, ... 2014, ....7956-7957).
TCK'nın 265/5. maddesinde, görevi yaptırmamak için direnme suçunun cebir kullanarak işlenmesi durumunda içtima kuralının ne şekilde uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu hükme göre, suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır. Bu nedenle burada kullanılacak cebrin derecesi önem kazanmakta olup, kullanılan cebir TCK'nın 86. maddesinde düzenlenen kasten yaralama suçunun derecesini aşmaz ise fail sadece kamu görevlisine görevini yaptırmamak için direnme suçundan cezalandırılacak, buna karşın kullanılan cebir sonucu TCK'nın 87. maddesinde düzenlenen neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama hâllerinin gerçekleşmesi hâlinde, fail hem görevi yaptırmamak için direnme hem de neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan sorumlu olacaktır. (Veli ... Özbek - Koray Doğan - Pınar Bacaksız - İlker ..., Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 11. Baskı, Seçkin Yayınevi, ... 2017, .... 1129; ... Yaşar-... Tahsin Gökcan - ... Artuç, .... 8000-8001).
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
... İlçe Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafik Denetleme İstasyonunda polis memuru olarak görev yapan ve olay tarihinde ... - ... Kara Yolunda denetleme yapan trafik kontrol ekibinde görevli şikâyetçi ...'nin, trafik kontrol noktasında fener ve dur ikazı ile araçları kontrol yerine yanaştırdığı sırada daha önce alkollü araç kullandığından dolayı ehliyetine el konulan ve olaydan kısa bir süre sonra yapılan ölçümde de 1,84 promil alkollü olduğu tespit edilen sanık ...'nın, kolluk kuvvetleri tarafından yapılan kontrolü görüp hakkında yeniden cezai işlem yapılacağı endişesiyle dur ikazına uymayarak aracını şikâyetçinin üzerine doğru sürmek suretiyle kontrol noktasından hızla uzaklaştığı, şikâyetçinin araçtan kaçmak için kendisini orta refüje doğru attığı olayda; sanığın, hakkında cezai işlem yapılmasını engellemek amacıyla kendisine alkol kontrolü yapmak isteyen şikâyetçi polis memurunun üzerine aracını sürdüğü anlaşıldığından, teşebbüs aşamasında kalan yaralamanın niteliği de gözetildiğinde, eyleminin bir bütün olarak TCK’nın 265. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 04.04.2018 tarihli ve 11304-3964 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- ... 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.01.2015 tarihli ve 520-50 sayılı hükmünün; sanığın eyleminin görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden, aleyhe yönelen temyiz olmaması nedeniyle 1412 sayılı CMUK'nın, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/son maddesine göre ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın saklı tutulması kaydıyla BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 10.03.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.