Esas No: 2019/511
Karar No: 2019/609
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2019/511 Esas 2019/609 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/511 KARAR NO : 2019/609 KARAR TR : 30/09/2019 |
ÖZET: İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : H. İ.
Vekilleri : Av.M. D. Av.K. Ç. Av.M. N. D.
Davalı : Toprakkale Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. B. A.
O L A Y :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu Osmaniye ili Toprakkale ilçesi Kale mevkii 258 numaralı parselin ifraz işlemleri için davalı Belediye Başkanlığına ifraz harcı diğer çeşitli gelir olarak 05.11.2014 tarihinde 23.250,00 TL ödediğini, dilekçe ekindeki yazılardan da anlaşılacağı üzere dava konusu edilen yerin ifrazı resmi kurumlarca uygun bulunmadığını, müvekkilinin talebinin resmi kurumlar tarafından uygun bulunmaması üzerine ifraz harcı diğer çeşitli gelirler olarak kendisinden alınmış olan 23.250 TL ifraz harcının ifadesi için Toprakkale Belediye Başkanlığına 27.01.2016 tarih ve 20 sayı nolu yazı ile başvurduğunu, davalı Belediye Başkanlığı bugüne kadar bu talebe cevap vermediği gibi parayı da iade etmediğini, müvekkilinin alacağını cebri icra yoluyla alabilmek için Osmaniye 2. İcra Müdürlüğünün 2016/6508 esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, davalı başlatılan bu takibe mesnetsiz ve sebepsiz olarak itiraz ettiğini, davalının itirazının iptaliyle takibin devamının sağlanabilmesi için iş bu davanın açılması zaruri olduğunu, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, haksız çıkan davalının asıl alacağın %20"sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
OSMANİYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 09.11.2017 gün ve E:2016/687, K:2017/253 sayılı dosyada “Davalı Osmaniye Belediye Başkanlığı, kamusal bir kurum olup eylem ve işlemleri de kamusal niteliktedir. Davaya konu alacağın davalı tarafından tahsil edilen ifraz harcının iadesine ilişkin olduğu, davalının ifraz harcını usulüne uygun olarak tahsil edip etmediği, ifraz işleminin gerçekleşmemesinden dolayı belediyenin sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği ve harcın iade edilip edilmeyeceği sorunu idare hukuku kuralları çerçevesinde idari yargıda çözümlenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davalı Belediye ve davacı arasındaki uyuşmazlık idari yargı yerinde giderilmedikçe adli mahkemeler idareyi bağlayıcı, bir eylem ve işleme zorlayıcı nitelikte karar veremezler.
Görev sorunu, kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir” görüşüyle "Davanın HMK"nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile Usulden Reddine" dair verdiği karar istinaf başvurusunun reddedilmesiyle 29/04/2019 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez benzer taleple idari yargı yerinde dava açmıştır.
GAZİANTEP 2. VERGİ MAHKEMESİ: 02.08.2019 gün ve E:2019/615 sayılı kararı ile “213 sayılı Vergi Usul Kanunun 377. maddesinin birinci fıkrasında; mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin cezalara karşı dava açabilecekleri, 378. maddesinin birinci fıkrasında da; vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiş olması gerektiği açıklanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının maliki olduğu taşınmazın ifraz işlemleri için davalı Belediye Başkanlığına 05/11/2014 tarihinde 23.250,00 TL ifraz harcı ödediği, Toprakkale İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne, Osmaniye İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğüne resmi başvuruların yapıldığı, ancak ifrazın bu resmi kurumlarca uygun bulunmaması üzerine 23.250,00 TL ifraz harcının iadesi için davalı İdareye 27/01/2016 tarihli yazı ile başvurulduğu, davalı Belediye tarafından ise bu talebe cevap verilmediği, daha sonra 10.10.2016 tarihinde Osmaniye 2. İcra Dairesi"nin 2016/6508 sayılı dosyasında 23.250,00 TL asıl alacak ve 1.473,35 TL de faiz olmak üzere toplam 24.723,35 TL tutarında ilamsız icra takibine başlanıldığı, 19.10.2016 tarihinde davalı tarafından borca itiraz edilmesi üzerine bu defa 17.11.2016 tarihli dilekçe ile itirazın iptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davası açıldığı, yapılan yargılama sonucu Osmaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 09.11.2017 tarih ve E:2016/687, K:2017/253 sayılı kararı ile davanın HMK"nun 114/1 -c maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile görevsizlik kararı verildiği, anılan karara karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulduğu, bu talebinde Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 29.04.2019 tarih ve E:2018/991, K:2019/599 sayılı kararı ile esastan reddedildiği, verilen kararın kesin nitelikte bulunmasından ötürü hükmün 29.04.2019 tarihi itibariyle kesinleştiği, bunun üzerine davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve asıl alacağın %20"sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi istemiyle 25.07.2019 tarihinde Mahkememizde görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Ancak benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 4. Hukuk Dairesi"nin 08.03.2016 tarih ve E:2015/4531, K:2016/3012 sayılı kararında " ...idari yargı yerinde "itirazın iptali" biçiminde bir dava yolu düzenlenmediği, adli yargı yerinde yargı yolu bakımından görevsizlik kararı da verilemeyeceği, bu durumda, yersiz ödemenin geri alınmasına ilişkin istemin idari yargı yerinde dava konusu edilip oradan bu konuda bir karar alınmadan icra takibi yapılması ve icra takibine itiraz üzerine adli yargı yerinden itirazın iptalinin istenmesine yasal olanak bulunmadığından, davacının isteminin dinlenilebilir nitelikte olmadığı ve açıklanan yönler gözetilerek dava dilekçesinin reddedilmesinin gerektiği..." belirtilmiştir.
Öte yandan, davanın borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takip konusu alacağın devamına karar verilmesi istemiyle açıldığı göz önünde alındığında; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak ya da elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır. İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, İkincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.
İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.
Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etme hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.
Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.
Diğer taraftan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
Bu duruma göre, olayda 2577 sayılı Yasa"nın 2. maddesi kapsamında idari yargı yetkisine giren bir dava açılmadığı, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde ise adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığından, davanın esasının Mahkememizce incelenmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.
Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün 02.05.2011 tarih ve E:2011/3, K:2011/81 sayılı kararı da aynı yöndedir.
Açıklanan nedenlerle, adli yargının görev alanına giren davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 14/3-a ve 15/1-a maddeleri uyarınca görev yönünden reddi gerektiğinden, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı"na gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi"nce karar verilinceye kadar ertelenmesine" karar vererek, 06/08/2019 gün, 2019/615 esas no"lu üst yazı ile Mahkememize başvurmuş, başvuru 27/08/2018 tarihinde kayıt altına alınmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN"ın katılımlarıyla yapılan 30/09/2019 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME :
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU"nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ınadli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacı tarafından davalı Belediyeye ödenen ifraz bedelinin iadesi için yapılan başvuruya cevap verilmemesi üzerine, bedelin tahsili amacıyla Osmaniye 2. İcra Müdürlüğünün 2016/6508 esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durdurulduğu belirtilerek, davalı idarenin yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.
İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.
İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.
Söz konusu 67. Madde: Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.
Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Gaziantep 2. Vergi Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Osmaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 09.11.2017 gün ve E:2016/687, K:2017/253 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Gaziantep 2. Vergi Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Osmaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 09.11.2017 gün ve E:2016/687, K:2017/253 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 30/09/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Aydemir Nurdane Ahmet
TUNÇ TOPUZ ARSLAN