Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/840 Esas 2015/876 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2015/840
Karar No: 2015/876

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/840 Esas 2015/876 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO       : 2015 / 840

          KARAR NO   : 2015 / 876

          KARAR TR    : 28.12.2015

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

  

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

           Davacı      : G. Sigorta A.Ş.

Vekili       : Av. M.A.

Davalı      : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili       : Av. M.A.

 

 

O L A Y :  Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı, 06 K 6776 plakalı aracın 23/09/2011 tarihinde Kasko Poliçesiyle sigortalandığını, aracın T.K.idaresindeyken Ankara-Ümitköy 2432 numaralı Caddesini geçerken rögar kapağının üstünden geçtiği esnada rögar kapağının yerinden çıkarak sigortalı araca zarar verdiğini, kaza sonrası düzenlenen tutanakta sürücü kusurunun bulunmayıp, yolun bakım ve onarımından sorumlu kurumun asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, araç üzerinde yaptırılan ekspertiz sonrası 10/09/2012 tarihinde 2.541,21 TL hasar tazminatının ödenmiş olunduğunu, davacı şirketin TTK 1301 gereği sigortalının halefi olarak tazminatın davalı tarafça ödenmesi için davalıya müracaatta bulunduğunu, ancak davalının meydana gelen hasardan ASKI Genel Müdürlüğü"nün sorumlu olduğunu belirterek, kendi sorumluluğunu bertaraf etmeye çalıştığını ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı tutarak davalıdan 2.541,21 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 7. İDARE MAHKEMESİ: 26.6.2013 gün ve E:2012/1773, K: 2013/1067 sayı ile, dava konusu uyuşmazlığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin bir tazminat davası olduğu, anılan Kanunun 110. maddesi uyarınca davanın görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu gerekçesiyle adli yargının görev alanına giren davanın 2577 sayılı Yasa’nın 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istem ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi: 10.4.2014 gün ve E:2013/370, K:2014/139 sayı ile, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2010/3030 E, 13/12/2010 tarihli ilamında  “…İSKİ’nin Kuruluşu hakkındaki kanunun ek 5. Maddesinde bu kanunun diğer Büyükşehir Belediyelerinde de uygulanacağı açıklanmış, ek 6. Maddesinde 5363 sayılı Ankara Su Tesisatının Belediyeye Devri ve işletmesi Hakkındaki Kanunu 23/11/198l’de yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır. Böylece ASKİ"de 2560 sayılı kanuna tabi kuruluş haline gelmiştir. Aynı yasanın 2/d maddesinde su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak şeklindeki görev ve yetkileri belirtmiştir. Yukarıda açıklanan yasa gereği, rögar kapağının meydana getirdiği zarardan ASKİ’nin sorumlu olacağı bir gerçektir." gereğine değinildiği; trafik kazası tespit tutanağında rögar kapağının yerinden çıkmış olduğunun tespit edildiği, kazaya Büyükşehir Belediyesinin alt kuruluşu olan ASKİ"nin sebebiyet verdiği anlaşıldığından, davalı Ankara Büyükşehir Belediyesinin taraf ehliyeti bulunmadığı, davanın ASKİ"ye yöneltilmesi gerektiği kanaatine varılarak davanın husumetten reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ : 20.11.2014 gün ve E:2014/19839, K:2014/16451 sayı ile, bir kamu hizmeti görmekle yükümlü davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına, 2918 Sayılı KTK"nun 10/b maddesinde, yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolların trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek görevlerinin verildiği, bu görevin 2918 Sayılı Yasada verilmiş olmasının, bunun ihlali nedeniyle oluşacak zarardan dolayı idarenin özel hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucunu doğurmayacağı; hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden, idare aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gerektiği; esasen, 2918 Sayılı Yasanın hukuki sorumluluğa ilişkin 85. vd maddelerinde, araç işleteninin sorumluluğunun düzenlendiği; idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğunun bu yasa kapsamı dışında tutulduğu; bu durumda mahkemece, görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re"sen dikkate alınması gerektiğinden, sonuç itibariyle davanın reddine karar verilmesi yerinde ise de; gerekçe ve dayanılan sebep yerinde olmadığından davalı Belediye Başkanlığı yönünden idari yargının görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın husumet nedeniyle reddine hükmedilmesi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.

ANKARA 26. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ : 7.5.2015 gün ve E:2015/136, K:2015/181 sayı ile, bozma ilamına uyulmuş olup, bozma ilamı doğrultusunda mahkemelerinin yargı yolu nedeniyle görevsizliğine, görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğuna karar vermek gerektiği, 6100 Sayılı HMK 114/1-b ve 115/2 maddesi gereğince mahkemenin yargı yolunun caiz olmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu öne sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.12.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; Şirkete sigortalı vasıtanın geçirdiği trafik kazası neticesinde hasarlandığı, bahis konusu olay neticesinde vasıtada maddi hasarın meydana geldiği; tespit edilen hasar bedelinin sigortalı vasıta sahibine ödendiği, olayın meydana gelişinde davalı idarenin yol kusurunun tespit edildiği, meydana gelen hasar nedeniyle sigortalısına tazminat ödeyen şirketin kusur nispetine göre avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 26 Asliye Hukuk Mahkemesinin 7.5.2015 gün ve E:2015/136, K:2015/181 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.12.2015 gününde Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                    

                                                                      KARŞI OY

 

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.28.12.2015

 

                                                                ÜYE

                                                   Süleyman Hilmi AYDIN

 

 

 

 

Hemen Ara