Esas No: 2020/49
Karar No: 2022/232
Karar Tarihi: 31.03.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/49 Esas 2022/232 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2020/49 E. , 2022/232 K."İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 15. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 95-646
Basit dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'in beraatlerine ilişkin ... 18. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 06.12.2012 tarihli ve 1302-1858 sayılı hükümlerin katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 25.05.2016 tarih ve 16407-5339 sayı ile;
"...Katılanın yanında işçi olarak çalışan sanıkların diğer sanıklarla anlaşarak tartılan hurdaları olduğundan daha fazla göstermek suretiyle menfaat temin ettikleri, katılanın yanında çalışan sanıkların yardımıyla diğer sanıkların eylemlerini gerçekleştirmeleri nedeniyle tüm sanıkların hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işledikleri anlaşıldığından sanıklar hakkında 5237 sayılı Yasa'nın 155/2 ve 43. maddelerinde belirtilen suçtan hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde beraat yönünde hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan ... 18. Asliye Ceza Mahkemesince sanıkların TCK'nın 155/2, 43/1, 62, 52/2, 53/1 ve 51/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün erteli hapis ve 100 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına ilişkin verilen 13.04.2017 tarihli ve 679-548 sayılı hükümlerin sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 12.12.2018 tarih ve 37954-9487 sayı ile;
"...Sanıklar ..., ... ve ...'in savunmalarında, katılan ile aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle 2007 yılı Ağustos ayından itibaren ticari alışverişlerinin son bulduğunu, bu tarihten sonra hiçbir alışverişlerinin olmadığını beyan etmeleri, sanık ...'in, katılanın yanında 2008 yılında 7-8 ay kadar çalıştığını, daha sonra işten çıkıp askere gittiğini, işten ayrıldıktan sonra katılanla hiçbir ilgisinin olmadığını ifade etmesi, sanık ...'in ise, kendisinin hurda işi yapmadığını, bu işle uğraşan ağabeyi ...'e zaman zaman yardım ettiğini, ağabeyinin isteği üzerine katılana ait iş yerine sadece bir kez hurda malzeme götürdüğünü beyan etmesi, katılan vekilinin 29.05.2012 tarihli şikâyet dilekçesinde, suç tarihi olarak sekiz aylık bir süreyi belirtmesine karşılık, sanıklar ... ve ...'nın jandarmada alınan ve suçu ikrar eden savunmalarında, sadece sanıklar ..., ... ve ...'den mal alımı sırasında kantar fişlerini gerçek miktardan yüksek yazdıklarını belirttikleri hâlde, sanık ...'nın Mahkeme huzurundaki ifadesinde, 2008 veya 2009 yılında ..., ... ve ...'den hurda mal alımı ile ilgili iddialarda bulunması, suçun işlendiği tarih ve zarar miktarının belirlenmemesi, mal alımına ilişkin kayıt ve belgelerin dosyada bulunmaması karşısında; iddia ve savunmaların araştırılması ve denetimi, suç tarihinin ve zarar miktarının belirlenmesi, beyanlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, iş yeri çalışanı olup soruşturma aşamasında dinlenen ..., ... ve ... ...'in tanık sıfatı ile ifadelerine başvurulması ve sanık beyanları arasındaki çelişkilerin giderilmeye çalışılması, suça konu hurda alımına ve ödemelere ilişkin tartı fişi, fatura ve ödeme makbuzlarının getirtilerek gerektiğinde şirkete ait kayıt ve defterler üzerinde alanında uzman bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılması, sanık ...'un bozmadan sonra alınan savunmasında, işvereni olan katılanın kendisinden açık senet aldığını, ... ve ... soyadlı sanıklar hakkında suç isnadında bulunmadığı takdirde bu senedi icra takibine koyacağından bahisle kendisini tehdit ettiğini ve sonrasında hakkında icra takibi başlattığını beyan ettiği gözetilerek, katılan tarafından sanık ... aleyhine başlatılan bir icra takibi bulunup bulunmadığı araştırılıp bulunuyor ise bu takibe ilişkin dosyanın ve icra takibiyle bağlantılı hukuk davası bulunması hâlinde bu dosyaların da getirtilip incelenerek, bu davayı ilgilendiren belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya intikalinin sağlanmasından sonra, toplanan bütün deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
... 18. Asliye Ceza Mahkemesi ise 28.05.2019 tarih ve 95-646 sayı ile;
"...Yargıtay bozma ilamında eksik araştırma ve incelemeden bahsedilmemiştir. Mahkememizce de bozmaya uyularak bozma ilamı doğrultusunda tüm sanıkların hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan mahkûmiyetlerine karar verilmiştir. Mahkememizce bozma ilamına uyularak verilen mahkûmiyet kararının bu sefer aynı Daire tarafından önceki bozma ilamına aykırı olarak eksik araştırma ve inceleme nedeniyle bozulmasının usul ve yasaya uygun olmadığı, aynı Dairenin aynı dosya üzerinde verdiği kararların birbirine taban tabana zıt olduğu, zira Dairenin görüş değiştirmesini gerektirecek dosyada herhangi bir değişikliğin bulunmadığı ve açıklanan nedenle Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 12.12.2018 tarihli ve 37954-9487 sayılı bozma ilamı Mahkememizce usul ve yasaya uygun düşmediği değerlendirildiğinden CMK'nın 307/3. maddesi uyarınca mahkememizin önceki hükmünde direnilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır." şeklindeki gerekçe ile direnerek ilk hükümde olduğu gibi sanıkların mahkûmiyetlerine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31.10.2019 tarihli ve 99677 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 26.12.2019 tarih ve 12225-15709 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı basit dolandırıcılık suçundan dönüşen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu açısından suç vasfının belirlenmesi ve suçun sabit olup olmadığı yönlerinden eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin olup eksik araştırma ile hüküm kurulmadığı sonucuna ulaşılması hâlinde Yerel Mahkeme kararından sonra yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca uzlaştırma girişiminde bulunulması gerekip gerekmediğinin de değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
... Cumhuriyet Başsavcılığının 08.06.2012 tarihli ve 20328-8120 sayılı iddianamesi ile; sanıklar ..., ... ve ...'un katılan ...'a ait iş yerinde işçi oldukları, sanıklar ..., ... ve ... ile ..., ..., ... ve ...'in ise katılana hurda malzeme sattıkları, bütün sanıkların aralarında anlaşarak katılana satışı yapılmak üzere depoya getirilen malzemeleri tartılma esnasında olandan fazla miktarda gösterip tartı fişi düzenledikleri ve bu fişle katılandan aldıkları fazla paraları aralarında paylaştıkları iddiasıyla sanıklar hakkında zincirleme surette dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı,
... 51. Noterliğince düzenlenen tarihsiz ve 24817 yevmiye numaralı imza sirkülerine göre; ... Hurdacılık Geri Dönüşüm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti'nin münferiden genel müdürlüğüne 28.12.1994 tarihinden itibaren 99 yıl için katılan ...'ın seçildiği,
Katılan vekilinin 24.07.2012 havale tarihli dilekçesi ile Mahkemeye ibraz ettiği 3 adet belgenin incelenmesinde;
1- ... Hurdacılık şirketine ait "31.12.2009 Yıl Sonu Sayım Sonucu" başlıklı tutanağa göre; bakır, sarı, kablo, soyma bakır, bakırlı radyatör, kurşun, tutya zamak, krom, alüminyum, demir, alüminyum talaş, alüminyum iletkenli tel, alüminyum jant, akü, gazete alüminyum, piston, tel bakır, radyatör, hurda malzeme, içecek kutu, paslanmaz, tel alüminyum, satı film ve ... hurdası olarak 24 kalem hâlinde belirtilen malzemelerin fiili stok miktarlarının ayrı ayrı kg olarak tespit edildiği, tutanakta ... Hurdacılık şirketinin kaşesinin bulunduğu ve ayrıca tutanağın ... ve ... ... tarafından imzalandığı,
2- ... Hurdacılık şirketine ait "31.12.2009 Yıl Sonu Sayım Sonucu" başlıklı tabloya göre; bakır, sarı, kablo, soyma bakır, bakırlı radyatör, kurşun, tutya zamak, krom, alüminyum, demir, alüminyum talaş, alüminyum iletkenli tel, alüminyum jant, akü, gazete alüminyum, piston, tel bakır, radyatör, hurda malzeme, içecek kutu, paslanmaz, tel alüminyum, satı film ve ... hurdası olarak 24 kalem hâlinde belirtilen malzemelerin fiili sayımları ile kaydi stok olarak bulunması gereken miktarlarının kg ve fiyat olarak ayrı ayrı gösterildiği, toplam eksik tutarın 1.076.236,42 TL olarak gösterildiği, tablonun ... Hurdacılık şirketi kaşesi ile imzalandığı,
3- 15.09.2010 tarihli vergi ceza ihbarnamesi ekinde bulunan;
a) Yenimahalle Vergi Dairesince düzenlenen 01/2007-12/2007 dönemine ilişkin vergi/ceza ihbarnamesine göre; 213 sayılı VUK'nın 341. maddesi uyarınca vergi zıyaına sebebiyet verilmesi nedeniyle ... Hurdacılık şirketine 9.273,86 TL ceza kesildiği,
b) Yenimahalle Vergi Dairesince düzenlenen 01/2008-03/2008 dönemine ilişkin vergi/ceza ihbarnamesine göre; 213 sayılı VUK'nın 341. maddesi uyarınca vergi zıyaına sebebiyet verilmesi nedeniyle ... Hurdacılık şirketine 88.921,22 TL ceza kesildiği,
c) Yenimahalle Vergi Dairesince düzenlenen 04/2008-06/2008 dönemine ilişkin vergi/ceza ihbarnamesine göre; 213 sayılı VUK'nın 341. maddesi uyarınca vergi zıyaına sebebiyet verilmesi nedeniyle ... Hurdacılık şirketine 101.971,43 TL ceza kesildiği,
d) Yenimahalle Vergi Dairesince düzenlenen 07/2008-09/2008 dönemine ilişkin vergi/ceza ihbarnamesine göre; 213 sayılı VUK'nın 341. maddesi uyarınca vergi zıyaına sebebiyet verilmesi nedeniyle ... Hurdacılık şirketine 107.641,67 TL ceza kesildiği,
e) Yenimahalle Vergi Dairesince düzenlenen 10/2008-12/2008 dönemine ilişkin vergi/ceza ihbarnamesine göre; 213 sayılı VUK'nın 341. maddesi uyarınca vergi zıyaına sebebiyet verilmesi nedeniyle ... Hurdacılık şirketine 22.573,28 TL ceza kesildiği,
f) Yenimahalle Vergi Dairesince düzenlenen 01/2008-12/2008 dönemine ilişkin vergi/ceza ihbarnamesine göre; 213 sayılı VUK'nın 341. maddesi uyarınca vergi zıyaına sebebiyet verilmesi nedeniyle ... Hurdacılık şirketine 359.739,53 TL ceza kesildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... Kollukta; "Ben Hurdacılar Sitesi içerisinde hurdacılık yapmaktayım. ... 20 yıl, ... 10 yıl ve ... ise 8 yıldan bu yana benim yanımda işçi ve kantar sorumlusu olarak çalışmaktadırlar. Diğer şüpheliler de bana malzeme satan hurdacılar esnafıdır. İş yerine giren çıkan malların tamamı bilgisayara işlendiği için yaklaşık 1 yıl önce çok az kâr etmeye ve zarar etmeye başladık. Durum böyle çıkınca dolandırıldığımızı anladım. Daha önceki yıllarda da işçilerim tarafından dolandırıldım. Ancak bunu ispatlayamadım. Son olayı ispatlamak için işçilerimden şüpheli ...'i muhbir olarak aralarına gönderdim. Her defasında 'Var mı bir şey?' diye sorduğumda, 'Yok her şey normal gidiyor.' dedi. Sonradan ...'in de bu işin içinde olduğunu öğrendim. Diğer işçilerden ... ...'i çağırdım, ...'un ...'ler ile iş birliğinin olup olmadığını takip etmesini istedik. Ancak ... benim yerime ne karışıyorsun diye ... ... ile kavga etti. Ayrıca ... ...'e '... birlikte çalışalım, sen tarttığın malzemeleri fazla göstereceksin, kazanacağımız parayı ortadan kırışalım.' demiş. Ancak ... 'Teklifi kabul etmiyorum.' demiş, ... 'Kabul etmezsen seni ve aileni öldürürüm.' diye de tehdit etmiş. ... ..., ... ile kavga etmesi nedeniyle şüphelilerle irtibatımız yine kesildi. 26.05.2012 günü ...'in getirmiş olduğu hurda malzemeyi büyük kantara yanaştırarak tarttım. 700 kg mal çıktı. Sonra da ...'un sorumlu olduğu ve tartı işlemini yaptığı kantara gönderdik. Bizden şüphelendiği için normal tarttı. Eli ayağı titreyince şüphelendik, 'Sen büroya gel konuşalım.' dedim. Büroya gelince 'Yediğin ekmeğe neden ihanet ediyorsun?' dediğimde 'Benim maaşımı ve çıkışımı verin işten çıkacağım.' dedi. 28.05.2012 günü çıkışını almak için büroya geldi. Yanımda ... ve ... bulunduğu sırada bana yaptıklarını anlatmaya başladı. 'Bu işi yaklaşık bir yıldan bu yana ... ve ... ile birlikte yapıyoruz. Yetkililer veya siz iş yerinde olmadığınız sıralarda ..., ...'i arayıp iş yeri müsait gelebilirsiniz diyor, ... geliyordu, onların aracı kantara her girdiğinde 1.000 TL para kalıyordu. Çünkü ben ne yazarsam ... muhasebeye gidip parayı alıyordu. Parayı da aynı gün akşam Şentepe'de parkta günlük hasılatı kendi aramızda paylaşıyorduk.' dedi. Bu işin içinde ...'in olduğunu öğrenince ...'i çağırdım, durumu anlattım. Yemin billah etti, 'Öldür beni, ben kesinlikle öyle bir şey yapmadım.' dedi. Babasını iyi tanıdığım için 'Baban ile konuşacağım.' deyince tutuştu. Ağlayarak, '... beni kandırdı, para vererek beni bu işe ortak etti. ... mal getireceği zaman ... beni arıyordu. ... mal getiriyor çabuk kantara geç diyordu, ben kantara geçiyordum tartıyordum. 500 kg gelen mala 750 kg geldi gibi makbuzu yazıyordum, o da muhasebeye gidip parasını alıyordu. Akşam parayı ..., ..., ... ile birlikte paylaşıyorduk.' dedi. Aynı gün birlikte iş yerine geldik, ... ve ...'i birlikte yanıma çağırdım oturduk. Bu sırada yanımızda muhasebecim ... ve çevre mühendisim ... de vardı. ..., daha önceki zamanlarda ... akrabaları olan ... ailesi mal getirdiğinde kantara fazla yazdırarak iş yerinden fazla para ödemesi yapılmasını sebebiyet vermiştir. 'O beni yaktı ben de onu yakacağım. Bu alışverişten dolayı ...'nın ... ailesinden 96.000 TL ve bir adet Caddy marka araç alacağı bulunmaktadır.' dedi. Ben özellikle 'İftira atmıyorsun değil mi?' dediğimde 'Hayır iftira atmıyorum, doğruyu söylüyorum.' diye yineledi. Ayrıca da '..., ... ailesinden parayı isteyince ... ile ... kavga etmiş, sana parayı vermiyorum, ...'a gidip senin ne pislikler çevirdiğini söyleyeceğim deyince ... alacağından da vazgeçti.' dedi. Bunlar üzerine ...'yı büroya çağırdım. Durumu anlattım. Ancak kendisi hiçbir olaya karışmadığını, ... ve ... ile hiçbir alışverişinin olmadığını söyledi, bu sırada ...'nın telefonu çaldı. Telefonu ... açtı. '... ben ..., o. çocuğu ... konuşmuş, tüm foyamızı anlatmış, sen konuşma, bir dakika abim ...'e veriyorum.' dedi, ..., 'Müsaitsin değil mi?' dedi, 'Evet müsaitim.' dedi. '... konuşmuş ama sen konuşma, ... de konuşamaz, onu ben susturmasını bilirim.' dedi. Bizim dinlediğimizden şüphelendiğinden 'O ...'ın da ta a.na koyayım, gel buluşalım.' deyip telefonu kapattı. ..., 'Yaptıklarımdan dolayı çok pişmanım beni affedin.' dedi, 'Tamam ama daha önce aynı şeyi yapmıştın, seni affetmem.' dedim. Ertesi gün tekrar iş başı yaptılar. ... bana 'Benim arsam var, onu sana verelim borcumuzu ve olayı burada kapatalım.' dedi. Kendisine 'Alacağım sizden değil diğerlerinden.' diyerek teklifi kabul etmedik. ... da 'Benim biraz param var, biraz da size borçlanayım bu şekilde parayı ödeyeyim.' dedi. ... de 'Ben hiçbir para ödeyemem, paranın tamamını yedim.' dedi. Bu olaylardan dolayı şirketin yaklaşık 2.000.000 TL zararı vardır. Benim şirketimi zarara uğratan ..., ..., ..., ..., Bayram, Haydar, ..., ..., Ferhat ve ...'ten şikâyetçi ve davacıyım. Uzlaşmak istemiyorum."
Mahkemede; "Huzurdaki sanıklardan ... iş yerimde kantarcı olarak çalışır. Tahminen 2012 yılının Haziran ayında bir Cumartesi günü kendisinden şüphelendim, ...'in malını yeniden tarttırdım herhangi bir eksiklik çıkmadı, Pazartesi günü saat 10.00'da iş yerime gelen ... vicdan azabı çektiğini söyleyerek iş yerimde çalışan '... ve ... ile birlikte ...'den haftada 1.000 TL para alıp bölüşüyoruz.' dedi. Bunun üzerine ...'i çağırdım durumu anlattım, 'Anlatılanlar doğrudur.' dedi. Tanıklarımın yanında bu söylediklerinde ısrar etti. Kendisinin ..., ... ile birlikte ...'e getirdiği malların fazla yazılması nedeniyle para aldıklarını açıkça ikrar etti. Ben de bu yüzden şikâyetçi oldum. Ayrıca sanık ...'ı çağırdım, kendisine sorduğumda önce inkâr etti ancak o sırada telefonu çaldı, ben de 'Kim?' diye sordum. ...'in telefon ettiğini anladım, hoparlörü açmasını söyledim. ... '... ve ... konuşmuşlar sen sakın konuşma.' dedi ve devamında ..., ...'lerden aldığı malların miktarlarının fazla yazıldığını, bu nedenle fazla ödeme yapıldığını açıkça söyledi. ... de bunu söylemişti, sonradan niye vazgeçti bilmiyorum, 2009 yılı itibarıyla yaklaşık 1.079.000 TL zararımız vardır, zararımız giderilmedi, giderilme konusunda da herhangi bir girişimde bulunulmadı.",
Tanık ... kollukta; "Ben ...'a ait iş yerinde ön muhasebe olarak çalışmaktayım. 28.05.2012 tarihinde saat 10.00 sıralarında benimle aynı iş yerinde çalışan ... ile ... muhasebeye gelerek daha önceden bilgi sahibi olduğum dolandırma işi ile ilgili olarak bu şahıslar bana 'Vicdan azabı çekiyoruz, biz ... ağabeyi dolandırdık, ... ile ... getirdiği hurda malzemelerin kilolarını makbuzda olduğundan fazla yazıp, daha sonra akşam üzeri Şentepe'de bulunan bir parkta buluşarak alınmış olan fakat ortada olmayan fazla malın parasını biz ikimize ilaveten ..., ... ve ... ile 5 kişi olmak üzere kendi aramızda paylaşıyorduk.' dediler. Ayrıca ..., ...'nın geçmiş yıllarda şu anki yaptıkları gibi ...'ın iş yerini dolandırdığını ve bu sebepten o zamanlar malları iş yerimize getiren ..., ... ve ...'den ...'ın 96.000 TL ve Volkswagen Caddy marka araç alacağı olduğunu söyledi. Bunların yanında ... yine bana 'Ben bütün bu olanları size itiraf edecektim, fakat beni ..., ... ve ... pavyona götürerek bir bayanla beni ilişkiye soktukları için beni bununla tehdit ederek sen bizi ispiyonlarsan biz de seni eşine söyleriz ve seni boşandırırız dedikleri için bu güne kadar susmak zorunda kaldım.' dedi. Ben de bütün bunları ... ile ...'a anlattım.",
Tanık ... kollukta; "Ben ...'a ait iş yerinde çevre mühendisi olarak çalışmaktayım. 28.05.2012 günü saat 10.00 sıralarında benimle aynı iş yerinde çalışan ... ile ... muhasebeye geldiler, geldiklerinde yanımda muhasebede çalışan ...'ın bulunduğu ortamda, daha önceden bilgi sahibi olduğum dolandırma işi ile ilgili olarak, bu şahıslar bize 'Vicdan azabı çekiyoruz, içimiz sızlıyor, ... abiyi gördükçe yüzüne bakamıyoruz, biz ... ağabeyi dolandırdık, yaklaşık 1 yıldır ... ile ... getirdiği hurda malzemelerin kilolarını makbuzda olduğundan fazla yazıp, daha sonra akşam üzeri Şentepe'de bulunan bir parkta buluşarak alınmış olan fakat ortada olmayan fazla malın parasını biz ikimize ilaveten ..., ... ve ... ile 5 kişi olmak üzere kendi aramızda paylaşıyorduk.' dediler. Ben de bütün bunları ... ile ...'a anlattım. Zaten ... ile ... bu şahısları takip ediyorlardı ve bize de takip etmemizi söylemişlerdi.",
Tanık ... ... kollukta; "Ben ...'a ait iş yerinde kantarcı olarak çalışmaktayım. Dilekçede şüpheli olarak ismi geçen şahıslardan ... yaklaşık 7-8 ay önce iş yerimize hurda mal getirdi. Getirdiği bu malları ben kendim tarttım. Bu tartma esnasında bu şahıs bana 'Malların kilolarını fazla yaz, sonra da bu parayı kendi aramızda paylaşalım.' dedi. Ben de kendisine bu söz üzerine kızdım ve 'Malını doğru dürüst getiriyorsan getir, getirmiyorsan gelme buraya.' dedim. Bu sözü söylememin ardından ... ile beraber mal getiren ve bu şahsın kardeşi olarak bildiğim ... beni tehdit edercesine 'Sen nerede oturuyorsun, evine nereden gidiyorsun söyle bakalım.' dedi. Ben de bu şahsa 'Sana ne nerede oturuyorsam, Yakacık'ta oturuyorum.' dedim. Ondan sonra da getirdikleri malı düzgün bir şekilde olduğu gibi tarttım ve kestiğim makbuzu muhasebeciye verdim. Ben bahse konu olduğu üzere benimle birlikte aynı iş yerinde çalışan ve aynı işi yapan ..., ... ve ...'un iş yeri sahibimi dolandırıp dolandırmadığını bilmiyorum. Sadece Jandarma geldiğinde durumu öğrendim.",
Tanık ... kollukta; "Ağabeyim olan ...'ın dilekçesi yüzüme okundu ve anladım. Ağabeyimin vermiş olduğu dilekçede şüpheli olarak gösterilen şahıslardan ..., ... ve ... bize ait olan Hurdacılar Sitesindeki iş yerimizde işçi olarak çalışmaktalar. Bize ait olan bu iş yeri anlamadığımız bir sebepten dolayı yaklaşık 1 yıldır zarar etmektedir ve zararımızın miktarı yaklaşık 1.000.000 TL'dir. Bu zararın sebebini ağabeyim ve ben gelen mallarda ve belgelerde yaptığımız incelemelere rağmen bu süre zarfında bir türlü bulamadık. Ancak mal giriş ve çıkışlarında fark olduğunu fark ettik. Bunun üzerine ben ve ağabeyim işçileri takip etmeye başladık ve takip sonucunda yukarıda isimlerini söylediğim işçilerden şüphelendik. Bu işçilerin görevi gelen hurda malları tartı sonucunda teslim alıp teslim sonucunda ise makbuz keserler ve kestikleri makbuzu muhasebeye verirler. Bu sebepten olsa olsa zararın sebebinin bu üç şahıstan kaynaklanacağını tahmin ettik. En son olarak 26.05.2012 Cumartesi günü ... ile ... iş yerimize hurda malları getirdiler ve her zamanki gibi az önce de söylediğim bu malları ..., ... ve ... tartarak teslim aldılar ve makbuzu muhasebeye getirdiler. Bu işçiler iş yerinden ayrıldıktan sonra akşam vaktinde bu işçilerden şüphelendiğimiz için gelen mallarla makbuzu karşılaştırmak için ağabeyim ..., ... ... ve ... ile birlikte bu malları tarttık. Tartı sonucunda gelen mallar ile makbuzda belirtilen miktarın arasında bayağı bir fark olduğunu fark ettik. Bunun üzerine Pazartesi günü bu üç işçimiz iş yerine geldiğinde ağabeyim ile ben ağızlarını yoklamak amacıyla tek tek konuştuk. İlk önce konuştuğumuz olan ... zararımızın sebebini bize anlatarak '... ve ... ile birlikte yaklaşık bir yıldır ... ile ...'in getirdiği hurda malları biz makbuzda olduğundan fazla gösteriyorduk ve daha sonra makbuzda gösterdiğimiz miktar ile getirilen mallar arasındaki miktarın bedeli olan ve muhasebe tarafından ödenen parayı daha sonra Şentepe'de bulunan bir parkta akşamları buluşarak kendi aramızda beş ortak olarak paylaşıyorduk.' şeklinde bize söyledi. Bu şahıstan sonra ... ile konuştuk ve bu şahıs da bize ...'in söylediğinin aynısını söyledi. Ayrıca bu konuşma esnasında ...'ın cep telefonu çaldı ve telefonu ben açtım. Açtığımda gizli numuradan arayan şahıs '... abi ben ..., ... ötmüş sen ötme bize hiçbir şey yapamazlar, ...'ın da ...'in de anasını avradını ....ceğim.' dedi. Benden ses gelmeyince bu şahıs şüphelendi ve '... abi sen misin?' dedi. Böyle deyince telefonu hemen ...'a verdim ve 'Sen konuş.' dedim. ... da ...'e 'Müsait değilim sonra konuşuruz.' dedi. Daha sonra ise ... ile konuştuk ve bu şahıs bize ... ile ...'in söylediğine ilaveten ...'nın yaklaşık 2 yıl önce bizi dolandırması ile ilgili olarak ..., ... ve ...'den 96.000 TL ve Volkswagen Caddy marka araç alacağı olduğunu ve ...'ın eşinin kolunda 17 adet bilezik olduğunu söyledi. ...'ın bu alacaklarının sebebi ise yine yukarıda belirttiğim gibi bizi dolandırmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca ... isimli şahıs, bizde daha önceden işçi olarak çalışmaktaydı, fakat bu şahsın da aynı şekilde bizi dolandırdığını tespit ettik ve işten çıkarmıştık. Bütün bu olanları tespit ettik ve durumu ağabeyim savcılığa giderek şikâyette bulundu. Bizim ismini verdiğim bu üç işçi en sonunda yanımıza gelerek 'Bizi mahkemeye vermeyin, zararınız ne ise öderiz.' dediler. Ben de kendilerine 'Niye böyle bir yola başvurdunuz, ben sizin maaşınızı yüksek veriyorum.' dedim. Bu üç işçimiz de bana '... bize eşinin dayısının ...'ta mafya olduğunu, ailenize zarar veririz diyerek tehdit ettikleri için korkudan size söyleyemedik.' dediler. Ben, beni ve iş yerimizi yaklaşık 1.000.000 TL zarara uğratarak dolandıran ve ağabeyimin dilekçesinde şüpheli olarak belirtilen şahıslardan şikâyetçi ve davacıyım. Uzlaşmak ve anlaşmak istemiyorum.",
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık ... Kollukta; "Yaklaşık 20 yıldan bu yana ...'ın yanında işçi olarak çalışmaktayım. Yaklaşık 3 yıl önce ...'ın iş yerinde çalışan işçiler ...'ı dolandırdılar, bu yüzden aynı olay meydana gelmemesi için tüm işçilerden açık senet aldı. Benim görevim iş makinesini kullanmaktır. Kantarda ise ... durmaktadır. Bundan yaklaşık 6 ay önce ...'un ...'lerin aracına fazla yazdığını gördüm, böyle şey yapmaması konusunda uyardım. Ancak beni dinlemeyerek yapmaya devam etti. Zamanla ..., ..., ... ve ... beni kandırarak kendi aralarına çektiler. Yine aynı iş yerinde çalışan ...'i de aynı şekilde grubun içerisine dahil ettik. Bu olaylar yaklaşık beş ay önce başladı. ..., ... ve ... her defasında mal getirdiğinde benim elime 100-200 TL arasında para geçiyordu. ...'ler iş yerine yaklaşık ayda 4 gün geliyordu. Her defasında da bu iş yapılmıyordu. Fazla tartıldığı zaman ...'ler kantar fişi ile muhasebeye gidip parayı komple alıyorlar, akşamına da para dörde bölünüyordu. ...'lerle hiçbir alakam yoktur. Tek yaptığımız bu, malzeme çalmadık.",
Mahkemede 06.11.2012 tarihinde; "Ben daha önce müşteki ...'ın yanında yaklaşık yirmi yıldır çalışıyordum. Tahminen 2008 veya 2009 yıllarında ... yanıma gelerek 'Müşteki hastanede yatıyor, yarın öbür gün ölür parasından istifade edelim.' dedi, beni bu şekilde kandırdı. Zaman zaman ... kendisi zaman zaman da oğlu ... ve Bayram hurda getiriyorlardı. Ben de 500 kilo yazacağım yere 1.500 kilo yazarak şayet 500 kilo yazmış olsaydım 12.000 TL içeriden para alması gerekiyordu ancak 1.500 kilo yazdığım için 36.000 TL parayı alıyorlardı. Ancak bu paradan bana hiçbir zaman için pay vermediler. Bu anlattığım olay 2011 yılının Temmuz ayı ile 2012 yılının Haziran ayına kadar devam etti. Haftada bana 200-300 TL para verdiler. Daha sonra çalıştığımız sırada sanıklardan ..., ...'in mallarını tartarken fazla tarttığından şüphelendim. Kendisini ikaz ettim ancak beni ikna ettiler ben de ortak oldum. Hurda malzemeleri ... ve ... getiriyordu, bunların getirdiği malları da fazla kilo yazıyorduk. Alınan paralardan haftada 200-300 TL para aldım. Bunun dışında başka para almadım, yaptığım işten dolayı pişmanım.",
Mahkemede 13.04.2017 tarihinde ise; "Suçlamaları kabul etmiyorum, ben 20 yıldır müştekinin yanında çalıştım, müşteki bizden zorla açık senet aldı, 'İstediğim şekilde ifade vermezsen senedi işleme koyarım.' diye beni tehdit etti, ben de emniyette ve mahkemede müştekinin bana söylediği şekilde ifade verdim, önceki ifadelerimin hiçbiri geçerli değildir, kabul etmiyorum, ben müştekinin parasını zimmetime geçirmedim, diğer sanıklarla da iş birliği yapmadım, suçsuzum beraatimi talep ediyorum, suçlamayı kabul etmediğim için de müştekinin zararını gidermek istemiyorum.",
Sanık ... Kollukta; "Yaklaşık 8 yıldan bu yana ...'ın yanında işçi olarak çalışmaktayım ve bazen de araç tartarım. Yaklaşık altı ay önce ... beni ..., ... ve ... ile tanıştırdı. 'Bu arkadaşlar, çalıştığımız iş yerine sürekli malzeme getiriyorlar, geldikleri zaman kantara sen geçip geldiği kilonun iki katını yazacaksın, parayı da paylaşacağız.' dedi. Bunu ... tehditkâr olarak konuştuğu ve özürlü çocuğuma bakamama konusunda şüpheye düştüğüm için kabul ettim. ..., ..., ..., ...'i telefon ile arayıp 'İş yeri müsait, patronlar yok gelebilirsiniz.' diye telefon açıyordu, bana da 'Sen kantara geç.' diyordu. Kantara geçiyordum. Kaç kilo geldiyse tartı fişine bunun iki katını yazıyordum. ...'ler bu fiş ile muhasebeye gidip paralarını alıyorlardı. Akşam da buluşup ..., ... ve ...'lerden biri gelip para dörde bölünüyordu. ...'ler üç günde bir geliyorlardı. Ortalama bizim payımıza 600-700 para kalıyordu. Bu olay altı ay önce başladı. ...'a söylediklerimin tamamı da doğrudur.",
Mahkemede 06.11.2012 tarihinde; "Üzerime atılan suçlamayı kabul etmem. ...'nın iddia ettiği gibi bir kısım kişilere getirdiği malların fazla yazılması söz konusu olmadı. Bu her nedense ...'ın iftirasından başka bir şey değildir. Biz karakola ifadeye gittiğimizde bir gürültü çıktı jandarma komutanı da müştekinin beyanlarına göre ifadelerimizi yazmış. Şimdi okunan ifade benim ifadem değildir. Okutmadan imzalattılar, ifade içeriğini kabul etmiyorum.",
Mahkemede 13.04.2017 tarihinde ise; "Önceki savunmalarımı tekrar ediyorum, bana iftira atılmıştır, ben müştekinin yanında 9 yıl çalıştım, hiçbir şekilde parasını zimmetime geçirmedim, bana hiçbir kağıdı okutmadan imzalattırdılar, ayrıca müşteki benden açık senet aldı, 15.000 TL yazılarak icraya konulmuştur, ayrıca hakkımda iş mahkemesine dava açılmıştır, tazminat vermemek için beni tehdit etti, 'Seni çoluğuna çocuğuna ailene rezil ederim.' diye tehditte bulundu, suçsuzum beraatimi talep ediyorum.",
Sanık ... Kollukta; "Yaklaşık 7 yıldan bu yana ...'ın yanında işçi olarak çalışmaktayım. ...'ın dilekçesinde belirttiği ve üzerime atılı bulunan suçlamayı kabul etmiyorum. Erdemler ailesi benim akrabam olur. Şüpheli olan Şahinleri ise tanımam ve bilmem. Ben kimseyle ortaklık kurarak ...'ı dolandırmadım, para almadım. Üzerime atılı bulunan suçlamayı kabul etmiyorum.",
Mahkemeye sunduğu 13.07.2012 havale tarihli dilekçesinde; "Ben ...'ın şirketi olan ... Hurdacılık San. Tic. Ltd. Şti'de 2002 yılından beri çalışmaktayım. ... benim akrabam olur. 2012 yılının 5. ayında ... yine akrabası olan ...'e oğulları ile ... ve kardeşlerinden ilgili suç duyurusunda bulunacağını, benim de kendisine yardımcı olmamı istemiştir. ..., ...'e oğulları ile ailevi meselelerden aralarında husumet olduğunu biliyordum ancak ... ile ne sorunu var bilmiyorum. ... ...'in 200.000 TL bedelli teminat senedini icraya koymuştu. ..., ... ve oğullarının zengin olmasını hazmedemiyordu. ..., ... ve oğulları ile 5-6 yıldır ticaret de yapmıyordu. Bana ... ve oğullarına iftira atmamı söyledi. Atmazsam, elinde açık senedinin olduğunu, bu senedi avukata vereceğini, bütün malımı mülkümü alacağını söyledi. Daha sonra bu konuda ikna etmek için ... jeepine bindirdi. Beni babamın yanına götüreceği ve babamla birlikte görüşeceğini söyledi. Jeepin içinde ...'ın yanında avukatı, muhasebecisi Hüseyin ve kardeşi ... vardı. Arabada sürekli beni ... ve oğulları ile ilgili iftira atmam için ikna etmeye çalışıyordu. Ancak benim kulağım ağır işitir ve cihaz takılıdır. Ben konuşmaları tam anlamadım, ancak bir ara ... boynumu bir kablo gibi şeyle sıktı, ben çok korktum. Beni ASKİ spor tesislerinin yanında bıraktılar. ... beni işten çıkarmakla ve senedi icraya koymakla tehdit ederek, savcılığa ifadeyi kendisinin lehine vermemi istedi. Benim de yargılanacağımı, ancak bana avukat tutup, beni temize çıkaracağını söyledi. Bu dava bittiğinde ... ve kardeşleri ile ... ve oğullarını tutuklatınca ve ceza aldırınca, tazminat alacağını ve o tazminat ile bana ev alacağını söyledi. Benim ...'ın elinde açık senedimin olup olmadığını hatırlamıyorum. Ancak işe giren herkesten açık senet aldığını biliyorum. Hatta ... ve ...'dan da açık senet aldığını ve onları da benim gibi tehdit ettiğini biliyorum. ...'ın şikâyetindeki hiçbir iddia doğru değildir. Ben kimseyi dolandırmadım. Benim şirkette birini dolandıracak pozisyonum yoktur. Beni iftiraya zorlayan ve elindeki senet ile beni tehdit eden, hürriyetimi tehdit eden, hakkımda iftirada bulunan ...'dan davacı ve şikâyetçiyim.",
Mahkemede; "Üzerime atılan suçlamayı kabul etmem. İddia edildiği gibi müştekiye karşı herhangi bir eylemim olmadı. Yaklaşık 10 yıla yakındır müştekinin yanında çalışıyorum. İşe girdikten bir iki yıl sonra açık senet aldılar, bunu tahsile koyacaklarını ileri sürerek baskı kuruyorlar. İddia edildiği gibi kantarda fazla yazım yapmış değilim. Celse arasında 13.07.2012 tarihli dilekçeyi ben verdim, içeriğini aynen tekrar ediyorum.",
Sanık ... Kollukta; "Ben Hurdacılar Sitesinde kardeşlerim olan ... ve ... ile birlikte hurdacılık işiyle uğraşırız. Bu sebepten dolayı Hurdacılar Sitesinde hurda malları alan ...'a ait iş yerine kendi topladığımız hurda malları gerekli işlemler yapıldıktan sonra ara sıra götürerek satarız. Ben ...'ı yakından tanırım. Bizim iş yerimizden yaklaşık 1 yıl önce hurda malzeme çalındı, hatta bu konuda Jandarmaya şikâyette bulunulmuştu. Bununla ilgili biz çevreden duyduğumuz kadarıyla malımızı çalanın ... olduğuna dair söylentileri duyduk. Biz de bunun doğru olduğunu öğrenmek için ...'ın yanına kardeşim ... ile birlikte gittik. Biz kendisine çalınan malımızın parasını ödemesini söyledik. Kendisi de bize 'Gidin ispatlayın, ben size para vermek yerine o malın üzerine bir de ben o kadar para alırım sizden.' dedi. Sonra oradan ayrıldık ve ters düşmeye başladık. Sonrasında ...'a ait iş yerine mal vermemeye başlayınca bize bu şekilde iftira atmaya başladılar. Ben ...'a ait iş yerinde çalışanlardan sadece isimlerini bildiğim ..., ..., ..., ..., ..., ... isimli işçileri tanırım. Bu kişilerle münasebetim sadece ...'a ait iş yerine mal götürdüğümüzde olmakta olup, başkaca yer ve zamanda bu işçilerle ne ben ne de kardeşlerim görüşmesi olmamıştır. Ayrıca biz bu iş yerine ne götürmüş isek onları tartırdık ve malımızın karşılığını aldık. Ve kaldı ki bu iş yerinde kamera vardır, eğer bir şey yapmışsak buradan çıkar. Eğer biz söylenildiği gibi bu suçlamaları yaptıysak, ... bu zamana kadar neden bizi şikâyet etmedi. Ben üzerime atılan bütün suçlamaları kabul etmiyorum, bunun hepsi iftiradır. Uzlaşmak ve anlaşmak istemiyorum.",
Mahkemede; "Suçlamayı kabul etmem. Sanıklardan ... müştekinin çalışanı olup suç atıyor, iddia edildiği gibi kendisi ile anlaşıp getirdiğim malı fazla yazdırıp fazla para almış değilim.",
Sanık ... Kollukta; "Hurdacılar Sitesinde abim olan ...'in dükkânı vardır. Bu dükkâna ben arada bir giderim. Genellikle işlerinin yoğun olduğu zamanlarda giderim. Hurdalar abim ... tarafından getirilip dükkâna bırakılıyor, bu hurdaları biz dükkanda ayırıyoruz ve diğer dükkânlara belirli zamanlarda satıyoruz. ...'a ait hurda işletmesine ben bir defa yaklaşık 1 ay önce gittim. Dükkânın içerisinde bulunan kantarın başında ismini karakolda öğrendiğim ve teşhis ettiğim ... vardı. Getirdiğim hurdalar yaklaşık tam olarak bilmemekle birlikte 150 kg civarında geldi. Daha sonra ... bana hurdaların kilosu kadar fiş yazdı. Ben de hurdaların parasını almak için müdüreyete gittim ve hatırlayamadığım bir miktar para aldım. ... ile anlaşıp hurdaları fazla kilo gösterip fazla para alıp bölüşmedik. Üzerime atılan suçlamaları kabul etmiyorum. ... ve ...'i tanıyorum ama aramızda herhangi bir alışveriş olmadı, isimlerini daha çok abim ...'den duyuyorum.",
Mahkemede 06.11.2012 tarihinde; "Üzerime atılan suçlamaları kabul etmem. Hurda işi ile uğraşan ...'e zaman zaman yardım ettiğim olmuştur. Ben başka bir yerde garson olarak çalışıyorum, suçlamalar iftiradan ibarettir.",
Mahkemede 13.04.2017 tarihinde ise; "Önceki savunmalarımı tekrar ediyorum, ben müştekinin iş yerine hiç gitmedim, beni de tanımaz, ben kendisine mal da satmadım, ben sadece kardeşim ...'ın yanına yardım amaçlı gidiyordum, suçsuzum beraatimi talep ediyorum.",
Sanık ... Kollukta; "Benim Hurdacılar Sitesinde kendime ait iş yeri olup, bu iş yerime yaklaşık 1 yıl önce hırsız girdi ve Jandarmaya o zaman şikâyette bulunmuştum. Sonradan duyduğum kadarıyla mallarımı ...'ın çaldığını veya çaldırttığını öğrendim. Ama elimde bir delil olmadığı için herhangi bir şey yapamadım. Daha sonra ...'dan şüphelendiğim için ben Hurdacılar Sitesinde konuştuğum kişilerle bu şahıstan şüphelendiğimi söyledim. ... da anladığım kadarıyla, benim bu söylediklerimden dolayı bana yönelik olarak çevrede 'Ben onun ticaretini bitiririm.' diye söylemiş. Buna rağmen benim ... ile alışverişim devam etti. Çünkü ben de o da hurdacılık işiyle uğraşırız. Ben çevreden topladığım hurda malları fiyatı en yüksek veren toptancı kimse ona veriyorum. Ve öğrendiğim kadarıyla da en yüksek fiyatı ... olduğu için genelde hurda malları bu şahsın iş yerine kardeşim olan ... ile birlikte götürürüz. Buraya hurda malları götürdüğümde hurda malları burada çalışan yaklaşık 15 elemanına teslim ederiz. Bunlardan sadece isimlerini bildiklerim ..., ..., ..., ..., Halil, ... ve ...'dir. Biz bu iş yerine getirdiğimiz malları yüklü miktarda olunca 60 tonluk elektronik kantarlarında, az olunca da normal kantarlarda bu işçiler tarafından tartılır. Tartı sonucunda bu işçiler bize makbuz keserek verirler. Makbuz kesilince işçiler makbuzu muhasebeye verir ve biz de muhasebeden malımızın karşılığını alırız ve daha sonra tekrar mal getirilinceye kadar bu iş yerine uğramayız. ... tarafından iddia edildiği gibi ben bu iş yerinde çalışan işçilerle münasebetim sadece mal teslimi sırasındadır, başka da herhangi bir yerde ve zamanda münasebetliğim olmamıştır. Ayrıca ben getirdiğim hurda mal ne kadarsa o kadarı tartılmıştır ve muhasebeden de tartıldığı malımın değeri alınmıştır. Söylenildiği şekilde ben getirdiğim malları ne fazla gösterdim ne de fazla para aldım. Uzlaşmak ve anlaşmak istemiyorum.",
Mahkemede; "Üzerime atılan suçlamayı kabul etmem. Bu olaydan önce tahminen bir buçuk yıl önce iş yerimde hırsızlık olmuştu. Yaptığım araştırmada çalıntı hurdaların müştekinin iş yerinde olduğunu öğrendim. Her nasılsa ele geçirmiş bu yüzden aramızda bir husumet oldu. Ben kendisini hırsızlıkla suçlamadım, kimin çaldığını da bilmiyorum. İddia edildiği gibi kantardakiler getirdiği mala fazla kilo yazmış değildir, ne mal götürdüysem onun karşılığını aldım. Kaldı ki tartılan ürün ayrı bir yere aktarılır, parayı verecek kişiler gelip kontrol eder, darasını düşer, buna göre işlem yaparlar. Tartı yeri ile paranın verildiği yer arasında kısa bir mesafe olup rahatlıkla görülebilir.",
Sanık ... Kollukta; "...'ı tanır ve bilirim, 2004 yılında başlayan değerli maden alışverişimiz 2007 yılı Ağustos ayında bitti. Daha fazla para kazanmak için ve malzememizi fabrikalara direkt kendimiz satmak işine başladık. ... ile aynı değerli hurda malzemeleri alıp sattığımız için aramızda rekabet vardı. 2007 yılından bu yana da konuşmuyoruz, herhangi bir alışverişimiz olmamıştır. ... ve ... ile ilgili herhangi bir alışverişimiz olmamıştır. Ailem ile birlikte dolandırıcılık olayına karışmadığımız için kimseye de borçlu değiliz. Bizlere iftira atılmaktadır. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum.",
Mahkemede; "Tahminen 2007 yıllarında uzaktan akrabam olan müştekiyle kısa bir beraber çalışmışlığımız oldu. Yanından ayrıldım ve kendime ait bir iş yeri açtım. Rakip hâle geldik. Bize bu nedenle suç atıyor. Normal şartlar altında yüksek miktarlarda işlem yapılması hâlinde bunu iş yeri sahibi derhal anlar, anlamaması mümkün değildir.",
Sanık ... Kollukta; "Ben, beni şikâyet eden ...'a ait iş yerinde 2008 yılı içerisinde yaklaşık 7-8 ay çalıştım. Burada çalışanlardan ve ben ile münasebeti olduğu söylenilen ...' yı tanırım çünkü aynı iş yerinde çalıştık. Fakat kendisiyle herhangi bir alışverişim veya samimiyetliğim olmadı. Ben bu iş yerinden askerliğim nedeniyle çıktım ve ayrıldıktan 15 gün sonra askere gittim. Bu süre zarfında ve askerlikten geldikten sonra da ... ve onun iş yerinde çalışanlarla herhangi bir münasebetim olmadı. Ayrıca ben ... ile yaklaşık 5 yıldır küs olduğumdan dolayı konuşmuyorum ve bu iş yerine de bu süre zarfında da gitmedim. Kaldı ki ...'ya ben, ağabeyim, kardeşim ve babam borçlu filan değildir, onların da ... ile ilişkisi benimle olduğu kadardır. Eğer böyle ortada bir sorun var ise bugüne kadar neden ... tarafından ortaya çıkarılmadı. Ben sadece ...'ın iş yerinde yukarıda söylediğim kadar çalıştım, bunun dışında da bu iş yerine de başka bir amaçla gelip gitmedim. Herhangi bir hurda mal satıp almadım. Fakat ben burada çalışırken babam ve kardeşlerim bu iş yerine hurda mal satıyorlardı. Sattıkları bu malların ben tartı işlemlerini ve hesap kısmını bilmiyorum. Uzlaşmak ve anlaşmak istemiyorum.",
Mahkemede; "Suçlamaları kabul etmiyorum. Ben ...'ın yanında 2008 yılında tahminen 7-8 ay kadar çalıştım. Daha sonra askere gittim. Kendisi akrabamdır ancak uzun süredir konuşmuyorum, işten ayrıldıktan sonra da hiçbir ilgim olmadı, suçlamaları kabul etmiyorum.",
Sanık ... Kollukta; "...'ı tanır ve bilirim, 2004 yılından başlayan değerli maden alışverişimiz 2007 yılı Ağustos ayında bitti. Kendi malzememizi fabrikalara kendimiz satmaya başladık. Şu anda da aynı değerli hurda malzemeleri alıp sattığımız için aramızda rekabet vardır, herhangi bir husumet yoktur. ... ve ... ile ilgili herhangi bir alışverişimiz olmamıştır. Böyle bir dolandırıcılık olayı meydana gelmediği için kimseye de borçlu değiliz. Bizlere iftira atılmaktadır. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. ... ticari kariyerimizle oynamıştır.",
Mahkemede; "Suçlamayı kabul etmem. Müştekinin yaptığı işin aynısını ben de yapıyorum. İddia edildiği gibi kendisine mal satmış değilim aramızda husumet olduğu için bana iftira ediliyor, kaldı ki alınan malın kantarda fazla yazılması hâlinde orada bulunan kişi bunun farkına varır.",
Sanık ... Kollukta; "Hurdacılar Sitesinde benim ve abimin ortak işletmiş olduğu hurdacı dükkânımız vardır. ... Metal isimli iş yerinde çalışan ..., ... ve ...'ı tanırım. ... benim öz halamın oğludur. ... da halamın oğludur fakat kendisi ile abim ve ben yaklaşık 5 yıldır konuşmuyoruz. 5 yıl önce aramızda bir husumet vardı, ne olduğunu tam olarak ben de hatırlamıyorum, hiç konuşmuyoruz, birbirimize selam dahi vermiyoruz. Ben ve abim onun dükkanına 5 yıldır hiç gitmedik, bizim yanımızda çalışan elemanları da hiç göndermedik. ..., ... ve ...'in ... Metal'de ne iş yaptıklarını da bilmiyorum. Kantarın başında olduğunu burada öğrendim. Üzerime atılan suçlamaları kabul etmiyorum.",
Mahkemede; "Babam ...'in iş yerini kardeşim ...'la beraber yürütüyorum. 2006-2007 yıllarından sonra herhangi bir alışverişim olmadı, ...'ya her nedense iftira attırılıyor.",
Şeklinde savunmada bulunmuşlardır.
Sanıklar ..., ..., ... ve ... müdafisi Av. ...'nın 26.02.2018 tarihli dilekçesinde; katılanın, sanık ... aleyhinde ... 31. İcra Müdürlüğünün 2008/11099 esas sayılı dosyasında 250.000 TL tutarlı icra takibi yaptığını, dosyanın 307.245,88 TL tahsil edilerek kapandığını belirttiği,
UYAP Bilişim Sistemi üzerinden ... 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/190 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı ... Hurdacılık Geri Dönüşüm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti'nce davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... aleyhinde 4.338.760 TL tutarındaki zararın tazmini talebiyle 27.04.2017 tarihinde açılan davada davacı tarafın talebinin dayanağını oluşturan olayların inceleme konusu dosyadaki iddialar ile aynı olduğu gibi zararın da "31.12.2009 Yıl Sonu Sayım Sonucu" başlıklı tabloda belirlenen miktarın dava tarihi itibarıyla hesaplanmış hâli olduğu, Mahkemece 22.06.2018 tarihli müzekkereler ile;
1- ... Hurdacılık şirketine ait 2010-2011 yıllarına ilişkin ticari defterlerin Yenimahalle Vergi Dairesi Başkanlığından,
2- 2008-2009 yıllarına ait ticari defterlerin Vergi Denetim Kurulu Başkanlığından,
27.12.2017 tarihli müzekkereler ile de;
1- Davalılar ..., ..., ... ve ... tarafından davacı ... Hurdacılık şirketine 2008 (dahil) ile 2012 (dahil) yılları arasındaki sürede satıldığı iddia olunan hurda malzeme ile ilgili olarak; tartı kayıtlarının, ödeme belgelerinin, satış faturalarının, ticari defter, belge ve kayıtların, envanter defterlerinin, ceza davası dosyasına sunulan vergi/ceza ihbarnamelerinin dayanağı olan vergi inceleme raporları ve vergi tekniği raporlarının, ... Hurdacılık şirketi hakkında sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma fiilinden dolayı açılıp da sonuçlanmış ve devam etmekte olan vergi ve ceza davalarına dair her türlü belge, bilgi ve kayıtların ... Hurdacılık Geri Dönüşüm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti'nden,
2- ... Hurdacılık şirketi ile ilgili olarak 2008 (dahil) ile 2012 (dahil) yılları arasındaki "Ba Formlarının" yıllık dökümlerinin, 2006 (dahil) ile 2013 (dahil) yılları arasındaki süreye ilişkin Kurumlar Vergisi beyannamelerinin, 15.09.2010 tarihli ve 20100903135090000007, 20100903135090000009, 20100903135090000010, 20100903135090000012, 20100903135090000013, 20100903135090000014, 20100903135090000016, 20100903135090000017, 20100903135090000018, 20100903135090000019 ve 20100915135090000001 sıra nolu Vergi/Ceza İhbarnamelerinin dayanağı olan vergi inceleme raporları ve vergi tekniği raporlarının, ... Hurdacılık şirketi hakkında 2008 (dahil) ile 2012 (dahil) yılları arasındaki sürede düzenlenen vergi inceleme raporları sonucu resen yapılan vergi tarhlarına esas raporlarda davalılar ..., ..., ... ve ...'den yapıldığı iddia olunan alımlardan dolayı tarhiyat yapılıp yapılmadığının, 2002 (dahil) ile 2012 (dahil) yılları arasındaki sürede sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge/fatura kullanma fiili ile ilgili olarak düzenlenmiş vergi inceleme raporları ile vergi tekniği raporlarının dökümünün, ... Hurdacılık şirketinin kurulduğu tarihten 27.12.2017 tarihine kadar olan vergi inceleme rapor kayıt detay dökümü ile dava bilgileri dökümünün, mükellef özel esaslar listesinin (koda alınma/çıkma listesinin), ... Hurdacılık şirketi ile ilgili olarak sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma fiilinden dolayı açılıp da sonuçlanmış ve devam etmekte olan vergi ve ceza davalarına dair her türlü belge, bilgi ve kayıtların, davalı ... ile ilgili olarak; 2011 yılına kadar vergi mükellefiyetinin mevcut olup olmadığının, 2011 - 2014 yılları arasında ER-MET-SAN Geri Dönüşüm Nakliye Metal İnş. San. Tic. Ltd. Şti. olarak atık ve hurda toptan ticareti yapıp yapmadığının, söz konusu şirketin ticari unvanının daha sonra Erdemler Metal Nak. ve İnş. Ltd. Şti. olarak değiştirilip değiştirilmediğinin Yenimahalle Vergi Dairesinden,
3- 15.09.2010 tarihli ve 20100903135090000007, 20100903135090000009, 20100903135090000010, 20100903135090000012, 20100903135090000013, 20100903135090000014, 20100903135090000016, 20100903135090000017, 20100903135090000018, 20100903135090000019 ve 20100915135090000001 sıra nolu vergi/ceza ihbarnamelerinin dayanağı olan vergi inceleme raporları ve vergi tekniği raporlarının, ... Hurdacılık şirketi hakkında 2008 (dahil) ile 2012 (dahil) yılları arasındaki sürede düzenlenen vergi inceleme raporları sonucu resen yapılan vergi tarhlarına esas raporlarda, davalılar ..., ..., ... ve ...'den yapıldığı iddia olunan alımlardan dolayı tarhiyat yapılıp yapılmadığının, ... Hurdacılık şirketi ile ilgili olarak 2002 (dahil) ile 2012 (dahil) yılları arasındaki sürede sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge/fatura kullanma fiili ile ilgili olarak düzenlenmiş vergi inceleme raporları ile vergi tekniği raporlarının dökümünün, ... Hurdacılık şirketi ile ilgili olarak sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma fiilinden dolayı açılıp da sonuçlanmış ve devam etmekte olan vergi ve ceza davalarına dair her türlü belge, bilgi ve kayıtların Vergi Denetim Kurumu Başkanlığından,
4- Davalı ...'in vergi mükellefiyetinin hangi tarihte başladığının, 2012 yılına kadar vergi mükellefiyeti bulunup bulunmadığının ... Vergi Dairesinden,
5- Davalı ...'in 2008 (dahil) ile 2012 (dahil) yılları arasındaki sürede vergi mükellefiyetinin bulunup bulunmadığının Keçiören Vergi Dairesinden,
İstenildiği ayrıca,
Davalılar ..., ..., ... ve ... vekili Av. ...'nın istemi üzerine ... Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe ABD Öğretim Üyesi Prof. Dr. ... tarafından düzenlenen 10.10.2018 tarihli uzman görüşünde incelenen belgelerin ... Hurdacılık şirketine ait 2010, 2011 ve 2012 yılı ticari defterleri, ... Hurdacılık şirketi tarafından ibraz edilen 2010, 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin fatura ve gider pusulaları, 2009 yılı kurumlar vergisi beyannamesi ile 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 vergilendirme dönemine ilişkin Ba Formları olarak belirtildiği,
UYAP Bilişim Sistemi üzerinden ... 9. İş Mahkemesinin 2013/1362 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; ... 25. İcra Müdürlüğünün 2013/14503 esas sayılı dosyasında davalı ... tarafından davacı ... aleyhine başlatılan icra takibinin kanuna ve hukuka aykırı olduğundan bahisle iptali istemi ile açılan davaya ilişkin dava dilekçesinde, ...'un ...'ın ortağı olduğu ... Hurdacılık şirketinde 2004-2012 yılları arasında kesintisiz işçi olarak çalıştığı, işe başlarken teminat amaçlı olarak boş senede imza atmak zorunda kaldığı, ... ve ortağı ...'ın, 2012 yılında ... ve bir kısım çalışma arkadaşını dolandırıcılıkla suçlayarak işten çıkardıkları ve haklarında suç duyurusunda bulundukları, teminat amaçlı verilen senedin üzeri sonradan doldurulmak suretiyle icra takibine konu edildiği hususlarına yer verildiği,
UYAP Bilişim Sistemi üzerinden ... 23. İş Mahkemesinin 2017/129 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı ... tarafından ... Hurdacılık Geri Dönüşüm San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhinde kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai, resmi tatil, yıllık izin alacakları istemine ilişkin açılan dava dilekçesinde, ...'in ... Hurdacılık şirketinde 2001 Haziran ayında işe başladığı ancak 05.06.2012 tarihinde yapılan haksız fesih ile işten çıkarıldığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçları üzerinde durulması gerekmektedir.
A- Dolandırıcılık suçu 5237 sayılı TCK'nın 157. maddesinde;
"Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir." şeklinde düzenlenmiş, 158. maddesinde ise suçun nitelikli hâlleri sayılmıştır.
Mal varlığının yanında irade özgürlüğünün de korunduğu dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
1) Failin bir takım hileli davranışlarda bulunması,
2) Hileli davranışların mağduru aldatabilecek nitelikte olması,
3) Failin hileli davranışlar sonucunda mağdurun veya başkasının aleyhine, kendisi veya başkası lehine haksız bir yarar sağlaması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Fail kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla bilerek ve isteyerek hileli davranışlar yapmalı, bu davranışlarla bir başkasına zarar vermeli, verilen zarar ile eylem arasında uygun nedensellik bağı bulunmalı ve zarar da, nesnel ölçüler göz önünde bulundurularak belirlenecek ekonomik bir zarar olmalıdır.
Görüldüğü gibi, dolandırıcılık suçunu diğer mal varlığına karşı işlenen suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece mal varlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır.
5237 sayılı TCK'nın 157. maddesinde yalnızca hileli davranıştan söz edilmiş olmasına göre, her türlü hileli davranışın dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesi gerekmektedir.
Kanun koyucu anılan maddede hilenin tanımını yapmayarak suçun maddi konusunun hareket kısmını oluşturan hileli davranışların nelerden ibaret olduğunu belirtmemiş, bilinçli olarak bu hususu öğreti ve uygulamaya bırakmıştır.
"Hile", Türk Dili Kurumu sözlüğünde; "Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, desise, entrika" (Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, .... 891.) şeklinde, uygulamadaki yerleşmiş kabule göre ise; "Hile nitelikli yalandır. Yalan belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun denetleme olanağını ortadan kaldırmalıdır. Kullanılan hile ile mağdur yanılgıya düşürülmeli ve yanıltma sonucu kandırıcı davranışlarla yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hileli davranışın aldatacak nitelikte olması gerekir. Basit bir yalan hileli hareket olarak kabul edilemez." biçiminde tanımlanmıştır.
Öğretide de hile ile ilgili olarak; "Olaylara ilişkin yalan açıklamaların ve sarf edilen sözlerin doğruluğunu kuvvetlendirecek ve böylece muhatabın inceleme eğilimini etkileyebilecek yoğunluk ve güçte olması ve bu bakımdan gerektiğinde bir takım dış hareketler ekleyerek veya böylece var olan halden ve koşullardan yararlanarak, almayacağı bir kararı bir kimseye verdirtmek suretiyle onu aldatması, bu suretle başkasının zihin, fikir ve eylemlerinde bir hata meydana getirmesidir." (Sulhi Dönmezer, Kişilere ve Mala Karşı Cürümler 2004, .... 453.), "Hile, oyun, aldatma, düzen demektir. Objektif olarak hataya düşürücü ve başkasının tasavvuru üzerinde etki doğurucu her davranış hiledir." (Nur Centel/Hamide Zafer/Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Cilt I, Beta Yayınevi, 4. Baskı, Eylül 2017, ..., .... 502-503.) biçiminde tanımlara yer verilmiştir.
Yerleşmiş uygulamalar ve öğretideki baskın görüşlere göre ortaya konulan ilkeler göz önünde bulundurulduğunda; hile, maddi olmayan yollarla karşısındakini aldatan, hataya düşüren, düzen, dolap, oyun, entrika ve bunun gibi her türlü eylem olarak kabul edilebilir. Bu eylemler bir gösteriş biçiminde olabileceği gibi, gizli davranışlar olarak da ortaya çıkabilir. Gösterişte, fail sahip bulunmadığı imkânlara ve sıfata sahip olduğunu bildirmekte, gizli davranışta ise kendi durum veya sıfatını gizlemektedir. Ancak sadece yalan söylemek, dolandırıcılık suçunun hile unsurunun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. Kanun koyucu yalanı belirli bir takım şekiller altında yapıldığı ve kamu düzenini bozacak nitelikte bulunduğu hallerde cezalandırmaktadır. Böyle olunca hukuki işlemlerde, sözleşmelerde bir kişi mücerret yalan söyleyerek diğerini aldatmış bulunuyorsa bu basit şekildeki aldatma, dolandırıcılık suçunun oluşumuna yetmeyecektir. Yapılan yalan açıklamaların dolandırıcılık suçunun hileli davranış unsurunu oluşturabilmesi için, bu açıklamaların doğruluğunu kabul ettirebilecek, böylece muhatabın inceleme eğilimini etkisiz bırakabilecek yoğunluk ve güçte olması ve gerektiğinde yalana bir takım dış hareketlerin eklenmiş bulunması gerekir.
Failin davranışlarının hileli olup olmadığının belirlenmesi noktasında öğretide şu görüşlere de yer verilmiştir: "Hangi hareketin aldatmaya elverişli olduğu somut olaya göre ve mağdurun içinde bulunduğu duruma göre belirlenmelidir. Bu konuda önceden bir kriter oluşturmak olanaklı değildir." (Veli Özer Özbek/Koray Doğan/Pınar Bacaksız, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 15. Baskı, ... 2020, .... 717.), "Hileli davranışın anlamı birtakım sahte, suni hareketler ile gerçeğin çarpıtılması, gizlenmesi ve saklanmasıdır." (Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınevi, 13. Baskı, ... 2020, .... 439.), "Hilenin, mağduru hataya sürükleyecek nitelikte olması yeterlidir; ortalama bir insanı hataya sürükleyecek nitelikte olması aranmaz. Bu nedenle, davranışın hile teşkil edip etmediği muhataba ve olaya göre değerlendirilmelidir." (Centel/Zafer/Çakmut, .... 509.).
Esasen, hangi davranışların hileli olup olmadığı konusunda genel bir kural koymak oldukça zor olmakla birlikte, bu konuda olaysal olarak değerlendirme yapılmalı, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmak suretiyle sonuca ulaşılmalıdır.
B- Güveni kötüye kullanma suçu ise TCK'nın 155. maddesinde;
"(1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkâr eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur." şeklinde düzenlemiş,
Maddenin gerekçesinde de;
"Bu suçla mülkiyetin korunması amaçlanmaktadır. Ancak, söz konusu suçun oluşabilmesi için eşya üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen kişi (fail) arasında bir sözleşme ilişkisi mevcuttur. Bu ilişkinin gereği olarak taraflar arasında mevcut olan güvenin korunması gerekmektedir. Bu mülahazalarla, eşya üzerinde mevcut sözleşme ilişkisiyle bağdaşmayan kasıtlı tasarruflar, cezai yaptırım altına alınmıştır... Suçun konusunu oluşturan mal üzerinde belirli bir şekilde kullanmak üzere fail lehine zilyetlik tesisi gerekir. Bu nedenle, güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için hukuken geçerli bir sözleşme ilişkisinin varlığı gereklidir." açıklaması yapılmıştır.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere kanun koyucu tarafından mülkiyetin korunması amacıyla getirilen güveni kötüye kullanma suçu, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan taşınır veya taşınmaz bir mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunulması veya bu devir olgusunun inkâr edilmesiyle oluşmaktadır.
Suç, devir amacı dışında tasarrufta bulunma veya inkâr etme şeklinde icrai bir hareketle işlenebileceği gibi malı süresinde devretmeme veya malı güvenle saklamak üzere zilyetliği devralma hâlinde, bakım yükümlülüğünü bilerek yerine getirmeme gibi ihmali hareketle de işlenebilir (Centel/Zafer/Çakmut, .... 472.).
TCK'nın 155. maddesinde sözü edilen zilyetlik kavramı 4721 sayılı Medeni Kanunu'muzun 973. maddesinde; "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir." şeklinde açıklanmış, asli ve fer'i zilyetlik ise aynı Kanun'un 974. maddesinde; "Zilyet, bir sınırlı aynî hak veya bir kişisel hakkın kurulmasını ya da kullanılmasını sağlamak için şeyi başkasına teslim ederse, bunların ikisi de zilyet olur. Bir şeyde malik sıfatıyla zilyet olan aslî zilyet, diğeri fer'î zilyettir." biçiminde tanımlanmıştır.
Güveni kötüye kullanma suçunda malın teslimi, belirli biçimde kullanılmak için hukuka ve yöntemine uygun, aldatılmamış özgür bir iradeye dayanılarak tesis edilmektedir. Söz konusu suçun oluşabilmesi için eşya üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen fail arasında bir sözleşme ilişkisi mevcut olmalı ve bu hukuki ilişkinin gereği olarak taraflar arasında oluşan güvenin korunması gerekmektedir. Bu amaçla, eşya üzerinde mevcut sözleşme ilişkisiyle bağdaşmayan kasıtlı tasarruflar ve devir olgusunu inkâr kanun koyucu tarafından cezai yaptırım altına alınmıştır. Eğer mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen fail arasında hukuken geçerli bir sözleşme ilişkisi yoksa usulüne uygun bir teslim olmayacağı için güveni kötüye kullanma suçu da oluşmayacaktır. Zira, hukuksal anlamda geçerli bir sözleşmeden söz edilebilmesi için tarafların iradelerinin aldatılmamış olması gerekmektedir.
Bu suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde ise, daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâli söz konusu olacaktır.
Meslek ve sanat, kişinin geçimini sağlamak için uğraştığı ve devamlılık gösteren işlerdir. Genellikle meslek ve sanat serbestçe yapılan ve bireylerin belli bir hizmeti almak veya yaptırmak için başvurdukları iş alanını ifade eder. Örneğin, televizyon tamirciliği, terzilik, dizgicilik, kuru temizlemecilik, matbaacılık, grafikerlik vs. Bu örneklerde de görüldüğü gibi, genellikle meslek ve sanatta, aralarında hizmet ilişkisi olmayan kişiler bu mesleği yapanlardan bir hizmet satın almaktadırlar.
Ticaret, kişilerin özel ilişkilerini ilgilendiren alanlarda yapılan ve bir mal değişimini konu alan hareketlerdir. Failin ticari amaçla hareket etmesi yeterlidir. Tacir olması aranmaz. Ancak, mal sahibi olan mağdurun ticaret amacıyla hareket etmesine gerek bulunmamaktadır.
Hizmet ise, hizmeti yapanla yaptıran arasında bir ilişkinin olmasını ifade eder. Hizmet ilişkisinin daimi olması zorunlu değildir. Ayrıca, suça konu eşya faile sürekli olarak ve tüm sorumluluğu ona ait olmak koşulu ile teslim edilmelidir.
Bu nitelikli hâlin uygulanabilmesi için, failin işi, mesleği, eşyanın hangi amaçla faile verildiği araştırılmalıdır.
Suçun nitelikli halleri arasında sayılan bir başka durum ise, hangi nedenden doğmuş olursa olsun "başkasının mallarını idare etmek yetkisine sahip kimselerin" güveni kötüye kullanmasıdır. Maddede de açık bir şekilde belirtildiği gibi, idare yetkisinin hangi nedenden doğmuş olduğu önemli değildir. Sözleşmeden doğmuş olabileceği gibi, yasadan veya resmî makam veya merciler tarafından verilen bir karardan da, bu yetki doğmuş olabilir (... Yaşar/Hasan Tahsin Gökcan/Mustafa Artuç, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 4. Cilt, Adalet Yayınevi, 1. Baskı, 2010, ..., .... 4531-4532.).
Cezanın ağırlaştırılması sonucunu doğuran bu hâllerde, fail ile mağdur arasındaki hukuki ilişkiye dayanan güven ilişkisi daha yoğundur. Failin sıfatı, onun hukuki ilişkiye uyma konusunda daha özenli davranacağının bir göstergesi olmaktadır. Belli sıfata sahip kişilere karşı toplumda daha fazla güven duygusu vardır. Kişiler, meslek ve sanat icra edenlere, ticaret veya belli hizmeti görenlere, belli bir işi görüyor olmaları nedeniyle normal bir kişiye nazaran daha fazla güven beslerler ve bu güvene dayalı olarak zilyedi veya malik bulundukları malı fazlaca sorgulamadan belli bir maksatla muhataplarına teslim ederler. Suçu nitelikli hale getiren bu unsur, taraflar arasında güven ilişkisinin tesisini kolaylaştıran hâllerin kötüye kullanılmasını esas almaktadır. Bu ağırlaştırıcı nedenin uygulanması, malın teslimi ile failin sıfatı arasında nedensellik ilişkisi bulunmasına bağlıdır. Mal, faile, sadece sıfatından değil, aynı zamanda sıfatının doğurduğu bir ilişkiden dolayı teslim edilmiş olmalıdır (Centel/Zafer/Çakmut, .... 478; Özbek/Doğan/Bacaksız, .... 704, Mahmut Koca/İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, 7. Baskı, ... 2020, .... 728-729.).
Diğer taraftan, ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir değişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında sanıklara atılı basit dolandırıcılık suçundan dönüşen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu açısından suç vasfının belirlenmesi ve suçun sabit olup olmadığı yönlerinden eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının değerlendirilmesinde;
Katılan ...'ın ... Hurdacılık Geri Dönüşüm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti'nin ortağı ve yetkilisi olduğu, sanıklar ..., ... ve ...'un katılana ait iş yerinde işçi olarak çalıştıkları, diğer sanıklar ..., ... ve ... ile ..., ..., ... ve ...'in ise katılanın iş yerine hurda malzeme getirerek satışını yaptıkları, hurda malzeme getiren sanıklar ile aralarında önceden yaptıkları anlaşma gereğince işçi olan sanıkların tartım sırasında hurda malzemeleri getirilenden fazla miktarda gösterdikleri ve buna uygun tartı fişi düzenledikleri, diğer sanıkların da bu tartı fişi ile ... Hurdacılık şirketinin muhasebesinden fazladan para tahsil ettikleri, daha sonra bütün sanıkların bu fazla parayı aralarında paylaştıkları iddiasıyla sanıklar hakkında zincirleme surette dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanıkların eylemlerinin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabul edilen ve sanıkların bu suçtan mahkûmiyetlerine karar verilen olayda;
Katılanın, şirkete giren ve şirketten çıkan bütün malların bilgisayara işlendiğini, sanıklar hakkında şikâyette bulunmadan önce şirketinin zarar ettiğini görmesi üzerine bir süredir araştırma yaptığını, 26.05.2012 tarihinde sanık ...'in getirmiş olduğu hurda malzemeyi tartan sanık ...'den şüphelendiğini, önce bu sanık ve daha sonra sanıklar ... ve ... ile konuştuğunda olayı itiraf ettiklerini, şirketin 2009 yılı itibarıyla yaklaşık 1.079.000 TL zararının olduğunu beyan ettiği, sanık ...'ın kollukta ve 06.11.2012 tarihinde Mahkemede suçlamayı kabul ederek sanık ...'in kendisini kandırdığını, 03.10.2016 ve 13.04.2017 tarihlerinde Mahkemede ise suçlamaları kabul etmeyerek katılanın kendisinden zorla açık senet aldığını, bu nedenle katılanın istediği gibi ifade verdiğini, önceki ifadelerini kabul etmediğini, sanık ...'in kollukta suçlamayı kabul ederek sanık ...'ın kendisini zorladığını, sanık ...'ın ... soyisimli sanıkları telefon ile arayıp iş yerinin müsait olduğunu söyleyerek gelmelerini istediğini ve kendisinin de gelen malzemeyi iki katı olarak gösterecek şekilde tartı fişi düzenlediğini, Mahkemede ise suçlamayı kabul etmediğini, diğer bütün sanıkların ise aşamalarda suçlamayı kabul etmediklerini ifade ettikleri, ayrıca sanıklar ..., ... ve ...'in kendi iş yerlerinde daha önce meydana gelen bir hırsızlık olayı nedeniyle katılan ile aralarında husumet olduğunu, sanıklar ..., ..., ... ve ...'in ise katılan ile aynı değerli hurda malzemeleri alıp sattıkları için aralarında rekabet olduğunu, 2007 yılından itibaren konuşmadıklarını, herhangi bir alışverişlerinin de olmadığını savundukları, maddi delil olarak dosyaya ibraz edilen "31.12.2009 Yıl Sonu Sayım Sonucu" başlıklı tabloda ... Hurdacılık şirketinin 31.12.2009 tarihi itibarıyla kaydi ve fiili stokları arasındaki farkın toplam 1.076.236,42 TL olarak gösterildiği, ancak bu farkın kaynağı olabilecek nitelikte kimden ne kadar miktarda hurda alışı yapıldığına ve kime ne kadar ödeme yapıldığına dair ve aynı şekilde söz konusu sayım tarihinden şikâyet tarihine kadar olan süreçteki alışverişler ile katılanın ve tanık ...'ın ifadelerinde bahsettikleri 26.05.2012 tarihli alışverişe ilişkin belge ve kayıtların dosyada bulunmadığı, yine dosyada mevcut 15.09.2010 tarihli vergi ceza ihbarnamesi ekinde bulunan vergi ziyaına sebebiyet verilmesi nedeniyle ... Hurdacılık şirketine kesilen cezaların sanıklar ile ilişkisinin araştırılmadığı, diğer taraftan müdafi Av. ...'nın 26.02.2018 tarihli dilekçesi ile katılanın, sanık ... aleyhinde ... 31. İcra Müdürlüğünün 2008/11099 esas sayılı dosyasında 250.000 TL tutarlı takip yaptığını, dosyanın 307.245,88 TL tahsil edilerek kapandığını belirttiği, ayrıca UYAP Bilişim Sistemi üzerinden yapılan incelemede katılanın yetkilisi olduğu ... Hurdacılık şirketi tarafından sanıklar aleyhinde inceleme konusu dosyadaki aynı iddialar sebebiyle ... 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/190 esas sayılı dosyasında 4.338.760 TL tutarındaki zararın tazmini talebiyle dava açıldığı, söz konusu davada Mahkemece ... Hurdacılık şirketine ait tartı kayıtları, ödeme belgeleri, satış faturaları, ticari defter, belge ve kayıtlar, envanter defterleri, vergi/ceza ihbarnamelerinin dayanağı olan vergi inceleme raporları ve vergi tekniği raporları, "Ba Formları" yıllık dökümleri ve kurumlar vergisi beyannameleri gibi birçok bilgi ve belgenin ilgili kurumlardan istenildiği, sanık ...'in ... 25. İcra Müdürlüğünün 2013/14503 esas sayılı dosyasında aleyhinde yapılan icra takibine ilişkin olarak ... 9. İş Mahkemesinin 2013/1362 esas sayılı dosyasında takibin iptali davası açtığı, son olarak da sanık ... tarafından ... Hurdacılık şirketi aleyhinde ... 23. İş Mahkemesinin 2017/129 esas sayılı dosyasında kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai, resmi tatil, yıllık izin alacakları istemine ilişkin alacak davası açtığı hususları birlikte nazara alındığında;
Ceza yargılamasının amacının, hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olduğundan hareketle, öncelikle soruşturma evresinde bilgilerine başvurulan ..., ... ve ... ...'in tanık sıfatı ile çağrılarak olaya ilişkin bilgi ve görgülerinin sorulması, iş yeri çalışanı olan sanıklar ..., ... ve ... ile diğer sanıklar arasında şikâyet tarihinden önceki dönemde belirli aralıklarla düzenli telefon görüşmesi olup olmadığına yönelik iletişimlerinin tespit edilmesi, ... Hurdacılık şirketine ait şikâyet tarihinden önceki dönemlere ilişkin tartı kayıtları, ödeme belgeleri, satış faturaları, ticari defter, belge ve kayıtlar ile envanter defterlerinin ilgili kurumlardan istenildiği anlaşılan ... 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/190 esas sayılı dosyasının, ayrıca ... 31. İcra Müdürlüğünün 2008/11099, ... 25. İcra Müdürlüğünün 2013/14503, ... 9. İş Mahkemesinin 2013/1362 ve ... 23. İş Mahkemesinin 2017/129 esas sayılı dosyalarının getirtilip incelenerek onaylı bir suretlerinin dosya arasına alındıktan ve sanıklara atılı eylemlere ilişkin bütün bilgi ve belgelerin temin edilmesinden sonra sanıklar ..., ... ve ... tarafından düzenlenen tartı fişlerindeki miktarların ve tartı fişlerinin kim adına düzenlendiğinin, sanıklar ..., ... ve ... ile ..., ..., ... ve ...'in ... Hurdacılık şirketine yaptıkları iddia edilen satışların tarihleri, hurda malzeme miktarı ve tutarları ile satış işleminin şahıs veya şirket adına yapılıp yapılmadığının belirlenmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılması, ... Hurdacılık şirketince sanıklara muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği devredilmiş olan herhangi bir malzeme üzerinde suçun işlendiğinin ve ayrıca sanıklar ..., ... ve ...'in de muhasebe ile ilgili görevlerinin olduğunun iddia edilmemesi de dikkate alınarak sanıkların sahte oluşturdukları tartı fişlerini kullanıp menfaat temin ettiklerinin sabit olması hâlinde eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturacağı, ancak sanıklar ..., ... ve ... ile ..., ..., ... ve ...'in kendi şirketleri adına ve hesabına hareket ederek ... Hurdacılık şirketine hurda malzeme satmış olmaları durumunda eylemlerinin TCK'nın 158/1-h maddesi kapsamında tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında dolandırıcılık suçu kapsamında kalacağı ve bu durumda delilleri takdir ve değerlendirme görevinin Ağır Ceza Mahkemesine ait olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği hususları gözetilmeden sanıklara atılı suçun vasfının belirlenmesi ve sabit olup olmadığı yönlerinden eksik araştırma ile hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme kararının eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Ulaşılan bu sonuç karşısında, Yerel Mahkeme kararından sonra yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca uzlaştırma girişiminde bulunulması gerekip gerekmediği değerlendirilmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- ... 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.05.2019 tarihli ve 95-646 sayılı direnme kararının sanıklara atılı suçun vasfının belirlenmesi ve sabit olup olmadığı yönlerinden eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Aleyhe yönelen temyiz bulunmadığından 1412 sayılı CMUK'nın 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince uygulanması gereken 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından sanıkların KAZANILMIŞ HAKLARININ SAKLI TUTULMASINA,
3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 31.03.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.