Esas No: 2018/100
Karar No: 2022/229
Karar Tarihi: 31.03.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/100 Esas 2022/229 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2018/100 E. , 2022/229 K."İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 10-379
Sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında, Biga Asliye Ceza Mahkemesince 14.05.2010 tarih ve 380-277 sayı ile sanığın eyleminin bir bütün hâlinde kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturabileceği gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği ... Ağır Ceza Mahkemesince 17.05.2012 ve 467-181 sayı ile; kasten öldürme suçuna teşebbüsten sanığın TCK’nın 81/1, 35/1-2, 62, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba karar verilmiştir. Hükmün sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.12.2014 tarih ve 4049-6199 sayı ile;
“...Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanığın mağdura bıçakla 4 kez vurarak, yüzde sabit ize, sol bacakta sürekli işlev zayıflığına, pnömotoraks nedeniyle yaşamsal tehlikeye neden olacak şekilde mağduru yaraladığı olayda; suça teşebbüs hükümlerini düzenleyen 9-15 yıl arasında hapis cezası öngören TCK'nın 35. maddesinin uygulanması sırasında meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı birlikte dikkate alınarak alt ve üst sınırlar arasında üst sınıra yakın bir ceza tayini yerine yazılı şekilde üst sınırdan ceza tayin edilerek sanığa fazla ceza tayini," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince 15.12.2015 tarih ve 10-379 sayı ile; sanığın TCK'nın 81/1, 35/2, 62, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 11 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba karar verilmiştir. Hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 22.11.2017 tarih ve 3562-4185 sayı ile düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 30.12.2017 tarih ve 108915 sayı ile;
“...Olay tarihinde ... ili, Biga ilçesi, Geyikkırı köyü Küçükkıraç mevkisinde toplulaştırma çalışmalarının yapıldığı, bu kapsamda arazinin düzeltilmesi, yol açılması ve su kanalı açılması gibi işlerin yapıldığı, bu işlerin bir şirket tarafından yapıldığı, şirkette kepçe operatörü olarak çalışan tanık ... ...'nın da olay günü kepçesiyle çalıştığı, çalışma sırasında bazı ağaçların söküldüğü ve köylülerin de bunları alarak yakacak olarak kullandıkları, sanık ...'un da kepçe operatörüne arazisinde kalan ağaçları kendi tarafına, sanık ...'in arazisinde kalan ağaçları da onun tarafına atmasını söyleyip tarlasına çalışmaya gittiği, katılan ... ve tanık ...'un kepçenin çalışmasını izledikleri sırada sanık ...'in omzunda çapa ile oraya geldiği, tanık ...'a 'Operatör, ağaçlar bana ait, öbür tarafa atma, benim tarafa at.' dediği, katılan ...'in 'Birkaç ağacı benim tarafa atmasını ben söyledim.' dediği, bunun üzerine sanık ...'in 'Ağaçlarda senin hakkın yok' diyerek katılan ...'i bıçakla yaraladığı, dolayısıyla katılandan kaynaklanan ve haksız tahrik oluşturduğu kabul edilen eylemin ulaştığı boyuta göre Yerel Mahkemece sanık hakkında 5237 sayılı TCY'nın 29. maddesinin uygulanması ve asgari oranda indirim yapılması adalet ve nasafet kurallarına uygun görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında; ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.12.2015 tarih ve 2015/10 esas, 2015/379 karar sayılı ilamı ile sanık ...’ın katılan ...'u kasten öldürmeye teşebbüs etmek suçunda haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda uygulanması gerektiği ve Yerel Mahkemece verilen kararın bu sebeple bozulması gerektiği,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 07.02.2018 tarih, 11-394 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı katılan sanık ... ve sanık ... ... hakkında kasten yaralama suçundan verilen hükümler Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleştiğinden, itirazın kapsamına göre inceleme sanık ...'ın katılan ...'a yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
06.03.2007 tarihinde saat 13.30'da düzenlenen olay yeri tespit tutanağında; aynı tarihte saat 12.00 sıralarında Geyikkırı köyünde sanık ...'in katılan ...'i bıçakla yaraladığının ihbar edilmesi üzerine saat 12.40 sıralarında olay yerine gelindiği, yapılan incelemede, Geyikkırı köyü sınırları içerisinde bulunan Küçükkıraç mevkisinde sanık ve katılanın tarlalarının sınırında olayın meydana geldiği, toprak zeminde 1(bir) adet 20-22 cm uzunluğunda koyu kahverengi renkli olayda sanığın kullandığı bıçağa ait olduğu düşünülen bıçak kılıfının bulunduğu, 100-150 cm kuzeyinde toprak zemin ve ağaç parçası üzerinde olay esnasında olduğu düşünülen kan izlerinin bulunduğu, bu kan izlerinin 1,5 metre kuzeyinde Aysa Mühendisliğe ait Hıtachı marka kırmızı renkte iş makinesinin bulunduğu, olay yerinin yaklaşık olarak 30 metre kuzey batısında sanığın katılana vurduğu düşünülen 100-110 cm uzunluğunda sapı ağaçtan yapılmış olan ve üzerinde kan izlerinin bulunduğu çapa, olay sonrasında sanığın kaçtığı doğu istikametine doğru yer yer kan izlerinin olduğu çevrede yapılan tüm araştırmalara rağmen sanığın kullandığı düşünülen bıçağın bulunamadığının belirtildiği,
Katılan ... hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunca düzenlenen 20.07.2009 tarihli raporda;
1- ... Devlet Hastanesince düzenlenen 06.03.2007 giriş , 09.03.2007 çıkış tarihli 5013/55 sayılı epikrizde; hastanın delici kesici alet yaralanması ile getirildiği, yaralar nedeni ile yatırıldığı, sol skapula üst lateral kenarda 1 cm, sol kolda ve sol bacakta dış yanda 2 cm'lik cilt, cilt altı kesisi olduğu, aktif kanaması bulunmadığı, dudakta sağda parçalı yaralanma olduğu, acil göğüs kalp damar cerrahisi konsültasyonunda; her 2 hemitoraksın solunuma eşit katıldığı, solunum seslerinin solda azaldığı, kot fraktürü, pnömotoraks hattı olmadığı, cilt, cilt altı amfizemi görüldüğü, acil patoloji düşünülmediği, genel durumunun stabil seyretmesi üzerine taburcu edildiği,
2- ... Devlet Hastanesinin 05.04.2007 giriş, 25.05.2007 çıkış tarihli 7278 sayılı epikrizinde; sol bacakta ... ve şişlik nedeniyle geldiği, kas içi hematom tespit edildiği, hematomun boşaltıldığı, kanamanın durmadığı, acil ameliyata alındığı, a. femoralis profunda dalının bağlandığı, anevrizma tamiri yapıldığı, 1 gün yoğun bakıma alındığı, sonra servise geçtiği, yaradan seröz akıntı olduğu, MRS ürediği, antibiyotik tedavisinin düzenlendiği, debridman ve pansumanlarının yapıldığı, akıntının devam ettiği, kültürde MSSA ürediği, ekositozun, CRP ve LDH'ın normale gelmesi üzerine stabil seyretmeye başladığı, bacakta venöz yetmezliğe bağlı ... ve ödem geliştiği, beyin cerrahi konsültasyonunda; siyatik sinirin normal olduğu, evde antibiyotik tedavisi düzenlenerek taburcu edildiği,
3- Adli Tıp Kurumu ... Şube Müdürlüğünün 10.07.2007 tarihli ve 2007-770 sayılı raporunda; katılanda 4 adet kesici delici alet yaralanması tanımlandığı, hiçbirinin yaşamını tehlikeye sokacak nitelikte olmadığı, sol dirsekteki yaranın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, sol omuzdaki yaranın cilt altı amfizeme, sol bacaktaki yaranın hematoma neden olması nedeniyle basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte olduğu, yüzde sabit iz açısından 12 ay sonra değerlendirilmesi gerektiği,
4- Adli Tıp Kurumu ... Şube Müdürlüğünün 07.03.2008 tarihli ve 3895 sayılı raporunda; katılanın sol koldaki yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesine neden olmadığı, sol omuzdaki yaralanmanın kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilemez olduğu, organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesine neden olmadığı, yüzdeki kesinin kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte olduğu, organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirlemesine neden olmadığı, yüzde sabit iz niteliğinde olduğu, sol uyluktaki yaralanması ile ilgili kesin görüş bildirilmesi için yeni çekilecek EMNG'sinin teminen gönderilmesi gerektiği,
5- Uludağ Üniversitesinin 08.04.2009 tarihli 8266 sayılı raporunda; yapılan EMNG tetkikinde, sol siyatik sinirin biceps femorise dal vermeden önce hasarlandığı, regerenasyon bulgularının devam ettiği, siyatik yaralanmasına uyduğu, hafif derecede femoral sinir hasarlanmasının geçirilmiş operasyonla ilgili olduğu bildirildiğine,
6- 2. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 17.06.2009 tarihli muayenesinde; sol ayakta aksama, ..., kasılma şikâyetlerinin olduğu, alt dudak sağ kısmında mandibulaya uzanan lineer seyirli 8x0,2 cm'lik ciltten çökük ve koyu renkli nedbe olduğu, yüzde sabit iz niteliğinde olduğu ara kararına varıldığına, sol omuzda 2x0,2 cm'lik, sol kol 1/3 alt dış kısmında 0,2x0,2 cm'lik nedbe, ortada 0,2x0,2 cm'lik nedbe (aşıya bağlı olduğunu ifade ettiği) sol uyluk arka kısmında 15x1 cm'lik vertikal seyirli nedbe olduğu, sol kasıkta 8x1 cm'lik ve 15x1 cm'lik operasyona bağlı nedbe olduğu, ortopedi muayenesinde sol crus 46 cm, sol krus 42 cm, sol crusta sağa göre şişlik olduğu, ölçümde sol krus 4 cm ekspanse, yürüme, çömelme, topuk, parmak ucu yürüyüşünün tama yakın olduğu saptandığına,
7- Dosya ekindeki tarihsiz ve sayısız 3 adet PA akciğer grafisinin tarihsiz ve 6 sayılı 1 adet, tarihsiz ve 24 sayılı 1 adet PA akciğer grafisinin, 13.05.2007 tarihli 2 adet lomber MR'ın kurulumuzda yapılan incelenmesinde; solda pnömotoraks, bilateral yaygın cilt, cilt altı amfizemi, lomber 4-5 vertebralarda disk portüzyonu görüldüğüne,
Sonuç; katılanın vücudunda 4 (dört) adet kesici delici alet yaralanmanması tanımlandığı, sol skapula lateralinde tanımlanan ve pnömotoraksa neden olan 1 (bir) adet kesici delici alet yaralanmasının; kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, kişinin üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, sol uylukta tanımlanan ve afemoralis profunda kesisine neden olan 1 (bir) adet kesici delici alet yaralanmasının; kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, sol kol ve dudak sağında tanımlanan ve yüzeysel yumuşak doku lezyonlarına neden olan diğer 2 (iki) adet kesici delici alet yaralanmasının; kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, katılanın yüz sınırları içerisinde tesbit edilen yara izinin belirli bir mesafeden, belirgin bir dikkat sarf etmeden, ilk bakışta fark edildiğine göre, yüzde sabit iz niteliğinde olduğu, vücudunda kemik kırığı tarif ve tesbit edilemediği, organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi hususunda karar verilebilmesi için yeni çekilecek sol altı esktremite venöz doppler tetkikinin teminen gönderilmesi gerektiğinin belirtildiği,
Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunca düzenlenen 17.09.2015 tarihli raporda; katılanın vücudunda 4 adet kesici delici alet yaralanması tanımlandığı, sol skapula lateralinde tanımlanan ve pnömotoraksa neden olan bir adet kesici delici alet yaralanmasının; kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, basit bir tıbbi müdahale ile giderilecek nitelikte olmadığı, sol uylukta tanımlanan ve a femoralis profunda kesisine neden olan bir adet kesici delici alet yaralanmasının; katılanın yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemiyecek nitelikte olduğu, sol kol ve dudak kısmında tanımlanan ve yüzeysel yumuşak doku lezyonlarına neden olan diğer 2 adet kesiçi delici alet yaralanmasının; kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu, yüz sınırları içerisinde tesbit edilen yara izinin belirli bir mesafeden belirgin bir dikkat sarfetmeden ilk bakışta fark edildiğine göre, yüzde sabit iz niteliğinde olduğu, vücudunda kemik kırığı tarif ve tesbit edilmediği, sol alt ekstremitedeki dava konusu olaya bağlı fonksiyonel kısıtlılığın organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğunun oy birliği ile bildirildiği,
... Valiliği Kadastro Müdürlüğünün 28.08.2015 tarihli cevap yazında, Geyikkırı köyü 387 no'lu parselin toplulaştırma öncesi krokisi, komşu malikleri ve toplulaştırma sonrası gittiği parsellere ait krokisinin istendiği, ilgili parselin toplulaştırma öncesi komşu parselleri ve malikleri, kuzeyi, yol ve 386 no'lu parsel ve maliki ..., güney; dere, doğusu, 380 no'lu parsel ve malik ... ve hissedarları, 381 no'lu parsel ve malik ..., batısı; 279 parsel ve malik ..., ilgili parsel toplulaştırma işlemleri sonucu, Geyikkırı köyü 114 ada 6 ve 7 no'lu parseller olarak tescil gördüğünün belirtildiği,
Anlaşılmıştır.
Katılan ... Savcılıkta; olay tarihinde Geyikkırı köyünde bulunan tarlalarına hayvanlarına mısır almak için abisi ... ve yengesi ile gittiklerini, toplulaştırma çalışmasının olduğu Adalar mevkisinde kendi tarlalarına bitişik vaziyette kepçenin çalıştığını, abisi ...'un operatöre, "Ağaçların hepsini öbür tarafa atmışsın, beş altı tanesini de bizim tarafa at." dediğini, kastettiği yerin sanığın tarlası olduğunu, abisi ile yengesinin diğer mısır tarlalarına geçtiğini, kendisinin iş makinesinin başında kaldığını, olay yerine dayısı tanık Saffet'in de geldiğini, kısa bir süre sonra sanığın elinde bir çapa arkasında bir sürü köpekle geldiğini, operatörün yanına yöneldiğini, sanığa seslenerek, "Operatöre ağabeyim söyledi, kalan beş altı ağacı da bizim tarafa bıraksın." dediğini söylediğini, bunun üzerine sanığın elindeki mısır çapasını kaldırarak, "Öldüreceğim a... na koyduğum." diye söyleyip çapayla kafasına vurmaya çalıştığını, kendisin de kollarını kaldırarak çapayı tutmaya çalıştığını, ikisinin de çapadan tuttuğunu, sanığın bir eli üzerinde taşıdığı bıçağı çekerek bacağına soktuğunu, bıçağı kıvırdığını, dayısına dönerek, "Bu bıçak kullanıyor kurtar." diye seslendiğini, dayısının kendilerini ayırmak için yöneldiğini, ancak sanığın elinde bıçak olduğu için geri çekildiğini, sanığın elindeki bıçağı kendisine doğru rastgele sallamaya başladığını, bu esnada da "Öldüreceğim seni." diye söylediğini, sanığın salladığı bıçaklardan bir tanesinin yüzüne geldiğini, dudağını kestiğini, kendi salladığı bıçakla kendisi tuttuğu için sanığın yaralandığını, sanığın omuz kısmını da vurduğunu, bunun üzerine dayısına abisine seslenmesini söylediğini, abisinin gelerek sanıkla olan kavgalarına müdahale ederek ayırdığını, kendisinden geçtiğini, olayın sonrasını hatırlamadığını,
Asliye Ceza Mahkemesinde ek olarak; göğüs bölgesini de hedef aldığını, ancak kalbini korumak için sol kolunu önüne doğru kapattığı için kolundan yaralandığını, bıçakla bu kez şah damarından yaraladığını, mücadele edemeyeceğini anlayınca her şeyi göze alıp bıçağı arka yüzü ile tuttuğunu, kıvırarak metal kısmını kırdığını, yere yığıldığını, kan kaybından görüşünün kapandığını, sanığın elindeki bıçağı almaya çalışırken sanığın kafasından yaralanmış olabileceğini, sanığa vurmadığını, sanıkla ilgili Hukuk Mahkemesinde davada şahitlik yaptığı için kendisine gıcık olduğunu,
Ağır Ceza Mahkemesinde; dozerin çalıştığı yerin herhangi bir kişinin mülkiyetinde olmayıp, ağaçlarında Hazineye ait olduğunu, çapanın kendisine ait olmadığını, sanığın,"Seni öldüreceğim." deyip saldırdığını, sanığın niyetinin kendisini öldürmek olduğunu, kendisini savunduğunu, onu etkisiz hâle getirdiğinde bıçakla vurmaya devam ettiğini,
Tanık ... Kollukta; olaydan sonra sanığın kendisine telefon ettiğini, kendisinin dövüldüğünü, yerinden kalkamadığını söylediğini, olay yerine gittiğini, sanığın tarlasında yattığını, yüzü gözünün kan içinde kafasının yarık olduğunu, sanığı alarak Jandarmaya getirdiğini,
Tanık ... Kollukta; Geyikkırı köyünde ikamet ettiğini, aynı köyde çiftçilik yaptığını, yaklaşık 2 aydır köylerinde tarlaları birleştirmek suretiyle tapu çalışmasının bulunduğunu, bahse konu olayın meydana geldiği 06.03.2007 tarihinde saat 11.00 sıralarında toplulaştırma çalışması sırasında Küçükkıraç mevkisi olarak adlandırılan köyün kuzey kısmında bulunan dere kenarlarında bulunan ağaçların temizlenmesi nedeniyle kepçenin çalıştığını, bu çalışma sırasında köylerinden olan katılan ...'in orada olduğunu, daha sonra Kayapınar köyünde ikamet eden sanığın geldiğini, kepçenin dere kenarından çıkarmış olduğu ağaçların hepsinin kendi tarlasına atılmasını istediğini kepçe operatörüne söylediğini, katılanın ise yeterince sanığın arazisine atıldığını, birazda kendi arazisine atılmasını istediğini, katılanın başka herhangi bir şey söylemediğini, o esnada sanığın herhangi bir şey demeden omzunda getirdiği mısır çapasını katılanın omzuna üç kez vurduğunu, katılanın yere düştüğünü, sanığın yere düşen katılanın üzerine atladığını, aralarında boğuşma meydana geldiğini, boğuşmanın neticesinde katılanın sanığın üzerine çıktığını, o sırada altta bulunan sanığın nereden çıkardığını görmediği bıçakla katılanın muhtelif yerlerine vurduğunu, kendisinin kavgaya müdahale edemediğini, daha sonra katılanın abisi inceleme dışı katılan sanık ...'un gelerek katılan ve sanığı ayırdığını,
Kovuşturma aşamasındaki beyanlarında; katılan ve abisi ...'un uzaktan akrabası olduğunu, köylerinde toplulaştırma çalışmalarının olduğunu, olayın olduğu yerde kendisinin de tarlasının olduğunu, ağaç sökümü yapıldığını, gittiğinde katılan ve abisinin orada olduğunu, daha sonra ...'un kendi tarlasına gittiğini, katılan ile kepçenin sökümünü izlerken sanığın geldiğini, öncesinde operatöre Aksoyların "Kesilen bütün ağaçların sanığın tarafına atılmamasını," söylediklerini, ancak sanığın gelerek müdahale ettiğini, "Ağaçlar benim." dediğini, elindeki mısır çapası ile herhangi bir tehdit ve küfretmeden katılana "Ağaçlarda senin hakkın yok." diyerek 3 kez vurduğunu hatırladığını, kafasına denk gelseydi katılanın öleceğini, katılanın elleri ile kendisini korumaya çalıştığını, ancak sanığın vurmaya devam ettiğini, sonra boğuştuklarını, mücadele ederlerken bir bıçak gördüğünü, ancak bıçağın kimin elinde olduğunu net olarak göremediğini, altlı üstlü boğuştuklarını, olayın şoku ile donup kaldığını müdahale edemediğini, ...'a seslendiğini hatırladığını, ...'un gelerek sanığa bir iki vurduğunu, tarafları ayırdığını, sopa ile vurmadığını, olaydan önce katılanda bıçak var mıydı görmediğini, ancak sanığın mısır çapası ile katılana saldırdığını,
Tanık ... beyanlarında; olay sırasında olay yerinde olmadığını, karşıda bulunan tarlada çalıştığını, arada da ağaçların olduğunu, bu nedenle olayı görmediğini, olaydan sonra eşi ... seslenince olay yerine gittiğini, katılanı hastaneye götürdüklerini,
Tanık ... Kollukta; Sinop ilinde ikamet ettiğini, işi gereği Yençiftlik Beldesi'nde Asya Mühendislik Şantiyesinde kaldığını, 06.03.2007 tarihinde saat 11.00 sıralarında Geyikkırı köyünde dere kenarlarında bulunan ağaçların temizlenmesi nedeniyle orada çalışmakta olduğunu, çalışmaya sabah saat 09.00 sıralarında başladığını, kimsenin olmadığını, yaklaşık 2 saat sonra ismini sonradan öğrendiği katılan ve abisi ...'un geldiğini, kendisine "Dere içerisinde bulunan ağaçların dere kenarlarında bulunan arazi sahipleri ile ortak olduğunu, ancak çıkan bütün ağaçların karşı arazinin üzerine koyduğunu, 3-4 tane ağacı da kendilerinin tarafına koymasını," söylediğini, daha sonra oradan çıkarmış olduğu ağaçların 3-4 tanesini onların arazisine attığını, yaklaşık yarım saat sonra ismini sonradan öğrendiği sanığın geldiğini, kendisine "Operatör karşıya attığın ağaçlar bana ait." dediğini, bunun üzerine katılanın sanığa "Çıkan ağaçları kendi tarafına atmasını operatöre ben söyledim." dediğini, o esnada sanığın herhangi bir şey söylemeksizin oraya omzunda getirdiği mısır çapasının topuz tarafı ile katılanın omzuna üç defa sert darbelerle vurduğunu, katılanın savunma amacı ile sanığa sarılarak aralarında boğuşma meydana geldiğini, sanık ve katılanın yere düştüğünü, katılanın sanığın hareketini engellemek için sanığın üzerine çöktüğünü, katılanın sanığa herhangi bir ... dahi atmadığını, o esnada altta bulunan sanığın bel kısmından çıkartmış olduğu bir kılıfa sarılı bulunan bıçak ile önce sol ... baldır kısmına vurduğunu, daha sonra çok seri bir şekilde belden üst kısmına vurduğunu, aynı serilikle yüz kısmına vurmaya çalıştığını, ilk denemesinde bıçağın boşa çıktığını, ikinci denemesinde boyundan sıyrılan bıçak ağzının içerisine girerek yanağını yardığını, bağrışmalar üzerine sesi duyan yan tarafta arazide bulunan katılanın abisi ...'un geldiğini, sanık ve katılanın ayağa kalktıklarını, sanığın elinde bıçağı gören ...'un bıçağı düşürmek için sopa ile 2 kez el ve arka kısmına vurduğunu, ...'un eşinin gelmesi ile tarafların ayrıldığını,
İstinabe olunan Mahkemede; olayla ilgili Jandarmada vermiş olduğu ifadesini aynen tekrar ettiğini, Biga Ovası toplulaştırma projesi kapsamında bir şirkette operatör olarak görev aldığını, görevinin araziyi düzlemek, yol vermek, su kanalı açmak gibi işler olduğunu, araziyi düzlemek için ağaçları söktüklerini, kepçe üzerinde çalışırken köylülerin yakma amaçlı ağaçları topladıklarını, kolaylık olsun diye kendisine "Şuraya atar mısın?" dediklerini, onlara kolaylık olsun diye söyledikleri yere attığını, ismini bilmediği yaralayan kişinin kendisine gelip" Operatör ağaçlar bana ait." dediğini, bunun üzerine ismini bilmediği yaralanan köylü ile aralarında sözlü tartışma başladığını, hemen devamında yaralayan köylü elindeki bahçe çapasını kaldırarak üç dört kez sert bir şekilde karşısındaki yaralanan köylüye vurduğu esnada tahminen ismini Muhittin olarak bildiği şahsın hamle yaparak sanığın elindeki çapayı aldığını, boğuşmaya başladıklarını, yerde katılan üstte, sanık altta bir süre yumruklaştıktan sonra sanığın bıçağı çıkartıp katılanın bel kısmından yukarıya birçok kez vurmaya başladığını, bıçağı savurduğu sırada katılanın ağız kısmına denk geldiğini, bıçağın ağzından çıkarak yanağını yardığını, sesi duyan katılanın abisinin geldiğini, sanığın elindeki bıçağı almak amacıyla elindeki sopayla sanığa birkaç kez vurduğunu, sanığın elindeki bıçağın yere düştüğünü, sanığın olay yerinden uzaklaştığını, ancak bir süre sonra olay yerine gelerek yerdeki bıçağını aldığını,
İnceleme dışı katılan sanık ... ... Savcılıkta; olay tarihinde toplulaştırma çalışmaları nedeniyle iş makinesi arazi kenarlarında bulunan ağaçları söktüğünü, operatöre "Bizim tarafta olan ağaçları bizim araziye sanığın tarafında olanları da onun arazisine bırak." dediğini, daha sonra olay yerinde ayrılıp kendi arazisine gittiğini, eşi ile birlikte mısır kestiğini, gelen sesler üzerine tekrar olayın olduğu yere geldiğinde kardeşi katılanın kanlar içinde olduğunu, sanığın bir elinde bıçak bir elinde mısır çapası olduğunu, sanığın elindeki bıçağı düşürmek amacıyla sanığa sopa ile eline ve beline vurduğunu, mısır çapası ile sanığın kafasına vurmadığını, kardeşi kan kaybettiği için bir an önce onu hastaneye yetiştirmek için traktöre koyduğunu, eşinin kavganın nasıl olduğunu görmediğini,
Asliye Ceza Mahkemesinde; iş makinesinin arazi kenarlarındaki ağaçları söktüğünü, operatöre "Herkesin ağaçlarını kendi tarlasına bırakacak şekilde sök." dediğini, sanık ile komşu tarlaları olduğunu, dolasıyla sanığın arazisinden sökülen ağaçları onun tarlasına bırakmasını söylediğini, ardından çalışmak için tarlasına gittiğini, iki tarlanın arasının 200 metre olduğunu, arada ağaçlar olduğu için diğer tarlada olanları görmesinin mümkün olmadığını, bağırış çağırış üzerine gittiğinde kardeşi katılanın yaralı vaziyette yerde oturur vaziyette olduğunu, sanığın 5-6 metre mesafede elinde çapayla durduğunu, bıçağı görmediğini, elindeki çapayı düşürebilmek için eline aldığı ağaç dalı ile sanığın eline ve beline vurduğunu, mısır çapasını alıp sanığa vurmadığını, sanığın kendisine yönelik bir eylemi olmadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... Savcılıkta; Geyikkırı köyü, Çayırlı mevkisinde bulunan 387 parsel numaralı arazisinden iş makinesi ile ağaçlar söküldüğünü, sökülen bu ağaçları katılan ve kardeşinin kendi arazi kısımlarına geçirttiğini, kendisinin de "Tapulu yerinden çıkarılan ağaçların neden kendi taraflarına geçirttiklerini, ağaçlar benim." dediğini, katılanın kendisine "Buralar bizden sorulur. Sen karışamazsın." diye söylediğini, bu esnada kardeşinin de geldiğini, ikisinin üzerine çullandığını, ...'un elinde mısır çapası olduğunu, çapanın demir arka kesici kısmı ile başına vurduğunu, daha sonra çapayla sırtına vurduğunu, katılanın da kendisine yumrukla vurduğunu, kendisinden geçtiğini, katılanı nasıl bıçakladığını hatırlamadığını, olay yerine bıçak götürmediğini, kendisine geldiğinde cep telefonu ile ...'i aradığını, Kemal'in motosikleti ile kendisini jandarmaya getirdiğini,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; Cumhuriyet savcılığında verdiği ve tarafına okunan ifadesini aynen tekrar ettiğini, köylerinde toplulaştırma işlemlerinin yapıldığını, olaya konu tarlanın Geyikkırı köyü sınırı içerisinde olduğunu, olay sırasında arazisindeki ağaçların iş makinesi ile söküldüğünü, sökülen ağaçları katılan ve kardeşinin kendi arazi kısımlarına geçirttiğini, katılana "Çıkan ağaçları neden kendi taraflarına geçirdiniz? ağaçlar benim ağacım." diyerek sorduğunu, katılanın "Buraları benden sorulur, sen karışamazsın buraları Geyikkırı sınırları içerisinde." dediğini, akabinde kardeşi ...'un geldiğini, kendisini birisinin tuttuğunu, birisinin saldırdığını, ...'un elinde çapa olduğunu, kafasına ve beline çok fena vurduğunu, birisi tutup birisi yumrukla saldırıyorken kendisini kaybettiğini, katılanı bıçakladığını hatırlamadığını, ... çapa ile vurunca bayıldığını, yanında bıçak var mıydı bilmediğini, kendisinin yok bildiğini, kendisini kaybettiğinden katılana nasıl vurduğunu ya da vurdu mu hatırlamadığını, önceden aralarında husumet olmadığını,
Asliye Ceza Mahkemesinde; olay tarihinde tarlasına gittiğinde tamamı kendisine ait olan ağaçların diğer sanıkların tarafına atıldığını ve bir kısmının hemen başkalarına satıldığını öğrendiğini, bunun üzerine katılana "Bu ağaçlar benim, niye kendi tarafınıza attırıyorsunuz?" dediğini, katılan ve kardeşi ...'un orada olduğunu, tarlasına bıraktığı mısır çapasını ...'un eline aldığını, ...'un mısır çapası ile önce eline sonra beline vurduğunu, olayın şoku ile kendisinden geçtiğini, ayrıntıları hatırlamadığını, katılanın kendisini bıçaklamaya çalışırken mücadele ettiklerini, ancak bıçağın kendi eline geçtiğini hatırlamadığını, bıçağın kendisine ait olmadığını, kimseye çapa ile vurmadığını, karşı taraftakilerin birbirlerine şahitlik yaptığını, ifadesine ters düşen hususları kabul etmediğini, hemen adliyeye getirildiği için sağlıklı ifade veremediğini, olay günü üzerinde bıçak olmadığını, katılanın nasıl yaralandığını bilmediğini, katılan kendisine saldırırken savunmak amacıyla mücadele ettiğini,
Ağır Ceza Mahkemesinde; suçlamayı kabul etmediğini, kendisine saldıranların katılanla mağdur ... olduğunu, birisinin elinde bıçak, diğerinin elinde çapa olduğunu, bıçağın katılanda olduğunu, kafasından, kolundan ve kaburgalarından yaralandığını, katılanın kendi bıçağı ile düşüp yaralanmış olabileceğini, yetiştirdiği tarlasındaki ağaçları çalarlarken yakaladığını, ilkin ... isimli şahsın aracına yükleyip köye yolladıklarını, sonrasında ...'un arabasına yüklemeye başladıklarını, imkânı olsa ağaçları çaldırtmayacağını,
Savunmuştur.
Tahrik kelimesi, sözlüklerde hareket hâlinde olmayan bir şeyi harekete geçirme, kımıldatma, kışkırtma olarak tanımlanmıştır. (Türk Dil Kurumu Güncel Sözlüğü, Kubbealtı Lugati.)
İnsanın dış dünyaya yansıyan davranışlarını esas alan ceza hukuku, onun davranışlarında iç dünyasının, o anki ruh hâlinin ve genel psikolojik özelliklerinin önemi bulunduğunu kabul ederek bu psikolojik durumlara belli bir hukuki değer vermektedir. Bu itibarla modern ceza hukuku sadece işlenen suçu değil, suçun işlenmesinde etkili olan nedenleri göz önünde bulundurarak cezalandırma yoluna gitmektedir. (Devrim ..., Yeni Türk Ceza Kanunu'nda Haksız Tahrik, AÜHFD, 2004, C. 54, ....225.)
Haksız hareketin kişi üzerinde ve onun psikolojik aleminde bir tepki doğuracağını kabul eden modern ceza hukuku, failin bu durumunu değerlendirmekte, cezai sorumluluğunu azaltan bir sebep olarak görmektedir. Failin bu subjektif durumuna önem veren çeşitli ülkelerin ceza kanunlarında, failin cezasında belli oranlarda indirim yapılması esası kabul edilmiştir. (M. Muhtar Çağlayan, Yargıtay İçtihatları Işığında Haksız Tahrik üzerine Bir İzah Denemesi, Adalet Dergisi, Ocak –Şubat, 1982, ....1, ....14.)
Bu düşünceden hareketle 5237 sayılı TCK'nın 29. maddesinde de haksız tahrik;
"Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir" şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sâdır olmalıdır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda, 765 sayılı Kanun'da yer alan "ağır – hafif tahrik" ayırımına son verilerek; tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından makul bir indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlememesi önemlidir. Mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, gerek fail, gerekse mağdurun karşılıklı haksız davranışlarda bulunması hâlinde, tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez. Ancak maruz kaldığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hâl almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına haksız bir nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir.
Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı hâlinde, fail ve mağdurun yek diğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği göz önünde tutulmalı, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması hâlinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ..., katılan ... ve inceleme dışı sanık ... ...'un çiftçilik yaparak geçimlerini sağladıkları, katılan ve inceleme dışı sanık ...'un kardeş oldukları, 06.03.2007 tarihinde ... ili, Biga ilçesi, Geyikkırı köyü, Küçükkıraç mevkisinde toplulaştırma işlemlerinin yapıldığı, bu işleri yapan şirkette kepçe operatörü olarak çalışan tanık ... ...'nın çalışması sırasında bazı ağaçların söküldüğü ve köylülerin de sökülen bu ağaçları alarak yakacak olarak kullandıkları, inceleme dışı sanık ...'un tanık ...'a "Arazimde kalan ağaçları kendi tarafıma, Halil'in arazinde kalan ağaçları onun tarafına at." dediği, akabinde tarlasına çalışmaya gittiği, inceleme dışı sanık ...'un kardeşi katılan ... ve dayısı tanık ...'un kepçenin çalışmasını izledikleri sırada sanık ...'in omzunda çapa ile geldiği, tanık ...'a "Operatör, ağaçlar bana ait. Öbür tarafa atma. Benim tarafa at." dediği, katılan ...'in de sanığa "Birkaç ağacı da benim tarafa atmasını ben söyledim." dediği, bunun üzerine sanığın "Ağaçlarda senin hakkın yok." diyerek omzundaki mısır çapası ile katılana üç kez sert bir şekilde vurduğu, katılanın elleriyle kendisini korumaya çalıştığı, sonrasında mücadele ederken katılanın sanığın elinden mısır çapasını aldığı, sanık ve katılanın yere düştükleri, yumruklaştıkları, bu sırada sanığın olaydan sonra ele geçirilemeyen bıçakla katılanı bıçakladığı, alınan raporlara göre katılanın vücuduna isabet eden bıçak darbelerinden ikisinin hayati tehlike geçirmesine sebebiyet verdiği, diğer iki bıçak darbesinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle katılanın yüzünde sabit iz kaldığı, sanık ve katılanın yerde mücadelesi devam ederken olay yerine inceleme dışı sanık ...'un geldiği, sopayla sanık ...'e vurarak bıçağı elinden düşürdüğü, sanığın sağ frontal bölgesinde 10-12 cm'lik lineer kesi, belde üst üste 4 adet 15-20 cm uzunluğunda ve 1-2 cm genişliğinde oluşan ekimotik alanlar nedeniyle hayati tehlike geçirmediği, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte hafif olmadığı, katılanın olay yerinde bulunanlar tarafından hastaneye götürüldüğü, sanığın da ayrıldığı, bir süre sonra gelip suça konu bıçağı aldığı olayda;
Sanığın aşamalarda kendini suçtan kurtarmaya yönelik kendi içerisinde değişkenlik gösteren ve çelişkili savunmaları, sanığın katılandan ileri gelen haksız tahrik oluşturacak bir fiil olmaksızın önce mısır çapası sonra bıçakla saldırması, kaldı ki bu ağaçların tamamının sanığa ait olsa bile çok rahat iş makinası ile kaldırılabilecek durumda olması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu üyesi. ...;
"Sanık ...'ın, katılan ...'a yönelik kasten öldürmeye teşebbüs etme suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, sanık ... hakkında uygulama yapılırken asgari oranda TCK'nun 29. maddesi gereğince haksız tahrik uygulaması yapılması gerekir düşüncesinde olduğumdan, haksız tahrikin uygulanmasına gerek olmadığına ilişkin Ceza Genel Kurulu'nun çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Şöyle ki;
... ili Biga ilçesi Geyikkırı köyü Küçük Kıraç mevkiinde toplulaştırma çalışmalarının yapıldığı sırada, arazi düzeltilmesi, yol ve su kanalı açılması gibi işlemlerin yapıldığı sırada, kepçe operatörü tanık ...'ın bazı ağaçları bu kapsamda söktüğü, orada bulunan köylülerin de sökülen bu ağaçları yakacak olarak kullanmak üzere aldıkları, sanık ...'in kendi arazisinden çıkan ağaçları kendi tarafına atmasını tanık ...'a söyleyip tarlasına çalışmaya gittiği, katılan ...'in kepçenin çalışmasını izlediği sırada sanık ...'in olay yerine geldiği, operatör ...'a 'Ağaçlar benim, başka tarafa atma benim tarafa at' diye söylediği, katılanın da 'Birkaç ağacı benim tarafa atmasını ben söyledim' demesi üzerine sanığın ağaçlarda senin hakkın yok diyerek yanında bulunan çapa ile Muhittin'i yaraladığı, olayın oluşunun bu şekilde kabul edildiği, sanık ...'in bu olay nedeniyle öldürmeye teşebbüs suçundan mahkûmiyetine karar verildiği. Yargıtay Yüksek 1. Ceza Dairesi tarafından bu kararın onandığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık lehine tahrik indirimi yapılması gerekir gerekçesiyle sanık lehine itiraz edildiği,
Sanıklar köylü olup tarımla uğraşmaktadırlar. Olay günü operatör tanık ...'ın söktüğü ağaçları yakacak olarak kullanmak üzere almaktadırlar. Sanık arazisinden çıkan ağaçları kendi yerine atmasını söyleyerek tarlasına çalışmaya gitmiştir. Bir müddet sonra operatörün çalıştığı yere geldiğinde kendi arazisinden çıkan ağaçların katılan ...'in operatöre söylemesi üzerine Muhittin'in arazisine atıldığını öğrendiğinde bu kızgınlık, kendi ağaçlarının Muhittin tarafından alınması, ağaçlarının çalındığını düşünmesi, kendisinin tarlaya çalışmaya gitmesinden dolayı ağaçlarının çalındığını düşünmesi nedeniyle bu ağaçlarda katılanın hakkının olmadığını söyleyerek atılı suçu işlediği, katılandan kaynaklanan, operatör tanığa, sanık ...'in kendisinin olduğunu düşündüğü ağaçları katılanın kendi bölümüne attırması nedeniyle sanık ...'in atılı suçu işlediği, bu da katılan ...'den kaynaklanan ve haksız tahrik oluşturan bir eylem olup sanık lehine TCK'nun 29.maddesi gereğince asgari oranda sanığın cezasından indirim yapılması gerekir düşüncesinde olduğumdan, tahrik uygulanmasının gereksiz olduğu ve itirazın reddi yönündeki Ceza Genel Kurulu sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.",
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu üyesi ...;
"Olay tarihinde ... ili Biga ilçesi Geyikkırı köyü Küçükkıraç mevkiinde toplulaştırma çalışmalarının yapıldığı, bu kapsamda arazinin düzeltilmesi, yol açılması ve su kanalı açılması gibi işlerin yapıldığı, katılan ...’ in sanık Halile ait arazide bulunan ve iş makinesi tarafından sökülen ağaçların bir kısmını kendi arazisine attırarak sahiplenmesi nedeni ile meydana gelen kavgada olaya sinirlenen sanık ... arazisinden sökülen ağaçları almaya çalışan katılan ...’ i bıçakla yaralamıştır.
... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/12/2015 gün ve 2015/10 esas 2015/379 sayılı Kararıyla sanık ...'ın öldürmeye teşebbüs suçundan 5237 sayılı TCK 81/1, 35, 62. maddeleri uyarınca 11 sene 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, sanık müdafinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi mahkûmiyetin onamasına karar vermiştir.
Atılı suçun tahrikle işlendiği gerekçesiyle sanık lehine TCK 29. maddesinin uygulanması gerektiğini bildiren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı onama kararına itiraz etmiştir. İtiraz Dairece, çoğunluğu ile itiraz reddedilerek dosya Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından oy çokluğu ile itirazın reddine karar verilmiştir. Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğu ile görüş farkı sanığa istinat edilen kasten öldürme suçunda haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Olay tarihinde ... ili Biga ilçesi Geyikkırı köyü Küçükkıraç mevkinde toplulaştırma çalışmalarının yapıldığı, bu kapsamda arazinin düzeltilmesi, yol açılması ve su kanalı açılması gibi işlerin yapıldığı, bu işlerin bir şirket tarafından yapıldığı, şirkette kepçe operatörü olarak çalışan tanık ... ...’ nın da olay günü kepçesiyle çalıştığı, çalışma sırasında bazı ağaçların söküldüğü ve köylülerin de bunları alarak yakacak olarak kullandıkları, sanık ...'in omzunda çapa ile gelip, tanık ...'a 'Operatör, ağaçlar bana ait, öbür tarafa atma, benim tarafa at' dediği, katılan ...' in 'Birkaç ağacı benim tarafa atmasını ben söyledim' dediği, bunun üzerine sanık ...'in 'Ağaçlarda senin hakkın yok' diyerek katılan ...' i bıçakla yaraladığı, olayda katılan ...’ in sanığa ait olan bir kısım ağaçları almak için kendi arazisine attırdığı, sanığın katılandan kaynaklanan kendisine ait araçların katılan tarafından alınması olayının haksız tahriki etkisi ile istinat edilen suçu işlediği, bu nedenle sanık hakkında TCK 29. maddesinin uygulanarak cezasından haksız tahrik indirimi yapılması gerektiğine dair Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabul edilmesi kanaatinde olduğundan,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazına karar veren Ceza Genel Kurulu sayın çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum.",
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu üyesi ...;
"Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğu ile aramızda özetle '…katılanın yaralandığı olayda sanık lehine haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığı...' konusunda görüş ayrılığı oluşmuştur.
Dosya kapsamından, suç tarihinde olay yerinde arazi toplulaştırma işlemlerinin yapıldığı ve bu kapsamda bütün arazilerin düzleştirilmesi amacıyla ağaçların söküldüğü, sökülen ağaçların kimin arazisinden söküldüyse onun arazisinin tarafına bırakıldığı, sökülen ağaçların sahipleri tarafından yakacak veya diğer amaçlarla alınıp götürüldüğü anlaşılmaktadır.
Sanığa ait ağaçların kepçe tarafından söküldükten sonra sanığın arazisinin tarafına atılmaya başlandığı bu sırada olay yerinde bulunan katılanın, sanığın arazisine atılmakta olan ağaçlardan 5-6 tanesini kendi arazisi tarafına attırdığı, olay yerine gelen sanığın kendi arazisine atılması gereken ağaçlardan 5-6 tanesinin katılanın arazisine atıldığını görmesi üzerine kepçe operatörü ve katılana müdahale ettiği ve ağaçların kendi arazisine atılmasını istediği, bu sırada bu sebepten kayraklı sanıkla katılan arasında çıkan tartışmanın kavgaya dönüşmesi sonucu sanığın katılanı açıklandığı şekilde bıçakla yaralaması olayında, katılan iddiası , sanık savunması ve tarafların arazi komşularından tanık ... ile kepçe operatörü tanık ...’nın beyanları da olayın oluşunun bu şekilde olduğunu doğrulamaktadırdar. Kepçe operatörüne talimat verip sanığın arazisinden kendi arazisine attırdığı ağaçların kendisine ait olduğunu iddia etmeyen katılanın, söz konusu sanığa ait ağaçları faydalanmak amacıyla kendi arazisine attırdığı ve bu ağaçları götürmek üzereyken sanığın araziye gelmesiyle haksızlık içeren bu eylemin katılan tarafından sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde gerçekleştirilmesinden sonra sanığın haksız tahrik allında bıçakla yaralama eylemini gerçekleştirdiğinin kabulü ile sanığın cezasından en asgari düzeyde haksız tahrik nedeniyle indirim yapılması gerektiği değerlendirilerek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu doğrultudaki itirazının kabulü yerine reddine karar verilmesi yönündeki Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum.",
Düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ;
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİSİNE, 31.03.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğu ile karar verildi.