Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2022/57 Esas 2022/243 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2022/57
Karar No: 2022/243
Karar Tarihi: 05.04.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2022/57 Esas 2022/243 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2022/57 E.  ,  2022/243 K.

    "İçtihat Metni"



    Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu


    Sanık ... hakkında görevi kötüye kullanma suçundan açılan kamu davasının reddine ilişkin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay (Kapatılan) 9. Ceza Dairesince verilen 25.10.2021 tarihli ve 36-40 sayılı hükmün sanık ve sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “Onama” istemli 20.01.2022 tarihli ve 10083 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan davanın ayrılmasına karar verilmiş olup temyizin kapsamına göre inceleme, sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan verilen kamu davasının reddi kararı ile sınırlı ve vekâlet ücretine yönelik olarak yapılmıştır.
    Ceza Genel Kurulunca, davanın reddine karar verilmesi hâlinde sanık lehine vekâlet ücretine hükmedilip hükmedilemeyeceğine ilişkin temyiz incelemesi yapılacaktır.
    İncelenen dosya kapsamına göre;
    ... 19. Ağır Ceza Mahkemesince 10.04.2020 tarihli ve 869-143 sayılı son soruşturmanın açılması kararı ile; ... Cumhuriyet savcısı olan sanık ...’ın katılan ... hakkında başlattığı soruşturma kapsamında, mahkemece katılanın sadece evinde arama yapılmasına karar verilmesine rağmen, aramayı yapacak olan ... Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği üst yazıda, katılanın ev ve ... yerinde arama yapılması konusundaki kararın ilişikte gönderildiğine dair ibareye yer verdiği, katılanın ... İl Emniyet Müdürlüğü binasında bulunan makam odasında arama yapıldığı esnada kendiliğinden ... Cumhuriyet Başsavcılığına gelen katılanın ifadesi sanık tarafından alınmadan önce, sanığın ... Emniyet Müdür Yardımcısı ... aracılığıyla ...'de yapılan aramaya katılan personele ulaşarak, arama tutanağının imzasız da olsa faks yolu ile gönderilmesi talimatını verdiği, faksla gönderilen tutanakta arama sırasında ele geçirildiği belirtilen kasetlerin içeriği ile ilgili tespit bulunmadığı hâlde söz konusu faksın gönderilmesinden 10-15 dakika sonra basında, ele geçirilen kasetlerin ses kaydı içerdiği şeklinde haberler çıkmasına sebebiyet verdiğinden bahisle sanığın görevi kötüye kullanma suçundan TCK’nın 257/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi istemiyle kamu davası açıldığı,
    Özel Dairece 25.10.2021 tarih ve 36-40 sayı ile; Yargıtay 1. Başkanlık Kurulunun 13.07.2011 tarihli ve 142 sayılı kararı ile ... imzalı 28.09.2010 havale tarihli şikâyet konusunun, yargı yetkisinin kullanılmasından kaynaklanan bir konuya ilişkin bulunduğundan bahisle herhangi bir işlem yapılmasına yer olmadığına karar verildiğinden, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 46. maddesi uyarınca, Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu tarafından verilen bu kararın kesin nitelikte olduğu, anılan kararın verilmesinden sonra sanık hakkında aynı iddialarla ilgili olarak iddianame yerine geçen son soruşturmanın açılmasına karar verildiği ve Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu tarafından verilen kararın sanık yönünden daha önceden aynı eyleme ilişkin yapılmış ve sonuçlandırılmış hüküm niteliğinde bir muhakeme işlemi olduğundan açılan kamu davasının CMK'nın 223/7. maddesi uyarınca reddine, yapılan yargılama giderlerinin kamu üzerine bırakılmasına karar verildiği,
    Sanık ...’ın, ... 3. Noterliğinin 24.08.2016 tarihli ve 19809 sayılı vekâletnamesi ile Avukat ...’ı vekil tayin ettiği, anılan vekâletnamenin kovuşturma aşamasında dosyaya ibraz edildiği, adı geçen avukatın sanık müdafisi sıfatıyla yargılama aşamasındaki oturumlara katılarak Özel Dairece verilen hükmü vekâlet ücreti yönünden temyiz ettiği,
    Anlaşılmaktadır.
    CMK'nın "Yargılama giderleri" başlıklı 324. maddesi;
    "(1) Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir.
    (2) Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilir.
    (3) Giderlerin miktarı ile iki taraftan birinin diğerine ödemesi gereken paranın miktarını mahkeme başkanı veya hâkim belirler.
    (4) Devlete ait yargılama giderlerine ilişkin kararlar, Harçlar Kanunu hükümlerine göre; kişisel haklara ilişkin kararlar, 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre yerine getirilir. Devlete ait yargılama giderlerinin 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106 ncı maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir.
    (5) Türkçe bilmeyen ya da engelli olan şüpheli, sanık, mağdur veya tanık için görevlendirilen tercümanın giderleri, yargılama gideri sayılmaz ve bu giderler Devlet Hazinesince karşılanır." şeklinde düzenlenerek, avukatlık ücretlerinin yargılama giderleri kapsamında olduğu açıkça belirtilmiştir.
    Konuyla ilgili 26.05.1935 tarihli ve 111-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; "Ceza davalarındaki yargılama giderlerinin hükmün tamamlayıcı bir parçası olduğu," sonucuna ulaşılmıştır.
    1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlık ücret tarifesinin hazırlanması" başlıklı 168. maddesi;
    "Baronun yönetim kurulları, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgarî hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderirler.
    Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak ... Bakanlığına gönderilir...
    Avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır." şeklinde düzenlenmiştir. Yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin belirlenmesi görevi Türkiye Barolar Birliğine verilmiş olup avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı kabul edilmiştir.
    Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesi uyarınca Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanıp 24.11.2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve karar tarihinde uygulanması gereken 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin “Ceza davalarında ücret” başlıklı 14. maddesinin dördüncü fıkrası; “Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
    Yukarıda değinilen kanuni düzenlemeler ve içtihadı birleştirme kararı ışığında, hükmün tamamlayıcı parçası olan yargılama giderlerinin hüküm ve kararlarda gösterilmesi ve giderlerin kim tarafından karşılanacağının belirtilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda mahkemece yargılama giderleri içerisinde bulunan avukatlık ücretleri de kararda gösterilmeli ve ücretlerin hangi tarafça karşılanacağı belirtilmelidir. Aksine bir uygulama CMK'nın 324. maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 09.10.2012 tarihli ve 301-1800 sayılı kararında da aynı husus vurgulanmıştır.
    Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerinin kanuni dayanağı, Avukatlık Kanunu'dur. Anılan Kanun'un 169. maddesinde yer alan "karşı tarafa yükletilme" kuralının ceza muhakemesi bakımından kanuni dayanağı ise CMK'nın 324. maddesi olup bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen "tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri" ifadesi ile CMK'da yargılama gideri olarak kabul edilen avukatlık ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre ödeneceği kabul edilmiştir.
    Davanın reddi kararı CMK’nın 223. maddesi uyarınca hüküm niteliğinde olup hükmün tamamlayıcı bir parçası niteliğinde bulunan yargılama giderlerinin temyiz denetimine açık olduğunda, ayrıca yargılama gideri yönünden red hükmünün, sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesinde hukuki yarar bulunduğunda bir uyuşmazlık ve duraksama olmadığı anlaşılmaktadır.
    Yargılama giderleri, CMK’nın 324 ila 330. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, anılan Kanun’un 324. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir.” şeklindeki düzenleme ile yargılama giderlerinin kapsamı; anılan Kanun’un “Beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi hâlinde gider” başlıklı 327. maddesinin birinci fıkrası; “Hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişi, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkûm edilir.” şeklinde düzenlenmiş olup, fıkranın açık hükmünden de anlaşılacağı üzere, beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi durumunda sanık ancak kendi kusurundan ileri gelen giderlerden sorumlu olacaktır.
    Madde gerekçesinde kendi kusurundan ne anlaşılması gerektiği; “Hakkında kamu davası açılmış olan kişi, savsama ve kusuruyla bilirkişi veya tanıkların dinleneceği veya yüzleştirme yapılacak duruşmaya katılmaması ve bu işlemlerin yenilenmesinin gerekmesi, kendisini suçlama gibi nedenlerden kaynaklanan giderlerden sorumludur.” şeklinde açıklanmıştır.
    CMK’nın yargılama giderlerine ilişkin bölümünde, anılan Kanun’un 223/7. maddesi uyarınca verilen davanın reddi kararlarında kendisini müdafi ile temsil ettiren sanık lehine yargılama giderlerinden olan avukatlık ücretinin ödenip ödenmeyeceğine yönelik bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
    CMK’nın 327. maddesinde, yalnızca beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hâlinde yargılama giderlerinin kimden ve ne şekilde tahsil edileceği düzenlenmiş olduğundan, anılan Kanun’un 223/7. maddesi uyarınca verilen davanın reddi kararlarında yargılama giderlerinin kimden ve ne şekilde tahsil edileceği, anılan madde hükmünün yanı sıra aynı Kanun’un 325. maddesi de göz önünde bulundurularak belirlenmelidir.
    Anılan Kanun’un “Sanığın yükümlülüğü” başlıklı 325. maddesinin birinci fıkrası; “Cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi hâlinde bütün yargılama giderleri sanığa yüklenir.” şeklindeki düzenleme ile kural olarak, ancak ceza veya güvenlik tedbirine hükmolunması hâlinde sanığın yargılama giderlerinden sorumlu olacağı belirlenmiştir.
    Diğer taraftan ceza hukukunda kanunilik ilkesinin bir sonucu olarak yasaklanan ve kanunda açıkça suç olarak gösterilmemiş olan bir fiilin, kanunda yer alan ve söz konusu fiile en çok benzeyen suça ilişkin hükümler uygulanmak suretiyle cezalandırılması şeklinde tezahür edebilecek kıyas metodu, ceza hukukunun aksine ceza muhakemesi hukukunda kural olarak serbesttir. Ancak, ceza muhakemesi hukukunda da kıyasa başvurulmasının sınırları vardır. İstisnai ve sınırlayıcı hükümler kıyas yasağı kapsamındadır.
    Öğretide de bu konuyla ilgili şu görüşler mevcuttur:
    ''Ceza Muhakemesi hukukunda kural olarak kıyas yapılabilir. Ancak ceza muhakemesi hukukunda da yasallık ilkesinin bir sonucu olarak kıyasa başvurulmasının sınırları vardır. Şu hâllerde kıyas (benzetme) yolu ile boşluk doldurulamaz: 1- Sınırlayıcı hükümlerin söz konusu olması, 2- İstisnai hükümlerin söz konusu olması '' (Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 7. Bası, .... 49.), ''Oysa ceza muhakemesi hukukunda üç noktada kıyas engellenmiştir; bu üç noktada artık kanunilik ilkesi, ceza muhakemesinde çok etkin bir rol oynamaya başlamıştır ve kıyas yasaktır. Bunlar sınırlayıcı ve istisnai normlar ile koruma tedbirlerine ilişkin düzenlemelerdir'' (Ünver/Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, 5. Bası, .... 26.).
    Bu açıklamalar ışığında inceleme konusu değerlendirildiğinde;
    ... Cumhuriyet savcısı olan sanık ...’ın katılan ... hakkında başlattığı soruşturma kapsamında, mahkemece katılanın sadece evinde arama yapılmasına karar verilmesine rağmen, aramayı yapacak olan ... Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği üst yazıda, katılanın ev ve ... yerinde arama yapılması konusundaki kararın ilişikte gönderildiğine dair ibareye yer verdiği, katılanın ... İl Emniyet Müdürlüğü binasında bulunan makam odasında arama yapıldığı esnada kendiliğinden ... Cumhuriyet Başsavcılığına gelen katılanın ifadesi sanık tarafından alınmadan önce, sanığın ... Emniyet Müdür Yardımcısı ... aracılığıyla ...'de yapılan aramaya katılan personele ulaşarak, arama tutanağının imzasız da olsa faks yolu ile gönderilmesi talimatını verdiği, faksla gönderilen tutanakta arama sırasında ele geçirildiği belirtilen kasetlerin içeriği ile ilgili tespit bulunmadığı hâlde söz konusu faksın gönderilmesinden 10-15 dakika sonra basında, ele geçirilen kasetlerin ses kaydı içerdiği şeklinde haberler çıkmasına sebebiyet verdiğinden bahisle sanığın görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, yargılama sonucu Özel Dairece aynı konuda daha önce Yargıtay 1. Başkanlık Kurulunca kesin nitelikte olan sanık hakkında işlem yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiğinden kamu davasının reddine, yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına karar verildiği, hükmün sanık ve müdafisi tarafından sanık lehine vekâlet ücretine yönelik temyiz edildiği anlaşılmakla;
    CMK’nın 324/1. maddesi uyarınca yargılama giderleri kapsamında avukatlık ücretinin de sayılması, CMK’nın 223/7. maddesi uyarınca verilen davanın reddine karar verilmesi durumunda yargılama giderlerinin kimden ve ne şekilde tahsil edileceği açıkça düzenlenmemiş ise de, CMK’nın 325. maddesinde yargılama giderlerinden sorumlu olacak kişinin, anılan Kanun’un 327. maddesinde ise yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacak kişinin belirtilmesi, CMK’nın 327/1. maddesindeki sanık hakkında ancak beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hâlinde sanığın sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkûm olacağı şeklindeki düzenleme ile söz konusu kararların verilmesi hâlinde kendi kusuru dışındaki yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağının anlaşılması, hükmün verildiği tarihte yürürlükte bulunan 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 14/4. maddesinde; beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedileceğinin düzenlenmesi, kıyas ceza muhakemesi hukukunda kural olarak serbest olmakla birlikte kıyasa başvurulmasının sınırlarının olması ile istisnai ve sınırlayıcı hükümlerde kıyas yasağının bulunması, CMK’nın 327. maddesinin de istisnai hüküm kapsamında kalıp kıyas yoluyla genişletilemeyecek olması birlikte değerlendirildiğinde; sanık lehine vekâlet ücretine hükmedilebilmesi için sanık hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin ve sanığın kusurundan kaynaklanan giderlerin bulunmamasının gerekmesi, inceleme konusu olayda ise kamu davasının reddine karar verilmiş olması karşısında; sanık lehine vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmelidir.
    Bu itibarla usul ve kanuna uygun olan Özel Daire kararının onanmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay (Kapatılan) 9. Ceza Dairesinin 25.10.2021 tarihli ve 36-40 sayılı hükmünün ONANMASINA,
    2- Dosyanın, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı ile Yargıtay 9. Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı görevi kötüye kullanma suçlarından kaynaklanan davalara ilişkin dosyaların devredildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE 05.04.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara