Esas No: 2020/25
Karar No: 2022/237
Karar Tarihi: 05.04.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/25 Esas 2022/237 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2020/25 E. , 2022/237 K."İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Sayısı : 1578-1459
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan sanık ...'in TCK'nın 109/2, 109/3-f, 109/5 ve 62. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Salihli Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23.02.2017 tarihli ve 12-49 sayılı hükmün sanık müdafileri tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesince 13.07.2017 tarih ve 1561-1749 sayı ile; mahkûmiyet hükmünün kaldırılarak sanığın CMK'nın 223. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.
Bu hükmün de katılan ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 30.04.2018 tarih ve 3259-3290 sayı ile;
“Mağdurun aşamalardaki samimi anlatımları, savunma, tanık beyanları ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında olay günü sanığın, arkadaşlarıyla oyun oynayan dokuz yaşındaki mağduru soru soracağından bahisle içinde bulunduğu otobüse çağırıp yanına gelmesini sağladıktan sonra cinsel istismar eylemini gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; olayda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun da oluştuğu gözetilerek sanığın mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi ise 16.07.2018 tarih ve 1578-1459 sayı ile;
“Sanığın belediye servis şoförü olarak güzergah üstünde yolda durup orada oyun oynayan çocuklarla konuştuğu, çocuklar ..., ..., ..., ..., mağdurun kardeşi ... ve mağdurun otobüse bindikleri, sanığın otobüsteki çocuklara ‘Bir daha geldiğimde size çikolata alacağım.’ dediği, bir süre otobüsün içinde çocuklar oynadıktan sonra aşağıya indikleri, çocukların otobüsten uzaklaştıkları sırada duran ve ön kapısı açık olan otobüse mağduru ‘Sana bir şeyler soracağım.’ diyerek çağırdığı, bir kısım matematik soruları sorup daha sonra onunla otobüsün arka kısmındaki koltuklara geçtikleri ve sanığın mağdura basit cinsel istismarda bulunduğu, bu sırada mağdurun kardeşinin gelmesi ve ablasına aşağıdan seslenmesi ile mağdurun sanığın yanından kalkıp otobüsün açık olan ön kapısından indiği sabit olup olayın başından itibaren çocukların kapısı açık olan otobüse rahatlıkla girip çıkabildikleri, olay anı sırasında da otobüsün kapısının açık olduğu, sanığın mağduru zorla otobüsün içine sokmadığı gibi cinsel istismar eylemi sırasında küçük yaştaki kardeşi ...'in gelip ablasına seslenmesi üzerine mağdurun toparlanıp otobüsten inerek sanığın yanından uzaklaştığı, bu süre zarfında da sanığın mağduru tutması ve bir yere gitmesini ve otobüsten inmesini engellemesinin söz konusu olmadığı, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 2016/2876 esas, 2017/34 karar; 2016/8127 esas, 2016/8492 karar; 2015/621 esas, 2016/1145 karar; 2016/12313 esas, 2017/1194 karar; 2016/2206 esas, 2016/3623 karar; 2016/968 esas, 2016/5236 karar; 2016/4959 esas, 2016/6510 karar; 2016/7757 esas, 2016/7559 karar; 2016/7941 esas, 2016/8016 karar; 2017/618 esas, 2017/1763 karar; 2016/11997 esas, 2017/220 karar nolu kararlarında istikrarlı bir şekilde belirtildiği üzere cinsel istismar suçunun konusunun mağdurun vücudu olduğu, suçun işlendiği sırada ve işlendiği süreyle sınırlı bir zaman diliminde mağdurun hareket etme olanağının ortadan kaldırılmasının cinsel saldırı suçunun unsuru olduğu, zira mağdurun hareket etme olanağının kaldırılmadan bu suçun işlenemeyeceği, mağdurun hareket etme olanağının sadece cinsel saldırı suçunun işlendiği sırada ve bu süre ile sınırlı bir zaman dilimi içeresinde ortadan kaldırıldığı, oyun oynamakta oldukları yerin bitişiğinde duran sanığın kapısı açık olan otobüsün içine mağduru çağırması ve buradan mağdurun kolaylıkla çıkabilmiş olması göz önünde bulundurularak sanığın mağduru otobüsün içine çağırmasının cinsel istismar suçunu işlemek için yer temini niteliğinde olduğu, mağdurun oyun oynadığı yerden farklı bir yere götürülmesi ve uzaklaştırılması ya da cinsel istismar suçunun işlendiği süre dışında otobüsten inmesinin engellenmesi söz konusu olmadığından cinsel istismar suçunun işlendiği sırada ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığından dairemizin kabulünün usul ve yasaya uygun olduğu” gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de katılan ..., katılan mağdur ... vekili ve suçtan zarar gören ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.10.2018 tarihli ve 79364 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 10.12.2019 tarih ve 8653-13138 sayı ile direnme kararı yerinde görülmeyerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan Yerel Mahkemece kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik istinaf isteminin esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar, Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan beraat hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Bölge Adliye Mahkemesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık ...’in 1984 doğumlu olduğu, ... Büyükşehir Belediyesinde midibüs şoförü olarak çalıştığı, katılan mağdur ...’ın ise 2006 doğumlu olup suç tarihi olan 27.04.2016 tarihinde 9 yaşını bitirdiği, suç yerinin ... ili, Köprübaşı ilçesi olduğu, sanığın ve katılan mağdurun anılan ilçede ikamet ettikleri,
28.04.2016 tarihli muhafaza altına alma tutanağına göre; delil niteliği taşıdığı değerlendirilen katılan mağdur ...'a ait olay anında üzerinde bulunan kıyafetler katılan ...'ın rızası dahilinde muhafaza altına alınarak incelemeye gönderildiği,
Salihli Sulh Ceza Hâkimliğince 28.04.2016 tarih ve 773 sayı ile; CMK'nın 75. maddesi uyarınca sanıktan kan örneği alınmasına izin verildiği, 22.6.2016 tarih ve 1082 sayı ile; "A001" kodlu sanığa ait kan örnekleri ile "A002" kodlu katılan mağdura ait kıyafetlerden elde edilecek örnekler arasında CMK'nın 78 ve 79. maddeleri uyarınca moleküler genetik inceleme yapılmasına izin verildiği,
Salihli Sulh Ceza Hâkimliğince 28.04.2016 tarih ve 89 sayı ile; sanığın adli kontrol altına alınmasına karar verildiği, Salihli Cumhuriyet Başsavcılığınca kriminal raporunun dosya içerisine alınmasından sonra sanığın yeniden savunması alınıp tutuklama talebiyle sevk edilmesi üzerine Salihli Sulh Ceza Hâkimliğince 13.12.2016 tarih ve 304 sayı ile; sanığın çocuğun cinsel istismarı suçundan tutuklanmasına karar verildiği,
28.04.2016 tarihli olay yeri inceleme raporuna göre; aynı gün saat 08.20 sıralarında katılanların ikametine gidildiği, katılan ...'ın poşet içerisinde katılan mağdurun olay günü giydiği kıyafetlerin getirilerek görevlilere teslim edildiği, poşet içerisinden çıkan 1 adet beyaz atlet, 1 adet mavi, beyaz, siyah renkli çizgili kazak, 1 adet mavi renkli kot pantolon, 1 adet çiçek desenli renkli pijama, 1 adet pembe renkli pijama usulüne uygun şekilde paketlenerek teslim alındığı, annesinin beyanına göre katılan mağdurun olay günü iç çamaşırı giymediği, teslim alınan kıyafetlerin fotoğraflarının çekildiği,
Köprübaşı İlçe Hastanesince 28.04.2016 tarihinde saat 06.45'te düzenlenen geçici rapor ile katılan mağdurun Salihli Devlet Hastanesine sevk edildiği, Salihli Devlet Hastanesince düzenlenen 28.04.2016 tarihli raporlara göre; katılan mağdurun kızlık zarının sağlam olduğu, fiili livata bulgusu saptanmadığı ve darp ve cebir izine rastlanılmadığı,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 01.12.2016 tarihli uzmanlık raporuna göre; pembe renkli pijama (1 nolu), atlet (3 nolu), kazak (4 nolu) ve pantolon (5 nolu) üzerinde kan örneği bulunamadığı, çiçek desenli pijama (2 nolu) üzerinde kan örneği bulunduğu, belirtilen kıyafetlerin hiçbirinde meni bulunamadığı, 3 nolu bulgunun (B) ile işaretlenen bölgesi ile 4 nolu bulgunun (D) ile işaretlenen bölgesi üzerinde bulunan vücut sıvısı olabilecek şüpheli leke örneklerinin genetik analizlere cevap vermediği, 2 nolu bulgunun (C) ile işaretlenen bölgesi üzerinde bulunan vücut sıvısı örneği, 2 nolu bulgunun (D) ile işaretlenen bölgesi üzerinde bulunan kan örneği ile 3 nolu bulgunun (A) ile işaretlenen bölgesi üzerinden kontrol amaçlı alınan örneklerden elde edilen genotipler mukayeselendirme için uygun olmadığı, 1 nolu bulgunun A, C, D ve E ile 2 nolu bulgunun A ile, 4 nolu bulgunun C ile, 5 nolu bulgunun A ve B ile işaretlenen bölgeleri üzerinde bulunan vücut sıvısı örnekleri mukayeseli genetik analizler için uygun olup kadın genotip özellikte oldukları, 2 nolu bulgunun (B) ile işaretlenen bölgesi üzerinde bulunan vücut sıvısı örneğinden elde edilen genotipte sanıktan alındığı belirtilen kan örneğinden elde edilen genotip ile birlikte bir önceki 2C paragrafında belirtilen kadın genotipin karışık olarak bulunduğu, 4 nolu bulgunun (B) ile işaretlenen bölgesi üzerinden alınan vücut sıvısı örneğinden elde edilen genotip sanıktan elde edilen genotipten ve daha önce belirtilen kadın genotipten farklı olup erkek genotipik özellikte olduğu, 1 nolu bulgunun (B) ile 4 nolu bulgunun (A) ve (B) ile işaretlenen bölgeleri üzerinde bulunan vücut sıvısı örneklerinden elde edilen genotipte 2C paragrafında belirtilen kadın genotip ile birlikte bir önceki 2E paragrafında belirtilen erkek genotipin karışık olarak bulunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdur ... kollukta; “Ben Alanyolu İlkokulu 4. sınıf öğrencisiyim. Dün yani 27.04.2016 günü saat: 17.00 sıralarında köyümüz olan ... Mahallesinin girişinde Ben, kardeşim ..., arkadaşlarım ..., ..., ..., ... ve ... ile birlikte oyun oynarken ... Büyükşehir Belediyesinin servis aracı geldi. Servis aracının şoförü olan ve daha önce hiçbir diyaloğumun olmadığı ve kendisini tanımadığım bir abi arkadaşlarım ve beni park hâlinde duran otobüsün içine çağırdı ve bizlere 'bir daha ki gelişimde size çikolata alacağım' gibi ifadelerde bulundu. Daha sonra biz otobüsten indik ve oyun oynamaya devam ettik. Aradan bir süre geçtikten sonra servis şoförü beni tekrar otobüse çağırdı ve yanımda bulunan kardeşim ...'e hitaben 'ben ablana sorular soracağım, sen otobüse gelme' dedi. Benim otobüse tekrar bindiğimi arkadaşlarım ... ve ... da gördüler. Daha sonra ben otobüse bindim ve servis şoförü abi beni otobüsün arka koltuğuna sırtüstü bir vaziyette yatırdı ve bana sırtın açılmış dedi ve pantolonumu çıkarttı. Bu sırada da cinsel organını çıkartıp sırt kısmıma doğru sürtmeye başladı. Ben bu sırada çok korktuğum için hiçbir tepki veremedim. Bir süre sonra elbiselerimde ve sırt kısmımda bir ıslaklık hissettim. Bu sırada kardeşim ... otobüse gelerek ben ablamı istiyorum diye seslenince ben de fırsattan yararlanarak kaçtım ve doğruca eve gittik. Eve gittiğimde annem ve babam tarladaydı. Ben ıslanan çamaşırlarımı çıkarttım ve çamaşırlarımı değiştirdim. Annem ve babam geldiklerinde aileme hiçbir şey diyemedim ve doğruca uyudum. Ama bir süre sonra yaşadıklarımın etkisini atlatamadığım için durumu anneme anlattım ve birlikte jandarmaya müracaat ettik. Ben bana cinsel istismarda bulunan ...’den şikâyetçiyim.”, Mahkemede; “Biz oyun oynamaktaydık, yanımızda ... ..., ..., ... ..., ... ... vardı. İlk başta piknik yapıyorduk sonra yakar top oynamaya başladık, ip atladık, oyun oynuyorduk işte sonrasında sanık otobüs ile yanımıza geldi. İlk önce sanık hepimizi otobüse çağırdı, hepimiz girdik, sonra bizimle konuştu bize 'Ne yapıyorsunuz?' dedi. Daha sonra hepimiz otobüsten çıktık ben de çıktım sonra beni bir daha çağırdı ‘sorular soracağım’ dedi. Matematik soruları sordu, sonrasında da o olay oldu. Matematik sorularını sorduğunda diğer çocuklar otobüsün dışındaydı. Sadece beni çağırdı. Çocuklar dışarıdaydı. ... ile ... köpekten korkup gitmişlerdi. ... ile ... de ben otobüsteyken keçilerini dağa çıkarmaya gitmişlerdi. (Mağdurdan otobüste bir tek kendisinin kalıp kalmadığı soruldu; Evet anlamına gelecek şekilde kafasını salladığı görüldü). Sanık bana önce matematik sorusu sordu. (Mağdurdan sanığın soruları sorduktan sonra vücudunun elbiselerini çıkarmaya çalışıp çalışmadığı soruldu; Mağdurun evet anlamına gelecek şekilde kafasını salladığı görüldü.) Ben kendisine yapma dedim. (Mağdura sanığın sonrasında üzerine çıkıp çıkmadığı soruldu; Evet anlamına gelecek şekilde kafasını salladığı görüldü. Mağdurdan sanığın da bir yerlerini açıp açmadığı soruldu; Evet anlamına gelecek şekilde kafasını salladığı görüldü.) Sırtımda ıslaklık olup olmadığını hatırlamıyorum. Beni yüzüstü yatırdı. Karınüstü yatırdı. İşte sırtüstü yatırdı. Yani yüzüm koltuğa gelecek şekilde yatırdı. Yüzüstü yatırdı bu sırada sırtım açıktı. Onun vücudu benim vücuduma değdi. Onun vücudu da çıplaktı. Kardeşim topu getirmişti, hadi abla oyun oynayalım demişti, o sırada sanık kardeşime bakmıştı, ben o arada hemen kıyafetlerimi giyip kaçıp gittim. Beni tehdit etmedi ben hemen kaçıp gittim. Üzerimi zorla çıkardı. Ben kendisini engellemeye çalıştım. Kardeşim geldiğinde sanık ona sen gelme ablana ben sorular soruyorum dedi. Ben de o sırada hemen pantolonumu çektim kaçtım. Ben o gün hiç düşmedim. Düştükten sonra sanık beni alıp hiç elimi yüzümü yıkamadı.”,
Katılan ... kollukta; “Ben olay günü gün boyunca tütün işiyle uğraşıyordum. Çocuklarım da evde kendi kendilerine kalıyorlardı. Akşamüzeri işimiz bittiğinde eve geldiğimizde çocuklar televizyon izliyordu. Bir süre sonra kızım uykusunun geldiğini ve kendi odasında yatmaktan korktuğunu söyledi. Ben de korkuyorsan bizim odaya yat dedim. Daha sonra kızım bizim odamıza uyumaya gitti. Bir süre sonra ağladığını duydum ve hemen yanına gittiğimde sakinleşti ve tekrar uyumaya başladı. Aradan kısa bir süre daha geçtikten sonra tekrar ağlamaya başlayınca ben yanına giderek bir sıkıntısının olup olmadığını sorduğumda kızım bana başından çok kötü bir olayın geçtiğini ve utancından anlatamadığını söyledi. Ben de anlatması yönünde ısrar edince bana ‘Bugün belediye otobüsünün şoförü bana tecavüz etmeye çalıştı.’ dedi ve tekrar ağlamaya başladı. Ben de vücudunda herhangi bir iz veya acı olup olmadığını sorduğumda bana herhangi bir acısının olmadığını, pantolonunu çıkartarak sırt kısmına cinsel organıyla sürtündüğünü söyledi. Durumu babasına anlattım ve doğruca jandarmaya müracaat ettik.” Mahkemede; “Ben olayı görmedim kızımın anlattığı kadarıyla biliyorum şikâyetçiyim, bizim karşı tarafla herhangi bir husumet yoktur, selamı sabahı kesmedik, devamlı konuşuyorduk, hatta eşim bir hafta önce şurup siparişi verdi, kaynım ve amcamın muhtarlık dönemi çoktan geçmiştir, bu olayla hiç bir alakası yoktur, aramızda muhtarlık seçiminden dolayı bir husumet olmamıştır, kızım yalan söyleyecek biri değildir...Şikâyetçiyiz, geçen celse katılma talebimiz vardı.”,
Katılan ... kollukta; “... benim çocuğum olmaktadır. Ben ikamet ettiğim ... Mahallesinin yanında bulunan ...Mahallesinde imam olarak çalışmaktayım. 27.04.2016 günü saat 16.35 sıralarında ikindi ezanını okumak ve namaz kıldırmak için ...Mahallesine gidiyordum. ...'in şoförlüğünü yapmış olduğu ... Büyükşehir Belediyesine ait şehiriçi otobüsü ... Mahallesinin çıkışında duruyordu. Ben ikindi namazını kıldırıp kendi ikamet ettiğim mahalleme döndüğüm saat 17.20 sıralarında ...’in kullanmış olduğu şehir içi otobüsü hâlâ aynı yerde duruyordu. Ben ...’e selam verdim geçtim. ...'in yanında çocuklar oyun oynuyordu. O sırada benim kızım ... da çocukların içerisindeydi. ...’in kızım ...'a cinsel istismarda bulunduğu olayı ben gece saat 28.04.2016 günü 00.30 sıralarında eşim ...’dan öğrendim. Kızım korktuğu için annesine de geç saatlerde anlatmış. Kızımın eşime anlattığına göre ... 27.04.2016 günü saat 17.30 sıralarında yani ben ...'in yanından geçtikten sonra yanında oynayan çocukları arabanın içerisine çağırmış, daha sonra ... dışındaki çocuklara size yarın yine gelin çikolata vereceğim diyerek göndermiş. ...yı sana bir şey soracağım diyerek yanında tutmuş. Daha sonra belin açık gel belini kapatayım üşürsün diyerek çocuğun üzerindeki elbiseleri çıkarmış arabanın arka koltuğuna yatırmış. Çocuğa arka tarafından temasta bulunmaya teşebbüs etmiş. O sırada ...'nın kardeşi 2,5 yaşında olan diğer çocuğum ... ... ablasının peşine arabanın içerisine girince ... da o esnada oradan hemen kaçmış. ... olaydan çok etkilenmiş korkusundan akşam uyuyamadı. Ben bu olaydan dolayı ... isimli şahıstan şikâyetçi ve davacıyım.” Mahkemede; “Ben din görevlisiyim, komşu köye gidip geliyorum, olayın olduğu saatlerde ben oradan geçtiğimde araç orada duruyordu aracın etrafında kimse yoktu kendisi dahi yoktu, ben gidip geldikten sonra ... abi ile sanık birlikte sigara içiyordu ben selam verdim geçtim, çocuk bize olayı annesine gece saat 12'den sonra annesi anlatmıştır, muhtarlık seçimiyle ilgili husumet yoktur, aradan 20-25 sene geçmiştir, muhtar olan eşimin amcasıdır, husumet olması zaten mümkün değildir dedi...Şikâyetçiyiz, geçen celse katılma talebimiz vardı.”,
Tanık ... kollukta; “... benim hem ablam olur hem arkadaşım. Ben dün akşamüstü arkadaşlarım ve ... ablamla birlikte bizim otobüs durağının orada oyun oynuyorduk. ... abi bizim oyun oynadığımız yere geldi. Belediye otobüsünü durdurdu. Bize çikolata vereceğini söyleyerek arabaya çağırdı. Biz de hep birlikte arkadaşlarım ve ... ile birlikte arabasına bindik. ... abi zaten her gün bizim mahalleye geliyor. Bize bir daha ki geldiğinde çikolata vereceğini söyledi. Bir süre sonra biz arabadan indik. Aradan biraz zaman geçtikten sonra ... ablaya bir şey soracağım diye otobüse bindirdi. Bizi de oradan uzaklaştırdı. ... tek başına otobüste kaldı. Biz daha sonra keçilerimizin yanına gittik. Ben bu olayla ilgili olarak başka bir şey görmedim.”, Mahkemede; “Biz ... ile oyun oynuyorduk, oyun oynarken ... otobüsü durdurdu, biz otobüse bindik. (Tanığa dışarıda kimlerle oynadığı, sanığın otobüsüne kaç kişi bindikleri, ...'nın otobüste tek başına kalıp kalmadığı hususları sorulduğunda çocuğun durakladığı cevap vermediği, soruların tekrarlandığı hâlde cevap vermediği görüldü.)”,
Tanık ... kollukta; “Ben arkadaşlarımla oyun oynarken Belediye arabasıyla ... abi geldi. ... abi daha önce de sürekli geliyordu. Daha sonra ... abi hepimizi çikolata vereceğini söyleyerek arabaya çağırdı ancak arabaya geldiğimizde bize çikolata yerine beyaz kâğıtlar verdi. Biz arabadan indikten sonra arkadaşım ...’ı ... abi bir şey soracağım diyerek arabaya tekrar çağırdı ve ... abla tek başına arabaya bindi. ... arabaya bindikten sonra biz tekrar oyun oynamak üzere oradan uzaklaştık.”, Mahkemede; “Ben ... ile dışarıda oyun oynuyordum, sanık otobüsle yanımıza geldi, ..., ... ve ... ile beraber dışarıda oynuyorduk, ... abi bizi otobüse çağırdı, hep beraber otobüse bindik, sanık bize ‘çikolata vereceğim yarın gelin’ dedi, ...'nın bir şeyi kaybolmuştu, otobüse gitti, ... abi çağırdı diye biliyorum, ... abi otobüste ... ile beraber tek başına kaldı, ... o gün hiç yere düşmedi.”,
Tanık ... kollukta; “27.04.2016 günü 16.00-17.00 saatleri arasında ağılımdan hayvanlarımı otlatmak için çıkardım. ... de o sırada otobüsünü benim ağılımın önüne bırakmıştı. Kendisi otobüsün dışında duruyordu. Arabanın yakınında da çocuklar oynuyorlardı. Ben ...’e anne ve babasının hâlini hatırını sordum ve selam söylemesini söyledim. Daha sonra da ben hayvanlarımı otlatmak için mahalleden ayrıldım. Ben ayrıldığımda ... hâlâ orada bekliyordu.”, Mahkemede; “Olay tarihinde ... benim ağılımın önüne otobüsünü bırakmıştı, benim evimin yanında ...'in amcasının evi var, arabası orada duruyordu, arabasının bozulduğunu, akü tamiri yapıp yapmadığını görmedim. Öyle bir şeyle uğraşmıyordu, ben de selam verdiğimde, hâl hatır sorduğumda böyle bir şeyden bahsetmedi, çocuklar arabanın kapısı açıkta çevresinde oynuyordu, olayı görmedim.”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık kollukta; “Ben ... Büyükşehir Belediyesinde servis şoförü olarak çalışmaktayım ve Köprübaşı ilçesinde bulunan Mahallelere yolcu taşıyorum. Bahse konu olay günü 27.04.2016 günü saat: 16.40 sıralarında son durağım olan ... Mahallesinde tüm yolcuları indirdikten sonra başımın biraz dönmesi neticesinde otobüsü, yolun kenarına çektim ve yaklaşık 5 dk kadar dinlendikten sonra yola devam etmek üzere hareket ettim. Bu arada otobüsün daha önceden de var olan, arızası tekrar etti ve bunun üzerine otobüsü Sargıç Mahallesinin çıkışında bulunan ...’in hayvan ağılının önünde durdurdum. Araç tamirinden anladığım ve oluşan arızayı kendim giderebileceğimden otobüsten indim. Bu sırada otobüsün etrafında içlerinde amcamın torunu ...’in de bulunduğu yaklaşık 5-6 çocuk oynuyorlardı. Ben de amcamın torunu olan ...’e aracın tamiri için annesinden tornavida alıp gelmesini söyledim ve ... da bana evlerinden tornavidayı getirdi. Ben dışarıda aracın tamiri ile uğraşırken çocuklar da aracın içinde ve etrafında oynamaya devam ediyorlardı. Hatta tamir işlemi bittiği esnada ...’de hayvanları ağıldan çıkarmak için gelmişti. Bir süre de onunla sohbet ettik. Sohbet bittikten sonra ben otobüse bindiğim esnada ... ve arkadaşları otobüse binerek ‘Ağabey çikolata falan yok mu?’ dediler. Ben de şuan yanımda olmadığını fakat yarın gelirken çikolata getirebileceğimi söyledim ve sonra da çocukları arabadan indirdim. Bu sırada saat 17.40 civarıydı. Son olarak ... Mahallesinden ayrılmadan önce babam ile telefonla konuşup durumu anlattım ve mahalleden ayrıldım. Bunun haricinde benim ... Mahallesinde başka bir işim olmadı. Ben bana haksız yere iftirada bulunan ...’ı daha önceden tanımam fakat Mahalleye gelip gittikçe göz aşinalığım olmuştur. ...’nın ailesi ile benim ailem arasında uzun yıllardır husumet bulunduğu için ben ... ailesiyle zaten muhatap olmuyorum. ... da yukarıda belirttiğim gibi diğer çocuklarla birlikte oynuyordu. Ben kendisine diğer çocuklardan ayrı olarak otobüse çağırmadım ve kendisine yönelik ne bir söz ne de fiili bir eylemde bulunmadım.”,
28.04.2016 tarihinde savcılıkta; “Ben ... Büyükşehir Belediyesine ait yolcu otobüsünün şoförü olarak çalışırım. Dün saat 17.30 sıralarında son yolcuyu ... Mahallesi içerisinde indirdikten sonra yoluma devam ettim. Duraktan yaklaşık 700 - 800 metre ileride başımın dönmesi üzerine aracımı ... Mahallesinin çıkışındaki alana park ettim. Aracın içerisinde beş dakika kadar dinlendikten sonra araçtan inip yolun kenarındaki çeşmede elimi ve yüzümü yıkadım. Aracıma tekrar binip çalıştırmak istediğimde araç arıza yaptı ve çalışmadı. Bunun üzerine aracın çevresinde oyun oynayan çocuklardan daha önce tanıdığım ...'i gördüm. Aracımın tamiri için evlerinden tornavida getirmesini istedim. Bir süre sonra ... elindeki tornavida ile yanıma geldi. Ben aracın yan tarafındaki akü bölümünde arıza ile uğraşırken çevredeki çocuklar aracın açık olan orta kapısından içeriye girip çıkmaktaydılar. Bu sırada hemen yan tarafımızda daha önceden tanıdığım ...'i gördüm. Kendisi küçükbaş hayvanlarını ağıldan çıkartmak için gelmişti. Bir süre onunla da sohbet ettim. Otobüse yeniden bindiğim sırada ... isimli çocuk arkadaşları ile birlikte otobüsün içerisinde oyun oynamaktaydı. Ben zaman zaman çocukları gördüğümde otobüs içerisinde bulunan çikolata ya da benzer yiyecek malzemelerini vermekteydim. ...'da bana hitaben ‘Bugün bize vereceğin yiyecek yok mu?’ diye seslendi. Ben de şu an için yanımda çikolata ya da yiyecek olmadığını, daha sonrasında verebileceğimi söyleyip otobüs içerisindeki çocukları aşağıya indirdim. Aracımın çevresinde bulunan çocuklardan hiçbirini aracımın içerisine çağırmadım ve hiçbir çocuk ile aracımda baş başa kalmadım. Çocukların araçtan inmesi üzerine babamı telefonla arayıp yoluma devam ettim. ... isimli kız çocuğunu ismen ve şahsen tanımıyorum. Ancak anne babasını tanımaktayım. ...'nın anne ve babası ile yaklaşık olarak 20 yıldır muhtarlık seçimleri meselesinden dolayı konuşmamaktayız. Ancak bugüne dek ...'nın ailesi ile aramda herhangi bir tartışma ve kavga olayı meydana gelmemiştir. Aileler arasında uzun yıllar öncesinden gelen küslük nedeniyle ... isimli kız çocuğunun hakkımda iftarada bulunduğunu düşünüyorum. Kesinlikle mağdura herhangi bir cinsel istismar olmamıştır. Bu suretle üzerime atılı suçu kabul etmiyorum.”, sanık 13.12.2016 tarihinde Savcılıkta; “Aynı savunmalarımı tekrar ederim. Benim o gün aracım bozulmuştu. Aracımın bozulduğu yer amcam ...'in evine yakındı ve onun torunu ...'den aracı çalıştırmak için tornavida istedim. Medain amcamın evinin yanında da ...'e ait ahıl vardı. ... eve giderek tornavidayı getirdi. Bu esnada ... ... ahıldan koyunlarını çıkarmak için gelmişti. Onunla yarım saat kadar sohbet ettik. Sohbetin ardından ... oradan ayrıldı. Ben aracı yeniden çalıştırmaya çalıştım ve araç çalıştı. Ben araç ile uğraşırken 5-6 tane küçük çocuk oynuyordu. Araca girip çıkıyorlardı. Ben bu esnada ...'a tornavidayı eve götürmesi için verdim. ... ayrıldı çocukları araçtan indirip ben de yoluma devam ettim. Ben ... abi ile sohbet ederken amcamın torunu olan ... ve ... ile konuştum. ...'nın babası benim çocukluk arkadaşım olduğu için babasının hâlini hatırını sormak için konuştum. ...'un babası cezaevinde olduğu için hemen hemen her gün gelip geçerken meyve suyu, çikolata veriyorum. O gün yanımda çikolata olmadığı için ...'a veremedim. ... da ‘Amca bugün çikolata yok mu?’ dedi. Ben de yok dedim. ... ‘... abi biz de çikolatayı çok seviyoruz bize de yok mu diye?’ sordu. Ben de kendisine ‘Yarın size de getireyim’ dedim. Olay esnasındaki ... ve ... dışındaki çocukları tanımıyorum. Sadece simaen tanıyorum. Aracın içerisinde Büyükşehir'e ait broşürler vardı. Çocuklar bunlarla oynuyorlardı. Bu nedenle ... onlara beyaz kâğıt verdiğini söylemiş olabilir. ..., ... ve diğer çocuklar ‘Bu broşürlerden alabilir miyiz?’ diye sordular ben de ‘Alın.’ dedim. Ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum.”,
28.04.2016 tarihinde sorguda; “Ben ... Büyükşehir Belediyesinde özel halk otobüsü şoförü olarak çalışmaktayım, saat 16.30 civarında son yolcumu ... Mahallesi civarında indirdim, 5 dk kadar dinlendikten sonra Köprübaşı'na dönmek üzere aracımla yola devam ettim, köyün çıkışında aniden gözlerim karardı, kendimi iyi hissetmedim, bu nedenle aracı yol kenarına çekerek bir müddet durdum, geçen hafta içerisinde de tansiyonum yükselmişti ve doktora gitmiştim, yine tansiyonum yükselmiş olabilir, geçen hafta öncelikle Köprübaşı Devlet Hastanesine müracaat etmiştim, orada muayenemi yaptıktan sonra beni Salihli Devlet Hastanesine sevk etmişlerdi, Salihli Devlet Hastanesinde de muayene olmuştum, bir müddet araçta bekledikten sonra araçtan inip elimi yüzümü yıkadım, tekrar araca bindim, ancak araç çalışmadı, bulunduğum yer amcam ...'in evine yakındı, onun torunu olan ...'den aracı çalıştırmak üzere tornavida istedim, ... eve giderek getirdi, bu esnada ... ağıldan koyunlarını çıkarmak üzere gelmişti, onunla yarım saat kadar sohbet ettik, ... gelmeden evvel aracı çalıştırmaya çalıştım ancak araç çalışmadı, ... ile sohbet ettikten sonra ...'in ayrılmasını müteakiben tekrar aracı çalıştırmak için uğraştım, 5-10 dk kadar uğraştıktan sonra araç çalıştı, ben araç ile uğraşırken etrafta 5-6 küçük çocuk oynuyordu, araca girip çıkıyorlardı, ben bu esnada ...'a tornavidayı eve götürmesi için verdim, ... ayrıldı, çocukları arabadan indirip saat 17.40 sıralarında yoluma devam ettim. Ben aracın dışında iken ... bana yanımda çikolata olup olmadığını sordu, ...'un babası cezaevinde olduğu için ben hâline üzülüp ona sık sık çikolata kek gibi yiyecekler götürürüm, bu nedenle bana böyle bir soru sorduğunu düşünüyorum, sadece ... ile konuştuk, diğer çocuklardan ise 5-6 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim ve adını ... olarak bildiğim çocuk da ‘Biz de çikolatayı çok seviyoruz.’ dedi, bunun üzerine ben daha sonra kendilerine çikolata getireceğimi söyledim, sadece ... ve ... ile konuştuk, diğer çocuklarla aramızda bir konuşma olmadı, zaten diğer çocukları tanımıyorum, sadece simaen görmüşlüğüm vardır. Aracın içerisinde Büyükşehir Belediyesine ait broşürler vardı, çocuklar bu kağıtlardan alıp oynuyorlardı, bu sebeple ... onlara beyaz kâğıt verdiğini söylemiş olabilir, ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum.”, 13.12.2016 tarihinde sorguda; “O gün biraz baş dönmesi yaşadığım için ve araçta da teknik bir arıza olduğu için çalıştığım hat güzergahındaki ... Mahallesi çıkışında ...'e ait hayvan ağıllığının önünde durmuştum. O sıralarda çocuklar o civarda oyun oynuyordu. Amcamın torunu olan ... da bu çocuklar arasındaydı. Hatırladığım kadarıyla ... ve ismi ... olan bir çocukla bir şeyler konuşmuştum. Diğer çocuklarla herhangi bir söz temasım dahi olmadı. Zannediyorum 30-40 dakika orada bekleme yaptım. Araçtaki sıkıntıyı da giderince Köprübaşı istikametine devam ettim. Benim araca herhangi bir çocuğu almam söz konusu değildir. Suçlamaları kabul etmiyorum. Bahsi geçen mağdure ...'yı ismen tanımam ancak sima olarak o çocukları genellikle bilirim. Bu nedenle, bu çocuğu da sima olarak görsem bilirim. Bu aile ile babamın amcasının oğlu arasında yine cinsel konuda bir iftira yaşanmıştı. Yine aynı iftirayı bu aile babamın amcasının oğlu için de vaktiyle yanlış hatırlamıyorsam 1980'li yıllarda gündeme getirmişlerdi. Şimdi yine böyle bir iftirayla bu kez ben karşı karşıya kaldım. Bana okuduğunuz ifadede geçen benim kendisine otobüsün arka koltuğuna sırtüstü yatırdıktan sonra pantolonunu çıkarmak suretiyle sürtünme şeklinde tacizde bulunduğum kesinlikle doğru değildir, kabul etmiyorum. Okuduğunuz ifadede geçen ...'nın arabaya tek başına bindiği doğru değildir, kabul etmiyorum. Okuduğunuz ifadede geçen ...'nın arabaya tek başına bindiği doğru değildir, kabul etmiyorum...Her ne kadar bu rapora göre mağdurenin olay günü üzerinde olan çiçek desenli pijamasında benden alınan kan örneğinden elde edilen genotipe rastlandığı belirtilmiş ise de burada bir yanlış anlaşılma olabilir, zira; o gün mağdur yüzüstü düşüp biraz da burnu kanadığı için ben kendisini alıp ağılın dibindeki çeşmeye götürmüş yüzünü yıkamıştım. Belki bu sebepten ötürü bu şekilde bir bulguya rastlanmış olabilir. Her ne kadar daha önceki benim ifadelerimde ve mağdur ... tanık ifadelerinde mağdurun düştüğü ve burnunun kanadığı, bunun üzerine de benim kendisini bu şekilde çeşmeye götürüp yüzünü yıkadığım şeklindeki olaydan hiç söz edilmemiş ise de şu an aklıma geldiği için olayı anlattım.”,
Mahkemede; “... Büyükşehir Belediyesinde otobüs şoförlüğü yapıyorum bütün köyleri dolaşıyorum son durak ... Mahallesidir. Olay günü saat 04:30 civarında işim bitti, köyün çıkışında Medail Erdel'in evinin yanında ... Erdel'in koyun ağılı var, orada arabayı durdurdum, tansiyon rahatsızlığım var, indim elimi yüzümü yıkadım, çocuklar orada oynuyordu, bir sigara içtim arabaya tekrar geri bindim, araba tekrar çalışmadı, aküde bir sıkıntı vardı, aracı tekrar çalıştırmak için akü tarafında arıza gerçekleşti, çocukla herhangi bir temasım olmadı, daha sonra çocuklar oynarken bir aracın başında araçla ilgilenirken mağdur düştü, ben mağduru kaldırdım elini yüzünü yıkadım üstünü başını sildim ve aracın başına geri geldim, olay bu şekilde olmuştur, aracın kapısı açıktı aracın içerisine diğer çocuklar ve mağdur da bindi, ben suçlamayı kabul etmiyorum, amcamın torunu olan ...'a ben arada sırada çikolata getiririm...Benim mağdurun babasının ailesi ile yıllara dayalı 25-30 yıllık muhtarlık seçimi nedeniyle husumet vardır, bundan dolayı hakkımda bu şekilde beyanda bulunmuştur diye düşünüyorum. Bu konuda yalan söylemedim. Diğer tanık beyanlarında aleyhe hususları kabul etmiyorum, ben arabaya sadece ...'i çağırdım, ailesinden tornavida istemesini söyledim ...'u çağırınca çocukların hepsi bir geldi dedi...Ben çocuk düştüğünde müştekilerin çocuğu olduğunu bilmiyordum, bilseydim düştüğü zaman kaldırır mıydım bilmiyorum insanlık görevi olarak çocuğu kaldırdım elini yüzünü yıkadım, üstünü silkeledim...”,
Bölge Adliye Mahkemesinde; “Ben önceki savunmalarımı aynen tekrar ederim. Mağdur tarafın ailesi ile bizim aile arasında çok uzun zamandır devam eden bir muhtarlık seçiminden kaynaklı husumet vardır. Ben üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum bu husumetten kaynaklı olarak şahsıma iftira atıldığını düşünüyorum. Olay günü işim icabı midibüs denilen 27 kişilik araçla ... Büyükşehir Belediyesinin bir hizmeti olarak köylere servis yapıyordum. O gün oradan geçerken araç arıza yaptı ve durmak durumunda kaldım. Aracın arızası ile ilgilenirken amcamın torunu olan ...'u da gördüm yanında arkadaşları ile birlikte oynuyorlardı benim yanıma geldiler. O sırada bir kız çocuğunun düştüğünü gördüm onu alıp yakındaki çeşmede elini yüzünü yıkadım. Başkaca bir şey yapmadım. Ben aracın arıza işleri ile uğraşırken çocuklar da aracın her iki kapısı da açık olduğu için içeriye girip çıkıyorlardı. Bunun dışında ben mağdura yönelik herhangi bir şey yapmadım... Yaz günü olduğu için aracın hem arka hem ön kapası açıktır.”,
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
5237 sayılı TCK’nın "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" başlıklı 109. maddesi;
"(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun;
a) Silahla,
b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat arttırılır.
(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır." şeklinde düzenlenmiş iken, 14.07.2021 tarihli ve 31541 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7331 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile; TCK'nın 109. maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendine “eşe” ibaresinden sonra gelmek üzere “ya da boşandığı eşe” ibaresi eklenmiş olup anılan madde son hâlini almıştır.
Maddenin birinci fıkrasında; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında; suçun cebir, tehdit veya hile ile işlenmesi ve üçüncü fıkrasında ise; altı bend hâlinde, suçun silahla, birden fazla kişi ile birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanmak suretiyle, üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi nitelikli hâller olarak yaptırıma bağlanmış, dördüncü fıkrasında; suçun netice sebebiyle ağırlaşmış hâline, beşinci fıkrasında; cinsel amaçla işlenen özgürlüğü kısıtlama suçuna yer verilmiş, altıncı fıkrasında ise; suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun sonucu itibarıyla ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi hâlinde, ayrıca bu suça ilişkin hükümlerin de uygulanacağı belirtilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında nitelikli hâl olarak sayılan cebir, kişiye karşı fiziki güç kullanmak suretiyle, onun veya bir üçüncü kişinin iradesi ve davranışları üzerinde zorlayıcı bir etki meydana getirilmesidir. Cebre maruz kalan kişi, bu fiziki gücün meydana getirdiği acının etkisiyle belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır.
Tehdit, Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğü’ne göre, “gözdağı verme” anlamına gelmekte olup bir kimsenin bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesidir. Bu bildirimin sözlü olması mümkün olduğu gibi başka yollarla ve bu bağlamda davranışlar yoluyla da yapılması mümkündür. Bu nedenle tehdit suçu, söz, yazı veya herhangi bir işaretle işlenebilecek bir suç olup önemli olan gerçekleştirileceği belirtilen haksızlığın mağdurun bilgisine ulaştırılmasıdır (M.... Artuk- A.Gökcen- M.... Alşahin-Kerim Çakır, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Kitabevi, ... 2019, 18. Bası, .... 405.).
Tehdidin, mağdurun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya objektif olarak elverişli olması yeterli olup, saldırının kişinin veya başkasının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına, belirli bir ağırlıkta olmak kaydıyla malvarlığına veya bunlar dışındaki sair bir kötülüğe yönelik olması gereklidir. Suçun oluşabilmesi için de mağdurun iç huzurunun bozulup bozulmadığının veya mağdurun bundan korkup korkmadığının ayrıca araştırılmasına gerek yoktur. Önemli olan failin tehdidi oluşturan fiili "korkutmak amacıyla" yapmış olmasıdır (MAJNO, C.II, ....127; A.Pulat Gözübüyük, Mukayeseli Türk Ceza Kanunu, 5. Bası, C.II, .... 517 ve 873.).
Hile ise, söz, hareket veya diğer davranışlarla bir kişinin bilerek aldatılması ve yanıltılmasıdır. Hile ile kendisinde yanlış düşünce uyandırılan kişi belli bir davranışa sürüklenmekte ve buna zorlanmaktadır. Hilenin alıkoyma veya kaçırmaya yönelik olması gerekir. Ayrıca hile aldatıcı nitelikte de olmalıdır. Vaad ile hile birbirine karıştırılmamalıdır. Ancak mağdurun yaşı, tecrübesizliği, içinde bulunduğu korku ve endişe hâli gibi nedenlerle esasen hür iradesi ile kabul etmeyeceği bir hususun vaad edilerek iradesinin kırılması durumunda hilenin varlığı kabul edilmelidir. Bu nedenle bir şeyin hile olup olmadığı her somut olaydaki koşullara göre değerlendirilmeli ve mağdurun kandırılarak direncinin kırılıp kırılmadığı belirlenip sonuca ulaşılmalıdır.
Öğretide "Hile, kişiyi kandırmak için kullanılan bir yöntemdir. Hile, gerçek olmayanı gerçekmiş gibi göstererek failin kandırılmasını sağlar. Kandırılmış olan kişi de, gerçeği bilseydi yapmayacağı bir davranışı yapar. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda kullanılan hileyle kandırılan kişi, bir yerden diğer bir yere kendi iradesiyle gider veya gitmez. Ancak, bu irade, kandırılmış olduğundan özgür irade değildir." şeklinde görüşlere yer verilmiştir (Serap Keskin Kiziroğlu, Özel Ceza Hukuku, 3. Cilt, On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, 2018, .... 86-87.).
Bu suç tipi ile bireylerin hareket özgürlüğünün hukuka aykırı biçimde kaldırılması veya sınırlanması eylemleri cezalandırılmak istenmiştir. Nitekim bu husus madde gerekçesinde; "Bu suç ile korunan hukuki değer, kişilerin kendi arzusu ve iradesi çerçevesinde hareket edebilme hürriyetidir" şeklinde belirtilmiştir. Suçun maddi unsuru, kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Bu fiil, failin doğrudan doğruya veya dolaylı hareketleriyle ve çeşitli araçlar kullanılarak gerçekleştirilebilir. Sonuç ise mağdurun hareket etme ya da yer değiştirme özgürlüğünün kaldırılması biçiminde kendini gösterir.
Fail, kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılmasına yönelik fiili, doğrudan doğruya veya dolaylı hareketleriyle ve çeşitli araçlar kullanarak gerçekleştirebilir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, serbest hareketli bir suç olduğundan, bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğünün kaldırılması neticesini doğurabilecek her türlü hareket ile işlenebilecektir. Maddede sadece "bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakmak"tan söz edilmiş, fiilin işleniş şekli, yeri, zamanı ve süresi konusunda bir sınırlama yapılmamıştır. Bu nedenle suç mağdurun bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğünün ihlal edilmesi sonucunun doğması kaydıyla, her zaman her yerde işlenebilir. Fiilin herkesin girebileceği bir yerde, özel, kapalı veya açık alanda gerçekleştirilmesinin yahut uzun veya kısa süreli olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Suçun oluşması için mutlaka mağdurun bir yere kapatılmış olması gerekmeyip aleni bir yerde tutma veya böyle bir yere götürme hâlinde dahi diğer unsurlar da var ise kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşacaktır. Kesintisiz bir suç olması sebebiyle suçun tamamlanma ve bitme zamanları farklı olabilmektedir. Mağdurun hürriyetinin kısıtlanması ile suç tamamlanır, ancak sona ermez. Mağdurun tekrar hürriyetine kavuştuğu an suçun sona erme zamanıdır. Suç tamamlandıktan sonra kısa sürede sona erdirilebileceği gibi günlerce de sürdürülebilir. Öte yandan özgürlükten yoksun bırakma kavramı, anlık olmayan bir süreyi zorunlu olarak içerdiğinden, suçun tamamlanması için fiil ile sonucun hukuken kabul edilebilecek bir zaman müddetince sürmesi gerekmektedir. Sürenin çok kısa olup olmadığı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma niteliği taşıyıp taşımadığı, hareketin ağırlığı, önemi ve ciddiyeti ile birlikte hâkim tarafından değerlendirilip belirlenecektir. Sonuç ise, mağdurun bir yere gitme ya da bir yerde kalma özgürlüğünün kaldırılması biçiminde ortaya çıkmaktadır.
Suçun manevi unsuru; failin, mağduru şahsi özgürlüğünden yoksun bırakmaya yönelik hareketleri gerçekleştirmeyi bilmesi ve istemesi, yani genel kasttır. Kanun'un metni ve ruhundan anlaşılacağı üzere, suçun temel şeklinin oluşumu için saik (özel kast) aranmamıştır. Nitekim bu görüş öğretide (Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Çetin Özek-Sahir Erman, ... 1994, .... 130; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ayhan Önder, 4. Bası, ... 1994, .... 31; Teorik-Pratik Ceza Hukuku, Durmuş Tezcan-Mustafa Ruhan Erdem-... Önok, ... 2008, .... 363; Ceza Hukuku Özel Hükümler, ... ... Artuk-Ahmet Gökcen, ... 2018 Adalet Yayınevi, 17. Baskı, .... 368) ve yargısal kararlarda da (Ceza Genel Kurulunun 29.06.2010 tarihli ve 110-161, 23.01.2007 tarihli ve 275-9, 03.12.2002 tarihli ve 288-419 sayılı ile bu güne kadar süreklilik arz eden çok sayıdaki kararları) benimsenmiştir. Suçun oluşabilmesi için kişiyi hürriyetinden yoksun kılma yönündeki ihlalin hukuka aykırı olarak yapılması, diğer bir deyişle eylemde hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması zorunludur. Hukuka aykırılık, öğretide genel olarak hukuk düzeninin izin vermediği hâlleri ifade etmektedir.
Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir sonuca varılması bakımından ''geçitli suç'' kavramının ve bu bağlamda cinsel istismar (veya cinsel saldırı) suçunun işlenmesi sırasında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun da oluşup oluşmadığının ayrıca irdelenmesi gerekmektedir.
Failin bir suçu işlemek için aynı hukuki değeri koruyan daha hafif bir suçu işlemek zorunda kaldığı hâllerde "geçitli suç" söz konusu olur. Geçit suçlar cezalandırılmayan önceki eylemlerin kapsamında sayılırlar ve bu nedenle bütün cezalandırılmayan önceki eylemlerle birlikte görünüşte içtimanın bir türünü oluştururlar. Bu tip görünüşte içtimada, bir suçun işlenmesi için daha hafif suçu basamak yapmak zorunluluğu vardır ve basamak durumunda bulunan suçu düzenleyen normun yardımcı norm oluşu nedeniyle, ağır suçu düzenleyen normun uygulanması ile yetinilir. Geçitli suçun söz konusu olabilmesi için, görünüşte içtima eden normlar arasında açık nitelikte asli-yardımcı norm ilişkisinin bulunmaması, ağır suç ile bu suça ulaşabilmek için aşılması zorunlu basamak durumunda bulunan hafif suçu düzenleyen normların korudukları hukuki değerlerin aynı nitelikte ve aynı türden olmaları, ağır suçun işlenmesi için mutlaka geçit durumundaki daha hafif bir suçun işlenmesinin gerekmesi, hafif suçun faili ve mağduru ile ağır suçun faili ve mağdurunun aynı kişiler olmaları, failin hareketi ile ağırlaşan neticeler arasında nedensellik bağının bulunması ve failin kastının başlangıçtan itibaren ağırlaşan neticeleri gerçekleştirmeye yönelmiş olması gerekir. Bu nedenle fail hareketine taksirle başlamış ve sonradan kastla devam etmişse veya başlangıçta hafif sonucu gerçekleştirmek istediği hâlde daha sonra kastını ağır sonuca yöneltmişse artık geçitli suçtan söz edilemez (Kayıhan İçel, ... Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl: 7, Sayı: 14, Güz 2008, .... 35-49; Kayıhan İçel, Suçların İçtimaı, Sermet Matbaası, ..., 1972, .... 226-238).
Öğretide amaç suç-araç suç ilişkisinin bulunduğu hâllerde, amaçlanan suç işlendiği takdirde, bu suçtan dolayı da failin ayrıca cezalandırılacağı, gerçek içtima kurallarının uygulanacağı savunulmuştur (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 9. Bası, ..., 2013, .... 538, Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 12. Bası, ..., 2019, .... 505).
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, cinsel saldırı suçu gibi bazı suçların icrası sırasında zorunlu olarak eşlik eden bir fiil olarak yer alabilir. Cinsel saldırı suçunda failin fiilini icra edebilmesinin zorunlu sonucu olarak mağdurun kısa bir süre özgürlüğünden yoksun kaldığı bu gibi hâllerde işlenen suç dışında failin sorumluluğunu gerektiren ayrı bir fiilin varlığından bahsetmek mümkün değildir. Ancak işlenen fiilin zorunlu sonucu olmamakla birlikte, amaç suçun işlenebilmesi için mağdurun hürriyetinden yoksun bırakıldığı hâllerde, fail amaç suçun yanında ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da cezalandırılacaktır (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, 6. Bası, ..., 2019, .... 465). Ancak cinsel saldırı öncesi ya da sonrasında eğer mağdurun özgürlüğü sınırlandırılmışsa, fail kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da sorumlu tutulmalıdır (M. ... Artuk-Ahmet Gökçen-M. ... Alşahin-Kerim Çakır, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, 18. Baskı, ..., 2019, .... 375.).
Yargıtay uygulamalarına göre de kişinin vücut dokunulmazlığı amaç suçun konusu olması durumunda hürriyeti sınırlandırılmadan bu suçların işlenmesine olanak bulunmadığı için suç süresiyle sınırlı olarak kişilerin tutulması hâlinde, örneğin cinsel saldırı (cinsel istismar) veya yaralama eylemini gerçekleştirirken sadece bu suçların işlendiği süre boyunca bekletme veya tutma eylemleri ayrı bir suç oluşturmamakta, ancak amaç suç öncesinde veya sonrasında mağdurun bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğü kaldırıldığında ise ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşmaktadır.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
... İli, Köprübaşı ilçesinde ikamet eden suç tarihinde 9 yaşını bitirmiş katılan mağdur ...’ın arkadaşları ile birlikte Köprübaşı ilçesinin ... Mahallesi girişinde yolda oyun oynarken ... Büyükşehir Belediyesinde midibüs şoförü olan sanığın belediye midibüsüyle birlikte çocukların oynadıkları yere gelip durduğu, midibüs park hâlinde iken sanığın çocukları çikolata vereceğini söyleyerek midibüsün içine çağırdığı, katılan mağdurun arkadaşlarıyla birlikte midibüsün içine girdikleri, sanığın çocuklara “Bir dahaki gelişimde size çikolata alacağım.” dediği, çocukların midibüsten inerek oynamaya devam ettikleri sırada sanığın katılan mağduru soru soracağını söyleyerek tekrar midibüse çağırdığı, katılan mağdurun kardeşi olan ... ...’a da “Ben ablana sorular soracağım, sen otobüse gelme.” dediği, katılan mağdurun midibüse tekrar bindiğini arkadaşlarından tanıklar ... ve ...’in gördükleri, sanığın katılan mağdura matematik soruları sorduktan sonra katılan mağduru midibüsün arka koltuğuna götürerek yüzüstü yatırdığı, katılan mağdurun sırtının açıldığını söyleyerek pantolonunu çıkarttığı, bu sırada sanığın cinsel organını çıkartarak katılan mağdurun sırt kısmına sürttüğü, katılan mağdurun sırtında ıslaklık hissettiği, katılan mağdurun kardeşi olan ...’in midibüse gelerek ablasına seslenmesi üzerine katılan mağdurun midibüsten kaçtığı, katılan mağdura ait çiçek desenli pijamada sanıktan alınan kan örneklerinden elde edilen genotipin bulunduğu anlaşılan olayda;
Sanığın, yolda arkadaşlarıyla oynayan katılan mağduru önce çikolata vereceğini daha sonra ise soru soracağını söyleyerek hileli söz ve davranışlarla midibüsün içerisine çağırması, sanığın kendisine soru soracağını zanneden katılan mağdurun kendisinde yanlış düşünce uyandırılarak midibüsün içerisine binmek şeklinde gelişen belli bir davranışa sürüklenmesi, sanık tarafından suç tarihinde 9 yaşında olan katılan mağdura yönelik çocuğun basit cinsel istismarı suçunu işlemek amacıyla aldatıcı nitelikte hile kullanılarak katılan mağdurun alıkonulması, katılan mağdurun oyun oynadığı sokaktan midibüse hile ile götürülerek cinsel istismarda bulunulması karşısında; sanığın eyleminin, cinsel istismar eylemi süresiyle sınırlı olarak alıkoyma şeklinde kabul edilemeyeceği, sanığın cinsel istismar eyleminden önce katılan mağdurun bulunduğu yerden başka bir yere hile ile gitmesini sağlayarak midibüse girdiği andan itibaren katılan mağduru hürriyetinden yoksun kıldığı anlaşıldığından, sanığa atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları itibarıyla oluştuğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararına konu hükmündeki direnme gerekçesinin isabetli olmadığına, Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün sanığa atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları itibarıyla oluştuğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Öte yandan, direnme hükmünü vekili aracılığıyla temyiz eden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 23.01.2017 tarihinde duruşma gününü bildirir davetiyeyi usulüne uygun şekilde tebliğ almasına rağmen katılma talebinin Yerel Mahkemenin 23.02.2017 tarihli hükmünden sonra 01.03.2017 tarihinde yapması ve CMK’nın 237. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen “Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz.” hükmü uyarınca katılma talebinin, ilk derece mahkemelerinde bulunulması gerektiğinin anlaşılması karşısında; davadan ve duruşma gününden usulüne uygun şekilde haberdar edilmesine rağmen, duruşmalara katılmayan, süresinde katılma talebinde bulunmayan ve CMK'nın 237. maddesine uygun biçimde katılan sıfatını almayan suçtan zarar gören Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının temyiz hakkı bulunmadığından, ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin 16.07.2018 tarihli ve 1578-1459 sayılı direnme kararına konu hükmüne yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin 16.07.2018 tarihli ve 1578-1459 sayılı hükmüne yönelik temyiz hakkı bulunmayan suçtan zarar gören Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının vaki temyiz talebinin, CMK’nın 298. maddesi gereğince REDDİNE, incelemenin katılan ... ve katılan mağdur ... vekilinin temyiz istemleriyle SINIRLI OLARAK YAPILMASINA,
2- ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin 16.07.2018 tarihli ve 1578-1459 sayılı direnme kararına konu hükmündeki sanığa atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığına ilişkin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA,
3- Hükmün, sanığa atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları itibarıyla oluştuğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 05.04.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.