Esas No: 2019/757
Karar No: 2019/865
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2019/757 Esas 2019/865 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/757 KARAR NO : 2019/865 KARAR TR : 23/12/2019 |
ÖZET: Davalı idarece inşa ettirilen Hidroelektrik Santrali iletim tesislerinin yapımı ve çalışması sırasında, davacıların mülkiyetinde bulunan ekili araziler ve zeytin ağaçlarına zarar verildiği, taşınmaza ulaşımın oldukça zorlaştığı ve su kaynaklarının kullanılamaz hale getirilmesi sebebiyle taşınmazın üretim yapılamaz duruma geldiği iddialarıyla ve uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacılar : 1 - K.A. 2 - T.A. 3 - M.Ş. 4 - N.S. 5 - L.K. 6 - Y.C.
Vekilleri : Av. İ.V.
Davalı : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
Vekilleri : Av. F.Y. Av. A.V. Av. A.K.
O L A Y :Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Artvin İli Köseler Köyünde bulunan 127 ada 2-3-7-10 ve 17 parsel numaralı taşınmazların müvekkilleri adına kayıtlı olduğunu, davalı idare tarafından Deriner Barajı HES İnşaatı Çevre Yolları İnşaatı kapsamında yapılan Gümüşhane-Derinköy Karayolu İnşaatı nedeniyle müvekkillerine ait taşınmaza yol yapım çalışmaları nedeniyle ulaşılamadığını, su yolları ve arklarının tahrip edildiğini, su kaynaklarının arazi yapısı nedeniyle şevli ve kaygan zeminde batarak kaybolduğunu, bir daha kullanılamaz hale geldiğini, taşınmazlar üzerinde bulunan meyve ağaçlarının kurumaya başladığını, taşınmazlarda meydana gelen zararın süreklilik ve kalıcılık arz ettiğini, müvekkillerinin davalı idareye defalarca müracaat ederek zararlarının giderilmesini ve mevcut hali ile sürekli ve kalıcı olarak kullanılmasının mümkün olmayacak taşınmazlarının kamulaştırılmasını istediğini, ancak olumlu yanıt alamadığını, taşınmazın Deriner Baraj Gölü kamulaştırma sahasına mücavir olması, çevrenin sosyal, ekonomik veya yerleşim düzeninin bozulması, ekonomik veya sosyal yönden ve fiilen yararlanmasının mümkün olmaması, taşınmazlara mevcut hali ile ulaşımın engellenmesi, davalı idarenin yol yapım çalışmaları sırasında su kaynaklarının bir daha kullanılamaz hale gelmesi ve yaşları 50-100 arasında değişen zeytin ağaçlarının kuruması vb. nedenlerle fiilen el konulmuş olması karşısında dava açmak zorunda kaldıklarını, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile Artvin ili Köseler Köyünde bulunan 127 ada 2-3-7-10 ve 17 parsel sayılı taşınmazlara davalı idare tarafından fiilen el konulma tarihi olan 2013 yılının Temmuz ayından bu yana işleyecek yasal faizi ile yapılacak keşifle belirlenecek taşınmazın bedeli olan 5.000,00TL"nin tahsiline, taşınmazların mülkiyetinin davalı adına tesciline karar verilmesi istemiyle 01/07/2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
ARTVİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:15/01/2015 gün E:2014/357, K:2015/31 sayılı dosyada "Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın artık kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle, taşınmaz değerinin belirlenerek davalıdan tahsili ile taşınmazın davalı kurum adına tescili talebine ilişkindir.
Mahkememizce dava konusu taşınmaz mahallinde 25/11/2014 tarihinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen 20/12/2014 tarihli ziraat bilirkişi raporunda; davalı idarenin yapmış olduğu faaliyetten dolayı dava konusu taşınmazlara fiili olarak el atılmadığı ve önceki hallerinin bozulmadığı; ancak su kaynağı, sulama havuzu ve sulama kanalının tahrip edildiği bildirilmiştir.
Dava dilekçesi, taraf beyanları, tanık beyanları, keşif ve bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu 127 ada 2-3-7-10 ve 17 parsel sayılı taşınmazlara davalı idare tarafından fiilen el atılmayıp, davalı DSİ"nin Deriner Barajı ve Hes Projesi çevre yolları inşaatı kapsamında yapılan Gümüşhane-Derinköy karayolu inşaatı sırasında su yolları ve arklarının tahrip edildiği ve su kaynaklarının yok olduğu, bu suretle kamulaştırma sahası dışında bulunan yerde meydana gelen kamulaştırmasız el atma niteliğinde olmayan taşınmaz davalarına 11.02.1959 tarihli 17-15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince idari yargıda bakılması gerektiği" görüşüyle "Görevsizlik" kararı vermiş, temyiz edilen karar Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 23/06/2016 tarih ve E:2016/2672, K:2016/12605 sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.
Davacılar vekili benzer taleple idari yargı yerinde dava açmıştır.
Rize İdare Mahkemesi: 05/02/2019 tarih ve E:2016/772, K:2019/77 sayılı dosyada "Davanın Kabulüne" karar vermiş, karar aleyhine istinaf yoluna gidilmiştir.
Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi: 05/07/2019 gün, E:2019/741, K:2019/1011 sayılı kararıyla "Davalı idarece yapılan HES çalışmaları sebebiyle davacının taşınmazının kamulaştırma dışı işgal edilerek zarar verildiği; ağaçların zarar gördüğü, sulama kanallarının tahrip edildiği, hafriyat ve kazı çalışmaları sebebiyle toprak, taş ve molozların taşınmaz üzerinde bırakıldığı iddia edilerek, uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada davanın değer kaybı tazmini gibi değerlendirilerek davacının taşınmazın değerinin tamamına ilişkin istemi ile tescil istemi göz ardı edilmek suretiyle davanın kamulaştırmasız el atmanın koşulları oluşmamışsa reddedilmesi gerekirken aynı gerekçeyle bahsi geçen Uyuşmazlık mahkemesi kararları dikkate alınmayarak, görevsizlik kararı verilmesi üzerine idare mahkemesinde açılan kamulaştırmasız el atma tazminat davası şeklinde kurgulanan taşınmazın tamamının değerine ilişkin davada mücavir alan kamulaştırılması veya kamulaştırmasız el atmaya dayalı iddialar karşısında görev uyuşmazlığı çıkarılması gerekirken, davanın kabulüne karar verildiği" gerekçesiyle, "istinaf başvurusunun kabulüne, Rize İdare Mahkemesi Hakimliği"nin 05/02/2019 gün ve E:2016/772, K:2019/77 sayılı kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Rize İdare Mahkemesine gönderilmesine" kesin olarak karar vermiştir.
RİZE İDARE MAHKEMESİ: 13/09/2019 tarih ve 2019/477 sayılı kararla "Uyuşmazlık konusu olayda, Mahkememiz tarafından 05/02/2019 tarih ve E:2016/772 K:2019/77 sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın davalı idare tarafından istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin E:2019/741 K:2019/1011 sayılı kararıyla Uyuşmazlık Mahkemesi"nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. Maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerektiği gerekçesiyle Mahkememiz kararının kaldırıldığı görülmektedir.
Bu durumda, görev uyuşmazlığının giderilmesi ve görevli yargı merciinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir" görüşüyle "Artvin Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 15/01/2015 tarihli E:2014/357 K:2015/31 sayılı görevsizlik kararına ilişkin dosyasının teminine, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi bir karar verinceye kadar davanın bekletilmesine" karar vererek 31/10/2019 tarih ve 2019/477 esas sayılı üst yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 04/11/2019 tarihinde kayıt altına alınmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN"ın katılımlarıyla yapılan 23.12.2019 günlü toplantısında:
I-İLK İNCELEME:
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davalı idarece inşa ettirilen Hidroelektrik Santrali iletim tesislerinin yapımı ve çalışması sırasında, davacıların mülkiyetinde bulunan ekili araziler ve zeytin ağaçlarına zarar verildiği, taşınmaza ulaşımın oldukça zorlaştığı ve su kaynaklarının kullanılamaz hale getirilmesi sebebiyle taşınmazın üretim yapılamaz duruma geldiği iddialarıyla ve uğranılan zararın tazmini istemi ile açılmıştır.
İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men"i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.
Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.
Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.
Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacıların Artvin İli, Merkez İlçesi, Köseler Köyünde bulunan tapunun 127 ada 2-3-7-10 ve 17 parsel numaralı taşınmazların maliki oldukları, davalı idare tarafından yürütülen Deriner Barajı ve HES çalışmaları kapsamında Deriner Barajı’nın 24/02/2012 tarihinden itibaren su tutmaya başladığı; davacının baraj projesine bağlı yol çalışmaları nedeniyle taşınmazına ulaşım imkanının kalmadığı ve üretim yapılamadığından bahisle,kamulaştırılması talebiyle davalı idareye müracaat ettiği, ancak talebine olumlu yanıt verilmediği; bunun üzerine davacı tarafından taşınmazda meydana geldiği ileri sürülen zararlara karşılık olarak maddi tazminatın Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.
Olayda, adli yargı yerinde açılmış olan davada, yapılan keşif sonucu, Harita ve Kadastro Mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davacıların taşınmazına fiilen el atıldığına ilişkin bir ibareye yer verilmediği; yine İnşaat ve Ziraat Mühendislerince hazırlanan 20.12.2014 tarihli Bilirkişi raporunda "davalı idarenin yapmış olduğu faaliyetten dolayı dava konusu taşınmazlara fiili olarak el atılmamış ve önceki hallerinin bozulmamış olduğu" yönünde ibarelere yer verildiği görülmüştür.
Bu durumda davacının iddiaları ve dosyada bulunan bilirkişi raporları dikkate alınarak, davanın, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden veya eylemsizliğinden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak açıldığının kabulü gerekir.
Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.
Belirtilen durum karşısında, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Rize İdare Mahkemesinin 13/09/2019 tarih ve 2019/477 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenleRize İdare Mahkemesinin 13/09/2019 tarih ve 2019/477 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 23.12.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Aydemir Nurdane Ahmet
TUNÇ TOPUZ ARSLAN