Esas No: 2016/670
Karar No: 2016/686
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/670 Esas 2016/686 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2016/670 KARAR NO : 2016/686 KARAR TR : 26.12.2016 |
ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : Z. Sigorta A.Ş.
Vekili : Av. S.Ş.
Davalı : Erdek Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. Y.A.
O L A Y : Davacı vekilince dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan O.S."nın 08/03/2013 tarihinde saat 14.30" da 34 BT 0264 ticari zırlı aracı ile Erdek İlçesi, Ziraat Bankası istikametinden, Cumhuriyet Meydan çıkışında bulunan elektrikli pistonun açık bulunduğu sırada geçiş yaparken pistonun birden kalkması neticesinde aracın tampon kısmına çarpması ile maddi hasarlı trafik kazasının oluştuğunu, olay tarihinde Erdek Belediyesinin sorumluluk alanında olan elektrikli pistonun birden araç üzerinden geçerken hareket etmesi neticesinde maddi hasar meydana geldiğini, iş bu yüzden idarenin kusurunun açık olduğunu, yaptırılan kasko kesin ekspertiz incelemesi sonucunda çıkan hasarın miktarının 2.615,58 TL olup, O.S.’nın kusursuz bulunduğunu, hasar bedelinin 12/08/2013 tarihinde müvekkil şirket tarafından ödendiğini, söz konusu hasar için davalı Erdek Belediye Başkanlığına 26/07/2013 tarihinde rücu yazısı ile rücu başvurusu yapıldığını, davalı tarafından söz konusu başvuruyu 08/08/2013 tarihinde tebellüğ edildiğini, başvuru yazıları tebliğ alındığı halde süresi içinde taraflarına olumlu veya olumsuz bir dönüşleri olmadığını, hasar ödemesi ile mukavele şartlarına ve Ticaret Kanunun ilgili maddeleri ve 1301 maddesi halefiyet hükmüne göre müvekkili şirket sigortalısı yerine ve sigortalısının zararına sebebiyet verenler aleyhine her türlü hakların müvekkili şirkete intikal ettiğini, davalının söz konusu zararı karşılamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve başkaca açılmış ve açılacak davalarda tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 2.615,58 TL alacağın 12.08.2013 ödeme tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
BALIKESİR İDARE MAHKEMESİ : 22.1.2014 gün ve E:2014/63, K:2014/58 sayı ile, dava konusu uyuşmazlığın, davacı şirketçe sigortalanmış olan aracın, davalı idarenin yapımı, bakımı ve işletilmesi ile görevli ve sorumlu olduğu yol üzerinde yapmış olduğu trafik kazasının, davalı idarenin yol üzerinde 2918 sayılı Kanundan kaynaklı yetki ve sorumlulukları kapsamında trafik akışını düzenlemek için kullanmakta olduğu elektrikli pistonun hatalı çalışması nedeniyle meydana geldiğinden bahisle davacı şirket aleyhine doğan zararın rücuen tazmini isteminden kaynaklandığı ve bu nedenle de işbu uyuşmazlığın 2918 sayılı Kanun"dan doğan bir sorumluluk davası niteliğinde olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde anılan Kanun"un 110. maddesi uyarınca adli yargının görevli olduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı istem ile adli yargı yerinde dava açmıştır.
Erdek Asliye Hukuk Mahkemesi: 27.11.2014 gün ve E:2014/93, K:2014/657 sayı ile, toplanan delillerden davacı şirket tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigorta edilen 34 BT 0264 Plaka sayılı aracın davalı idarenin sorumluluğundaki yol üzerinden geçtiği sırada elektrikli pistonun kalkarak aracın tamponuna zarar verdiği, davacının oluşan hasar nedeni ile 08/01/2014 tarihinde 2.615,58 TL ödemede bulunduğu, Ticaret Kanunun 1301 md" de düzenlenen halefiyet hükmüne göre ödemede bulunan sigorta şirketinin yaptığı, ödemeyi kusur durumuna göre zarara sebebiyet veren 3.kişilerden talep edebileceği anlaşıldığından 2.615,18 TL"nın ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar vermiş, bu karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi: 18.11.2015 gün ve E:2015/4512, K:2015/12374 sayı ile, Balıkesir İdare Mahkemesinin 22.01.2014 gün, E:2014/63, K:2014/58 sayılı dosyasının kesinleşip kesinleşmediği tespit edilerek, kesinleşmişse mahkemenin elinde derdest bulunan dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle, dosyayı kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi, bu mahkemece verilecek kararı bekleyerek sonucuna göre karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar vermiş olmasının bozmayı gerektirdiği; bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmediğine karar vermiştir.
ERDEK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 27.9.2016 gün ve E:2016/114, K:2016/376 sayı ile, bozma ilamına uyarak dava konusu uyuşmazlık hakkında her ne kadar Balıkesir İdare Mahkemesince görevsizlik kararı verilip bu karar kesinleşmiş olmakla birlikte uyuşmazlığın davalı belediye başkanlığının hizmet kusuru nedeni ile idari yargının görevli olduğu düşünülerek mahkemelerinin görevsizliğine ve uyuşmazlığın çözümü için dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili oluştuğunu öne sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.12.2016 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
I-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; Şirkete sigortalı vasıtanın geçirdiği trafik kazası neticesinde hasarlandığı, bahis konusu olay neticesinde vasıtada maddi hasarın meydana geldiği; tespit edilen hasar bedelinin sigortalı vasıta sahibine ödendiği, olayın meydana gelişinde davalı idarenin yol kusurunun tespit edildiği, meydana gelen hasar nedeniyle sigortalısına tazminat ödeyen şirketin kusur nispetine göre faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, Erdek Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 27.9.2016 gün ve E:2016/114, K:2016/376 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, Erdek Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 27.9.2016 gün ve E:2016/114, K:2016/376 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.12.2016 gününde Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Nuri NECİPOĞLU
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |
KARŞI OY
3.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.26.12.2016
ÜYE
Süleyman Hilmi AYDIN