Esas No: 2021/348
Karar No: 2022/269
Karar Tarihi: 14.04.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/348 Esas 2022/269 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2021/348 E. , 2022/269 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Sanık ...’nın mala zarar verme suçundan TCK’nın 151/1, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükrerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin ... 21. Asliye Ceza Mahkemesince kurulan 28.04.2015 tarihli ve 908-361 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesince 12.03.2020 tarih ve 3611-3909 sayı ile;
“Hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin 3. fıkrasında yer alan ‘etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile’ ibaresinin madde metninden çıkarıldığı, 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ‘Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.’ hükmü de gözetilerek sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 151. maddesinde tanımı yapılan mala zarar verme suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 16.09.2020 tarih ve 259-475 sayı ile sanığın mala zarar verme suçundan TCK’nın 151/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiş, bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 07.06.2021 tarih ve 10033-10642 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 19.06.2021 tarih ve 97132 sayı ile;
“... 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.09.2020 gün ve 2020/259 Esas, 2020/475 Karar sayılı ilamı ile TCK'nun 151/1, 62, 53 maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
Mahkeme tarafından; ‘Dair, sanığın segbis sisteminde yüzünde karşı tefhim tarihinden itibaren 7 gün içerisinde sanığın Ceza İnfaz Kurumu zabıt katibine ya da müdürüne beyanda bulunmak veya bu hususta bir dilekçe verme suretiyle ... Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu başvurusu açık ve mütalaya uygun olmak üzere verilen karar açıkça okunup, gerekçesi ana çizgileri ile açıklanıp usulen anlatıldı.’ ibaresinin karara yazıldığı,
16.09.2020 tarihinde usulüne uygun şekilde tefhim edilen hükmün CMUK'nın 310/1. maddesinde düzenlenen 7 günlük yasal süreden sonra 28.09.2020 tarihli dilekçe ile süresinden sonra temyiz etmesi nedeniyle, Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından düzenlenen 20.11.2020 tarihli tebliğname ile temyiz isteminin reddine karar verilmesinin talep edildiği,
Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 07.06.2021 gün ve 2020/10033 Esas, 2021/10642 Karar sayılı ilamı ile ‘hükmün onanmasına’ karar verildiği anlaşılmıştır.
Ceza muhakemesi sistemimizde hükümlerin temyiz edilebilmelerinin kural, temyiz edilememelerinin ise istisna oluşu, hukuk normlarının yorumlanmasında, Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen ‘Hak arama hürriyeti’ ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde hüküm altına alınan mahkemelere erişim hakkının gözetilmesi gerekliliği, Sözleşmeye ilişkin Ek 7 numaralı Protokolünün ‘Cezai Konularda Temyiz Hakkı’ başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında; ilgili kişinin hakkında kurulan hükmü daha yüksek bir mahkemeye inceletme hakkının bulunduğuna ilişkin düzenlemeler birlikte dikkate alındığında, kamu davasının asli bir süjesi olan sanığın, adil yargılanma ilkesi çerçevesinde etkin bir şekilde temyiz kanun yoluna başvurma hakkı olduğunda herhangi bir tereddüt bulunmamakla birlikte, 5271 sayılı CMK’nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, 1412 sayılı CMUK'nın yürürlükten kaldırılmasına rağmen 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrası ile, bölge adliye mahkemelerinin Resmî Gazete'de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326. maddelerinin uygulanacağına ilişkin istisnai bir düzenlemeye yer verilmesi nedeniyle, somut olayda, 5271 sayılı CMK'nın temyize ilişkin hükümlerinin uygulanma imkânının bulunmadığı, temyiz süresinin 1412 sayılı CMUK'nın 310. maddesine göre bir hafta olduğu, ayrıca, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başlama tarihinden sonra 5271 sayılı CMK'nın temyize ilişkin hükümlerinin uygulanacağı hâllerde, temyizde sebep gösterme zorunluluğunu da dikkate alan kanun koyucu, 7035 sayılı Kanun'un 21. maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın 291. maddesinde değişiklik yaparak 05.08.2017 tarihinde ve sonrasında verilen kararlar bakımından temyiz süresini yedi günden on beş güne çıkarmış ise de, 1412 sayılı CMUK'nın temyiz süresine ilişkin hükümlerine de atıf yapma imkânı bulunduğu hâlde bilinçli bir şekilde bu yönde bir düzenlemeye yer verilmediğinin anlaşılması karşısında, incelemeye konu son karar tarihi 16.09.2020 olmakla birlikte bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce dosyanın Yargıtay denetiminden geçmesi nedeniyle sanığın, usulüne uygun şekilde tefhim edilen ve kanun yolu bildirimi de yasaya uygun şekilde yapılan karara yönelik on beşinci günde gerçekleştirdiği temyiz isteminin süresinden sonra olduğu ve bu nedenle temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 27.09.2021 tarih ve 19930-14296 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın temyizinin süresinde olup olmadığının belirlenmesine ilişkin olup bu bağlamda tefhimin usulüne uygun şekilde yapılıp yapılmadığı hususu da değerlendirilecektir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın, mala zarar verme suçundan TCK’nın 151/1, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükrerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği,
Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesince 12.03.2020 tarih ve 3611-3909 sayı ile bozulmasının ardından devam olunan yargılama sonucunda, bozmaya uyan Yerel Mahkemece 16.09.2020 tarih ve 259-475 sayı ile, sanığın mala zarar verme suçundan TCK’nın 151/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verildiği, kısa kararın SEGBİS aracılığıyla oturuma katılan sanığın yüzüne karşı verildiği,
Kısa kararın son paragrafında; “Dair, sanığın segbis sisteminde yüzünde karşı tefhim tarihinden itibaren 7 gün içerisinde sanığın Ceza İnfaz Kurumu zabıt katibine ya da müdürüne beyanda bulunmak veya bu hususta bir dilekçe verme suretiyle ... Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu başvurusu açık ve mütalaya uygun olmak üzere verilen karar açıkça okunup, gerekçesi ana çizgileri ile açıklanıp usulen anlatıldı.” şeklinde açıklamaların bulunduğu,
Kısa kararın tefhim edildiği 16.09.2020 tarihinin ... gününe denk geldiği, tefhimden itibaren bir hafta olan 23.09.2020 tarihinin de ... gününe tekabül edip temyiz süresi içinde herhangi bir tatil günü bulunmadığı,
Sanığın 28.09.2020 havale tarihli dilekçesi ile temyiz talebinde bulunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Ayrıntılarına Ceza Genel Kurulunun 04.06.1984 tarihli ve 2-196 sayılı kararında yer verildiği üzere, ilgili kişinin yüzüne karşı verilen bir hükme yönelik yasal temyiz süresi, tefhimle birlikte başlamakta olup sonradan yapılan karar tebliği, temyiz süresini yeniden başlatmayacaktır. Ancak, tefhim ile birlikte temyiz süresinin işlemeye başlaması için kanun yolu bildiriminin Kanun'un öngördüğü şekilde ve ilgiliyi yanıltmayacak biçimde yapılması gerekmektedir. Anayasa'nın 40/2. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddeleri uyarınca gerek yüze karşı, gerekse yoklukta verilen hüküm ve kararlarda, başvurulacak kanun yolu süresi, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıkça belirtilmesi zorunludur. Yanılgılı bildirim nedeniyle temyiz hakkının etkin kullanılmasının engellendiği hâllerde temyiz isteminde bulunan bu yanılgısından faydalanması gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Örneğin, yasal temyiz süresi yedi gün olduğu hâlde Yerel Mahkemece, kanun yolu süresinin on beş gün şeklinde hatalı olarak gösterildiği durumlarda temyiz edenin yedinci günden sonra verdiği dilekçesinin kabul edilerek temyiz incelemesi yapılması gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ...’nın mala zarar verme suçundan TCK’nın 151/1, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükrerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin ... 21. Asliye Ceza Mahkemesince kurulan 28.04.2015 tarihli ve 908-361 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesince 12.03.2020 tarih ve 3611-3909 sayı ile bozulmasına karar verildiği, bozma sonrası devam olunan yargılama sonucunda, bozmaya uyan Yerel Mahkemece; 16.09.2020 tarihli kısa kararın SEGBİS aracılığıyla oturuma katılan sanığa tefhim edildiği, kanun yolu bildiriminde “Dair, sanığın segbis sisteminde yüzünde karşı tefhim tarihinden itibaren 7 gün içerisinde sanığın Ceza İnfaz Kurumu zabıt katibine ya da müdürüne beyanda bulunmak veya bu hususta bir dilekçe verme suretiyle ... Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu başvurusu açık,” şeklinde açıklamalara yer verildiği, sanığın da 28.09.2020 havale tarihli dilekçesi ile temyiz talebinde bulunduğu olayda; söz konusu karar temyize tabi olup incelemeyi yapacak mercinin de Yargıtay olduğu gözetilmeksizin, kanun yolu bildiriminde ... Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolunun açık olduğu belirtilmek suretiyle sanığın başvuru yapılacak merci konusunda yanıltılması nedeniyle sanığın temyizinin süresinde olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 14.04.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.