Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/376 Esas 2022/271 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2021/376
Karar No: 2022/271
Karar Tarihi: 14.04.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/376 Esas 2022/271 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2021/376 E.  ,  2022/271 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    Sayısı : 3590-1976
    Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanıklar ... ve ...'nin TCK’nın 188/3, 188/4-b, 62, 52/2-4, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis ve 25.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına, taksitlendirmeye, hak yoksunluklarına, müsadereye ve mahsuba ilişkin Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.08.2019 tarihli ve 455-340 sayılı hükümlerin sanıkların müdafileri ile sanık ... tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 22.11.2019 tarihli ve 3590-1976 sayılı kararı ile;
    "...Aşağıda belirtilen husus dışında yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada öne sürülen ve re'sen dikkate alınan esasa ilişkin tüm delillerin hukuka uygun yöntemler ile toplandığı, iddia ve savunma ile birlikte toplanan delillerin gerekçeli kararda tartışıldığı, vicdani kanının dosyadaki belgeler ile toplanan delillere uyumlu olarak kesin delillere dayandırıldığı, suça konu eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu, suça konu eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uygun olduğu, verilen cezanın kanuni bağlamda uygulandığı değerlendirilmiş olup istinaf başvurusunda bulunanların ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
    Ancak; 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 81. maddesi ile 5275 Sayılı Kanun'un 106/3. maddesinde; 'Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet Savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması halinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir' şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, hükümle infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrileceğine karar verilmesi,
    Hukuka aykırı olup istinaf başvurusunda bulunanların istinaf iddiaları bu nedenle yerinde ise de bu aykırılık yeniden yargılama ve duruşma yapılmasına gerek olmaksızın, 5271 sayılı Kanun'un 280/1. maddesi yollamasıyla 303/1-a maddesi gereğince düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan,
    Sanıklar hakkında kurulan hükmün 5. parağrafında yer alan 'adi para cezasının ödenmemesi durumunda ödenmeyen kısım için hapis cezasına çevrileceğinin' ibaresi çıkarılmak suretiyle, diğer yanları usul ve yasaya uygun bulunan hükmün düzeltilerek istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine" karar verilmiş, bu kararların da sanıkların müdafileri ile sanık ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 05.10.2020 tarih ve 5452-4824 sayı ile;
    "...Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    1) Dosya kapsamından, uyuşturucu madde satışının, sanık ...'e ait park hâlindeki özel aracın içerisinde gerçekleştiği anlaşılmakla, araçlar, 'umumi veya umuma açık yerler' olarak nitelendirilemeyeceğinden, sanıklar hakkında TCK'nın 188/4-b maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde uygulama yapılarak fazla ceza tayin edilmesi,
    2) 6545 sayılı Kanun'un 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanun'un 106/3. maddesinde yer alan 'Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir...' şeklindeki düzenleme ve TCK‘nın 52/4. maddesinde yer alan '...ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.' ibaresi birlikte dikkate alındığında, mevcut yasal düzenlemelerle çelişmediği ve infazı kısıtlamadığı hâlde, ilk derece mahkemesinin hükmünde yer alan söz konusu ihtarın, bölge adliye mahkemesince hüküm fıkrasından çıkartılması,
    3) Hükümden sonra 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun'un 10. maddesi ile yapılan değişik nedeniyle TCK'nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması... isabetsizliklerinden bozulmasına" karar verilmiş,
    Daire Başkanı ...ve Daire Üyesi ..."Suç tarihinde Dağlıoğlu Mahallesi 14112. sokak ile 14148. sokakların arasında bulunan boş arsa ile Küçükoba camiinin civarında ... plaka sayılı araç ile iki şahsın uyuşturucu madde sattığı, alıcılarla telefon ile irtibat kurarak buluştukları bilgisi alınması üzerine, belirtilen bölgede yapılan fiziki takip sırasında saat 22.35 sıralarında hakkında 'kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma' suçundan ayrıca işlem yapılan tanık ...'ın yaya olarak gelerek beklediği ve birkaç kez telefon görüşmesi yaptığının görüldüğü, akabinde istihbari bilgiye konu aracın 14148. sokak içerisine gelerek park ettiği ve araçtan inen sanık ...'ın, tanık ... ile görüştükten sonra beklemesini söyleyerek, ara sokaklara doğru gidip, iki dakika sonra yeniden tanığın yanına geldiği ve tanıktan araca binmesini istediği, aracın sağ ön yolcu koltuğuna binen... ile araçta bulunan sanıklar arasında uyuşturucu madde alışverişi gerçekleşeceği değerlendirilerek, saat 22.50 sıralarında fiziki takibe son verilip araca yaya olarak yaklaşıldığı sırada, ...'in sanık ...'a bir miktar para verdiğinin, bunun karşılığında ...'ın da pantolonunun sağ cebinden çıkardığı cismi...'e verdiği görülerek müdahale edildiğinde, ...'ın, ...'e uzattığı iki fişek hâlinde daralı 4,8 gram esrarın yerde olduğunun tespit edildiği, şahıslardan araçtan inmeleri istendiğinde, sürücü koltuğunda oturan sanık ...'in elinde bulunan cep telefonunu ve bataryasını yere attığı; kovuşturma aşamasında yapılan keşif sonrası düzenlenen 01.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda, 'uyuşturucu madde satışının, Küçükoba Camiine 80 metre mesafede gerçekleştiği' tespitine yer verildiği anlaşılmış olup eylemin sübütu ve nitelendirilmesi yönünden sayın çoğunluk ile ihtilaf yoktur. Ancak; sayın çoğunluk uyuşturucu madde alışverişinin aracın içinde yapıldığını, aracın ise umumi veya umuma açık yer olmadığını, bu nedenle TCK'nın 188/4-b maddesinin uygulanmayacağını kabul ederek, temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulmasına karar vermiştir. Oysa uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun TCK'nın 188/4-b maddesinde sayılan yerlere 200 metreden yakın mesafedeki umumi veya umuma açık yerlerde yapılması hâlinde bu maddenin uygulanması gerekir.
    Olayımızda sanıklar, içinde bulundukları aracı TCK'nın 188/4-b maddesinde sayılan caminin yakınına park ederek, aracın içerisine aldıkları kullanıcı...'e uyuşturucu madde satmışlardır. Burada satışın araç içerisinde yapılmış olması, satış yapılan yerin umumi yer olmadığı sonucunu doğurmaz. Zira otomobil hareket eden bir araçtır ve sanıklar kendi iradeleri ile aracı caminin yakınına park edip satış yapmışlardır. Başka bir ifade ile uyuşturucu satışı yapılan tezgâh caminin yakınına kurularak satış yapılmıştır. Aksi düşüncenin kabulü sanıkların araçlarını okulun ya da caminin veya TCK'nın 188/4-b maddesinde sayılan yerlerin bahçesine veya tam karşısına park edip araç içinden uyuşturucu madde satması hâlinde, TCK'nın 188/4-b maddesinin konuluş amacına aykırı olarak umumi yer sayılmayıp bu maddenin uygulanmaması sonucunu doğurur ki, bu hâlde TCK'nın 188/4-b maddesinin uygulama alanı çok daraltılmış olur. Uyuşturucu madde satılan yer, TCK'nın 188/4-b maddesinde sayılan yerin bitişiğindeki evin içi olsa idi, burada evin yeri değiştirilemeyeceğinden ve evin içi de umumi yer olmayacağından TCK'nın 188/4-b maddesi uygulanmazdı. Ancak bu olayda olduğu gibi araç hareket eden ve yeri değiştirilebilen bir vasıta olup bir nevi uyuşturucu madde satışı yapılan tezgâh olarak kabul edilmesi gerektiğinden, satış yapılan aracın park edildiği yerin TCK'nın 188/4-b maddesinde sayılan yerlere 200 metreden yakın mesafe içindeki umumi yer olması hâlinde artık burada TCK'nın 188/4-b maddesinin uygulanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan, sanıklar hakkındaki temyiz istemlerinin düzeltilerek esastan reddine karar verilmesi gerektiği" düşünceleri ile karşı oy kullanmışlardır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 10.11.2020 tarih, 2020/2414 sayı ve özetle; "Özel Daire bozma ilamında yer verilen karşı oy nedenleri doğrultusunda TCK'nın 188/4-b maddesinin uygulanması gerektiği, bozma nedenleri arasında sayılan 2 ve 3 numaralı nedenlerin ise düzeltilerek onamaya konu edilebileceği gözetilerek hükümlerin düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesince 04.10.2021 tarih, 20136-9448 sayı ve oy birliği ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar hakkında TCK'nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    Olay, tespit ve el koyma ile fiziki takip tutanaklarına göre;
    Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Sokak Suçları ve Narkotik Büro Amirliği görevlileri olarak uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapan şahıslara yönelik olarak yapılan çalışmalar sırasında 13.11.2018 tarihi saat 22.00 sıralarında alınan istihbari bilgide; Dağlıoğlu Mahallesi, 14112. Sokak ile 14148. Sokak arasında bulunan boş arsa ile Küçükoba Camisi civarında ... plaka sayılı araç ile iki şahsın uyuşturucu madde sattığı, uyuşturucu madde alıcıları ile telefonla irtibatlaşarak buluştukları bilgilerinin alınması üzerine aynı gün saat 22.30 sıralarında Dağlıoğlu Mahallesi, 14112. Sokak ile 14148. Sokağın bulunduğu alan görülebilecek şekilde tertibat alan görevlilerin beklemeye başladıkları, saat 22.35 sıralarında 14112. Sokak içerisinden ...’ın yaya olarak 14112. Sokak ile 14148. Sokağın kesişimine gelerek beklerken iki üç defa telefon görüşmesi yaptığının görüldüğü, adı geçenin uyuşturucu madde alıcısı olabileceğini değerlendiren görevlilerin şahsı takibe aldıkları, bu sırada hakkında istihbari bilgi alınan ... plaka sayılı aracın 14148. Sokak içerisine gelerek park ettiğinin, aracın sağ ön yolcu koltuğundan inen ...’nin beklemekte olan ...’ın yanına gelerek "Bizi sen mi aradın? Sen mi alacaksın?” şeklinde soru sorduğunun, ...’ın "Ben aradım, ben alacaktım" şeklinde cevap verdiğinin, ...’nin ise "Tamam bekle burada, alıp geliyorum" diye karşılık verdiğinin, ardından ...’nin yaya olarak 14112. Sokak içerisine, oradan da ara sokaklara girip yaklaşık iki dakika sonra tekrar ...’ın yanına gelerek "Hadi gel araca gidelim" dediğinin, adı geçen şahısların park hâlinde olan ... plaka sayılı aracın yanına gittiklerinin, ...’nin ...’a "Arabaya bin" demesi üzerine ...’ın aracın sağ ön yolcu koltuğuna bindiğinin fiziki takibi yapan görevlilerce görülüp duyulduğu, şahısların araç içerisinde uyuşturucu madde alışverişi yapacaklarının değerlendirilmesi üzerine beklemekte olan diğer ekiplere bilgi verilmesinin ardından şahısların içerisine bindiği araca yaya olarak yaklaşan görevli tarafından ...’ın elinde bulunan parayı ...’ye, bunun karşılığında ...’nin ise pantolonun sağ cebinden çıkardığı bir cismi ...’a verdiğinin görülmesi üzerine görevlilerce şahıslara müdahale edildiği, bu sırada araç içerisinde şoför olarak bulunan ...’in araçtan inerek elinde bulunan cep telefonunu bataryasını çıkartıp yere attığının görüldüğü, yine müdahale esnasında ...’nin ...’a uzattığı görülen cisimlerin yerde bulunarak yapılan kontrolünde iki adet kitap kâğıdına sarılmış, satışa hazır vaziyette daralı ağırlığı 4,80 gram gelen esrar olduğunun anlaşıldığı, ..., ... ve ...’in yakalanmalarının ardından yapılan üst yoklamalarında, ...'nin üzerinde 1 adet 200 TL, 3 adet 100 TL, 2 adet 50 TL ve 2 adet 5 TL olmak üzere toplamda 610 TL, ... in üzerinde 1 adet 50 TL, 1 adet 20 TL ve 2 adet 10 TL olmak üzere toplamda 90 TL’nin ele geçirildiği, uyuşturucu madde satışının yapıldığı yer ile Küçükoba Camisi arasının 62 metre olarak ölçüldüğü,
    Olay yerinde bilirkişi tarafından yapılan ölçüme göre; Küçükoba Hayırseverler Camisi ile 14112. Sokak üzerinden 14192. Sokak kesişimine kadar olan mesafenin 80 metre olduğunun tespit edildiği,
    Adana Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 05.12.20108 tarihli raporunda; net 2 gram ağırlığındaki tohumlu yeşil renkli bitki parçalarının kenevir bitkisi parçaları olduğu ve net 0,8 gram esrar elde edilebileceğinin belirtildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Tanık ...’ın kollukta; 9 yıldır eroin kullandığını, eroin dışında esrar da içtiğini, Adana AMATEM çevresinde 0539 340 95 10 numaralı GSM hattını kullanan şahsın Suboxone tablet sattığını duyduğunu, eroin kullanmamak için Suboxone tablet almaya karar verdiğini, olay günü saat 22.30 sıralarında kullandığı 0542 686 37 89 numaralı telefon ile bu numarayı aradığını, telefonu açan şahsa "Suboxone alacağım, yardımcı olur musun?" diye sorduğunu, şahsın da yakalandığı yerdeki boş arsayı tarif ederek orada beklemesini söylediğini, yürüyerek yakalandığı yere geldiğini, araç içinde ... ve ...'i gördüğünü, araçtan inen ...'nin yanına gelip "Bekleyen sen misin kirve?" diye sorduğunu, kendisinin de "Evet benim" dediğini, sonra kendisini araçlarına aldıklarını, bu sırada polislerin geldiğini, ele geçen esrar paketi ile kendisinin ilgisinin olmadığını, esrar paketi de görmediğini, ...'in yere attığı cep telefonundaki GSM hattının olay yerine giderken aradığını söylediği hat olup olmadığını bilmediğini, mahkemede ise; eroin kullandığını, AMATEM’de tedavi gördüğünü, eroin kullanmaması için verilen Suboxone tableti eroin kullandığının tespit edilmesi nedeniyle hastanenin kendisine vermediğini, bu nedenle dışarıdan temin etmeye karar verdiğini, yakalandığı mahalleye geldiğini, ...’nin kendisine “Burada ne geziyorsun” diyerek kovaladığını, o sırada polislerin geldiklerini ve kendisini yakaladıklarını, sanıklardan uyuşturucu madde almadığını, uyuşturucu maddeyi de sanıklardan almayacağını, yakalanan esrarı görmediğini, önceki ifadesini polisin baskısı ile verdiğini, olay yerinde sanık ...'i görmediğini,
    Tutanak tanığı ...’in; plakası bildirilen bir araç ile Küçükoba Camisi civarında uyuşturucu madde satışı yapıldığına ilişkin istihbarat bilgisi üzerine bahsi geçen yere geldiklerinde beklemekte olan ve telefon ile görüşme yapan ...’ı gördüklerini, uyuşturucu madde alıcısı olduğunu değerlendirip takibe aldıklarını, o sırada bir aracın beklemekte olan ...’ın yanına geldiğini, araçtan inen ... ile ...’ın konuşmaya başladıklarını, şahıslar ile arasında 5 metre mesafe bulunduğu için konuşmaları duyabildiğini, ...’nin “Bizi sen mi aradın, sen mi alacaksın” diye sorduğunu, ...’ın “Ben aradım, ben alacaktım” demesi üzerine ...’nin “Tamam burada bekle, ben alıp geliyorum” diyerek yaya olarak bulunduğu yerden ayrılıp ara sokaklara girdiğini, yaklaşık 2-3 dakika sonra geri gelip “Gel arabaya geçelim” dediğini, ... ve ...’ın araca geçtiklerini, gece vakti olduğu için şahısların kendisinin yakın takibini fark etmediklerini, ...’in aracın sağ ön koltuğuna oturduğunu, ardından elinde bulunan parayı ...’ye verdiğini, ...’nin de pantolonun sağ cebinden paketleri çıkardığını, ...’ın paketleri eline aldığını da gördüğünü, o sırada şahıslara müdahale ettiklerini ve iki paket uyuşturucu madde ele geçirdiklerini, araç şoförü olan ...’in elinde bulunan telefonun bataryasını çıkarıp yere fırlattığını, uyuşturucu madde sattığını görmediklerini, olay nedeni ile düzenlenen tutanak içeriğinin doğru olduğunu,
    Tutanak tanığı ...’in; istihbarat bilgisi üzerine bahsi geçen yere giderek beklemeye başladıklarını, ekip şefleri olan...’in araçtan fiziki takip yapmak için indiğini, kendisi ile konferans usulu ile irtibat hâlinde olduklarını, önce uyuşturucu madde alıcısı olduğunu tahmin ettikleri ...’ın sonra ise istihbarat bilgisinde geçen ...plaka sayılı aracın boş arsaya geldiğini, park eden aracın sağ ön yolcu kısmından ...’nin inerek ...’ın yanına geldiğini, şahısların aralarında konuşmaya başladıklarını, yakın fiziki takipte bulunan şefleri İrfan Serbes’in şahıslar arasında geçen konuşmaları kendilerine de aktardığını, bir süre konuştuktan sonra ... ve ...’ın aracın yanına gittiklerini, ...’ın aracın ön sağ koltuğuna oturduğunu, bu arada birbirlerine bir şeyler alıp verdiklerini kendisinin de gördüğünü, uyuşturucu madde alışverişi olduğunu değerlendirerek diğer ekipleri çağırdıklarını, suç üstü yaptıkları sırada yerde ganyan kağıdına sarılı iki paket esrar bulduklarını,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ...; esrar kullandığını, diğer sanık ...'in arkadaşı olduğunu, onun da esrar kullandığını, ...'ı tanımadığını, olay günü sanık ...'e ait ... plaka sayılı araç ile birlikte Yenibey Mahallesine esrar almaya gittiklerini, park içerisinde bulunan sokak satıcısından iki paket esrarı 40 TL'ye aldıklarını, paranın 20 TL'sini kendisinin 20 TL'sini de sanık ...'in verdiğini, esrarı almalarının ardından kendi mahalleleri olan Dağlıoğlu Mahallesine gelip aracı bir köşeye çektiklerini, burada birlikte esrar kullanacaklarını, esrar sarmakta kullandıkları çarşaf tabir edilen kağıttan yanlarında olmadığından kendisinin araçtan inerek markete gittiğini, buradan sarma kâğıdını aldıktan sonra çıkıp geri araca doğru geldiği sırada köşede bekleyen bir şahıs gördüğünü, bu şahsa "Hayırdır kardeş, sen burada kimi bekliyorsun, milletin kızını mı bekliyorsun, git, uzaklaş yanımdan, başka yerde bekle" dediğini, bu sırada araca binmeden polislerin gelip kendisini, arkadaşı sanık ...'i ve bahsettiği şahsı yakaladıklarını, uyuşturucu madde satmadığını, sanık ... ile birlikte kullanmak için aldıkları esrarın polisler yakaladığında araçta olduğunu, üzerinde bulunmadığını, parmak izinin çıkabileceğini, sanık ...'in telefonunu yere attığını ise görmediğini, söz konusu telefona takılı GSM hattının numarasını da bilmediğini, üzerinde ele geçen parayı uyuşturucu satışından değil tekstil ve tarla işlerinden kazandığını, sanık ...'in üzerindeki para ile ilgisinin olmadığını, ismini ... olarak öğrendiği şahsı araca bindirmediğini, aralarında uyuşturucu madde alış verişi ile ilgili konuşmalar geçmediğini, kendisinin kullandığı telefon bulunmadığını, eşinin bile kendisine ulaşmak için yanında olduğunu bildiği sanık ...'i aradığını, kimseye uyuşturucu madde satmadığını,
    Sanık ... soruşturmada; adına kayıtlı olan 0543 237 11 47 numaralı GSM hattını bir yıldır kullandığını, ara sıra esrar içtiğini, sanı ...'nin arkadaşı olduğunu, kendisi gibi esrar kullandığını, ...'ı ise tanımadığını, olay günü sanık ... ile kendisine ait olan ...plaka sayılı araçla Yenibey Mahallesine esrar almaya gittiklerini, burada bulunan bir şahıstan iki paket esrarı 40 TL'ye aldıklarını, parasını ...'ın verdiğini, kendisinin daha sonra 20 TL'sini sanık ...'a vereceğini, daha sonra kendi mahallelerine gelip aracı park ettiklerini, birlikte esrar kullanacaklarını, polis gelirse diye esrarı aracın dışında yere bıraktıklarını, sanık ...'ın araçtan inerek esrar sarmak için tütün kağıdı almak amacıyla markete gittiğini, sanık ...'ın dönmesini beklerken kendisinin araçtan hiç inmediğini, sanık ...'ın araca doğru geri geldiği sırada polislerin gelerek kendisini yakaladıklarını, sanık ...'ın birisinden para alıp almadığını araç içerisinde olduğundan görmediğini, 6 gündür oto sanayide tamirde olan aracını akşam 18.30-19.00 arasında teslim aldığını, şahsi telefonunu polislerin üzerinden aldıklarını, yakalandığında yere telefon atmadığını, bahsi geçen telefonun ve GSM hattının kendisine ait olmadığını, bu nedenle PIN kodunu da bilmediğini, sanık ...'ın üzerinde çıkan para ile ilgisinin bulunmadığını, kendi üzerindeki paranın da uyuşturucu madde satışından elde edilmiş bir para olmadığını, uyuşturucu madde ticareti yapmadığını, mahkemede ise benzer ifadelerinde ek ve farklı olarak; polislerin arabaya geldiğinde sarhoş olması nedeniyle telefonunu elinden düşürdüğünü, yere atıldığı belirtilen telefon ile ilgisinin olmadığını,
    Savunmuşlardır.
    5237 sayılı TCK'nın “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin suç tarihlerininde yürürlükte bulunan 3 ve 4. fıkraları;
    “(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.
    (4) a) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması,
    b) Üçüncü fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi,
    hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklindedir.
    Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticaretine ilişkin çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, sevki, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, bir ve ikinci fıkralara göre ayrı bir suç oluşturmaktadır. Fıkradaki suçun oluşması için bu seçimlik hareketlerden herhangi birisinin yapılmış olması gerekir.
    Suç tarihinden önce yürürlükte bulunan ve “Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.” hükmünü içeren TCK’nın 188. maddesinin dördüncü fıkrası, 04.04.2015 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6638 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile yapılan değişiklikle iki ayrı bent hâlinde düzenlenerek fıkranın (a) bendinde değişiklik öncesinde cezanın yarı oranında artırılarak verilmesine esas olan ve suçun konusu oluşturan “eroin, kokain, morfin veya bazmorfin” maddelerine “sentetik kannabinoid ve türevleri” de eklenmiş, (b) bendinde ise “Üçüncü fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi” hâli, cezanın yarı oranında artırılması gereken nedenler arasına yeni bir düzenleme olarak getirilmiştir.
    Suça konu yerlere ilişkin olarak, maddede ''gibi'' ibaresinin kullanılması, yapılan sayımın sınırlayıcı nitelikte olmadığını göstermektedir. Madde metninde isimleri sayılmak suretiyle belirtilenler (okul, yurt, hastane, kışla, ibadethane) dışında belirleyici olan, "toplu bulunulan" bina ve tesislerin ''tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaç'' içeren yerlerden olmasıdır.
    TCK'nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendinde yer alan ağırlaştırıcı nedenin söz konusu olabilmesi için suçun;
    a) Okul, yurt, hastane, kışla, ibadethane veya bu yerlerin varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi,
    b) Tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler veya tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesislerin varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi,
    Gerekmektedir.
    Ağırlaştırıcı nedenin uygulanabilmesi bakımından; okul, yurt, hastane, kışla, ibadethane ile tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesislerin faaliyetlerine devam ediyor olmalarının da aranması gerektiği gözetilmelidir.
    Bu madde kapsamına giren yerlerin tesipiti bakımından, öncelikle madde metninde geçen ''tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaç'', ''bina ve tesis'', ''ibadethane'', ''yurt'', ''umumi veya umuma açık yer'' kavramlarının açıklanması ve ''iki yüz metreden yakın'' mesafenin nasıl tespit edileceğine dair yöntemin de belirlenmesi gereklidir.
    a) Tedavi amacıyla bulunulan yerler: İnsanların hastalıklarını iyileştirme, sağlıklı bir şekilde yaşamlarını devam ettirebilme amacıyla geçici bir süre bulundukları yerlerdir.
    Bu amaca yönelik yerlere örnek olarak; hastane, sağlık ocağı, aile sağlık merkezi, doğumevi, dispanser ve poliklinik, ağız ve diş sağlığı merkezi, fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi, entegre sağlık kampüsü gibi yerler sayılabilir.
    b) Eğitim amacıyla bulunulan yerler: İnsanların toplum yaşayışında yerlerini almaları, belli bir bilim dalı veya sanat kolunda yetişme ve gelişmeleri için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme amacıyla bulundukları yerlerdir.
    Bu amaca yönelik yerlere örnek olarak; okul öncesi, ilk ve orta öğretim, yüksek öğretime ait binalar, eğitim kampüsleri, genel, mesleki ve teknik eğitim fonksiyonlarına ilişkin okul ve okula hizmet veren yurt, yemekhane ve spor salonu gibi tesisler, dershaneler, kurs gibi yerler sayılabilir.
    c) Askerî amaçla bulunulan yerler: Erden mareşale kadar orduda görevli bulunan herkesin, savunma, harekat, hudut, sahil ve genel güvenliğine yönelik amaçlarla bulundukları yerlerdir.
    Bu amaca yönelik yerlere örnek olarak; Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının savunma, harekat, hudut, sahil ve genel güvenliğine yönelik yapıları, kışla, ordugâh, karargâh, birlik, karakol, askeri havaalanları gibi yerler sayılabilir.
    d) Sosyal amaçla bulunulan yerler: Toplumsal bir hedefe yönelik amaçlarla “toplu bulunulan” yerlerdir.
    Kanun koyucunun “toplanılan” yerine “toplu bulunulan” kavramını tercih etmesi önem arz etmektedir. “Toplanma” kavramı, bir alan veya yerde daha önceden var olmayan kişilerin bir araya gelmelerine ve bir süre sonra ayrılmalarına işaret etmekteyken “Toplu bulunma” kavramı zaten var olan ve süregelen bir durumu ortaya koymaktadır. Bu bakımdan toplumsal amaçla da olsa geçici bir süreliğine toplanılan bina ve tesisler bu madde kapsamında değerlendirilemeyeceklerdir.
    Bu amaca yönelik yerlere örnek olarak; yaşlı ve engelli bakımevi, kadın ve çocuk sığınma evi, şefkat evleri, güçsüzler yurdu, kimsesizler yurdu gibi yerler sayılabilir.
    e) Bina ve tesis : Bina; kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır.
    Yapı; karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik (hareketli) tesislerdir.
    Tesis; bir işin yapıldığı, kolaylaştırıldığı tertibat ve mekanizmalardan oluşan bina veya binalar grubudur.
    Kanun koyucunun ''bina ve tesis'' kavramlarını birlikte ele alması ve bu tanımlardan hareketle, bina bütün tesisler için ortak bir yapı durumundadır. Diğer bir anlatımla tesis, bağlı bulunduğu binanın yapılış amacı çerçevesinde inşaa edilmiş yapılardır. Bu nedenle bir bina çevresinde inşaa edilmemiş tesis niteliğindeki yapılar madde kapsamında değerlendirilemezler.
    f) İbadethane : İbadet edilen yer, tapınak anlamında olup, ibadet etmek amacıyla insanların toplandığı yerlerdir.
    Bu yerlere örnek olarak; cami, mescid, cemevi, kilise, havra, sinagog gibi yerler sayılabilir.
    g) Yurt : Bir grup insanın oturduğu, barındırıldığı, yetiştirildiği veya bakıldığı yerlerdir.
    Bu yerlere örnek olarak; öğrenci yurtları, güçsüzler yurdu, kimsesizler yurdu, yetiştirme yurdu gibi yerler sayılabilir. Bu kapsamda, öğrenci yurtları eğitim amacıyla toplu bulunulan bina ve tesise, güçsüzler ve kimsesizler yurtları ise sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesise örnektir.
    h) Umumi veya umuma açık yer : Umumi, genel demektir. Yollar, caddeler, sokaklar, meydanlar, parklar, sahiller gibi yerler umumi yerlerdir.
    Öğretide umuma açık yer “Kişilerin girip çıkması bakımından bir koşulun aranmadığı, denetimin yapılarak sınırlamaya gidilmediği yer” (Malkoç İsmail, Türk Ceza Kanunu, (2001), sh.474), olarak tanımlandığı gibi “Dileyen herkesin, koşullu ise koşulunu yerine getirerek, değilse koşulsuz olarak gidebileceği otel, lokanta, sinema, tiyatro, bar, pavyon, gazino, kahvehane, market, bakkal dükkânı, kasap dükkânı, berber dükkânı gibi yerler” (Güngör/Kınacı, Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerle İlgili Suçlar, (2001), sh. 558) şeklinde ifade edilmiştir.
    ı) İki yüz metreden yakın mesafe : Kanun koyucunun, cezanın ağırlaştırıcı sebebini tanımlarken ''iki yüz metreden uzak mesafe dışındaki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılamaz'' yerine, ''iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek cezanın yarı oranında artırılır'' şeklinde bir düzenleme yaptığından hareketle, ''iki yüz metreden yakın mesafe'' tanımına iki yüz metre dahil olup iki yüz metreyi aşan mesafe itibariyle suçun işlendiği yerin madde kapsamı dışında kaldığı sonucuna ulaşılacaktır.
    İki yüz metreden yakın mesafenin başlangıç noktası;
    a) Okul, yurt, hastane, kışla, ibadethane veya bu yerlerin varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırları,
    b) Tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler veya tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesislerin varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarıdır.
    İki yüz metreden yakın mesafenin ölçümünde, bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen en yakın sınır esas alınmalıdır.
    İki yüz metreden yakın mesafenin bitiş noktası yönünden ise mesafenin ne şekilde tespit edileceğine dair açık bir hüküm yoktur.
    Kanun koyucunun, maddenin düzenlenmesindeki öngörüsü ve korumak istediği alanlardakilerin uyuşturucu veya uyarıcı maddelere kolay ulaşımını cezanın ağırlaştırıcı nedeni sayması dikkate alındığında, bu mesafenin ölçümünde hareket noktasının ''ulaşılabilirlik'' olgusu olduğunun kabulü gerekir.
    Suçun işlendiği yerle, bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırları arasındaki alanın düz bir zeminden ibaret olması halinde, ölçüm arazi üzerinde düz bir hat şeklinde yapılacaktır.
    Suçun işlendiği yerle, bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırları arasında bir takım engeller varsa, iki nokta arasındaki ulaşım belirli yollar kullanılarak sağlanıyorsa, mutad yaya yolu kullanılarak gidilebilecek en kısa mesafenin dikkate alınması, ''ulaşılabilirlik'' olgusunun doğal bir sonucu olacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    13.11.2018 tarihi saat 22.00 sıralarında alınan istihbari bilgide; Dağlıoğlu Mahallesi, 14112. Sokak ile 14148. Sokak arasında bulunan boş arsa ile Küçükoba Camisi civarında ... plaka sayılı araç ile iki şahsın uyuşturucu madde sattığı, uyuşturucu madde alıcıları ile telefonla irtibatlaşarak buluştukları bilgilerinin alınması üzerine aynı gün saat 22.30 sıralarında bahsi geçen bölgede tertibat alan görevlilerin, saat 22.35 sıralarında yaya olarak gelip 14112 ile 14148. Sokağın kesişiminde beklerken iki üç defa telefon görüşmesi yaptığını gördükleri tanık ...’ın uyuşturucu madde alıcısı olabileceğini değerlendirerek takibe aldıkları, bu sırada hakkında istihbari bilgi alınan ... plaka sayılı aracın 14148. Sokak içerisine gelerek park ettiğinin, aracın sağ ön yolcu koltuğundan inen sanık ...’nin beklemekte olan tanık...’in yanına gelerek "Bizi sen mi aradın? Sen mi alacaksın?” şeklinde soru sorduğunun, tanık...’in "Ben aradım, ben alacaktım" şeklinde cevap verdiğinin, sanık ...’ın ise "Tamam bekle burada, alıp geliyorum" diye karşılık verdiğinin, ardından sanık ...’ın yaya olarak 14112. Sokak içerisine, oradan da ara sokaklara girip yaklaşık iki dakika sonra tekrar tanık...’in yanına gelerek "Hadi gel araca gidelim" dediğinin, adı geçen şahısların park hâlinde olan ... plaka sayılı aracın yanına gittiklerinin, sanık ...’ın tanık...’e "Arabaya bin" demesi üzerine tanığın aracın sağ ön yolcu koltuğuna bindiğinin fiziki takibi yapan görevlilerce görülüp duyulduğu, şahısların araç içerisinde uyuşturucu madde alışverişi yapacaklarının değerlendirilmesi üzerine beklemekte olan diğer ekiplere bilgi verilmesinin ardından şahısların içerisine bindiği araca yaya olarak yaklaşan görevlinin tanık...’in elinde bulunan parayı sanık ...’a, bunun karşılığında sanık ...’ın ise pantolonun sağ cebinden çıkardığı bir cismi tanık...’e verdiğini görmesi üzerine şahıslara müdahale edildiği, bu sırada araç içerisinde şoför olarak bulunan sanık ...’in araçtan inerek elinde bulunan cep telefonunu bataryasını çıkartıp yere attığının görüldüğü, yine müdahale esnasında sanık ...’ın tanık...’e uzattığı görülen cisimlerin yerde bulunarak yapılan kontrolünde iki adet kitap kâğıdına sarılmış, satışa hazır vaziyette daralı ağırlığı 4,80 gram gelen esrar olduğunun anlaşıldığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Özel Daire arasında sanıkların sabit görülen “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçlarının sübutu bakımından bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya içeriği itibariyle de herhangi bir isabetsizlik bulunmayan olayda;
    Sanıklar tarafından tanık...’e yapılan uyuşturucu madde satışının, TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendinde belirtilen yerlerden olan ibadethaneye iki yüz metreden yakın mesafe içinde meydana gelmiş ise de; eylemin “umumi veya umuma açık yer” olarak kabul edilemeyecek olan “araç içerisinde” gerçekleşmesi ve kanun koyucunun düzenlemede açıkça eylemin “umumi veya umuma açık yerlerde” işlenmesini artırım nedeni olarak öngörmüş olması, somut olayda aracın “umuma açık yer” olarak kullanıldığını gösterir bir durumun (Örnek; köfte/kokoreç gibi gıda satışı yapılan bir araç) bulunmaması, söz konusu maddenin düzenlenmesinden hareketle aracın bulunduğu yerin “umumi” yer olduğu kabul edilerek yapılacak bir yorumun ise suç ve ceza içeren hükümlerin neredeyse kıyasa yol açacak şekilde geniş yorumlanması anlamına geleceği ve TCK’nın 2. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesinde belirtilen “...Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.” düzenlemesine aykırılık oluşturacağı gözetildiğinde, sanıklar hakkında hükmolunan cezada TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca artırım yapılamayacağının kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, haklı bir nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Suç tarihinde Dağlıoğlu Mahallesi 14112 sokak ile 14148 sokakların arasında bulunan Küçükoba camine 80 metre mesafede araç içerisinde uyuşturucu madde satışı yaparken yakalanan sanıklar hakkında Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan verilen mahkûmiyet kararına istinaf başvurusu reddedilmiştir. Yargıtay 10. Ceza Dairesince yapılan temyiz incelemesinde çoğunluk kararı ile Camiye 80 metre mesafede uyuşturucu satışının araç içinde yapıldığı için TCK 188/4-b maddesindeki umumi veya umuma açık yer düzenlemesinin uygulama şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile mahkumiyet kararının bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı olayda TCK 188/4-b maddesinin uygulama şartlarının oluştuğu gerekçesi ile Yargıtay 10. Ceza Dairesinin bozma kararına itiraz etmiştir.
    İtirazı görüşen Yargıtay Ceza Genel Kurulu çoğunluk kararı ile; TCK 188/4-b maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı gerekçesi itirazın reddine vermiştir. Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf olayda TCK 188/4-b maddesinin uygulama şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
    Olayımızda sanıklar, içinde bulundukları aracı TCK 188/4-b maddesinde sayılan caminin yakınına park ederek, aracın içerisine aldıkları kullanıcı...'e uyuşturucu madde satmışlardır. Burada satışın araç içerisinde yapılmış olması, satış yapılan yerin umumi yer olmadığı sonucunu doğurmaz. Zira otomobil hareket eden bir araçtır ve sanıklar kendi iradeleri ile aracı caminin yakınına park edip satış yapmışlardır. Başka bir ifade ile uyuşturucu satışı yapılan tezgâh caminin yakınına kurularak satış yapılmıştır.
    Uyuşturucu ve uyarıcı madde satışı yasak olduğu için tezgâh kurup meyve sebze gibi açıkta satılmasını beklenemez. Satışı yasak olan uyuşturucu maddelerin araç içinde gizlice satılması işin doğasında vardır. Okul ve cami civarında araç içinde uyuşturucu satılması hâlinde araç içinin umumi veya umuma açık yer kabul edilmemesi ile yasa koyucunun bu yerlerde uyuşturucu satılmasını önlemek için getirdiği TCK 188/4-b maddesinde düzenlenen umumi veya umuma açık yerlerde uyuşturucu satma halindeki cezada artırım yapılması düzenlemesi fiilen uygulamaz hâle gelmektedir. Yasa koyucunun TCK 188/4-b maddesindeki amacı bu değildir. Yasa koyucunun TCK 188/4-b maddesinde düzenlemesindeki amacı okul ve cami civarında uyuşturucu satılmasını önlemektir. Aksi halde sanıklar TCK 188/4-b maddesinde sayılan yerlerin bahçesine veya tam karşısına park edip araç içinden uyuşturucu madde satarak TCK 188/4-b maddesini baypas etmiş olurlar. TCK 188/4-b maddesinin konuluş amacına aykırı olarak uygulama alanı çok daraltılmış olur.
    Uyuşturucu madde satılan yer, TCK 188/4-b maddesinde sayılan yerin bitişiğindeki evin içi olsa idi, burada evin yeri değiştirilemeyeceğinden ve evin içi de umumi yer olmayacağından, TCK 188/4-b maddesi uygulanmazdı. Ancak bu olayda olduğu gibi araç hareket eden ve yeri değiştirilebilen bir vasıta olup bir nevi uyuşturucu madde satışı yapılan tezgâh olarak kabul edilmesi gerektiğinden, uyuşturucu satışı yapılan aracın park edildiği yerin TCK 188/4-b maddesinde sayılan yerlere 200 metreden yakın mesafe içindeki umumi yer olarak kabul edilerek TCK 188/4-b maddesinin uygulanması gerektiğine dair Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının isabetli olduğu kanaatindeyim.
    Yukarıda izah edilen nedenlerle itirazın reddine karar veren, Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum.",
    Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi ise; "Sanıklar hakkında hükmolunan cezadan TCK'nın 188/4. maddesinin (b) bendi uyarınca artırım yapılmasının isabetli olduğu ve itirazın kabul edilmesi gerektiği",
    Düşünceleriyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 14.04.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

    Hemen Ara