Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/235 Esas 2022/288 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/235
Karar No: 2022/288
Karar Tarihi: 21.04.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/235 Esas 2022/288 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/235 E.  ,  2022/288 K.

    "İçtihat Metni"



    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi


    Katılan sanık ...'in; katılan ...a yönelik eylemi nedeniyle TCK'nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d, 62/1, 63, 53. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezasıyla, 6136 sayılı Kanun'un 13/1 ile TCK'nın 62/1, 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 375 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına; sanıklar ... ve ...'in; katılan ...a yönelik eylemleri nedeniyle neticesi sebebiyle ağırlaşmış silahla kasten yaralamaya iştirak suçundan beraatlerine; sanıklar ... ve ...'nın; maktul ...'e yönelik eylemleri nedeniyle kasten öldürmeye iştirak suçundan beraatlerine, katılan sanık ...'e yönelik eylemleri nedeniyle TCK'nın 37/1 maddesi delaletiyle 87/3, 29/1, 62/1, 63, 53. maddeleri uyarınca 5'er ay hapis cezasıyla, 6136 sayılı Kanun'un 13/1 ile TCK'nın 62/1, 53. maddeleri uyarınca 10'ar ay hapis ve 375'er TL adli para cezasıyla cezalandırılmalarına, mahsuba ve hak yoksunluklarına ilişkin ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince kurulan 30.01.2008 tarihli ve 85-29 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı, sanıklar ... ve ... ile katılan sanık ... müdafi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 27.01.2010 tarih ve 2350-417 sayı ile;
    "1- Sanık...’ın maktul ...’i öldürme, sanık ...’ın mağdur...’ı yaralama suçlarından cezalandırılmalarına, sanıklar İmdat ve ...’ın maktulü öldürme, sanıklar Edhem ve ...’nin mağdur...’ı yaralama suçlarından beraatlerine dair hükümler yönünden;
    a) Kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgeler ve olay yerindeki fiziki ve maddi bulgulara ilişkin değerlendirmeler ile sanıkların eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması gerekirken, bu ilkelere uyulmadan hüküm kurulmak suretiyle 5271 sayılı CMK'nun 230. maddesine aykırı davranılması,
    b) Sanık...’ın cezaevi kanalıyla ... Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği 09.10.2006 tarihli dilekçede; suçu patronunun işlediğini, üzerinde yakalanan silahın temizlenerek bu şahıs tarafından kendisine verildiğini ve suçu üstlendiğini belirtmesi karşısında; bu dilekçenin duruşmada okunması, diyeceklerinin sanıktan sorulması, dilekçenin kendisine ait olduğunun kabul edilmesi halinde, savunmaları arasındaki çelişkilerin giderilmesi gerektiği düşünülmeden eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
    2- Sanık ...’ın 6136 sayılı Yasaya aykırılık, sanıklar..., İmdat ve ...’ın mağdur ...’ı yaralama ve 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçları yönünden;
    Sanık ...’ın anne adı itibariyle doğru olan sabıka kaydının getirtilip incelenerek, sanıklar hakkında hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesi uyarınca sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinin gerekmesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyan ve yargılamanın 07.09.2011 tarihli 13. celsesinde, inceleme dışı sanık......hakkında açılan davanın işbu dosyadan tefrik edilerek yeni esas üzerinden görülmeye devam edilmesine karar veren ... Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince 22.12.2011 tarih ve 18-468 sayı ile; katılan sanık ...'in; katılan ...a yönelik eylemi nedeniyle TCK'nın 81/1, 35/1-2, 62/1, 63, 53. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla, 6136 sayılı Kanun'un 13/1 ile TCK'nın 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 375 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına; sanıklar ... ve ...'in; katılan ...a yönelik eylemleri nedeniyle TCK'nın 81/1, 35/1-2, 39/2-c, 62/1, 63, 53. maddeleri uyarınca 6'şar yıl 3'er ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, sanıklar ... ve ...'nın; maktul ...'e yönelik eylemleri nedeniyle TCK'nın 81/1, 39/2-c, 29, 62/1, 63, 53. maddeleri uyarınca 2'şer yıl 1'er ay hapis cezasıyla, katılan sanık ...'e yönelik eylemleri nedeniyle TCK'nın 37/1 maddesi delaletiyle 87/3, 29/1, 62/1, 63, 53. maddeleri uyarınca 1'er yıl, 6'şar ay 22'şer gün hapis cezasıyla cezalandırılmalarına ve CMK'nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 6136 sayılı Kanun'un 13/1 ile TCK'nın 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 10'ar ay hapis ve 375'er TL adli para cezasıyla cezalandırılmalarına ve CMK'nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, mahsuba ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkemece kurulan bu hükmün, katılan sanık ... müdafi ile sanıklar ..., ... Batır, ... ve ... müdafiileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesince 23.09.2013 tarih ve 2567-5032 sayı ile;
    "... Aynı olay nedeniyle sanıklar... Bozkurt,... ve ... hakkında maktul ...'i kasten öldürme ve mağdur ...'ı kasten yaralama, sanık ... Demir hakkında mağdur ...u kasten yaralama,sanıklar ... ve ... hakkında ise mağdur ...u kasten yaralamaya yardım suçlarından iddianameyle kamu davasının açıldığı, sanıklar ve hakkında verilen 30.01.2008 günlü hükmün, Dairemizin 27.01.2010 tarih ve 2009/2350 Esas, 2010/417 Karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmesinden sonra sanık... hakkında açılan kamu davasının diğer davalardan ayrılmasına karar verildiği ve ... l. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.09.2011 gün 2011/341-276 E-K sayılı ilamıyla sanığın, maktul ...'i kasten öldürme, mağdur ...'ı kasten öldürmeye teşebbüs ve 6136 sayılı kanuna aykırılık suçlarından hükümlülüğüne karar verilip Dairemizce bu hükme yönelik olarak yapılan temyiz incelemesi sonucu Dairemizin 2012/1354 Esas ve 2012/4704 Karar sayılı ilamıyla davalar arasında fiili ve hukuki bağlantı bulunduğundan, sanık......hakkında açılan kamu davası ile yargılamaya konu olan bu davanın birleştirme olanığının araştırılması ile delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verildiği görüldüğünden;
    Yargılamaya konu bu dava ile sanık......hakkında açılan kamu davaları arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu anlaşılmakla; davaların birleştirilmesi olanağının araştırılması, sanık......hakkında açılan kamu davası sonuçlanmış ve kesinleşmiş ise kesinleşen dava dosyasının Yargıtay denetimine esas olacak şekilde aslı ya da onaylı suretlerinin dosya içerisine alınması ve delillerin hep birlikte değerlendirilmesi gerektiği düşünülmeksizin yazılı şekilde eksik soruşturma sonucu hüküm kurulması..." isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 11.02.2014 tarih ve 326-53 sayı ile;
    "...Yargılamada asıl olan delillerin birlikte değerlendirilmesi ve kararın birlikte verilmesi ise de, istisnai durumlarda tutuklama süreleri bu sürelerin dolmaya yakın oluşu gibi durumlarda ayırma kararı verilerek karar verilebilmektedir. Yargıtay'ın bir çok dairesinin de bu duruma olumlu baktığı ve bozma sebebi yapmadığı da bilinmektedir.
    Her iki dosya için 1. Ceza Dairesinin 2009/2350 esas, 2010/417 karar sayılı bozma ilamından önce tefrik kararı verilen sanık... için dava beraber yürütülmüş ve deliller zaten birlikte değerlendirilmiştir. Sanık... hakkında da 2012/432 esas sayılı dosyada yine birleştirme yönünden dairece verilen bozma ilamına direnilmiş ve bu dosya da temyiz incelemesi için Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gönderilmiş, henüz temyiz incelemesi sonuçlanmamıştır.
    Yargının hızlandırılması, nihai hükme biran önce ulaşılabilmesi amacıyla uzunca bir süre birlikte yürütülen davaların CMK'nun usul hükümleri gözetildiğinde ayrılmasında bir sakınca bulunmadığı..." gerekçesiyle direnerek, katılan sanık ...'in; katılan ...a yönelik eylemi nedeniyle TCK'nın 81/1, 35/1-2, 62/1, 63, 53. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla, 6136 sayılı Kanun'un 13/1 ile TCK'nın 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 375 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına; sanıklar ... ve ...'in; katılan ...a yönelik eylemleri nedeniyle TCK'nın 81/1, 35/1-2, 39/2-c, 62/1, 63, 53. maddeleri uyarınca 6'şar yıl 3'er ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, sanıklar ... ve ...'nın; maktul ...'e yönelik eylemleri nedeniyle TCK'nın 81/1, 39/2-c, 29, 62/1, 63, 53. maddeleri uyarınca 2'şer yıl 1'er ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, mahsuba ve hak yoksunluklarına karar vermiştir.
    Direnme kararına konu hükümlerin de katılan sanık ... ve diğer sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.04.2015 tarih 169347 sayılı "bozma" istemli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 06.03.2017 tarih 56-666 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Yerel Mahkemece, inceleme kapsamındaki sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan hükmün; Özel Dairece aynı olay nedeniyle inceleme dışı sanık......hakkında açılan ve tefrik edilen dava dosyasının aynı mahkemede görülmekte olan incelemeye konu dava dosyası ile arasında fiili ve hukuki bağlantı bulunması gerekçesi ile birleştirilmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Olay günü katılan sanık ...’in yanında maktûl ... ve sanıklar ... ve ... olduğu hâlde, yönetimindeki araçla aralarında husumet bulunan sanık ...’nın ... yerinin önüne geldiği ve elindeki ruhsatsız tabancayla oto içerisinden ... yerine doğru ateş etmeye başladığı, sanık ... ve oğlu olan diğer sanık ... ile ... yerinde çalışan sanık... Bozkurt’un da ruhsatsız tabancaları ile ateş ederek karşılık verdikleri, çıkan silahlı çatışma sonucunda maktûl ...’in öldüğü, katılan sanıklar ... ve... Bozkurt’un ağır biçimde yaralandıkları, olay nedeniyle aynı iddianame ile katılan sanık......ve sanıklar ... ve ... haklarında maktul ...'i kasten öldürme, katılan sanık ...'i kasten yaralama ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet, katılan sanık ... hakkında katılan sanık ...u kasten yaralama, 6136 sayılı Kanun'a muhalefet, sanıklar ... ve ... haklarında ise katılan sanık ...u kasten yaralamaya yardım suçlarından kamu davası açıldığı, yargılamanın birlikte yürütüldüğü ve 30.01.2008 tarihli ilk hükmün de birlikte kurulduğu, bu hükmün Yargıtay 1. Ceza Dairesince usuli nedenlerden ve “Sanık...’ın cezaevi kanalıyla ... Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği 09.10.2006 tarihli dilekçede; suçu patronunun işlediğini, üzerinde yakalanan silahın temizlenerek bu şahıs tarafından kendisine verildiğini ve suçu üstlendiğini belirtmesi karşısında; bu dilekçenin duruşmada okunması, diyeceklerinin sanıktan sorulması, dilekçenin kendisine ait olduğunun kabul edilmesi halinde, savunmaları arasındaki çelişkilerin giderilmesi gerektiği düşünülmeden eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulduğu,
    Bozma üzerine Yerel Mahkemece, tutuksuz olarak yargılanan sanıklardan ... Batır’in uzun süredir aranmasına rağmen bulunamadığı ve tutuklu olarak yargılaması devam eden sanık... Bozkurt’un azami tutukluluk süresinin yaklaştığı gerekçeleriyle sanık......hakkındaki davanın tefrik edildiği,
    UYAP üzerinden yapılan incelemede sanık......ile ilgili ayrılan davanın Özel Dairece aynı gerekçeyle bozulup mahkemesine iade edildiği, ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince katılan sanık......hakkında kurulan 18.09.2012 tarih ve 432-449 sayılı kararla kurulan direnme hükmünün ise Özel Dairece isabetli görülmeyerek dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderildiği,
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 04.11.2014 tarih ve 624–487 sayı ile; inceleme dışı katılan sanık......hakkındaki davanın diğer sanıklar hakkında açılan davalar ile birlikte görülmesi gerektiğinden bahisle, Özel Dairece verilen bozma ilamı isabetli görülerek direnme hükmünün kaldırılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesine karar verildiği,
    Yine UYAP üzerinde yapılan araştırmada, aynı olay nedeniyle inceleme dışı sanık......hakkında açılan davanın ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/63 E. sayılı ceza dava dosyasında derdest olarak görülmeye ve inceleme kapsamındaki işbu dosyanın sonucunu beklemeye devam ettiği,
    Anlaşılmıştır.
    5271 sayılı CMK'nun "Bağlantı kavramı" başlıklı 8. maddesinde;
    "(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
    (2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır",
    "Davaların birleştirilerek açılması" başlıklı 9. maddesinde; "Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir",
    "Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması" başlıklı 10. maddesinde; "(1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
    (2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu yargılama usulü uygulanır.
    (3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur",
    "Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme" başlıklı 11. maddesinde ise;
    "Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir",
    Şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
    Buna göre, CMK'nun 8. maddesinin birinci fıkrasında; bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçta birden fazla sanık bulunması şeklinde dar bağlantı tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında da, suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiillerinin de bağlantılı suç sayılacağı belirtilerek, bu halde de fiiller arasında bağlantının varlığı kabul edilmiştir. Kanun'un 11. maddesinde ise geniş bağlantı tanımlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, yapılan yargılamada mahkemece bakılmakta olan birden fazla dava arasında bağlantının saptanması halinde, bu bağlantı 8. maddede gösterilen türden olmasa dahi, yargılamanın birlikte yapılarak hükme bağlanması için davaların birleştirilmesine karar verilebilecektir. Maddede, ne tür bağlantıların bu kapsamda değerlendirileceği yönünde bir sınırlandırmaya yer verilmemiş, yalnızca mahkemenin bakmakta olduğu birden çok davada bağlantı görmesi yeterli kabul edilmiştir. Bu hükmün amacı, görülmekte olan uyuşmazlıkların birlikte yargılanmasında ve karara bağlanmasında yarar bulunmasıdır. Bu şekilde tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle, daha adil bir kararın verilmesi ve verilecek hükümlerde muhtemel değerlendirme hatalarının engellenmesi hedeflenmiştir.
    Görüldüğü gibi, ceza muhakemesinde genel kural, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılamanın yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği gereği bu kuraldan ayrılınabilmektedir. Bağlantılı davalar ayrı ayrı görülebileceği gibi, birleştirilerek de görülebilecek olup, istisnai hallerden biri olan yargılamaların birleştirilmesine kararı verilebilmesi için;
    1- Davalar arasında bağlantı olmalı,
    2- Davaların birleştirilmesinde yarar görülmeli,
    3- Birleştirme yasağı söz konusu olmamalıdır.
    Kanun koyucu, açılan her dava üzerine ayrı yargılama yapılmasını kural olarak benimseyip istisnai durumlarda davaların birleştirilebileceğini hüküm altına alırken, birleştirmede fayda bulunup bulunmadığının her olayda araştırılmasını yargılamayı yürüten hâkime bırakmış, istisnaen de, yargılamaların birleştirilip birleştirilmeyeceğini kendisi tayin etmiştir. Örneğin 4483 sayılı Kanun'un 10. maddesinde yer alan; “Bu kanun kapsamındaki suçların iştirak halinde işlenmesi durumunda memur olmayan, memur olanla; ast memur üst memur ile aynı mahkemede yargılanır” şeklindeki hükümle birleştirme zorunluluğu vurgulanırken, 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 30/2. maddesi uyarınca sanıkların yargılama sırasında başka suçları olduğu anlaşılsa dahi davaların birleştirilerek görülemeyeceği, benzer şekilde 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 346/1. maddesi uyarınca İcra Tetkik Merciinin yetkisine giren ceza davalarının diğer davalarla birleştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
    Birleştirme zorunluluğu ya da birleştirme yasağının söz konusu olmadığı diğer durumlarda, mahkemelerce görülmekte olan davalar arasında bağlantı olduğu tespit edildiğinde bu davalar birleştirilebilecektir. Fakat birleştirme zorunlu olmayıp tamamen mahkemenin takdirine bırakılmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    İnceleme dışı katılan sanık......hakkında devam eden davayla, iştirak hâlinde aynı fiili işlediği iddia olunan sanıklar ... ve ... ile aynı olayda kendisine karşı suç işleyen katılan sanık ... ile diğer sanıklar ... Batır ve ... hakkında devam eden dava arasında, fiili ve hukuki bağlantı mevcut olup gerçeğin ortaya çıkarılarak gerek sübut, gerek iştirak ilişkisi ve suç nitelendirilmesi ve gerekse de haksız tahrik ile ilgili isabetli bir değerlendirme yapılabilmesi amacıyla yargılamanın tüm sanıklar için birlikte görülerek delillerin bir bütünlük içinde değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
    Bu itibarla, Özel Dairenin bozma kararı isabetli bulunduğundan, yerel mahkemenin direnme kararına konu hükümlerin diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- ... Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.02.2014 tarih ve 326 - 53 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin; Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 23.09.2013 tarih ve 2567 - 5032 sayılı bozma ilamı doğrultusunda; aynı olay nedeniyle, katılan sanık......hakkında devam eden dava ile tefrik edilen diğer sanıklar hakkında devam eden dava arasında, fiili ve hukuki bağlantı mevcut olup gerçeğin ortaya çıkarılarak gerek sübut, gerek iştirak ilişkisi ve suç nitelendirilmesi ve gerekse de haksız tahrik ile ilgili isabetli bir değerlendirme yapılabilmesi için yargılamalarının birlikte görülerek delillerin bir bütünlük içinde değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.04.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara