Esas No: 2011/46
Karar No: 2011/145
Karar Tarihi: 27/10/2011
AYM 2011/46 Esas 2011/145 Karar Sayılı Norm Denetimi İlamı
Esas Sayısı : 2011/46
Karar Sayısı : 2011/145
Karar Günü : 27.10.2011
R.G. Tarih-Sayı : 19.05.2012-28297
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Narman İcra Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 1- 13.2.2011 günlü, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 17. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin "7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrası ile 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesine göre verilen idari para cezaları hariç olmak üzere"" bölümünün,
2- 31.3.2011 günlü, 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 6. maddesiyle 9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 354. maddesine eklenen fıkrada yer alan ""bu Kanunda öngörülen"" ibaresinin,
Anayasa"nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
4207 sayılı Kanun"un 2. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine göre tütün mamullerinin tüketilmesinden dolayı 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 39. maddesine istinaden verilen idari para cezasının, 13.2.2011 günlü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen af kapsamı dışında bırakılmasını ve 6217 sayılı Kanun"un 6. maddesiyle 9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 354. maddesine eklenen fıkrada yer alan ""bu Kanunda öngörülen""ibaresini Anayasa"ya aykırı bulan mahkeme iptal istemiyle başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
1- 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un itiraz konusu bölümü de içeren 17. maddesinin bir numaralı fıkrası şöyledir:
"7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrası ile 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesine göre verilen idari para cezaları hariç olmak üzere, 31/12/2010 tarihinden (bu tarih dâhil) önce idari yaptırım kararı verildiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ilgilisine tebliğ edilmemiş olan ve genel bütçeye gelir kaydı gereken ve her bir kabahat için 120 Türk Lirasının (bu tutar dâhil) altında kalan idari para cezaları tebliği edilmez, tebliğ edilmiş olanların ve buna bağlı fer"i alacakların tahsilinden vazgeçilir. Bu fıkra kapsamına giren ve mülga 5539 sayılı Kanun ile 6001 sayılı Kanun gereğince verilen idari para cezası ile birlikte ilgilisine tebliği gereken ve tutarı 12 Türk Lirası ve altında kalan geçiş ücretleri için de bu fıkra hükmü uygulanır."
2- 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un itiraz konusu ibareyi de içeren 6. maddesi şöyledir:
"2004 sayılı Kanunun 354 üncü maddesinin başlığı "Davanın ve cezanın düşmesi ile ceza verilemeyecek haller" şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Nafaka alacaklarına ilişkin talepler hariç, alacak miktarı asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından her yıl belirlenen aylık en yüksek brüt asgari ücret tutarının altında kalan takiplerde bu Kanunda öngörülen disiplin ve tazyik hapsi uygulanmaz."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa"nın 2. ve 10. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün 8. maddesi gereğince Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Serruh KALELİ, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN"nın katılımlarıyla 18.5.2011 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural sorunu üzerinde durulmuştur.
Anayasa"nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 40. maddesine göre, mahkemeler, bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa"ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırlarsa, o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi"ne başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 31.3.2011 günlü 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 6. maddesiyle, 9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 354. maddesine eklenen fıkrada yer alan "".bu Kanunda öngörülen"" ibaresinin Anayasa Mahkemesi"nce iptali halinde, belli bir miktarın altında kalmak kaydıyla takibi için hapsen tazyik cezası verilen alacakların kamu-özel ayrımı olmaksızın tüm alacaklar için kaldırılacağını, dolayısıyla borçlu şahıs hakkında, 4207 sayılı Kanun"un 2. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine göre tütün mamullerinin tüketilmesinden dolayı verilen idari para cezasının tahsili için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun"un 60. maddesi uyarınca verilen hapsen tazyik cezası da uygulanamayacağından söz konusu ibarenin davada uygulanacak kural olduğunu ileri sürmektedir.
6217 sayılı Kanun ile getirilen değişiklik incelendiğinde; değişikliğin tüm alacakların takibinde hapsen tazyik cezasını kaldıran genel amaçlı bir düzenleme olmadığı, aksine belirli bir kanuna münhasır olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nda düzenlenen ve belli bir miktarın altında kalan alacakların takibi hakkında olduğu, diğer bir anlatımla kanun koyucunun kamu-özel ayrımı olmaksızın tüm alacaklar için hapsen tazyik cezasını kaldırmak amacıyla değişikliğe gitmediği, sadece İcra ve İflas Kanunu"nda düzenlenen nafaka alacakları hariç olmak üzere diğer alacakların takibi hakkında belli bir miktarın altında kalmak kaydıyla hapsen tazyik cezasını kaldırdığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 354. maddesine eklenen fıkrada yer alan "...bu Kanunda öngörülen"" ibaresi bakılmakta olan davada uygulanacak kural niteliği taşımamaktadır.
Açıklanan nedenlerle,
1- 31.3.2011 günlü, 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 6. maddesiyle, 9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 354. maddesine eklenen fıkrada yer alan "" bu Kanunda öngörülen"" ibaresinin, itiraz başvurusunda bulunan Mahkeme"nin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu ibareye ilişkin başvurunun Mahkeme"nin yetkisizliği nedeniyle reddine,
2- Dosyada eksiklik bulunmadığından, 13.2.2011 günlü, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 17. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin "7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Ürünlerin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrası ile 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncumaddesine göre verilen idari para cezaları hariç olmak üzere"" bölümünün, esasının incelenmesine,
OYBİRLİĞİYLE, karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu sürdürmekle yükümlü olan hukuk devletinde, yalnız kabahat ve cezaların saptanmasında adil ölçülerin gözetilmesiyle yetinilemeyeceği, bunların kaldırılması, değiştirilme ya da kimi olanaklar tanınması söz konusu olduğunda da aynı ölçülerin esas alınmasının zorunlu olduğu, dava konusu düzenlemeyle daha fazla idari yaptırımı gerektiren kabahat nedeniyle verilen idari para cezasının tahsilinden vazgeçilmesine rağmen, hafif olanın da tahsilden vazgeçilmemesinin adil olmadığı,Anayasa"nın 10. maddesinde öngörülen yasa önünde eşitlik ilkesinin, hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusu olduğu, bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörüldüğü, eşitlik ilkesinin amacının, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek olduğu, oysa somut davada yeniden değerlendirmeye konu olaya uygulanacak kural ile hemen tüm idari para cezaları yönünden, üstelik daha ağır idari yaptırımı gerektiren kabahatler yönünden dâhil, tahsilinden vazgeçilmesi sağlanmış olmasına rağmen, yalnızca tütün mamullerinin tüketilmesine ilişkin kabahat yönünden verilen idari para cezalarının kapsam dışı bırakıldığı ve dolayısıyla benzer nitelikte hatta daha hafif idari yaptırımı gerektiren kabahati işleyenler için farklı uygulama öngören bu düzenlemenin haklı bir nedeninin bulunmadığı belirtilerek kuralın Anayasa"nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu bölümü de içeren 6111 sayılı Kanun"un 17. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, 7/11/1996 günlü ve 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 5. maddesinin birinci fıkrası ile 30/3/2005 günlü ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 39. maddesine göre verilen idari para cezaları hariç olmak üzere, 31/12/2010 tarihinden (bu tarih dâhil) önce idari yaptırım kararı verildiği halde bu Kanun"un yayımlandığı tarih itibarıyla ilgilisine tebliğ edilmemiş olan ve genel bütçeye gelir kaydı gereken ve her bir kabahat için 120 Türk Lirasının (bu tutar dâhil) altında kalan idari para cezalarının tebliğ edilmeyeceği, tebliğ edilmiş olanların ve bunlara bağlı fer"i alacakların tahsilinden vazgeçileceği kural altına alınmıştır. Böylece 4207 sayılı Kanun"un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"na atıf yapılarak bu Kanun"a göre verilen idari para cezaları af kapsamı dışında tutulmuştur.
Anayasa"nın, Cumhuriyetin niteliklerinin belirlendiği 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti"nin insan haklarına saygılı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik, sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır. Anayasa Mahkemesi kararlarına göre hukuk devleti, insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan, bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir.
İtiraz konusu kuralda yasama organı siyasal bir yetki olan hukuk politikası anlayışı gereği, bazı kabahatlerin yaptırımı olarak uygulanan idari para cezalarını, belli bir tutarın altında kalmak kaydıyla, af kapsamına almış ancak bu arada tütün mamullerinin tüketilmesi sonucu uygulanan idari para cezalarını af kapsamı dışında bırakmıştır. Yasama organının söz konusu af politikasını oluştururken, uygulanan yaptırımların sebebi olan kabahatlerin hafif ya da ağır olup olmadığından değil, kabahatlerin niteliklerini göz önüne alarak hareket ettiği ve bu doğrultuda yasal düzenlemede bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu anlamda yasa koyucunun kamu yararını sağlama adına kabahatlerin niteliklerinden hareketle bu kabahatlerin yaptırımı olan idari para cezalarının kaldırılmasına ilişkin bir af politikası oluşturması yasama organının takdir yetkisi içindedir. Anayasa Mahkemesi kararlarında vurgulandığı üzere yasa koyucu, genelde hukuk politikası özelde de ceza politikası gereği Anayasa"nın ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla cezalandırmada güdülen amacı da gözeterek hangi eylemlerin suç veya kabahat sayılacağını ve bunlara verilecek ceza veya yaptırımın türü ve miktarı ile artırım ve indirim nedenlerini saptayabileceği gibi verilen idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesini de öngörebilir.
Diğer taraftan Anayasa"nın 10. maddesinde herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu belirtilmiştir. Eşitlik ilkesinin amacı, hukuksal durumları aynı olanların kanunlarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanun karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa"nın öngördüğü eşitlik ilkesi zedelenmiş olmaz.
İtiraz konusu kural ile, belirli bir tutarın altında kalan idari para cezaları af kapsamına alınmış, ancak 4207 sayılı Yasa kapsamında verilen idari para cezaları af kapsamı dışında bırakılmıştır. Af kapsamı belirlenirken kabahatlerin niteliğinden hareket edilmiş, farklı kabahatler ile farklı yasal düzenlemeleri ihlal eden dolayısıyla da farklı hukuksal konum ve statüde bulunan bireyler açısından bir ayrımda bulunulmuştur.
Bu nedenle itiraz konusu kural ile öngörülen affa konu kabahatler arasındaki ayrımın Anayasa"da güvence altına alınan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu söylenemez. Zira yasa koyucu idari para cezalarının affı konusunda ayrım yaparken, kabahatleri işleyen bireylerin sahip oldukları farklı hukuki konum ve statüleri göz önüne almış, farklı konum ve statüleri doğuran farklı kabahat eylemleri ve bu eylemler dolayısıyla ihlal edilen farklı yasal düzenlemeleri af politikasına esas aldığından kanun önünde eşitlik ilkesi ihlal edilmemiştir. Ayrıca itiraz konusu kural ile getirilen düzenleme bireylerin temel hak ve özgürlüklerini tümüyle ortadan kaldıran veya hak ve özgürlüklerin kullanımını özü itibarıyla imkânsız kılan bir yasama tasarrufu niteliğinde değildir.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa"nın 2. ve 10. maddelerine aykırı değildir. İptal istemin reddi gerekir.
VI- SONUÇ
13.2.2011 günlü, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 17. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin "7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrası ile 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesine göre verilen idari para cezaları hariç olmak üzere "" bölümünün Anayasa"ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 27.10.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan Haşim KILIÇ |
Başkanvekili Serruh KALELİ |
Başkanvekili Alparslan ALTAN |
Üye Fulya KANTARCIOĞLU |
Üye Mehmet ERTEN |
Üye Fettah OTO |
Üye Serdar ÖZGÜLDÜR |
Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
Üye Recep KÖMÜRCÜ |
Üye Burhan ÜSTÜN |
Üye Engin YILDIRIM |
Üye Nuri NECİPOĞLU |
Üye Hicabi DURSUN |
Üye Celal Mümtaz AKINCI |