Esas No: 2020/9
Karar No: 2022/303
Karar Tarihi: 26.04.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/9 Esas 2022/303 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2020/9 E. , 2022/303 K."İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 101-321
Sanık ...'ın teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçundan beraatine ilişkin ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.10.2010 tarihli ve 101-321 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 21.03.2019 tarih, 4439-8410 sayı ve oy çokluğu ile onanmasına karar verilmiş,
Daire Üyesi .... ... ise; “Sanığın mağdureye karşı gerçekleştirdiği cinsel saldırı eylemini takiben mağdurenin sol omzunda asılı bulunan çantasını çekip almaya çalıştığı, mağdurenin bağırması ve karşı koyması, tanığın da müdahalesi neticesinde sanığın harici etkenler sebebiyle iradesi dışında eylemini gerçekleştiremeden kaçtığı, mağdurenin çantasını vermemek için direndiği sırada doktor raporunda belirtildiği şekilde elinden yaralandığı, ayrıca çantanın da yırtıldığı mağdurenin anlatımı, tanık beyanı, doktor raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılmış olmakla, Mahkemenin kabulü ve müsnet yağmaya teşebbüs suçundan beraatine ilişkin hükmünün dosya kapsamı ve delillerle örtüşmediği, dolayısıyla atılı yağmaya teşebbüs suçunun sübut bulduğunu,” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 24.04.2019 tarih ve 153926 sayı ile;
“Olay gününde aynı apartmanda ikamet eden mağdure ve arkadaşı tanığın iş görüşmesi sonrası saat 18.45 sıralarında evlerine dönmekte iken apartmana önden tanık ...'nin girip merdivenleri çıkmaya başladığı, arkasından da mağdurenin apartman boşluğuna girdiği sırada bir hırıltı sesi duyduğu ve saklanmakta olan sanığın aniden mağdureye saldırarak cinsel içerikli hareketlerde bulunduğu ve mağdureyi itekleyerek mukavemetini kırmaya çalışıp bir iki kez de sertçe duvara vurduğu, mağdurenin bağırmaya başlaması üzerine emelini tamamlayamayacağını anlayan sanığın bunun üzerine mağdurenin çantasına asıldığı ve çekiştirmeye çalıştığı, bu sırada olayı gören tanık ...'nin elindeki şemsiye ile mağdureyi kurtarmak için sanığa vurduğu, çantanın çekiştirme sırasında sapının koptuğu ve mağdurenin Antakya Devlet Hastanesinin 15.02.2008 tarihli raporunda açıklandığı gibi ‘sağ el 2. parmak ve metekarp bölgede ezilme, yaralanma, 2. parmak eklem kapsülü yaralanması’ oluşacak ve kısa kol alçı yapılacak derecede parmaklarının incindiği, tanığın yardım etmesi ve mağdurenin bağırması üzerine her iki eylemini de tamamlayamayacağını anlayan sanığın koşarak kaçtığı bilahare şikâyet ve teşhis üzerine hakkında cinsel saldırı ve yağmaya teşebbüs suçundan kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır. Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yağmaya teşebbüs suçunda delil yetersizliği sebebiyle beraatine, cinsel saldırı suçundan ise mahkûmiyetine karar verilmiş, Yüksek Daire ise, yağmaya teşebbüs suçundan beraate dair hükmü oy çokluğuyla onamış, cinsel saldırı suçundan kurulan hükmü ise, oy birliğiyle bozmuştur.
Somut olayda, sanığı önceden tanımayan ve iftira atması için neden bulunmayan mağdure ve tanığın ısrarlı beyan ve şehadetleri, sanığın önce cinsel içerikli davranışta bulunduğu ve hemen sonrasında da omuzda asılı bulunan çantayı almaya çalıştığı şeklindedir. Sanık, önce mağdureyi sıkıca duvara yaslamak, birkaç kez sertçe duvara çarpmak şeklinde cebir içeren hareketlerde bulunmuş cinsel amaçlı eylemini tamamlayamayacağını ve tanığın geldiğini görünce de daha az zaman alacak yağma eylemine yönelmiş ve çantaya asılarak sapını koparıp mağdurenin de parmaklarını incitmiştir. Kaldı ki, çantayı almadan hemen önceki cebir eylemleri sonrasında bile çantayı almak için ayrıca bir cebirde bulunmasa dahi mukavemeti kıran önceki cebirden sonra araya zaman fasılası girmeden malı almaya çalışsa yine yerleşik ve istikrarlı uygulamalara göre yağma suçu oluşacaktır. Ayrıca, Yüksek Dairenin sayın Üyesinin muhalefet şerhinde de belirtildiği şekilde, sanık yağma eylemini kendi isteğiyle değil tanığın ve mağdurenin mukavemeti ve şemsiye ile vurmaları sonucunda sonlandırmış ve yakalanmamak için kaçmıştır dolayısıyla TCK’nın 36. maddesi kapsamında bir gönüllü vazgeçme de söz konusu değildir.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 11.12.2019 tarih ve 3790-13230 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçundan kurulan beraat hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
13.02.2008 tarihinde saat 19.45 sıralarında katılan ...’nın tanık ... ile birlikte yaya olarak evlerinin bulunduğu ... Apartmanına geldikleri, önden tanığın; peşinden ise katılanın binaya girdikleri, bu sırada bir hırıltı sesi duyan katılanın arkasını dönmesi üzerine gördüğü sanığın, katılanı aniden çarparcasına duvara dayadığı ve sağ elini katılanın eteğinin altından sokup baldırını ellediği, sol eliyle de göğüslerini tutmaya ve öpmeye çalıştığı, katılanın bağırmaya başlaması üzerine de katılanın sol omzunda asılı bulunan kol çantasını çekerek almaya çalıştığı, katılanın bağırması; tanığın da elindeki şemsiyeyle vurması üzerine çantayı almaya çalışmaktan vazgeçerek olay yerinden kaçtığı iddiası ile kamu davası açıldığı,
Mağdur hakkında düzenlenen geçici rapor ile; sol gluteal bölgede 6x5 cm.lik morluk, sağ işaret parmağı ciltte sıyrık ve sağ carpal kemikte fraktür olduğunun tespit edildiği,
Geçici rapor bulgularına göre düzenlenen kesin raporda ise; sağ el ikinci parmak ve metekarp bölgede ezilme ve yaralanma, ikinci parmak eklem kapsülünde yaralanma bulunduğunun ve kısa kol alçı yapıldığının, vücutta kemik kırılması olmadığının, bu yaralanmanın basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığının belirtildiği,
Tutanaklardan; suça konu çanta kontrol edildiğinde çantanın kulp kısmının dikiş yerlerinden söküldüğünün, şemsiyenin tellerinin çıkmış ve çalışamaz hâlde olduğunun, çantanın tahmini değerinin 50 TL; şemsiyenin tahmini değerinin ise 10 TL olduğunun tespit edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur ... kollukta; 13.02.2008 tarihinde saat 17.30 sıralarında teyzesinin kızı olan tanık ...’nin iş yerine gittiğini, bir süre oturduktan sonra tanık ile birlikte Mado Kafe’ye geçtiklerini, saat 19.45’de de buradan kalkarak ikametlerine doğru yürüdüklerini, kaldıkları apartmanın bulunduğu binaya önce tanığın; onun arkasından da aralarında bir insan sığacak mesafede kendisinin girdiğini, tanığın evin kapısını açmaya çalıştığı sırada arkasından bir hırıltılı sesi duyduğunu, bu sesi duyması ile birlikte arkasını döndüğünde gördüğü şahsın, birden kendisini hızlı bir şekilde duvara çarparcasına dayadığını, sağ eli ile eteğini havaya doğru kaldırarak elini eteğinin altından sokup baldırına doğru ellemeye, sol eli ile göğüslerini tutmaya ve kendisini öpmeye çalıştığını, bağırması üzerine de sol omzunda asılı bulunan siyah renkli kol çantasını çekmeye başladığını, bu sırada tanığın da bağırdığını ve elindeki şemsiyeyle bu şahsa vurmaya başlayınca şahsın tuttuğu çantasını çekiştirmeyi bırakarak açık olan apartmanın kapısından kaçtığını, şahsın omzundaki asılı bulunan çantayı almaya çalıştığı sırada çantanın yırtıldığını, çantasını tuttuğu için de sağ el parmaklarının sıyrıldığını ve zedelendiğini, bağırmaları üzerine oradan geçmekte olan vatandaşların yanlarına gelerek hemen durumu polise bildirdiklerini, polis merkezine gittiklerinde polis otosuyla getirilen sanığı gördüğünü ve polislere sanığın yukarıda beyan ettiği olayları yaşatan kişi olduğunu söylediğini, kendisine elle sarkıntılık yapan, çantasını vermediği için yaralanmasına neden olan ve çantasını gasbetmeye çalışan sanıktan şikâyetçi olduğunu, olayın yaşandığı ana kadar sanığı hiç görmediğini ve fark etmediğini,
Mahkemede; ... Gazetesi'nin reklam ve halkla ilişkiler müdürü olduğunu, olay günü tanık ... ile birlikte evlerine doğru gittikleri sırada havanın yağışlı olması ve bir şemsiyelerinin bulunması nedeniyle birbirlerine yakın şekilde yürüdüklerini, sanığın bahsettiği gibi üzerilerinde mini etek gibi tahrik edici herhangi bir giysi olmadığını, kış mevsimi olması nedeniyle elbise giydiklerini, eteklerinin dizüstü olduğunu ve üzerilerinde uzun manto ile çizmelerinin olduğunu, kahkaha atarak ve şakalaşarak yürüme gibi bir durumlarının da olmadığını, böyle şeyler yapacak biri olmadığını, oturdukları dairenin bulunduğu apartmanın ana giriş kısmından içeri girerek dairenin kapısının önüne kadar geldiklerini, tanığın çantasından çıkarttığı anahtar ile dairenin kapısını açmak için uğraştığı sırada kendisinin onun 2-3 metre kadar arkasında olduğunu, birden arkasından hırıltılı bir şekilde derin nefes sesi duyduğunu, saatin akşam 17.30 civarlarında olduğunu, vaktin daha çok erken olduğunu ve herhangi bir şeyden şüphelenmediğini, köpek sesi olabilir düşüncesi ile arkasına baktığında sanığın kollarını açmış vaziyette koşarak kendine doğru geldiğini gördüğünü, geldiğinde birden kendisini duvara yasladığını, elini de eteğinin altından kalçasına doğru soktuğunu, tırnakları ile kalçasını tırmıkladığını, bir yandan da öpmeye çalıştığını, sanığa engel olmaya çalıştığı sırada ağzının üzerine bir yumruk attığını, kendisinin de bağırdığını, bu durumu gören tanığın hemen açmakta olduğu kapının anahtarını üzerinden alıp çantasına koyarak elinde bulunan şemsiye ile sanığın kafasına vurmaya başladığını, kendisinin de sanığı yakalamak için yakasından tuttuğunu, sanığın da kaçmak için uğraşması üzerine onunla boğuştuklarını, sanığın kaçıp giderken omzunda takılı olan ve boğuşma sırasında çekiştirdiği çantayı da alıp gitmek istediğini, çantayı vermemek için çekiştirdiği sırada çantanın kolunun koptuğunu ve sanığın çantayı bırakarak kaçtığını, bağırma sesleri üzerine etrafta bulunanların yanlarına geldiklerini, karakola gittikten yaklaşık on dakika sonra sanığın yakalanıp getirildiğini gördüklerini, çantasının içerisinde 500-600 TL civarlarında gazeteye ait tahsilat parasının olduğunu, sanığın bu parayı da alamadığını, sanığın kendilerine yönelik herhangi bir konuşmasının veya söyleminin olmadığını, kendisine saldırdığı sırada iki kez sert bir şekilde duvara çarptığını, o an yaralanıp ölme ihtimalinin olduğunu, yine çantayı vermemek için çekiştirdiği sırada sağ el işaret parmağının ve onun yanındaki parmağının incindiğini, sonra bir süre alçıya da alındığını,
Tanık ... kollukta; 13.02.2008 tarihinde saat 18.30 sıralarında iş yerinden çıkarak teyzesinin kızı olan katılan ile birlikte Mado Kafe’ye gittiklerini, saat 19.45 sıralarında da buradan kalkıp ikametlerine doğru yürüdüklerini, kaldıkları apartmanın bulunduğu binaya girdikten sonra katılanın da arkasından geldiğini, aralarında bir insanın sığacağı kadar mesafenin ancak olduğunu, giriş katta bulunan ikametlerinin kapısını açmak üzere çantasından anahtarını çıkarttığı sırada arkasında bulunan katılanın birden bağırdığını, ne olduğunu anlamak için arkasını döndüğünde bir şahsın katılanı duvara sıkıştırdığını gördüğünü, bu şahsın bir eli ile katılanın omzunda bulunan çantasını almaya çalışırken, diğer eli ile de katılanın eteğini havaya kaldırıp taciz etmeye ve onu öpmeye çalıştığını, hemen elinde bulunan şemsiye ile bu şahsa vurmaya ve katılanı bırakması için bağırmaya başladığını, kendisinin müdahale etmesi üzerine de bu şahsın katılanı bırakarak açık olan binanın kapısından hızlı bir şekilde kaçtığını, o anda dışarıdan geçmekte olan vatandaşların bağırtılarını duyarak yanlarına geldiklerini ve hemen durumu polise bildirdiklerini, olay yerine gelen polisler ile bu şahsı araştırmaya başladıklarını, karakola geldikleri sırada eşkale uygun bir şahsın yakalandığının söylendiğini, katılana elle sarkıntılık yapan ve çantasını almaya çalışan bu şahsı daha önce hiç görmediğini ve tanımadığını,
Mahkemede; olay günü katılan ile zaman zaman birlikte kaldıkları evin bulunduğu apartmanın ana giriş kapısından içeri girip daire kapısını açtığı sırada iki üç metre kadar arkasında olan katılanın çığlık attığını duyduğunu, iş görüşmesi yaptıkları o gün ayaklarında topuklu ayakkabı ve üzerilerinde elbise olduğunu, eteklerinin diz üstü olduğunu ancak mini olmadığını, aynı zamanda üzerilerinde kabanlarının olduğunu, katılanın ayakkabısının ayağını sıkıştırdığını söylemesi nedeniyle bundan dolayı dengesini kaybedip acı çektiğinden dolayı bağırmış olabileceğini düşünerek hemen dönüp bakmadığını, kapıyı açtıktan sonra dönüp baktığında sanığın, katılanı duvara yasladığını, bir elini katılanın eteğinin altından kalçasına doğru sokarak sürekli oynadığını ve tacizde bulunduğunu, katılanın vücuduna iyice abanmış olduğunu ve onu öpmeye çalıştığını, zevk alır şekilde sesler çıkardığını, kendisini kaptırmış olduğunu gördüğünü, katılanın bir yandan sanığa karşı koymaya; bir yandan da omzunda bulunan çantasını korumaya çalıştığını, bu durumu görünce sanığın dairenin içerisine de girebileceğini düşünerek öncelikle açmış olduğu kapıyı kilitlediğini, sonra elinde bulunan şemsiye ile sanığın sol omzuna ve kafasının sol tarafına vurmaya başladığını, sanığın kendisini çok kaptırmış olduğundan şemsiye ile vuruşlarından etkilenmediğini, bu sırada şemsiyenin kırıldığını, bir yandan katılan ile birlikte sanığa karşı koyduklarını, bir yandan da bağırdıklarını, sanığın ilk önce kaçmak istemediğini ancak kendilerinin direnmeleri üzerine kaçtığını, bu sırada katılanın omzunda bulunan çantayı da alıp gitmek istediğini, ancak katılanın vermek istemediğini, bu çekiştirme sırasında çanta kolunun koptuğunu, karşı koymaları üzerine sanığın apartmanın giriş kapısından çıkarak kaçtığını, sanık gittikten sonra çantanın katılanın kolundan yere düştüğünü, bağırmaları üzerine etrafta bulunan şahısların yanlarına geldiklerini, gelen şahıslardan birisinin polisi aradığını ve ardından polislerin olay yerine geldiklerini, karakolda sanığı teşhis ettiğini, olay günü kendisinin üzerinde de çanta olduğunu, sanığın kendisine yönelik cinsel saldırıda bulunmadığını ve çantasını almaya çalışmadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... soruşturma aşamasında; 13.02.2008 tarihinde saat 19.00 sıralarında yaya olarak köprü civarında bulunduğu sırada önünden geçen tanımadığı bir kadını takip etmeye başladığını, Cumhuriyet Caddesi üzerindeki bir sokağa geldiklerinde bu kadına arkasından iyice yaklaşarak kalçalarını ellediğini, kadının bağırması üzerine köprü istikametine doğru kaçtığını, buradan kaçıp ikametine doğru giderken karşısından mini etekli iki kadının geldiğini gördüğünü, gülerek konuşan ve el şakası yapan bu kadınlardan cinsel olarak etkilendiğini, bu kadınlar kendisini geçtikten sonra onları da takip etmeye başladığını, ... Haydar Hastanesi civarına geldiklerinde kadınlardan birisinin binaya girdiğini, diğeri de bu binaya girmek üzereyken onun arkasından gidip kalçalarını ellediğini, bunun üzerine bu kadının kendisini tutup sarıldığını, diğer kadının da elindeki şemsiyeyle kendisine vurmaya başladığını, bunun üzerine olayın korkusu ve şoku ile bu kadını duvara doğru itip kollarından kurtulduğunu, olay yerinden köprü istikametine doğru kaçtığını, köprüden geçerken polislerin kendisini durdurduğunu ve hareketlerinden şüphelenerek karakola götürdüklerini, orada her iki olaydaki mağdurların da olduğunu ve kendisini teşhis ettiklerini, bu olayın kendisine hakim olamamasından kaynaklandığını, katılanın çantasını zorla almak veya ona zarar vermek istemediğini, bugüne kadar herhangi bir rahatsızlık yaşamadığını ve ilaç kullanmadığını, bu olaya maruz kalan kadını da tanımadığını, pişman olduğunu,
Mahkemede; olay günü saat 19.30 sıralarında iş yerinden çıkıp evine doğru giderken mini etek giymiş katılan ile tanığın birbirleriyle şakalaştıklarını ve kahkaha attıklarını gördüğünü, tahrik olduğunu ve onları takip ettiğini, önce tanığın arkasından da katılanın bir apartmana girdiklerini, katılanın arkasından giderek elini eteğinin altından sokup kalçasını okşamak istediğini, bunun üzerine katılanın bağırarak kendisini sıkıca tuttuğunu ve bırakmadığını, bu sırada tanığın da yanlarına gelerek elindeki şemsiyeyle kafasına vurduğunu, katılanın kendisini tutarak kaçmasına engel olması üzerine onu duvara doğru ittirdiğini ve elinden kurtularak kaçtığını, katılan ve tanığın kendisine vurdukları sırada aynı zamanda bağırdıklarını, bunun üzerine yakalanacağı korkusu ile oradan kaçtığını, iddia edildiği gibi kaçarken katılanın çantasını zorla almaya çalışmadığını, katılanın çantasının olmadığını, köprünün oradan giderken polis ekibini gördüğünü, olay nedeniyle biraz tedirgin olduğunu, kendisine “Nereden geliyorsun genç?” diye sormaları üzerine olayı anlatarak bir kadını elle taciz ettiğini söylediğini, kendisini karakola götürdüklerini, aynı gün yolda başka bir kadına da tacizde bulunduğunu, olay günü anlayamadığı bir nedenle içinden gelen bir dürtü ile cinsel sebeplerle bu olayların yaşandığını, daha önce böyle bir şey yapmadığını, pişman olduğunu,
Savunmuştur.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi açısından yağma suçu üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.
TCK'nın 148. maddesinde yağma suçu; "Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK'nın 149. maddesinde yağma suçunun; "Silâhla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, birden fazla kişi tarafından birlikte, yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, gece vakti, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla" işlenmesi nitelikli hâl olarak kabul edilmiş, aynı maddenin ikinci fıkrasında yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin de uygulanacağı belirtilmiştir.
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan, birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir.
Yağma suçunun oluşabilmesi için, suça konu malın, elinde bulunduran kişiden cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle alınması veya mağdurun malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur kılınması gerekir. Cebir ya da tehdit, bir kişiyi malını teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmak amacıyla yapılmalıdır. Cebir ya da tehdidin belirtilen amaçla ve bu şekilde gerçekleştirilmesi, yağmayı mal varlığına karşı işlenen diğer suçlardan ayırmaktadır.
Failin mağdura yönelttiği cebir veya tehdidi, kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya zorlamak amacıyla gerçekleştirmiş olması gerekir. Cebir veya tehdit ile malın alınması veya verilmesi arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Yağma suçunun oluşabilmesi için, baştan beri yağma amacıyla hareket eden failin, eylemin başında veya ortasında cebir veya tehdit kullanmasının bir önemi bulunmamaktadır. Önemli olan cebir veya tehdidi kullanmasıdır.
Yağma suçu, bir kişinin malını cebir veya tehdit kullanarak almak suretiyle işlenmiş sayılacağından, unsurları itibarıyla hem zilyetliğe, hem de kişi hürriyetine yönelik bir suçtur. Ancak kişi hürriyetine yönelen saldırı, mal aleyhine işlenen suçun gerçekleşmesi bakımından bir araç niteliğinde bulunduğundan, bu suç sonuç itibariyle "mal aleyhine" işlenen bir suçtur.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
13.02.2008 tarihinde saat 19.45 sıralarında katılan ... ile tanık ...'nin evlerinin bulunduğu ... Apartmanına geldikleri, önden tanığın; peşinden de katılanın binaya girdikleri, bu sırada bir hırıltı sesi duyan katılanın arkasını dönmesi üzerine gördüğü sanığın, katılanı aniden duvara dayayarak sağ elini katılanın eteğinin altından sokup baldırını ellediği, sol eliyle de göğüslerini tutmaya çalıştığı, katılanın bağırmaya başlaması üzerine de sol omzunda asılı bulunan kol çantasını çekerek almaya çalıştığı, katılanın bağırmaya devam etmesi ve tanığın da elindeki şemsiyeyle kendisine vurması üzerine de çantayı almaya çalışmaktan vazgeçerek olay yerinden kaçtığı iddia olunan olayda; katılanın aşamalarda, sanığın sol omzunda asılı bulunan siyah renkli kol çantasını çekerek almaya çalıştığını, bu sırada tanık ... ile bağırdıklarını, tanığın elindeki şemsiyeyle sanığa vurduğunu, bunun üzerine sanığın çantayı çekiştirmeyi bırakarak açık olan apartmanın kapısından kaçtığını, sanığın çantayı almaya çalıştığı sırada sağ el parmaklarının yaralandığını ve çantasının yırtıldığını ifade etmesi, tanık ...’nin de, sanığın katılanın omzunda bulunan çantayı almak istediğini, katılanın ise vermek istemediğini, bu çekiştirme sırasında suça konu çantanın kulpunun koptuğunu, karşı koymaları üzerine de sanığın apartmanın giriş kapısından kaçtığını beyan etmesi, katılan hakkında düzenlenen rapordan da katılanın sağ el ikinci parmağında ezilme, ikinci parmağının eklem kapsülünde ise yaralanma bulunduğunun tespit edilmiş olması ve suça konu çantanın kulp kısmının dikiş yerlerinden söküldüğüne dair tutanak tutulması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığa atılı teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçunun sabit olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkemenin beraat hükmünün, sanığa atılı teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçunun sabit olduğu gözetilmeden sanığın beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 21.03.2019 tarihli ve 4439-8410 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.10.2010 tarihli ve 101-321 sayılı beraat hükmünün, sanığa atılı teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçunun sabit olduğu gözetilmeden sanığın beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 26.04.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.