Esas No: 2022/170
Karar No: 2022/311
Karar Tarihi: 28.04.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2022/170 Esas 2022/311 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2022/170 E. , 2022/311 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Sanık ... hakkında katılan ...'ya yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK'nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d, 62, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.11.2012 tarihli ve 311-396 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.02.2014 tarih ve 4672-485 sayı ile;
"...Olayın tanığının bulunmaması, sanığın olaydan hemen sonra alınan savunması ve diğer aşamalardaki ifadelerinde katılanın kendisine hakaret etmesi nedeniyle eylemi gerçekleştirdiğini söylemesi ve bu yöndeki savunmasının aksinin ispatlanamaması karşısında; katılandan kaynaklanan ve haksız tahrik oluşturan sözlerin niteliği dikkate alınmak suretiyle hükmolunan cezada TCK'nın 29. maddesi uyarınca asgari oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 21.04.2014 tarih ve 106-145 sayı ile bozmaya direnerek sanığın önceki hüküm gibi mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.05.2015 tarihli ve 192043 sayılı "onama" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 455-689 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.02.2017 tarih ve 200-606 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Ceza Genel Kurulu ise 09.04.2019 tarih ve 2017/1-254-294 sayı ile;
"... Dosyanın, Yerel Mahkemece sanığın katılan ...'ya yönelik kasten yaralama suçundan verilen 22.11.2012 tarihli ve 311-396 sayılı mahkûmiyet hükmü ile bozma üzerine verilen direnme kararına konu 21.04.2014 tarihli ve 106-145 sayılı mahkûmiyet hükmünün Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına tebliğinin sağlanması için Yerel Mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine," karar vermiştir.
Yapılan tebligat sonrası Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilince yasal süresi içerisinde katılma talebini de içerir temyiz başvurusunda bulunmuş olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.09.2019 tarihli ve 87883 sayılı "bozma" istekli ek tebliğnamesiyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 1. Ceza Dairesince 12.11.2019 tarih ve 3355-4870 sayı ile;
"...Direnme kararını inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 09/04/2019 tarihinde hükmün Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına tebliğ edilmesi için dosyayı mahalline tevdi ettiği, tebliğ üzerine ilgili kurumun temyiz başvurusunda bulunduğu, dosyanın ek tebliğname ile Dairemize gönderildiği anlaşılmış ise de, Ceza Genel Kurulunun direnme kararına ilişkin henüz bir karar vermeyip, incelemeyi sürdürdüğü, bu nedenle verilen direnme hükmüyle ilgili olarak temyiz incelemesi yapma görevinin Yargıtay Ceza Genel Kuruluna ait olduğu anlaşılmakla, Dairemizin görevsizliğine, dosyanın görevli olan Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine," karar vermiştir.
Ceza Genel Kurulu ise 26.11.2020 tarih ve 624-483 sayı ile;
"... Dosyanın, Ceza Genel Kurulunun 09.04.2019 tarih ve 254-294 sayılı tevdi kararı doğrultusunda öncelikle hükmü temyiz eden Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca kamu davasına katılması konusunda bir karar verilmesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine," karar vermiştir.
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 1. Ceza Dairesince 24.02.202 tarih ve 61-1481 sayı ile;
"...Sanık ... hakkında katılan ... ...’ya yönelik silahla kasten yaralama suçundan açılan kamu davasında 6284 sayılı Kanun'un 2/1-d ve 20/2. maddeleri uyarınca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bu suçun zarar göreni olduğu, mahkemece verilen hükmün, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 09/04/2019 tarihli tevdi kararı uyarınca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına tebliği üzerine, vekili tarafından süresinde temyiz dilekçesi verilerek katılma iradesini de içerir şekilde hükmü süresinde temyiz ettiği anlaşılmakla, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 6284 sayılı Kanun'un 20/2. maddesi ve 5271 sayılı CMK'nin 237/2. ve 260. maddeleri uyarınca kamu davasına katılmasına," karar verilerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında katılan ... ...'e yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında katılan ...'ya yönelik kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
16.08.2012 tarihinde düzenlenen tutanakta; aynı tarihte saat 11.10 sıralarında Cumhuriyet Mahallesi, 5010 Sokak içerisinde bıçakla yaralama olayının olduğu, müştekisinin ......1981 doğumlu ... olduğu, eski eşi ... tarafından bıçaklandığı, Özel ...Hospital Hastanesine kaldırılarak ameliyata alındığı, müştekinin beyanının alınması için saat 17.30 sıralarında hastaneye intikal edildiği, ancak hayati tehlikesinin devam ettiği, yoğun bakım ünitesinde tedavisinin sürdüğü ve ifade verecek durumda olmadığının belirtildiği,
16.08.2012 tarihinde saat 14.30’da düzenlenen olay yeri inceleme raporunda; bahse konu kesici alet ile adam yaralama olayının ....ile 5010 Sokak'ın kesiştiği yerde meydana geldiği, 75.Yıl Bulvarı üzerinde yerde kaldırıma 50 cm mesafede kırmızı renkli lekenin olduğunun görüldüğü, 1 no'lu numaratörle işaretlenerek kırmızı lekeden usulüne uygun svap alındığı, 1 no'lu bulgunun güney istikametinde 350 cm mesafede boş arsa içerisinde kırmızı renkli lekenin olduğunun görüldüğü ve 2 no'lu numaratörle işaretlendiği, usulüne uygun olarak svap alındığı, 1 no'lu bulgunun doğu istikametinde 270 cm mesafede kaldırım üzerinde kırmızı leke bulunan 1 adet krem renkli bayan ayakkabısının olduğunun görüldüğü, 2 no'lu bulgunun batı istikametinde 280 cm mesafede boş arsa içerisinde 1 adet krem renkli bayan ayakkabısının bulunduğu, kesici aletle yaralanan ... ve ... ... isimli şahısların tedavi için Özel ...Hospital Hastanesine götürüldüklerinin öğrenildiği, olay mahallinin çeşitli açılardan fotoğraf ve kamera çekimlerinin yapıldığının ve krokisinin çizildiğinin belirtildiği,
17.08.2012 tarihinde saat 22.25’te düzenlenen tutanakta; 16.08.2012 tarihinde saat 11.15 sıralarında.... Mahallesi, 5010 Sokak ile 75.Yıl Mahallesi, 75.Yıl Bulvarı köşesinde bulunan boş arsada ... ile ... isimli şahısların hayati tehlike arz edecek şekilde yaralayan ...’in 17.08.2012 tarihinde saat 22.00 sıralarında Polis Merkezine kendiliğinden geldiği, kesici alet ile birden fazla kişiyi öldürmeye teşebbüs olayı ile ilgili olarak ...’nın kendisine küçük düşürücü "Cüce, şerefsiz” şeklinde sözler söylediğini, “Ablasının kendisi ile işi olmayacağını” söyleyerek elindeki çantasını ensesine vurduğunu, kolunu sıktığını, eline bir cisim batırdığını, bunun üzerine cebinde taşıdığı siyah renkli sustalı tabir edilen 8 cm namlu, 12 cm sap kısmı bulunan yandan açılır bıçak ile ilk başta korkutmak amacıyla bıçağın uç kısmı ile ... ...’yı kendinden uzaklaştırmak için rastgele salladığını, sonrasında eşinin de eline taş alarak üzerine geldiğini, elinde bulunan bıçağı rastgele ... ve boşandığı eşi ...’e doğru savurduğunu, ...’nın vücudunda kan görmediğini, eşinin vücudunda kan gördüğünü, eşinin tartışma esnasında kendisine herhangi bir küçük düşürücü söz söylemediğini, ayrıldığı eşinin kız kardeşi ...’nın kendisini kışkırttığını, sonrasında boşandığı eşi ...’in yerde “Polis” diye bağırarak kanlar içinde yattığını görünce korkudan olay yerinden kaçtığını, kaçtığı sırada ...’nın ayakta durur vaziyette olduğunu, eşinin kardeşi ... ...’in kendisine zarar vereceğinden dolayı kaçtığını, kaçtıktan sonra Barbaros Köprüsü altındaki ağaçların altında bayılıp kaldığını, geceyi tabakhanenin ön kısmında bulunan bağda geçirdiğini, gün içerisinde de düşünüp bıçak ile birlikte kendiliğinden Polis Merkezine geldiğini, kendi rızası ile suç aleti bıçağı görevlilere teslim ettiğinin belirtildiği,
18.08.2012 tarihinde saat 00.30’da düzenlenen tutanakta; 16.08.2012 tarihinde saat 11.15 sıralarında Cumhuriyet Mahallesi, 5010 Sokak ile 75.Yıl Mahallesi, 75.Yıl Bulvarı köşesinde bulunan boş arsa içerisinde müştekiler ... ve ...’in bıçakla yaralanması olayının firari şüphelisi olan Reşit-Mücevher oğlu Hınıs 15.10.1975 doğumlu ...’in 17.08.2012 tarihinde saat 22.00 sıralarında polis merkezine gelerek kendiliğinden teslim olduğu, şüpheli ...’e olay günü üzerinde bulunan kıyafetler sorulduğunda “Şu an üzerinde bulunan kıyafetlerin olay günü giymiş olduğu kıyafetler olduğunu, kendi rızası ile görevlilere teslim edebileceğini,” beyan ettiği, yakınlarının getirmiş olduğu kıyafetlerin kendisine verildiği, üzerinde bulunan 1 adet beyaz renkli omuz kısımlarında siyah çizgiler bulunan Adidas ibareli ve sırt kısmında muhtemel kan lekesi olduğu değerlendirilen lekeler bulunan tişörtü, 1 adet lacivert renkli kot pantolon ve 1 çift Hotiç ibareli 41 numaralı siyah renkli ayakkabıları görevlilere rızası ile teslim ettiği, teslim alınan eşyaların ilgili işlemler için Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespiti Şube Müdürlüğüne teslim edilmek üzere geçici olarak muhafaza altına alındığının bildirildiği,
17.08.2012 tarihinde saat 22.30’da düzenlenen rıza ile muhafaza altına alma tutanağında; sanığın 1 adet siyah saplı namlu kısmı 8 cm, sap kısmı 12 cm olan yandan açılır bıçağı kendi rızası ile teslim ettiğinin belirtildiği,
Katılan ... hakkında Özel Grandmedıcal Hospıtal Hastanesince düzenlenen 16.08.2012 tarihli geçici raporda; katılanın sağ alt kadranda 4x5 cm’lik batına nafiz kesisinin kolon yaralanmasına sebebiyet verdiğinin belirtildiği,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 28.09.2012 tarihli kesin adli raporda; katılanın maruz kaldığı kesici delici alet yaralanması nedeniyle meydana geldiği bildirilen ve kolon yaralanmasına neden olan yaralanmanın, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif derecede olmadığı, kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olduğu, kişinin duyularından, organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, yitirilmesine sebep olacak nitelikte olmadığının bildirildiği,
Sanık ... hakkında 17.08.2012 tarihinde ... Devlet Hastanesince düzenlenen raporda; sanığın vücudunda sağ el 1-2 parmak arasında 0,6 cm’lik kurutlu kesi, sağ kol üst iç yüzde rengi mora kaçmış ekimoz, ensede kurutlu sıyrıklar, her iki ... bileği üzerinde çizgi şeklinde yatay seyirli kesikli halka biçiminde kurutlu etrafı granülüze yara olduğu (şahsın 12.07.2012 tarihinde çıplak bakır kablo ile tel sarılıp elektrik verildiğini söylediği) belirtildiği,
İnceleme dışı katılan ... ... hakkında Özel ...Hospital Hastanesince düzenlenen 16.08.2012 tarihli raporda; başta saçlı deride yüzün sol tarafında sağ köprücük, sağ meme ve sağ toraks, sırtında çok sayıda kesici delici alet yarası mevcut, boyunda ve sağ supraklavikular bölgede artelier ve venöz kanama mevcut, bilinç konfü, durum kötü olduğu tespitlerine yer verildiği,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 02.11.2012 tarihli kesin adli raporda; katılanın sol juguler (boyun solu), sağ supraklavikuler (köprücük kemiği üstü), ve sağ aksiller (koltuk altı) bölgedeki yaralanmaların ayrı ayrı, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif derecede olmadığı, kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olduğu, sol eldeki kesilerinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif derecede olmadığı, yaşamını tehlikeye sokmadığı, yaralanmaların müştereken, kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olmadığı, yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olduğu, kemik kırığı olmadığı tespitlerine yer verildiği,
İnceleme dışı katılan ... ...'in 18.01.2012 tarihinde Polis Merkezine müracaat ederek; ...’in resmî nikâhlı eşi olduğunu, yaklaşık olarak 3 aydan beri ayrı yaşadıklarını, şu an annesinin evinde kaldığını, 26.01.2012 tarihinde ... Aile Mahkemesinde boşanma davalarının duruşması olduğunu, eşinin ayrı yaşadıkları süre içerisinde değişik zamanlarda aracılar göndererek bir araya gelmelerini istediğini, eğer eve dönmezse eşinin kendisine zarar verebileceğini düşündüğünü, eşinin kendisini telefonla ya da yüz yüze tehdit etmediğini, ama eşini tanıdığını, kendisinden çekindiğini, bu nedenle evden çıkamadığını, bir çocuğu olduğunu, onun da eşinin yanında kaldığını, eşi...’den bir şikâyeti olmadığını, ifadesini verdikten sonra kadın sığınmaevine yerleşmek istediğini beyan ettiği,
Olaydan sonra inceleme dışı katılan ... ... hakkında, ... 1.Aile Mahkemesinin 22.08.2012 tarih ve 251 değişik ... sayılı kararı ile 6248 sayılı Kanun’a göre koruma kararı verildiği,
Olayla ilgili olarak yürütülen soruşturma sırasında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Hukuk Müşavirliğince 22.08.2012 tarihli ve “Kamu davası açılması” konulu dilekçesinin ... Cumhuriyet Başsavcılığına sunulduğu,
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) Sistemi vasıtasıyla temin edilen nüfus kayıt tablosundan; inceleme dışı 1981 Hınıs doğumlu katılan ... ... ile 1975 Hınıs doğumlu sanık ...’in 05.10.2001 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden Berkan ve Berşan ... adında çocuklarının olduğu, Berkan’ın 30.05.2011 yılında vefat ettiği, olaydan önce boşanma davasının görüldüğü ... 2. Aile Mahkemesinin 11.07.2012 kesinleşme tarihli ve 877-291 sayı ile boşanmalarına karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... 16.08.2012 tarihinde saat 18.05’de tedavi gördüğü Özel ...Hospital Hastanesinde; ...’in ablası olduğunu, amcasının oğlu sanık ... ile yaklaşık 12 yıl evli kaldıklarını, tahminen 2 ay öncede resmî olarak boşandıklarını, iki ay önce boşanmış olsalar da bir yıldır ayrı yaşadıklarını, ayrı yaşamalarının nedenin ise evlerinde huzursuzluk olması ve eniştesi...’in ablası ...e şiddet uygulaması olduğunu, ablasının eşinin evinden ayrıldıktan sonra belli bir süre annesinin evinde kaldığını, eniştesi...’in ablasını ölümle tehdit etmeye başlaması üzerine gerekli yerlere müracaat ederek ... Kadın Sığınmaevi’nde kalmaya başladığını, ablasının üç ay Kadın Sığınmaevi'nde kaldığını, ancak eniştesi sanık ...’in ablasının telefonunu arayarak ablasına hitaben “Seni öldüreceğim, yüzüne kezzap atacağım.” şeklinde tehditlerde bulunduğunu, bu konuyu ablasının kendine anlattığını, ablasının bir hafta önce kendi isteğiyle Kadın Sığınmaevi'nden çıkarak annesinin evinde kalmaya başladığını, ablasının eve geri geldikten sonra sağdan soldan sanığın ablasını öldüreceğini duyduklarını, polise veya adliyeye müracaatta bulunmadıklarını, eniştesi sanığın tehditkâr olmasının sebebinin ablasının kendisinden boşanması olduğunu, 16.08.2012 tarihinde saat 11.15 sıralarında ablasıyla çarşıya gitmek için evden çıktıklarını, yol üzerinde minibüs beklerken sanığın yanlarına geldiğini, ablasına “Gel şu köşeye gidelim, senle oğlumuz hakkında konuşacağım” dediğini, ablasının da gitmek istemediğini, kendisinin de “Konuşacak bir şeyi olmadığını” söylediğini, bu sırada eniştesinin arka cebinden bir şey çıkarmaya çalıştığını, bıçak çıkaracağını anlayınca ablasına “Kaç” diye bağırdığını, ablası kaçarken sanığın elini tuttuğunu, sanığın belinden bıçağı çıkararak kendine doğru salladığını, korkarak eniştesini bıraktığını, eniştesinin koşarak ablası ...i yakaladığını, hiçbir şey demeden elindeki bıçakla defalarca ablasına vurmaya başladığını, ablasına birkaç kere vurduktan sonra yere düştüğünü, sanığın ablasının üzerine çıkarak özellikle yüzüne doğru elindeki bıçakla vurmaya devam ettiğini, ablasının eli ile yüzünü kapatınca eniştesinin bu sefer omzuna ve koltuk altlarına vurmaya başladığını, hemen koşarak eniştesi sanığı itekleyerek ablasını kurtarmak istediğini, iteklemesi sonrası sanığın ayağa kalkarak kendisine doğru elindeki bıçağı salladığını, bu esnada kasık kısmından yaralandığını, kendisini yaraladıktan sonra tekrar ablasına doğru giderek bıçaklamaya devam ettiğini, tam bu sırada bağırmaya yardım istemeye çalıştığını, yanlarına bir tırın durduğunu, tır durunca eniştesinin elindeki çakı bıçağı ile kaçtığını, olay sonrası ablasının ve kendisinin çevredekiler sayesinde hastaneye getirildiklerini, olay sırasında sanığın elinde küçük çakı bıçağı olduğunu, başka bir şey hatırlamadığını,
Mahkemede; ilk ifadesinin geçerli olduğunu, ablasının dedikleri ile aynı olduğunu, ablasının yoğun bakımda ifade verdiğini, kendisinin ameliyattan çıkar çıkmaz ifade verdiğini, sözleşmiş olmalarının mümkün olmadığını, ikisinin de hastaneye kaldırıldığını ve ameliyata alındıklarını, bağırsağından yaralandığını, sanığın ablasını tehdit ettiğini “Kezzap falan atacağım” dediğini ablasından duyduğunu,
Tanık ... beyanlarında; 16.08.2012 tarihinde saat 11.30 sıralarında evinde oturduğunu, evinin bahçeli ve tek katlı olduğunu, evde otururken evinin iç kapısına üzerinde beyaz tişört, siyah renkli kot pantolon, kırmızı renkli ayakkabı bulunan kısa boylu, esmer, sakalsız, bıyıksız bir şahıs geldiğini, kendisine telaşlı bir şekilde “Teyze ben senin evinde yarım saat oturabilir miyim?” dediğini, bu sözü iki defa tekrarladığını, kendisinin şahsa “ Ben seni tanımıyorum, evime almam” dediğini, bunun üzerine şahsın arkasına dönerek bahçe kapısından dışarıya çıktığını, kendisine doğru arkasını döndüğünde tişörtünün kan olduğunu gördüğünü, şahsın peşinden dışarıya çıktığını, şahsın koşarak Şehzadeler Okulunun yanındaki sokağa girdiğini, daha sonra ne tarafa gittiğini görmediğini, şahıs kaçtıktan sonra evinin önündeki caddeden ambulans ve polis arabasının geçtiğini, mahalleden komşusu olan ...’in bıçaklandığını öğrendiğini, bahçesine giren eşkalini verdiği şahsı tanımadığını, şahsın bahçesine girmesinden dolayı şikâyetçi olmadığını,
Tanık Deniz Töreli Mahkemede; sanığı 4 aydır tanıdığını, iyi bir insan olarak tanıdığını, sinirli bir insan olmadığını, eşi ile arasındaki tartışmaları sırasında yanlarında bulunmadığını, sanığın ağabeyinden duyduğunu,
Tanık Muhsin ... Mahkemede; kardeşi sanık ile inceleme dışı katılan ...’in müşterek bir çocukları olduğunu, 6 yaşında hastalıktan vefat ettiğini, ikisinin de bu olayın etkisinde kaldıklarını, belli bir süre ...’dan uzaklaştıklarını, döndüklerinde ...in hamile kaldığını, özürlü doğacağı korkusuyla doğum yapmak istemediğini, bu sebeple anlaşmazlığa düştüklerini, ...in evi terk ettiğini ve dayısında 20-25 gün kaldığını, daha sonra geri geldiğini, bir süre daha birlikte yaşadıklarını, daha sonra tekrar ayrıldıklarını,
İnceleme dışı katılan ... ... tedavi gördüğü....Hospital Hastanesi yoğun bakım ünitesinde; on iki yıl önce amcasının oğlu sanık ... ile resmî nikâh yaparak evlendiklerini, bu evliliklerinden şu an 11 yaşında olan Berşan ... isimli bir oğulları olduğunu, eşinin kendisine şiddet uygulaması ve sorumsuzluğu sebebiyle dört ay kadar önce boşandığını, bir sene önce boşanmadan önce üç ay kadar ... Kadın Sığınmaevi’nde kaldığını, buradan .../ ... Kadın Sığınmaevi’ne nakledildiğini, burada da 8-9 ay kadar kaldıktan sonra Temmuz ayı sonunda annesinin evine geldiğini, olay gününe kadar boşanmış olduğu sanıkla hiç görüşmediğini, ancak sağdan soldan kendisini öldüreceğini söylediğini duyduğunu, can güvenliği ile ilgili müracaatta bulunmadığını, olay günü 16.08.2012 tarihinde saat 11.15 sıralarında kız kardeşi katılan ... ile annesinin evinden çıktıklarını, evlerinin yakınlarında bulunan dolmuş durağında dolmuş beklerken boşanmış olduğu eşi sanığın yanlarına doğru geldiğini gördüğünü, konuşmak istediğini söylediğini, kız kardeşinin “Enişte sen kötü niyetle gelmişsin” dediğini, sanığa, "Ne konuşacağız?" diye sorduğunu kendisine “Oğlumuz hakkında konuşacağız." dediğini, bu sırada arka cebinden bıçak çıkardığını, nasıl bir bıçak çıkardığını fark etmediğini, sanığın bıçakla kendisinin üzerine geldiğini gören kız kardeşinin önüne geçmeye çalıştığını, sanığın kız kardeşine bıçakla saldırınca etkisiz hâle getirdiğini ve kendisine bıçakla saldırdığını, rastgele vurmaya başladığını, yüzünden, alnından, boynundan yaraladığını, en son omzuna vurduğunu, omzundan kan gelmeye başladığını, bu esnada yere düştüğünü, daha sonrasını hatırlamadığını,
Mahkemede; ilk ifadesinin aynen geçerli olduğunu, farklı bir şey söylemeyeceğini, ne yaşadı ise aynen anlattığını, o gün eski eşinin yanına geldiğini, daha doğrusu durakta hastaneye gitmek için araba beklediklerini, arka sokaktan geldiğini, kendisinin onun geldiğini görmediğini, geliş yönü ters olduğu için arka taraftan geldiği için arkalarını görmediklerini, karşı taraftan dolmuş beklediklerini, istikamet ters olduğu için onu görmesinin fark etmesinin mümkün olmadığını, gelmesiyle fark etmesinin bir olduğunu, arkadan geldiği için dibine geldiğinde gördüğünü, kendisine hitaben “Seninle konuşmak istiyorum.” dediğini, “Ne konuşmak istiyorsun benimle?” dediğini, “Gel seninle köşede konuşacağız.” dediğini, “Niçin konuşacağız? Bitti artık her şey, konuşacak ne var?” dediğini, “Çocuk için konuşacağız” dediğini, kendisinin de “Ben konuşmak istemiyorum.” dediğini, o esnada bıçağı çıkardığını, kız kardeşinin ilk önce sanığın elini tuttuğunu, “Abla kaç” dediğini, bir adım geri adım attığını, atar atmaz kardeşinin bıçakla boğuştuğunu gördüğünü, geri dönüp kaçmadığını, ondan sonra kız kardeşini iterek kendisine döndüğünü, ilk bıçak darbesini göğsünden aldığını, yere yığıldığını, onun üstüne düştüğünü, kolunda çanta olduğunu, fırlatıp atmaya çalıştığını, ama altında olduğu için yapamadığını, sonra bıçak darbeleri yemeye başladığını, kız kardeşinin geldiğini, onu üstünden iterken kendisini bıraktığını, kız kardeşine dönüp bıçağı karnına sapladığını, kız kardeşinin karnına bıçağı saplarken eline taş aldığını, atmak isterken o bıçağı koluna soktuğunu, boşanma davasının gerçekleştiği gün avukatı ve Kadın Sığınmaevi'nin güvenlikçilerinin önünde kalem kırdığını, eşinin "Kezzap atacağım." diye telefonda tehdit etmediğini, “Sen ...’ya gel, çocuğunu göstermeyeceğim” diye bir sürü hakaret ettiğini, daha önce evde bıçakla üzerine yürüdüğünü, kahvede her yerde kendisini öldüreceğini söylediğini duyduğunu, “...’ya gelirsen senin aileni yok ederim, yakarım, çocuğu göremezsin, sen polisi getirirsen evini yakarım, aileni yakarım” şeklinde tehdit ettiğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... müdafisi huzurunda Kollukta; 09.09.1999 tarihinde amcasının kızı ... ile resmî nikâh yaparak evlendiklerini, bu evlilikten hastalık sonucu vefat eden Berkan ve şu an on yaşında olan Berşan ... isimli iki çocuklarının olduğunu, Berkan isimli oğulları vefat ettikten sonra eşi ...in saldırgan tavırlar sergilemeye başladığını, evdeki eşyaları kırmaya başladığını, psikolojisi bozulduğu için evde huzursuzluk çıkarmaya başladığını, 08.11.2011 tarihinde kendisine “Artık seni ve Berşan’ı istemiyorum, annemin evinde kalacağım” diyerek evi terk ettiğini, kendisini aradığını, ancak bulamadığını, bu nedenle Polis Merkezine eşi ile ilgili kayıp müracaatında bulunduğunu, eşinin bir hafta kadar sonra ... ilinde bulunduğunu, daha sonra ...’ya annesinin yanına geldiğini, bir hafta kadar annesinin yanında kaldıktan sonra tekrar birlikte yaşamaya başladıklarını, eşinin eve döndükten sonra da tekrar saldırgan davranışlar sergilemeye başladığını, evdeki eşyaları kırdığını, kendisine “Sen cücesin, şerefsiz pezevenk, senin yanında kalmam, sonunda seni terk edeceğim” şeklinde sözler söyleyerek tekrar huzursuzluk çıkardığını, eşinin bu hareketleri ve sözlerine karşılık psikolojisinin bozuk olduğunu bildiği için şiddet uygulamadığı gibi baskı da yapmadığını, iki ay geçtikten sonra eşinin tekrar evini terk ederek annesinin yanında kalmaya başladığını, annesinin evinde iki ay kadar kaldıktan sonra boşanma davası açtığını, boşanma davasından bir hafta sonra hukuki olanaklarından yararlanabilmek için ... Kadın Sığınmaevi'ne yerleşerek burada kalmaya başladığını, boşanma davasının ilk duruşmasında eşinden boşanmak istemediğini söylediğini, daha sonrasında zorla güzellik olmayacağını anlayınca 17.04.2012 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıklarını, oğullarının velayetinin kendisine verildiğini, eşi ile son olarak boşandıktan iki ay kadar sonra Haziran ayı içerisinde çocuklarını görmek için kendisine mesaj attığında görüştüğünü, eşini arayarak “Gel çocuğu gör, annenin evinde kal, istersen çocuk bir hafta sende kalsın.” dediğini, eşinin ise kendisine “Ben seni görmek istemiyorum, bacaksız, ben ...’ya gelmeyeceğim, ailemi de istemiyorum” dediğini, bir daha kendisi ile görüşmediğini, 16.08.2012 tarihinde oğluyla kahvaltı yaptığını, onu internet kafeye bıraktığını, eşinin annesinin oturduğu sokaktan geçmek istemediği için bir arka sokaktan otobüse binerek çarşıya gitmek maksadıyla olay yeri olan otobüs durağına gittiğini, eşi ... ile baldızı katılan ...'in otobüs durağında beklediklerini gördüğünü, eski eşinin kız kardeşi katılan ...'in kendisini görünce “Cüce,cüce” diye bağırdığını, duymazlıktan gelerek cevap vermediğini, katılan ...'in bunun üzerine eski eşine hitaben “Bak senin şerefsiz nereye gidiyor” dediğini, bunun üzerine 15-20 metre ilerisindeki eski eşi ... ve ...’ya doğru yürüyerek “Bak ... benim seninle bir işim yok. Sen neden bağırıp hakaret ediyorsun benim bir sorunum olursa ...le konuşurum.” dediğini, bunun üzerine katılan ...'in kendisine “Sen benim ablamın hayatını kararttın, ablamla görüşmeyeceksin, ablam seninle konuşmak istemiyor, ...tir git” dediğini, bunun üzerine eski eşi ...’e “Bak Meral ... geldi. Çocuğu al gezdir. Çocuğun gönlünü al. Çocuk rüyasında sen sayıklıyor.” dediğini, bu sırada bir metre kadar yanına yaklaştığı katılan ...'in elindeki çantayı kendisine doğru sallayarak ensesine vurduğunu, çantasından ne olduğunu göremediği sivri uçlu bir şeyi sağ eline batırdığını, sağ kolunu pazı iç kısmından sıktığını, bunun üzerine sağ arka cebinde taşıdığı açılır kapanır bıçağı çıkartarak açtığını ve katılan ...'e doğru birkaç kez salladığını, katılan ...'in bıçak darbeleriyle yaralanınca kenara çekildiğini, kız kardeşinin yaralandığını gören eski eşi ...in yerden aldığın taşı kendisine fırlattığını, ancak isabet ettiremediğini, katılan ...'in ablasına “Abla kaç, kaç” diyerek itekleyince ...’in elindeki bıçağın üzerine düştüğünü ve boynundan yaralandığını, ... yaralanınca ...’in de kendisini iteklediğini ...in üzerine düştüğünü, bıçağın elinden düştüğünü, yere düşen bıçağı almak isteyen ...’den atik davranarak yerdeki bıçağı aldığını, yerde yatan ...’e doğru birkaç kez salladığını, ... yaralanınca ve elindeki bıçakta kan görünce panikleyerek olay yerinden kaçtığını, olay yerinden kaçarken ...’nın ayakta “Polis, polis” diye bağırdığını, olay yerinden kaçtıktan sonra olay yerinin yakınında bulunan boş arsada yattığını, 17.08.2012 tarihinde olayda kullandığı bıçakla teslim olduğunu, eski eşi ... ve kız kardeşi ...’yı kendini korumak için bıçakladığını, kendilerini yaralamak ya da öldürmek gibi kastının olmadığını, olayın katılan ...’in kendisine hakaret ederek saldırması üzerine başladığını, eşinin kardeşi ... ...'in boşanma aşamasında kendisini tehdit ettiğini, dövdüğünü, korktuğu için şikâyetçi olmadığını, ...’ın kendisine tekrar zarar vereceğinden korktuğu için üzerinde kendisini korumak amacıyla bıçak taşıdığını, eşini hiçbir şekilde ölümle tehdit etmediğini, evliyken şiddet uygulamadığını, ilk eşinin psikolojik sıkıntılarından dolayı kendisinden boşanmak istediğini düşündüğünü, daha sonra fiziki olarak kendisini beğenmediğini ve bu yüzden boşanmak istediğini anladığını,
Savcılıkta ve tutuklanması amacıyla sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde benzer şekilde; olay tarihinde oğlunu internet kafeye bırakıp gidip kendisine bisiklet alacağını, kahvaltıyı yaptıktan sonra oğlunu internet kafeye bıraktığını, eski eşinin sokağından geçmemek için bir üst sokaktan otobüs durağına yöneldiğini, sokaktan durağa çıkınca boşanmış olduğu eski eşi ... ve baldızı katılan ...'i durakta otobüs beklerken gördüğünü, aynı anda onların da kendisini gördüğünü, baldızı ...’in kendisini kastederek ve ablasına dönüp “Cüceye bak cüceye” dediğini, kendisine bir cevap vermediğini, ancak eski eşi ...’e müşterek çocukları Berşan’ı kastederek “Niye oğlumuzla ilgilenmiyorsun? Çocuk her gün uykusunda seni sayıklıyor. Anne diye uykusundan uyanıyor” dediğini, eşinin cevap vermediğini, baldızı ...’in “Şerefsiz git buradan” dediğini ve elindeki çantayla ense köküne vurduğunu, baldızının bu hareketinden sonra eski eşinin de kendisine saldırmaya başladığını, ikisinin de kolunu sıkmaya başladıklarını, hatta eski eşinin çantasından çıkardığı sivri uçlu bir metalle sağ elinin baş ve işaret parmağının arasına batırmak suretiyle yaraladığını, bu sırada kayınbiraderinin tehditlerinden dolayı kendini savunmak için yanında bulundurduğu bıçağı cebinden çıkarmaya yeltendiğini, çıkaramadığını, bu sırada eski eşi ve baldızının kendisine saldırmaya devam ettikleri için sırf baldızının kendisinden uzaklaşması amacıyla için bıçağı çıkarttığını, baldızının kollarına batırdığını, baldızının eski eşini itince eski eşinin ayağının takıldığını, elindeki bıçağın üzerine doğru düştüğünü ve boynunun yaralandığını, bıçağın ucunda kan görünce kendini kaybettiğini, ondan sonrasını çok net hatırlamadığını, ancak kendine saldırmaya devam ettikleri için ve çantalarından bıçak çıkartıp kendisini sırtından bıçaklayabilirler düşüncesiyle eski eşine 3-4 defa daha vurduğunu hatırladığını, üstünde kan görünce olay yerinden kaçtığını, bir gece köprü altında yattığını, ertesi gün teslim olduğunu, yaraladığı eski eşi ... ile baldızı ...’nın öz amcasının çocukları olduğunu, aynı mahallede oturduklarını, aralarında iki sokak olduğunu, olaydan iki gün önce de eşini mahallenin penye satan yerinde gördüğünü, istese ve kastı öldürmek olsa o zaman bu şekilde davranabileceğini, boşandıktan sonra birkaç kez karşılaşmalarına rağmen hiçbir hareketinin olmadığını, ancak olay tarihinde baldızının tahrikleri nedeniyle olayın yaşandığını, kendilerini takip etme ve öldürme kastının olmadığını, tesadüfen karşılaştıklarını, suça konu bıçağı boşandıktan sonra kayınbiraderi kendisini ölümle tehdit ettiğinden dolayı kendisini korumak amacıyla satın aldığını, eşinin çocuklarının ölümünden çok etkilendiğini, eşinden boşanmak istemediğini, ancak eski eşinin ağabeyi ve öz amcasının oğlu olan ...’ın dükkânını basarak kendisiyle kavga etmesi ve öldüreceğini söylemesi sonucunda boşanmak zorunda kaldığını, raporunda görülen yatay seyirli, kesikli halka biçimindeki yara izlerinin yaklaşık bir ay önce ...’ın dükkânını basıp ablası ile ilgili boşanma masraflarını kendisinin vermesini istedikleri için ayaklarına vurdukları sırada olduğunu, korktuğundan dolayı şikâyetçi olamadığını,
Mahkemede; olay günü sabah kalktığını, oğluyla kahvaltı yaptığını, oğluna ... hediyesi bisiklet alacağını, oğlunun “Ben de geleceğim, beni de internet kafeye bırak” dediğini, eşinin oturduğu sokakla aralarında 250 metre, baldızıyla oturduğu sokakla 100 metre mesafe olduğunu, aynı mahallede oturduklarını, o yüzden onların sokağından geçmek istemediği için bir sokak arkadan geçtiğini, oradan durağa gittiğini, durağa gittikten sonra eşi ve baldızının durağa geldiğini, eşi Meral'in “Cüce cüce, cüceye bak, şerefsiz” dediğini, kendisinin de dönerek “Neden küfrediyorsun? Sen benden ne istiyorsun? Bak ... geldi, çocuğuna annelik görevin varsa onu yap.” dediğini, “Şerefsiz, o da senin gibi piçtir” dediğini, arkasına döndüğünü, baldızının çantayla kafasına, ensesine yapıştırdığını, yapıştırdıktan sonra yaka paça ikisinin birlikte kendine sarıldıklarını, ikisinin bir anda giriştiklerini, sonra eşinin biraz uzaklaştığını, eline taş aldığını, taşı attığını, kafasına denk geldiğini, taşı attıktan sonra eşinin yere düşüp kalktığını, sonrasında baldızının elindeki çekiç benzeri şeyle kendisine saldırdığını, sağ el parmak arasından yaralandığını ve kan geldiğini, o anda dengesini yitirdiğini, birlikte tekrar saldırdıklarını, sonra ne olduğunu bilmediğini, eşine karşı herhangi bir tehdit ya da benzeri bir şeyinin olmadığını, zaten amcasının kızı olduğunu, normalde sağ elini kullandığını,
Bozmadan sonra Mahkemede; önceki savunmalarını aynen tekrar ettiğini, bozmaya uyulmasına karar verilmesini talep ettiğini,
Savunmuştur.
Tahrik kelimesi, sözlüklerde hareket hâlinde olmayan bir şeyi harekete geçirme, kımıldatma, kışkırtma olarak tanımlanmıştır. (Türk Dil Kurumu Güncel Sözlüğü, Kubbealtı Lugati.)
İnsanın dış dünyaya yansıyan davranışlarını esas alan ceza hukuku, onun davranışlarında iç dünyasının, o anki ruh hâlinin ve genel psikolojik özelliklerinin önemi bulunduğunu kabul ederek bu psikolojik durumlara belli bir hukuki değer vermektedir. Bu itibarla modern ceza hukuku sadece işlenen suçu değil, suçun işlenmesinde etkili olan nedenleri göz önünde bulundurarak cezalandırma yoluna gitmektedir. (Devrim ..., Yeni Türk Ceza Kanunu'nda Haksız Tahrik, AÜHFD, 2004, C. 54, ....225.)
Haksız hareketin kişi üzerinde ve onun psikolojik aleminde bir tepki doğuracağını kabul eden modern ceza hukuku, failin bu durumunu değerlendirmekte, cezai sorumluluğunu azaltan bir sebep olarak görmektedir. Failin bu subjektif durumuna önem veren çeşitli ülkelerin ceza kanunlarında, failin cezasında belli oranlarda indirim yapılması esası kabul edilmiştir. (M. Muhtar Çağlayan, Yargıtay İçtihatları Işığında Haksız Tahrik üzerine Bir İzah Denemesi, ... Dergisi, Ocak –Şubat, 1982, ....1, ....14.)
Bu düşünceden hareketle 5237 sayılı TCK'nın 29. maddesinde de haksız tahrik;
"Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir" şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sâdır olmalıdır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda, 765 sayılı Kanun'da yer alan "ağır – hafif tahrik" ayırımına son verilerek; tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından makul bir indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlememesi önemlidir. Mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, gerek fail, gerekse mağdurun karşılıklı haksız davranışlarda bulunması hâlinde, tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez. Ancak maruz kaldığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hâl almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına haksız bir nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir.
Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı hâlinde, fail ve mağdurun yek diğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği göz önünde tutulmalı, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması hâlinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.
Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
Sanık ... ile inceleme dışı ... (Çoban)’in 05.10.2001 tarihinde resmî nikâhla evlendikleri, 11.07.2012 tarihinde boşandıkları, katılan ...’nın sanığın baldızı olduğu, aynı zamanda sanık ... ile katılan ... ve inceleme dışı katılan ... ... ( Çoban)’in öz amca çocukları oldukları, aynı mahallede oturdukları, inceleme dışı katılan ...'in boşanma davası süresince ... ve ... Kadın Sığınmaevi'nde kaldığı, 2012 yılı Temmuz ayının sonunda ...’ya ailesinin yanına geldiği, 16.08.2012 tarihinde saat 11.10 sıralarında katılan ... ve inceleme dışı katılan ...'in Cumhuriyet Mahallesi, 5010 Sokak ile 75.Yıl Bulvarı’nın kesiştiği yerde dolmuş durağında minibüs beklerken sanıkla karşılaştıkları, sanığın inceleme dışı katılan ... ile konuşmak istediğini söylediği, Meral'in konuşmayı kabul etmemesi üzerine, sanığın üzerinde taşıdığı arka cebinde bulunan sustalı olarak tabir edilen kesici kısmı 8 cm, sap kısmı 12 cm olan bıçağı çıkardığı, katılan ...'in inceleme dışı katılan ...’e “Abla kaç” dediği ve sanığın elini tuttuğu, sanık bıçağı kendisine doğru sallayınca katılanın korkup elini bıraktığı, bunun üzerine sanığın inceleme dışı katılan ...'e bıçakla ilk olarak göğsüne vurduğu ve ...in yere düştüğü, Meral'i yerde de vücudunun çeşitli yerlerinden bıçaklamaya devam ettiği, katılan ...'in sanığı itekleyerek ablası inceleme dışı katılan ...’i kurtarmaya çalıştığı sırada sanığın katılanı bir kez bıçaklayarak sağ alt kadranda 4x5 cm’lik batına nafiz kesi oluşturmak suretiyle kolon yaralanmasına ve hayati tehlike geçirmesine sebebiyet verecek şekilde yaraladığı, daha sonra inceleme dışı katılan ...’i bıçaklamaya devam ederek boyun solu, köprücük kemiği üstü, koltuk altı ve sol elinden çok sayıda yaralayarak boyun solu, köprücük kemiği üstü ve koltuk altındaki yaralanmaların ayrı ayrı hayati tehlike doğurmasına sebebiyet verecek şekilde yaraladığı, sanığın olay yerinden kaçtığı, katılan ... ve inceleme dışı katılan ...'in çevredeki vatandaşların yardımı ile hastaneye götürüldükleri, sanığın da olaydan bir gün sonra 17.08.2012 tarihinde saat 22.00 sıralarında suçta kullandığı sustalı bıçak ile gelip teslim olduğu olayda;
Sanığın haksız tahrik hükmünden faydalanmaya yönelik olarak aşamalarda savunmasında ileri sürdüğü katılan ...'in kendisine hakaret ettiği yönündeki iddialarına ilişkin olarak soruşturma aşamasında 17.08.2012 tarihinde saat 22.25’de polis tarafından düzenlenen tutanakta ve soruşturma aşamasında alınan savunmalarında ; kendisine “Cüce, şerefsiz” diye bağıranın baldızı katılan ... olduğunu, ayrıldığı eski eşi inceleme dışı ...in kendisine herhangi bir küçük düşürücü söz söylemediğini, kovuşturma aşamasında duruşmada bu sözleri söyleyen kişinin eski eşi inceleme dışı katılan ... olduğunu beyan ederek çelişkili savunmalarda bulunduğu, katılan ... ve inceleme dışı katılan ...'in olayın mağdurları olmakla birlikte, aynı zamanda birbirlerinin olaylarının tanığı oldukları, aşamalarda istikrarlı, özde değişmeyen ve olayın oluşu ile uyumlu anlatımlarında, sanığın boşanma konusunu konuşmak istediğini söyledikleri, sanığın savunmalarında da olay günü boşanma ve çocuk konusunda eski eşi inceleme dışı ...le konuşmak istediğini, hatta kendisinin boşanmak istemediğini, zorla boşanmak zorunda kaldığını beyan ettiği, kendisiyle konuşmak istememesine öfkelenen sanığın asıl hedefi eski eşi inceleme dışı katılan ...’i üzerinde taşıdığı bıçakla defalarca bıçaklayarak hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmasına sebep olduğu, ablasını kurtarmaya çalışan katılan ...’yı da bir bıçak darbesiyle hayati tehlike geçirecek şekilde kasten yaraladığı, katılan ... ...'dan sabit olan ve sanığa yönelen herhangi bir haksız fiil bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme kararına konu hükmün sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanmamasına ilişkin gerekçesinin isabetli olduğuna, diğer yönleri usul ve yasaya hükmün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.04.2014 tarihli ve 106-145 sayılı direnme kararına konu hükmün sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanmamasına ilişkin gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Diğer yönleri usul ve yasaya hükmün ONANMASINA,
3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.