Esas No: 2019/410
Karar No: 2022/307
Karar Tarihi: 28.04.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/410 Esas 2022/307 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2019/410 E. , 2022/307 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 15. Ceza Dairesi
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanık ...'in beraatine ilişkin ... 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.02.2012 tarihli ve 76-82 sayılı hükmün katılan vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 13.11.2013 tarih ve 20484-17437 sayı ile;
"Sanığın, borçlu ... vekili sıfatıyla 2007 yılında ... 9. İcra Müdürlüğünde yürüttüğü toplam 145 adet dosyada müvekkili kurum tarafından kendisine yetki ve talimat verilmediği hâlde, 30.09.2009 tarihinden 09.10.2009 tarihine kadar toplam 1.094.253,80 TL tahsil ettiği, bilahare müvekkili Kurumun hesabına 10.11.2009 tarihinde 142.110,55 TL, 11.11.2009 tarihinde 137.046,73 TL yatırdığı, bakiye kısmını ise müvekkili Kuruma vermeyerek haksız menfaat sağladığı ... olayda;
Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde açığa çıkarılması bakımından; sanığın, katılan ... Müdürlüğünde kaç yıldır avukat olarak çalıştığı, şikâyete konu takip dosyalarında vekâletnamesinin ve yetkisinin bulunup bulunmadığı, takip ettiği dosyalarda avukatlık ücretinin ne şekilde belirlendiği ve dosya başına ne kadar olduğu, yaptığı takip masraflarının miktarının ve ne miktar üzerinde hapis hakkı olduğunun tespiti yapılıp ilgili belgeler toplandıktan sonra dosyanın alanında uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek belirlenen konularda rapor alınmadan taraflar arasında görülen avukatlık ücretine ilişkin ... 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/428 esas sayılı dosyasındaki bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan ... 4. Ağır Ceza Mahkemesince sanığın TCK'nın 155/2, 43/1, 62, 52/2, 53/1 ve 51/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay 25 gün hapis ve 2.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, ertelemeye ve hak yoksunluğuna ilişkin verilen 07.04.2015 tarihli ve 48-55 sayılı hükmün sanıklar müdafisi ve katılan vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 22.04.2019 tarih ve 4015-4149 sayı ile erteleme ve hak yoksunluğu bakımından düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 18.05.2019 tarih ve 195767 sayı ile;
"Sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan eksik inceleme ile hüküm kurulup kurulmadığı hususu itirazımızın özünü oluşturmaktadır.
…
Ceza yargılamasının amacı, usul kurallarının öngördüğü ilkeler doğrultusunda somut gerçeğin her türlü kuşkudan uzak bir biçimde kesin olarak saptanmasıdır. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle hüküm kesinleşinceye kadar, inceleme olanağı bulunan kanıtların ele alınıp değerlendirilmesi gerekir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşmesi için, öne sürülen ve olaya ışık tutabilecek nitelikteki tüm kanıt ve belgelerin araştırılıp tartışılması zorunludur.
Somut olayda sanık avukat tüm yargılama boyunca katılan Kurumdan vekâlet ücreti alacağı bulunduğunu iddia ettiğinden öncelikle sanık avukatın katılan Kurum adına takip ettiği ... ve işlemler için yaptığı masraflar ile emek ve mesaisine karşı hak ettiği vekâlet ücretinin net olarak belirlenmesinden sonra uhdesinde tuttuğu para miktarı ile karşılaştırılıp sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine bu husus araştırılmadan, eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizliği nedeniyle Yerel Mahkeme hükmünün bozulması gerektiği," görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 17.06.2019 tarih ve 4698-6722 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında katılan Kurumun vekili sıfatıyla takip ettiği 45 dosyada kendisine masraf verilmesine rağmen tebligat pullarını vermeyerek borçlulara ödeme emri gönderilmesini sağlamadığından takiplerin işlemsiz kalmasına neden olmak suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu işlediğinden bahisle açılan kamu davasında verilen beraat hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle;
1- Avukat olan sanık hakkında hapis hakkının uygulanma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği,
2- Hapis hakkının uygulanma şartlarının gerçekleşmediği sonucuna ulaşılması hâlinde sanığın eyleminin hukuki niteliğinin belirlenmesi,
Hususlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yapılan müzakere sırasında bazı Ceza Genel Kurulu Üyelerince avukat olan sanık hakkında hapis hakkının uygulanma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılmasından önce sanığın eyleminin hukuki niteliğinin belirlenmesi gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine öncelikle bu konu değerlendirilmiştir.
İncelenen dosya kapsamından;
... Barosu Başkanlığının 23.11.2009 tarihli ve 18404 sayılı yazısına göre; sanık Avukat ...'in ... Barosunun 13611 sicil numarasında kayıtlı üyesi olduğu,
Katılan ... ile sanık Avukat ... arasında ilgili dava ve icra takiplerini yürütmek, hukuki konularda görüş almak üzere imzalanan 15.11.2005 tarihli "Avukatlık Sözleşmesi"nin;
"Sözleşmenin konusu" başlıklı 2. maddesinde; "Avukata, ... ili ve ilçelerindeki mahkemeler ve icra müdürlüklerinde Kurum tarafından verilecek hukuk, ceza davaları ve icra takipleri ile karşılık dava ve mütalaa gibi hukuki işler sözleşmenin konusunu teşkil etmektedir.
Avukat bu işleri;
a) İcra takiplerinde itiraz, şikâyet, itirazın iptali, menfi tespit, istihkak iddiası, icra ceza gibi işlemler de dahil olmak üzere asıl alacağın tüm fer'ileri ile birlikte tamamen tahsiline kadar,
b) Hukuk ve ceza davalarında temyiz aşaması dahil karar kesinleşinceye kadar, yürütecektir.
...
Avukata bu işleri yapmak için sulh, kabul, feragat ve ahzu kabz yetkisi hariç olmak üzere umumi vekaletname verilecektir.",
"Ücret" başlıklı 3. maddesinde; "Avukata;
a) 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168 inci maddesine dayanılarak Türkiye Barolar Birliğince hazırlanan ve Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 'Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi' ile belirlenen kamu kurum ve kuruluşlarıyla özel kişi ve tüzel kişilerin sözleşmeli avukatlarına ödeyecekleri miktar esas alınarak yürürlükte olan tarife uyarınca 500 YTL aylık ücret ödenecektir.
b) Kurum alacakları asıl alacak, faiz ve masrafları ile birlikte tahsil edildikten sonra, mahkemece ve icra dairesince hükmedilip tahsil edilen avukatlık ücretinin tamamı ödenecektir.
c) Yeni Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerinde yer alan arttırılmış aylık avukatlık ücretlerinin yürürlük tarihini takip eden ay başından itibaren, arttırılmış miktarlar esas alınarak ödeme yapılır. Aylık ücretler her ayın birinci günü, vergi ve sair kanunlar gereğince yapılması gereken tevkifat ve kesintiler düşüldükten sonra ödenecektir.
d) Mahkemece hükmedilen ve karşı taraftan tahsili gereken avukatlık ücreti ise tahsilatın gerçekleştiği ayı takip eden ayın ilk haftası içinde herhangi bir kesintiye tabi tutulmaksızın % 70'i Avukata ödenecek olup kalan % 30'luk miktar Genel Müdürlük Avukatlarına dağıtılmak üzere emanet hesabına aktarılacaktır. Avukata yapılan bu gibi vekalet ücreti ödemelerinin vergi, resim, harç v.b. gibi kanuni mükellefiyetleri avukata aittir.
e) Avukat, sözleşmenin feshi gerekli görülen hallerde Kurumca dosyanın geri alınması, istifa nedenleriyle dosyaların iade edilmesi, sözleşmenin yenilenmemesi hallerinde emeği geçse bile, henüz tahsil edilmemiş olan avukatlık ücretinden herhangi bir hisse talep etmeyecektir.",
"Avans ve harcırah" başlıklı 4. maddesinde; "Avukat dava ve icra masraflarını kendisi yapacaktır. İşlerin gerektirmesi hâlinde Kurum tarafından Avukata mahkeme giderleri ve seyahat masrafları için ihtiyaca yetecek miktarda avans verilir. Avukat her türlü avansı Kurumdan alır. Mahkeme ve icra masrafları sarf evrakı ve seyahat masraflarına ait belge ve beyannameler Kurum genelge ve talimat hükümleri dahilinde mahsubu yapılmak üzere Avukat tarafından Kuruma ibraz edilir...",
"İşlerin takibine ilişkin usul ve esasları" başlıklı 5. maddesinde;
"a) Dosyalar Avukata Hukuk Müşavirliğince zimmet karşılığı teslim edilip, zimmet karşılığı geri alınacaktır. Avukat, takip ettiği dava ve icra dosyalarının düzenli tutulmasından, gelen ve giden evrakın kayıt ve saklanmasından sorumludur. Dosyaların Kurumca her zaman geri alınması mümkündür. Dosyaların geri alınması hâlinde Avukat herhangi bir hak talep edemez.
b) Avukat tarafından takip edilen işler Kurumca her zaman denetlenebilir. Avukat Kurumca istenilen bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür.
c) Avukat, Kurumdan gönderilecek veya diğer kurum ve kuruluşlardan alınacak yazıları ilgili dosyada saklamak ve 3'er aylık dönemlerde davaların ve icra takiplerinin mevcut durumları hakkında Hukuk Müşavirliğine rapor vermek zorundadır.
d) Avukat tarafından açılan davalar ve başlatılan icra takipleri, dava ve icra esas defterine kaydolmak üzere, Hukuk Müşavirliğine derhal bildirilecektir.
e) Avukat, kendisine verilen dava ve icra takipleri ile ilgili dilekçelerin, bilirkişi raporlarının, diğer belgelerin ve duruşma zabıtlarının birer örneğini dosyasına konulmak üzere Hukuk Müşavirliğine en kısa süre içinde verecektir.
...
l) Avukat tarafından takip edilen ilamlı ve ilamsız icra takiplerinden dolayı icra veznelerine borçlularca yatırılan paralar geciktirilmeden genelge ve talimat hükümleri doğrultusunda Kurumca icra veznelerinden çekilir. Avukat haricen Kurum adına tahsilat yapamaz.
...
p) Dava ve icra takipleri konusunda bilgi ve belge gerekli olması hâlinde Avukat süre belirtmek suretiyle Kuruma yazılı olarak başvuracaktır.
…",
Şeklinde hükümlerin yer aldığı,
... 11. Noterliğince düzenlenen 17.01.2006 tarihli ve 647, 17.01.2007 tarihli ve 778, 21.06.2007 tarihli ve 7846 ile 11.06.2009 tarihli ve 7371 yevmiye numaralı umumi vekâletnamelere göre; vekâlet veren katılan ... tarafından, sanık Avukat ...'in katılan Kurumun leh ve aleyhine açılmış veya açılacak bilumum dava, icra ve her türlü takiplerden dolayı mahkemeler, meclisler, daire ve müesseselerin her kısım ve derecesinde her sıfat, şekil ve surette katılan ... temsile yetkili kılındığı, 17.01.2006 tarihli ve 647 yevmiye numaralı ilk vekâletnamede ahzu kabz yetkisinin bulunmadığı ancak daha sonra verilen diğer vekâletnamelerde ahzu kabz yetkisinin verilmiş olduğu,
Katılan Kurum Hukuk Müşavirliğinin;
17.03.2006 tarihli ve 4562 sayılı yazısı ve ekindeki teslim tutanağına göre; idari para cezası ve fazla ödemelere ilişkin 7 adet dosyanın ... Türker tarafından sanığa,
17.03.2006 tarihli ve 4564 sayılı yazısı ve ekindeki teslim tutanağına göre; idari para cezası ve fazla ödemelere ilişkin 6 adet dosyanın ... Türker tarafından sanığa,
17.03.2006 tarihli ve 4568 sayılı yazısı ve ekindeki teslim tutanağına göre; idari para cezası ve fazla ödemelere ilişkin 66 adet dosyanın ... Türker tarafından sanığa,
08.01.2007 tarihli ve 4267 sayılı yazısı ve ekindeki teslim tutanağına göre; fazla ödemelere ilişkin 11 adet dosyanın şef ... Özbıyık tarafından sanık adına sekreterine,
02.02.2007 tarihli ve 36726 sayılı yazısı ve ekindeki teslim tutanağına göre; fazla ödemelere ilişkin 85 adet dosyanın şef ... tarafından sanık adına sekreter...'a,
29.06.2007 tarihli ve 222835 sayılı yazısı ve ekindeki teslim tutanağına göre; idari para cezalarına ilişkin 14 adet dosyanın şef ... tarafından sanığa,
20.07.2007 tarihli ve 58906 sayılı yazısı ve ekindeki teslim tutanağına göre; fazla ödemelere ilişkin 50 adet dosyanın sanık adına sekreter...'a,
30.07.2007 tarihli ve 259594 sayılı yazısı ve ekindeki teslim tutanağına göre; idari para cezası ve fazla ödenen işsizlik ödeneğinden kaynaklanan kurum alacağının tahsiline ilişkin 57 adet dosyanın şef ... tarafından sanığa,
16.10.2008 tarihli ve 359085 sayılı yazısı ve ekindeki teslim tutanağına göre; fazla ödemelere ilişkin 60 adet dosyanın şef ... tarafından sanığa,
18.06.2008 tarihli ve 213066 sayılı yazısı ve ekindeki teslim tutanağına göre; idari para cezaları ve fazla ödemelere ilişkin 34 adet dosyanın sanık adına Av. ... Kambak'a,
16.10.2008 tarihli ve 359085 sayılı yazısı ve ekindeki teslim tutanağına göre; idari para cezaları ve fazla ödemelere ilişkin 38 adet dosyanın şef ... tarafından sanık adına Av. ... Kambak'a,
12.11.2008 tarihli ve 391558 sayılı yazısı ve ekindeki teslim tutanağına göre; idari para cezaları ve fazla ödemelere ilişkin 174 adet dosyanın sanık adına Av. ... Kambak'a,
26.05.2009 tarihli ve 233411 sayılı yazısı ve ekindeki teslim tutanağına göre; idari para cezalarına ilişkin 5 adet dosyanın şef ... tarafından sanığa,
İmza karşılığında teslim edildiği ve dosyaların safahatı ile sonucundan imzalanan Avukatlık Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde bilgi aktarılmasının istenildiği,
Sanık tarafından katılan Kurum İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığına hitaben düzenlenen;
Bila tarihli yazıda; ... 9. İcra Müdürlüğünde 121 adet ilamsız icra takibi açıldığı, katılan Kurum adına 1.034,55 TL harcama yapıldığı, açılması gereken 150 kadar icra takibi ve derdest icra takiplerinde yapılması gereken harcamalar da dikkate alınarak 1.034,55 TL masraf, 1.000 TL avans ve tahakkuk eden ancak ödenmeyen alacakların ödenmesinin istenildiği,
Bila tarihli diğer bir yazıda; 03.03.2006 tarihinde tarafına 1.000 TL avans verildiğini ancak kendisinin icra takipleri nedeniyle toplam 1.035,35 TL harcama yaptığını belirterek diğer icra takiplerinde kullanılmak üzere 2.000 TL avans talebinde bulunduğu, ayrıca yeni banka hesap numarası bilgisinin de katılan Kuruma bildirildiği,
Yine bila tarihli başka bir yazıda; ... 9. İcra Müdürlüğünde 10.11.2009 tarihinde açılan 50 adet ilamsız icra takibi nedeniyle katılan Kurum adına yapılan 577,50 TL harcamanın ödenmesinin istenildiği,
Katılan Kurum Hukuk Müşavirliğince sanığa hitaben düzenlenen 18.03.2009 tarihli ve 130292 sayılı yazıda; katılan Kurumun muhasebe ve banka işlemlerinde yapılan değişiklikler nedeniyle yapılan icra takipleri sonucu tahsil edilen tüm katılan Kurum alacaklarından;
1- 4447 sayılı Kanun gereği verilen idari para cezalarının ... Bankası Bakanlıklar Şubesi 3665789-502 numaralı cari işlemler hesabına,
2- Fazla ödenen işsizlik ödeneklerinin ... Bankası ... Kurumsal Merkez Şubesi 00158007292767825 numaralı hesabına,
3- 4904 sayılı Kanun gereği verilen idari para cezalarının ... Bankası Bakanlıklar Şubesi 3665789-5002 numaralı cari işlemler hesabına,
4- Özürlü istihdam etmeyen işverenlere verilen idari para cezalarının ... Bankası Bakanlıklar Şubesi 3667485-5002 numaralı cari işlemler hesabına,
5- Eski hükümlü istihdam etmeyen işverenlere verilen idari para cezalarının ... Bankası Bakanlıklar Şubesi 3667486-5002 numaralı cari işlemler hesabına,
6- Vekâlet ücretlerinin katılan Kurum avukatlarına dağıtılması gereken kısmının ise ... Bankası Bakanlıklar Şubesi 3665789-5002 numaralı cari işlemler hesabına,
Yatırılması gerektiğinin bildirildiği,
Sanık tarafından katılan Kurum Hukuk Müşavirliğine sunulan 20.10.2009 tarihli raporda; sanığın yaptığı icra takipleri sonucunda;
1- Fazla ödenen işsizlik ödeneklerinden dolayı borçlulardan tahsil edilen ve katılan Kurumun ... Bankası ... Kurumsal Merkez Şubesinde bulunan 00158007292767825 no'lu hesabına 27.587 TL'nin,
2- Fazla ödenen işsizlik ödeneklerinden dolayı borçlulardan tahsil edilen ve katılan Kurumun ... Bankası Bakanlıklar Şubesinde bulunan 3665789 no'lu hesabına 1.408,50 TL vekâlet ücreti payının,
3- İdari para cezalarından dolayı borçlulardan tahsil edilen ve katılan Kurumun ... Bankası Bakanlıklar Şubesi 3665789 no'lu hesabına 15.383 TL'nin,
4- İdari para cezaları nedeniyle yapılan takip sonucu tahsil edilen vekâlet ücreti payları nedeniyle katılan Kurumun ... Bankası Bakanlıklar Şubesinde bulunan 3665789 no'lu hesabına 592,50 TL'nin,
Yatırıldığına dair dekontların fotokopilerini katılan Kuruma ibraz ettiği,
Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre; ... AŞ'nin 13.08.2004 tarihinde özelleştirilmesi nedeniyle ... akitlerinin feshine karar verilen 154 işçinin 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un 21. maddesi uyarınca "... kaybı tazminatı" ödenmesi için katılan Kuruma müracaat ettikleri ve katılan Kurumca hesaplanan ... kaybı tazminatının hatalı ve eksik olduğundan bahisle katılan Kurum aleyhine 18.04.2005 tarihinde ... 17. ... Mahkemesinin 2005/934-1087 esas sayılı dosyalarında alacak davası açtıkları, ... 17. ... Mahkemesince davaların kabulüne ilişkin 22.01.2007 tarihinde verdiği kararlar üzerine katılan Kurum aleyhine ... 9. İcra Müdürlüğünün 2007/2442-2515 ve 2007/2568-2626 esas sayılı dosyalarında icra takibi başlatıldığı, katılan Kurum tarafından 04.06.2007 ve 31.07.2007 tarihlerinde icra dosyalarına toplam 1.379.537,58 TL yatırıldığı ve ... 17. ... Mahkemesi kararlarının da temyiz edildiği, dosyaları inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 19.07.2007 tarihinde yıllık izin ücretlerinin hesaplamaya dahil edilerek fazla alacak belirlenmesi isabetsizliğinden hükümlerin bozulduğu, bozmaya uyan ... 17. ... Mahkemesince 14.05.2009 tarihinde davaların kısmen kabulüne karar verildiği, davacılar vekilinin temyizi üzerine dosyaları inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 18.09.2009 tarihinde hükümlerin onanmasına karar verildiği, aşamalarda katılan ... Av. ...'in temsil ettiği,
Katılan Kurum Hukuk Müşavirliğince ... 9. İcra Müdürlüğüne hitaben düzenlenen 02.11.2009 tarihli ve 449067 sayılı yazıda; katılan Kurum aleyhine ... 17. ... Mahkemesinin 2005/940-2005/1087 esas sayılı dosyaları ile açılan davalar neticesinde verilen kararlar gereği davacılar vekili tarafından ... 9. İcra Müdürlüğü nezdinde başlatılan 2007/2442-2007/2646 esas sayılı icra takiplerine konu tutarların katılan Kurum tarafından ödendiği, ancak takibe esas kararların Yargıtay tarafından kısmen kabul, kısmen reddedilmesi nedeniyle hükmedilen meblağların davacılar vekili tarafından çekildiğinin öğrenildiği belirtilerek katılan Kurum lehine hükmedilen kısımlara tekabül eden meblağın yasal kesintiler yapıldıktan sonra katılan Kurum personeli ...'a ödenmesinin istenildiği,
Dosyada mevcut "... 9. İcra Müdürlüğü Dosyaları" başlıklı listeye göre; 2007/2442-2007/2646 arası olmak üzere toplam 153 dosyada 06-07-08-09.10.2009 tarihlerinde toplam 1.094.253,80 TL reddiyat yapıldığı,
Vakıfbank Adliye Sarayı Şubesinin 11.01.2013 tarihli ve 57 sayılı yazısına göre; ... 9. İcra Müdürlüğüne ait bulunan 00158007290493079 nolu hesaba ait 28.09.2009 - 30.10.2009 tarihleri arası hesap ekstresinin incelenmesinde;
01.10.2009 tarihinde 98.430,03 TL'nin 14005 no'lu çek ile tanık...'a,
02.10.2009 tarihinde 38.386,88 TL'nin 14008 no'lu çek ile sanığa,
07.10.2009 tarihinde 154.505,03 TL'nin 14012 no'lu çek ile takastan,
07.10.2009 tarihinde 189.013,03 TL'nin 14013 no'lu çek ile takastan,
07.10.2009 tarihinde 156.113,64 TL'nin 14015 no'lu çek ile sanığa,
08.10.2009 tarihinde 233.459,90 TL'nin 14018 no'lu çek ile sanığa,
09.10.2009 tarihinde 232.794,17 TL'nin 14021 no'lu çek ile sanığa,
Ödendiği,
... Bankası Bakanlıklar Şubesinin 15.10.2010 tarihli ve 1839-13 sayılı yazısına göre; katılan Kurumun 3665789-5011 nolu hesabı için yapılan araştırmada 10.11.2009 ile 17.11.2009 dönemi arası sanık tarafından 852.742,50 TL para aktarıldığı, sanığın aynı hesaba 20.11.2009 tarihinde de 49.658,31 TL para aktarımında bulunduğu,
Katılan Kurum Hukuk Müşavirliğinin 04.11.2009 tarihli ve 452693 sayılı yazısına göre; ... 9. İcra Müdürlüğünün 2007/2442-2007/2646 esas sayılı dosyalarında bekletilen katılan Kuruma ait tutarların katılan Kuruma bilgi verilmeden ve bir görevlendirilme de yapılmadığı hâlde 06.10.2009 tarihinde çekildiği, bu konu ile ilgili çekme tarihinden itibaren bir ay geçmesine rağmen bilgi verilmediği, 20.10.2009 tarihli takip edilmekte olan icra takiplerine ilişkin raporda bu konuda hiçbir bilginin de yer almadığı belirtilerek;
1- Katılan Kuruma ait tutarların derhal katılan Kurum hesaplarına aktarılması,
2- Takibi için görevlendirilmediği ve yetkili olmadığı icra dosyalarından katılan Kuruma ait alacağın neden çekildiği,
3- 154 adet icra dosyasının her birinden ve toplam ne kadar meblağ çekildiği,
4- Çekilen paranın katılan Kuruma ait banka hesaplarından hangisine yatırıldığı,
5- Söz konusu paranın katılan Kurum hesaplarına yatırılmamış ise bu süre içerisinde nerede tutulduğu ve ne kadar gelir elde edildiği,
Hususlarında en geç 06.11.2009 tarihine kadar belgeleri ile birlikte bilgi verilmesinin sanıktan istenildiği,
... 11. Noterliğince düzenlenen 13.11.2009 tarihli ve 15703 yevmiye numaralı azilnameye göre; katılan Kurum tarafından sanığın, ... 11. Noterliğince düzenlenen 11.06.2009 tarihli ve 7371 yevmiye numaralı umumi vekâletname ile tayin edildiği tüm vekillik yetkilerinden azledildiği, azilnamenin aynı tarihte sanığa tebliğ edildiği,
Katılan Kurum Hukuk Müşavirliğinin 19.11.2009 tarihli ve 470232 sayılı yazısına göre; katılan Kurum ile imzalanan 15.11.2005 tarihli Avukatlık Sözleşmesi ile katılan Kurumun sözleşmeli avukatı olarak görev yapmakta iken katılan Kurumun borçlu olduğu ... 9. İcra Müdürlüğünün 2007/2442-2007/2646 esas sayılı dosyalarında bekletilen tutarların katılan Kuruma bilgi verilmeden ve bir görevlendirilme yapılmadığı hâlde 30.09.2009 - 09.10.2009 tarihinde çekildiği, bir ay geçmesine rağmen katılan Kurumun bilgilendirilmediği, 20.10.2009 tarihli icra takiplerine ilişkin raporda bu konuda hiçbir bilginin de yer almadığı, gerçekleştirilen işlemlerin katılan Kurum ile imzalanan sözleşmeye, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 34, 40, 58, 62 ve 134. maddelerine, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 43. maddesine aykırılık teşkil ettiği belirtilerek sözleşmenin temeli olan güven ilişkisinin sarsıldığı kanaatine varıldığından, sanığın 13.11.2009 tarihi itibarıyla vekâletten azledildiği ve buna bağlı olarak da 15.11.2005 tarihli sözleşmenin 13.11.2009 tarihi itibarıyla feshedildiği,
... Barosu Disiplin Kurulu Başkanlığının 24.03.2011 tarihli ve 2010/214 esas sayılı kararına göre; sanık hakkında suça konu eylemlerin Avukatlık Kanunu'nun 5/a maddesinde belirtilen suçlardan olduğu gerekçesiyle aynı Kanun'un 153. maddesi gereğince tedbir mahiyetinde işten yasaklanmasına oy birliği ile karar verildiği,
Bozma üzerine yapılan yargılama sırasında;
Emekli başmüfettiş mali müşavir ve mali hesap bilirkişilerinden oluşan üç kişilik heyet tarafından sanığın yaptığı takip masrafları dikkate alınarak düzenlenen 02.06.2014 tarihli bilirkişi raporunda; sanığın ibraz ettiği masraf belgelerinin incelenmesinde;
... 9. İcra Müdürlüğünün 35 adet icra dosyasında 24.06.2009 tarihinde 299,25 TL, 49 adet icra dosyasında 24.07.2009 tarihinde 418,95 TL ve 37 adet icra dosyasında 10.07.2009 tarihinde 316,35 TL,
... 27. İcra Müdürlüğünün 17 adet icra dosyasında 03.03.2006 - 12.03.2007 tarihleri arasında 1.035,35 TL,
... 17. İcra Müdürlüğünün 59 adet icra dosyasında 27.09.2007 tarihinde 445,45 TL, 56 adet icra dosyasında 10.07.2007 tarihinde 422,80 TL, 82 adet icra dosyasında 09.07.2007 tarihinde 619,10 TL, 48 adet icra dosyasında 27.05.2007 tarihinde 362,40 TL ve 50 adet icra dosyasında 14.05.2007 tarihinde 377,50 TL olmak üzere toplam 4.341,70 TL masraf yapıldığı, ancak katılan Kurumun 14.08.2009 tarihinde 1.034,55 TL, 02.01.2008 tarihinde 1.000 TL, 20.07.2007 tarihinde 2.877,01 TL, 12.07.2007 tarihinde 1.000 TL ve 22.03.2007 tarihinde 1.000 TL olmak üzere toplam 6.911,56 TL ayrıca ödeme yaptığı, bu durumda sanığın masraf yaptığı hâlde alamadığı bir tutar olduğuna dair bir kanaate varılmasının mümkün olamadığı,... 9. İcra Müdürlüğünün 2007/2442-2007/2515 ve 2007/2568-2007/2646 esas sayılı 146 adet dosyasında sanık tarafından; 30.09.2009 tarihinde 98.430,03 TL, 01.10.2009 tarihinde 38.179,18 TL, 06.10.2009 tarihinde 351.846,20 TL, 07.10.2009 tarihinde 156.113,64 TL, 08.10.2009 tarihinde 225.138,08 TL ve 09.10.2009 tarihinde 232.787,85 TL olmak üzere toplam 1.102.494,98 TL çekildiği; sanığın katılan Kuruma 09.11.2009 tarihinde 7.539,11 TL, 10.11.2009 tarihinde 153.515,40 TL, 11.11.2009 tarihinde 137.046,70 TL, 12.11.2009 tarihinde 148.960,09 TL, 13.11.2009 tarihinde 151.437,08 TL, 16.11.2009 tarihinde 159.159,49 TL, 17.11.2009 tarihinde 107.676,74 TL ve 20.11.2009 tarihinde 49.658,31 TL olmak üzere toplam 914.802,92 TL iade ettiği, bu durumda sanığın katılan Kurum adına yaptığı tahsilatları makul süre içinde katılan Kurum hesabına aktardığının söylenebilmesinin mümkün olamadığı ve sanığın uhdesinde iade etmesi gerektiği hâlde iade edilmeyen 187.692,06 TL kaldığının kabulü gerektiği,
Hukukçu, emekli öğretim üyesi ve emekli başmüfettiş mali müşavir bilirkişilerinden oluşan üç kişilik heyet tarafından sanığın ne kadar vekâlet ücreti ve masraf talep edebileceği hususunda düzenlenen 27.10.2014 tarihli bilirkişi raporunda; ... 9. İcra Müdürlüğünün 2007/2442-2007/2515 ve 2007/2568-2007/2646 esas sayılı 146 adet icra dosyası açısından eylemin rapora konu edileceği belirtildikten sonra; "... 17. ... Mahkemesinin 2007/896-1040 esas (1018 hariç) sayılı dosyalarında Türkiye ... Kurumu davalı olup, vekilleri ise Av. ..., Av.... ve Av. ... .'dur.
Davacı vekillerince 18.04.2005 tarihinde ... kaybı tazminatı davası ikame edilmiş, kabul kararları Yargıtayca bozulmuş, bozma sonrası verilen kararlar 18.09.2009 tarihinde onanmıştır.
Konusu alacak olan ve infazı için kesinleşmesi zorunlu olmayan kararlar davacısı (alacaklısı) tarafından ilamlı icra takibine konu edilebilir. Bu durumda hüküm altına alınan miktar borçlu (davalı) tarafından dosyaya depo edilebilir/yatırılabilir. Temyiz üzerine kararın Yargıtay tarafından bozulması neticesinde oluşturulan yeni karar dosyaya ibraz edilir ve (dosyadaki paranın alacaklıya ödenmesinde sakınca olmadığını belirten hüküm veren Mahkemeden alınacak yazıyı takiben) alacaklılara ödeme yapılır. İcra İflas Kanunu'nun amir hükümleri bu doğrultudadır.
Borçlu Kurum tarafından ilk karar çerçevesinde dosyalara 04.06.2007 ve 31.07.2007 tarihlerinde ödeme yapılmıştır. Bu ödemeler ilk kararda hüküm altına alınan miktarı kapsamaktadır. Bozma sonrası oluşturulan ikinci kararda hüküm altına alınan miktarlar düşmüştür. Alacaklılar tarafından eklenen yeni karar (ikinci karar) gereği tahsilâtlar yapılmıştır. Ancak, ilk karar gereği dosyaya yatırılan/depo edilen miktarların ikinci kararda hüküm altına alınan miktarlardan yüksek olması dolayısıyla bakiye miktarlar suça konu icra dosyalarında kalmıştır. İcra dosyalarında tehiri icra talebi ve kararı bulunmamaktadır. Sanık avukat tarafından 30.09.2009 tarihinden itibaren icra dosyalarındaki bakiye miktarlar vekâletname ibraz edilerek çekilmeye başlanmıştır.
Uygulamada kurum ve kuruluşlar (elektrik, gaz ve su idareleri, telefon operatörleri, bankalar, sigorta şirketleri v.b. gibi) seri halde borçlu olduğu bu gibi dosyaların icra takibine konu edilmesi durumunda ödemelerini kendi personelleri aracılığıyla yapar, bozma sonrası alacaklıya ödeme neticesinde dosyada bakiye para var ise yine kendi personelleri aracılığıyla çekerler. Bu nevi dosyalarda avukat marifetiyle dosyaya para yatırıp çekmek durumunda vekâlet harcı ve baro pulu ödenecek olup, amaç; zaten borçlu bulunan bu dosyalarda gereksiz yere vekâlet harcı ve baro pulu için bedel ödememek suretiyle oluşacak bu giderlerden tasarruf etmektir. Katılan Kurum da bu doğrultuda hareket etmiştir. 19.10.2009 tarihli ve 659-431673 sayılı yazı ile katılan Kurumun Hukuk Müşavirliği tarafından ... 9. İcra Müdürlüğündeki suça konu icra dosyalarından bakiye miktarları çekme konusunda Kurum personeli ... görevlendirilmiş ve eylem açığa çıkmıştır. Konunun ve bu uygulamanın avukatlık hukuku açısından da irdelenmesi gereklidir. Avukat, her şartta müvekkilinin menfaatine uygun işlem ve eylemde bulunmalı, mümkün olan en az masrafla üstlendiği işi yürütmelidir. Vekili olduğu kurumun borçlu olduğu ve seri olan bu gibi dosyalarda bakiye para olduğunu öğrenen ve özen yükümlülüğüne (1136 sayılı Avukatlık Kanunu m. 34) sahip bir avukatın yapması gereken; derhal müvekkili kurumu durumdan haberdar etmek ve var ise onun talimatlarıyla hareket etmektir.
Sanık avukata ve yanında çalışan Av. Ahu Akyol'a ... 9. İcra Müdürlüğünün 2007/2442-2007/2515 ve 2007/2568-2007/2646 sayılı icra dosyalarında ödenen toplam miktar 1.102.494,98 TL'dir.
Sanık avukatın icra dosyalarından çektiği para miktarı ve tarihi ile kuruma ödeme tarihi ve miktarlarına aşağıdaki tabloda yer verilmiştir:
Tahsilat tarihi
Tahsilat miktarı
Kuruma ödeme tarihi
Ödeme miktarı
30.09.2009
98.430,03
10.11.2009
98.430,03
01.10.2009
38.179,18
10.11.2009
38.179,18
06.10.2009
12.841,51
10.11.2009
12.841,51
06.10.2009
137.046,70
11.11.2009
137.046,70
06.10.2009
148.960,09
12.11.2009
148.960,09
06.10.2009
52.997,90
13.11.2009
52.997,90
07.10.2009
98.439,18
13.11.2009
98.439,18
07.10.2009
57.674,46
16.11.2009
57.674,46
08.10.2009
101.485,03
16.11.2009
101.485,03
08.10.2009
107.676,74
17.11.2009
107.676,74
08.10.2009
15.976,31
20.11.2009
15.976,31
09.10.2009
33.682,00
20.11.2009
33.682,00
09.10.2009
199.105,85
---
---
Toplam
1.102.494,98
903.389,13
Kurumun 01.02.2011 tarihli ... Barosuna hitaben yazısında da sanık tarafından toplam geri ödenen miktarı 903.389,13 TL olarak belirtilmiştir. Şu halde aradaki fark 199.105,85 TL'dir.
Sanık avukat ... 17. ... Mahkemesinin dosyalarında davalı vekili sıfatını haiz değildir. Eş söyleyişle, davalar onun tarafından takip edilmemiştir.
Kurumun borçlu olduğu icra dosyalarından para çekme işleminin Kurum görevlileri tarafından gerçekleştirilmesi durumunda 146 x Baro Pulu + 146 x Vekalet Harcından tasarruf edilecektir. Bu miktar ise 146 x 3,75 + 146 x 2,5; (547,50 + 367,50) = 915,00 TL'dir.
Avukatlık Sözleşmesi, Kurumun borçlu olduğu dosyaları kapsamamaktadır (Avukatlık Sözleşmesi m. 3/d.). 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nda da borçlu vekili yararına ücret düzenlemesi bulunmamaktadır. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 34 ve 174. maddesinin 2. fıkrasının ikinci cümlesi gereği, sanık avukatın katılan Kurumun borçlu olduğu icra dosyalarından dolayı katılan Kurumdan alması gereken vekâlet ücreti bulunmamaktadır." şeklindeki tespitlere yer verildiği,
Hukukçu, emekli öğretim üyesi ve emekli başmüfettiş mali müşavir bilirkişilerinden oluşan üç kişilik heyet tarafından kovuşturmaya esas icra dosyaları haricindeki icra dosyalarında sanık avukatın vekâlet ücreti alacağı olup olmadığı hususunda düzenlenen 15.12.2014 tarihli ek bilirkişi raporunda; ... 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/428 esas sayılı dosyasına gönderilen ... mahkemesi dosyaları ile ... 9. İcra Müdürlüğünün 2007/2592-2631, 2007/2472-2507, 2007/2508-2591, 2007/2632-2646 ve 2007/2442-2471 esas sayılı icra dosyalarının gönderildiği,
Katılan Kurum ile sanık arasında 15.11.2005 tarihinde akdedilen Avukatlık Sözleşmesinin "Ücret" başlıklı 3. maddesinin (b) bendinin de genel kural gibi (Kurum alacakları tahsil edildikten sonra, tahsil edilen avukatlık ücretinin tamamı Avukata ödenecektir.) olması karşısında sanık avukatın katılan Kurumdan vekâlet ücreti talep edebilmesi için, onun tarafından takip edilen icra dosyalarının borcunun ödenmesi veya kesin aciz belgesinin alınması ile hitam bulması gerektiği, sadece takip başlatmanın vekâlet ücreti alacağı doğurmadığı, ... 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/428 esas sayılı dosyasında bilirkişi Avukat Bülent Turhan Gündüz'ün 31.01.2012 tarihli ve bilirkişi kurulu Avukat Suat Savaş, Avukat ... Parlak ve Prof. Dr. Veysel Başpınar'ın 03.10.2013 tarihli raporlarındaki tespitleri ve liste hâlinde yer verilen icra dosyalarına ilişkin tespitleri esas alınmakla; sanık avukatın liste hâlinde bildirilen icra dosyalarında da vekâlet ücreti alacağının bulunmadığı,
Katılan Kurum tarafından sanık aleyhinde ... 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/428 esas sayılı dosyasında açılan alacak davasının yapılan yargılaması sırasında hukukçu bilirkişi tarafından sanığın gördüğü işlerden vekâlet ücreti hak edip etmediği hususunda düzenlenen 31.01.2012 tarihli bilirkişi raporunda; sanığın mahsup konusu ettiği ve katılan Kurumun mahsup işlemine itiraz ettiği ve azil ihtarının tebliğinden önce açılmış olan derdest icra takibi dosyalarının incelendiği, bu kapsamda sanığa;
17.03.2006 tarihinde 179 adet,
01.11.2006 tarihinde 60 adet,
08.01.2007 tarihinde 11 adet,
02.02.2007 tarihinde 85 adet,
20.02.2007 tarihinde 50 adet,
25.04.2007 tarihinde 37 adet,
30.07.2007 tarihinde 57 adet,
29.06.2007 tarihinde 73 adet,
18.06.2008 tarihinde 34 adet,
22.20.2008 tarihinde 38 adet,
12.11.2008 tarihinde 174 adet,
26.06.2009 tarihinde 5 adet olmak üzere toplam 703 adet dosyanın icra takibi yapmak üzere tutanakla teslim edilmiş olduğu,
Bu dosyalardan;
17.03.2006 tarihinde teslim edilenler için 20.04.2006, 25.04.2006, 10.05.2006 ve 11.05.2006 tarihlerinde takip yapıldığı, sonuçlanmamış olan ve takipsizlik nedeniyle işlemden kaldırılan kırka yakın dosyanın 2008 yılında yenilendiği, 2009 yılında yeniden işlemden kaldırılmaları üzerine azil sonrası katılan Kurum tarafından yenilendiği,
01.11.2006 tarihinde teslim edilenler için 12.03.2007 tarihinde takip yapıldığı, sonuçlanmamış olan ve takipsizlik nedeniyle 2008 yılında işlemden kaldırılan 39 dosyanın 2010 yılında katılan Kurum tarafından yenilendiği,
08.01.2007 tarihinde teslim edilenler için 22.05.2007 tarihinde takip yapıldığı, sonuçlanmamış olan ve takipsizlik nedeniyle 2008 yılında işlemden kaldırılan 6 dosyanın 2010 yılında katılan Kurum tarafından yenilendiği,
02.02.2007 tarihinde teslim edilenler için 10.07.2007 tarihinde takip yapıldığı, sonuçlanmamış olan ve takipsizlik nedeniyle 2008 yılında işlemden kaldırılan 11 dosyanın 2010 yılında katılan Kurum tarafından yenilendiği,
20.02.2007 tarihinde teslim edilenler için 14.05.2007 tarihinde takip yapıldığı, sonuçlanmamış olan ve takipsizlik nedeniyle 2008 yılında işlemden kaldırılan otuz kadar dosyanın 2010 yılında katılan Kurum tarafından yenilendiği,
25.04.2007 tarihinde teslim edilenler için 22.05.2007 tarihinde takip yapıldığı, sonuçlanmamış olan ve takipsizlik nedeniyle 2008 yılında işlemden kaldırılan otuz kadar dosyanın 2010 yılında katılan Kurum tarafından yenilendiği,
30.07.2007 tarihinde teslim edilenler için 10.09.2007 tarihinde takip yapıldığı, sonuçlanmamış olan ve takipsizlik nedeniyle 2008 yılında işlemden kaldırılan kırka yakın dosyanın 2010 yılında katılan Kurum tarafından yenilendiği,
29.06.2007 tarihinde teslim edilenler için 26.09.2007 tarihinde takip yapıldığı, sonuçlanmamış olan ve takipsizlik nedeniyle 2008 yılında işlemden kaldırılan kırk kadar dosyanın 2010 yılında katılan Kurum tarafından yenilendiği,
18.06.2008 tarihinde teslim edilenler için 22.06.2009 tarihinde takip yapıldığı, bir kısmında tebligatların bila tebliğ döndüğü, bir kısmında tebligat yapılamadığı, dosyaların derdest olduğu,
22.10.2008 tarihinde teslim edilenler için Temmuz 2009 ayında takip yapıldığı, bir kısmında tebligatların bila tebliğ döndüğü, bir kısmında tebligat yapılamadığı, dosyaların derdest olduğu,
12.11.2008 tarihinde teslim edilenlerden için Temmuz 2009, 10.11.2009 ve 17.11.2009'da takip yapıldığı, bir bölümü için takip yapılmamış olduğu, Temmuz ayında yapılan takiplerin bir kısmında borca itiraz edildiği ancak itirazın kaldırılması ya da itirazın iptali talep edildiğine dair herhangi bir kayıt bulunmadığı, tebligatın bila tebliğ döndüğü dosyalarda adres araştırmasına dair talep bulunmadığı, bazılarında ise tebligat parçasının dönmüş olduğu ancak sonrasında yapılan bir işlem bulunmadığı,
26.06.2009 tarihinde teslim edilenler için takip yapılmamış olduğu,
Sanığın kendisine teslim edilen 703 adet dosyadan 44'ü için icra takibi başlatmamış olması, icra takibi başlatılan dosyalardan 453'ünün derdest olması ancak bu takiplerin dosyaların teslim tarihinden iki ay, beş ay, sekiz ay hatta bir yıl sonra açılmış olmaları, büyük bir kısmının takipsizlik nedeniyle işlemden kaldırılmış olması ve yenilenerek yeni esas numarası almış olmaları, tebligat aşamasında bırakılmış olmaları, borca itirazlar hakkında işlem yapılmamış olması hususlarının Avukatlık Kanunu'na ve Meslek Kurallarına aykırı olduğu ve katılan Kurumun görevin ifasında kusur ve ihmal gerekçeleriyle vekile güveninin sarsıldığı iddialarında ve vekâletten azil hususunda haklı olduğu,
Avukatlık Kanunu'nun 174/2. maddesi hükmüne göre avukat kusur veya ihmali nedeniyle azledilmiş yani azil haklı ise ücretinin ödenmesinin gerekmeyeceği, Mahkemece sanığın haklı olarak azledildiğine karar verilir ise sanığın tam ücret talep etme hakkına sahip olmadığı, ancak yaptığı işlerden dolayı emek ve mesaisi gözetilerek hak ve nesafete göre ücret isteyebileceği, Yargıtay HGK'nın 1987/3-186 esas, 957 karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi, sanığın sarf ettiği emeği, mesaisi, üstlendiği işi getirdiği durum nazara alınarak uygun bir ücretin takdir ve tayin edilmesinin hakkaniyete uygun olacağı hususunun da değerlendirilmesi gerekeceği, bu durumda sanığın sonuçlanan icra takipleri nedeniyle vekâlet ücretini ve taraflar arasındaki avukatlık sözleşmesi uyarınca aylık ücretini almış olduğu düşünüldüğünde bu hususun karşılanmış olacağı, bu kapsamda sanığın Ekim 2009 ayı vekâlet ücretinin de kendisine ödenmesinin hakkaniyete uygun olacağı, dava dosyasında mevcut olan serbest meslek makbuzu uyarınca bu miktarın azil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmek üzere 943,56 TL olduğunun tespit edildiği, sanığın tahsilat yaptığı 10 adet dosyaya ilişkin uhdesinde olduğunu bildirdiği 8.696 TL'nin de azil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle katılan Kuruma ödenmesinin gerektiği,
Katılan kurum tarafından sanık aleyhine ... 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/428 esas sayılı dosyasında açılan alacak davasının yapılan yargılaması sırasında ... ve sosyal güvenlik hukuku hesap uzmanı ile ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı öğretim üyesi bilirkişi tarafından düzenlenen 03.10.2013 tarihli bilirkişi raporunda; dosyada sanığa muhtelif tarihlerde yapılan görevlendirme yazılarının tetkikinde;
Katılan Kurum Hukuk Müşaviri imzalı üst yazı eki liste ile birlikte teslim eden ve teslim alanın adı gösterilmek suretiyle yapıldığı, teslim tarihinin de yer aldığı belgelerde, teslim edenin davacı kurum şefi olduğu,
Sanığa teslim edilen dosya sayısı ve tarihlerinin;
66 adedinin 17.03.2006, 6 adedinin 17.03.2006, 7 adedinin 17.03.2006, 60 adedinin 01.11.2006, 11 adedinin 08.01.2006, 85 adedinin 02.02.2007, 50 adedinin 20.02.2007, 37 adedinin 20.04.2007, 57 adedinin 30.07.2007, 14 adedinin 29.06.2007, 59 adedinin 29.06.2007, 34 adedinin 18.06.2008, 38 adedinin 22.10.2008, 174 adedinin 12.11.2008 ve 5 adedinin 26.06.2009 tarihlerinde olmak üzere sanığa azledildiği tarihe kadar 703 adet dosya teslim edildiği, katılan Kurum tarafından "Hitam Olan İcra Takipleri" başlıklı listeye göre 201 adet dosyanın hitam edildiği,
Sanığa zimmet karşılığı teslim edilen ... 9, 17 ve 27. İcra Müdürlükleri nezdinde takip konusu yapılmış dosyaların incelenmesinde;
1- ... 17. İcra Müdürlüğü nezdinde liste hâlinde gösterilen 201 adet dosyanın incelenmesinde; katılan kurumun alacaklı taraf olduğu, bu dosyalarda genel olarak sanığı vekil olarak takip açmak dışında başkaca takip işlemi yapmadığı, sanık tarafından dosyaya sunulan hitam dosyaları dışında tahsilat ve takip işlemi yapılmadığı, takipsizlik sebebiyle bu dosyaların 30.11.2008 tarihinde mahzene indirildiği, 31.05.2010 tarihinde yeni vekil tarafından yenilendiği, dolayısıyla sanığın vekâlet görevinin gereği dosyaları takip etmediği, sürüncemede bırakarak takipsizlikle işlemden kaldırılmasına sebebiyet verdiği, dosyaların davalı tarafından yenilenmesine rağmen adres araştırması, haciz vs. işlemleri yapılmadığı gibi tebliğ yapılan dosyalarda da haciz vs. işlemlerinin yerine getirilmediği,
2- ... 27. İcra Müdürlüğü nezdinde liste hâlinde gösterilen 58 adet dosyanın incelenmesinde; katılan kurumun alacaklı taraf olduğu, bu dosyalarda genel olarak sanığın vekil olarak takip açmak dışında başkaca takip işlemi yapmadığı, sanık tarafından dosyaya sunulan hitam dosyaları dışında tahsilat ve takip işlemi yapılmadığı, takipsizlik sebebiyle bu dosyaların 30.06.2007 ve 30.06.2009 tarihlerinde 2 defa mahzene indirildiği ve sanık tarafından önce 2 defa yenilendiği, buna rağmen işlem yapılmadığı, dolayısıyla sanığın vekâlet görevinin gereği dosyaları takip etmediği, sürüncemede bırakarak takipsizlikle işlemden kaldırılmasına sebebiyet verdiği, dosyaları yenilemesine rağmen adres araştırması, haciz vs. işlemleri yapılmadığı gibi tebliğ yapılan dosyalarda da haciz vs. işlemlerinin yapılmadığı,
3- ... 9. İcra Müdürlüğü nezdinde liste hâlinde gösterilen 194 adet dosyanın incelenmesinde; katılan kurumun alacaklı taraf olduğu, bu dosyalarda genel olarak sanığın vekil olarak takip açmak dışında başkaca takip işlemi yapmadığı, bir kısım dosyalarda ödeme emrini tebliğe çıkartmadığı, bila tarihli dönen dosyalarda adres araştırılması yapılmadığı, tebligatı dönmeyen dosyalarda tebligat akıbeti araştırılmadığı ancak birkaç dosyada azilden bir gün önce adres araştırılması yapıldığı,
... 9. İcra Müdürlüğünün 2007/2442-2007/2515 ve 2007/2568-2007/2646 esas sayılı dosyalarının incelenmesinde; katılan kurumun borçlu taraf olduğu, takip dayanağının ... 17. ... Mahkemesinin ilâmı olduğu, dosyalara katılan kurum tarafından 04.06.2007 ve 31.07.2007 tarihlerinde ödeme yapıldığı, dosya alacaklıları tarafından 16.06.2009 tarihinden itibaren eklenen mahkeme ilâmı gereği tahsilat yapıldığı, bakiye miktarın dosyada kaldığı, sanık tarafından 30.09.2009 tarihinden başlamak üzere dosya borçlu vekili olarak vekâlet sunarak dosyalardan tahsilat yapıldığı, buna göre toplam 146 dosyadan;
Sanık tarafından tahsil edilen toplam miktarın 1.102.494,98 TL,
Sanık tarafından ödenen toplam miktarın 903.086,84 TL,
Sanığın uhdesinde kalan toplam miktarın 199.408,14 TL,
Olduğu,
... 9. İcra Müdürlüğü'nün 23.01.2013 tarihli yazısına göre Av. ...e;
-16.06.2009 tarihinde 94.398,85 TL,
-17.06.2009 tarihinde 39.819,30 TL,
-18.06.2009 tarihinde 50.764,00 TL,
-19.06.2009 tarihinde 42.345,82 TL,
-24.06.2009 tarihinde 6.318,70 TL,
-26.06.2009 tarihinde 1.715,00TL ödeme yapıldığı,
... 17. ... Mahkemesinin 2007/896-2007/1040 esas (2007/1018 esas sayılı dosya hariç) sayılı dosyalarında; davacı taraf vekillerinin Av. ... Nacar ve Av. ...., davalının ..., davalı taraf vekillerinin Av. ..., Av. .... Başbuğ, dava konusunun "... Kaybı Tazminatı" davası, dava tarihinin 18.04.2005, Mahkemece verilen ilk karar tarihinin 22.01.2007 olduğu, Yargıtayca verilen 19.07.2007 tarihli bozma kararı sonrası Mahkemece 14.05.2009 tarihinde verilen ikinci kararın Yargıtayca 18.09.2009 tarihinde onandığı, dosyaların sanık tarafından takip edildiğine dair dosyada herhangi bir işlem bulunmadığı gibi sanığın vekâletnamesinin de olmadığı,
Sonuç olarak;
Katılan kurumun sanığı haklı olarak azlettiği ve azil tarihinde davalıya zimmet karşılığı teslim edilip de ... 9, 17 ve 27. İcra Müdürlükleri nezdindeki derdest dosyalar için katılan kurumun sanığa Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesi gereği ücret sorumluluğu olmadığı, ancak 13.09.2009 tarihli azil öncesi hitam ile sonuçlanan dosyalardan dolayı sanığa 15.11.2005 tarihli Avukatlık Sözleşmesi'nin 3. maddesinde öngörülen akdi ücreti (ki dosya kapsamında davalıya 2009 yılı Ekim ayına ait aylık 943,56 TL ücreti) ve kanunî vekâlet ücretinin %70'lik kısmını talep edebileceği,
Yine, ... 9. İcra Müdürlüğünün 2007/2442-2007/2515 ve 2007/2568-2007/2646 esas sayılı dosyaları ile ... 9, 17 ve 27. İcra Müdürlükleri nezdindeki derdest dosyalardan dolayı 15.11.2005 tarihli Avukatlık Sözleşmesi'nin 3. maddesine göre karşı taraf vekâlet ücretinin %70'ini talep edemeyeceği,
Bilgilerine yer verilmiştir.
Tanık ... şikâyetçi sıfatıyla Savcılıkta; katılan Kurumun Hukuk Müşaviri vekili olduğunu, katılan Kurumun davalı olduğu ve özelleştirme sonucu işten çıkarılan işçilere ödenen ... kaybı tazminatı alacakları nedeniyle açılan dosyalarda katılan Kurumun sözleşmeli avukatlarından sanığın yetkisinin bulunmadığını ve yetkilendirilmediği hâlde bilgi de vermeden gizlice icra dosyalarından para çektiğini tespit ettiklerini, sanık ile yapılan sözleşme ve sonrasındaki resmî yazışmaların tamamında katılan Kurumun 5 ayrı banka hesabının bulunduğunu sanığın bildiğini, katılan Kurumda avukatların Hukuk Müşavirliğine bağlı olarak çalıştığını ve Hukuk Müşaviri veya vekilinden bu konuda bilgi alabileceği hâlde sormadan işlem yapmasının kasıtlı olduğunu, toplam 153 adet dosya ile ilgili 1.094.253,80 TL kurum parasının sanık avukat tarafından tahsil edildiğini, bir aydır uhdesinde bulunduğunu, tesadüfen dosyadan para çekmek üzere yetkili memur ...'ın icra dairesine gittiğinde dosyaları bulamaması üzerine araştırdıklarında durumun anlaşıldığını,
Tanık sıfatıyla Mahkemede; katılan Kurumda vekâlet işlemlerinin kadrolu ve sözleşmeli avukatlar olmak üzere iki kanaldan yürütüldüğünü, özelleştirilen kurumlardan ayrılan işçilerin ... kaybı tazminatlarının katılan Kurum tarafından ödendiğini, bu sebeple açılan davalar sonucunda verilen kararlardaki tutarları icra dairesine memur vasıtasıyla aynen yatırdıklarını, temyiz aşamasından sonra Yargıtayın aynı konudaki değişik uygulamaları sebebiyle paraların bir süre çekilemediğini, nihayetinde kararların kesinleşmesini müteakip paraların kalan kısmının katılan Kuruma gönderilmesi için 04.11.2009 tarihinde memur ...'a para çekme konusunda yetki verildiğini, icra dairesine gittiğinde paraların sanık tarafından çekildiğini bildirdiğini, reddiyat makbuzlarından fotokopi istediğini, bu arada sanığı da telefonla aradığını, sanığın paraları çektiğini ancak yatıracağı hesap numarasını bilmediğinden yatıramadığını söylediğini, sanığı Kuruma davet ettiğini ancak gelmediğini, doğal olarak Kurumda bir kargaşa yaşandığını, durumun Bakana kadar intikal ettirildiğini, sanığa paraları nasıl çektiği ve akıbeti konusunda resmî olarak soru sormaları üzerine sanığın paraları yatırmaya başladığını, tanık...'un Kuruma çağrıldığını, Hukuk Müşaviri ...'un sorması üzerine müşavirleri bulamadığını, terasta 4-5 avukatın oturmakta olduğunu, onlara sorduğunu ve "Çekebilirsiniz." mesajını aldığını söylediğini, yüzleştirme istediklerini, tanık Ahu'nun "Görürsem tanıyamayabilirim, bugüne kadar sizi de tanımazdım, bundan sonra tanırım." şeklinde bir cümle sarfettiğini, tanık Ahu Kuruma geldiğinde kendisinin terasta olmadığını, sanığın Kurumun hesap numaralarını bildiğini, zira daha önceden tahsil ettiği paraları Kuruma yatırdığını, sonradan hesap değişikliği olsa dahi bankanın Kurumun ismi verildiğinde alıp hesaba intikal ettirebildiğini,
Tanık ...; katılan Kurumun 1. Hukuk Müşavirliğinde kadrolu avukat olarak çalıştığını, sanığın da sözleşmeli avukat olduğunu, özelleştirme kadrosundan doğan işçi alacaklarını katılan kurumun ödediğini, açılan davalarda herhangi bir sıkıntı olmaması açısından ilk çıkan karar doğrultusunda paraları icra dairesine yatırdıklarını, kararların Yargıtayca bozulması üzerine fazla yatırılan paraların kuruma iadesinin gerektiğini, 2009 yılı Eylül ayının sonlarında kararların kesinleştiğini, aynı yıl Ekim ayında da fazla yatırılmış olan paraların iadesi konusunda harekete geçtiklerini, dava takip memuru ...'ı görevlendirdiklerini, ancak 03.11.2009 tarihinde paraların çekilmiş olduğunu anlayınca sanıkla irtibata geçtiğini, katılan Kuruma davet edilen sanık gelmeyince 04.11.2009 tarihinde sanığa bir yazı çıkartarak gelişmelerden bilgi istediklerini, 06.11.2009 tarihinde sanığın Kuruma geldiğini ve yanında çalışan avukatı Kuruma gönderdiğini, kendisini bulamayınca diğer avukatlarla görüşerek aldığı beyan üzerine parayı çektiğini söylediğini, tanık Ahu'yu yüzleştirme gayesiyle Kuruma davet ettiklerini, sorduklarında gerek kendisini gerek tanık Nimet'i bulamayınca terasa çıktığını, görüştüğü avukatı görse tanıyamayacağını, kızıl saçlı veya kızıl saçlının yanındaki avukat olduğunu söylediğini, daha sonraki yüzleştirme esnasında da tanık Nimet'e "Ben seni tanımıyorum, şu anda tanıdım, bundan sonra görürsem hatırlarım." dediğini, sözleşmeli avukatlara tahsil edilen paraların yatırılacağı 5 adet hesap numarası verildiğini, kaldı ki, yanlış hesaba yatırılmış olsa bile muhasebede bu işlerin denkleştirildiğini, sanığın hâlâ yatırmadığı paralar olduğunu, bu konuda asliye hukuk mahkemesine de dava açtıklarını, sözleşmeli avukatlarla yaptıkları sözleşmede 3 aylık dönemler hâlinde yapılan işlemlerden bilgi verilmesinin zorunlu olduğunu,
Tanık Gülfizan Ertürk; katılan Kurumda kadrolu avukat olarak çalıştığını, Kurumun teras katında bir grup avukat arkadaşları ile oturdukları sırada tanımadıkları bir kadının gelerek "İcra dosyalarında para varmış, biz bunları alabilir miyiz?" dediğini hatırladığını, ancak hangi dosya olduğunu bilmediğini, kendi aralarında "Vekâlet verilirken ahzu-kabza yetkili olduğuna dair vekâlet verilmektedir, bunu niye bize gelip soruyor?" diye tartıştıklarını, bu tartışma sırasında gelen kadının da orada olduğunu, sorulan sorunun kendisinin takip ettiği dosyalarla ilgili olduğunu sonradan öğrendiğini, ... 17. ... Mahkemesindeki 154 dosyayı üç kadrolu avukatın paylaştıklarını ve sırayla bu dosyaların işlemlerini yaptıklarını, sanığın bu dosyalarla hiçbir ilgisinin olmadığını, tanık Ahu'nun ifadesinde bahsi geçen kızıl saçlı avukatın kendisi olduğunu, arkadaşları arasında saçı kızıl renkte olan başka birinin olmadığını, tanık Nimet'in de o gün yanlarında olduğunu, kendi grup arkadaşları arasında paranın çekilmesi konusundaki tartışma nedeniyle tanık Ahu'da bu paranın kendilerince çekilmesi kanısının oluşabileceğini,
Tanık ...; katılan Kurumun Hukuk Müşavirliğinde servis şoförü olarak çalıştığını, sanığı da Kurumda sözleşmeli avukat olduğu için tanıdığını, tanık...'un Kuruma gelerek kendisi ile görüşmesinin ve tanığı ...'a ya da terasa yönlendirmesinin söz konusu olmadığını,
Tanık ...; katılan Kurumda dava takip memuru olarak çalıştığını, ... 9. İcra Müdürlüğündeki dosyalarda Kurumun parasının çekilmesi konusunda kendisine yetki belgesi verildiğini ve görevlendirildiğini, icra müdürlüğüne gittiğinde görevli memurun paranın çekildiğini söylediğini, tanık Nimet ile görüşüp durumu paylaştığında, "Nasıl çekilmiş, kim çekmiş öğren, reddiyat makbuzunun fotokopisini al." dediğini, 100'ün üzerinde dosyadan 2-3 adedinden reddiyat makbuzu fotokopisini aldığını, reddiyat makbuzunda sanığın adının yazılı olduğunu, kendisinin görevlendirilmesinden önce Kuruma gelen tanık Ahu'nun paranın çekilmesi konusunda birileri ile görüştüğü ve yetki aldığı konusunda bilgi sahibi olmadığını,
Tanık ... Yılmaz; müdürlüğünü yaptığı icra dairesinde katılan Kurum aleyhine açılmış davalar sonunda verilmiş kararlara istinaden takipler başlatıldığını, miktarını tam bilememekle birlikte seri ve çok sayıda dosya açıldığını, mahkeme kararlarında belirtilen miktarlar yatırıldıktan sonra Yargıtayın mahkeme kararlarını bozduğunu ve alacak miktarlarının çok düşük seviyeye indiğini, dolayısıyla katılan Kurumun tekrar iade alması gereken büyük miktarda paranın beklemekte olduğunu, uzun süre takip edilmeyip alınmayınca katılan Kurum avukatı olarak bildiği gerek sanığa gerekse Berna ve Kadriye isimli avukatlara katılan Kurum yetkilileri ile görüşmelerini ve dairede bekleyen fazla miktardaki paraları almalarını söylediğini, daha sonra sanığın ahzu kabz yetkisi olan vekâletnamesini sunarak paraları çektiğini, para çekilirken vekâlet harcını kestiklerini ve bu şekilde geri ödemeyi yaptıklarını, baro pulu yapıştırılmadan sunulan vekâletnameye ödeme yapılmadığı gibi takip de kabul edilmediğini,
Tanık...; 2009 sonu ile 2010 yılını kapsamak üzere 1,5 yıl sanığın yanında ücretli avukat olarak çalıştığını, ... 9. İcra Müdürlüğünde takip yapılmak üzere işlem başlatacakları sırada katılan Kurum aleyhinde yapılan takip sebebiyle yatırılmış fazla paraların katılan Kuruma iadesinin gerektiğinin belirtilmesi üzerine bizzat katılan Kuruma gittiğini, Hukuk Müşavirliği katında çalışan tanık ... ile görüştüğünü, kendisine durumu izah ettiğini, yetkili olmadığını belirterek hukuk müşavirine yönlendirdiğini, avukatların odalarında olmadıklarını, terasta sohbet eden 5-6 avukatın yanına gittiğini, durumu kendilerine izah ettiğinde kurum vekillerinden tanık ...'in sanığın zaten yetkili olduğunu, paranın nasıl çekilip nasıl yatacağını da sanığa anlattıklarını, tekrar bu hususu araştırma ve sorma sebebini de anlayamadıklarını, ... yoğunluğu sebebiyle bu paraların çekilmesinde zaman kaybetmemeyi düşündüklerini söylediğini, kendisinin de bunu sanığa ilettiğini, dosyalardaki paraların çekilmesinin 15 gün kadar sürdüğünü, daha sonra da paranın yatırılacağı hesabın tespit edilemediğini, zira paranın Özelleştirme İdaresine ait hesaba yatırılması gerektiği şeklinde beyanlar olduğunu, ancak sonra yatırıldığını, hesap numarasının verilmesi için tahminen 20 gün geçtiğini, paraların çekilmesinden sonra 1. Hukuk Müşaviri yanında yüzleştirilme yapıldığını, 1. Hukuk Müşavirine terasta avukatlarla yaptığı görüşmeyi, tanık ...'in de orada olduğunu, hatta tanık Nimet'e yanlarına bir memur da verebileceklerini söylediğini, diğer avukatların isimlerini bilemediğini ancak kızıl saçlı bir avukatın olduğunu hatırladığını,
İfade etmişlerdir.
Bozma üzerine yapılan yargılamada sanık müdafisi 25.03.2014 tarihli dilekçesinde; "Müvekkilin katılan kurumdan olan nispi vekalet ücreti alacağına ilişkin olarak dilekçemizin ekinde 5 ayrı tablo sunulmuştur. Bu tablolarda müvekkilin 15.11.2005 tarihinden 16.11.2009 tarihine kadar tahakkuk etmiş ancak ödenmemiş avukatlık ücret alacakları ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
TABLO I ... 9. İcra Müdürlüğü'nde Kapatılan 146 Dosyaya Ait Avukatlık Ücreti 93.157,08 TL
TABLO II ... 17. İcra Müdürlüğü'nde Müvekkilin Açtığı 462 Dosyaya Ait Avukatlık Ücreti 104.275,48 TL
TABLO III 29 Dosyadan Doğan Avukatlık Ücreti 3.829,38 TL
TABLO IV 20 Dosyadan Doğan Avukatlık Ücreti 2.354,73 TL
TABLO V 50 Dosyadan Doğan Avukatlık Ücreti 5.590,09 TL
Müvekkilin Nispi Vekalet Ücreti Alacağı Toplamı 209.206,76 TL
Müvekkilin Maktu Vekalet Ücreti Alacağı 943,56 TL
MÜVEKKİLİN TOPLAM ÜCRET ALACAĞI 210.150,32 TL
Müvekkil, göreve başladığı 15.11.2005 tarihinden sözleşmenin feshi tarihine kadar katılan kurumdan aldığı gider avanslarının tamamını takiplerde kullanmış ve katılan kurumun müvekkilden avans alacağı kalmamıştır. Katılan kurumun ekli yazısında müvekkilin, ilk avukatlık sözleşmesinin imzalanmasından sözleşmenin feshi tarihine kadar geçen süre içerisinde gider avansı olarak katılan kuruma kullandığını belgelendiremediği gider avansı borcunun sadece 56,44 TL olduğu bildirilmiş, müvekkil bu meblağı 29.11.2010 tarihli havale dekontu ile ödemiştir.
Müvekkilin masraf alacağı ekli üç tablo ile açıklanmıştır;
TABLO VI 9. İcra Müdürlüğü'nün 45 Dosyası İçin Yaptığı Vekalet Harcı Gideri 112,50 TL
TABLO VII 9. İcra Müdürlüğü'nün 50 Dosyası İçin Yaptığı Vekalet Harcı ve Diğer Giderler 737,50 TL
TABLO I 9. İcra Müdürlüğü'ndeki Kapatılan 146 Dosyadaki Baro Pulu Masrafı Alacağı 547,50 TL
TOPLAM MASRAF ALACAĞI 1.397,50 TL
Toplam Avukatlık Ücreti Alacağı 210.150,32 TL
Toplam Masraf Alacağı 1.397,50 TL
HAPİS HAKKI 211.547,82 TL
Müvekkilin Ödemeleri: Müvekkilin katılana yaptığı ödemelere ait dekontların tamamı daha önce dava dosyanıza sunulmuştur. Bu ödemeler;
09.11.2009 tarihinde 7.539,11TL
10.11.2009 tarihinde 153.515,40 TL
11.11.2009 tarihinde 137.046,70 TL
12.11.2009 tarihinde 148.960,39 TL
13.11.2009 tarihinde 151.437,08 TL
16.11.2009 tarihinde 159.159,49 TL
17.11.2009 tarihinde 107.676,74 TL
20.11.2009 tarihinde 49.658,31 TL
TOPLAM ÖDENEN 914.993,22 TL
Müvekkilin 9. İcra Müdürlüğü'nden tahsilatı 1.102.494,98 TL
Müvekkilin Masraf Avukatlık Ücreti Alacağı 211.547,82 TL
Müvekkilin Katılana Yaptığı Ödemeler 914.993,22 TL
MÜVEKKİLİN ALACAĞI 24.046,06 TL
SONUÇ : Yukarıdaki hesaplamalardan görüleceği üzere müvekkilin katılan kurumun iddialarının aksine katılan kuruma borcu olmak bir yana verdiği avukatlık hizmetinden dolayı katılan kurumdan 24.046,06 TL daha alacağı olduğu aşikardır." şeklinde beyanda bulunmuştur.
Sanık ... katılan Kurumun kendisinden bilgi istemesi üzerine katılan Kuruma 06.11.2009 tarihinde verdiği bilgi notunda; "Konusu 9. İcra Müdürlüğünün 2007/2442-2646 sayılı icra dosyaları olan uyarı ve bilgi istemli yazınızla ilgili yazılı beyanlarım aşağıdaki gibidir;
Öncelikle 2009 yılı başında icra müdürlüğü tevzisi nedeniyle 01.01.2009 tarihinden itibaren ... 9. İcra Müdürlüğü ile çalışmaya başladım. Gerek Kuruma ait icra takipleri ve gerekse diğer müvekkillerime ait icra takiplerini ... 9. İcra Dairesinde açmak zorunluluğum doğmuştur.
Türkiye ... Kurumu vekili olarak ... 9. İcra Müdürlüğünde Eylül ayından bu yana icra müdürlüğü tarafından Kuruma karşı açılan ve Kurumun borçlu olduğu 150'ye yakın dosya bulunduğu, bu dosyalar içerisinde Kurum tarafından fazladan yatan paralar bulunduğu, bu paraların icra müdürlüğünde artı bir bakiye oluşmasına neden olduğu, diğer Kurum avukatlarına bu durumun müteaddit kereler hatırlatılmasına rağmen gerek Kurumun ve gerekse Kurum avukatı olarak bilinen kişiler tarafından bu dosyalarla ilgili hiçbir işlem yapılmadığı, icra müdürlüğünün mutad olarak her yıl sonunda yapılan teftişlerinde bu fazla bakiyenin icra müdürlüğünün kusurlu bulunmasına neden olduğu ve bu dosyaların hitam olması gerektiği ile birlikte sözlü olarak Kurum adına açmak istediğim takiplerin bu dosyalarda yatan paralar çekilerek, dosyaların işlemden kaldırılmasına kadar yeni takip ve Kuruma vekaleten açtığım takiplerle ilgili işlem yapılmayacağının sözlü olarak İcra Müdürü tarafından tarafıma ihtar edilmesi üzerine, ofisimde birlikte çalışmaya başladığım Av. Ahu Akyol bu konuda bilgi ve izin almak üzere Hukuk Müşavirliğimize gönderilmiştir.
Av. Ahu Akyol Hukuk Müşavirliğine giderek icra müdürlüğünün tavrını ve dosyalarda 2007 yılında yatmasına rağmen halen 3 yıldır bekleyen paraların çekilmesi gerektiğini beyan etmiş ise de Hukuk Müşavirliğinde o anda Av. ... ve Av. ...'in de bulunmaması nedeniyle Kurumda bulunan kadrolu avukatlara (gerekirse yüzleştirme yapılabilir), ... 9. İcra Müdürlüğünde bulunan ve kurum tarafından fazla ödeme yapıldığı tespit edilmesine rağmen 2-3 yıldır çekilmeyen paralar bulunduğu, bu paraların durmasının hem icra müdürlüğüne hem de parayı yatıran kurum vekillerine ileride sorumluluk yükleyeceği uyarısı ile birlikte, para çekme işleminin tarafımızca yapılmasının artık ... 9. İcra Müdürlüğünde diğer dosyalarımızla ilgili işlem yapamadığımızdan zorunlu hale geldiği bildirilmiş ve orada bulunan avukatların, tarafımızda ahzu kabz yetkili vekaletname bulunması ve kendi dosyalarımızda işlemi nasıl yapıyorsak bu dosyalarda da aynı işlemin takip edilerek paranın çekildikten sonra ilgili hesaba aktarılabileceği şeklinde sözlü beyanları üzerine ... 9. İcra Müdürlüğünde bulunan dosyalar teker teker tespit edilmiş fazla yatan para yeniden hesaplanmış, ilgili talep ve gerekli giderler tarafımdan karşılanmak suretiyle 10.08.2007 tarihinde bozma kararıyla hükümsüz kalan ilamlı icra takiplerinde fazladan yatan ve 3 yılı aşkın bir süre dosyalarda bekletilen paralar Kuruma vekaleten 15 gün süren bir süreçte tarafımca dosyalardan geri alınmıştır.
Bu paraların hangi hesap numarasına yatırılacağı bugün dahi bildirilmediğinden bu parayı kuruma iade etmek mümkün olamamış iken 03 Kasım 2009 tarihinde Av. ... ile yapılan görüşmede de bu paranın dosyalardan çekildiği ve fakat aktarım yapılacak hesap numarasının tarafımca bilinmediği, bu hesap numarasının tarafımıza bildirildiği anda hesaba aktarım yapılacağı belirtilmiştir. Fakat Av. ... de ilgili hesap numarasını bilmediğinden para üzerimde kalmıştır.
06 Kasım 2009 günü sözlü olarak Av. ... ile görüşmemde her ne kadar konu ile ilgili sözlü olarak beyanda bulunmuş isem de sözlü beyanlarımı yazılı olarak sunmam gerekliliği olması nedeniyle olayın başlangıcı nedenleri ve gelişimi ile ilgili beyanlarım bu şekildedir.
Belirtilen icra dosyalarından çekilen paranın tamamı tarafımdadır. 05 Kasım 2009 tarihinde sabah yine duruşmam olması nedeniyle kuruma gelememem ve ardından öğleden sonra ben kuruma gelmek üzereyken kurum tarafından görevlendirilen gizli kayıtlı bu yazı ile karşılaşmam ve öncelikle yanlış anlamaların, ithamların ve olayın açıklığa kavuşturulması için yazılı bildirime cevap vermek gereği doğmuştur.
Öncelikle tarafıma '... kaybı tazminatı' alacaklarının ödeneceği hesabın bildirilmesi hâlinde derhal çekilen paranın hesaplarınıza yatırılacağını, ... 9. İcra Müdürlüğünden çekilen paralara ait ekli listenin tetkikini, tarafımdan herhangi bir nema veya faiz talebiniz olması hâlinde ayrıca bildirilmesini, paraların çekilmesi ile müşavirliğinize bilgi verilmesi arasında geçen sürenin ... yoğunluğum nedeniyle birlikte çalıştığım Av. Ahu Akyol'un Kurumda bulunan diğer avukatlara yapılacak işlemi anlatması ve Kurum avukatlarınca konunun yeterince anlaşılmadığını bugün anlayabildiğim halde bu paranın tarafımızca çekilip Kurum hesabına aktarılabileceği şeklindeki sözlü beyanları ile işlemin tarafımca yapılmasında bir sakınca görülmemesi, Kurum tarafınca dosyalara yatırılan bu paranın 3 yılı aşkın bir süredir gereksiz olarak beklediğini de göz önüne alarak iyiniyetle Kurum menfaatleri düşünülmek suretiyle bu paralar ilgili dosyalardan çekilmiştir.
Olayın gelişimi bu yöndedir; önyargı ile düşünülerek olaya yaklaşım tarzının beyanlarımın aksine olması hâlinde de varsa hatalarımın telafisi için gereğinin yapılmasını saygılarımla bilgilerinize arz ederim.",
Katılan Kuruma 20.11.2009 tarihinde verdiği dilekçesinde; "13 Kasım 2009 gün ve 15703 yevmiye numaralı azilname ile 'görülen lüzum üzerine' vekalet ilişkisi tarafınızca sona erdirilmiştir.
İleride kullanmam gereken her türlü dava ve talep haklarım saklı kalmak, Avukatlık Kanunu ve özellikle 166. madde hükmüne de dayanmak kaydıyla tarafımla Kurumunuz arasındaki vekalet ilişkisinin sona ermesi nedeniyle son raporum ve hesaplara ait ekleri tarafınıza sunmak gereği doğmuştur.
19 Kasım 2009 günü itibarıyla borç-alacak ve hesap durumu aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
1- Hukuk Müşavirliğinizce tarafıma verilen ve bu güne kadar icra takibine konu edilen ve fakat azilname nedeniyle 17 Kasım 2009 gününden itibaren işlem yapamayacağım dosya adedi 416 olup bu dosyalar nedeniyle tarafıma Avukatlık Kanunu uyarınca ödenmesi gereken yasal vekalet ücretinden Kurum payı çıkarıldıktan sonra kalan meblağ 101.607,42 TL'dir. Hesap dökümü ve ayrıntıları 'Derdest İcra Takipleri ve Vekalet Ücreti' başlıklı 21 sayfalık doküman beyanım ekinde sunulmuştur.
2- Yine ... 9. İcra Müdürlüğünde 10 Kasım 2009 tarihinde kuruma vekaleten tarafımca açılan 50 adet icra takibi nedeniyle yapılan masraf toplamı 577,50 TL'dir. Bu harcamaya dair ... 9. İcra Müdürlüğü tarafından verilen 'Harcama Dökümü'ne ait belge beyanım ekinde sunulmuştur.
3- Tarafımca 17 Kasım 2009 tarihinden önce tahsil edilen 10 icra dosyasına ait döküm yine beyanım ekinde bulunan 'Son Ödemeler Listesi'nde sunulmuştur. Toplamı 8.696,00 TL'dir.
4- Yine tarafımca 17 Kasım 2009 gününden önce ... 9. İcra Müdürlüğüne takibi başlatılan ve fakat azilname nedeniyle sadece vekalet harçları ödenen 45 dosyanın vekalet harcı toplamı 112,50 TL'dir.
5- Yine tarafımca ... 9. İcra Müdürlüğünde Kurumun borçlu olması nedeniyle ödeme yapılan ve fakat Yargıtayın bozma ilamına rağmen dosyalarda 3 yılı aşkın bir süredir çekilmeyen ödemelerin tarafımca çekilmesi nedeniyle kurumun ilgili hesabını 6 Kasım 2009 tarihinde bildirmeniz nedeniyle 10.11.2009 tarihinden itibaren yapılan ödemeler ile ilgili olarak yine tarafımca düzenlenmiş 3 sayfadan oluşan '150 Adet İşleme Ait Liste' beyanım ekinde sunulmuştur. Bu listede yer alan dosyalardan;
a- Birinci sayfa 1 ile 25. sıra arası toplam 161.054,51 TL 10 Kasım 2009 tarihinde hesabımdan hesabınıza günlük işlem limitleri dahilinde EFT,
b- Birinci sayfa 26 ile 45. sıra arası toplam 137,046,70 TL 11 Kasım 2009 tarihinde hesabımdan hesabınıza günlük işlem limitleri dahilinde EFT,
c- Birinci ve ikinci sayfa 46 ile 68. sıra arası toplam 148.960,09 TL 12 Kasım 2009 tarihinde hesabımdan hesabınıza günlük işlem limitleri dahilinde EFT,
d- İkinci sayfa sayfa 69 ile 90. sıra arası toplam 151.237,08 TL 13 Kasım 2009 tarihinde hesabımdan hesabınıza günlük işlem limitleri dahilinde EFT,
e- İkinci sayfa 91 ile 115. sıra arası toplam 159.159,49 TL 16 Kasım 2009 tarihinde yine hesabımdan hesabınıza günlük işlem limitleri dahilinde EFT,
f- İki ve üçüncü sayfada 116 ile 129. sıra arası toplam 107.676,74 TL 17 Kasım 2009 tarihinde hesabımdan hesabınıza günlük işlem limitleri dahilinde EFT yapılmak suretiyle toplam 865.134,61 TL Hukuk Müşaviri Sn. ... tarafından tarafıma bildirilen ... Bankası Bakanlıklar Şubesinde bulunan hesaba ödenmiştir. Kurumunuza iade edilmesi gereken 144.203,29 TL kalmıştır.
6- Sonuç olarak azilnameniz nedeniyle 17 Kasım 2009 tarihi itibarıyla Kurumunuzca tarafıma ödenmesi gereken; 101.607,42 TL azilname nedeniyle ödemeniz gereken vekalet ücretleri toplamı, Ekim 2009 Avukatlık ücretim 943,56 TL, açılmasına rağmen azilnameniz nedeniyle işlemlerini tamamlayamadığım 45 icra dosyasına ödenen 112,50 TL vekalet harçları olmak üzere toplam 103.240,98 TL alacağım olduğu, buna karşılık;
17 Kasım itibarıyla işlem yapmamam istenmesine rağmen bugüne kadar tarafımda kalan 144.203,29 TL ile 17 Kasım 2009 tarihine kadar tahsil edilen 10 adet icra dosyasından kurumunuza ödemem gereken 8.696 TL toplamı 152.899,29 TL olduğundan tarafımda fazladan kalan 49.658,31 TL bugün 20 Kasım 2009 tarihinde Kurumunuzun ... Bankası Bakanlıklar Şubesinde bulunan hesabınıza ödenmiştir.
Bugüne kadar tarafımca tahsil edilerek bitirilen işlemlerle ilgili 'Hitam Olan İcra Takipleri' listesi de beyanım ekindedir.
Gereğini bilgilerinize sunar, ekli listelerin ve beyanımın incelenerek Kurumunuzca tarafımdan istenecek belge, bilgi, beyanlarla ve varsa maddi taleplerinizle ilgili ivedi olarak bilgi vermenizi dilerim.",
Savcılığa 24.06.2010 tarihinde verdiği yazılı savunmasında; "Öncelikle; Türkiye ... Kurumu Genel Müdürlüğünün ... 9. İcra Müdürlüğünde bulunan icra takip dosyalarındaki sıfatı alacaklı değil borçlu konumundadır.
Türkiye ... Kurumu aleyhine açılan, Kurumun Hukuk Müşavirliği tarafından takip edilen 154 dava sonuçlanmış ve bu 154 dava nedeniyle kurum aleyhine ... 9. İcra Müdürlüğünde alacaklılar tarafından icra takibi başlatılmıştır.
Her ne kadar kamu zararı oluşmaması için bu dosyalara kurum tarafından ödeme yapıldığı tarafıma karşı açılan davada beyan edilmiş ise de aksine Kurum zararı oluşturacak şekilde icra takibine konu edilen tüm kararlar temyiz edilmesine ve temyiz nedeniyle teminat gösterilerek veya kamu kurumu olunmasından dolayı teminatsız olarak tehiri icra kararı alınması usulü tüm kamu borçlarına ait icra takip dosyalarında uygulanmasına rağmen bu müessesse kullanılmamış 04.06.2007 ve 31.07.2007 tarihlerinde yapılan iki ayrı ödemeyle açıkça kurum zararına ayrı ayrı günlerde fazladan ödeme yaptırılmıştır.
Hukuk Müşavirliğince icra takiplerine konu edilen borç fazlasıyla ödenmiş iken temyiz edilen ve icra takibine dayanak yapılan kararların tamamı 19.07.2007 tarihinde bozulmuştur.
Bu kararların bozulması nedeniyle Mahkemesince yapılan yeni yargılama neticesinde verilen kararlar da davaların davacıları tarafından temyiz edilmiş ve fakat temyiz talepleri yerinde görülmediğinden yeni kararların tamamı onanmıştır.
İcra takibine dayanak yapılan, temyiz edilen ve bozulan kararların yok hükmünde olduğu, kurum Hukuk Müşavirliği tarafından bu icra dosyalarına fazla fazla ödeme yapıldığı, bozulan kararların yeniden yargılamaya konu edilerek son verilen kararlarla aralarında ödenmesi gereken borçlar bakımından çok fahiş farklar bulunduğu ve son verilen kararların alacaklılarınca yeniden ayrı bir icra takibine konu edilmediği dikkate alınmamış ve hatta son kararların temyiz sonucu ve akibeti dahi takip edilememiş, kararların akıbeti tarafımdan bu dosyalarda bulunan ve kurum tarafından fazla fazla ödenen paraların dosyalardan alınarak kuruma iade edilmesi işlemi için izin alınmasına kadar takip edilmemiş, kurum hukuk müşavirliğinin tarafımca bu paraların ilgili hesaplara yatırılması talebime kadar takip etmediği bu dosyaların akıbetini haricen öğrenildiğini (?) dahi açıkça beyan etmesiyle dosyaların tamamının gerektiği gibi takip edilmediği ortaya çıkmıştır.
1- 2006 yılından bu yana Türkiye ... Kurumu ile yaptığımız Avukatlık Sözleşmesi ve tarafıma verilen vekaletname ile kurumu temsil ile tarafıma verilen işleri takip ettim. 2009 yılı başından itibaren de ... 9. İcra Müdürlüğüne yapılan tevzi nedeniyle kurum aleyhine açılan bu 150 icra dosyasının bulunduğu yerde ... 9. İcra Müdürlüğüdür. Kurumdan bir seferde 50-100 bazen 150 dosya alarak icra takiplerini başlatmam gerekmektedir. Kurumdan aldığım ve hazırladığım icra takiplerini 50 adet ve daha az miktarlarda ... 9. İcra Müdürlüğünde açmak için neredeyse icra müdürlüğüyle zaman zaman cenkleşmem bile gerekmiştir. Nedeni de 2007 yılından bu yana kurum Hukuk Müsavirliğinin ilgilenmediği ve fakat halen derdest ve içlerinde 1.2 milyon TL para olan dosyalardan kuruma kalan paranın çekilmemesi nedeniyle icra müdürlüğünün 2007-2008 ve 2009 yıllarında sürekli olarak artı bakiye göstermek zorunda kalması nedeniyle hem Savcılık hem de Bakanlık tarafından yapılan teftişlerde sürekli olarak sorun yaşamasından dolayı, bu dosyalardan tüm paralar çekilip dosyalar hitam olana kadar yeni icra takiplerinin alınmayacağı seklindeki icra müdürlüğünün beyanları nedeniyle yeni takipleri açamamak sorunu yaşamaya başladım. Önce tarafımda bulunan vekaletnameye dayanarak başka bir avukata tevkil verdim. Av. ...'e verdiğim yetki ile icra müdürlüğüne 100'e yakın takip açtırabildim. Daha sonra bu dosyaların da ... Kurumuna ait olması nedeniyle hazırladığım diğer takipler de alınmadı. Bu sefer büromda çalışmaya başlayan Av. Ahu Akyol'a tevkil yetkisi verdim, 100 kadar dosya daha açtım fakat daha sonra hem Av. Emre hem de Av. Ahu aracılığıyla açtığım takiplerden sonra icra müdürü ... Bey'in artık dayanılmaz hale gelen ısrarları nedeniyle bu şikâyete konu edilen icra dosyalarını inceledim.
Yukarıda beyan ettiğim olayın ve Kuruma ait olup 2007-2008 ve 2009 yılı Ekim ayına kadar kurum hukuk müşavirliği tarafından 3 yıl bekletilen paraların çekilmediğini, takiplerin unutularak gereğinin yapılmadığını tespit ettim. Bu durum üzerine Av. Ahu Akyol'u daha önce de kurumla olan evrak alışverişimizi birkaç kez yaptığı, Hukuk Müşavirliğini ve orada görevli avukatları tanıdığı için ... 9. İcra Müdürlüğünde 150 civarında dosya bulunduğunu, bu dosyaların Kurum aleyhine açıldığını, Kurumun alacaklardan fazla olmak üzere iki kez ayrı ayrı para yatırdığını, takip dayanakları olan kararların bozulup yeniden yapılan yargılama sonucuna göre ayrı bir takip yapılmaksızın o dosyalara vatan paranın 3 yıldır beklemesi nedeniyle ... 9. İcra Müdürlüğünde yeni icra takibi açamadığımızı ve bu dosyaların Hukuk Müşavirliğinde ilgilisinin icra dairesine gelerek dosyadaki paraları çekerek bu problemimin çözülmesini istettim.
2- Av. Ahu Akyol'un Kurum Hukuk Müşavirliğine giderek durumu anlatması ve Hukuk Müşavirliği avukatlarının da topluca bulunduğu halde 'Tarafımın 4 yıldır Kurum sözleşmeli avukatı olarak çalıştığı ve dosyalardan para çekilmesi ile ilgili bir problem bulunmadığı, paranın çekilerek Kurumdan öğrenilecek hesaba yatırılmasında da bir sakınca olmadığı' şeklinde cevap alındıktan sonra icra dairesinde dosyalar tek tek hesap yaptırılmak suretiyle 2007-2008-2009 yılı Kasım ayına kadar 3 yıldır dosyalarda bulunan paralardan fazla ödenen miktarlar tespit edilmek suretiyle dosyalara gereken vekaletname, vekalet harcı ve baro pulu eksiklikleri de giderildikten sonra 26 Eylül ile 12 Ekim tarihleri arasında tüm dosyalarda reddiyat işlemi tamamlanabilmiştir. Bu demek değildir ki reddiyatın tamamı nakit olarak icra müdürlüğünden alınmıştır. Reddiyat miktarlarının büyük olması nedeniyle ... Bankası Adliye Sarayı Şubesine icra müdürlüğü tarafından çek vermek şeklinde reddiyat sonlandırılmıştır. Banka kayıtlarının incelenmesiyle çeklerin hangi günlerde tahsil edildiği görülecektir.
04 Kasım 2009 günlü Hukuk Müşavirliğinin yazısı, tarafıma elden tutanakla 5 Kasım 2009 günü tebliğ edilmiştir. Bu yazı üzerine 6 Kasım 2009 sabahı Hukuk Müşavirliği'ne gidilerek bizzat Av. ...'a 'Yapılan işlemlerden önce Hukuk Müşavirliğinden Av. Ahu Akyol aracılığıyla gereken iznin sözlü olarak alındığı ve işlemin 12 Ekim 2009 tarihinde bitirildiği ve fakat Hukuk Müşavirliğinin tarafıma 06 Kasım 2009 tarihinde dahi bu çekilen paraların hangi bankanın hangi hesabına yatırılacağına dair bilgi veremediği' beyan edilmiştir. Hukuk Müşaviri Av. ... bu görüşme sırasında bu paranın mülkiyetinin kuruma ait olmadığını, özelleştirme idaresine ait bir para olduğunu, bu dosyaların akıbetinden haberdar olmadıklarını, benim beyanımla bu dosyaları hatırladıklarını ve bu paraların hangi hesaba ödeneceğini kendisinin de bilmediğini söyleyerek Hukuk Müşavirliğinde bulunan diğer avukatlara da sormasına rağmen bu paraların hangi hesaba yatırılacağının da bilinememesi üzerine bizzat ... tarafıma tüm beyanlarımı olayı anlatacak şekilde yazılı olarak sunmamı, kendisinin de bu arada paranın yatırılması gereken hesap numarasını tarafıma bildireceğini, Av. Ahu Akyol'un da kendisine gelerek kimlerle görüştüğüne dair bilgisine başvurmak istediğini belirtmiştir.
3- Dosyadan çekilen paraların yatırılacağı hesap numarası tarafıma 06 Kasım 2009 günü akşam saat 16.00-17.00 sıralarında Av. ...'a ait telefonu aramam neticesinde verilebilmiştir. 06 Kasım 2007 tarihinin ... gününe rastlaması nedeniyle Pazartesi günü olan 09 Kasım 2009 tarihinde çekilen paralara ait tüm listeler hazırlanmış ve 10 Kasım 2009 tarihinden itibaren tarafıma bildirilen hesaba ödemeler yapılmaya başlanmıştır.
Av. ...'un bildirdiği ... Bankası Bakanlıklar Şubesi 3665789-5011 no'lu hesaba;
10 Kasım 2009 tarihinde 161.054,51 TL,
11 Kasım 2009 tarihinde 137.046,70 TL,
12 Kasım 2009 tarihinde 148.960,09 TL,
13 Kasım 2009 tarihinde 151.237,08 TL,
16 Kasım 2009 tarihinde 159.159.49 TL,
17 Kasım 2009 tarihinde 107.676.49 TL olmak üzere toplam 865.134,61 TL ödeme yapılmıştır.
Şikâyette kasıtlı olarak ödenen paraların tamamı belirtilmemiş eksik, şikâyet ödemelerin tamamlanması beklenmeden yapılmıştır.
4- Şikâyete konu edilen 1.094.253,80 TL'den 865.151.134,61 TL'yi savunmam ekinde 126 adet dekontla kurumun 'Hukuk Müşaviri Av. ... tarafından kullanılan 505 413 23 49 numaralı telefon ile bana ait 532 565 98 22 numaralı telefon ile yapılan konuşma sırasında 06 Kasım 2009 günü akşam saatlerinde bildirilen ... Bankası Bakanlıklar Şubesi...no'lu hesabına fazla ödenen ... kaybı tazminatlarının iadesi şeklinde açıklama ile birlikte her dosya numarasını ve alacaklarının isimlerini de belirtmek suretiyle 10 Kasım 2009-17 Kasım 2009 tarihleri arasında EFT yapmak suretiyle ödemiştir. Kuruma 865.151.134,61 TL EFT ile ödenmiştir.
5- 13 Kasım 2009 tarihli azilname, 13 Kasım 2009 tarihli dava, 12 Kasım 2009 tarihli bu şikâyet ile birlikte Kurum ile aramızdaki avukatlık sözleşmesi ve vekaletnameye dayanan hukuksal bağ, Kurum hukuk müşavirliğinin kötü niyetli yaklaşımları ile tek taraflı ve haksız olarak sona erdirilmiştir.
Gerek Kurum ile yapılan avukatlık sözleşmesi gerek Avukatlık Kanunu ve gerekse AAÜT gereğince; hukuk müşavirliğinin kötüniyetli girişimleri ile sona erdirilen sözleşmeli avukatlık ilişkisinden doğan hak ve alacaklarımı mahsup etme hakkım kullanılmıştır.
a- İcra dosyalarından çekilen paradan kalan 143.248,29 TL ile 8.696,00 TL kurum lehine diğer takiplerimden tahsil edilen alacaklar ve hukuk müşavirliği kadrolu avukatlarına ödenecek vekalet ücreti toplamı olan 151.984,29 TL yedimde kalmıştır.
b- Kurum adına sözleşme başlangıcından azilname tebliğine kadar geçen süre içerisinde açılan ve halen derdest olan 462 icra takip dosyası nedeniyle haksız azil edilmemden doğan ve almaya hak kazandığım avukatlık ücretleri toplamı olarak mahsup ve hapis hakkı kullanılan 101.607,42 TL avukatlık ücreti,
c- Kurum adına açılan takipler nedeniyle kurumdan avans almaksızın açılan icra takipleri nedeniyle kurum adına harcanan 577,50 TL,
d- Kurum adına 9. İcra Müdürlüğünde açılan 45 icra takip dosyası için ödenen 112,50 TL vekalet harcı,
e- Kasım 2009 ayında yapılan azilden önce avukatlık sözleşmesi gereğince ödenmesi gereken 943,56 TL Ekim 2009 ayına ait avukatlık ücreti,
Olmak üzere toplam 103.240,98 TL alacak hakkı mahsup edilmiş bakiye 48.743,31 TL bakiye kalmıştır.
Bu bakiyeyle birlikte 915 TL de 06 Kasım 2009 tarihinde Hukuk Müşaviri ... tarafından hesap numarası verilmesinden 13 Kasım 2009 tarihinde alacak davasının açılması ve azledildiğimin bildirilmesi tarihine kadar geçen 8 günlük faize karşılık olmak üzere toplamda 49.658,31 TL kurumun bildirdiği banka hesabına yatırılarak alacak/borç ilişkisi sona erdirilmiştir.
6- Şikâyet eden kurumun banka hesaplarını gerektiği gibi incelenmemesi tek tek dosya bazında EFT yoluyla gönderilmiş paralara ait EFT makbuzları varken hala ... 9. İcra Müdürlüğünden çekilen paraların Kuruma intikal etmediğinden bahsederek yapılan şikâyet asılsızdır.",
... 2. Ağır Ceza Mahkemesine verdiği 16.02.2011 tarihli yazılı savunmasında; "1- ... Kurumu Hukuk Müşavirliğinden; çalışanım Av. Ahu Akyol'un bizzat gönderilerek Hukuk Müşavirliği çalışanları Av. ... başta olmak üzere diğer müşavirlik avukatlarının da bulunduğu halde, ... 9. İcra Müdürlüğünde bulunan dosyalara ... Kurumu Hukuk Müşavirliği aracılığıyla 04.06.2007 ile (19.07.2007 tarihinde takiplere dayanak ilamların tamamı bozulmasına rağmen) 31.07.2007 iki ayrı tarihte ... Kurumunun borçlu olduğu dosyalara yatırılan ve 30.09.2009 tarihinde kadar 26 ay hukuk müşavirliği tarafından bekletilmiş ve dosyadan çekilmemiş borç haricinde fazladan yatırılan paraların ilgili icra dosyalarından çekilmesi için sözlü olarak müracaat ve sözlü olarak onay alınmıştır.
2- Hukuk Müşavirliğinden sözlü olarak onay alındıktan sonra ... 9. İcra Müdürlüğünde bulunan dosyalarla ilgili işlemlere başlanmıştır. Tarafımızca işlem yapılan dosyaların hiçbirisinden ... Kurumunu temsil eden bir avukatın olmadığı ve dosyaların adeta sahipsizliğe terkedildiği görülmüştür.
3- Kurumun dosya borcundan kat kat fazla paranın dosyalara yatırıldığı, alacaklının alacağını tahsil ettiği, fazla yatan paranın ve takibe dayanak olan ilamların bozulduğuna dair takip ve ilginin Hukuk Müşavirliği tarafından gösterilmemesi nedeniyle ... 9. İcra Müdürü ... Yılmaz'ın 2 yıldır Hukuk Müşavirliği çalışanı olan avukatlara bilgi vermesine rağmen hukuk müşavirliği çalışanlarının bu fazladan yatırılarak dosyada bekletilen paraların çekilmesi talebinin yerine getirilmediği görülmüştür.
4- Olaya konu dosyalardan 30.09.2009 tarihinden 12.10.2009 tarihine kadar vekalet harçları düşüldükten sonra tamamı İcra Müdürlüğünün çeklerinin tahsil edilmesi suretiyle 1.102.127,48 TL çekilmiştir.
5- Çekilen paranın büyük kısmı banka hesabıma yatırılmış ve Hukuk Müşavirliğinin tarafıma bildireceği hesaba yatırılıncaya kadar banka hesabında bekletilmiştir.
6- 05.11.2009 günü akşam saatlerinde kurumun Hukuk Müşavirliği çalışanları tarafından gelen 04.11.2009 günlü yazı ile '... 03.11.2009'da bilgi almak için tarafımın kuruma çağırıldığı ve fakat gitmediğim hukuk müşavirliğinin yapılan işlemlerle ilgili bilgisi ve onayı olmadığına ...' beyan tarafıma bildirilmiştir. 06.11.2009 tarihine kadar konu ile ilgili olarak Müşavirliğe bilgi vermem istenmiştir.
7- 06.11.2009 sabahı Hukuk Müşaviri Av. ... ile görüşülmüş, yapılan işlemle ilgili çalışanım Av. Ahu Akyol aracılığıyla Av. ...'den diğer avukatların da bulunduğu ortamda sözlü olarak bilgilendirme ve sözlü olarak onay alındığı dolayısıyla hukuk müşavirliğinin bilgisi olduğu ve fakat müşavirlik içerisinde kendisinin bu olayla ilgili bilgiye sahip olmadığı anlatılmıştır. Av. ...'tan bu paranın yatırılacağı hesap numaraları talep edilerek paranın derhal hesaplara yatırılacağı yazılı ve sözlü olarak tarafımdan beyan edilmiştir.
06 Kasım 2009 ... akşam 17.00'den sonra Av. ... telefon ile tarafıma bu paranın yatırılabileceği banka ve hesap bilgisini vermiş bunun üzerine 09 Kasım 2009 Pazartesi gününden itibaren Kurumun Av. ... tarafından bildirilen ... Bankası Bakanlıklar Şubesi 3665789 - 5011 no'lu hesabına; 11 Kasım, 12 Kasım, 13 Kasım, 16 Kasım, 17 Kasım tarihlerinde toplam 865.134,61 TL ödeme yapılmıştır. Yapılan tahsilattan uhdemde kalan miktar 144.203,29 TL kalmıştır.
13 Kasım itibarıyla kurum tarafından sözleşmemin feshedildiği ve avukatlıktan azledildiğimi öğrendiğimde azlin haksız olduğuna dayanarak halen tarafımca açılmış ve derdest durumda olan icra takipleri nedeniyle AAÜT uyarınca hesapladığım 101.607,42 TL vekalet ücreti, 943,56 TL Ekim 2009 ayı avukatlık ücretim ve 10 Kasım 2009 tarihinde 9. İcra Müdürlüğünde kurum adına açılan 50 adet icra takibinin tarafımca karşılanan masrafı 577,50 TL, azilname nedeniyle takibini devam ettiremediğim ... 9. İcra Müdürlüğünde açılan 45 icra takibi için yaptığım masraf tutarı (vekalet harçları) 112,50 TL'yi uhdemde kalan 144.203,29 TL'den mahsup ederek 41.539,81 TL ile o süre içerisinde tahsilat yapılan icra dosyalarına mahsuben 8.696 TL 20 Kasım 2009 tarihinde kurumun Av. ... tarafından tarafıma bildirilen hesap numarasına ödenmiştir.
Kurum azlin haklı olduğu gerekçesiyle aleyhime 13.11.2009 tarihinde ... 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2009/428 esas sayı ile 666.136,43 TL'lik alacak ve faiz talepli dava açmıştır. Kurumun bu davada avukat olarak atadığı Av. ... K. Öztürk ve Av. Turgut Başbuğ tarafından daha sonra bu mahkemeye sunulan cevap dilekçesine karşı beyanlarını içeren dilekçede de kurum alacağının 666.136,43 TL değil, talep 467.030,58 TL düşürülerek 199.105,85 TL olduğu şeklinde beyan edilmiştir.
... bu dava halen derdest olup 15 Şubat 2011 tarihinde duruşması yapılmış, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve 14 Haziran 2011 tarihine duruşma günü verilmiştir.
... 9. İcra Müdürlüğünde 09 Kasım 2009-11 Kasım 2009 tarihleri arasında 2009/17425-2009/17474, 2009/17706-2009/17740 esas sayılarını taşıyan 95 adet icra takibi açılmıştır. İcra Müdürlüğü bu dosyaları ... durumuna göre UYAP sistemine kaydederek takipleri başlatmıştır. İddianamede belirtildiği üzere açılan takip sayısı 45 değildir. Bu icra takipleri nedeniyle ilk 50 adedi için 577,50 TL tarafımdan masraf (vekalet harcı, baro pulu, tebligat gideri) yapılmış, tebliğe hazır hale getirilmiştir. Kalan 45 adet takibin vekalet harçları olarak 112,50 TL masraf yine tarafımdan karşılanmıştır, UYAP sistemine girilmesinden sonra yine baro pulu, tebligat pulu da tamamlanmak üzere icra müdürlüğüne teslim edilmiştir. Fakat 13 Kasım 2009 itibarıyla aleyhime alacak davası açılması, azilname düzenlenmesi, C.Savcılığına ve Baroya şikâyetlerde bulunulması nedeniyle bu icra dosyalarının takibi hukuken mümkün olamamıştır. Bu 95 takip nedeniyle Kurum tarafıma herhangi bir masraf veya avans ödememiştir. Bu takipler için yaptığım 577,50 + 112,50 TL masraf şikâyete konu olan ve ... 9. İcra Müdürliiğünün 154 dosyasından çekilen ve tarafımca kuruma ödenen paradan mahsup edilmiştir.
2009 yılı Kasım ayına kadar Kurum adına ... 9. İcra Müdürlüğünde 300, 17. İcra Müdürlüğünde 380 ve 27. İcra Müdürlüğünde 150 olmak üzere 850'ye yakın icra takibi tarafımca açılmıştır. İlk bir iki ay haricinde bu açılan takiplerin tamamına yakınının masrafı önce tarafımca karşılanmış, masraflar belgelendirilmek suretiyle yapılan harcamalar daha sonra kurum tarafından tarafıma ödenmiştir. Kurum 2009 yılında icra takipleri v..... işler için hiçbir şekilde peşin avans vererek tarafımı borçlandırmıştır. Aksine gerek bu dosyalara yapılan masrafları ve gerekse Ekim ayı maaşımın kurum tarafıma ödememiştir.
... 9. İcra Müdürlüğündeki 154 dosyadan işlem yapmak için sözlü yetki alınmasına rağmen kurum hukuk müşavirliği çalışanlarının ilgilenmemesi nedeniyle icra dosyalarına fazladan yatırılan paranın çekilerek yine kurum hesaplarına ödenmesi sırasında kurum kadrolu avukatlarının dosyaları takip etmediğinin ortaya çıkmasına neden olmak suretiyle hakkımda yapılan şikâyet ve suçlamaları kabul etmiyorum. Kurumun sözleşmeli avukatı olarak kurum aleyhine bir suç işlemek değil kurumun 3 yıla yakın bekleyen parasını kuruma geri götürmek için bu işlemler yapılmıştır. Yaptığım hiçbir işlemde kuruma zarar vermek, görevimi ihmal etmek veya görevimi kötüye kullanmak kastım olmamıştır.",
Mahkemede ise 01.06.2011 tarihinde; "Gerek soruşturma aşamasındaki gerek mahkemenize sunduğum savunmalarımı tekrar ediyorum. Ben bir dönem Türkiye ... Kurumunda sözleşmeli vekil olarak çalıştım. 2009 yılında ... 9. İcra Müdürlüğünde çalışmak üzere görevlendirildim. Orada kurumumuzun alacaklı olduğu dosyalarla ilgili takip talepleri açtım. Bu işlemlerin seyri sırasında kurumun borçlu sıfatıyla aleyhine ... davalarından doğan davalar sonucu takip başlatıldığı, dosyalara paralar yatırıldığını icra müdürü söylemiştir. Yaptığımız incelemede paraların miktarlarının da çok yüksek olduğunu gördük. İlamda 2.000 TL'ye karşılık dosyaya 5.000 TL yatırılmış, 7.000 TL'ye karşılık 10.000 TL yatırılmış gibi. Bu şekilde 150 tane dosya teslim ettik ve icra müdürünün dosyaların kalabalık ettiğini, bir an önce nakli ya da kapatılması hususunu iletince ben Kurum 1. Hukuk Müşavirine yanımda çalışan avukatı gönderdim, ismi...'dur. O da birinci hukuk müşaviri ile görüşememiş, ikinci hukuk müşaviri Nimet hanımın şifahi talimatları üzerine vekaletnamem olması sebebiyle ben bu dosyalardaki paraları çektim ve tekrar Kurum müşavirliğine müracaat ettim, hesap numaralarını vermelerini ve parayı aktaracağımı belirttim. Ancak kurum yetkilileri nedendir bilinmez paraların uzun süre icra dosyalarında atıl bırakılmasından kaynaklanıyor olabilir bir telaşlanma ve akabinde bana yönelik bir ithamda bulunulmuştur. Ben bu hesaba paraları naklettim icra müdürlüğünden paraları almam ile paraları bankaya yatırmam arasında tahminen 20 gün geçmiştir, savunmam bundan ibarettir.
İcra dosyasından parayı çektiğimizde vekalet harcı, baro pulu, bu paralar düşüldükten sonra kalan paralar bankaya yatırılmıştır. 09 Kasım 2009 tarihinden itibarıyla ben paraları bankaya yatırmaya başlamıştım. 13 Kasım azilname hazırlanmış, 17 Kasım tarafıma tebliğ edilmiştir. 17 Kasım 2009 tarihi itibarıyla benim elimde kurumun alacaklı olduğu takibe konulmuş 462 adet dosya vardı. Bu dosyalarla ilgili vekalet masrafımı kurumdan istedim. Azledilmiş olmam gerekçe gösterilerek ödeme yapılmadı. Ben de bu dosyalardan doğan vekalet alacağımı bankaya yatırmam gereken paradan kestim.",
25.12.2014 tarihli dilekçesinde; "A) 2006-2007 yıllarına ait kurum adına takip ettiğim ve sona erdirilen icra dosyalarındaki tahakkuk etmiş avukatlık ücreti alacağımın tahsiliyle ilgili ve eksik soruşturma nedeniyle toplanması gereken icra dosyaları şunlardır: Fazlaya ilişkin avukatlık ücreti talep etme hakkımız saklı kalmak kaydı ile 2006-2009 yılı arasında geçerli AAÜT uyarınca hesaplanan avukatlık ücreti esas alınarak çıkartılan avukatlık ücreti nedeniyle hapis hakkımın kullanıldığı rakamın tespit edilmesi açısından; (29 adet icra dosyasına ilişkin toplam vekalet ücreti: 3.829,38 TL)
B) 2007-2009 yıllarına ait kurum adına takip ettiğim ve kurum tarafından alacağın tahsil edilmesi nedeniyle sona erdirilen icra dosyalarındaki tahakkuk etmiş avukatlık ücreti alacağımın tahsiliyle ilgili ve eksik soruşturma nedeniyle toplanması gereken icra dosyaları şunlardır: (20 adet icra dosyasına ilişkin toplam vekalet ücreti: 2.354,73 TL)
C) 2007 yılında kurum adına takibi başlatılan 50 adet icra takibi açılmış açılan takip sonrası borçlular tarafından gelen itirazlar üzerine yapılan araştırma sonucunda tarafıma borçlu bilgisi ve adresi verilen dosyaların daha önce kurumun sözleşmeli avukatlarından Berna Yiğitel'e verildiği tarafıma mükerrer takip açtırılan dosyalar: (50 adet icra dosyasına ilişkin toplam vekalet ücreti: 5.590,09 TL)
D) 2007-2009 yıllarına ait kurum adına icra takibini başlattığım ve haksız azil nedeniyle devam edemediğim icra dosyalarındaki tahakkuk etmiş avukatlık ücreti alacağımın tahsiliyle ilgili ve eksik soruşturma nedeniyle toplanması gereken icra dosyaları: (462 adet icra dosyasına ilişkin toplam vekalet ücreti: 104.275,48 TL)
E) Kurumun verdiği yetkiyle icra dosyalarından çekilip, kurumun banka hesabına yatırdığım paralarla ilgili belge ve bilgiler, bozmadan sonra yaptırılan bilirkişi raporlarında vardır. Bu kısımla ilgili eksiklik tamamlanmıştır. (146 adet icra dosyasına ilişkin toplam vekalet ücreti: 93.157,08 TL)
Yukarıda (A-E)'de listelerde yapılan masraflar, ödenen vekalet harcı ile baro pullarına ödenen meblağ dahil değildir, bu dosyaların tamamında katılan kurum ile akdedilen Avukatlık Sözleşmesi uyarınca sadece avukatlık ücretinin %70'i hesaplanmıştır, hesaplanan ücretin %30'u katılan kurumun kadrolu avukatlarınca katılan kurumdan alınmıştır, belirtilen icra dosyaları ve bu dosyalara konu belgelerin toplanması amacıyla, resen ilgili icra dairelerine yazı yazılması ve konuyla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin ilgili icra dairelerinde takibi ve ivedilikle sonuçlandırılması için tarafıma veya müdafiime gerek bizzat veya gerekse UYAP Sistemi üzerinde yetki verilmesi isteminde bulunulması gerekmiştir. Ayrıca, belirtilen icra dosyalarıyla ilgili olarak kuruma yapılan ödemelerin tespiti ve bu ödemelere ilişkin belgelerin celbi için katılan kuruma resen yazı yazılması ve bu yazının takibi için tarafıma veya müdafiime yetki verilmesi isteminde bulunulması zorunluluğu doğmuştur.",
Mahkemede 26.12.2014 tarihinde; "Ben ... Kurumu Genel Müdürlüğü ile yapılan sözleşme uyarınca sözleşmeli avukat olarak hizmet veriyorum. Kurumun hukuk müşaviri değilim, bu çerçevede verilen görevler tarafımdan akdedilmiş icra takipleri de azledilene kadar bu görev dahilinde yürütülmüştür. 146 adet dosyada kurum borçlu pozisyonundadır. ... mahkemesinde görülen davalar sonunda ödenen miktarların fazlası icra dairelerinde kalmış olması sebebi ile ben Kuruma durumu bildirdim. Sözlü izin üzerine ve parça parça olmak üzere 146 dosyadaki parayı çektim. Paranın Kuruma yönlendirilmesi konusunda Kurum yeterli titizliği göstermemiştir. İki ayrı hesap sebebi ile bir karışıklık yaşanmıştır. Bu süreç içerisinde herhangi bir vekalet istemem de olmamıştır. Taki ... aktinin feshedildiği bildirildikten sonra ben normal hizmet yapsaydım vekalet ücretini hesap ettim. Onu alıkoyduktan sonra kalan tamamını da iade ettim. Ortada herhangi bir görevi kötüye kullanma, güveni kötüye kullanma şeklinde bir suç söz konusu değildir."
Şeklinde savunmalarda bulunmuştur.
Sanığın eyleminin hukuki niteliğinin belirlenmesine ilişkin ön sorunun sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma ve kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçlarının unsurlarının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
1- Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma:
Güveni kötüye kullanma suçu TCK'nın 155. maddesinde;
"(1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkâr eden kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur." şeklinde düzenlemiş,
Maddenin gerekçesinde de;
"Bu suçla mülkiyetin korunması amaçlanmaktadır. Ancak, söz konusu suçun oluşabilmesi için eşya üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen kişi (fail) arasında bir sözleşme ilişkisi mevcuttur. Bu ilişkinin gereği olarak taraflar arasında mevcut olan güvenin korunması gerekmektedir. Bu mülahazalarla, eşya üzerinde mevcut sözleşme ilişkisiyle bağdaşmayan kasıtlı tasarruflar, cezai yaptırım altına alınmıştır... Suçun konusunu oluşturan mal üzerinde belirli bir şekilde kullanmak üzere fail lehine zilyetlik tesisi gerekir. Bu nedenle, güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için hukuken geçerli bir sözleşme ilişkisinin varlığı gereklidir." açıklaması yapılmıştır.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere kanun koyucu tarafından mülkiyetin korunması amacıyla getirilen güveni kötüye kullanma suçu, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan taşınır veya taşınmaz bir mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunulması veya bu devir olgusunun inkâr edilmesiyle oluşmaktadır.
Suç, devir amacı dışında tasarrufta bulunma veya inkâr etme şeklinde icrai bir hareketle işlenebileceği gibi malı süresinde devretmeme veya malı güvenle saklamak üzere zilyetliği devralma hâlinde, bakım yükümlülüğünü bilerek yerine getirmeme gibi ihmali hareketle de işlenebilir (Centel/Zafer/Çakmut, .... 472.).
TCK'nın 155. maddesinde sözü edilen zilyetlik kavramı 4721 sayılı Medeni Kanunu'muzun 973. maddesinde; "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir." şeklinde açıklanmış, asli ve fer'i zilyetlik ise aynı Kanun'un 974. maddesinde; "Zilyet, bir sınırlı aynî hak veya bir kişisel hakkın kurulmasını ya da kullanılmasını sağlamak için şeyi başkasına teslim ederse, bunların ikisi de zilyet olur. Bir şeyde malik sıfatıyla zilyet olan aslî zilyet, diğeri fer'î zilyettir." biçiminde tanımlanmıştır.
Güveni kötüye kullanma suçunda malın teslimi, belirli biçimde kullanılmak için hukuka ve yöntemine uygun, aldatılmamış özgür bir iradeye dayanılarak tesis edilmektedir. Söz konusu suçun oluşabilmesi için eşya üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen fail arasında bir sözleşme ilişkisi mevcut olmalı ve bu hukuki ilişkinin gereği olarak taraflar arasında oluşan güvenin korunması gerekmektedir. Bu amaçla, eşya üzerinde mevcut sözleşme ilişkisiyle bağdaşmayan kasıtlı tasarruflar ve devir olgusunu inkâr kanun koyucu tarafından cezai yaptırım altına alınmıştır. Eğer mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen fail arasında hukuken geçerli bir sözleşme ilişkisi yoksa usulüne uygun bir teslim olmayacağı için güveni kötüye kullanma suçu da oluşmayacaktır. Zira, hukuksal anlamda geçerli bir sözleşmeden söz edilebilmesi için tarafların iradelerinin aldatılmamış olması gerekmektedir.
Bu suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde ise, daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâli söz konusu olacaktır.
Meslek ve sanat, kişinin geçimini sağlamak için uğraştığı ve devamlılık gösteren işlerdir. Genellikle meslek ve sanat serbestçe yapılan ve bireylerin belli bir hizmeti almak veya yaptırmak için başvurdukları ... alanını ifade eder. Örneğin, televizyon tamirciliği, terzilik, dizgicilik, kuru temizlemecilik, matbaacılık, grafikerlik vs. Bu örneklerde de görüldüğü gibi, genellikle meslek ve sanatta, aralarında hizmet ilişkisi olmayan kişiler bu mesleği yapanlardan bir hizmet satın almaktadırlar.
Ticaret, kişilerin özel ilişkilerini ilgilendiren alanlarda yapılan ve bir mal değişimini konu alan hareketlerdir. Failin ticari amaçla hareket etmesi yeterlidir. Tacir olması aranmaz. Ancak, mal sahibi olan mağdurun ticaret amacıyla hareket etmesine gerek bulunmamaktadır.
Hizmet ise, hizmeti yapanla yaptıran arasında bir ilişkinin olmasını ifade eder. Hizmet ilişkisinin daimi olması zorunlu değildir. Ayrıca, suça konu eşya faile sürekli olarak ve tüm sorumluluğu ona ait olmak koşulu ile teslim edilmelidir.
Bu nitelikli hâlin uygulanabilmesi için, failin işi, mesleği, eşyanın hangi amaçla faile verildiği araştırılmalıdır.
Suçun nitelikli halleri arasında sayılan bir başka durum ise, hangi nedenden doğmuş olursa olsun "başkasının mallarını idare etmek yetkisine sahip kimselerin" güveni kötüye kullanmasıdır. Maddede de açık bir şekilde belirtildiği gibi, idare yetkisinin hangi nedenden doğmuş olduğu önemli değildir. Sözleşmeden doğmuş olabileceği gibi, yasadan veya resmî makam veya merciler tarafından verilen bir karardan da, bu yetki doğmuş olabilir (... Yaşar/... Tahsin Gökcan/... Artuç, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 4. Cilt, ... Yayınevi, 1. Baskı, 2010, ..., .... 4531-4532.).
Cezanın ağırlaştırılması sonucunu doğuran bu hâllerde, fail ile mağdur arasındaki hukuki ilişkiye dayanan güven ilişkisi daha yoğundur. Failin sıfatı, onun hukuki ilişkiye uyma konusunda daha özenli davranacağının bir göstergesi olmaktadır. Belli sıfata sahip kişilere karşı toplumda daha fazla güven duygusu vardır. Kişiler, meslek ve sanat icra edenlere, ticaret veya belli hizmeti görenlere, belli bir işi görüyor olmaları nedeniyle normal bir kişiye nazaran daha fazla güven beslerler ve bu güvene dayalı olarak zilyedi veya malik bulundukları malı fazlaca sorgulamadan belli bir maksatla muhataplarına teslim ederler. Suçu nitelikli hale getiren bu unsur, taraflar arasında güven ilişkisinin tesisini kolaylaştıran hâllerin kötüye kullanılmasını esas almaktadır. Bu ağırlaştırıcı nedenin uygulanması, malın teslimi ile failin sıfatı arasında nedensellik ilişkisi bulunmasına bağlıdır. Mal, faile, sadece sıfatından değil, aynı zamanda sıfatının doğurduğu bir ilişkiden dolayı teslim edilmiş olmalıdır (Centel/Zafer/Çakmut, .... 478; Özbek/Doğan/Bacaksız, .... 704, Mahmut Koca/İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, ... Yayınevi, 7. Baskı, ... 2020, .... 728-729.).
2- Dolandırıcılık:
Dolandırıcılık suçu 5237 sayılı TCK'nın 157. maddesinde;
"Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir." şeklinde düzenlenmiş, 158. maddesinde ise suçun nitelikli hâlleri sayılmıştır.
Mal varlığının yanında irade özgürlüğünün de korunduğu dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
a) Failin bir takım hileli davranışlarda bulunması,
b) Hileli davranışların mağduru aldatabilecek nitelikte olması,
c) Failin hileli davranışlar sonucunda mağdurun veya başkasının aleyhine, kendisi veya başkası lehine haksız bir yarar sağlaması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Fail kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla bilerek ve isteyerek hileli davranışlar yapmalı, bu davranışlarla bir başkasına zarar vermeli, verilen zarar ile eylem arasında uygun nedensellik bağı bulunmalı ve zarar da, nesnel ölçüler göz önünde bulundurularak belirlenecek ekonomik bir zarar olmalıdır.
Görüldüğü gibi, dolandırıcılık suçunu diğer mal varlığına karşı işlenen suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece mal varlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır.
5237 sayılı TCK'nın 157. maddesinde yalnızca hileli davranıştan söz edilmiş olmasına göre, her türlü hileli davranışın dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesi gerekmektedir.
Kanun koyucu anılan maddede hilenin tanımını yapmayarak suçun maddi konusunun hareket kısmını oluşturan hileli davranışların nelerden ibaret olduğunu belirtmemiş, bilinçli olarak bu hususu öğreti ve uygulamaya bırakmıştır.
"Hile", Türk Dili Kurumu sözlüğünde; "Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, desise, entrika" (Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, .... 891) şeklinde, uygulamadaki yerleşmiş kabule göre ise; "Hile nitelikli yalandır. Yalan belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun denetleme olanağını ortadan kaldırmalıdır. Kullanılan hile ile mağdur yanılgıya düşürülmeli ve yanıltma sonucu kandırıcı davranışlarla yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hileli davranışın aldatacak nitelikte olması gerekir. Basit bir yalan hileli hareket olarak kabul edilemez." biçiminde tanımlanmıştır.
Öğretide de hile ile ilgili olarak; "Olaylara ilişkin yalan açıklamaların ve sarf edilen sözlerin doğruluğunu kuvvetlendirecek ve böylece muhatabın inceleme eğilimini etkileyebilecek yoğunluk ve güçte olması ve bu bakımdan gerektiğinde bir takım dış hareketler ekleyerek veya böylece var olan halden ve koşullardan yararlanarak, almayacağı bir kararı bir kimseye verdirtmek suretiyle onu aldatması, bu suretle başkasının zihin, fikir ve eylemlerinde bir hata meydana getirmesidir." (Sulhi Dönmezer, Kişilere ve Mala Karşı Cürümler 2004, .... 453.), "Hile, oyun, aldatma, düzen demektir. Objektif olarak hataya düşürücü ve başkasının tasavvuru üzerinde etki doğurucu her davranış hiledir." (... Centel/Hamide Zafer/Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Cilt I, Beta Yayınevi, 4. Baskı, Eylül 2017, ..., .... 502-503.) biçiminde tanımlara yer verilmiştir.
Yerleşmiş uygulamalar ve öğretideki baskın görüşlere göre ortaya konulan ilkeler göz önünde bulundurulduğunda; hile, maddi olmayan yollarla karşısındakini aldatan, hataya düşüren, düzen, dolap, oyun, entrika ve bunun gibi her türlü eylem olarak kabul edilebilir. Bu eylemler bir gösteriş biçiminde olabileceği gibi, gizli davranışlar olarak da ortaya çıkabilir. Gösterişte, fail sahip bulunmadığı imkânlara ve sıfata sahip olduğunu bildirmekte, gizli davranışta ise kendi durum veya sıfatını gizlemektedir. Ancak sadece yalan söylemek, dolandırıcılık suçunun hile unsurunun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. Kanun koyucu yalanı belirli bir takım şekiller altında yapıldığı ve kamu düzenini bozacak nitelikte bulunduğu hallerde cezalandırmaktadır. Böyle olunca hukuki işlemlerde, sözleşmelerde bir kişi mücerret yalan söyleyerek diğerini aldatmış bulunuyorsa bu basit şekildeki aldatma, dolandırıcılık suçunun oluşumuna yetmeyecektir. Yapılan yalan açıklamaların dolandırıcılık suçunun hileli davranış unsurunu oluşturabilmesi için, bu açıklamaların doğruluğunu kabul ettirebilecek, böylece muhatabın inceleme eğilimini etkisiz bırakabilecek yoğunluk ve güçte olması ve gerektiğinde yalana bir takım dış hareketlerin eklenmiş bulunması gerekir.
Failin davranışlarının hileli olup olmadığının belirlenmesi noktasında öğretide şu görüşlere de yer verilmiştir: "Hangi hareketin aldatmaya elverişli olduğu somut olaya göre ve mağdurun içinde bulunduğu duruma göre belirlenmelidir. Bu konuda önceden bir kriter oluşturmak olanaklı değildir." (Veli ... Özbek/Koray Doğan/Pınar Bacaksız, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 15. Baskı, ... 2020, .... 717.), "Hileli davranışın anlamı birtakım sahte, suni hareketler ile gerçeğin çarpıtılması, gizlenmesi ve saklanmasıdır." (Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınevi, 13. Baskı, ... 2020, .... 439.), "Hilenin, mağduru hataya sürükleyecek nitelikte olması yeterlidir; ortalama bir insanı hataya sürükleyecek nitelikte olması aranmaz. Bu nedenle, davranışın hile teşkil edip etmediği muhataba ve olaya göre değerlendirilmelidir." (Centel/Zafer/Çakmut, .... 509.).
Esasen, hangi davranışların hileli olup olmadığı konusunda genel bir kural koymak oldukça zor olmakla birlikte, bu konuda olaysal olarak değerlendirme yapılmalı, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmak suretiyle sonuca ulaşılmalıdır.
3- Görevi kötüye kullanma:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun ikinci kitabının "Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler"e yer veren dördüncü kısmının "Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar" başlıklı birinci bölümünde "Görevi kötüye kullanma" suçu 257. maddede;
"(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) İrtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır." şeklinde düzenlenmişken, 19.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Kanun'un birinci maddesi ile birinci ve ikinci fıkralarında yer alan "Kazanç" ibareleri "Menfaat", birinci fıkrasında yer alan "Bir yıldan üç yıla kadar" ibaresi "Altı aydan iki yıla kadar", ikinci fıkrasında yer alan "Altı aydan iki yıla kadar" ibaresi "Üç aydan bir yıla kadar" ve üçüncü fıkrasında yer alan "Birinci fıkra hükmüne göre" ibaresi "Bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile" biçiminde değiştirilmek suretiyle,
"(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) İrtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır." hâlini almış, 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun'un 105. maddesi ile de üçüncü fıkra yürürlükten kaldırılmıştır.
Maddenin, birinci fıkrasında düzenlenen icrai davranışlarla görevi kötüye kullanma suçu, kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmesi ve bu aykırı davranış nedeniyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız menfaat sağlanması ile oluşmaktadır.
Buna göre ilk şart, kamu görevlisi olan failin yaptığı işle ilgili olarak kanundan veya diğer idari düzenlemelerden doğan bir görevinin olması ve bu görevinin gereklerine aykırı davranmasıdır. Suçun oluşabilmesi için, norma aykırı davranış yetmemekte, fiil nedeniyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da suç tarihi itibarıyla kişilere haksız kazanç sağlanması gerekmektedir.
Anılan maddenin gerekçesinde suçun oluşmasına ilişkin genel koşullar;
"Kamu görevinin gereklerine aykırı olan her fiili cezai yaptırım altına almak, suç ve ceza siyasetinin esaslarıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, görevin gereklerine aykırı davranışın belli koşulları taşıması hâlinde, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturabileceği kabul edilmiştir. Buna göre, kamu görevinin gereklerine aykırı davranışın, kişilerin mağduriyetiyle sonuçlanmış olması veya kamunun ekonomik bakımdan zararına neden olması ya da kişilere haksız bir kazanç sağlamış olması hâlinde, görevi kötüye kullanma suçu oluşabilecektir." şeklinde vurgulanmış, gerekçede yer verilen "kazanç" ifadesi 6086 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikle sonradan "menfaat" olarak değiştirilmiştir.
Öğretide de TCK'nın 257. maddesindeki suçun oluşmasının, kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmesi sonucunda kişilerin mağdur olması veya kamunun zarar görmesi ya da kişilere haksız menfaat sağlanması şartlarına bağlı olduğu, bu sonuçları doğurmayan norma aykırı davranışların, suç kapsamında değerlendirilemeyeceği açıklanmıştır (... Emin Artuk-... Gökçen-... Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Turhan Kitapevi, 11. Bası, ..., 2011, .... 913 vd.; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, ... Yayınevi, ..., 2013, .... 769; Veli ... Özbek-... Nihat Kanbur-Koray Doğan-Pınar Bacaksız-İlker ..., Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 2. Bası, ..., 2011, .... 974.).
Görevin gereklerine aykırı hareket etmekten, kamu görevlisinin görevini kanun, idari düzenlemeler veya talimatların öngördüğü usul ve esaslardan başka surette ifa etmesi anlaşılmaktadır. Bu anlamda kamu görevlisinin herhangi bir şekilde kanuni yetkisini aşması, kanunun aradığı şekil şartlarına uymaması, takdir yetkisini amacı dışında kullanması, kanunun emir ve müsaade ettiği hareketinin gerektirdiği ön şartlara aykırı hareket etmesi, kendisine teslim edilen ve görevi sebebiyle kullanması gerekli eşyayı usulsüz kullanması gibi fiiller görevin gereklerine aykırılık kapsamında kalmaktadır.
Norma aykırı davranışın maddede belirtilen sonuçları doğurup doğurmadığının saptanabilmesi için öncelikle "Mağduriyet, kamunun zarara uğraması ve haksız menfaat" kavramlarının açıklanması ve somut olayda bunların gerçekleşip gerçekleşmediklerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Mağduriyet kavramının, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararla sınırlı olmayıp bireysel hakların ihlali sonucunu doğuran her türlü davranışı ifade ettiği kabul edilmelidir. Bu husus madde gerekçesinde; "Görevin gereklerine aykırı davranışın, kişinin mağduriyetine neden olunması gerekir. Bu mağduriyet, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararı ifade etmez. Mağduriyet kavramı, zarar kavramından daha geniş bir anlama sahiptir." şeklinde vurgulanmış, öğretide de mağduriyetin sadece ekonomik bakımdan ortaya çıkan zararı ifade etmeyip daha geniş bir anlama sahip olduğu, bireyin, sosyal, siyasi, medeni her türlü haklarının ihlali sonucunu doğuran hareketlerin ve herhangi bir çıkarının zedelenmesine neden olmanın da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilmiştir (... Emin Artuk-... Gökçen-... Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Turhan Kitapevi, 11. Bası, ..., 2011, .... 911 vd.; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, ... Yayınevi, ..., 2013, .... 772; Veli ... Özbek-... Nihat Kanbur-Koray Doğan-Pınar Bacaksız-İlker ..., Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 2. Bası, ..., 2011, .... 974.).
Kişilere haksız menfaat sağlanması, bir başkasına hukuka aykırı şekilde her türlü maddi ya da manevi yarar sağlanması anlamına gelmektedir.
Kamunun zarara uğraması hususuna gelince; madde gerekçesinde "Ekonomik bir zarar" olduğu vurgulanan anılan kavramla ilgili olarak kanuni düzenleme içeren 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 71. maddesinde; kamu görevlilerinin kast, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması şeklinde tanımlanan kamu zararı, her olayda hâkim tarafından, ..., mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek bir fiyatla alınıp alınmadığı veya aynı şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, somut olayın kendine özgü özellikleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Bu belirleme; uğranılan kamu zararının miktarının kesin bir biçimde saptanması anlamında olmayıp miktarı saptanamasa dahi, işin veya hizmetin niteliği nazara alınarak, rayiç bedelden daha yüksek bir bedelle alım veya yapımın gerçekleştirildiğinin anlaşılması hâlinde de kamu zararının varlığı kabul edilmelidir. Ancak bu belirleme yapılırken, norma aykırı her davranışın, kamuya duyulan güveni sarstığı, dolayısıyla, kamu zararına yol açtığı veya zarara uğrama ihtimalini ortaya çıkardığı şeklindeki bir düşünceyle de hareket edilmemelidir.
Diğer yandan, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 62. maddesindeki;
"Bu Kanun ve diğer kanunlar gereğince avukat sıfatı ile veya Türkiye Barolar Birliğinin yahut baroların organlarında görevli olarak kendisine verilmiş bulunan görev ve yetkiyi kötüye kullanan avukat Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesi hükümlerine göre cezalandırılır." biçimindeki göndermeyle de kendilerine tevdi edilen görev ve yetkiyi kötüye kullanan avukatların TCK'da yer alan görevi kötüye kullanma suçuna göre cezalandırılacakları ifade edilmiştir.
4- Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf:
Bu suç, 765 sayılı TCK'da "Emniyeti suiistimal" başlıklı dördüncü fasılda yer alan 511. maddede düzenlenmiş olup söz konusu madde;
"1- Kaybolmuş bir şeyi bulup ta bulunmuş eşyanın mülkiyetini iktisap hakkında Kanunu Medenide yazılı ahkama riayet etmeksizin temellük iddiasına kıyam eyliyen,
2 - Başkasına ait olup ta bir hata veya tesadüf neticesi olarak eline geçen bir malda mülkiyet iddia eden,
Kimseler mutazarrırın şikâyeti üzerine bir seneye kadar hapse ve yüz liraya kadar ağır cezayi nakdiye mahküm olur.
Eğer mücrimin bu eşya sahibi kim olduğunu bildiği tahakkuk ederse ceza iki seneye kadar uzar." şeklindedir.
Burada iki suç vardır. Biri kaybolmuş şeyi mal edinme, öteki ise bir sebeple ele geçen mal üzerinde mülkiyet iddiasıdır. Uyuşmazlık konusu ile ilgisi bulunan bir sebeple ele geçen malda mülkiyet iddiası suçunun unsurları bir kimsenin, başkasına ait olup da bir suretle eline geçen malda mülkiyet iddia etmesi ve fiili bu kasıt altında işlemesidir. Suçun faili, herhangi bir kimse olabilir. Suçun konusu, bir hata veya tesadüf neticesi ele geçen şeydir. Bu şey su, rüzgar, çığ veya diğer tabii kuvvetler vasıtası ile veya herhangi bir surette başkasının eline geçen şey ve hayvandır. Suçun maddi unsuru, ele geçen mal üzerinde mülkiyet iddia edilmesidir. Suçun manevi unsuru, kasıttır (... Pulat Gözübüyük, Emniyeti Kötüye Kullanma Cürümleri, ... Dergisi, Ağustos 1973, Sayı: 8, .... 572-573.).
5237 sayılı TCK'nın "Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf" başlıklı 160. maddesi ise;
"Kaybedilmiş olması nedeniyle malikinin zilyedliğinden çıkmış olan ya da hata sonucu ele geçirilen eşya üzerinde, iade etmeksizin veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin, malik gibi tasarrufta bulunan kişi, şikâyet üzerine, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlenmiştir.
Madde gerekçesinde de "Kaybedilmiş olması nedeniyle sahibinin zilyedliğinden çıkmış olan eşyayı ele geçiren kişi, bunu iade etmek veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmek yükümlülüğü altındadır. Aynı yükümlülük, bir şeyi hata sonucu ele geçiren kişi açısından da söz konusudur. Madde metninde, bu yükümlülüğe aykırı davranarak, eşya üzerinde malikmiş gibi tasarrufta bulunulması, suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bu suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturma, şikâyete bağlı tutulmuştur." açıklamalarına yer verilmiştir.
5237 sayılı TCK'nın 160. maddesinde kaybolan ya da hata sonucu ele geçen malın yetkili makamlara bildirilmesi yükümlülüğü getirilmiş ancak herhangi bir kanuna gömderme yapılmamıştır. Oysa 765 sayılı TCK'nın 511. maddesinde bu tür eşyaların bulunması hâlinde Medeni Kanun hükümlerine göre bildirimde bulunma yükümlülüğü getirilmişti.
Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu ile kişilerin mülkiyet hakkı ve mülkiyet haklarından kaynaklanan bazı tasarrufları yapma özgürlükleri korunmaktadır. Suçun maddi konusunu üzerinde kişilerin mülkiyet hakkının bulunduğu mallar oluşturmaktadır. Bu mallar suç tipinin niteliği gereği kaybedilmiş ya da hata sonucu başkasının eline geçmiş mallardır (Veli ... Özbek/Koray Doğan/Pınar Bacaksız, .... 736.).
Kanun koyucunun bu suçu ihdas etmesinin amacı, kaybolmuş ya da hata sonucu ele geçmiş bir eşyayı bulan kişinin ele geçirdiği eşyayı yetkili makamlara bildirmesini ya da doğrudan malike iade etmesini sağlamaktır (... Elmalıca, Güveni Kötüye Kullanma Suçu, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, .... 58.).
Malvarlığına karşı işlenen suçlar bölümünde yer alan madde, kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf ve hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf olmak üzere bünyesinde iki farklı suçu ihtiva etmektedir. Ancak fiil unsurlarının aynı olması nedeniyle söz konusu suçlar tek madde ve fıkrada düzenlenmiştir.
Kaybolmuş eşya, malikin yerini bilmediği ve egemenlik alanından çıkması nedeniyle sahip olma olanağının kalmadığı eşyadır. İki şartın birlikte sağlanması hâlinde kaybolmuş eşya söz konusu olacaktır. Malikin eşyanın yerini bilmemesi subjektif, eşyanın egemenlik alanından çıkması objektif şart olarak nitelendirilmektedir. Kaybolmuş eşyanın birinci şartı, eşyanın malikin egemenliğinden çıkmış olmasıdır. Böyle bir durumda mülkiyet hakkı devam etmekle birlikte malikin zilyetliği sona ermiş olacaktır. Kaybolmuş eşyanın ikinci şartı, malikin eşyanın yerini bilmemesidir. Eşyanın sadece malikin egemenliği altında olmaması bu suç bakımından yeterli değildir. Aynı zamanda eşyanın nerede olduğunun bilinmiyor olması gerekir. Eşyayı bulan kişinin eşyanın malikini bildiği hallerde kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf suçunun oluşmayacağı, hırsızlık suçunun oluşacağı ifade edilmektedir. Yargıtay da aksi yönde kararları olmakla birlikte eşyanın kime ait olduğunun bilindiği hallerde kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf suçunun oluşmayacağını ifade etmektedir (... Kılıç, Kaybolmuş Veya Hata Sonucu Ele Geçmiş Eşya Üzerinde Tasarruf Suçu, YBHD, Sayı: 2008/2, .... 9-14.).
Hata sonucu ele geçmiş eşya, failin malı elde etmek için çaba harcamamasına, hileli hareketlere başvurmamasına rağmen hataya bağlı olarak zilyetliği ele geçirilen eşyadır. Hata, istemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, yanılma anlamına gelmektedir. Suç tipi bakımından önem arz eden hata, zilyetliğin geçişine ilişkin olup diğer hususlar bakımından düşülen hatalar bu kapsamda değerlendirilmez. Örneğin malın gerçek değerini bilmediği için ucuza satan kişinin içinde bulunduğu hata zilyetliğin geçişine ilişkin olmadığından hata sonucu ele geçmiş eşyadan söz edilemez. Zilyetliğin geçişine ilişkin hatanın kaynağı mağdur veya üçüncü kişi olabileceği gibi fail de olabilir. Ayrıca somut olayda birden fazla kişinin hatası birleşebilir. Özellikle mağdur veya üçüncü kişinin hataya düştüğü ve aydınlatma yükümlülüğünün olduğu iki taraflı işlemlerde hata sonucu ele geçmiş eşyanın mevcut olabilmesi için failin de hataya düşmesi gerekir. Aksi halde hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu değil, failin karşı tarafın hatasından yararlanması sonucu meydana gelen dolandırıcılık gibi sair suçlar oluşacaktır. (... Kılıç, .... 16.).
Suçun fiil unsurunu sahibine iade etmeksizin veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin eşya üzerinde malik gibi tasarrufta bulunma oluşturur. Sadece kaybolmuş eşyanın bulunduğu yerden alınması veya hata sonucu zilyetliğin ele geçirilmesi suçun oluşmasına sebebiyet vermez. Ayrıca kişinin yükümlülüklerini yerine getirmeksizin malik gibi tasarrufta bulunması gerekmektedir. Malik gibi tasarrufta bulunma, mülkiyet hakkının tanıdığı kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerinin kullanılması şeklinde gerçekleştirilebilir. Eşyanın satılması, bağışlanması, tüketilmesi, yok edilmesi, şahsi ihtiyaçlara özgülenmesi, eşya üzerinde iyiniyetli üçüncü kişi lehine ayni hak tesis edilmesi malik gibi tasarrufta bulunma niteliğindedir.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ...'in ... Barosuna bağlı serbest avukat olduğu, katılan ... ile 15.11.2005 tarihinde imzaladığı avukatlık sözleşmesi ile aynı zamanda katılan Kurumun sözleşmeli avukatlığını da üstlendiği, sanığın katılan Kurumun borçlusu olduğu ... 9. İcra Müdürlüğünün toplam 146 adet icra dosyasında katılan Kurumca fazladan yatırılmış olan 1.102.494,98 TL'yi katılan Kurum tarafından kendisine yetki ve talimat verilmediği hâlde 30.09.2009 ve 09.10.2009 tarihleri arasında tahsil ettiği, 09.11.2009 tarihinden sonra da bu paranın 903.389,13 TL'sini katılan Kuruma iade ettiği, çektiği tüm parayı yaklaşık 1 ay süre ile katılan Kuruma vermediği gibi kalan 199.105,85 TL'yi de vekâlet ücreti alacağına karşılık hapis hakkı olduğundan bahisle uhdesinde tuttuğu, ancak sanığın söz konusu dosyalarda görevli olmadığı, icra dosyalarında da vekâlet ücreti alacağının bulunmadığı ve bu şekilde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği kabul edilen olayda;
Sanık ... ile katılan ... arasında imzalanan 15.11.2005 tarihli avukatlık sözleşmesinin konusunu katılan Kurum tarafından verilecek hukuk ve ceza davaları ile icra takipleri, karşılık dava ve mütalaa gibi hukuki işlerin oluşturduğu, sanığa sulh, kabul, feragat ve ahzu kabz yetkisi hariç olmak üzere umumi vekâletname verileceğinin, dosyaların Hukuk Müşavirliğince zimmet karşılığı teslim edilip zimmet karşılığı geri alınacağının, icra veznelerine borçlularca yatırılan paraların katılan Kurumca çekileceğinin, sanığın üçer aylık dönemlerde davaların ve icra takiplerinin mevcut durumları hakkında Hukuk Müşavirliğine rapor vereceğinin ayrıca dava ve icra takipleri konusunda bilgi ve belge gerekli olması hâlinde sanığın katılan Kuruma yazılı olarak başvuracağının kararlaştırıldığı,
Katılan Kurumca 17.01.2006, 17.01.2007, 21.06.2007 ve 11.06.2009 tarihlerinde katılan Kurumun leh ve aleyhine açılmış veya açılacak her türlü dava, icra ve takiplerden dolayı mahkemeler, meclisler, daire ve müesseselerin her kısım ve derecesinde her sıfat, şekil ve surette katılan ... temsile sanığın yetkili kılındığı genel vekâletnamelerin verildiği, 17.01.2006 tarihli ilk vekâletnamede ahzu kabz yetkisinin bulunmadığı ancak daha sonra verilen diğer vekâletnamelerde ahzu kabz yetkisinin verilmiş olduğu,
Sözleşme kapsamında 2006 yılı ile 2009 yılları arasında toplam 703 adet icra dosyasının imza karşılığında sanığa teslim edildiği, bu dosyaların idari para cezaları ile fazla ödenen işsizlik ödeneğinden kaynaklanan kurum alacağının tahsiline ilişkin oldukları, katılan Kurumca sanık tarafından tahsil edilen idari para cezalarına ve işsizlik ödeneklerine ilişkin paraların yatırılacağı hesap numaralarının 18.03.2009 tarihli yazı ile bildirildiği, sanığın takip ettiği icra dosyaları nedeniyle yapmış olduğu masrafları katılan Kuruma bildirdiği ve katılan Kurumdan avans ödenmesini talep ettiği üç adet dilekçesinin ve fazla ödenen işsizlik ödenekleri ile idari para cezalarından dolayı borçlulardan tahsil ettiği toplam 44.971 TL'nin katılan Kurum hesaplarına yatırıldığına dair 20.10.2009 tarihli raporun dosyada mevcut olduğu,
Diğer taraftan, ... AŞ'nin 13.08.2004 tarihinde özelleştirilmesi nedeniyle ... akitlerinin feshine karar verilen 154 işçinin 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un 21. maddesi uyarınca "... kaybı tazminatı" ödenmesi için katılan Kuruma müracaat ettikleri ve katılan Kurumca hesaplanan ... kaybı tazminatının hatalı ve eksik olduğundan bahisle katılan Kurum aleyhinde 18.04.2005 tarihinde ... 17. ... Mahkemesinin 2005/934-1087 esas sayılı dosyalarında alacak davası açtıkları, ... 17. ... Mahkemesince davaların kabulüne ilişkin 22.01.2007 tarihinde verdiği kararlar üzerine katılan Kurum aleyhine ... 9. İcra Müdürlüğünün 146 adet icra dosyasında icra takibi başlatıldığı, katılan Kurum tarafından 04.06.2007 ve 31.07.2007 tarihlerinde icra dosyalarına toplam 1.379.537,58 TL yatırıldığı ve ... 17. ... Mahkemesi kararlarının da temyiz edildiği, Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 19.07.2007 tarihinde yıllık izin ücretlerinin hesaplamaya dahil edilerek fazla alacak belirlenmesi isabetsizliğinden hükümlerin bozulduğu, bozmaya uyan ... 17. ... Mahkemesince 14.05.2009 tarihinde davaların kısmen kabulüne karar verildiği, davacılar vekilinin temyizi üzerine dosyaları inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 18.09.2009 tarihinde hükümlerin onanmasına karar verildiği, katılan Kurumca söz konusu icra dosyalarında katılan Kurumca yatırılmış olan fazla paraların çekilmesi amacıyla 02.11.2009 tarihinde personel ...'ın görevlendirildiği, reddiyat makbuzlarından dosyalardaki paraların sanık tarafından çekilmiş olduğunun anlaşılması üzerine 04.11.2009 tarihli yazı ile sanıktan konu hakkında bilgi istenildiği ve çektiği paraları da katılan Kurum hesaplarına aktarmasının talep edildiği, sanığın 10.11.2009-17.11.2009 tarihleri arasında toplam 903.086,84 TL katılan Kuruma ödeme yaptığı, sanığın katılan Kurumca 13.11.2009 tarihinde vekâletten azledildiği ve 15.11.2005 tarihli sözleşmenin de feshedildiği, 19.11.2009 tarihinde sanığa azlin ve feshin bildirildiği, bunun üzerine sanığın kalan parayı katılan Kuruma vermeyerek vekâlet alacağı ve yaptığı giderler nedeniyle hapis hakkını kullandığını savunduğu,
Sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sırasında sanığın yaptığı takip masrafları dikkate alınarak düzenlenen 02.06.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre sanığın takibini yaptığı icra dosyaları için toplam 4.341,70 TL masraf yaptığı, katılan Kurumun da sanığa toplam 6.911,56 TL avans ödediği, bu durumda sanığın yaptığı ancak alamadığı masraf tutarı bulunmadığı, sanığın ... 9. İcra Müdürlüğünün 146 adet dosyasından 30.09.2009-09.10.2009 tarihleri arasında toplam 1.102.494,98 TL çektiği ve katılan Kuruma 09.11.2009-20.11.2009 tarihleri arasında toplam 914.802,92 TL iade ettiği, sanığın uhdesinde 187.692,06 TL kaldığı; sanığın katılan Kurumdan ne kadar vekâlet ücreti ve masraf talep edebileceği hususunda düzenlenen 27.10.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre katılan Kurumun davalı olduğu ... 17. ... Mahkemesinin 2007/896-1040 esas sayılı dosyalarında 18.04.2005 tarihinde açılan ... kaybı tazminatı davalarında katılan ... avukatlar ..., Tahir Yiğitel, Gülfızan Ertürk ve ... Turgut Başbuğ'un temsil ettiği, sanığın ise bu dosyalarda davalı vekili sıfatını haiz olmadığı ve bu davaların sanık tarafından takip edilmediği, Mahkemece verilen ilk kararların ... 9. İcra Müdürlüğünün 146 adet dosyasında icra takibine konu edildiği ve katılan Kurumca 04.06.2007 ve 31.07.2007 tarihlerinde icra dosyalarına ödeme yapıldığı, ancak mahkeme kararlarının Yargıtayca bozulması üzerine verilen ikinci kararlarda katılan Kurum aleyhine hüküm altına alınan miktarların ilk karara göre daha az olduğu, alacaklıların ikinci karar gereği alacaklarını tahsil etmeleri üzerine icra dosyalarında bakiye miktarların kaldığı, sanığın 30.09.2009 tarihinden itibaren icra dosyalarındaki bakiye miktarları vekâletname ibraz ederek çekmeye başladığı ve toplam 1.102.494,98 TL tahsil ettiği, katılan Kuruma 903.389,13 TL ödediği, 199.105,85 TL'yi ise ödemediği, taraflar arasındaki avukatlık sözleşmesinin katılan Kurumun borçlu olduğu dosyaları kapsamadığı ve sanığın katılan Kurumun borçlu olduğu icra dosyalarından dolayı katılan Kurumdan alması gereken vekâlet ücreti bulunmadığı; sanığın dava konusu ... 9. İcra Müdürlüğünün 146 adet dosyası haricindeki icra dosyalarında vekâlet ücreti alacağı olup olmadığı hususunda düzenlenen 15.12.2014 tarihli ek bilirkişi raporuna göre sanığın ... 9. İcra Müdürlüğünün 146 adet dosyası haricindeki icra dosyalarında da vekâlet ücreti alacağının bulunmadığı,
Ayrıca katılan Kurum tarafından ... 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/428 esas sayılı dosyasında sanık aleyhine açılan alacak davasının yapılan yargılaması sırasında sanığın katılan Kurumun vekili sıfatıyla takip ettiği icra dosyalarından vekâlet ücreti hak edip etmediği hususunda düzenlenen 31.01.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre sanığa toplam 703 adet dosya icra takip dosyası teslim edildiği, vekâletnameden azledilme tarihi itibarıyla bu dosyalardan 44 adedi için icra takibi başlatılmadığı, 453 adedinin derdest olduğu, ancak dosyaların teslim tarihinden iki, beş ve sekiz ay hatta bir yıl sonra takip talebinde bulunulduğu, dosyaların büyük bir kısmının takipsizlik nedeniyle işlemden kaldırıldığı ve yenilendikleri, borca itirazlar hakkında işlem yapılmadığı, tespit edilen bu hususların Avukatlık Kanunu'na ve Meslek Kurallarına aykırı olduğu ve katılan Kurumun görevin ifasında kusur ve ihmal gerekçeleriyle sanığa güveninin sarsıldığı iddialarında ve vekâletten azil hususunda haklı olduğu, azlin haklı olması durumunda ücret ödenmesinin gerekmeyeceği, sanığın sonuçlanan icra takipleri nedeniyle vekâlet ücretini ve taraflar arasındaki avukatlık sözleşmesi uyarınca Ekim 2009 ayı vekâlet ücreti hariç aylık ücretini almış olduğu; aynı yargılamada alınan 03.10.2013 tarihli diğer bilirkişi raporuna göre de sanığa azledildiği tarihe kadar 703 adet dosya teslim edildiği, 201 adet dosyanın sonuçlandığı, ... 9. İcra Müdürlüğünün toplam 146 dosyasından sanığın tahsil ettiği toplam miktarın 1.102.494,98 TL, katılan Kuruma ödediği toplam miktarın 903.086,84 TL, uhdesinde kalan toplam miktarın 199.408,14 TL olduğu, katılan Kurumun sanığı haklı olarak azlettiği ve azil tarihi itibarıyla sanığa zimmet karşılığı teslim edilip de derdest olan dosyalar için katılan Kurumun sanığa Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesi gereği ücret sorumluluğu olmadığı, azil tarihi öncesi sonuçlanan dosyalardan dolayı sanığın 2009 yılı Ekim ayına ait aylık 943,56 TL ücreti ile kanunî vekâlet ücretinin %70'lik kısmını talep edebileceği, yine ... 9. İcra Müdürlüğünün 146 adet icra dosyası ve diğer derdest icra dosyalarından dolayı vekâlet ücreti talep edemeyeceği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan Kurum ile avukat olan sanık arasındaki hukuki ilişkinin temelini iki taraf arasında imzalanan 15.11.2005 tarihli avukatlık sözleşmesinin oluşturduğu, sözleşmeye göre sanığın katılan Kurum tarafından kendisine imza karşılığında teslim edilen ve katılan Kurumun alacaklı olduğu icra dosyalarının takibi ile görevli ve yetkili olduğu, birden fazla sözleşmeli avukat ile çalışan katılan Kurum tarafından sanığın sözleşme ile üstlendiği bu görevinin usulüne uygun şekilde yerine getirilip getirilmediğinin denetlenebilmesi amacıyla sözleşme ile sanığa bazı yükümlülükler yüklendiği, bu kapsamda sanığın, başlattığı icra takiplerini katılan Kurum icra esas defterine kaydedilmek üzere hukuk müşavirliğine bildirmesi ve kendisine verilen icra takipleri ile ilgili dilekçelerin, bilirkişi raporlarının, diğer belgelerin ve duruşma zabıtlarının birer örneğini dosyasına konulmak üzere hukuk müşavirliğine vermesi gerektiği ayrıca takip ettiği dosyaların mevcut durumları hakkında üçer aylık dönemlerde katılan Kurumun hukuk müşavirliğine rapor vermek zorunda olduğu, sözleşme tarihinden sonra düzenlenen ve sanığın katılan Kurum adına temsile yetkili kılındığı vekâletnamelerin söz konusu sözleşmenin yürürlüğe girmesini sağladığı ve kapsamının da sözleşme hükümlerine göre belirlenmesinin gerektiği, sözleşme gereğince sanığa imza karşılığı teslim edilen dosyalar haricinde başka dosyalar ile sanığın davaya konu ... 9. İcra Müdürlüğünde katılan Kurum aleyhine açılmış olan icra dosyalarına ilişkin katılan Kurum tarafından sanığa özel bir talimat verildiğine dair bilgi ve belge bulunmadığı, kaldı ki sanığın ... 9. İcra Müdürlüğünün 146 adet icra dosyası ile söz konusu icra dosyalarının dayanağı olan ilamların verildiği ... 17. ... Mahkemesinin ilgili dosyalarında görevlendirmesinin ve katılan ... temsilen yaptığı herhangi bir işleminin bulunmadığı hususları birlikte dikkate alındığında; sanığın ... 9. İcra Müdürlüğünün 146 adet icra dosyasından çektiği paranın katılan Kurumca sanığa muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere verilmediği, meslek, hizmet ya da sözleşme ilişkisinin gereği olarak tevdi ve teslim de edilmediği anlaşıldığından sanığın eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturmadığı,
Sanığa katılan Kurum tarafından sözleşme gereğince teslim edilen icra takip dosyalarının 2009 yılı itibarıyla ... 9. İcra Müdürlüğüne tevzi edildiği, sanığın da katılan Kurum adına dosya açmak ve takip yürütmek suretiyle görev yaptığı ve icra müdürlüğü görevlilerince katılan Kurumun vekili olarak bilindiği, katılan Kurumun aleyhine açılmış olan 146 icra dosyasında katılan Kuruma geri verilmesi gereken para olduğunu sanığa icra müdürü tanık ... Yılmaz'ın söylediği, sanığın da yanında çalışan avukat tanık...'u katılan Kuruma gönderip hukuk müşavirliğine durumu iletmesini istediği, tanık Ahu'nun katılan Kurum hukuk müşavirlerini odalarında bulamayınca o anda terasta sohbet eden ve aralarında tanıklar ... ve Gülfizan Ertürk'ün da bulunduğu bir grup katılan Kurum avukatının yanına gittiği, "İcra dosyalarında para varmış, biz bunları alabilir miyiz?" diye sorduğu ve katılan Kurum avukatlarının kendi aralarında vekâletnamelerin ahzu kabz yetkisi dahil verildiği şeklindeki konuşmalarını sözlü onay olarak anlayıp sanığa da paranın çekilmesi konusunda onay verildiğini söylediği, sanığın da sözlü onay aldığı algısı ile ahzu kabz yetkisine sahip olduğu katılan Kurum vekâletnamesini ibraz ederek dosyalardan para çektiği nazara alındığında; sanığın eyleminin hile niteliğinde olmadığı ve dolandırıcılık olarak değerlendirilmesine yasal olanak bulunmadığı,
Katılan Kurumun aleyhine sonuçlanan ve ... 17. ... Mahkemesinde görülen alacak davalarına ilişkin ilamların ... 9. İcra Müdürlüğü nezdinde icra takibine konu edilmesi üzerine katılan Kurumca hem mahkeme kararlarının temyiz edildiği hem de kararlarda hükmedilen tutarların icra dosyalarına yatırıldığı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesince kararların bozulması üzerine bozmaya uyan mahkemece katılan Kurum aleyhine ilk kararlara göre daha az alacak miktarlarına hükmedildiği ve hükmedilen tutarların alacaklılar vekilince icra dosyasından tahsil edilmesi ve bozma üzerine verilen kararların da Yargıtay 9. Hukuk Dairesince onanması üzerine icra dosyalarında katılan Kuruma iade edilmesi gereken paraların kaldığı, icra müdürü tanık ... Yılmaz'ın sanığı katılan Kurumun vekili olarak bildiği, zira sanığın katılan Kurumun vekili sıfatıyla ... 9. İcra Müdürlüğünde icra takipleri açtığı gibi katılan Kurum tarafından verilmiş ahzu kabz yetkisini de içeren vekâletnamesinin olduğu, her ne kadar sanık ile katılan kurum arasında imzalanan 15.11.2005 tarihli avukatlık sözleşmesinin 2. maddesinde sanığa "sulh, kabul, feragat ve ahzu kabz yetkisi hariç olmak üzere" genel vekâletname verileceği belirtilmiş ise de bu tarihten sonra 17.01.2007, 21.06.2007 ve 11.06.2009 tarihli genel vekâletnameler ile sanığa ahzu kabz yetkisinin verilmesinin tek taraflı söz konusu işlemleri yapan katılan Kurumun sorumluluğunda olduğu dikkate alındığında; icra dosyalarındaki paraları sanığa teslim eden tanık ... Yılmaz'ın ve ahzu kabz yetkisi bulunan vekâletnamesi ile paraları teslim alan sanığın hatasından da söz edilemeyeceği ve bu hâliyle sanığın eyleminin kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunu da oluşturmadığı,
Sanığın, katılan Kurumun borçlusu olduğu ... 9. İcra Müdürlüğünün toplam 146 adet icra dosyasında katılan Kurumca fazladan yatırılmış olan 1.102.494,98 TL'yi katılan Kurum tarafından kendisine yetki ve talimat verilmediği hâlde 30.09.2009 ve 09.10.2009 tarihleri arasında tahsil etmesi, 09.11.2009 tarihinden sonra da bu paranın 903.389,13 TL'sini katılan Kuruma iade etmesi, çektiği tüm parayı yaklaşık 1 ay süre ile katılan Kuruma vermediği gibi kalan 199.105,85 TL'yi de uhdesinde tutması nedeniyle katılan Kurumun zararına neden olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın söz konusu bu eyleminin 1136 sayılı Kanun yollamasıyla TCK'nın 257. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu,
Kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne karar verilmelidir.
Ulaşılan bu sonuç karşısında, sanığa atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin asıl uyuşmazlık konusu ile görevi kötüye kullanma suçunun oluşumu bakımından sanığın hapis hakkı olup olmadığının sonuca herhangi bir etkisinin bulunmaması nedeniyle sanık hakkında hapis hakkının uygulanma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin ön sorun konusu değerlendirilmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇE İLE KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesinin 22.04.2019 tarihli ve 4015-4149 sayılı düzelterek onama kararının KALDIRILMASINA,
3- ... 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.04.2015 tarihli ve 48-55 sayılı mahkûmiyet hükmünün sanığın eyleminin 1136 sayılı Kanun yollamasıyla TCK'nın 257. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.04.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.