Esas No: 2019/455
Karar No: 2022/319
Karar Tarihi: 10.05.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/455 Esas 2022/319 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2019/455 E. , 2022/319 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Sanık ...'nin töre saikiyle yakın akrabayı kasten öldürme suçundan TCK'nın 84/4. maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 82/1-d, k ve 53. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin ...Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23.09.2014 tarihli ve 174-274 sayılı resen temyize tabi hükmün sanık müdafisi, Cumhuriyet savcısı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 12.04.2017 tarih ve 1235-1203 sayı ile;
"...Sanıklar...ve ... hakkında aynı aileden, çocuk yaşta ve kadın olan maktul ...'ye yönelik nitelikli intihara mecbur etmek suretiyle nitelikli kasten öldürme suçundan açılan kamu davasında 6284 sayılı Yasa'nın 2/1-d ve 20/2. maddeleri uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu suçun zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK'nın 233 ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği hâlde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma, CMUK'nın mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 23.01.2018 tarih ve 181-19 sayı ile, sanığın çocuğu ve yakın akrabayı kasten öldürme suçundan TCK'nın 84/4. maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 82/1-d, e, 62/1, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiştir.
Resen temyize tabi bu hükmün sanık müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 23.01.2019 tarih ve 4330-220 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 24.04.2019 tarih ve 32232 sayı ile;
“...Sanığın darbı sonucunda, maktulde sadece sol kol dışta iki adet, sağ ön kol dışta iki adet ve sağ diz ön dışta bir adet ekimoz niteliğinde hafif yaralanmalar tespit edildiği, sanığın bu fiilinin, maktulün intiharını zorlayıcı bir etki seviyesine ulaştığını, maktulü tehdit ettiğini veya maktulün işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin gelişmediğini gösterir her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı kanıtların bulunmadığı, ayrıca sanığın maktulün ilacı içtiği sırada da yanında bulunmadığı, sanığın içinde bulunduğu tehevvür hâli devam etmekte iken eylemini gerçekleştirdiği, fiilin bu haliyle TCK'nın 84/1-2. maddesinde düzenlenen 'intihara azmettirme' suçunu oluşturduğu ve bu suçtan hüküm kurulması gerektiği hâlde, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde 'intihara mecbur etme' suçundan TCK'nın 84/4. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 82/1-d-k maddesi uyarınca hüküm kurulmasının Kanun'a aykırı olduğu” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 19.06.2019 tarih ve 1876-3253 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan verilen beraat kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında çocuğu ve yakın akrabayı kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin, TCK’nın 84/4. maddesi delaletiyle TCK’nın 82/1-d, e maddesi kapsamında nitelikli kasten öldürme suçunu mu yoksa TCK’nın 84/1-2. maddesi kapsamında ihtihara yönlendirme suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
20.02.2013 tarihinde ...Devlet Hastanesinde görevli hastane polisi ile Acil Serviste çalışan doktor ve hemşire tarafından düzenlenen tutanakta; aynı tarihte saat 19.00 sıralarında 112 unsurları tarafından ...Acil Servisine...ilçesine bağlı Çığır köyünde tarım ilacı içmek suretiyle intihara teşebbüste bulunan bir şahsın getirildiğinin öğrenilmesi üzerine şahsın yakınlarıyla görüşüldüğü, ... isimli şahsın yakınlarının, aynı gün ikindi vaktinde ...’nin yanlarına gelerek tarım ilacı içtiğini ve artan kısmını sobaya attığını ve kendisini iyi hissetmediğini söylemesi üzerine 112 hattını arayarak yardım istediklerini ve intihara teşebbüste bulunma sebebini bilmediklerini ifade ettikleri, hastanede ...'ye ilk müdahalede bulunan doktor Tuğba Türk ve hemşire...e “Kendisine bir şahsın zorla saldırdığını ve bu olay esnasında abisinin içeri girerek olayı gördüğünü, ardından kendisini ve kendisine saldıran şahsı abisinin dövdüğünü" söylediği ve şahsın bunları söylerken bilincinin yerinde olduğu bilgisinin alınması üzerine Kavakbaşı Jandarma Komutanlığında görevli nöbetçi komutana gerekli bilgilerin verildiği, Cumhuriyet savcısının talimatları doğrultusunda şahsın genel adli muayene raporu, kadın doğum uzmanın tarafından iç beden muay...i raporunun alındığı, şahsın üzerinden çıkan iç çamaşırı ve tırnak arasından çıkan delil olabilecek materyallerin toplandığı ve Jandarma ekiplerine teslim edildiğinin belirtildiği,
...Devlet Hastanesince düzenlenen 20.02.2013 tarihli raporda; ...’nin vajen, vulva ve hymen muay...inin normal olduğu, erozyon, deşüri izlenmediği, hymenin (kızlık zarı) bozulmadığı bilgilerine yer verildiği,
...Devlet Hastanesince düzenlenen 20.02.2013 tarihli geçici genel adli muayene raporunda; mide bulantısı, öğürme ve sekresyonlarda artış şikâyetiyle hastaneye getirilen ...’nin vücudunda sol diz medialde 2x2 cm çapında ekimoz, sağ uyluk lateralde 3x2 cm çapında iyileşme sürecinde, kahverengi ekimoz görüldüğü, hayati tehlikesinin bulunduğunun bildirildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 25.02.2013 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında; 160 cm boyunda, tahminen 50-55 kg ağırlığında, 15-20 yaşlarında, siyah saçlı, koyu kahverengi gözlü, gözleri hafif ikterik görünümde, buğday tenli kadın cesedinde ölü katlığının oluşmaya başladığı, ölü lekelerinin sırtta ve belde bası görmeyen yerlerde koyu renkte oluştuğu, sağ subklavian bölgede çok sayıda ekimoze enjeksiyon iğne izi, her iki el sırtında her iki dirsek iç büklümde ekimoze enjeksiyon iğne izleri, sol kol dışta 2 adet 1 cm’lik ve sağ ön kol dışta 2 adet 2 cm çapında yeşil-sarı renkte eskiye ait ekimoze alanlar, sağ juguler bölgede 1 adet enjeksiyon iğne izi, sağ diz ön dışta 2 cm’lik eskiye ait yara nedbesi olduğu, vajinal muayenede, açıklığı 1,5 cm çapında olup serbest kenarlar sağlam olduğu, travmatik bulgu saptanmadığı, bakire olduğu, ano genital bölgenin periyodik kanamaya (adet kanaması) bağlı kanla bulaşık olduğunun tespit edildiği, anal muayenede postmortem dilatasyon dışında özellik görülmediği, cesette harici muayenede belirtilenler dışında başkaca darp-cebir izi, ateşli silah yarası, kesici delici alet yarası, boyunda boğma-boğulma ya da asıya ait telem izi tespit edilmediği, otopsi sırasında cesetten toksikolojik inceleme için 4 tüp kan, 1 tüp safra sıvısı ve iç organ parçaları ile histopatolojik analiz yapılmak üzere iç organ örnekleri alındığı, ölene ait ... Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenmiş hasta dosyası tetkikinde, 20.02.2013 tarihinde, saat 16.35 sularında yerim şişe tarım ilacı içtiği, 112 acil tarafından getirildiği, yolda 2 kez kustuğu, bayılma olmadığı, yakınlarından alınan bilgiye göre Korthion M adlı tarım ilacından içtiğinin öğrenildiği, ilaç tedavisine başlandığı, beyin tomografisinin normal olarak yorumlandığı, 25.02.2013 tarih saat 16.00’da yoğun bakım ünitesinde eks olduğunun kayıtlı olduğu belirtildikten sonra, kişinin kesin ölüm nedeni tespit edilemediğinden otopsi sırasında toksikolojik inceleme için alınan kan, safra sıvısı ve iç organ örneklerinin ... Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığına, histopatolojik inceleme için alınan örneklerin ... Adli Tıp Kurum Morg İhtisas Dairesine gönderilmesine karar verildiği,
... Morg İhtisas Dairesince düzenlenen 27.06.2013 tarihli ahşa raporunda; Kimya İhtisas Dairesinin toksikoloji raporuna göre iç organlarda yapılan sistematik toksikolojik analiz sonucunda Dichlorvos bulunduğu, sistematikteki diğer maddelerin bulunmadığı, kanda alkol (Etanol, metanol) bulunmadığı, Levetiracetam bulunduğu, sistematikteki diğer maddelerin (uyutucu-uyuşturucu maddeler dâhil) bulunmadığı, kişinin ölüm nedeni hakkında otopsiyi yapan doktorlardan görüş alınmasının uygun olacağı kanaatini bildirildiği,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 08.11.2013 tarihli raporda; “1-Kimya İhtisas Dairesinin raporuna göre; yapılan sistematik toksikolojik analiz sonucunda Dichlorvos bulunduğu, sistemetiğimizdeki diğer maddelerin bulunmadığı, Kanda: alkol (Etenol-Metenol) bulunmadığı, Levetiracetam bulunduğu, sistematiğimizeki diğer maddelerin (uyutucu-uyutucu maddeler dahil) bulunmadığı,
2- Histopatolojik raporuna göre; Koroner arter: lümen açık izlendiği, Akciğerler: organize pnömoni, intraalveoler taze kanama, ödem, konjesyon, akut şişme alanları izlendiği, Kalp-Beyin-Beyincik-Beyin Sapı-karaciğer-Böbrek-Dalak: konjesyon izlendiği,
3-Mevcut bilgi ve bulgularla kişinin kesin ölüm nedeni tespit edilemediği cihetiyle; Ölene ait tüm adli-tıbbi dosya aslı ve tamamının ... Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kuruluna gönderilerek ölüm nedeni hakkında ilgili kuruldan uzman kurul mütalaası istenmesinin uygun olduğu” kanaatinin bildirildiği,
Adli Tıp Kurumu ... Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 22.01.2014 tarihli raporda; otopside dış muayenede sol kol dışta 2 adet 1 cm’lik ve sağ ön kol dışta 2 adet 2 cm çapında yeşil sarı renkte eskiye ait ekimoze alanlar ve sağ diz ön dışta 2 cm'lik eskiye ait yara tespit edildiği, iç muayenede kafatasında kırık, kafa içi kanama, beyin doku harabiyeti, beyin kanaması, iç organ ve büyük damar lezyonu tespit edilmediğine göre kişinin travmatik bir tesirle öldüğünün tıbbi delilleri bulunmadığı; tıbbi belgelerde ve adli dosyada kayıtlı bilgilerde 20.02.2013 tarihinde saat 16.35 civarında Korthion M yarım şişe içtiği, 112 tarafından ...Devlet Hastanesi acil servisine getirildiği, yoğun bakımdaki takipleri esnasında genel durumu kötüleşen hastanın entübe edildiği, konvülziyon geçiren hastanın genel durumunun bozulması sonucu ileri bir merkeze gönderildiği, ... Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yoğun bakımına kabul edildiği, tedavisi düzenlendiği, konvülziyonları için nöroloji konsültasyonu istendiği, beyin tomografisi normal olarak yorumlandığı, takiplerinde gittikçe durumu kötüleşen hastanın 25.02.2013 tarihinde saat 15.30’da arrest olduğu, CPR yapılan hastanın ritmi dönmeyince saat 16.00’da eks olarak kabul edildiği, adli tahkikat dosyasında kayıtlı bilgiler, olayın gelişimi, tanık ifadeleri, olay yeri inceleme bulguları, tıbbi belgeler ile otopsisinde tespit edilen makroskopik ve histopatolojik bulgular birlikte değerlendirildiğinde, kişinin ölümünün insektisit zehirlenmesi sonucu meydana geldiğinin mütalaa olunduğu,
Mutki Devlet Hastanesince 21.02.2013 tarihinde düzenlenen genel adli muayene raporunda; ...’in vücudunda herhangi bir darp izi veya lezyona rastlanmadığının belirtildiği,
Mutki Devlet Hastanesince 22.02.2013 tarihinde düzenlenen genel adli muayene raporunda; sanık ...’nin vücudunda herhangi bir darp izi veya lezyona rastlanmadığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Maktul ... 21.02.2013 tarihinde saat 14.01’de ...Devlet Hastanesinde vekil eşliğinde; “20.02.2013 tarihinde ...ili,...ilçesi, Çığır köyüde ikametimizde halamın eşi olan açık kimlik bilgilerini bilmediğim ... isimli şahıs ile evde yalnız bulunurken ... benim elimi zorla tutarak yüzümden, boynumdan öpmeye başladı. Ben bu şahıstan kurtulamadım. Daha önceden birden çok elimden tutarak beni zorla öpmüştür. Dün meydana gelen olayda da eniştem ... beni zorla öperken abim... içeri girerek bizi gördü ve ...’e saldırdı. Biraz kavga ettikten sonra ... olay yerinden ayrıldı. Abim beni dövmeye başladı. Bu olayı annem, kardeşim İlayda beni döverken gördü. Siz görevliler bana göstermiş olduğunuz üzerinde 'Korthion M' yazılı intektisit böcek ilacını abim bana vererek 'Bu ilaçları iç, öl' dedi. Ben de bu ilaçları alarak kardeşim İlayda ile birlikte evin alt katında tam olarak sayısını ve miktarını hatırlamadığım böcek ilacından bir avuç yuttum. Dışarı çıktığımda başımın döndüğünü hissettim. Olayı gören annem 112 Acil Servisi arayarak beni ...Devlet Hastanesine getirdiler. ... isimli şahıs birden çok şahsıma karşı cinsel istismarda bulundu. Ben bu şahısla cinsel olarak ilişkiye girmedim. Sadece benim elimden tutarak yüzümü öptüğü olmuştur. Ben bu olayı korkumdan kimseye söyleyemedim. Olay esnasında da ses çıkaramadım. Konu ile ilgili olarak beni aileme teslim ederseniz yine ailemin bana zarar vereceğini düşünüyorum. Ben devlet korumasına alınmak istiyorum. Bu olayla ilgili olarak beni kasten yaralayan ve ilaç içmeye zorlayan abim...’dan davacı ve şikâyetçi değilim. Şahsıma karşı çeşitli zamanlarda cinsel istismar olayında bulunan ... isimli şahıstan da davacı ve şikâyetçi değilim.”,
Mağdur ... Kollukta; “21.02.2013 günü sabah saat 08.30’da boğaz ve mide ağrılarımdan dolayı ...Devlet Hastanesine gittim. Aynı gün saat 15.30’a kadar ...Devlet Hastanesinde tahlil yaptırdım. 21.02.2013 günü saat 16.30 sıralarında Çığır köyünde ikamet eden Niyazi Tunçel beni cep telefonu ile arayarak ‘... abi şu an ambulans sizin evinizin önünde, hayırdır’ dedi. Ben de kendisine bilgimin olmadığını söyledim. Babam hasta olduğu için babam için ambulansın geldiğini düşündüm. Daha sonra oğlum...'ı cep telefonu ile arayarak ... ne oldu? Ambulans bizim evin önünde imiş’ dedim.... da bana ‘Baba ... hayvanlar için ilaçlama yaparken ilaçtan zehirlendi’ dedi. İlacın markasının da DDT olduğunu söyledi. Ben de ambulans...Devlet Hastanesine gelir diyerek Mutki'ye gittim. Ama ambulans direkt olarak ...Devlet Hastanesine gitmiş. Ben de durumu öğrenmek için Çığır köyüne gittim. Eşime ne olduğunu sorduğumda eşim bana ...'nin evde ilaç içerek intihara teşebbüs ettiğini söyledi. Ben de eşimi alarak ...Devlet Hastanesine gittim. Kızımı da hastaneye ... ve ...'in götürdüğünü öğrendim. Kızımın niçin ilaç içtiğini bilmiyorum. Bildiğim kadarıyla kızımın bir sorunu yoktur. Benim kız kardeşim ile ... evlidir. Ben, ...'in evine oturmaya ve ziyaret gittiğimde kızım ...'yi götürmezdim. ... benim evime ayda bir kere gelirdi. ... benim evime rahatlıkla gelir ve giderdi.”
İstinabe olunan Mahkemede; “Ben olay anında ...ilindeydim. Oğlum... beni telefon ile aradı. ...'nin hayvanlara ilaçlama yaparken ilaçtan zehirlendiğini, hastaneye kaldırıldığını söyledi. Ben de...Devlet Hastanesine gittim ancak kızımı Bitlis'e kaldırmışlar, ben de eve gittim. Eşim...a ...'ye ne olduğunu sordum. Eşim de bana ...'nin ilaç içerek intihara teşebbüs ettiğini söyledi. Ben olay anını görmedim ancak oğlum...'ın kardeşini öldürmek için böyle bir şey yapmış olacağını düşünmüyorum. Olay üst katta gerçekleşmiş ilaç da alt kattaydı, zaten ilacı da daha önceside kızım oraya koymuştu. Eğer oğlum kardeşini öldürmek isteseydi, ben gönüllü köy korucusu olduğum için evde bulunan tüfek ile bunu çok daha kolay yapabilirdi. Daha sonra öğrendiğim kadarıyla ......'a ‘...'nin ilaç içtiğini kimseye söyleme, gidelim hastaneye midesini yıkatıp getirelim’ demiş. Oğlum... eve çok az gelidiği için ev düzenini ve ilacın nerede olduğunu zaten bilemez. İddia edildiği gibi oğlumun kızım ...'ye ‘Bu ilaçları iç öl’ dediğini hiç düşünmüyorum. Kızımın vücudunda tespit edilen morluklar ise ambulansa taşınırken 3-4 kere bayılıp elimizden düştüğü ve tekrar kaldırıp götürmeye çalıştığımız için olmuş olabilir. Evim ile ambulansın durduğu yer arasında yaklaşık 300 metre vardır. Zaten bana okumuş olduğunuz iddianameden de anlışalacağı üzere morlukla kızımın kollarında ve dizinde tespit edilmiş. Ambulansa binildiğinde ise ...'den öğrendiğim kadarıyla kızımın kendisine gelmesi için hemşire de kızıma bir ... atmış. Kızım zaten kendinde değilmiş, ben yaşananları daha sonra öğrendim. Olay anında ne olduğunu bilmiyordum ancak oğlumun sinirlenmiş bile olsa kardeşinin canına kastedeceğini zannetmiyorum. Olay anında eşim zaten evde değildi. Bu nedenle eşimin de böyle bir şey yapmış olması ihtimali de yoktur. Sanıklardan şikâyetçi değilim.”,
İnceleme dışı sanık ... Kollukta tercüman ve müdafi eşliğinde; “... benim kızım olur. Ben, 21.02.2013 günü saat 16.00 sıralarında ikamet etmiş olduğum Çığır köyüne yakın bir mesafede bir yerde oğlum... ile birlikte hayvan otlatıyordum. Kızım ... ise evde idi. ...'nin yanında ise iki yaşındaki diğer kızım İlayda vardı. Oğlum ... ben hayvan otlatırken eve geldi. Yani... benden önce eve geldi. Oğlum ... Çekli benim yanıma gelerek ‘Anne İlayda ağlıyor, galiba ilaç içmiş’ dedi. Ben de işimi bırakarak eve doğru hızlıca yürümeye başladım. Eve yaklaşırken kızım ...'yi gördüm. Kızımın yanında ..., oğlum... ve eltim ... vardı. Ben kızım Radive Çekli'ye ne olduğunu sorduğumda bana ilaç içtiğini söyledi. Ben kendisine niçin içtiğini sorduğumda bana bir şey söylemedi. Benim ve oğlum...'ın elbiseleri kirli olduğundan ben de eltim Gülten’e ... benim elbiselerim kirli, benim yerime sen ambulans ile git’ dedim. ... ambulans ile giderken yanında ... ve eltim ... de vardı. Ben de oğlum...'a ne olduğunu ve ...'nin niçin ilaç içtiğini sorduğumda bana bir şey söylemedi. Ama... çok sinirliydi ve köpürüyordu. Bana hiçbir şey anlatmadı. Kızımın ilaç içtiği gün eşim ... ...Devlet Hastanesine gitmişti. Eşimin hastaneye gittiğini Yükse Gönenç biliyordu. Oğlum ... ve ... ikisi birlikte hayvanlara bakmaya gittiler. İkisi birlikte gittiklerinde saat 11.00 idi. Ben de yarım saat sonra oğlum ve ...'in yanına gittim. Evden çıkarken kızım ...'ye yemek yapmasını söyledim. Ben de evden gidince kızım ... ve iki yaşındaki diğer kızım İlayda evde kaldı. Ben hayvanların yanına gittim. Hayvanların yanında oğlum ve ... vardı. Ben yanlarına gittikten kısa bir süre sonra ... bizim yanımızdan ayrılarak köye gitti. Oğlum... da ahırın dışında idi. Daha doğrusu ben ahırın dışında biliyordum. Ancak dışarı çıktığımda... da yoktu.... kızım ...'ye ... atarken veya aralarında ne geçtiğini ben bilmiyorum ve de ... atarken görmedim. Ben 112'yi aramadım. Duyduğuma göre ... aramış. Oğlum ...'nin ilaç verdiğini ben görmedim. Bu olaylar eğer olmuşsa ben olay yerinde değildim. Eşim ... ...Devlet Hastanesine gitmişti. Eşime köylüler haber vermiş. Eşim akşam saatlerinde eve geldi ve durumu öğrendi ve de bana ‘Kim bu kıza ne yapmış durup dururken niçin ilaç içmiş?’ dedi. Eşim ile birlikte ikimiz beraber ...Devlet Hastanesine gittik.”,
Savcılıkta tercüman ve müdafi eşliğinde; “Olayla ilgili bilgi sahibi değilim. Olay sırasında evimize 100-150 metre uzaklıktaki ağılda küçük baş hayvanları emziriyordum. Yanıma 9 yaşında ... isimli çocuğum geldi. Küçük kardeşim İlayda ilaç içmiş ağlıyor diye söylendi bana. Ben eve gittiğimde evde kimseyi bulamadım. Eve ambulans gelmişti. Ambulansa ilaç içen ve rahatsızlanan kızım ... almak için kocam ...’nin kız kardeşi Süreye’nin eşi ... çağırmış. Ambulansa binmek istedim ise de elbisem kirli olduğu ve değiştirmek için vaktim olmadığı için binemedim. Ambulansa kızım ..., eltim ... ve ... bindiler ve hastaneye gittiler. Olayla ilgili bildiklerim bu kadardır. Kızım ...’nin zorla intihar etmesi olayına ben karışmadım. Suçlamaları kabul etmiyorum. Savunmam bundan ibarettir.”,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; "Olay anında ben evde değildim. Evimizden uzakta olan ahırda hayvanlarla ilgileniyordum. 9 yaşındaki oğlum yanıma gelerek küçük kızımın ilaç içtiğini söylemesi üzerine eve gittim. Eve gittiğimde evde kimse yoktu, evde küçük kızım ağlıyordu. Ben onunla ilgilendim. Ben gittiğimde zaten ambulans orada yoktu. Ben yetişene kadar hastaneye gitmişlerdi. Oğlum ... bana ...'nin ilaç içtiğini söyledi. ... de çevredeki çocuklardan duymuştur. Atılı suçlama ile ilgili olarak ... ... yoğun bakımda iken bir iki kez yanına gitmiş, o sırada hastanedeki ifadesinde o şekilde ifade vermesini telkin etmiş olabilir. Ben böyle zannediyorum, ben olayı da kesinlikle görmedim. Olay yerinde de yoktum. Kesinlikle üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum.”,
Mahkemede; “Olay anında ben evde değildim, hayvanlarla ilgileniyordum. Küçük oğlum ... bu esnada yanıma gelerek ...’nin ilaç içtiğini söyledi. Eve gittiğimde kimse yoktu, ambulansla kızımı hastaneye götürmüşler, kesinlikle sanık oğlum...’ın, ...’ye zorla ilaç içtirtiğinden haberdar değilim. Buna ihtimal de vermiyorum. Ben kızım ile ... arasında ilişki olduğunu bilmiyorum. Zannettiğim kadarıyla ... hastaneye gittiğinde kızımın ifadesi için telkinde bulunmuş olabilir. Benim olayla kesinlikle ilgim yoktur, kızımı kimse zorla intihara mecbur etmemiştir, beraatimi talep ederim.”,
Tanık ... Kollukta şüpheli sıfatıyla; “Ben ifademi...İlçe Jandarma Komutanlığında görevli jandarma personeline vermek istemiyorum. İfademi bizzat...Cumhuriyet savcısına vermek istiyorum.”,
Savcılıkta şüpheli sıfatıyla; “Mağdure ... ve ailesini tanırım. Kendileri akrabam olurlar. Olay günü ...’nin ağabeyi ...’yi aradım. Babasının rahatsızlığını sordum. O da bana babasının rahatsız olduğunu ...Devlet Hastanesine gittiğini, evde olduğunu işlerinin çok olduğunu, hayvanlara bakmak için gelip gelemeyeceğimi sordu. ‘Gelirsen memnun olurum’ dedi. Ben de yardım amacıyla...ların evine gittim. Önce evde çay içtik. Ondan sonra dışarı çıkıp hayvanların bulunduğu tarafa gittik. Hayvanlara 2, 2,5 saat kadar baktım. Hayvanlara ot verdim. Daha sonra...’ın evine döndüm. Ben eve girdikten 1 dakika sonra... arkamdan geldi. O sırada evde...’ın annesi...yoktu. Evde mağdure ... vardı. Ben abdest almak üzere üst kata çıktım. Üst katta ... vardı. Bana ‘Otur’ dedi gelip onun yanına oturdum. Aramızda herhangi bir konuşma geçmedi. Bu arada abisi... eve geldi. İkimizi yan yana otururken gördü. Birden sinirlendi ...’ye bir iki ... attı. Ben...’ı yatıştırmaya çalıştım. O esnada ... ortadan kayboldu. 2-3 dakika sonra ... ‘İlaç içtim’ dedi. Sersem vaziyette idi. Ben de ambulansı aradım. Bu olaylar yaşanırken ...’nin annesi...evde yoktu. Olaylar olup bittikten sonra...evin önüne geldi. Daha sonra ambulans eve geldi. Ben ve ... mağdureyi alıp 50-60 metre kadar ambulansa taşıdık. Ambulansa bindirdikten sonra ben ve Gülten beraberinde ambulansa bindik. Bitlis’e doğru yola çıktık. Yolda mağdure birkaç kez kustu. Hastanede tedavi altında iken ben de başında bulundum. Daha sonra saat 03.00 sıralarında polisler gelip hastaneden beni alıp karakola götürdüler. Ardında...İlçe Jandarma Komutanlığına getirildim. Hakkımdaki suçlamalardan yeni haberdar oluyorum. Olay esnasında mağdurenin elinin enseme değip değmediğini tam bilmiyorum. Ancak mağdurenin ağabeyi... içeri girdiği sırada mağdurenin eli enseme değmiş olabilir. Herhangi bir şekilde mağdurevi öpmeye çalışmadım. Üzerine çıkmadım. Mağdure bana ‘Beni öp, bana sarıl’ demedi. Aramızda herhangi bir konuşma geçmedi. Suçsuzum.”,
İstinabe olunan Mahkemede tanık olarak; “Ben daha önceki ifadelerimi aynen tekrar ederim. Olay günü ... böcek ilacını kendi isteği ile içti, kimse zorlamadı. Zaten o sırada annesi ve babası orada değildi. Abisi ... evdeydi. Aramızdaki olay yaşandıktan sonra ben abisi ile odada kaldım, ... alt kata indi, iki dakika sonra yukarıya çıktığında ‘Ben ilaç içtim’ dedi. Ambulans çağırarak onu hastaneye götürdüm. Abisi o zaman bizimle birlikte gelmedi. Babası zaten ilaç içtiği sırada ...Devlet Hastanesine gitmişti. Ben...'ın babası telefon ile görüşüp görüşmediğini bilmiyorum. Babasının da olayı komşulardan duyduğunu biliyorum. Babası öğrendikten sonra beni aradı. Ben de babasına olayı anlattım. Babası da Mutki'ye geldi. Hastaneye götürdüğümü söyledim. Daha sonra babası ve annesi gece yarısı hastaneye geldiler. Ben abisinin ...'yi dövdüğünü görmedim, sadece kolundan tutup odadan dışarı attı. Ben abisinin yanında kaldım, yanından hiç ayrılmadım.... da ...'nin arkasından gitmedi, zaten iki dakika içerisinde ... yukarı çıktığında ilaç içtiğini söyledi, annesi de o sırada ahırdaydı. Annesinin de o sırada eve geldiğini sanmıyorum çünkü biz ...'yi evden çıkardığımızda annesi ahırdan geldi ve ne olduğunu sordu. ... abisiyle hiç tek kalmadı, ilaç içmesi için kimse kendisini zorlamadı.”,
Tanık ... Kollukta; “Ben ...’nin yengesi olurum. 20.02.2013 tarihinde saat 16.00 sıralarında kendi evimde çay içiyordum. İki yaşındaki ...i’nin aşırı şekilde ağladığını duyunca dışarı çıktım. Kaynım ...’nin evine geldim. İlayda ağlıyordu. ...’in evinde kızı ... yerde yatıyordu, bir yandan da kusuyordu. Ben de kendisini evin dışına çıkardım. ...’ye sorduğumda bana ‘Abla ben ... ilacı içtim’ dedi. Ben kendisine niçin içtiğini sorduğumda bana bir şey söylemedi. Ben hastaneye götürmek için evin dışında beklerken ambulans gelmişti. Olay yerine kısa bir süre sonra ... geldi. ... bana ambulansa kendisinin haber verdiğini söyledi. Yüksek bana ... ...’ye yardım et, ambulansa bindirip hastaneye götürelim’ dedi. Ambulansa ben ve ... birlikte binerek ...’yi ...Devlet Hastanesine getirdik. ...’yi ambulansa bindirirken ... köyde yoktu. ... ve ... ambulansa bindirdiğimiz esnada ambulansın yanına geldi....ve... bana ne olduğunu sorduklarında ben kendilerine ‘... ilaç içmiş, siz hayvanların başında bekleyin, ben hastaneye gidiyorum’ dedi. ...’nin niçin ilaç içerek intihara teşebbüs ettiğini bilmiyorum.",
İstinabe olunan Mahkemede; “Ben olay günü evimde oturuyordum. ... ile evimiz yanyanadır. Olay günü açık olan penceremden ...i’nin bağırıp ağladığını duyunca dışarıya çıktım. ...'nin evinin önüne geldim. ... yerde yatıyordu. Bir yandan da kusuyordu. Zana ... ilacı içtiğini söyledi. Kesinlikle ...'nin adını vermedi. Kendi içtiğini söylemişti. Daha sonra ambulans çağırdık. Ambulansa gidene kadar 2-3 kere daha bayıldı. Ben ...'nin darbedildiğine dair hiçbir iz ve emare de görmedim. Vücudunda gözüme çarpan morluk veya hırpalama belirtisi yoktu. Olay anını görmedim ancak...'ın böyle bir şey yapacağına inanmıyorum.”,
Tanık Zafer Demirci Mahkemede; “Mağdur ...’nin yoğun bakımda iken doktorun izni ile beyanını tespit ettik. Ben yazıcı olarak bulunuyordum. Mağdur 3-4 kez sorulduktan sonra kısa şekilde cevaplar veriyordu. Bu aşamada bilincinin yeteri kadar açık olup olmadığını tahlil etmem mümkün değildir. Yine herhangi bir telkin veya tesir altında olduğunu da bilemiyorum.”,
Tanık ... Mahkemede; “Yoğun bakımda olan mağdurun ifadesi alınırken durumu çok kötü idi, sorulan sorulara evet, hayır şeklinde cevap veriyordu. Zaten ağzında bulunan hortum nedeni ile de konuşmakta zorluk çekiyordu. Durumu nedeni ile bilincinin yeteri kadar açık olmadığını düşünüyorum. Sorulan sorulara verdiği cevaplar özet hâline getirilerek tutanağa bağlandı.”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık ... Kollukta; “... benim kardeşim olur. 21.02.2013 sabah saatlerinde babam kendi tedavisi için ...Devlet Hastanesine gitti. Ben de 21.02.2013 günü ... ile birlikte hayvan otlatmaya gittik. Annem de bir süre sonra yanımıza geldi. Hayvanların yanında ben, annem ve ... vardı. Annem ahırın içinde idi. Ben ve ... de ahırın dışında idik. ... bir süre sonra ahırdan uzaklaşarak gitti. Ben de beş veya on dakika sonra bir demet çeper (küçük odun parçası) alarak eve gittim. Ben ikamet etmiş olduğumuz eve gittiğimde evin dış kapısını açarak evin salonuna gittim. Elbiselerim kirli olduğu için elbiselerimi değiştirecektim. Salonun kapısının önünde ...'in ayakkabısını görünce bir an şüphelendim ve salonun kapısını açtığımda ... kız kardeşim ...'nin üzerinde idi. ... kız kardeşim ...'yi zorla boynundan ve yüzünden öpmeye çalışıyordu. Ben ...'e ‘Lan şerefsiz, sen ne yapıyorsun, siktir git, çık bu evden’ dedim. ... evden çıkmadı. Kız kardeşim ... bana ‘Abi benim bir suçum yok, ... zorla yapmaya çalıştı.’ dedi. Bu olaylar yaşanırken yanımızda kimse yoktu. ... de hâlen salonda idi. ... benim ile konuşmaya çalışıyordu. ... bana ... gel konuşalım’ dedi. Bu esnada ... salondan çıktı ve alt kata gitti. ... bir süre sonra yanımıza gelerek bize ‘Tamam tartışmanıza gerek yok, her şey bitti, ben ilaç içtim’ dedi ve sonra üst kata çıkarak banyoya kendisini kilitledi. Ben de kendisine ‘Kapıyı aç’ dedim. Kapıyı açmaya çalışırken yanımıza yengem ... geldi. Ben ... ve yengem ... üçümüz birlikte ...'yi evimizin dışına çıkardık. ... 112 ambulansı aradı. Ben elbiselerimi değiştirmek için eve çıktım. Bu esnada annem yanıma geldi. Annem bana ..., ... ...’ye bir şey mi yaptı?’ diye sordu. Ben de anneme ‘... ...'yi öpmeye çalışmış’ dedim. Ben dışarı çıktığımda ambulans gitmişti. Babam beni cep telefonu ile arayarak bana ... ambulans niçin bizim evin önüne gelmiş’ dedi. Ben de babam hasta olduğu ve tedirgin olmaması için babama ‘Baba hayvanlara böcek için ilacı verirken ... ilaçtan zehirlendi’ dedim. 21.02.2012 günü akşam saatlerinde babam eve gelmiş. Babam eve gelirken ben amcamlarda idim. Ben amcamlarda iken babam beni arayarak eve gelmemi söyledi. Ben eve gelince babam, amcam ve annem hastaneye gittiler Ben bu hakkında bana atılan suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Ben, ...'yi kesinlikle dövmedim ve de kendisine ilaç vererek ölmesini söylemedim. ...'yi kimin darbettiğini görmedim. Bahse konu ilaç evin alt katındaki pencere boşluğunda idi. Ben bu olaylar yaşanırken kesinlikle alt kata inmedim. Bu nedenle ilaçları ...'ye vermem mümkün değildir. Ben eniştem ... ile yukarı katta tartışırken ... alt kata inerek ilaçları kendisi almış. ... genellikle tek başına gece ve gündüz gelirdi. ... beni 21.02.2013 günü saat 08.00 sıralarında cep telefonu ile arayarak ‘Baban hastaneye gitti mi?’ diye sordu. Ben de babamın ...Devlet Hastanesine gittiğini söyledim.”,
Savcılıkta; “Olay ile ilgili Jandarmada ifade vermiştim.Önceki ifadem doğrudur aynen tekrar ederim. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Jandarmadaki ifademden başka beyan etmek istediğim başka bir husus yoktur. Toplanmasını istediğim herhangi bir belge veya delil yoktur. Kız kardeşim ... nin adli muay...indeki darp cebir bulgularının kim tarafından meydana getirildiğini bilmiyorum. Ancak ben kız kardeşimi darbetmedim.”,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Ben olay günü ... ve annem hayvanların yanındaydık. ... ben ve annemin yanından ayrıldı. Ayrıldıktan 10-15 dakika sonra ben eve gittim. Ben üstümü değiştirmek için evin merdivenlerinden çıkarak doğrudan ikinci kata gittim. Binanın giriş kapısı açıktı, salonun kapısını açtığımda emniyet ve savcılıkta anlattığım şekilde ... ve ...'i gördüm. Kardeşim ...'nin eteği kaldırılmış bir şekilde yerde uzanıyordu. Sonra sözlü olarak ... ile tartışmaya başladık, arkaya geçtik, tartışırken üç dört dakika sonra ... geldi ve ilaç içtiğini söyledi ve kendini banyoya kilitledi. Banyo kapısını aç dedim, açtı, ne olduğunu sordum, bana ilaç içtiğini söyledi. Daha sonra kardeşimi hastaneye ... ve yengem Gülten götürdü. Ben raporda bildirildiği şekilde ne şekilde darbedildiğini bilmiyorum. Ben kesinlikle darbetmedim. Ayrıca kesinlikle ben kardeşime ilaç verip içmesini söylemiş değilim. Neden bu şekilde ifade verdiğini bilmiyorum. Daha önce aramızda herhangi bir sorun da yoktu. Neden böyle bir ifade vermiş anlamış değilim. Zannedersem kardeşimi bu şekilde ifade vermeye ... telkinde bulunmuş. Kesinlikle üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Belki ilacın etkisinden dolayı bu şekilde ifade vermiş olabilir.”,
Mahkemede; “Bu hususta verdiğim önceki ifadelerimi tekrar ederim. Olay günü yılda ancak 1 ay gelebildiğim evime kardeşimin askerden dönmesi sebebi ile gelmiştim. Hatta babam hastaneye gitmeseydi evde de kalmayacaktım. Halamın eşi olan ...’in kız kardeşim maktul ...’yi zorla öptüğünü gördüm. Kendisini evden çıkarmaya çalıştım. Kız kardeşim de bu esnada bana bir suçu olmadığını anlatıyordu. ... bana ‘Konuşalım’ diyerek diğer odaya doğru beni ittirdi. Bunun üzerine ... salondan çıkarak alt kata gitti. Bir süre sonra ... yanımıza gelerek ‘Tartışmanıza gerek yok ben ilaç içtim’ dedi ve kendisini banyoya kilitledi. Ben ve olay yerine daha sonra gelen yengen ... ile ..., ...’yi evden dışarı çıkardık. ... ambulans aradı. Ben de üzerimi değiştirmek üzere eve çıktım. Bu esnada ambulans kardeşimi alıp hastaneye götürdü. Ben ambulansa yetişemedim. Daha sonra araç olmadığından gidemedim, babam beni aradı. Babama telaşlanmaması için hayvanları ilaçlarken ...’nin etkilendiğini söyledim. Ben kesinlikle kız kardeşim olan maktulü dövmedim ve ilaç içmesini söylemedim. Söz konusu alt kata da kesinlikle inmedim. Kız kardeşimin hastanede şuuru bulanık şekilde vermiş olduğu ifadesini kabul etmiyorum. Bu nedenlerle beraatime karar verilmesini talep ederim.”,
Şeklinde savunma yapmıştır.
TCK’nın “Nitelikli haller” başlığı altında düzenlenen 82. maddesinin 1. fıkrasının suç tarihinde yürürlükte bulunan d ve e bentleri;
“ 1) Kasten öldürme suçunun;
...
d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı,
e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır." hükmünü içermektedir.
5237 sayılı TCK’nın, yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinde “intihar” başlığı altında düzenlenip 08.07.2005 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle madde başlığı “İntihara yönlendirme” şeklinde değiştirilen 84. maddesi ise;
“(1) Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar.” şeklinde düzenlenmiştir.
TCK’nın 84. maddesinin gerekçesi ise “Maddenin birinci fıkrasında bir başkasını intihara azmettirme, teşvik etme, başkasının intihar kararını kuvvetlendirme ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım etme fiilleri, seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmaktadır.
Canlı türü olarak insan, hayatını sürdürme konusunda bir içgüdüye sahiptir. Ancak, algılama yeteneğinin olmaması nedeniyle veya yakalandığı hastalıktan kaynaklanan acı ve ızdırabın etkisiyle kişide hayatını sona erdirmeye yönelik bir eğilim ortaya çıkabilir ve bunu bir irade açıklamasıyla ortaya koyabilir. Belirtmek gerekir ki, kişinin bu şartlar altında hayatını sona erdirme yönündeki iradesinin hukukî geçerliliği söz konusu değildir. Başka bir deyişle, belirtilen durumlarda hukuken muteber bir iradeden söz etmek mümkün değildir.
Ahlaken tasvip edilmeyen bir tasarruf olan intihar veya intihara teşebbüs olgusu, bizatihi cezalandırılabilir bir davranış niteliği taşımamaktadır. Buna karşılık, bir başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişinin bu fiilleri cezalandırılabilir niteliktedir.
...
Maddenin ikinci fıkrasında, intihara teşvik veya yardım suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâli düzenlenmiştir. İntihara teşvik veya yardımın cezalandırılabilmesi için, kişinin intihar etmesi şart değildir. Teşvik veya yardım sonucunda intiharın gerçekleşmesi durumunda, söz konusu fıkraya göre cezanın artırılması gerekmektedir...” biçiminde ifadelere yer verilmiştir.
Türk Dil Kurumunun Güncel Türkçe Sözlüğü’ne göre, "Bir kimsenin toplumsal ve ruhsal nedenlerin etkisi ile kendi hayatına son vermesi” anlamına gelen ve madde gerekçesinde de belirtildiği üzere ahlaken tasvip edilmeyen bir tasarruf olan intihar veya intihara teşebbüs olgusu, bizatihi cezalandırılabilir bir davranış niteliği taşımamaktadır.
İntiharın bizatihi suç olarak kabul edilmemesi nedeniyle bir başkasını intihara sevk eden veya yardımda bulunan kişileri iştirak hükümlerine göre cezalandırmak da mümkün bulunmamaktadır. TCK’nın 40. maddesinde düzenlenen “bağlılık kuralı” gereğince suça iştirak için fail tarafından işlenen fiilin, tipik ve hukuka aykırı olması gerekir. Hâlbuki intihar veya intihara teşebbüs, ceza kanunlarında suç olarak tanımlanan bir fiil değildir. Böyle olunca iştirak kuralarını uygulamak suretiyle bir başkasının intiharına şerik (azmettiren ve yardım eden) olarak katılanları cezalandırmak mümkün değildir. Bu nedenle yasa koyucular, kişinin yaşama hakkını daha etkin bir şekilde korumak ve dolayısıyla kişinin kendi eliyle yaşamını sona erdirmesine bir başkasının müdahalesini önlemek için intihara yönlendirme fiilini bağımsız bir suç olarak düzenlemişlerdir. TCK’nın 84. maddesinde de intihara yönlendirme bağımsız bir suç olarak düzenlenmiştir. İntihara yönlendirme suçunu oluşturan davranışlar, TCK’nın “faillik” ve “şeriklik” olarak ikiye ayırdığı iştirak şekillerinden sadece “şeriklik” statüsünü oluşturan “azmettirme” ve “yardım etme” fiillerini kapsamaktadır. Bu itibarla bir başkasının intihar fiili veya intihar edenin iradesi üzerinde hâkimiyet kuran kişilerin, artık intihara yönlendirme suçundan değil, kasten öldürme suçunun doğrudan veya dolaylı faili olarak cezalandırılmaları gerekmektedir. Başka bir deyişle, intihar fiiline faillik türlerinden birisiyle iştirak edilmesi hâlinde, fiil artık intihara yönlendirme suçunu değil, kasten öldürme suçunu oluşturacaktır. Örneğin; evinin tavanına astığı iple intihar etmek isteyen kişi, arkadaşından altındaki sandalyeye tekme atmasını rica etse ve arkadaşı da intihar edenin o isteğini yerine getirse, bu durumda kasten öldürme suçundan söz edilmelidir. Çünkü, bu olayda intihar etmek isteyen kişi, kendi hareketiyle kendisini öldürmemekte, bir başkasının hareketiyle öldürülmüş olmaktadır.
İntihara yönlendirme suçu, “başkasını intihara azmettirme, teşvik etme, başkasının intihar kararını kuvvetlendirme ve başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım etme” şeklindeki hareketlerden oluşan seçimlik hareketli bir suçtur. Bu hareketlerden yalnızca birisinin yapılması suçun oluşması için yeterlidir. Suçu oluşturan seçimlik hareketlerden azmettirmek, teşvik etmek ve kararı kuvvetlendirmek, mağduru intihara yönlendirici manevi nitelikteki hareketlerdir. Nitekim bu hareketler TCK'nın 38. maddesinin 1. fıkrasında ve 39. maddesinin 2. fıkrasında suça iştirakin manevi şekilleri olarak düzenlenmiştir. Diğer seçimlik hareket olan "herhangi bir şekilde yardım etmek" ise daha çok maddi nitelikteki yardımları kapsamaktadır.
İntihar fiilini gerçekleştiren kişi bizatihi mağdurun kendisi olmalıdır. Failin intihara katkısı, maddede seçimlik olarak sayılan hareketlerle sınırlı olmalı, mağdurun kendi yaşamına son vermesi, kendi iradesiyle aldığı karara istinaden bizzat kendisi tarafından gerçekleştirilmelidir. Şayet fail, azmettirme, teşvik etme, kararı kuvvetlendirme veya yardım etme şeklindeki hareketlerin yanında veya tek başına ölümü meydana getiren icra hareketini kendisi gerçekleştirmişse, intihara yönlendirme suçunu değil, kasten öldürme suçunu işlemiş olur.
Suç teşkil eden seçimlik hareketlerden “intihara azmettirme”, aklında hiç intihar düşüncesi olmayan kimsede intihar düşüncesi uyandırmak, intihar etmesi yönünde karar verdirmek ve böylece intiharın ilk ve etkili sebebi olmak anlamına gelmektedir. “İntihara teşvik” ise, intihar etmeyi düşünen ve fakat henüz bu konuda kararını tam olarak vermemiş olan kişiyi intihar kararı verdirmeye yöneltmektir. Teşvikte, mevcut olan ancak ortaya çıkmamış bulunan intihar düşüncesi uyandırılmakta ve kişi intihara özendirilmektedir. Azmettirmede intihar kararını müntehirin iradesi üzerinde yoğun etkide bulunan azmettiren verdiği hâlde, teşvikte intihar kararını müntehir daha serbest vermektedir. “İntihar kararını kuvvetlendirme”, intihar kararını vermiş olan kişinin bu kararını güçlendirmek, almış olduğu intihar kararını icra safhasına koyması için motive etmektir. İntihara yönlendirme suçunun diğer bir seçimlik hareketi olan “intihara herhangi bir şekilde yardım etme” ise, intihara karar vermiş olan bir kimsenin intiharını fiilen ve etkili bir şekilde kolaylaştırmaya yönelik her türlü hareket olarak sayılmaktadır. Bu yardım intihardan önce olabileceği gibi intihar sırasında da yapılabilir. Yine bu yardım, maddi olabileceği gibi manevi de olabilir. Örneğin; bir kimseye intihar etmesi için silah, zehir, ip verme veya yüksekten atlayacağı yere götürme gibi hareketler maddi anlamda intihara yardım etme olarak sayılabilir. Müntehire, intiharı ne şekilde gerçekleştireceği konusunda yol gösterme, intihar sonrasında geride kalan çocuklarına bakacağını söyleme gibi hareketler manevi nitelikte yardımı teşkil etmektedir.
Başkasının intiharına yardım eden failin hareketleri bunlarla sınırlı kalmalı, intihar fiili müntehir tarafından gerçekleştirilmelidir. Şayet yardım eden kimse, kendini asanın ayağından çekmek, ipi boğazında sıkmak gibi kişinin ölümü sonucunu doğuran icrai hareketi de bizzat kendisi yapmışsa, bu takdirde intihara yönlendirme suçu değil, kasten öldürme suçu söz konusu olacaktır (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 7. Baskı, Seçkin Yayınevi, ..., 2020, .... 155-165.).
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
01.04.1995 doğum tarihli olan maktul ...’nin ...ili,...ilçesi, Çığır köyünde ailesiyle birlikte yaşadığı, 20.02.2013 tarihinde maktulün evde tek başına bulunduğu sırada halasının eşi olan tanık ...’in eve geldiği, tanık ...’in maktul ...’nin elinden tutarak boynundan öpmeye çalıştığı, bu sırada eve gelen sanık ...’nin, tanık ...’i kız kardeşi maktul ...’yi öperken görmesi üzerine bağırdığı ve tanık ...’le tartışmaya başladığı, ardından kız kardeşi maktul ...’yi dövdüğü ve maktule “Korthion M” isimli tarım ilacını vererek “Bu ilacı iç, öl” dediği, bunun üzerine maktul ...’nin, 3 yaşındaki kız kardeşi ...i ile evin alt katına indiği ve sanıktan aldığı tarım ilacından içtiği, kısa bir süre sonra midesi bulanmaya başlayan maktul ...’nin kustuğu ve baygınlık geçirdiği, tanık ...’in 112’yi arayarak durumu bildirdiği, eve gelen ambulansla tanıklar ... ve ... eşliğinde maktul ...’nin ...Devlet Hastanesine götürüldüğü, hastane polisi tarafından maktul ...’nin vekili eşliğinde ifadesinin alındığı, bir süre sonra durumu kötüleşen maktul ...’nin ... Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldığı, yoğum bakımda tedavi altına alınan maktul ...’nin 25.02.2013 tarihinde insektisit zehirlenmesi sonucu öldüğü olayda; sanığın aşamalardaki istikrarlı savunması, tanık anlatımları, maktulün vücudunda meydana gelen yaralanmalarının hafif nitelikte oluşu, sanığın maktulü ilaç içmesi için tehdit ettiğine dair herhangi bir iddianın bulunmaması, maktulün, sanığın olmadığı bir ortamda kendi iradesiyle tarım ilacı içtiğinin anlaşılması karşısında; sanık ...'ın maktulü intihara zorlamak amacıyla onu darbettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller bulunmaması nedeniyle sanığın eyleminin TCK'nın 84/1-2. maddesi kapsamında intihara azmettirme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkemenin mahkûmiyet hükmünün sanığın eyleminin TCK'nın 84/1-2. maddesi kapsamında intihara azmettirme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı; "Maktul ...’nin olaydan hemen sonra hastane polisine verdiği ifadesinde, ağabeyi sanık ... tarafından dövüldüğünü ve sanığın kendisine tarım ilacı vererek 'Bu ilacı iç, öl' dediğini beyan etmesi ve doktor raporlarına göre maktulün vücudunda sol kol dışta 2 adet 1 cm’lik ve sağ ön kol dışta 2 adet 2 cm çapında ekimoz ve sağ diz ön dışta 2 cm’lik yara olduğunun anlaşılması karşısında, maktulün sanık tarafından darbedildiği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Ceza Genel Kurulu çoğunluğunca maktulün vücudundaki hafif yaralanmaların, maktulü intihara zorlayıcı bir etki seviyesine ulaştığına dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı kanıtlar bulunmadığı belirtilmiş ise de, maktulün hastane polisine verdiği ifadesinde 'Konu ile ilgili olarak beni aileme teslim ederseniz yine ailemin bana zarar vereceğini düşünüyorum. Ben devlet korumasına alınmak istiyorum.' şeklindeki beyanı göz önüne alındığında, eniştesinin kendisini zorla öptüğü sırada, bu olayı gören ağabeyi sanık tarafından darbedilen ve 'Bu ilacı iç, öl' denilerek kendisine tarım ilacı verilen maktul ...’nin, tarım ilacını içmemesi hâlinde tekrar cebir, şiddet ve tehdite maruz kalacağından korkması, maktulün vücudundaki yaralanmaların hafif olmasından ziyade, bu yaraların maktul üzerinde bıraktığı endişe ve korkunun, ne ölçüde olduğunun daha önemli olması, zira tekrar ailesine teslim edilmesi hâlinde kendisine zarar verileceğini açıkça dile getiren maktulün, darbedilmek suretiyle intihar etmeye mecbur bırakıldığının anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin TCK’nın 84/4. maddesinin son cümlesi delaletiyle nitelikli kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.",
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Olay tarihinde tarım ilacı içerek zehirlenip ölen maktule ...’nin ölmesi nedeniyle kendisine zorla ilaç içirdiği iddia edilen, ağabeyi olan Sanık ... hakkında açılan zorla tarım ilacı içirerek nitelikli kasten adam öldürme suçundan TCK 84/4 maddesi atfı ile 82/1-k, 82/1-d maddeleri gereğince cezalandırılması için dava açılmıştır.
Yerel Mahkeme yapılan yargılama sonucunda, sanığın eylemine uyan TCK 84/4 maddesi atfı ile 82/1-d,e TCK 62 maddeleri gereğince cezalandırılması kararı vermiştir. Verilen karar Yargıtay 1. Ceza Dairesince onanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı sanığa isnat edilen eylemin TCK 84/1-2 maddesinde düzenlenen intihara yönlendirme suçu kapsamına girdiğine dair itirazda bulunmuştur. Yargıtay Ceza Genel Kurulunda oy çokluğu ile itirazın kabulüne karar verilmiştir.
Olay tarihinde tarım ilacı içerek zehirlenen maktule ... kaldırıldığı hastanede kollukça alınan beyanında özetle; olay günü halasının eşi olan ...'in kendisini bulundukları evde zorla öptüğünü, olayı gören ağabeyi olan sanık ...'ın ...'e saldırdığını, bir süre kavga ettikten sonra ...'in evden ayrıldığını, sanık ...'ın kendisini dövüp böcek ilacı vererek 'al bunu iç, öl' dediğini, bunu sanık ... ile kardeşi İlayda'nın da gördüğünü, evin alt katına inerek böcek ilacını içtiğini, sanıklardan şikayetçi olmadığını beyan etmiştir.
Olay nedeniyle ölen maktulenin başka beyanı alınamamıştır. Olay ...ili ...ilçesin Çığır köyünde meydana gelmiştir. Maktule kollukça alınan beyanında, ailesinin bu olay nedeniyle kendisine zarar vereceğini öldüreceğini bildiği için bu olaydan sonra iyileşmesi halinde ailesine teslim edilmemesini istemiştir. Maktulenin ifade verirken sonuçta şikayetçi olmadığını beyan ettiği ağabeyi olan sanığa iftira etme veya haksız isnatta bulunma ihtimali hayatın olağan akışına aykırıdır.
Doğu ve Güneydoğuda olan bu bölgelerde genç kız ve bayanların intihar oranı çok yüksektir. Bu intihar olaylarının bir çoğunda, töre saikiyle veya aile meclisi kararı ile işlenen genç kız ve kadın cinayetlerine intihar görüntüsü verilmesi yaygın bir durumdur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; maktulenin samimi beyanına göre sanığın eylemi TCK 84/4 maddesi atfı ile 82/1-d,e maddelerinde düzenlenen nitelikli kasten öldürme suçu kapsamına girdiği, sanığın TCK 84/4 maddesi atfı ile 82/1-d,e 62 maddeleri gereğince nitelikli kasten öldürme suçundan cezalandırılması kararı ve onama kararının isabetli olduğu itirazın reddi gerektiği kanaatinde olduğumdan,
Sanığa isnat edilen eylemin TCK 84/1-2 maddesi kapsamında intihara yönlendirme olduğuna dair itirazın kabulüne kara veren Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum.",
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Cebir, Türk Dil Kurumu Sözlüğünde 'zora başvurma, zor kullanma, zorlayış' anlamlarında gösterilmiştir. Yani cebir, baskı, şiddet ve zorlama manasına gelirken, karşı tarafın rızası ve isteği olmadan, zor kullanarak bir duruma mecbur bırakma demektir. Bu kelime, günlük hayatta da sıklıkla kullanılmakta ve kalıp olarak da ifade edilmektedir.
Cebrin etkisi, zor kullananın gücü ve etkisi yanında cebre maruz kalanın da içinde bulunduğu ruh ve sosyokültürel durumuna göre varlık bulmaktadır.
Toplumumuzda ailelerin, özellikle yaşanılan yerin özelliğine göre derecesi değişse de baba/ağabey gibi aile büyüğü erkeklerin, kız çocuklarının hayatı üzerindeki etkisi inkâr edilemez.
Dosyadaki somut olayda Bitlis’in...ilçesinin bir köyünde yaşayan 17 yaşındaki maktule ... ölmeden önce verdiği ifadesinde, halasının eşi olan eniştesi tarafından birkaç kez basit cinsel istismara uğradığını, olay günü de yine eniştesinin evde kimse yokken kendisini yakalayarak zorla, öptüğü sırada, ağabeyi sanık ...’ın içeri girerek kendilerini gördüğünü, eniştesine saldırıp kavga ettiklerini, onun evden kaçıp gitmesinden sonra sanığın kendisini dövdüğünü ve kendisine 'KORTHIONM' insektisit böcek ilacını vererek 'al bu ilaçları, iç, öl' dediğini, kendisinin de bu ilaçları alıp yanında küçük kardeşiyle beraber alt kata inerek içtiğini, dışarı çıktığında başının döndüğünü, durumunu gören annesinin 112 Acil’i aradığını ve ...Devlet Hastanesine kaldırıldığını, iyileşmesi halinde ailesine teslim edilirse ailesinin kendisine zarar vereceğini, bu nedenle devlet korumasına alınmak istediğini, kendisini ilaç içmeye zorlayan ağabeyi sanıktan şikâyetçi olmadığını, beyan etmiştir.
Dosya kapsamına göre maddi delillerle ispatlanan bu anlatım karşısında töre saiki boyutuna ulaşmamış olsa da ailenin namusunu koruma ve şerefini kurtarma bahanesiyle maktuleyi döverek cebir ve şiddet uygulayarak, içinde bulunduğu sosyokültürel yapı gereği iradesini ortadan kaldıracak şekilde tehdit ve zorlama ile intihara mecbur ettiği ve bu suretle meydana gelen ölüm neticesinden TCK 84/4 maddesi yollamasıyla sorumlu tutularak TCK’nun 82/1-d, e maddeleri uyarınca verilen mahkûmiyet kararının ve bu kararı inceleyen özel Dairenin aynı doğrultudaki onama kararının isabetli olduğu düşüncesinde olduğumdan, aksi yöndeki itirazın reddine karar verilmesi gerektiği yolundaki görüşüm nedeniyle sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyorum.",
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu de; sanığın eyleminin TCK'nın 84/4. maddesi delaletiyle nitelikli kasten öldürme suçunu oluşturduğu,
Düşünceleriyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 23.01.2019 tarihli ve 4330-220 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- ...1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.01.2018 tarihli ve 181-19 sayılı sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmünün sanığın eyleminin TCK'nın 84/1-2. maddesi kapsamında intihara azmettirme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 10.05.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.