Esas No: 2019/316
Karar No: 2019/461
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2019/316 Esas 2019/461 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/316 KARAR NO : 2019/461 KARAR TR: 08.07.2019
|
ÖZET: Davacıların hissedar olduğu taşınmazın da bulunduğu alanda 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan düzenleme sonucunda davacılara ait payın bir kısmının düzenleme ortaklık payı olarak kesilmesine karşın daha sonra 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine göre yapılan imar uygulamasında da düzenleme ortaklık payı alınarak ikinci kez kesinti yapılmış olduğundan bahisle,mükerrer olarak alınan paya karşılıkbedelin yasal faizi ile birlikte tahsiliistemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk |
KARAR
Davacılar : 1-E.K.
2-H.N.K.
3-K.K.
4-S.N.B.(K.)
5-Ş.A.(K.)
6-T.Ç.(K.)
7-Z.S.(K.)
Vekili : Av. H.Ö.
Davalı: Kocasinan Belediye Başkanlığı
Vekili : Av.T.Y.
O L A Y : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin miras bırakanlarının Kayseri İli, Kocasinan İlçesi, Gaziosmanpaşa Mahallesi, 4470 ada, 3 parsel sayılı olarak kayıtlı taşınmazda paydaş olarak bulunduklarını; bu taşınmazın davalı Belediye Başkanlığınca 3194 sayılı Yasanın 18. Maddesi uygulaması sonucu oluştuğunu ve 2981 sayılı Yasa uygulaması yapılarak taşınmaz paylarından yol kesilerek ferdi tapular verildiğini; ana taşınmazın 2981 ve 3194 sayılı Yasaların uygulamalarına tabi tutulduğunu dolayısıyla,davacıların paydaşı olduğu taşınmazda 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan kesintiden sonra 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca tesis edilen parselasyon işlemi sonucu alınan düzenleme ortaklık payı nedeniyle taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından bahisle uğranıldığı öne sürülen zararın şimdilik 10.000,00-TL’sinin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
Davalı vekili, süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde,davanın idari yargı yerinde çözülmesi gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunulmuştur.
KAYSERİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 11.2.2019 gün ve E:2018/369 sayı ile, davanın, mahkemelerinin görevli olması nedeniyle davalı vekilinin görev konusundaki itirazın reddine vermiştir.
Davalı vekili süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.
DANIŞTAY BAŞSAVCISI: “…Uyuşmazlık, davacıların paydaşı olduğu taşınmazda 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan kesintiden sonra 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca tesis edilen parselasyon işlemi sonucu alınan düzenleme ortaklık payı nedeniyle taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından bahisle uğranıldığı öne sürülen zararın tazminine ilişkin olup, uyuşmazlığın çözümünün idari nitelikteki imar uygulamalarının hukuki denetiminin yapılmasına bağlı olduğu açıktır.
Bu durumda, idarece kamu gücü kullanılarak, tek yanlı biçimde yapılan uygulamalar sonucunda uğranılan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b. maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.
SONUÇ : Açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa"nın 10"uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine...” kararvermiştir.
Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.
YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: “ …Uyuşmazlık konusu olayda, dava, aynı taşınmazdan 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca yapılan uygulama sırasında ikinci defa DOP alındığı iddiasıyla açılmıştır.
Yukarıda belirtilen Kanun hükümleri ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararları dikkate alınarak davaya konu olan olay incelendiğinde, idarece kamu gücü kullanılarak, re"sen ve tek yanlı biçimde tesis edilen uygulama işlemlerinden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1.b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği düşünülmektedir.
Uyuşmazlık Mahkemesinin 02/02/2009 tarihli ve E.2008/305, K.2009/24 sayılı kararında da, bu tür davaların görüm ve çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu vurgulanmıştır.
Bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/02/2018 tarihli ve 2018/369 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi…” gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi"nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ"un katılımlarıyla yapılan 08.07.2019 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idare vekilinin, anılan Yasa"nın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı"nca, 10. maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava,davacıların hissedar olduğu taşınmazın da bulunduğu alanda 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan düzenleme sonucunda davacılara ait payın bir kısmının düzenleme ortaklık payı olarak kesilmesine karşın daha sonra 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine göre yapılan imar uygulamasında da düzenleme ortaklık payı alınarak ikinci kez kesinti yapılmış olduğundan bahisle,mükerrer olarak alınan paya karşılık şimdilik 10.000,00 TL bedelin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyleaçılmıştır.
2981 Sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 10. maddesinin (b) bendinde; "Üzerinde imar mavzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmiş hisseli veya özel parselasyona dayalı arsa veya arazilerde, kişilerin hisse miktarları ve fiilî kullanma durumları dikkate alınarak valilik veya belediyelerin talebi üzerine:
1. Henüz kadastrosu yapılmamış yerlerde, kadastro müdürlüklerince bu kanunda belirtilen mülkiyet tespitine dair hükümler de uygulanarak,
2. Kadastrosu veya tapulaması tamamlanmış yerlerde ise bu kanunla verilen yetkiler kadastro müdürlüklerince kullanılarak,
Islah imar planlarının yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, onayların alınmasına ve ilanların yapılmasına (askı ilanları hariç), komisyonların kurulmasına lüzum kalmaksızın 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri veya 766 Sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre hak sahipleri tespit veya yeniden tayin edilerek adlarına tescil edilir.
Bu tespit sırasında özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha vs. hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak re"sen tapudan terkin; okul, ibadet yeri ve benzer kamu hizmetlerine ayrılan yerler ise, bedelsiz olarak ilgili idareler adına tespit ve tescil edilir.
Hazine, belediye veya il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya arazileri üzerinde yapıldığı tespit edilen gecekondular hakkında da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
(Ek : 18/5/1987 - 3366/4 md.) Belediye, hazine, özel idare veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa ve araziler üzerine gecekondu yapıldıktan sonra tespit edilerek kira kontratı düzenlenmiş gecekondu hak sahiplerine tapu tahsis belgesi ve tapuları verilir. Hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapuları re"sen iptal edilir" hükmüne;
3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;“Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında uyulması gereken esasların neler olduğu belirtilmiş; aynı Kanun"un “Parselasyon Planlarının Hazırlanması ve Tescili” başlıklı 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurulularına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re"sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.
Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.
(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.
Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.
Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.
Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez...” hükmüne;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin 1. fıkrasında “ (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:
a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Kayseri İli, Kocasinan İlçesi, Sümer Mahallesi, 118 pafta, 633 ada, 29 parsel sayılı taşınmazın da bulunduğu alanda 2981 sayılı Kanun uyarınca yapılan imar uygulaması sonucunda, davacıların paylarının bir kısmının kamu kullanımına ayrıldığı ve oluşturulan Gaziosmanpaşa Mahallesi, 3295 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın davacılara tahsis edildiği, daha sonra 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca yapılan imar uygulamasında, 2981 sayılı Kanun uygulaması nedeniyle hisselerinden düşülen DOP"un, hisselere tekrar eklenerek belirlenen yeni DOP"un taşınmazdan alındıktan sonra oluşan 4470 ada, 3 parsel sayılı taşınmazlardan davacılara pay tahsis edildiği, davacılar tarafından kök parselde 2981 sayılı Kanun uyarınca kesinti yapıldıktan sonra ikinci kez yapılan kesintinin kamulaştırmasız el atma niteliğinde olduğundan bahisle, ikinci kez yapılan kesintinin bedelinin davalı idare tarafından ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Buna göre uyuşmazlığın, davacının paydaşı olduğu taşınmazda 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan kesintiden sonra 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca tesis edilen parselasyon işlemi sonucu alınan düzenleme ortaklık payı nedeniyle taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından bahisle uğranıldığı öne sürülen zararın tazminine ilişkin olduğu açıktır.
Bu durumda, idarece kamu gücü kullanılarak, resen ve tek yanlı biçimde tesis edilen imar uygulama işlemlerinden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin, Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin, 11.2.2019 gün ve E:2018/369 sayılı kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN, Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin, 11.2.2019 gün ve E:2018/369 sayılıKARARININ KALDIRILMASINA, 08.07.2019 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Süleyman Hilmi Aydemir Nurdane
AYDIN TUNÇ TOPUZ