Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/259 Esas 2022/339 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/259
Karar No: 2022/339
Karar Tarihi: 11.05.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/259 Esas 2022/339 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/259 E.  ,  2022/339 K.

    "İçtihat Metni"



    Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi


    Sanık ...’ın beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/2, 103/6, 43/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 15 yıl 10 ay hapis; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan aynı Kanun'un 109/1, 109/3-f, 109/5, 43/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin ... 3. Ağır Ceza Mahkemesince 30.12.2015 tarihli ve 136-388 sayılı kısmen resen temyize tâbi hükümlerin sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 27.10.2016 tarih ve 5301-7397 sayı ile;
    "Suç tarihinin 2009 olmasına rağmen 2015 yılında şikayette bulunulması, mağdurenin...Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/13 Esas sayılı dosyasında tanık sıfatıyla alınan '...'ın bana herhangi bir şekilde, laf atması, sarkıntılık yapması durumu söz konusu olmamıştır.' şeklindeki beyanı, mağdurenin anne ve babasının da bu dosyadaki ifadelerinin benzer nitelikte olması, belirtilen dosyada sanık olarak yargılanan mağdurenin babası...'ın, sanığa yönelik eylemleri nedeniyle aldığı cezaların kesinleşmesinden sonra davaya konu iddiaların ortaya atılması olayın ortaya çıkış şekli ve zamanı ile dosya kapsamındaki deliller birlikte değerlendirildiğinde, sanığın atılı suçları işlediği hususunda cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, beraatine karar verilmesi yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine hükmedilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 02.02.2017 tarih ve 20-34 sayı ile;
    "...Suç tarihinin 2009 yılı olmasına rağmen 2015 yılında şikayette bulunulmasına ilişkin; mağdurenin 28/01/2015 tarihli ifadesinde, köy yerinde bu tür olaylar yaşandığında çabuk duyulması ve köy yerinde rezil olma korkusu sebebiyle ve babasının da bu sebeple şikayet etmesini istememesi nedeniyle şikayet tarihine kadar şikayet etmediğini beyan ettiği, ayrıca mağdurenin 2012 yılında ... isimli şahısla evlendiği, yaklaşık 10 ay evli kaldıktan sonra bu şahsın mağdurenin ilk evlendiklerinde bakire olmadığını anladıktan sonra mağdureyi baba evine gönderdiği ve sonrasında mağdurenin olanları anlattığı, olayın meydana geldiği yerin...İlçesine bağlı Yeşilova köyü olduğu, böyle küçük yerlerde bu şekildeki olayların gizlenmeye çalışıldığının bir vak'a olduğu, bu eyleme maruz kalan mağdurların bunun duyulması halinde evlenmelerinin daha zor olduğu, mağdurenin ve ailesinin, bu olayın köy yerinde duyulmaması ve yayılmaması için ve mağdurenin de ileride evlenebilmesi için olayı gizlediklerinin kabulü gerektiği, bu şekilde bu hususlar dikkate alınarak olay 2009 yılında olmasına rağmen 2015 yılında şikayette bulunmalarının normal kabul edilmesi gerektiği,
    -Yeşilhisar Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/13 esas sayılı dava dosyasında, tanık sıfatıyla alınan '...'ın bana herhangi bir şekilde laf atması, sarkıntılık yapması durumu sözkonusu olmamıştır" şeklindeki beyanı, mağdurenin anne ve babasının da bu dosyadaki ifadelerinin benzer nitelikte olması, belirtilen dosyada sanık olarak yargılanan mağdurenin babası...'ın sanığa yönelik eylemleri nedeniyle aldığı cezaların kesinleşmesinden sonra davaya konu iddiaların ortaya atılmasına ilişkin; Yeşilhisar Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/13 esas sayılı dava dosyası incelendiğinde, aslında bu dosyanın sanığın mahkememiz dosyasındaki eylemleri gerçekleştirdiğine ilişkin delil olarak kabul edilmesi gerektiği, şöyle ki o dosyada mağdur olan sanık ...'ın da belirttiği üzere komşu olan sanık ... ile mağdurun babası olan... arasında herhangi bir önceye dayalı husumet ve...'ın ...'yı dövmesini gerektirecek bir sebep yokken mağdurun babası...'ın, sanık ...'yı yaşamsal tehlike geçirecek şekilde yaralaması ve sanık ...'nın o dosyadaki beyanına göre...'ın kendisine dövmeden önce 'kızıma laf atıyormuşsun, yoldan geçerken taciz ediyormuşsun' şeklinde söz söylemesi ve mağdurun babası olan...'ın mahkememizdeki, o tarihte sanık tarafından kızına taciz yapıldığını duyduğu için sadece dövdüğünü, cinsel ilişkiyi bilseydim, kafasını parçalardım şeklindeki beyanı dikkate alınarak...Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/13 esas sayılı dava dosyasındaki eylemi gerçekleştirme sebebinin açıklandığı, mağdurenin babası...'ın ve mağdurenin o dosyada sanığın yaptığı eylemleri söylememelerinin bu olayın köy yerinde duyulmasını ve yayılmasını engellemek amacıyla olduğu, mağdure ve mağdurenin babası...'ın, sanığa iftira atma kasıtları olsa o dosyada tahrik indiriminden faydalanmak için sanığın yaptıklarını söyleyebilecekleri ancak söylemedikleri, mağdurenin babası...'ın bu olayın gizli kalması için daha fazla ceza almayı göze aldığı, o karar kesinleştikten sonra sanığın mağdureye yönelik eylemlerine ilişkin şikayetçi olmalarının kendisine herhangi bir fayda sağlamadığı, dolayısıyla...Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/13 esas sayılı dava dosyasının sanık lehine değil mağdurenin iddialarını doğrular olarak kabul edilmesi gerektiği,
    Bu hususlar haricinde herhangi bir kimsenin başka bir kimseye karşı suç işleyip ceza aldıktan sonra ondan intikam almak amacıyla kızının namusunu ortaya atacak şekilde, suç işlediği kişiye karşı iftira atmasının düşünülemeyeceği, sırf mağdurenin babası...'ın sanığı yaralamasından dolayı ceza aldı diye mağdurenin de sanık hakkında kendisine yönelik organ sokmak suretiyle cinsel istismarda bulunduğu şeklinde iftira atmasının düşünülemeyeceği, yine dosya içerisinde mevcut Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 24/12/2015 tarihli heyet raporunda mağdurede dava konusu olay ile illiyet bağı içerisinde gelişen tramva sonrası stres bozukluğu rahatsızlığının saptandığı ve ruh sağlığının bozulduğunun belirtildiği, bu rapor dikkate alınarak mağdurenin sanığa iftira attığı kabul edilmesi halinde olmayan bir olaydan dolayı ruh sağlığının neden bozulduğunun açıklanamayacağı, Yargıtay bozma ilamına uyulup, beraat kararı verilmesi halinde mağdurun babası...'ın hiçbir sebep yokken sanığı yaşamsal tehlike geçirecek şekilde yaraladığı ve bu eylemden dolayı ceza alıp bu cezası kesinleştikten sonra sanıktan intikam almak için mağdur ve babasının, mağdurun namus ve haysiyetini ortaya atarak sanığın mağdura organ sokmak suretiyle cinsel istismarda bulunduğu şeklinde iftira attıkları ve her ne kadar Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen raporda mağdurenin ruh sağlığının bozulduğu belirtilmiş ise de, mağdurenin ruh sağlığının bozulmadığının kabulünün gerekeceği, bu şekildeki kabulün dosya kapsamına göre mümkün olmadığı, ayrıca mahkememizde duruşmada dinlenilen mağdurenin sanığın kendisine yönelik cinsel istismar eylemlerine ilişkin beyanlarının doğru ve samimi olduğu vicdani kanaatine varıldığı,
    Tüm bu hususlar ve daha önce mahkememizde yapılan değerlendirmede belirtildiği şekilde; mağdurenin samimi beyanları, mahkememizce dinlenilen tanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'in alınan beyanları, mağdurenin ruh sağlığının bozulduğuna dair Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 24/12/2015 tarihli heyet rapor içeriği, Yeşilhisar Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/13 esas sayılı dava dosyası dikkate alınarak sanığın üzerine atılı Nitelikli Cinsel İstismar ve Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma suçlarının sübuta erdiği yönünde tam bir vicdani kanaate varılmış, Yargıtay bozma ilamına direnilmesine karar verilerek," şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
    Kısmen resen temyize tabi bu hükümlerin de sanık ve müdafisi, Cumhuriyet savcısı, katılan mağdure vekili ile katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.10.2017 tarihli ve 18789 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle dosyanın gönderildiği Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 03.05.2018 tarih ve 8329-3334 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmiştir.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Katılan mağdure... (Batıhan) Kırkpınar’ın suç tarihinde 13, sanık ...'ın ise 46 yaşında oldukları, evli ve çocuklu olan sanıkla katılan mağdurenin evlerinin yakın olduğu ve aralarında akrabalık ilişkisinin bulunduğu (Kararın devam eden kısımlarında katılan mağdure ...’dan "mağdure" olarak bahsedilecektir.),
    Mağdurenin 2009 yılı yaz aylarında gerçekleştiğini iddia ettiği eylemlerle ilgili olarak 21.01.2015 tarihinde avukatı aracılığıyla savcılığa sunduğu şikâyet dilekçesiyle müracaatta bulunduğu ve sanık hakkında soruşturmanın başlatıldığı,
    Yeşilhisar Asliye Ceza Mahkemesinin 20.07.2010 tarihli ve 13-91 sayılı dosyasının incelenmesinde; mağdurenin babası ..., halasının oğlu ... ... ve amcasının oğlu (aynı zamanda halasının damadı) ... hakkında 29.10.2009 tarihinde sanık ...’a yönelik olarak kasten yaralama ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işledikleri iddasıyla kamu davası açıldığı, haklarında TCK’nın 86/1, 86/3-e, 87/1-son ve 62. maddeleri uyarınca verilen 5 yıl ve aynı Kanun’un 109/2, 109/3-b ve 62. maddeleri uyarınca verilen 3 yıl 4 ay hapis cezaları ile mahkûmiyetlerine dair hükümlerin Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 23.09.2013 tarih ve 17472-9538 sayılı kararı ile düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleştiği, yargılama esnasında sanık ...’ın mağdur sıfatıyla Savcılıkta ve Mahkemede alınan beyanlarında; olay sırasında...’ın "Lan şerefsiz, sen benim çocuğuma nasıl laf atarsın? Benim çocuğumu nasıl taciz edersin?" şeklinde sözler söyleyerek yakasına yapıştığını, kendisinin de böyle bir şeyin yaşanmadığını anlatmaya çalıştığını, Yaşar, ... ve Sezgin tarafından darbedilme gerekçesinin...’yu taciz ettiği yönündeki iddia olduğunu belirttiği, ...’ın aşamalarda suçlamayı kabul etmeyerek sanık ...'nın, kızı...’yu cinsel yönden istismar etmesi nedeniyle ...’yı kasten yaraladığına ve hürriyetinden yoksun kıldığına dair iddianın doğru olmadığını, ...’nın, Ebru’ya yönelik cinsel bir eyleminin bulunmadığını savunduğu, Sezgin ile ...'un da mağdurenin sanığın cinsel istismarına maruz kaldığını bilmediklerini, böyle bir olaydan haberdar edilmediklerini belirttikleri, mağdurenin tanık sıfatıyla alınan Savcılık ve Mahkeme beyanlarında; sanık tarafından cinsel olarak taciz edilmediğini, böyle bir olay yaşanmadığı için de babasına ve ailesine anlatmasının söz konusu olmadığını ifade ettiği, yine mağdurenin annesi ...'ın tanık sıfatıyla alınan beyanında; sanığın mağdureye yönelik cinsel bir eylemde bulunmadığını açıkça bildirdiği,
    21.04.2014 tarihinde ...'ın oğlu Doğukan Batıhan'ın sanık hakkında tehdit ve hakaret iddialarıyla suç duyurusunda bulunduğu, sanığın soruşturma safhasında alınan savunmasında; Doğukan ve ailesiyle aralarında 4-5 yıl öncesine dayanan bir husumet bulunduğunu, bu nedenle kendisine sataştıklarını, hatta oğlu ... ile arkadaşı Erol arasında eşcinsel bir ilişkinin olduğuna dair dedikodu çıkarttıklarını, bu duruma üzülerek 18.04.2014 tarihinde Doğukan'ı görüp ona "Sorun varsa büyüklerin gelsin, seninle muhatap olmam." şeklinde sözler söylediğini ancak Doğukan'ı tehdit etmediğini savunduğu, Doğukan'ın sanık tarafından kendisine yönelik olarak gerçekleştirildiğini iddia ettiği hakaret ve tehdit suçlarına tanık olduğunu bildirdiği arkadaşı Mücahit'in de alınan ilk beyanında özetle Doğukan'ı doğrular ve destekler mahiyette anlatımlarda bulunduğu, 3 gün sonra ise kendiliğinden müracaat ederek ilk beyanını Doğukan'ın yönlendirmesiyle verdiğini belirttiği, bunun üzerine sanık hakkında Doğukan'a yönelik hakaret ve tehdit suçlamalarıyla ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, Doğukan hakkında iftira, Mücahit hakkında yalan tanıklık suçlarından kamu davası açıldığı, Yeşilhisar Asliye Ceza Mahkemesinin 27.11.2014 tarihli ve 204-233 sayılı kararı ile Doğukan hakkında hakaret suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği,
    24.12.2015 tarihinde Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından mağdure hakkında düzenlenen raporda; mağdurede dava konusu olayla illiyet bağı içerisinde gelişen travma sonrası stres bozukluğu rahatsızlığının saptandığının, dolayısıyla 5237 sayılı TCK’nın 103/6. maddesi kapsamında mağdurenin ruh sağlığının bozulduğu kanaatine varıldığının belirtildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan mağdure ... Kollukta; "21.01.2015 tarihinde avukatım tarafından adıma ... C. Başsavcılığına verilen dilekçeyi aynen tekrar ederim. 2014 tarihinde öncesi ... İli...İlçesine bağlı Yeşilova köyünde ikamet ediyorduk, köyde ortaokul olmadığı için okulumu...İlçesinde okuyordum, ortaokul 2. sınıfa geçmiştim, şikayetçi olduğum ... isimli şahısta köyde oturduğumuz evin hemen 30 metre ilerisinde komşumuzdu, bu şahsın kızı Elif Burcu Sercan ile arkadaştık ve aynı okula birlikte gidip geliyorduk, 2009 yılında okullar yaz tatiline girdi, bundan dolayı evimizde bulunuyordum, aynı evde yaşadığımız babaannem bu şahsın evinin önünde yine bu şahsın annesi ile birlikte oturuyordu, bende bu sırada evin önünde oynuyordum, babaannem benden su istedi, bende su vermek için bu şahsın evine girdim, evin içerisinde kimsenin olmadığını zannediyordum, çünkü arkadaşım Elif Burcu ile annesi o tarihte Kayseride buluyordu, evin içerisine girdim, buzdolabına doğru gittiğim sırada ... habersizce arkamdan geldi ve bana 'Çok güzelsin. Seni öpebililir miyim?' dedi, bende çok korktum ve 'Hayır.' dedim, bu sırada şahıs göğsümü ellemeye başladı, bu sırada bağırmak istedim, şahıs bana 'Eğer bağırırsan senin göğüslerini ellediğimi ve öptüğümü babana söylerim.' dedi, ben de korktuğum için sesimi çıkarmadan dışarıya çıktım, suyu babaanneme verdikten sonra ağlayarak evimize gittim, bu konuyu korktuğum için kimseyle paylaşmadım, devam eden günlerde yine evimizin önünde bisiklete biniyordum, bisikletten düştüm, bu sırada bu şahıs yanıma gelerek beni kaldırmak bahanesiyle benim yine oramı buramı ellemeye başladı, yine korktuğum için bir şey söyleyemedim. Ben bunların kapısının önünden her geçmemde bana sürekli olarak sözle sarkıntılık yapıyordu, takip eden günlerde Burcu annesi ile birlikte evlerine geldi, bundan sonra Burcu ile birbirimizin evlerine gidip geliyorduk, bu gelip gittiğimiz zamanlarda da şahıs bana sarkıntılık ediyordu. Burcunun bunların hiçbirisinden haberi yoktu, ... isimli şahıs evlerinde kimsenin olmadığı bir günde ben dışarıda oynarken beni evlerine çağırdı, bende şahıs babama bir şeyler söyler diyerek korktuğum için gittim, evin içerisinde kimse yoktu, şahıs bana eli ile dokunmaya başladı, her yerimi öpmeye başladı ve bu sırada da bana zorla tecavüz etti, bende yine korktuğum için evimize gittim, bu tecavüz olayı ayrı günlerde evlerinde kimsenin olmadığı bir zaman içerisinde bir kaç kez devam etti, şahıs gündüzleri bana 'Ben geceleri saat 19.00 ile 20.00 sıralarında tuvalete çıkıyorum. Sen de o saatlerde dışarıda ol, ben çağırdığımda yanıma gel.' diyordu, bende yine bu olayları babama anlatır korkusuyla şahsın belirtmiş olduğu saatlerde dışarıda bekliyordum. Şahıs evden çıkınca yanına gidiyordum, beni yine öpüp elliyordu, daha sonra bana tuvalette de tecavüz etmişti, Annem ve babam 'Nereden geliyorsun bu saatte?' dediğinde 'Amcamgilden geliyorum.' derdim. Ayrıca bu şahsın evinin tuvaletinin yanında yıkık evler var, halamlara giderken mecburen buradan geçmek zorundayız, buradan halamlara giderken bu yolu kullanıyordum, bu yoldan her geçişimde şahıs genellikle burada beni bekliyordu, beni görünce durdurup yine elleyip yine burada da 2-3 kez tecavüz etti, sonra okullar açıldı, ben bu şahsın kızı ile her sabah okula gidiyordum. Ben bazen bu şahsın kızını dışarıda bekliyordum, şahıs yine bu sıralarda benimle konuşmaya çalışıyordu, kızı geldiğinde hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu, şahsın beni ellemesi ve öpmesi ileriki günlerde de devam etti, bu sıralarda down sendromu hastası olan halamın kızı ...’ya bu olan bitenlerin hepsini anlattım, o da bana 'Bu olayları babana söyleyelim.' dedi, ben de 'Sakın öyle bir şey yapma, babam bunu duyarsa beni mahveder.' dedim, İleriki günlerde ... bu olayı kendi ablası olan ...'a ve yengesi ...’ya anlatmış, Sibel de bunu halam ...'ya anlatmış, ... da bu olayın doğruluğunu öğrenmek için babaannemi görmek bahanesiyle bize geldi, daha sonra bana 'Gel bize gidelim, sana tarhana vereceğim.' dedi ve birlikte halamgile gittik, halam burada bana bu olayı sordu, ben önce inkar ettim, daha sonra sıkıştırınca doğruyu söylemeye başladım, halamın gelini Cennet bunu benden gizli olarak kameraya kayıt yapmış, kendisine 'Babam duymasın, duyarsa kötü olur.' dedim, 'Tamam söylemem.' dedi ancak daha sonra bu kayıtlar ile birlikte ağabeylerimi de yanına alarak benden habersiz babamın yanına gitmişler ve babama bu kayıtları izletmişler ve olayı anlatmışlar. Babam da yanına halamın oğlu ... ... ve amcamın oğlu ... ile birlikte ... isimli şahsı dövmüşler, Babam ve ... bu olaydan dolayı mahkemelik oldular ve tarihten yedi ay kadar önce cezaevine girdiler. Ben bu olaydan sonra yani 2012 yılında teyzem ...'in üvey oğlu olan ... ile evlendim, ... ile 10 ay kadar evli kaldık, ...'un benim yaşamış olduğum bu olaylardan haberi yoktu, evliliğimizin ileriki günlerinde ... ile ayrıldık ancak neden ayrıldığımızı bana söylemedi, ben ayrılma sebebimizi ise eşim ile ayrıldıktan sonra... halam ... teyzemin yanına gider, 'Çocukların bu ilişkilerini kurtaralım.' der, ... teyzem de 'Bu ... olmaz. Ebru kız değilmiş.' der, bu sebeple eşimin benden ayrıldığını halam...'den öğrendim. ...'ı bu güne kadar şikayet etmememin sebebi ise köy yerinde bu tür olaylar yaşandığında çabuk duyulması ve köy yerinde rezil olma korkusudur. Babam da bu sebeple şikayet etmemi istemedi. Yukarıda belirttiği olaylardan dolayı bana el ile defalarca sarkıntılık ve tecavüz eden ... isimli şahıstan davacı ve şikayetçiyim. Uzlaşmak istemiyorum.",
    09.07.2015 tarihinde Mahkemede; "İddianamede belirtilen suçlamaların tamamı doğrudur. Sanık bana her türlü pisliği yapmıştır. Şikâyetçiyim. Davaya katılmak istiyorum.", 28.01.2015 tarihli soruşturma beyanının okunarak sorulması üzerine; "O ifadem doğrudur, sanık kendi evinde bana 2-3 kez tecavüzde bulundu, ayrıca halamgile gitmek için kullandığım yolun üzerinde bulunan harabe evde de bana 2-3 kez tecavüz etti, beni sürekli çağırıyordu, ben de korkumdan dolayı gidiyordum, tuvalette de bana saldırdı, tam olarak hatırlamıyorum ancak 2-3 kez olabilir.", sorulması üzerine; "Bu şerefsizin bana yaptığından dolayı kız çıkmadığım için eşim beni bıraktı.",
    02.02.2017 tarihinde Mahkemede; "Bu pisliğin bana yaptıkları bir iki değil, defalarca tecavüz etmiştir. Ancak serbest bırakılıyor, ben bunu anlamıyorum, buna itiraz ediyorum, ben sizin vicdanınıza bırakıyorum, o kadar tecavüz etmişken, psikolojim bozulmuşken serbest bırakılmasını istemiyorum (o sırada mağdurun ağladığı hususunun duruşma tutanağına yazıldığı), ben sadece sizin vicdanınıza bırakıyorum, serbest bırakılmasını kesinlikle istemiyorum, serbest kalırsa bir çok çocuğa yapacaktır, nolur serbest kalmasın, çok pislik bir insan, bir tek benim hayatımı mahvetmedi, ben bu yüzden neler çektim, siz bilmiyorsunuz, yalvarıyorum, nolur serbest kalmasın.",
    Katılan ... Mahkemede; "Kızımın beyanlarının hepsi doğrudur, hatta daha anlatamadıkları çok şey vardır. Olay nedeniyle sanıktan şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum.",
    Katılan ... 30.12.2015 tarihinde Mahkemede; "Ben, sanıktan şikayetçiyim. Mağdur, benim kızım olur. Davaya katılmak da istiyorum. Ben, sanığın, mağdura yaptığı bu eylemleri öğrenince sanığı yaraladım, buna ilişkin Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanıp ceza aldım. O eylemi gerçekleştirme sebebim bu olaydır ancak yaşadığımız yer, küçük bir yerdir. Kızım o tarihlerde 13 yaşında idi, bu olayın çevrede duyulmaması için ben yaralama eylemini bu sebeple gerçekleştirdiğimi söylemedim. Ayrıca ben ilk duyduğumda cinsel ilişki olduğunu bilmiyordum, sadece basit bir cinsel istismar olduğu söylendi, eğer cinsel ilişki olduğunu bilseydim sanığı öldürebilirdim, ayrıca yaralama eylemini gerçekleştiren diğer şahısların bu cinsel istismardan haberleri yoktu, sadece benim haberim vardı.",
    02.02.2017 tarihinde Mahkemede; "Ben bir babayım, ruh hastası bir yaratık tarafından 13 yaşındaki kızıma o eylem yapılmıştır. Keşke ben bu şahsı gebertseydim, parçalara ayırsaydım, hangi baba bu şekildeki bir eylemi kabul edebilir. Sanığın kendisinin de kızı vardır, ağzı süt kokan bu çocuklara böyle bir cinsel istismar yapılabilir mi, hiçbiriniz baba olarak benim yaşadıklarımı yaşamadınız, ben taciz olarak bildiğim için sadece dövdüm, cinsel ilişkiyi bilseydim, kafasını parçalardım, bu çocuğun bunu ispat etmesi için videoya mı alması gerekiyordu.",
    Tanık ... Kollukta; "Ben down sendromu hastasıyım ancak kendimi ifade edebilirim. Ebru Batıhan benim kuzenim yani dayımın kızı olur. Ebru’nun daha yaşı küçükken ... isimli şahıs bize perdenin altından bakıyordu. Biz... ile yolda giderken önümüze atladı. Ebru’ya 'Nereye gidiyorsun?' diye sordu. Ebru halamlara gidiyorum dedi. Adam ne zaman gelirsin deyince Ebu öğlenleyin gelirim dedi. Ebru ile bizde biraz oturduktan sonra... eve gitmek için çıktı. Ebru giderken ben de arkasından çıktım. Kime gidiyon diye sordum. Ebru da bana adam beni bekliyor dedi. Başka bir günde... bana Ebrularda otururken karşı evdeki ... isimli adamı gösterip abla bak perdenin altından bana bakıyor dedi. Ben de baktım ve adamın...’ya baktığını gördüm. Ebru bana biz bu adamla sevgiliyiz dedi. Bende ne yapıyorsunuz dediğimde... bana benim her yerime dokunuyor, göğsüme dokunuyor, dudaklarımdan öpüyor dedi. Ben dayıma söyleyelim dediğimde... bana abla sen manyak mısın dedi, babam hem onu öldürür, hem de beni öldürür dedi. Aynı gün Ebrugilin evlerinin yanında bir tane uçuk ev var. Adam o uçuk evden ellerini birbirine vurarak...’yu gel diye kendine doğru çağırdı. Ben de oradaydım. Ebru uçuk eve adamın yanına gitti. Ben eve dışarıdan baktım. Ebru ile adamı görüyordum. Adam...’nun vücudunun her yerine dokunuyordu ve...’yu öpüyordu. Ebru’yu dudaklarından ve yüzünden öpüyordu. Ben korkumdan oradan ayrılıp gittim. Sonra da ablama ben korkumdan bildiklerimi anlattım. Benim söyleyeceklerim ve bilgim bundan ibarettir.",
    Mahkemede; "Ben olay tarihlerinde... ile evlerinde otururken bana ... ile sevgiliyim dedi, inanmazsan pencereden bak dedi, pencereden baktığımda ...'nın kendi evinin penceresinden perdenin altından baktığını gördüm, korktum, geri çekildim, mağdurun babası dayıma söyleyelim dedim, Ebru babam beni de onu da öldürür diye söyledi, o nedenle söylemedik, biz o gün evden çıkıp giderken sanık önümüze çıktı, Ebru'ya nereye gidiyorsun diye sordu, o da ebemgile gidiyorum dedi, o da aşkım ne zaman gelirsin dedi, o da öğlene doğru gelirim dedi. Biz gittik ve bizde oturduk, daha sonra..., ben ...'nın yanına gidiyorum diyerek çıktı, ben de peşinden koştum. Kime diye sordum. Ben uçuk eve gidiyorum dedi. Uçuk evin orada ...'nın elini iki kez şaklattığını gördüm. Ebru uçuk eve girdi, orada öpüştüler, sanık, Ebru'nun vücuduna elledi. Bedeninin yukarıdan başlayarak aşağıya doğru tüm elledi. Sanık hem kendi pantolonunu hem de...'nun pantolonunu çıkardı ve...'nun arkasına yapıştı. Sonra yere yatırdı, üstüne çıktı, onu yapıyordu, yine başka bir gün biz... ile top oynarken el şakırtısı duydum ve... tekrar yine uçuk eve gitti. Ben de peşlerinden baktım. Uçuk evin içerisinde sanık kendi pantolonunu ve...'nun pantolonunu çıkardı ve...'nun arkasına yapıştı. Yine yere yatırdı, üstüne çıktı, onu üstünde yapıyordu. Ben o sırada korktum eve kaçtım. Kimseye diyemedim.", sorulması üzerine; "Sonradan ben Sibel ablamgilde iken benim bu olaylar ağzımdan kaçtı. Ağzıma vurdum. Korkumdan onlara söyledim.", soruşturmada alınan beyanıyla kısmi çelişki nedeniyle sorulması üzerine; "Ben az önce belirttiğim şekilde sanığın mağdurla iki kez uçuk evde olduklarını gördüm, şimdiki beyanlarım doğrudur.", sorulması üzerine; "Ebru bu olayı babasından korktuğu için kimseye anlatamadı, sadece bana söyledi ve abla bunu kimseye anlatma diye bana tembihledi.",
    Tanık ... Kollukta; "Ebru Batıhan benim kuzenim yani dayımın kızı olur. Tam olarak tarihini hatırlamıyorum ancak 2009 yılında olsa gerek evde otururken ... isimli benim de köylüm olan şahıs benim kapımın önündeki yoldan geçerken kız kardeşim ... bu adamı hiç sevmediğini durduk yere bana söyledi. Bende ne zararı var neden sevmiyorsun diye sorduğumda bana 'Ama bu bir şey yaptı...’yla.' dedi ve hemen ağzını eliyle kapattı. Ben ısrarla ne olduğunu sorduğumda ama söylersem dayım...’yu öldürür dedi ve bana... ile ...’ın sevgili olduklarını söyledi. Kız kardeşim ... biraz down sendromu olduğu için sevgilinin anlamını bilip bilmediğini ve ne yapıyorlarmış diye sordum. ... de bana ...’nın...’nun göğüslerine dokunduğunu, her tarafından öptüğünü söyledi. Bunu duyunca ben şok oldum. Hemen annem ...’nun yanına gittim. Durumu anneme de anlattım. Annem de şok oldu ve ağlamaya başladı. Annem biraz sakinleştikten sonra...’yu getirdi. O tarihlerde... 13 yaşlarında falandı. Daha sonra...’ya ... ablan bize bir şey anlattı bu durum nedir dediğimizde acayip şekilde korkarak ağlamaya başladı ve ağlarken de babam beni öldürür diyordu. Daha sonra baban sana bir şey yapmayacak deyince... bize olan biteni anlattı. Ebru bize ...’nın kızı ile arkadaş olduklarını, bir keresinde evlerine su içmeye gittiğinde şahsın kendisini sıkıştırıp göğüslerini tuttuğunu, kendisinin itekleyip bağırırım dediğini, tamam tamam deyip gittiğini, başka bir gün içerisinde de bisikletten düştüğünde şahsın koşarak yanına geldiğini, kaldırayım derken cinsel organını eliyle sıktığını ve gözlerinin içine baktığını ve çok korktuğunu, sonraki zamanlarda ise şahsın sürekli kendisini uçuk yıkık evlere çağırdığını, gelmediği takdirde babasına söylemekle tehdit ettiğini, korktuğu için yanına gittiğini, aklınıza gelebilecek her şeyi kendisine yaptığını söyleyince annem tamam anlatma artık dedi. Bu arada biz...’nun anlattıklarını videoya çekmiştik. Ben bu durumu dayıma yani...’nun babası ...’a izlettirdim. Dayım kahroldu. Hatta bize yalvardı ve kimse bunu duymasın ve şikayette bulunmayın dedi. Hatta dayım o tarihlerde ... isimli şahsı darp etti. Benim söyleyeceklerim ve bilgim bundan ibarettir.",
    Mahkemede; "Mağdur ... benim dayımın kızı olur, tarihi tam olarak hatırlamıyorum, 2009 yılı içerisinde kız kardeşim ... sanık kapımızın önünden geçerken 'Bu adamı hiç sevmiyorum.' dedi. Ben de neden diye sorduğumda 'Ebru' dedi ve eliyle ağzını kapattı. Kendisine sorduğumda anlatırsam dayım...'yu öldürür dedi. Kendisine tekrar sorduğumda kendisi bana sanığın...'nun önüne geçtiğini, göğüslerini tuttuğunu, cinsel organını dokunduğu şeklinde şeyler anlattı. Ben de bu durumu dayım ve annem... ile paylaştım. Ben o tarihte sanığın mağdura tecavüz ettiğini bilmiyordum. Mağdur evlenip gittikten sonra kız olmadığı anlaşılıp eşi gönderdikten sonra bu olayları öğrendim.", sorulması üzerine; "Olay tarihlerinde...'ya sorduğumuzda kendisi çok zor anlattı, babasından çok korkuyordu, hatta altına kaçırdı, sadece babam beni öldürür diye sözler söyledi.", sorulması üzerine; "Mağdurun evlendiği şahıs mağdurla akraba değildi, hangi tarihte evlendiğini tam olarak hatırlamıyorum.",
    Tanık ... Kollukta; "Ebru Batıhan eşim ...'un dayısı ...’ın kızı olur, ..., dayım ...’ın köydeki yan komşusudur, ... ve ... görümcem olur, 6 yıl kadar önce köyümüz olan Yeşilova köyünde, görümcem Sibel'in evinde ... ile salonda oturuyorduk, ... down sendromlu hastadır, dışarıdan evin önündeki yoldan ... traktör ile geçiyordu, ... bizlere ... geçtiği için, ben bu adamı hiç sevmiyorum dedi, biz de hayırdır, niye sevmiyorsun dedik, bu adam... ile bir şey yaptı dedi, panikleyip hııı diyerek elini ağzına götürdü, eğer ben bunu size anlatırsam dayım...'yu öldürür dedi, ...'e kız ne etti, ne oldu diye anlatmasını istedik, önce anlatmak istemedi, kendisini zorladık, bizlere... ile ...'nın sevgili olduğunu söyledi, kendisi hasta olduğu için bunun bilincinde olup olmadığını anlamak için kendisine nasıl sevgili olduklarını sorduk, bizlere öpülüyor, vücudu okşanıyor, her yerine değiyor diye söyledi, biz şok geçirdik, görümcem Sibel ile kayınvalidem ...’nun evine gittik, Sibel ve ben ...'in bize anlattığını kayınvalideme anlattık, kayınvalidem ağlamaya başladı, panikledi, kötü oldu, Ebru'yu alıp getireyim, ondan dinleyelim diye...'yu evlerinden alıp bizim eve getirdi, Ben, Sibel, ..., ... ve... hep birlikte konuşmaya başladık, kayınvalidem...'ya, ... bize bir şey anlattı, bu doğru mu dedi, Ebru hemen ağlamaya başladı, babam beni öldürür dedi, kendisini sakinleştirdikten sonra ve babasına söylemeyeceğimize söz verdikten sonra anlatmaya başladı, ... ile...’nun evleri yan yanadır, Ebru anneannesi kapının önünde ...’ın annesi ile oturur iken...’dan su istediğinde, Ebru su almak için ...'ın evlerinin mutfağına gitmiş, evde olan ... da mutfağa gelmiş, Ebru’nun göğüslerini tutmuş, Ebru oradan uzaklaşmış, suyu verip kendi evlerine gitmiş, ben... bunları anlattığında gizlice cep telefonumdan anlatılanları videoya çektim, bundan sonra kayınvalidem dayım...'a olanları anlatmış, aynı zamanda videoyu da göstermiş, ben daha sonra bu videoyu sonradan telefonumdan sildim, bu telefon şu an bende değildir, olay 6 yıl önce olduğu için üzerine bir çok telefon aldım, bu telefonda bozulmuştu ve atmışımdır. Olay bundan sonra şikayet aşamasına geldi, Ebru ile ...'nın aralarında geçen başkaca olayları bilmiyorum, benim olay hakkında bildiklerim ve diyeceklerim bunlardan ibarettir.",
    Mahkemede; "Yaklaşık 6-7 yıl kadar önce büyük görümcem Sibel'in evinde oturuyorduk, bu sırada küçük görümcem ... geldi. Otururken kapının önünden sanık geçiyordu, ... sanığı görünce ben bu adamı hiç sevmiyorum diye söyledi, bizde niye diye sorduğumuzda çünkü bu adam...'yla deyip ağzını kapattı, biz de ne demek istediğini sorduk, anlatırsam dayım her ikisini de öldürür diye söyledi, üsteledik, bunun üzerine bu adam... ile sevgili dedi, ... down sendromlu olduğu için biz de sevgilinin ne anlama geleceğini bilmeyeceğini düşünerek kurcaladık. Sorduğumuzda ..., sanığın, Ebru'nun her yerine ellediğini, öptüğünü söyledi, biz de bunun üzerine ...'in bize anlattıklarını kaynanam...'e söyledik, o da yeğeni olan...'yu çağırdı, Ebru'ya sorduğunda babasından çok korktuğu için babana söylemeyeceğiz diye söyledik, Ebru'da bize sanığın bir keresinde mağdurun annanesinin su istediğini, Ebru'nun da ...'ın evinin önündeyken içeriye girip su aldığı sırada sanığın kendisinin göğüslerini tuttuğunu, daha sonraki bir tarihte bisikletten düştüğü sırada sanığın kendisinin poposuna eliyle değdiği gibi bu tür şeyler anlattı. Hatta ben kayda almıştım, daha sonra bu kayıt telefonum değiştiği için silindi. Biz sanığın, mağdura bu şekilde tacizlerde bulunduğunu düşündük, daha sonra mağdura tecavüz ettiğini mağdur eşinden ayrılıp babasının evine geldikten sonra öğrendik.", sorulması üzerine; "Ben gözümle görmedim ancak sanığın köy yerinde başka komşuların kızlarına da tacizde bulunduğu yönünde söylentiler oldu, olaydan sonra biz sanığın, mağdura tacizde bulunduğunu düşündüğümüz için bu durumu kaynanam kardeşi...'a anlatmış, Yaşar, eşim ... ve Sezgin bu olaydan dolayı sanığı dövmüşler.", sorulması üzerine; "Ben cezaevinde bulunan ... ...'nun eşiyim, sanığın şikâyetini geri alması ile ilgili herhangi bir konuşmaya şahit olmadım.",
    Tanık ... Kollukta; "Ebru Batıhan, kardeşim ...'ın kızı olur, ... kız kardeşim, ... gelinim, ... ve ... kızım olur. ... down sendromludur. 6 yıl kadar önce köyümüz olan Yeşilova köyünde, oğlum ..., gelinim Cennet, kızım ... ve eşim ile birlikte aynı evde kalıyorduk, Yaşar'ın evi bizden ayrı ve uzaktadır, 6 yıl kadar önce, gelinim Cennet ve kızım ..., diğer kızım ...'ın evine oturmaya gittiler, burada iken ... motor ile evin önünden geçer iken kızım ... ben bu adamı hiç sevmiyorum diyor, Sibel ve Cennet'de niye sevmiyon ne oldu ki diyorlar, ... anlatmak istemiyor ama zorlayınca, bu...'nan diyip hemen ağzını kapatıyor, zorlayınca dersem dayım...'yu öldürür diyor, ..., Ebru’nun kendisine anlattıklarını ve bildiklerini orada olanlara anlatmış, ben evimin önünde ekmek yapıyordum, kızım ... ile Sibel ve gelinim Cennet yanıma geldiler, Sibel bana anne sana bir şey diyeceğiz dediler, Ebru ile ...'ın arasında bir şeyler olmuş, dediklerinde ben panikledim, dizlerime vurup etrafımda dönmeye başladım, kendimden geçmişim, beni yüzüme su çarparak kendime getirdiler, bunun üzerine...'yu almak için...'ın evine gittim, Ebru’yu bir bahane ile kendi evime getirdim, Ebru'yu yanıma oturttum, Ebru'ya kızım ... bir şeyler diyor dedim, Ebru bir şekil oldu, ağlamaya başladı, babam duyarsa babam beni öldürür diyerek bana yalvarmaya başladı, ben de sarıldım, öptüm, sakin ol dedim, sen daha çocuksun, bana anlat dedim, Ebru korkusundan altına akıttı, bu olanları babasına söylemeyeceğimi söyledim, kendisini inandırdım, gelinim Cennet bu yaşananları kameraya almış, Ebru olanları anlatmaya başladı, ... ile... Batıhan'ın evleri yan yanadır, annem Hayriye evlerinin kapısının önünde ...'ın annesi ile oturur iken, Ebru'da oralarda oynar iken...'dan su istemiş, Ebru su almak için ...'ın evlerine girmiş, mutfağa gitmiş, evde olan ... da mutfağa gelmiş, Ebru’nun göğüslerini tutmuş, Ebru bağırırım bırak diyerek oradan uzaklaşmış, suyu verip kendi evlerine gitmiş, bundan 1-2 gün sonra... bisiklet sürer iken bisikletten düşmüş, ... gelip aman düştün mü diyerek kaldırırken...'nun cinsel organına elini atmış, eli ile sıkmış, Ebru yine buradan ayrılıp gitmiş, ...'nın evinin orada harabe evler var, Ebru oradan geçmek zorundadır, Ebru buradan geçer iken elini çarpıp gel diyor, çocuk yanına gidiyor bu harabe evlerde...'nun cinsel yerlerini okşamış, bu esnada kötü oldum, Ebru yeter anlatma dedim, Ebru'yu gönderdim, Yaşar'ın bakkal dükkanına gittik, hadi gidek Sibel'in orada bir çay içek dedik, Yaşar bizle birlikte geldi, Sibel'in evine gittik, burada oğlum ... ve yeğenim Sezgin de vardı, ben size bir şey diyeceğim ama sakin olun, sakin olacaksınız dedim, olanları kardeşim...'a anlattım, Yaşar çıldırdı, kendisini tuttuk, Cennet'te telefonda videoyu açtı, Yaşar saçlarını yolup ağlamaya başladı, bize bunu kimseye söylemeyin kimse duymasın benim namusum gitti dedi, buradan ayrılıp gittik, akşam... bira içti, kendisini sürekli sakinleştiriyordum, kimseye bir şey yapmayacağım, durup düşüneceğim, korkmayın dedi, ben ayrılıp gittim, ... aynı akşam...'dan bira almaya geliyor, Yaşar ...'ya eğlenmeye gidelim diyor, köyün uzağındaki eve içmeye gidiyorlar, giderken..., oğlum ... ve yeğenim Sezgin'i aramış siz de gelin demiş, ... ve Sezgin olayı bildikleri için..., ...’ya bir şey yapar diye onlar da gitmişler, burada..., ...'ya sen benim çocuğuma nasıl dokunursun diye darbetmiş, bu olay mahkemelik oldu, ... ve Sezgin, ...'yı alıp, diğer kardeşim Hazım Batıhan ile hastaneye götürmüş, bu olay olmasına rağmen... kimse duymasın, namusum gider diye, bir şeyi açıklığa çıkarmadı, 1 yıl sonra... gelin olup gitti, kız olmadığı açığa çıktı, Ebru'nun eşi...'yu idare edemediği ve yaşadığı olayı kaldıramadığı için evlilikten 10 ay sonra evine gönderdi, Ebru sonradan bize ...'nın kendisi ile ilk yaşanan olaylar sırasında cinsel ilişkiye de girdiğini anlattı, bundan sonrada şikayetçi oldu, olaylar...'nun genelde... bakkala, eşi de sürekli ... görüp pancara tarlaya gittiği ve evde tek kalmasından dolayı meydana gelmiş, benim olay hakkında bildiklerim ve diyeceklerim bunlardan ibarettir.",
    Mahkemede; "Mağdur ... benim kardeşimin kızı olur. Kızım ..., kızım Sibel ve gelinim Cennet'le konuşurlarken o sırada sanık evin oradan geçiyormuş, ..., sanık için ben bunu hiç sevmiyorum demiş, niye diye sorduklarında o da... demiş ve ağzını kapatmış, sonra üstelediklerinde... ile sanığın sevgili olduğunu, sanığın...'ya dokunduğunu, her şeyi yaptığını söylemiş, bu durumu bana Sibel anlattı ve ben de...'yu aldım geldim, ona sorduğumda ilk başta anlatmak istemedi, sonra öptüm, sen onun karşısında masumsun diye söyleyip ikna ettim ve babam duyarsa beni öldürür deyip altına akıttı, Ebru, ilk başta sanığın evine su almak için girdiğinde sıkıştırıp göğüslerini ellediğini, daha sonraki bir tarihte bisikletten düştüğünde cinsel organına dokunduğunu, başka bir tarihte de...'nun karnesine bakmak bahanesiyle... seni tebrik ederim öpüyüm diyerek göğsünü sıktığını ve bunun gibi şeyler yaptığını söylüyordu, ancak ben daha fazla anlatmasına fırsat vermedim, dinleyemedim, bu durumu daha sonra kardeşim...'a anlattım. Yaşar perişan oldu, ağladı, ben de ağladım, o gün sanık ...'ın dükkanına bira almaya gelmiş, Yaşar da gezelim diyerek sanığı bir yerlere götürmüş ve orada sanığı dövmüş, Sezgin ve ... da elinden almış. Onunla ilgili dava açıldı. Biz o tarihlerde sadece sanığın mağdura tacizde bulunduğunu biliyorduk, kardeşim ... kasten yaralamayla ilgili dava ile ilgili sanıkla görüşmek için sulhe gitmiş, anlaşamamışlar, daha sonra bu şekilde biz olayı öğrendik.", sorulması üzerine; "Sanığın köyde başka kız çocukları ve gelinleri de taciz ettiğini duyduk, ancak hiç kimse adımız çıkmasın diye ses etmiyor.", sorulması üzerine; "Tarihi tam olarak hatırlamıyorum ancak mağdur gelin gittikten sonra eşi mağdurun kız olmadığını anlayınca mağdurdan ayrıldı.",
    Tanık ... Kollukta; "Yukarıda verdiğim bilgiler doğrudur ve bana aittir. Ebru Batıhan benim öz erkek kardeşim olan ...’ın öz kızı yani benim öz yeğenim olur. ... isimli şahsı tanırım. Kendisi benim öz erkek kardeşim olan Hacıali Batıhan’ın kaynı olur yani dünürlüğümüz olduğu için uzaktan akrabayız. Ben bundan 6 yıl kadar önce ...’ı yeğenim olan... Batıhan’ı rahatsız ederek sıkıştırdığını öğrenmiştim ancak tecavüz ettiğini bugünkü tarihten 10 gün kadar önce duydum. Ancak 10 gün önce duyduğumda olayın detaylarını bilmiyordum. Ebru Batıhan 15 yaşında iken 2011 yılında ... isimli teyzesinin oğlu ile evlendi. Eşi ..., Ebru’yu anlaşamadıklarını ileri sürerek evlendiklerinden 10 ay kadar sonra babası olan ...’ın evine gönderdi. Fakat ben 4 gün kadar önce yani 24.12.2015 günü... Batıhan ile görüştüğümde ... tarafından tecavüze uğradığını, eşi tarafından kız olmadığının anlaşıldığını ve bunun için baba evine geldiğini söyledi. Ben olayı anlaşmazlık olarak biliyordum. 24.01.2015 günü... bana 'Seninle bir şey konuşmam lazım.' demişti. Ben de anlatmasını söyledim. Evliliğim tecavüz yüzünden bitti. Ben dul çıktım. Kız çıkmadım. Bana ... ben 13 yaşımda iken tecavüz etti. Olayın ...’ın ...’ye bağlı...ilçesinin Yeşilova köyündeki ikametinde olduğunu, olayın ilk olarak dokunma ile başladığını ve dokunduğunu babası olan ...’a söylediği takdirde 'Baban sana mı inanır bana mı inanır?' diyerek korkuttuğunu söyledi. Tehdit olayının olması sebebi ile ... her çağırdığında yanına gittiğini ve 4 defa evde tecavüz ettiğini, çok kez de evin arka tarafında bulunan tuvalete ...’ın oturak kucağına da kendisini oturtarak tecavüz ettiğini, bu durumu bu zamana kadar korktuğu için sakladığını, ... tarafından çok kez karısı gibi kullanıldığını, ilk tecavüz olayının olduğunda bayıldığını söyledi. Ebru Batıhan’ın 13 yaşında olduğunu bildiğim bir zamanda yani bundan yaklaşık 6 yıl kadar önce 2009 yılında sıcak olduğunu hatırladığım yaz ayında öğleden sonra saat 14.00-15.00 sıralarında ben ve vefat eden annem Hayriye Batıhan’ın ikamet etmiş olduğu ...’ye bağlı...ilçesinin Yeşilova köyünde annemin ikametinin önünde oturuyorduk. Yeğenim... Batıhan da mahalledeki diğer çocuklar ile bizim yanımızda oyun oynuyordu. Annemin karşı komşusu olan ... kendi ikametinin balkonunda oturuyordu ve birden sebepsiz yere elleri ile bir iki sefer aralıklı olarak alkış yapıp bırakmıştı. Ben de anneme 'Bu ne yapıyor?' diye sormuştum. Annem de 'Onlar biraz dengesiz kızım.' dedi. Ben ...’ın alkış yaparak bu şekilde...’yu eve çağırdığı 4 gün kadar önce yani 24.01.2015 günü... ile bu taciz meselelerini konuşurken öğrendim. Ebru evleninceye kadar tecavüz olayının sürekli devam ettiğini, evlendikten sonra ... ile beraber olmadıklarını, olayı kuzeni olan ...’ya anlattığını, sonrasında olayın ortaya çıktığını söyledi.",
    Mahkemede; "Mağdur benim yeğenim olur. Ben bu olayları...'dan duydum ve daha sonra bu şekilde şikâyetçi olduk, benim görgüye dayalı bir bilgim yoktur.", sorulması üzerine; "Ben ilk başta bu derece olaylar yaşandığını bilmiyordum. Sanık ... bizim dünürümüz olur. Kardeşim... cezaevine girdikten sonra sanık ... ile görüştüm. Barışın diye söyledim. Ben sanığa ifadesini değiştirmesi yönünde herhangi bir şey söylemedim.",
    Tanık ... Savcılıkta; "... benim kayın babam olur. Bakili diye hitap ettiğimiz nüfusta adı ... diye adı geçen şahıs ise benim öz halam olur. Ben iki tarafa da aynı yakınlıktayım. ...'ın arabada geçtiğini iddia ettiği sözleri Bakili halam söyledi. Hatta bu şekilde ifade vermessen... senden davacı olacak dedi. Hatta sen böyle şeyler yapacak bir insan değilsin, senin yaptığına inanmıyoruz şeklinde sözler söyledi. Fakat ben onla beraber aynı araba ile ...’den beraber gidip geldiğim için bunu ...'ı kandırmak için söylediğini anladım. Çünkü dönerken bu şekilde konuştu. Aslında kayınbabamın istismarda bulunduğunu düşünüyorlar, niyetleri... ve ...'a iftira attığı şeklinde ifade verdirip sonra yine de şikayetçi olmak idi. Ben kayınpederimi tanıdığım kadarıyla çocuk yaştaki bir kıza bu şekilde eylemler gerçekleştirecek bir insan değildir. Bu şekilde şüpheli bir eylemlerini görmedim. Bakili...'ın ablası ...'un ise teyzesi olur. Normalde Bakili halamlar ile hiç görüşmezdik, bu olaylar nedeniyle son bir aydır beni aramaya başladılar. Ben onların araması nedeniyle onlar ile beraber gelip kayınbabamı onlar ile görüştürdüm. İnkar etmeleri halinde telefon kayıtlarıma bile bakılabilir. Benim olayla ilgili görgüm ve bilgim bunlardan ibarettir.",
    Mahkemede; "Sanık benim kayınbabam olur, benim yaşandığı iddia edilen olayla ilgili gözle gördüğüm bir şey yoktur.", 20.02.2015 tarihli soruşturma aşamasındaki savcılık ifadesinin okunarak sorulması üzerine; "O ifadem de doğrudur, ancak...n direk dava açacağını söylemedi, mahkemelerde sürecek diye söyledi.", sorulması üzerine; "Sanık karşı taraf tarafından yaralandıktan sonra ben hastaneye gittiğimde kendisine neden bu olayın olduğunu sordum, o da mağdurun babası olan benim de amcam olan...'ın kendi kızına mutfakta iken ve bisikletten düştüğü sırada tacizde bulunduğunu iddia ettiğini söyledi, sanığa sorduğumda bir keresinde mağdur, sanığın evinde çay koymak için mutfağa gittiğinde çaya boyu uzanamadığından, boyu yetmediğinden kendisinin çaya uzandığını, bu sırada vücut teması olduğunu, bir keresinde mağdur bisikletten düşerken yakaladığını söyledi, tacizde bulunduğunu söylemedi, sanık 'Kancık it kuyruk sallamasa erkek it bakmaz.' şeklinde bir söz sarf etti, bu sözü sanık hastanede söyledi, bu sözü kız için mi yoksa başka bir şey için mi söyledi bilemiyorum.", sorulması üzerine; "Sanığın eniştesi ... isimli şahıs sanığa niye böyle bir şey yaptın diye sorduğunda sanık sarhoştum diye cevap vermiş, ben bunu ...'den duydum, ben sanığın başkalarına tacizde bulunduğu yönünde söylentiler duydum ancak gözümle bir şey görmedim.", sorulması üzerine; "Ben dün mağdurun vekili ile de görüştüm, benim ifadeyi ne şekilde vereceğim şekilde yönlendirme olmadı, iki tarafta yakınımdır. Biri kayınbabam, biri amcamın kızıdır.",
    Tanık ... istinabe olunan Mahkemede; "2012 Yılı Haziran ayında... Batıhan ile düğün yaparak gayri resmi şekilde ...'de evlendim, resmi nikahı daha sonra yapacaktık, gerdek gecesi... bakire çıkmayınca sorduğumda hatırlamadığım bir tarihte ... isimli kişi tarafından tecavüze uğradığını iddia etti, onun üzerine ben... ile 5-6 ay daha birlikte yaşadım, fakat daha sonra ayrıldık, ailesine de ayrılma gerekçesini bu şekilde anlattım, bu defa galiba ailesi şikayetçi olmuş, ben ... isimli kişiyi tanımam hiç görmedim, halen 1 aydır bir başkası ile evliyim.",
    Tanık ... istinabe olunan Mahkemede; "Ebru 2012 yılında oğlum ... ile ...'de düğün yaparak evlendi, fakat kız çıkmamış, ben de sordum, bana da... birkaç sene önce komşuları olan birisinin kendisine tecavüz ettiğini söyledi, bu kişiyi ben tanımıyorum, daha sonra oğlum...'dan ayrıldı, biz 4-5 ay olayı gizli tuttuk, ailesinin de haberi yokmuş, cinayet veya başka birşey olmasın diye kimseye söylemek istemedik, kendisi gidip şikayetçi olmuş.",
    Tanık ... istinabe olunan Mahkemede; "Ben bu hususta daha önce beyanda bulunmamıştım, ilk defa huzurunuzda beyanda bulunacağım. Olaya ilişkin görgüye dayalı bir bilgim yoktur. İddianamede okuduğunuz olayı hatırlıyorum, köyde konuşuluyordu, mağdur ile şüpheli aynı mahalleden komşum olurlar, niçin tanık yazıldığımı bilemiyorum ancak tahmin ettiğim kadarıyla, bir el çırpma hususundan dolayı tanık yazılmış olabilirim, el çırpma olayı da şu şekildedir. Hatırladığım kadarıyla 2009 yılı yaz ayları Temmuz yada Ağustos gibi... Batıhan ile ben kendi evimizin önünde oturuyorduk, şüpheli ... da kendi evinin önündeydi, ... bir ara iki elini bir birine iki üç kere vurdu, alkışlama sesleri geldi. Biz de... ile eğildik, ...’a baktık, kendi aramızda 'Tavuk felan mı kovalıyor?' diye konuşup güldük, sonra oturmaya devam ettik. Daha sonra olaylar çıkınca biz kendi aramızda yorum yaptık, alkış ile çağırıyor diye söylentiler olduğu için bizde acaba bu olayda o şekilde mi oldu diye tahmin yürüttük, benim görgüye dayalı herhangi bir bilgim yoktur. ...’ın... Batıhan’a yönelik cinsel istismara yönelik hareketlerini görmedim. Sadece bu şekilde konuşmalar vardı. Biraz açıkçası dedikodu, yorum yaptık. Tüm bildiklerim bundan ibarettir.",
    Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
    Sanık ... Savcılıkta; "Ben hakkımda yapılan suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Bir tek bisikletten düşme olayı kısmen doğrudur. Çocuklarla beraber oynarken bisikletten düştüğü esnada kollarımla kucağıma alarak düşmesini engelledim. Hiçbir yerine dokunmadım. Ben...'nun babası ...'ın köyde yasadışı bazı işler yaptığını biliyordum. Mesela ruhsatsız tabanca alıp satıyordu. Esrar alıp satıyordu. Hatta bunları bana da teklif etti. Fakat ben yapmayacağımı söyledim. Bununla birlikte ben ...’ya çok gelip gidiyordum, orada da çok tanıdığım vardı. Ben... ile kızı Sibel’in ...'da para karşılığı erkeklerle birlikte olduklarını arkadaşlarımdan öğrendim. Aynı zamanda bir kez de ...'da alemci olarak tanınan bazı adamlarla...'i aynı araca binip giderken gördüm. Gülten de beni gördü. Benim köyde ve ilçede çevrem çok geniştir. Benim başkalarına bunları söyleyeceğimi düşündüler. Bu nedenle...’in de...'ı tahrik ettiğini düşünüyorum. Ona aslı olmadığı halde benim...'yu sıkıştırdığımı, ona sarkıntılık yaptığımı söylemiş, ... ...'nun eşine de sarkıntılık yaptığımı söylemiş. Bu nedenle..., ... ... ve ... beni öldüresiye dövdüler, bundan dolayı sekiz yıl altışar ay ceza aldılar. Haziran 2014 yılı gibi yakalanıp cezaevine girdiler. Bundan yaklaşık bir ya da bir buçuk ay kadar önce ...'ın ablası ismini bakili ün olarak bildiğim bayan benle görüşmek istedi. Bakili'nin yeğeni ve benim damadım olan ... bunu bana söyledi. Benim damadım, Bakili ve Bakilinin oğlu olan ... birlikte köye geldiler. Ben de hanımımla beraber evden çıktım. Çiftliğin orada yolun kenarında benim arabama geldiler. Arabamda konuştuk, Bakili bana 'Bizim ...’de avukatlarımız var, senin sarkıntılık yapmadığını ben zaten biliyorum. Gülten zaten orospu, Gülten'in...’dan da senden de alacağı varmış, o yüzden kardeşimi doldurup senin üzerine saldı. Sen yeni bir ifade verip 'Beni bunlar dövmedi, başkaları dövdü, benim Yaşarlarla husumetim olduğu için onlara iftira attım.' de, sen iftiradan bir yıl kadar ceza alırsın, o da paraya çevrilirmiş, parayı da biz öderiz.' şeklinde teklifte bulundu. 'Bizim işyerinde kürt işçimiz var, senin adresini kaç defa sordu. Kızını kaldıralım, götürelim dedi. Biz senin adresini vermedik. Aramızda husumet olmasın.' şeklinde sözler de söyledi. Ben de 'Beni dövmelerine rağmen zaten onlardan şikayetçi olmadım. Fakat ben avukata savcıya danışmadan bu şekilde bir ifade veremem.' dedim. ... bu olaya tanıklık yapabilir. Bunun üzerine hatırlarsanız ben sizin yanınıza bu konuyu danışmak için geldim. Siz de bana böyle bir şeyin olamayacağını, gerçek neyse onu söylemem gerektiğini, gerçeğin dışında ifade vermem şeklindeki teklifleri dikkate almamam gerektiğini söylediniz. Ben de bunun üzerine Bakili Ün'ü telefonla arayarak bu şekilde ifade veremeyeceğimi söyledim. Bakili'nin şu anda telefonu bende kayıtlı değildir. Damadımdan alıp size verebilirim. Bunun üzerine telefonda bana 'O zaman... senden davacı olacak, iki avukatımız var.' şeklinde sözler söyledi. Ben de 'İsterseniz beş tane tutun.' dedim. Beni tekrar araması üzerine Anakalp hastanesinin önüne oğlu ile beraber geldiler. Bana 'İfade verecek misin?' dedi. Ben de vermeyeceğimi söyledim. Muhtemelen bu görüşme 14 ocakta oldu. İddiaların hepsi iftiradır, gerçek olsaydı zamanında şikayet ederlerdi, doktor muayenesi dahil gerekli araştırmalar yapılırdı. Ben her türlü muayene ve araştırmaya hazırım. Kesinlikle böyle bir suç işlemedim.",
    09.07.2015 tarihinde Mahkemede; "Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Hepsi iftiradır, suçsuzum.", 19.02.2015 tarihli Savcılık ifadesi okunarak sorulması üzerine; "Doğrudur, bana aittir, tekrar ederim.", sanık müdafisi tarafından sorulması üzerine; "Suçlamaların hepsi iftiradır, beni dövmekten dolayı mağdurenin babası, ..., ... ... cezaevine girdiler. Bundan dolayı beni suçlamaya çalışıyorlar, geçen sene de benim ...'ın oğlu Doğukan Batıhan’a silah çektiğimi iddia ettiler, ondan dolayı dava açtılar, beraat ettim, karşı taraf ceza aldı, beni şikayet etmeden önce karşı taraftaki şahıslar beni yaralamaktan dolayı ceza alıp cezaevine girince mağdurun halası ... damadım...ile konuşmuş, ... aracı oldu, biz ..., ... ve ... bir araya geldik. ... bu olay için senin bir kabahatin yok, ifadeni değiştir, bunlar cezaevinden çıksın diye söyledi, bende bu hususu gidip Cumhuriyet Savcısına sordum, Cumhuriyet Savcısı da yalan söylersen bundan dolayı ceza alırsın diye söyleyince ben de ... ile görüştüm, ifade vermeyeceğim diye söyledim, bunun üzerine senin hakkında dava açacağız dediler ve bu tecavüz davasını açtılar.",
    02.02.2017 tarihinde Mahkemede; "Ben 2003 yılında kalp krizi geçirdim, 4 damarım değişti, 2013'te aynı şekilde kalp kapağım değişti, benim ayakta duracak halim yoktur, benimle ilgili suçlamaları kabul etmiyorum.",
    Şeklinde savunmada bulunmuştur.
    Çocukların cinsel istismarı suçu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 103. maddesinde;
    "(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
    a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
    b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
    Anlaşılır.
    (2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
    (3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, ... hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
    (6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
    (7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur." şeklinde düzenlenmiş iken,
    28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 59. maddesi ile;
    "(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
    a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
    b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
    anlaşılır.
    (2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
    (3) Suçun;
    a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
    b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
    c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
    d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya ... hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
    e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
    işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
    (6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.",
    02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 13. maddesi ile de;
    "Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz.
    Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
    a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
    b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
    anlaşılır.
    (2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
    (3) Suçun;
    a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
    b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
    c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
    d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya ... hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
    e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
    işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
    (6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur."
    Hâlini almıştır.
    5237 sayılı TCK’nın "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" başlıklı 109. maddesi ise;
    "(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
    (2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
    (3) Bu suçun;
    a) Silahla,
    b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
    c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
    d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
    e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
    f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
    İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat arttırılır.
    (4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
    (5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
    (6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır." şeklinde düzenlenmiş iken, 14.07.2021 tarihli ve 31541 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7331 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile; TCK'nın 109. maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendine "eşe" ibaresinden sonra gelmek üzere "ya da boşandığı eşe" ibaresi eklenmiş olup anılan madde son hâlini almıştır.
    Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Mağdure ile sanığın aynı mahallede oturdukları ve aralarında akrabalık ilişkisinin bulunduğu, 2009 yılında gerçekleştiğini iddia ettiği eylemlerle ilgili olarak yaklaşık 6 yıl sonra 21.01.2015 tarihinde müracaatta bulunan katılan mağdurenin aşamalarda; 2009 yılı yaz aylarında babaannesi ile sanığın annesinin sanığın evinin önünde oturdukları sırada babaannesinin, kendisinden su getirmesini istediğini, evde kimsenin olmadığını düşünerek mutfağa girdiğinde sanığın aniden arkasından gelerek "Çok güzelsin. Seni öpebilir miyim?" gibi sözler söyleyerek göğsünü ellediğini, bağırarak tepki vereceği esnada sanığın, kendisini babasına söylemekle tehdit ettiğini ve korkarak evden çıktığını, babaannesine suyu verdikten sonra ağlayarak eve döndüğünü, bir süre sonra evin önünde bisiklete bindiği bir zamanda bisikletten düştüğünü, sanığın yardım etmek bahanesiyle yanına gelerek vücudunu ellemeye başladığını, yine korkarak tepki gösteremediğini, sonraki zamanlarda evinin önünden geçerken ya da kızıyla arkadaş olduğu için sanığın evine gittiği dönemlerde sanığın, kendisine sarkıntılıkta bulunduğunu, sokakta oyun oynadığı bir sırada kendisini evine çağıran sanığın, vücuduna eliyle dokunup her yerini öptükten sonra zorla tecavüz ettiğini, bu tecavüzün sanığın evde yalnız olduğu zamanlarda bir kaç defa tekrarlandığını, sanığın, kendisine "Ben saat 19.00-20.00 sıralarında tuvalete çıkıyorum, Sen de o saatlerde dışarıda ol. Ben çağırdığımda yanıma gel." dediğini, sanığın yaşananları babasına anlatmasından korkarak bu çağrılara uymak zorunda kaldığını, sanığın tuvalette de kendisine tecavüz ettiğini, yine halasının evine giderken kullanmak zorunda olduğu yol üzerinde yıkık vaziyette harabe evlerin olduğunu, sanığın bu evlerde de kendisine 2-3 defa tecavüz ettiğini, yaşadıklarını bir süre sonra halasının kızı tanık ...’ya anlattığını, kendisinde "down sendromu" olarak bilinen bir rahatsızlık bulunan ...’in de öğrendiklerini annesi tanık ..., ablası tanık ... ve yengesi tanık ...’yla paylaştığını, halası...’in sorması üzerine ...’in anlattıklarını doğruladığını ve...’e, olanları babası katılan ...’a anlatmaması konusunda yalvardığını ancak...’in öğrendiklerini...’a aktarması üzerine...’ın yanına ... ... ve ... isimli şahısları da alarak sanığı darbettiklerini, bu olay nedeniyle... ile ...’un 2014 yılı Haziran ayında cezaevine girdiklerini, 2012 yılında teyzesi tanık ...’in üvey oğlu olan tanık ... ile gayrıresmî olarak evlendiklerini, yaklaşık 10 ay süren bu evliliğin ... tarafından sonlandırıldığını ancak evliliğin neden bittiğini bilmediğini, evliliğin sona erme nedeninin bakire çıkmaması olduğunu...’den öğrendiğini, köy yerinde bu tür olayların çok çabuk duyulması nedeniyle babası...’ın şikâyetçi olmak istemediğini, bu nedenle yaklaşık 6 yıl süreyle şikâyette bulunmadığını iddia ettiği, sanığın ise aşamalarda; mağdurenin iddialarının doğru olmadığını, sadece bisikletten düştüğü esnada kollarıyla kucağına almak suretiyle mağdurenin düşmesini engellediğini, mağdurenin babası...’ın ruhsatsız tabanca ve esrar alım satımı gibi bazı yasadışı işler yaptığını bildiğini, mağdurenin halası... ile halasının kızı Sibel’in de ...’da para karşılığında erkeklerle ilişkiye girdiklerini duyduğunu, bu hususları başkalarıyla paylaşmasından endişe duyan...’in...’ı dolduruşa getirdiğini ve yaşanmadığı hâlde mağdureye sarkıntılıkta bulunduğuna dair iddiaları...’a anlattığını, bu sebeple kendisini darbeden..., ... ve Sezgin’in hapis cezası aldıklarını ve 2014 yılı Haziran ayında cezaevine girdiklerini, bundan yaklaşık 1 ya da 1,5 ay önce mağdurenin halası tanık ...’ün, kendisiyle görüşerek iftira attığını söylemesi, ifadesini değiştirmesi, aksi hâlde mağdureye sarkıntılıkta bulunduğundan bahisle hakkında şikâyetçi olacaklarını söylemek suretiyle kendisini tehdit ettiğini, Mahiye’nin bu teklifini Cumhuriyet savcısına da anlattığını ve Cumhuriyet savcısının da yönlendirmesiyle yalan ifade veremeyeceğini Mahiye’ye bildirdiğini, ardından bu iftiranın ortaya atıldığını savunduğu olayda;
    Mağdurenin 2009 yılında gerçekleştiğini iddia ettiği eylemlerle ilgili olarak yaklaşık 6 yıl sonra 21.01.2015 tarihinde müracaatta bulunması, mağdurenin babası ..., halasının oğlu ... ... ve amcasının oğlu (aynı zamanda halasının damadı) ... hakkında 29.10.2009 tarihinde sanığa yönelik olarak işledikleri kasten yaralama ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerinin kesinleşmesinden sonra ...'ın 16.06.2014 tarihinde hükümlü sıfatıyla cezaevine alınması, 21.01.2015 tarihinde dava konusu olaya ilişkin olarak gerçekleşen müracaat sonrası 2015 yılı Ağustos ayında ...'ın mahkûmiyetine hükmedilen...Asliye Ceza Mahkemesinin 20.07.2010 tarihli ve 13-91 sayılı dosyasında yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması, sözü edilen dosyada yürütülen yargılama sırasında mağdure ve annesi Dursune'nin tanık sıfatıyla alınan beyanlarında, ..., ... ... ve ...'ın da savunmalarında sanık tarafından mağdureye yönelik olarak gerçekleştirilen bir cinsel eylemin bulunmadığını açıkça belirtmeleri, aşamalarda yaşadıkları yerde başına gelen hadisenin duyulmasını istemedikleri için eylemlerin gerçekleştiği tarihte şikâyette bulunmadıklarını belirten mağdurenin, 2012 yılında gayrıresmî şekilde evlendiği ... ile yaklaşık 5-6 ay karı koca hayatı sürdürdükten sonra ... tarafından evliliğin sonlandırılması üzerine babaevine dönmesi ve bu süreçte sanık tarafından gerçekleştirildiğini iddia ettiği eylemlerin çevrede bulunanlarca öğrenilmesine rağmen olayı 2015 yılında adli makamlara intikal ettirmesi, kendisinde "down sendromu" olarak bilinen bir rahatsızlık bulunan tanık ...'nun olayın gerçekleşme biçimine dair aşamalarda değişen ve birbiriyle çelişen anlatımlarda bulunması, sanığın atılı suçları işlemediğine dair istikrar arz eden savunmaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sanığın mağdureye karşı eylemlerini gerçekleştirdiğini gösteren her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı kanıt bulunmayıp iddianın şüphede kalması ve bu şüphenin de sanık lehine yorumlanması gerektiğinden, sanığın mağdureye yönelik eylemlerinin sabit olmadığı kabul edilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığa atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının sabit olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    1- ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.02.2017 tarihli ve 20-34 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerinin, sanığa atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının sabit olmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 07.04.2022 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 11.05.2022 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

    Hemen Ara