Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/170 Esas 2022/338 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2021/170
Karar No: 2022/338
Karar Tarihi: 11.05.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/170 Esas 2022/338 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2021/170 E.  ,  2022/338 K.

    "İçtihat Metni"



    Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi



    Sanık ... hakkında nitelikli cinsel saldırı ve çocuğun basit cinsel istismarı suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanığın, TCK'nın 44. maddesi delaletiyle 102/2, 102/3-c, 43/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 18 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin ... Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.10.2018 tarihli ve 434-558 sayılı hükmün, sanık müdafisi ve katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesince 25.12.2018 tarih ve 3475-2207 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Bu hükmün de sanık müdafisi ve katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 03.02.2020 tarih, 2875-706 sayı ve oy çokluğu ile;
    “Mağdurun aşamalardaki çelişkili beyanları, savunma, tanık ifadeleri ile doktor raporu nazara alındığında, ilk derece mahkemesince suç tarihinden önce on yedi yaşındaki mağdurun annesiyle evlenen sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda kıyafet içerisinden elini sokarak göğüslerini okşayıp, cinsel organını sürttüğü mağdur on sekiz yaşını doldurduktan sonra da zorla anal yoldan cinsel ilişkiye girdiği kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de tüm dosya içeriğine göre sanığın, reşit mağdura yönelik organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel saldırıda bulunduğuna dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp mevcut hâliyle organ sokmaksızın kalçasına sürtünme şeklinde gerçekleşen son eylemi cinsel saldırı ve buna göre de mağdura yönelik tüm eylemlerin zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu kabul edilerek hüküm kurulması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek zincirleme şekilde nitelikli cinsel saldırı suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi karşısında, anılan hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş,
    Daire Üyesi... Daire sayılı çoğunluğu ile ihtilafım eylemin nitelendirilmesine ilişkindir.
    I. İncelenen dosya kapsamında mahkemesince yapılan kabulün incelemesinde;
    Tüm dosya kapsamı, sanık savunması, mağdur müşteki beyanları mağdura ait doktor raporu, tanık anlatımları, mağdura ait ATK'dan alınan rapor birlikte değerlendirildiğinde; sanığın mağdurun üvey babası olduğu, sanıkla mağdurun annesi...in suç tarihinden 7 yıl evvelinde evlenip birlikte yaşamaya başladıkları, bu sırada Sedanur'un 13 yaşlarında olduğu, üvey baba ...'ın ilk başlarda mağdura yönelik olarak ‘Öpeyim mi, odaya geçelim, seni sinkaf ederim.’ gibi sözler söylediği, zaman içerisinde sözlü cinsel tacizlerin fiziksel temasta bulunmaya dönüştüğü, fırsat buldukça mağdurun iç çamaşırının içerisine elini soktuğu, cinsel organına ellediği, göğüslerine ellediği, uyuduğu sırada mağdurun üzerine çıkarak cinsel organına elbiseleri üzerinden sürtündüğü, cinsel organını mağdura gösterdiği, dudaklarını öpmeye çalıştığı, eylemlerin aralıksız olarak devam ettiği, bu süreç boyunca da mağduru tehdit edip korkuttuğu, en son tam tarihi bilinmemekle birlikte 11.08.2017 tarihlerinde mağdurla sanık evde gündüz saatlerinde birlikteyken sanık cinsel organını çıkararak mağdura arkasından yaklaşıp kıyafetlerini iç çamaşırlarını aşağıya indirip bekareti bozulmasın diye anal yoldan organını sokarak ve mağdurun canını acıtarak cinsel saldırıda bulunduğu, mağdurun bu olayı ‘Bekaretim bozulmasın diye cinsel organını arkamdan sokarak canımı acıttı ve cinsel organının arkadan içime girdiğini hissettim ve yaklaşık 1-2 dk bu devam ettiği ardından annem geldiği için ... isimli şahıs beni bıraktı.’ diyerek poliste samimi bir şekilde anlattığı, zaman zaman mağdura cinsel organını öptürmek istediği, zorladığı, evde tek oldukları sırada tüm kıyafetlerini çıkardığı, mağdurun birilerine bu durumu söyleyeceğini belirtmesi üzerine raporu olduğunu, bu nedenle ona kimsenin inanmayacağını söylediği, kardeşini döverim diyerek tehdit ve baskı altında tuttuğu, aynı zamanda mağdurun kardeşini sık sık dövdüğü, fiziksel tacizlerine dayanamayıp karşı koyduğunda ... attığı, mağdurun beyanından anlaşılacağı üzere haftada bir elle tacizlerine devam ettiği, en son şikâyetten 20 gün evvel sanıkla mağdur evde yalnızken sanığın yine cinsel ilişkide bulunmak maksadıyla mağdurun arkasından yaklaştığı mağdurun hemen bulunduğu odanın kapısını kilitleyip annesi gelene kadar açmayarak bu olaydan kurtulduğu, sanığın bu şekilde mağdura karşı 13 yaşından başlayarak suç tarihine kadar cinsel eylemlerini devam ettirdiği, mahalli mahkemece kabul edilmiştir.
    II. Temyiz incelemesine ilişkin görüşümüze gelince;
    Ceza yargılamasının esas amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bu bakımdan hâkim davayı muhakeme kuralları gereğince huzurunda görecek, olayı ilk günkü hâline götürecek bu konuda yüz yüzelik ilkeleri gereğince sanık ile mağduru dinleyecek ve gözlemleyecek, elde ettiği delillerle vicdani kanaati ile hüküm kuracaktır. Delil tüm davalarda hükme ulaştıracak kurucu unsurdur. Bu bakımdan en hassas suçlar ise cinsel istismar ve cinsel saldırı suçlarıdır. Bu suçlarda mağdur ile sanık arasında geçen eylem genellikle yapısı gereği tanık olmadan ve bariz delil bırakılmadan işlenen suçlardır. Bu açıdan davanın temelini oluşturan delillerden en önemlileri, Yargıtayca mağdur beyanı, doktor raporları, psikolojik inceleme evrakları, sanık ve mağdurun bulundukları çevre, aralarındaki yakınlık ve husumet incelemeleri olarak kabul edilmiştir.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. maddesi gereğince kararlarına uyulması gereken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin inceleme kriterlerinde ise; mağdur beyanları çok önemli görülmüş, beyanları ana delil olarak kabul etmiş davayı gören mahkemeye ise bunu test etme yükümlülüğü yüklemiştir (P..../Almanya kararı 04.09.2011).
    Yine, AİHM’nin ‘M.C/...’ davasında belirttiği gibi taraf devletlerin, tecavüzü cezalandırma ve bu vakaları soruşturmak yönünde AİHS’nin 13. maddesi gereğince pozitif yükümlülüğü bulunmaktadır.
    Cinsel şiddetin doğrudan kanıtlarının mevcut olmadığı hâllerde yetkili makamlar tüm olguları incelemeli ve olayları çevreleyen koşulları değerlendirerek karara ulaşmalıdırlar. Bu bağlamda tecavüz, saldırı ve istismarın sadece fiziksel bulguları değil, psikolojik bulguları da dikkate alınmalı, mağdurun olay anlatımı ağırlıklı olarak değerlendirilmeli, bu değerlendirme esnasında; mağdur eylemlerine değil, fail eylemlerine odaklanmalı, mağdurun yaşadığı travmaya bağlı psikolojik durumunu göz önünde bulundurulmalı, mağdurun travmaya bağlı tutarsız, karmaşık yahut eksik anlatımı olabileceğini gözeterek ayrıntılarda değil, genel olay örgüsünde tutarlılık aramalı ve mağdurun olayın tek tanığı olduğunu unutmamak önemlidir, açıklaması yapılmıştır.
    Avrupa Topluluğu ... Divanı (ATAD) ‘Şükran .../Türkiye kararında ise; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 13. maddesi uyarınca tecavüz (saldırı/istismarı) iddialarıyla ilgili eksiksiz bir soruşturmanın, bağımsız tıp uzmanlarınca yapılacak psikolojik muayeneyi de içermesi gerektiği öncelikle belirtilmiştir.
    Öte yandan tanıdık kişiler (akraba, komşu, öğretmen, ... arkadaşı, amir vb.) tarafından gerçekleştirilen cinsel istismar ve saldırı vakalarında, mağdurların bu kişilerle olan geçmiş ilişkileri, yakınlık düzeyleri olay öncesi ilişkilenme biçimleri ve daha sonra mağdur ile aynı çevrede kalmaya devam etmeleri, sebebiyle ivedi biçimde şikâyette bulunmamaları mağdurun aleyhine yorumlanmamalıdır. Çünkü bu kişiler hakkında yasal müracaatta bulunma konusunda tereddüt yaşadıkları ve yabancı failler konusunda gösterdikleri kararlılıkları kimi zaman gösteremedikleri bilinen bir gerçeklik olarak kabul edilmiştir.
    Yukarıda Yargıtay ve AİHM’nce uygulanan kriterlerin ve açıklamaların mevcut davaya soruşturma ve kovuşturma yönünden tatbikine gelince;
    Yüksek Mahkemece bozmaya ilişkin kararda mağdur beyanlarında çelişki olduğunu belirtilmiş ise de incelenen mağdurun soruşturma aşamasında ki beyanının çelişkisiz, olay örgüsünü doğru anlatır şekilde, yönlendirme içermeyen ve ayrıntılı nitelikte olduğu görülmektedir. İddia olunan eyleme dair soruşturma başladıktan sonra annesi ile sığınma evinde kalan mağdurun kovuşturma aşamasında üvey babası olan sanığın bir şey yapmadığına, psikolojisi bozuk olduğundan iftira attığını, beyan etmişse de soruşturma aşamasındaki ayrıntılı olay örgüsünü doğrular şekildeki ifadelerini ise ne şekilde verdiğini belirtememiş, sadece psikolojisinin bozuk olduğuna dair temellendirilmeyen sebepler sunduğu görülmüştür. Mağdurun, annesi, kardeşi ve kendisinin maddi ihtiyaçlarını karşılayan ve ekonomik olarak bağımlı oldukları üvey babası sanığı alacağı muhtemel cezadan kurtulması için çevre ve toplumsal baskı sonucu kovuşturma aşamasında beyanlarını değiştirmesi muhtemeldir ve mağdurun ayrıntılı ve yönlendirme içermeyen ilk beyanı çelişkisizdir. Sayın çoğunluğun bozma gerekçesindeki çelişkiden kasıt nedir, bu açıklanmamıştır. Mağdurun çocuğun cinsel istismarına ilişkin anlatımları doğru kabul edilip, mağdurun beyanları bölünerek organ sokarak nitelikli cinsel saldırı eyleminin gerçekleşmediğine dair somut delil olmadığından bahisle dosya kapsamına uygun düşmeyen şekilde sanığın eylemlerinin çocuğun cinsel istismarı kabul edilmiştir, beyanın bir kısmı kabul edilip diğerlerinin kabul edilmemesi düşünülemez. Bu tür soyut ifadelerle bozma kararı verilmesi sonucunda, cinsel suçlarda sistematik olarak cezasızlık sorununa sebebiyet verilecektir.
    Öte yandan cinsel istismara maruz kalan mağdurların yaşadıkları ağır travma ve toplumsal etki yönünden çoğunlukla ilk beyanlarının yeterli olmadığı bilinmektedir. İlk ifadelerde mağdurun dile getirdiği hususlarda önce yüz ve beden hareketlerinin önemli olduğu ancak bunların tutanağa geçirilmediği için beyanların görünüşte çelişkiler içermesi olağan karşılanmadır. Buna karşın mevcut davada ise mağdur beyanlarında çelişki yoktur.
    Zira olayın ortaya çıkış biçimi ve zamanı sınır mental retardasyon tanısı konulan mağdurun okulda derste ağlayarak sürekli evden kaçmaktan ve intihar etmekten bahsetmesi üzerine rehberlik öğretmeninin mağdur ile konuşmaya başladığı mağdurun üvey babasının altı senedir tacizde bulunduğunu ve tecavüz girişiminde bulunduğunu söylemesi ile olduğu, mağdurun uzman eşliğindeki kolluk beyanında ‘Bekaretim bozulmasın diye cinsel organını arkamdan sokarak canımı acıttı ve cinsel organının arkadan içime girdiğini hissettim ve yaklaşık 1-2 dk bu devam ettiği ardından annem geldiği için ... isimli şahıs beni bıraktı.’ diyerek samimi anlatımda bulunduğu, tanık ise annenin eylemin son aşamasına tanık olduğu, kolluk beyanında hazır bulunan uzmanın ise raporunda, mağdurla gerçekleştirilen diyaloglarda gözlemlenen odaklanamama ve dağılma belirtilerinin aktarılan travmatik olayların yaşanmış olabilme ihtimalini arttırdığı, gözlemlenen ve mağdur tarafından verilen ifadelerle örtüşen bütün bulguların travma sonrası stres bozukluğu (cinsel travma sonrası yaşanan stres bozukluğu da dahil olarak) tanı kriterleri arasında en ön sırada olduğu ve bu durumun da anlatılan olayın olası olma ihtimalini oldukça yükselttiğini beyan etmesi karşısında aralarında iftira atmayı gerektiren makul ispatlanmış neden bulunmayan aynı evde birlikte yaşadığı üvey babası olan sanığın, yalnız kaldıklarında kendisine yönelik olarak gerçekleştirdiği eylemlere dair yer ve zaman bildiren detaylı anlatımları, bu beyanın alınması sırasında hazır bulunan uzmanın raporundaki tespitleri, rehber öğretmen tarafından düzenlenen 10.11.2017 tarihli tutanak içeriği, psikolojik durum raporu ile aşamalardaki beyanları nazara alındığında, atılı suçun sanık tarafından işlendiği konusunda kesin kanaat oluşturmaktadır.
    Yapılan açıklamalar ışığında; olayı ceza muhakemesi kuralları içerisinde tüm detaylarıyla inceleyen sebep ve sonuç ilişkilerini doğru kuran ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi kararı isabetli olduğundan ve onanması gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
    ... Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi ise 07.07.2020 tarih ve 166-180 sayı ile;
    “Mahkememizce Yargıtay 14. Ceza Dairesinin bozma ilamının yerinde görülmeyerek direnme kararı verildiği, Yargıtay 14. Ceza Dairesi kararındaki karşı oy yazısında belirtildiği üzere ‘...Yukarıda Yargıtay ve AİHM’nce uygulanan kriterlerin ve açıklamaların mevcut davaya soruşturma ve kovuşturma yönünden tatbikine gelince;
    Yüksek mahkemece bozmaya ilişkin kararda mağdur beyanlarında çelişki olduğunu belirtilmiş ise de; incelenen mağdurun soruşturma aşamasında ki beyanının çelişkisiz, olay örgüsünü doğru anlatır şekilde, yönlendirme içermeyen ve ayrıntılı nitelikte olduğu görülmektedir. İddia olunan eyleme dair soruşturma başladıktan sonra annesi ile sığınma evinde kalan mağdurun kovuşturma aşamasında üvey babası olan sanığın bir şey yapmadığına, psikolojisi bozuk olduğundan iftira attığını, beyan etmişse de soruşturma aşamasındaki ayrıntılı olay örgüsünü doğrular şekildeki ifadelerini ise ne şekilde verdiğini belirtememiş, sadece psikolojisinin bozuk olduğuna dair temellendirilmeyen sebepler sunduğu görülmüştür. Mağdurun, annesi, kardeşi ve kendisinin maddi ihtiyaçlarını karşılayan ve ekonomik olarak bağımlı oldukları üvey babası sanığı alacağı muhtemel cezadan kurtulması için çevre ve toplumsal baskı sonucu kovuşturma aşamasında beyanlarını değiştirmesi muhtemeldir ve mağdurun ayrıntılı ve yönlendirme içermeyen ilk beyanı çelişkisizdir. Sayın çoğunluğun bozma gerekçesindeki çelişkiden kasıt nedir, bu açıklanmamıştır. Mağdurun çocuğun cinsel istismarına ilişkin anlatımları doğru kabul edilip, mağdurun beyanları bölünerek organ sokarak nitelikli cinsel saldırı eyleminin gerçekleşmediğine dair somut delil olmadığından bahisle dosya kapsamına uygun düşmeyen şekilde sanığın eylemlerinin çocuğun cinsel istismarı kabul edilmiştir, beyanın bir kısmı kabul edilip diğerlerinin kabul edilmemesi düşünülemez. Bu tür soyut ifadelerle bozma kararı verilmesi sonucunda, cinsel suçlarda sistematik olarak cezasızlık sorununa sebebiyet verilecektir.
    Öte yandan cinsel istismara maruz kalan mağdurların yaşadıkları ağır travma ve toplumsal etki yönünden çoğunlukla ilk beyanlarının yeterli olmadığı bilinmektedir. İlk ifadelerde mağdurun dile getirdiği hususlarda önce yüz ve beden hareketlerinin önemli olduğu ancak bunların tutanağa geçirilmediği için beyanların görünüşte çelişkiler içermesi olağan karşılanmadır. Buna karşın mevcut davada ise mağdur beyanlarında çelişki yoktur.
    Zira olayın ortaya çıkış biçimi ve zamanı sınır mental retardasyon tanısı konulan mağdurun okulda derste ağlayarak sürekli evden kaçmaktan ve intihar etmekten bahsetmesi üzerine rehberlik öğretmeninin mağdur ile konuşmaya başladığı mağdurun üvey babasının altı senedir tacizde bulunduğunu ve tecavüz girişiminde bulunduğunu söylemesi ile olduğu, mağdurun uzman eşliğindeki kolluk beyanında ‘Bekaretim bozulmasın diye cinsel organını arkamdan sokarak canımı acıttı ve cinsel organının arkadan içime girdiğini hissettim ve yaklaşık 1-2 dk bu devam ettiği ardından annem geldiği için ... isimli şahıs beni bıraktı.’ diyerek samimi anlatımda bulunduğu, tanık ise annenin eylemin son aşamasına tanık olduğu, kolluk beyanında hazır bulunan uzmanın ise raporunda, mağdurla gerçekleştirilen diyaloglarda gözlemlenen odaklanamama ve dağılma belirtilerinin aktarılan travmatik olayların yaşanmış olabilme ihtimalini arttırdığı, gözlemlenen ve mağdur tarafından verilen ifadelerle örtüşen bütün bulguların travma sonrası stres bozukluğu (cinsel travma sonrası yaşanan stres bozukluğu da dahil olarak) tanı kriterleri arasında en ön sırada olduğu ve bu durumun da anlatılan olayın olası olma ihtimalini oldukça yükselttiğini beyan etmesi karşısında aralarında iftira atmayı gerektiren makul ispatlanmış neden bulunmayan aynı evde birlikte yaşadığı üvey babası olan sanığın, yalnız kaldıklarında kendisine yönelik olarak gerçekleştirdiği eylemlere dair yer ve zaman bildiren detaylı anlatımları, bu beyanın alınması sırasında hazır bulunan uzmanın raporundaki tespitleri, rehber öğretmen tarafından düzenlenen 10.11.2017 tarihli tutanak içeriği, psikolojik durum raporu ile aşamalardaki beyanları nazara alındığında, atılı suçun sanık tarafından işlendiği konusunda kesin kanaat oluşturmaktadır.’ dendiği, heyetimizce karşı oy yazısında belirtilen hususların benimsendiği, bu gerekçelerde belirtilen hususlar göz önünde bulundurulduğunda, mahkememizin kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla direnme kararı verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
    Bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.10.2020 tarihli ve 81614 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 26.04.2021 tarih ve 8065-3170 sayı ile direnme kararı yerinde görülmeyerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı nitelikli cinsel saldırı suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    1940 doğumlu olan sanık ...’in 27.02.1998 doğumlu mağdur ... (Pişkin) ...’nın üvey babası olduğu, mağdurun annesi tanık Gülseren Gösterit’in 22.08.2011 tarihinde sanık ile evlendiği, bu tarihten itibaren sanık, tanık Gülseren Gösterit ve mağdurun 2001 doğumlu kardeşi Sedatcan Pişkin’in ... ili, ... ilçesinde aynı evde ikamet ettikleri,
    ... ili, Ümraniye ilçesinde bulunan ... Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğü isimli kurumda görevli psikolog tanık ... ve özel eğitim alan öğretmeni tanık ... ile kurumun kurucusu tanık ... tarafından düzenlenen 10.11.2017 tarihli tutanakta; tanık ...'nun öğrencisi mağdur ... Pişkin’i derse aldığı sırada mağdurun korku ve tedirginlik içinde ağlayarak sürekli evden kaçmaktan, intihar etmekten bahsetmesi üzerine mağdurla sohbet etmeye başladıklarını, bu sohbet esnasında mağdurun ağlama krizine girerek üvey babasının kendisine 6 senedir tacizde bulunduğunu, bu olayı birilerine söylediği takdirde annesine ve kardeşine zarar vereceğini, kendisine dokunulmasına izin vermediğinde 16 yaşındaki erkek kardeşini dövdüğünü, uzun süredir, 6 yıldır tüm cinsel içerikli tacizlerde (eliyle göğüslerine dokunduğunu, ellerini izin almadan iç çamaşırının içine koyarak cinsel organını ellediğini, kendi cinsel organını çıkarıp zorla ona dokundurup öptürmeye çalıştığını, gece uyurken odasına gidip yatağın içinde üzerine çıktığını ve cinsel organını kendi cinsel organına değdirmeye çalıştığını) ve tecavüz girişimi eylemlerinde bulunduğunu ve bu olayları birisine anlattığı takdirde raporlu olduğu için kimsenin ona inanmayacağını sanığın kendisine söylediğini beyan ettiğini, bu ifade sonucunda okul müdürü psikolog olan arkadaşını sınıfa çağırdığını, mağdurun aynı şeyleri psikoloğa da anlattığını, okula mağdurun annesini çağırdıklarını, psikolog arkadaşıyla beraber yaşadığı olayı annesine de anlattığını, annenin bu olayı bilmediğini ve maddi olarak çok zor durumda olduğu için bu adamla evlendiğini beyan ettiğini, kurum sahibini de bilgilendirdiklerini, gerekenin yapılmasını arz ettiklerini ifade ettikleri,
    Kolluk görevlileri tarafından 10.11.2017 tarihinde saat 22.15’te tanzim edilen tutanakta;.... Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi öğrencilerinden mağdur ... Pişkin isimli şahsın iddiaları üzerine başlatılan soruşturmada aynı gün saat 21.30 sıralarında mağdurun ikamet ettiği ... ilçesindeki eve gidilerek Gülseren Gösterit, ... ve mağdurun Polis Merkezi Amirliğine götürüldükleri,
    ... Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü Özel Eğitim ve Değerlendirme Kurulunun 22.05.2017 tarihli raporuna göre; hafif düzeyde zihinsel yetersizlik bulunduğu belirtilen mağdurun 1 yıl süreyle bireysel destek eğitiminden yararlanılmasına karar verildiği,
    ... Yavuz Selim Devlet Hastanesi Engelli ... Kurulunca düzenlenen ve iki yıl süreyle geçerli olan rapora göre; mağdura sınır mental retardasyon teşhisi konulduğu, engel oranının yüzde 25 olduğu,
    Haydarpaşa ... Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 11.11.2017 tarihli adli muayene raporuna göre; anal muayenede inspeksiyonda ekimoz, fissür gibi patoloji olmadığı, anal sfinkter tonusunun normal olduğu, anüsten örnek alındığı,
    Mağdurun ifadesinde bulunan psikolog Barka Eskili tarafından düzenlenen rapora göre; ...ile yapılan bire bir görüşmede yoğun anksiyete belirtileri, kaygı, hiçbir etken yokken dahi günlük hayatında korku gözlemlenmiş olup bunlarla birlikte, depresif semptomların dikkat çektiği, intihar düşüncelerinin bunun en büyük örneği olduğu, evden kaçma isteği olumsuz duygu duruma vurgu olabileceği gibi, yaşanılan ağır travmatik olayların zorunlu getirisi olma ihtimalini de akla getirdiği, içe dönük ve çekingen tavırlar, sosyal açıdan fobiyi özgüven eksikliğini çok net ortaya koyduğu, gerçekleştirilen diyaloglarda gözlemlenen odaklanamama ve dağılma belirtileri de aktarılan travmatik olayların yaşanmış olabilme ihtimalini arttırdığı, mağdurun yaşadıklarını ifade ettiği olayları aktarırken, psikolojik anlamda yoğun bir stres yaşadığı, travmaların tekrar zihinde canlanması ya da sadece çağrışım yapması olabileceğinin gözlemlendiği, görülen semptomların derecesinde; gerçekleştirilen şiddet, olayı gerçekleştiren kişinin aile içinden biri olması, yaş farkı, süreğenliği, kimseye söyleyememenin yarattığı çaresizlik duygusu, ailenin olay sonrası tutunacağı durum ile ilgili olan güvensizlik, olası travmanın şiddetini arttırma; semptomların derecesini yükseltmek için çok önemli etkenler olduğu, yukarıda belirtilen, gözlemlenmiş olan ve mağdur tarafından verilen ifadelerle de örtüşen bütün bulgular "travma sonrası stres bozukluğu", "cinsel travma sonrası yaşanan stres bozukluğu da buna dahil" tanı kriterleri arasında en ön sıralarda olduğu, bu durum da anlatılan olayın olma ihtimalini oldukça yükselttiği,
    ... Anadolu 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11.11.2017 tarihli ve 680 sayılı kararı ile sanık hakkında CMK'nın 109/3-a-b maddeleri gereğince adli kontrol tedbirinin uygulandığı, Yerel Mahkemece 06.03.2018 tarihinde sanığın tutuklandığı,
    ... Anadolu 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11.11.2017 tarihli ve 6148 sayılı kararı ile; mağdurdan alınan sürüntü örneği üzerinde moleküler genetik inceleme yapılmasına izin verildiği, ... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 27.12.2017 tarihli uzmanlık raporuna göre; mağdurdan alınan sürüntü örneği üzerinde belirlenen genotip özelliklerin bir bayan şahsa ait olduğu, mağdura ait kan örneği gönderilmediğinden mukayeseli analiz yapılamadığı, DNA analizlerinden ise cevap alınamadığı,
    Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 24.09.2018 tarihli rapora göre; 14.09.2018 tarihinde mağdur ile yapılan görüşmede; "20 yaşında, Malatyalı, bekar, özel eğitimde okuduğu, üç kardeşten ikincisi olduğu, ...'da ailesiyle yaşadığı, öz babasını 14 yıl önce kaybettiği, ruhsal durum muayenesinde; kendine bakımının iyi, davranış ve psikomotor aktivitesinin normal, görüşmeye istekli olduğu, göz kontağı kurduğu, sorulunca yanıt verdiği, konuşmasının spontan olduğu, konuşma hız, ton ve miktarının normal, anlamanın azalmış, adlandırma ve okumanın normal olduğu, afazi ve dizartri olmadığı, duygu durumunun normal, duygulanımının uygun olduğu, düşünce sürecinin normal olduğu, düşünce içeriğinde hezeyan bulunmadığı, algısında varsanı bulunmadığı, 14 Eylül 2018 tarihinde olduğumuzu, günlerden ... olduğunu bildiği, zaman yöneliminin tam olduğu, Cumhurbaşkanının kim olduğunu bildiği, kişi yöneliminin tam olduğu, yer yöneliminin kısmen azalmış olduğu, dikkat ve bellek yetilerinin normal olduğu, 5+4 sorulunca 9 dediği, 4x5 sorulunca ilk olarak 25 dediği, sonrasında 20 olarak düzelttiği, basit hesaplamalarda zorlandığı, 'taş kalpli' ne demek denildiğinde 'umursamaz' dediği, 'yufka yürekli' ne demek denildiğinde 'yardımsever' dediği, iç görüsünün olduğu, yargısının normal olduğu, sınır mental kapasite saptandığı”na dair muayene kaydı bulunduğu, mağduru bulunduğu olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasına ve beyanlarına itibar edilmesine engel teşkil edecek mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı ya da zeka geriliği tespit edilmediği, dolayısıyla....’in, mağduru bulunduğu olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin bulunduğu, beyanlarına itibar edilebileceği,
    19.03.2018 tarihli adli görüşme değerlendirme raporuna göre; üvey baba ve annesi ile yaşamakta olduğu, zihinsel gelişiminde gerilik mevcut olup iletişimde zorlandığı, sonuç olarak; üvey babasının kendisini taciz etmediğini; daha önce yalan söylediğini ifade ettiği, yeterli süre ve sayıda görüşme gerçekleştirilemediğinden yeterli bir değerlendirme yapılamadığı,
    Mağdur ve annesi olan tanık ...tarafından 19.04.2018 tarihinde dosyaya ibraz edilen dilekçelerde; sanık hakkındaki şikâyetlerinden feragat ettiklerini beyan ettikleri, mağdurun 21.06.2018 havale tarihli dilekçesinde de; sanık hakkındaki şikâyetinden feragat ettiğini beyan ettiği, 19.04.2019 havale tarihli dilekçesinde ise; annesinden boşanması için üvey babasına iftira attığını, zor durumda olduklarını, pişman olduğunu, şikâyetinden vazgeçtiğini beyan ettiği,
    Sanık müdafisinin 07.11.2018 tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunduğu mağdurun adı yazılı olan imzasız mektupta; babasının hapse girdiğini öğrendiğini, çok pişman olduğunu, üvey babasının annesiyle evlenmesini hiç istemediğini, her şeyin ondan olduğunu, ölen babasını çok özlediğini, psikolojisinin bozulması sebebiyle iftira attığını, annesinden boşanması için korkutmak istediğini, geceleri uyuyamadığını, hep ağladığını, babasını ziyarete gideceğini, dayanamadığını, onun hiçbir şey yapmadığını, babasının yerine kimseyi koyamadığı için böyle bir şey yaptığını, öğretmenlerine de yalan söylediğini, üvey babasının kendisini kızı gibi gördüğünü beyan ettiği,
    UYAP kayıtlarına göre; ... Anadolu 23. Aile Mahkemesinin 2021/229 esas sayılı dosyasında; davacının Gülseren Gösterit, davalının ... olan boşanma davasının derdest olduğu, ... Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/49 esas sayılı dosyasında; davacının Sedanur (Pişkin) ..., davalının sanık ... olan manevi tazminat davasının derdest olduğu,
    Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi ... Kurulu tarafından düzenlenen rapora göre mağdurun 2001 doğumlu kardeşi Sedatcan Pişkin'e hafif mental retardasyon teşhisi koyulduğu ve özür oranının yüzde 50 olduğu,
    Mağdurun erkek kardeşi olan Sedatcan Pişkin'in kasten yaralama iddiası sebebiyle başka bir soruşturmada 11.11.2017 tarihinde alınan beyanında; üvey babasının farklı zamanlarda sebepsiz yere başına ve sırtına eliyle vurduğunu, annesine şiddet uygulamadığını ancak bazen kız kardeşine de aynı şekilde vurduğunu, kendisini darbeden üvey babası sanık ...'ten şikâyetçi olduğunu ifade ettiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Mağdur ... Pişkin Kollukta; annesi tanık Gülseren Gösterit ile yedi yıldır evli olan sanık ...'in üvey babası olduğunu, sanık ile annesi evlendiğinde on üç yaşında olduğunu, sanık ile evde yalnızken ilk yıllarda kendisine sözlü olarak tacizde bulunduğunu, kendisine genellikle evdeyken "Öpeyim mi?", "Odaya geçelim.", "Seni sikerim." dediğini, sanığın bu davranışının yaklaşık 2-3 yıl kadar annesi ve kardeşi evde yokken devam ettiğini, sanığın 3 yıldır kendisine fiziksel olarak tacizlerde de bulunduğunu, istemediğinde sanığın kolundan zorla tutarak odaya götürdüğünü, geceleri annesi uyurken sanığın yanına gelip aynı yatakta yattığını, bazen gitmesi için sanığa tekme attığını, sanığın ara sıra iç çamaşırının içine ellerini soktuğunu, göğüslerini ellediğini, bazen geceleri bazen de gündüzleri yanına gelerek kıyafetlerini çıkarmadan üzerine çıkarak cinsel organını kendi cinsel organına sürttüğünü ve cinsel organını açarak kendisine gösterdiğini, sanığın cinsel organını kendi cinsel organına sokmadığını fakat elleriyle kendi cinsel organına birçok kez dokunduğunu, dudaklarından öpmeye çalıştığını, ancak sanığa izin vermediğini, karşı koymaya çalıştığını, yaklaşık 2-3 ay önce yine gündüz saatlerinde, evde yalnızken cinsel organını çıkararak arkadan yanına yaklaşarak kendisinin de iç çamaşırlarını aşağı indirdikten sonra bekareti bozulmasın diye cinsel organını arkasından sokarak canını acıttığını ve cinsel organının arkadan içine girdiğini hissettiğini, yaklaşık 1-2 dakika bu durumun devam ettiğini, ardından annesi geldiği için sanığın kendisini bıraktığını, sanığın gündüz evde yalnız olduklarında bazen tüm kıyafetlerini çıkardığını, kendisini cinsel organını öptürmeye zorladığını, bu durumu annesine söylemeyi düşündüğünü fakat üvey babasının kendisine "Senin raporun var, zaten söylesen de sana kimse inanmaz." dediğini, ayrıca karşı koyduğu zamanlarda sanığın "Kardeşini döverim." şeklinde tehditlerde bulunduğunu, zaten sanığın sık sık kardeşini dövdüğünü, bu fiziksel tacizlerini kabul etmediği zamanlarda ise kendisine de ... attığını, sanığın genellikle haftada bir kendisini fiziksel olarak taciz ettiğini, 20 gün önce evde sanık ile yalnızken arkadan yanına yaklaşınca odanın kapısını kilitlediğini, kapıyı annesi geldiğinde açtığını, annesinin yanında ise sanığın kendisine güler yüzlü davrandığını, sanığın kendisinin ve ailesinin geçimini sağladığından bu olayların duyulmasını istemediğini, sanıktan şikâyetçi olduğunu,
    Mahkemede; sanığın kendisine bir şey yapmadığını, psikolojisinin bozuk olması sebebiyle daha önce öyle söylediğini, ne yaptığını bilmediğini, psikolojik destek gördüğünü, şimdi iyi olduğunu, sanığa iftira attığı için pişman olduğunu, iftira atması için bir sebebi olmadığını, sığınma evine gittiklerini, ifadesini değiştirmesinde annesinin kendisini etkilemediğini, annesinin kendisine "Böyle bir şey yaptıysa şikâyetçi ol." dediğini, üzerinde annesinin baskısı olmadığını, psikolojisi bozuk olduğu için öğretmenine öyle şeyler anlattığını, hayattan yorulduğunu, sanığın kendisine baskı yaptığını öğretmenine söylediğini, sanığın kendisine dokunduğunu, rahatsız ettiğini söylediğini, ancak ne söylediğini hatırlamadığını, babasının olmaması, çocukluğunu yaşayamaması sebebiyle psikolojisinin bozulduğunu ve öğretmenine böyle şeyler anlattığını, sanığın çocukken kendisine iyi davrandığını, annesinin sanıkla evlenmesinden önce maddi durumlarının çok kötü olduğunu, oyuncak dahi alamadığını, çocukluğunda sanığın kendisine istemediği şekilde dokunmadığını, sanıkla aynı evde hayatlarına devam etmek istediğini, sorun teşkil etmediğini ancak kardeşiyle ayrı bir eve çıkacağını, sanığın kendisine neden iftira attığını sorduğunu, sanığa psikolojisinin bozuk olduğunu söylediğini, sanık hakkında şikâyetçi olmadığını, vazgeçme dilekçesini aynen tekrar ettiğini, bozma sonrası Mahkemede ise; eski beyanlarını tekrar ettiğini, sanık çıkarsa kendisini rahatsız edeceğinden emin olduğunu, şu anda yine şikâyetçi olduğunu, gerçekten de bu olayların yaşandığını,
    Tanık ... aşamalarda; ... Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinin kurucusu ve aynı zamanda zihinsel engelliler sınıf öğretmeni olduğunu, mağdurun yaklaşık altı aydır haftada 2 saat derse geldiğini, kendisine öğretmenleri tanık ... ve kurum psikoloğu tanık Turgay Çiçek'in 10.11.2017 günü mağdurun tedirgin kaygılı ve endişeli davranışlarından dolayı şüphelenip mağdur ile özel olarak görüştüklerini, mağdurun ders sırasında ağlayarak, sürekli evden kaçmaktan ve intihar etmekten bahsettiğini, mağdurun üvey babasının 6 yıldır kendisine cinsel tacizde bulunduğunu ve kendisinin bunun devam etmesine izin vermediği taktirde erkek kardeşinin üvey babası tarafından darbedildiğini belirtmesi nedeniyle tutanak düzenleyerek emniyete bildirdiklerini,
    Tanık Turgay Çiçek Mahkemede;...Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde psikolog ve kurum müdürü olarak görev yaptığını, mağdurun derste ağlaması üzerine kendisini çağırdıklarını, göz yaşlarını silen mağdurun önce konuyu anlatmak istemediğini, konuşurken utancından gözüne bakamadığını, karşı tarafın yaptığı suç iken sanki kendisi suç işlemiş gibi hissederek ona göre davrandığını ve psikolojisinin çok bozulduğunu, salonda uyurken akşamları sanığın lavaboya gitme bahanesiyle yanına geldiğini, üzerine çıkıp kıyafetlerin üzerinden sürtünme yaptığını, kıyafetlerinin içerisine elini sokup göğüslerini ellediğini anlattığını, artık dayanamayıp intihar edeceğini söylediğini, sanık tarafından kendisine ters ilişki uygulandığını söylemediğini, sanığın kendisine 6 senedir tacizde bulunduğunu, ilk zamanlarda anlamadığını, sadece bedenine dokunduğunu, cinsel organını gösterdiğini, vücuduna dokunmasını kabul etmediği zaman kardeşini dövdüğünü, bunları annesi dışarıda iken gerçekleştirdiğini, diğerlerini ise gece gerçekleştirdiğini, gündüz saatlerinde iç çamaşırlarının içine elini sokup cinsel organını ellediğini, kendi cinsel organını çıkarıp ona dokundurup öptürmeye çalıştığını, gece uyurken odasına girip yatağın içinde üzerine çıktığını, cinsel organını kendi cinsel organına değdirmeye çalıştığını, "Korkma bir şey olmaz." dediğini, olayları birisine anlattığı takdirde raporlu olduğu için kimsenin ona inanmayacağını söylediğini anlattığını, mağdurun çok sessiz, içine kapanık ve çekingen olduğunu, iftira atacağını kesinlikle düşünmediğini, mağdurun zihninin bu olayı kurgulamaya yeterli olmadığını, seksüel gelişimi göz önünde bulundurulduğunda bu olayı kurgulamasının mümkün olmadığını, birçok şeye göz yummasının sebebinin de erkek kardeşinin sanık tarafından dövülmesini engellemek olduğunu,
    Tanık ... Mahkemede; Mağdurun öğretmeni olduğunu, bir gün geldiğinde ağlayarak intihar edeceğinden bahsettiğini, yardım istediğini, sanığın kendisine 6 yıldır cinsel istismarda bulunduğunu, geceleri yanına gelip yatağına girip vücudunu ve göğüslerini ellediğini, arkadan yaslandığını, cinsel organını kendisine gösterdiğini ve öptürdüğünü, anal yoldan cinsel organını sokmak istediğini ancak başaramadığını, annesi evde yokken bu cinsel istismarların sürekli yaşandığını, korktuğunu, tehdit edildiğini, bu nedenle annesine veya bir başkasına söyleyemediğini, sanığın erkek kardeşini dövdüğünü, yaşananları anlattığı takdirde erkek kardeşini döveceğini söylediğini, ayrıca bunları anlatırsa kendisine kimsenin inanmayacağını düşündüğünü, bu anlatılanlar üzerine kurum müdürü olan psikoloğa haber verdiğini, mağdurun onlara da aynı şeyleri anlattığını, tutanak tutup sanığı ihbar ettiklerini, mağdurun kendisine anal yoldan ilişkiye girmek için çok denemeler yaptığını, bir gün deneme yaparken annesinin eve geldiğini, tam olarak başaramadığını söylediğini, mağdurun bu anlatırken çok korktuğunu, mağdura anal yoldan cinsel ilişkinin tamamlanıp tamamlanamadığını soramadığını, mağdurun cinsel istismar olaylarını uydurabilecek bir çocuk olmadığını,
    Psikolog bilirkişi Yasemin Temel Mahkemede; mağdurla duruşmadan önce yaptığı görüşmede iddianamede bahsi geçen olayların olmadığını söylediğini, mağdurun kendisine yöneltilen soruları anlamakta güçlük çekmediğini, geriye dönük hafızasında problem olmadığını, diyalogları hatırladığını, beyanlarına itibar edilebilir olduğunu,
    Tanık Gülseren Gösterit Kollukta; sanığın evde sürekli kendisine ve kızına, "Amına koyduğum." ve buna benzer hakaretlerde bulunduğunu, yaklaşık bir yıl önce mağdur ve sanık evdeyken onlara markete gittiğini söyleyerek evden çıktığını ancak markete gitmeden kapıdan dönerek anahtarla kapıyı açıp üst kata çıktığını, sanığın mağdurun arkasından kıyafetlerini çıkarmadan mağduru hafif eğerek sürtünme şeklinde tacizde bulunduğunu gördüğünü, sonrasında içeri girip "Ne yapıyorsunuz siz?" diye sorduğunu, sanığın "Bir şey yapmıyoruz ki." şeklinde cevap verdiğini, bunun üzerine sanığa "Bir daha böyle bir şey görürsem seni öldürürüm." dediğini, mağdura bu durumu sorduğunda "Anne bir şey yok, bir şey yapmıyor." dediğini, zaman zaman "... sana dokunuyor mu?" diye kızına sorduğunda "Yok anne bir şey yapmadı." şeklinde cevap verdiğini ve kızının çoğu zaman sessiz kaldığını, o olaydan sonra sanık ile kızının yalnız kalmaması için kızını gittiği her yere götürdüğünü, on altı yaşında olan oğlu Sedatcan'ı da sanığın sebepsiz yere dövdüğünü, maddi olarak eşine muhtaç olduğu için bütün yaptıklarına göz yumduğunu, sanıktan şikâyetçi olduğunu, Mahkemede ise; kızının başına gelenleri bilmediğini, kendisine bir şey anlatmadığını, kalacak yeri olmadığı için sığınma evinden sanığın yanına geldiklerini, şikâyetinden vazgeçtiğini, yaptıysa da yapmadıysa da Allah'a havale ettiğini, şikâyetçi olmadığını,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... Kollukta; atılı suçu kesinlikle kabul etmediğini, mağdurun neden böyle bir suçlamada bulunduğunu bilmediğini, Savcılıkta; ailenin geçimini kendisinin sağladığını, bugüne kadar ne eşi ile ne de üvey kızı ile herhangi bir sorunu olmadığını, yalnızca eşi Gülseren ile kendi üzerine ev almasını istemesi nedeniyle bir süredir tartıştıklarını, mağdurun da memur olmak istediğini, kursa gitmenin masraflı olması sebebiyle kabul etmediğini, ayrıca zihinsel engelli olduğu için mağdura "Sen yapamazsın." gibi bir şey söylediğini, bundan dolayı annesi ile birlikte kumpas kurarak böyle bir iftira atmış olabileceklerini, 76 yaşında olduğunu, yaklaşık 3 yıldır cinsel ilişkiye giremediğini, yaşı nedeniyle erkekliği bittiğini, suçlamaları kabul etmediğini, Sorguda; savcılık aşamasında verdiği ifadeyi tekrar ettiğini, suçlamaları kabul etmediğini, evde hayatın normal akışı gereği şakalaştıklarını ancak cinsel gaye ile hareket etmediğini, Mahkemede; mağdurun kendisinden bir daire istediğini, çalışırsa orada oturacağını, "Evi tutalım, kirasını sen ver." dediğini, bu talebi kabul etmediği için iftira attığını düşündüğünü, yaklaşık 4-5 senedir cinsel ilişkiye giremediğini, fiziken bu suçu işlemesinin mümkün olmadığını savunmuştur.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Cinsel saldırı" başlığını taşıyan 102. maddesi;
    "(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
    (2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
    (3) Suçun;
    a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
    b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
    c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
    d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
    e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
    İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
    (4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
    (5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur." şeklinde düzenlenmiştir.
    Maddenin ilk fıkrasının ilk cümlesinde cinsel saldırı suçunun temel şekli düzenlenmiş, aynı fıkranın ikinci cümlesinde cinsel saldırının "sarkıntılık düzeyinde kalması" durumu daha az cezayı gerektiren nitelikli bir hâl olarak düzenlenmiş, ikinci fıkrasında ise vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli bir hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır.
    Korunan hukukî değerin, kişilerin cinsel özgürlüğü ve dokunulmazlığı olduğu cinsel saldırı suçunda failin ve mağdurun, kadın ya da erkek, evli veya bekâr olması mümkündür. Fail ile mağdurun farklı ya da aynı cinsiyetten olması da önemli değildir. Ancak TCK’nın 102. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunun mağdurunun 18 yaşını tamamlamış olması gerekir. Cinsel saldırı kasten işlenebilir ve failin kastının suçun kanuni tanımındaki tüm unsurları, yani mağduru, cinsel davranışı, vücut dokunulmazlığının ihlalini ve mağdurun rıza göstermediğini kapsaması gerekir. Bu suçla korunan hukuki yarar üzerinde tasarrufta bulunabilen cinsel özgürlük olduğundan hukuki sınırlar içerisinde kalması şartıyla rızaya ehil mağdurun cinsel davranışa göstereceği rıza, fiili hukuka uygun hâle getirecektir. Maddenin ikinci fıkrasındaki nitelikli hâlin oluşması için vücuda organ veya sair cismin sokulması gerekir.
    Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
    Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ...’in, 1998 doğumlu olan ve sınır mental retardasyon teşhisi bulunan mağdur ... (Pişkin) ...’nın üvey babası olduğu, mağdurun öz annesi Gülseren Gösterit ile 2011 yılında evlendikleri, mağdurun bu tarih itibarıyla sanık ile aynı evde yaşamaya başladığı, “Öpeyim mi?”, “Odaya geçelim.”, “Seni sikerim.” şeklinde sözler söyleyerek sanığın ilk 3 sene boyunca mağdura sözlü olarak tacizde bulunduğu, son 3 senedir de annesi ve kardeşi evde olmadığı zamanlarda veya geceleri uyuduklarında sanığın, mağdurun göğüslerini ve iç çamaşırının içerisinden cinsel organını ellediği, yatağına gelerek yanında yattığı, kıyafetlerini çıkarmadan üzerine çıkarak cinsel organını mağdurun cinsel organına sürttüğü, mağduru dudaklarından öpmeye çalıştığı, sanığın tüm kıyafetlerini çıkartıp evde dolaştığı ve cinsel organını mağdura öptürmeye çalıştığı, bu durumun haftada bir devam ettiği, son olarak 20 gün önce sanıkla evde yalnızken sanığın mağdurun arkasından yaklaşması üzerine mağdurun odasına girip kapıyı kilitlediği ve annesi gelene kadar odada kaldığı, sanığın istediğini yaptırmak için mağduru kardeşini dövmekle tehdit ettiği, mağdura “Senin raporun var, söylesen de sana kimse inanmaz.” dediği ve mağdurun izin vermediği zamanlarda mağdura da ... attığı, mağdur hakkında sınır mental retardasyon teşhisi bulunduğu, mağdurun bu olayları 10.11.2017 tarihinde özel eğitim merkezinde öğretmenine anlatması üzerine soruşturmaya başlandığı, Yerel Mahkeme ve Özel Daire tarafından sanığa atılı çocuğun basit cinsel istismarı suçunun sabit görüldüğü ve bu bakımdan herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı, mağdurun kollukta alınan beyanında; sanığın yaklaşık 2-3 ay önce gündüz vakti evde başka kimse yokken cinsel organını bekareti bozulmasın diye arkasından soktuğunu, canının acıdığını, sanığın cinsel organının arkadan (anal yoldan) içine girdiğini hissettiğini, bu durumun 1-2 dakika devam ettiğini, annesi geldiği için sanığın kendisini bıraktığını ifade ettiği anlaşılan olayda;
    Mağdur kollukta, yaklaşık 2-3 ay önce sanığın kendisiyle anal yoldan ilişkiye girdiğini, annesinin eve gelmesi üzerine sanığın kendisini bıraktığını beyan etmiş ise de sonraki beyanlarında sanığın kendisiyle anal yoldan ilişkiye girdiğine yönelik bir anlatımı bulunmaması, ... Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğü tarafından düzenlenen tutanakta “tecavüz girişimi eylemlerinde bulunduğu” şeklinde ifadeye yer verilip anal yoldan ilişkiye girildiğine yönelik açıklamanın olmaması, anılan tutanakta imzası bulunan ve mağdurun olayı ilk defa anlattığı tanık ...’nun mağdurun kendisine “sanığın kendisine anal yoldan cinsel organını sokmak istediğini ancak başaramadığını, anal yoldan ilişki için çok denemeler yaptığını, bir gün deneme yaparken annesinin eve geldiğini, tam başaramadığını söylediğini” beyan etmesi, yine tutanakta imzası bulunan tanık Turgay Çiçek’in mağdurun kendilerine “sanık ile ters ilişkiye girdiğine yönelik bir şey söylemediğini” ifade etmesi, tanık ...’ın da anal yoldan ilişkiye yönelik bir beyanının olmaması, mağdurun annesi tanık Gülseren Gösterit’in kollukta, yaklaşık 1 yıl önce eve geldiğinde sanığın mağdurun arkasından kıyafetlerini çıkarmadan sürtündüğünü gördüğüne yönelik beyanda bulunması, adli muayene raporuna göre mağdurun anal yoldan ilişkiye girdiğini gösterir bir semptom tespit edilmemesi, mağdurdan alınan sürüntü örneklerinde sanığa ait genotipe rastlanılmaması karşısında; mağdurun kolluktaki beyanı ile tanık beyanlarının çeliştiği, anal yoldan ilişkinin tamamlandığına yönelik tanıkların herhangi bir anlatımı olmadığı, mağdurun annesi tanık ...’in de anal yoldan ilişki anını görmediği ve beyanında sadece kıyafetler üzerinden sürtünmekten bahsettiği, anal yoldan ilişkiye girildiğini gösterir başkaca tanık beyanı, rapor vb. delilin de dosyada mevcut olmadığı anlaşılıp, somut delillere dayanmayan anlatımlarla mahkûmiyet hükmü kurulamayacağından, sanığın mağdura yönelik nitelikli cinsel saldırıda bulunduğuna ilişkin her türlü şüpheden uzak bir delil elde edilememesi nedeniyle sanığa atılı nitelikli cinsel saldırı suçunun sabit olmadığının, sanığın eylemlerinin bir bütün hâlinde zincirleme şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- ... Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.07.2020 tarihli ve 166-180 sayılı hükmündeki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA,
    2- Yerel Mahkemenin direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün, sanığa atılı nitelikli cinsel saldırı suçunun sabit olmadığının ve sanığın eylemlerinin bir bütün hâlinde zincirleme şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    3- Bozma nedeni, zincirleme şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçu bakımından öngörülen koşullu salıverilme oranı ve sanığın tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak tahliye taleplerinin REDDİNE,
    4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 11.05.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara