Esas No: 2012/57
Karar No: 2012/85
Karar Tarihi: 31/05/2012
AYM 2012/57 Esas 2012/85 Karar Sayılı Norm Denetimi İlamı
Esas Sayısı: 2012/57
Karar Sayısı : 2012/85
Karar Günü : 31.5.2012
R.G. Tarih-Sayı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN:Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU:13.12.2004 günlü, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"a 5.4.2012 günlü, 6291 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un;
1-1. maddesiyle eklenen 105/A maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan"Açık ceza infaz kurumunda cezasının son altı ayını kesintisiz olarak geçiren,"biçimindeki (a) bendinin,
2-2. maddesiyle eklenen Geçici 3. maddenin (1) numaralı fıkrasında yer alan"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle""ibaresinin,
Anayasa"nın 10. maddesine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
İnfaz edilmekte olan 2 yıl 4 ay hapis cezasının yanında bir de infaz sırasını bekleyen 6000 TL adli para cezasından çevrilen 300 gün hapis cezası bulunan hükümlü, 5.4.2012 günlü, 6291 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 5275 sayılı Kanun"a eklenen 105/A maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbiri talebinde bulunmuştur. İnfaz dosyasıyla birlikte istemi inceleyen Çal İnfaz Hâkimliği, talep tarihi itibariyle 5275 sayılı Kanun"un 105/A ve Geçici 3. maddesindeki şartların hükümlü açısından oluşmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir. Bu karara karşı hükümlünün itiraz etmesi üzerine incelemeyi yapan Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi, itiraz konusu kuralları Anayasa"ya aykırı görerek iptalleri için başvurmuştur.
II- İTİRAZ KONUSU YASA KURALLARI
13.12.2004 günlü, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"a, 5.4.2012 günlü, 6291 sayılı Kanun"un;
1-1. maddesiyle eklenen 105/A maddesininitiraz konusu bendi de içeren(1) numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla;
a) Açık ceza infaz kurumunda cezasının son altı ayını kesintisiz olarak geçiren,
b) Çocuk eğitimevinde toplam cezasının beşte birini tamamlayan,
koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hükümlü hakkında hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, infaz hâkimi tarafından karar verilebilir."
2-2. maddesiyle eklenen Geçici 3. maddenin itiraz konusu ibareyi de içeren (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"(1)Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıylakoşullu salıverilmelerine bir yıldan az süre kalan;
a) Açık ceza infaz kurumunda bulunan,
b) Kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartlarını taşıyan,
iyi hâlli hükümlülerin talepleri hâlinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına karar verilebilir."
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün 8. maddesi gereğince yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, ilk inceleme raporu, itiraz konusu yasa kuralları ile bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Anayasa"nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 40. maddesine göre, bir davaya bakmakta olan mahkeme, bu davada uygulanacak kanun ya da kanun hükmünde kararname hükümlerini Anayasa"ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır. Bu kurallar uyarınca, bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi"ne başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve görevine giren ve halen bakılmakta olan bir davanın bulunması gerekmektedir.
İnfazı devam eden 2 yıl 4 ay hapis cezası ile infaz sırasını bekleyen 6000 TL adli para cezasından çevrilen 300 gün hapis cezasına hükümlü, 6291 sayılı Kanun"la 5275 sayılı Kanun"a eklenen düzenlemelerden faydalanmak amacıyla dilekçeyle talepte bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği bu istemi, talep tarihi itibariyle 5275 sayılı Kanun"un "105/A ve Geçici 3. maddesindeki şartların hükümlü açısından oluşmadığı" gerekçesiyle reddetmiş; buna karşı hükümlünün itirazı üzerine incelemeyi yapan Mahkeme, itiraz konusu kuralları Anayasa"ya aykırı görerek iptalleri için başvurmuştur.
Başvuru kararının içeriği ile ekli belgelerin incelenmesinden, Mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvuru kararı almadan önce itirazı inceleyip 2 yıl 4 ay hapis cezasıyla ilgili olarak İnfaz Hakimliğinin ret kararını kaldırdığı; para cezasından çevrilen 300 gün hapis cezasının infazını da durdurduğu anlaşılmaktadır. Baktığı bu iş açısından başvuran Mahkeme itiraz merci olup, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 271. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca merciin itiraz üzerine verdiği kararlar kesindir. Buna göre, hükümlünün İnfaz hâkimliği tarafından reddedilen denetimli serbestlik talebi olumlu ve kesin olarak sonuçlandırılmış olup, Mercice çözülmesi gereken bir uyuşmazlık kalmadığı gibi, buna bağlı olarak elinde herhangi bir dosya veya evrak da bulunmamaktadır. Bu durumda başvuran mahkemede bakılmakta olan bir davanın olduğundan bahsedilemez.
Açıklanan nedenle, bakılmakta olan bir dava bulunmadığından, başvurunun Mahkeme"nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
IV- SONUÇ
13.12.2004 günlü, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"a, 5.4.2012 günlü, 6291 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un;
1- 1. maddesiyle eklenen 105/A maddesinin (1) numaralı fıkrasının "Açık ceza infaz kurumunda cezasının son altı ayını kesintisiz olarak geçiren," biçimindeki (a) bendinin,
2-2. maddesiyle eklenen Geçici 3. maddenin (1) numaralı fıkrasında yer alan "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla "" ibaresinin,
iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunun, Mahkeme"nin elinde başvuruya esas görülmekte olan bir dava bulunmadığından yetkisizlik nedeniyle REDDİNE, Serruh KALELİ ile Zühtü ARSLAN"ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,31.5.2012 gününde karar verildi.
Başkan Haşim KILIÇ |
Başkanvekili Serruh KALELİ |
Başkanvekili Alparslan ALTAN |
Üye Fulya KANTARCIOĞLU |
Üye Serdar ÖZGÜLDÜR |
Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
Üye Zehra Ayla PERKTAŞ |
Üye Recep KÖMÜRCÜ |
Üye Burhan ÜSTÜN |
Üye Engin YILDIRIM |
Üye Nuri NECİPOĞLU |
Üye Hicabi DURSUN |
Üye Celal Mümtaz AKINCI |
Üye Erdal TERCAN |
Üye Muammer TOPAL |
Üye Zühtü ARSLAN |
KARŞIOY
Başvuruda bulunan Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi infaz hakimliği sıfatı ile karar veren ÇAL Asliye Ceza Mahkemesi"nin, hükümlünün "6291 sayılı yasa hükümlerinden yararlanmaya ilişkin talebinin reddine" ilişkin kararını, hükümlünün itirazının kabulü ile ortadan kaldırmakta ve ancak bakmakta olduğu bu davada bu kararı vermesine sebep olan, yani uyguladığı 6291 sayılı Yasa"nın 105/A maddesinin birinci fıkrasının a bendi ve geçici 3. maddesinin birinci fıkralarında yer alan ibarenin Anayasa"nın eşitlik ilkesini ihlal ettiği nedeniyle iptali istemi ile başvuruda bulunduğu görülmektedir.
İptalini istediği, anayasal ilkelere aykırı gördüğü kuralı uygulayarak hüküm kurup karar oluşturan mahkemenin yargı sürecindeki bu yargısal faaliyeti mahkememizce, hakimin dosyadan el çekmesi, dosyanın hitam bulması, görülmekte olan bir dava kalmaması olarak algılanmış ve bu nedenle de başvurusu reddedilmiştir.
Başvuran mahkemenin hüküm kurduktan sonra dosyadan el çektiği ve sorunu Anayasa Mahkemesi"ne götüremeyeceği anlayışı, Anayasa Mahkemesi"nin Anayasa"ya aykırılıkları gidermeyi hedef alan asıl amacı ile çelişmektedir.
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun"un 40. maddesi, itirazen iptal istemi yoluna başvuru yapabilmesi için "birdavaya bakmaktaolan mahkeme bu davada uygulanacak kanun hükümlerini anayasaya aykırı görürse" başvurabilir yetkisi vermektedir.
Sorun 6216 sayılı Yasa"nın 40. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "bir davaya bakmakta olan mahkeme" ibaresinden çıkmaktadır. Ayrıca yasa hiçbir yerinde mahkemenin Anayasa"ya aykırı olduğu kanısında olduğu kuralı uygulayıp hüküm kurduktan sonra kuralın Anayasa"ya aykırılığı nedeni ile Anayasa Mahkemesi"ne başvuramayacağına ilişkin bir SINIRLAMA getirmemiştir.
Bir an için yasa koyucunun amacının Anayasa"ya aykırı olduğu düşünülen bir kuralın hukuk dünyasından kaldırılması için bu kuralın kullanılarak hükmün kurulmasının engellenmesini amaçlandığı düşünülse de bu hipotez her zaman doğru sonuç vermeyecektir.
Amaçsal yorum, anayasal denetimin mahkemenin esas hakkında karar kurmadan yapılması yönünde olsaydı, başvuran mahkeme Anayasa Mahkemesi"nden netice karar gelmedikçe bakmakta bulunduğu dava ile ilgili bir hüküm kuramamasını gerektirecek; ancak 6216 sayılı Yasa"nın 40/5 fıkrasına göre ise Anayasa Mahkemesi"nden beş ay içinde başvurusuna ilişkin karar verilmediği taktirde, bu kez aykırı gördüğü-bildiği, kanısında olduğu kuralı kullanacak ve hüküm kurup davayı sonuçlandıracaktır.
Mahkemelerde bakılmakta olan davalarda öyle hal ve zorunlu anlar olabilir ki, kamu yararı ve sanık lehine zaruret ve usül, hakimin Anayasa"ya aykırı olduğunu düşündüğü kuralı dahi derhal uygulayıp esas hakkında hüküm kurmasını gerektirebilir.
Somut olayımızda da benzer durumu gerçekleşmiş, sanık lehine infaz yasasında yapılan değişiklik gereği denetimli serbestlik hakkından yararlanma talebi kabul edildiğinde, cezaevinden tahliye olmak suretiyle yararlanacak sanık için infaz hakimliği sıfatı ile karar veren Çal Asliye Ceza Mahkemesi anılan talebi reddetmiş iken, anılan karara karşı kendisine itiraz edilen Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi aksine sanık talebini yerinde görerek uygun ve lehe olduğu kanaati ile sanığın özgürlükten derhal yararlanmasını teminen Çal Asliye Ceza Mahkemesi"nin kararını kaldırmış ancak itirazen iptalini istediği ve sanığın tahliye ve denetimli serbestlik hakkından yararlanması için uyguladığı bu kuralın yürürlük tarihi itibarı ile benzer durumdaki açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartlarını taşıyan mahkumlar arasında farklı uygulama sonuçları yaratmasını, Anayasa"nın eşitlik ilkesine aykırılık yarattığı mülahazası ile anayasal denetimi nedeniyle mahkememiz önüne getirmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Başvuran mahkeme için, kuralın uygulanıp hüküm kurulmuş olması onu bir daha başvuramayacak yetkisiz bir mahkeme haline getirdiğinin kabulü halinde mahkemelerce somut olay benzerlerinde sanık lehine haklar kullandırılmayacak, Anayasa"ya aykırılık iddiasına karşı en azından Anayasa Mahkemesi"nden karar gelene kadar veya 6216 sayılı Yasa"nın 40/5 gereği beş ay erteleyecek ve esas hükmü kuramayacaktır.
Mahkememiz çoğunluk görüşü kabul olunduğunda, başvuracak mahkemenin, uygulanacak kuralı uygulamadan Anayasa Mahkemesi"ne itirazen iptal istemi ile getirmesi gerektiği düşüncesinin, hukuk pratiğinde çok çeşitli haksızlık ve hakkaniyetsizlik yaratacağını söylemede isabetsizlik yoktur. Asıl amacın ciddi bulunan aykırılıkların anayasal denetiminin yaptırılarak en kısa sürede ve hukuk düzenine katkı sağlamak olduğu kabul edildiğinde mahkememizin, bakılmakta olan dava ve yetkili mahkeme ifadesine getirdiği, hüküm kurmakla çözümlenecek dolayısı ile de denetlenecek ihtilaf kalmadığı sonucuna götüren dar yoruma katılma olanağı olmamıştır.
Başkanvekili Serruh KALELİ |
KARŞIOY GEREKÇESİ
Anayasanın 152. maddesi ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 40. maddesi uyarınca, bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa"ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir şekilde Anayasa Mahkemesi"ne başvurur ve aykırılık kararı sonuçlanıncaya kadar davayı geri bırakır. Anayasa Mahkemesi beş ay içerisinde kararını vermezse itiraz yoluna başvuran mahkeme yürürlükteki kanun hükümlerine göre davayı sonuçlandırır.
Bu çerçevede somut olaya bakıldığında, infaz edilmekte olan 2 yıl 4 ay hapis cezası ile 6.000.- TL adli para cezasından çevrili 300 gün hapis cezası bulunan hükümlünün, 6291 sayılı Kanun"la 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"a eklenen düzenlemelerden faydalanmak istediği, İnfaz Hakimliğinin bu yöndeki talebi reddetmesi üzerine bir üst mahkemeye itiraz ettiği görülmektedir.
İtiraz üzerine incelemeyi yapan mahkeme; (a) 2 yıl 4 ay hapis cezasıyla ilgili olarak İnfaz Hakimliğinin red kararını kaldırmış, (b) para cezasından çevrilmiş olan 300 gün hapis cezası bakımından da uygulanacak kuralları Anayasaya aykırı görerek iptalleri için Anayasa Mahkemesi"ne başvurmuştur. İtiraz yoluna başvuran mahkeme, "işi biten infaz evraklarının" İnfaz Hakimliğine iadesine ve itiraz konusu kuralların "Anayasa"nın eşitlik ilkesine aykırılık iddiası ile iptali yönüne gidilmekle, Anayasa Mahkemesinden çıkacak karar sonrası değerlendirme yapılmasına (Adli Para cezasından çevrilme hapis cezasına ilişkin hükümle ilgili olarak)" karar vermiştir. Mahkeme, bu durumu karar günü kaleme aldığı 27.04.2012 tarihli gerekçeli itiraz başvurusunda şu şekilde ifade etmiştir: "Mahkememizin 2012/415 D.İş sayılı dosyasında Adli Para Cezasından çevrilme hapis cezası yönünden Anayasa Mahkemesi karar sonucunun beklenmesine oy birliğiyle karar verildi." Bu ifadelerden, itiraz yoluna başvuran Mahkemenin önünde bakılmakta olan bir dava bulunduğu anlaşılmaktadır.
Çoğunluk görüşüne katılarak, bir an için itiraz yoluna başvuran mahkemenin "300 gün hapis cezasının infazını durdurduğu"nu ve "elinde herhangi bir dosya veya evrak da bulunmadığı"nı kabul etsek bile sonuç değişmeyebilir. Hürriyeti tahdit gibi önemli ve acil karar vermeyi gerektiren konularda "bakılmakta olan dava" kavramının geniş yorumlanması gerekir. İtiraz yoluna başvurulduğu sırada ilgili mahkemenin önünde usulüne uygun açılmış bir davanın varlığı yeterli olmalıdır. Anayasa Mahkemesi"ne başvuru kararı alınmasından itibaren, başvuruyu yapan mahkemenin davayı geri bırakması veya sonuçlandırması, somut davanın sonucunu etkilemekle birlikte, Anayasaya aykırılık denetimiyle doğrudan ilgili değildir. Anayasa Mahkemesi"nin yapacağı denetim artık sadece bakılmakta olan davayı ilgilendiren bir denetim olmaktan çıkmakta, Anayasaya aykırılığı konusunda tereddüt oluşan kuralla ilgili nihai kararın verilmesi meselesine dönüşmektedir. İtiraz üzerine verilecek kararın amacı da, dava konusu somut olaydaki uyuşmazlığı gidermenin ötesinde, Anayasaya aykırı kuralları mevzuattan ayıklamak ve benzer uyuşmazlıklarda oluşabilecek Anayasaya aykırılık tereddütlerini gidermektir.
Nitekim Anayasa Mahkemesi bir çok kararında "bakılmakta olan dava" kavramını esnek yorumlamış, itiraz başvurusu yapıldıktan sonra davanın ortadan kalkmasını itirazın devamına engel görmemiştir. Mahkeme 18.12.1967 günlü E.1966/31 sayılı kararında, itiraz yolunun amacını, "belli bir dâvada Anayasa"ya uygun bir hukukî durumun gerçekleşmesinin sağlanması ile yetinilmesi değil, belkibelli bir dâva dolayısiyleAnayasa"ya aykırı olan bir hükmün ayıklanması ve böylece bütün hukuk düzeni bakımından Anayasa"ya uygun bir durumun gerçekleştirilmesinin sağlanması" olarak belirlemiştir.
İtiraz yolunun bu genel amacı dikkate alındığında, bir davaya bakan mahkemenin eş zamanlı olarak aynı kararla hem Anayasaya aykırı gördüğü kuralları uygulayarak davayı sonuçlandırması hem de Anayasa Mahkemesi"ne başvurması istisnai ve zorunlu durumlarda kabul edilebilmelidir. Esasen, davaya bakmakta olan mahkemenin beş aylık süre içerisinde Anayasa Mahkemesi"nin vereceği kararı beklemeden, önündeki davayı itiraz başvurusunu yaptığı sırada ya da daha sonra karara bağlaması arasında anayasallık denetimi açısından fark yoktur.
Somut olayda, hürriyeti tahdit gibi son derece önemli ve acil bir konuya bakan mahkeme, mahkumun infaz edilmekte olan cezasıyla (2 yıl 4 ay hapis) ilgili uyuşmazlığı itiraz konusu kuralları uygulamak suretiyle karara bağlamış, henüz infazına başlanmamış cezası (300 gün hapis) bakımından da uygulanacak kuralları Anayasa Mahkemesi"ne getirmiştir. İlgili mahkemenin, her halükarda, "belli bir dâva dolayısiyle" bu başvuruyu yaptığı açıktır. Mahkememizin de bu vesileyle "bütün hukuk düzeni bakımından Anayasa"ya uygun bir durumun gerçekleştirilmesi"ne yönelik olarak işin esasına bakması gerekirdi.
Bu gerekçelerle çoğunluk kararına katılmıyorum.
Üye Zühtü ARSLAN |