Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/161 Esas 2022/438 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/161
Karar No: 2022/438
Karar Tarihi: 14.06.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/161 Esas 2022/438 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/161 E.  ,  2022/438 K.

    "İçtihat Metni"



    Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 17. Ceza Dairesi


    Sanık ...'ın hırsızlık suçundan TCK'nın 142/1-b, 62 ve 51. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve ertelemeye ilişkin ... 13. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 03.02.2014 tarihli ve 621-63 sayılı hükmün, sanık ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 17. Ceza Dairesince 20.11.2018 tarih ve 15252-14748 sayı ile onanmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,
    Daire Üyesi...., delil yetersizliği sebebiyle sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 09.01.2019 tarih ve 130921 sayı ile;
    "...Sanığın atılı suçlamayı kabul etmemesi, suça konu eşyanın ele geçirilememesi, esasında var olduğuna dair dosya içerisinde bir fatura veya tespit de bulunmaması, sanık ile katılan arasında telefon mesajlarına da yansıyan husumet bulunması gözetildiğinde, soyut iddiadan ve her türlü şüpheden uzak delil bulunmayan olayda, benzer suçtan adli sicil kaydı da bulunmayan sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasına yasal imkan bulunmamaktadır." düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 18.02.2019 tarih, 802-1849 sayı ve oy çokluğu ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Katılan ... ’ın, eski erkek arkadaşı olan sanık ...’ın, ikametinden laptop ve fotoğraf makinesi çaldığı yönünde 16.04.2013 tarihinde müracaatta bulunması üzerine soruşturmaya başlanıldığı,
    Mesaj tespit tutanağına göre, katılanın kullanmış olduğu telefon incelendiğinde, sanık adına kayıtlı bulunan numaradan 15.04.2013 tarihinde saat 06.10’da “Gelmezsen gelme, ben evdeyim, evde bekleyeceğim aşkımı, hadi bakalım.” aynı gün saat 07.15’te “Terbiyesiz yavşak karı, beni nasıl sattın, seni şerefsiz seni.” şeklinde mesaj gönderildiğinin tespit edildiği,
    ... 7. Aile Mahkemesince 17.04.2013 tarih ve 174-177 sayı ile, tedbir isteyen .... 17.04.2013 tarihli talebine istinaden, 6284 sayılı Kanun’un 5. maddesi kapsamında, şiddet uygulayan ...’ın, şiddet mağduruna yönelik şiddet, tehdit, hakaret, aşağılama veya küçük düşürme amacına yönelik söz ve davranışlarda bulunmasının yasaklanması ile yaklaşmaması konusunda uyarılmasına karar verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan aşamalarda; sanığın eski erkek arkadaşı olduğunu, olay tarihinden altı ay kadar önce ayrıldıklarını, ancak irtibatlarının kopmadığını, zaman zaman görüşmeye devam ettiklerini, evinin yedek anahtarının sanıkta bulunduğunu, kapı kilidini sonradan değiştirmediğini, olay tarihinde sabah saat 06.00 sıralarında sanığın mesaj atarak evde beklediğini söylediğini, kendisinin de eve gelmeyeceği şeklinde cevap verdiğini, aynı gün evine gittiğinde kapıyı normal bir şekilde açtığını, kapıda herhangi bir zorlama izi bulunmadığını, evini kontrol ettiğinde Toshiba marka laptop ile Finepix marka fotoğraf makinesinin yerinde olmadığını gördüğünü, sanığı arayarak eşyasını geri getirmesini söylediğini, kendi aralarında konuştukları sırada sanığın laptopu ve fotoğraf makinesini aldığını kabul ettiği hâlde kolluk görevlilerince ifadesi alınırken suçu kabullenmediğini, olay sonrasında sanığın kendisine yönelik tehdit ve hakaret eylemlerinde de bulunduğunu beyan etmiştir.
    Sanık aşamalarda; katılanın kız arkadaşı olduğunu, bahse konu ikameti birlikte kiraladıklarını, haftada birkaç kez katılanın evinde kaldığını, kendisinde evin yedek anahtarının bulunduğunu, olay tarihinde sabah saatlerinde ikamete gittiğini, evde beklediğini belirterek katılana mesaj yazdığını, katılanın eve gelmeyeceğini söylemesi üzerine oradan ayrıldığını, iddia edildiği gibi laptop ve fotoğraf makinesini çalmadığını, katılanın ... yerine giderken bahse konu eşyasını yanında götürmekte olduğunu savunmuştur.
    Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ...’ın, eski kız arkadaşı olan katılanın evine, kendisinde bulunan yedek anahtar ile girerek laptop ve fotoğraf makinesi çaldığının iddia ve kabul edildiği olayda;
    Sanık ve katılanın bahse konu ikameti uzun bir süredir birlikte kullandıkları, olay tarihinden önce ayrılmalarına rağmen sanığın kendisinde bulunan yedek anahtar ile eve zaman zaman geldiği hususunun katılanın anlatımları ile sabit olduğu, mesaj tespit tutanağına göre de, olay tarihinde sabah saatlerinde sanığın ikamete gelerek evde beklediği yönünde katılana mesaj gönderdiği, sanığın, mesaj içeriklerinin doğru olduğu, katılanın evine gittiğini ancak hırsızlık yapmadığını savunduğu anlaşılmakla,
    Katılanın aşamalarda, sanığın ikametinden hırsızlık yaptığı ve kendi aralarında konuştukları sırada bu hususu itiraf ettiği şeklinde beyanı bulunmakla birlikte suça konu eşyanın sanık tarafından çalındığına ilişkin somut ve görgüye dayalı bir bilgisinin olmaması, laptop ve fotoğraf makinesinin sanıktan ele geçirilememesi karşısında, ceza mahkûmiyetinin her türlü şüpheden arınmış kesin ve inandırıcı delillere dayanması gerektiği cihetle, katılanın beyanlarından tek başına atılı suçun sanık tarafından işlendiği sonucuna varılamayacağı gibi sanığın suçsuz olduğunu ispat yükümlülüğü altında da bulunmadığı hususları gözetildiğinde, tüm aşamalarda atılı suçlamaları kabul etmeyip suça konu eşyayı çalmadığını savunan sanığın üzerine atılı hırsızlık suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay (Kapatılan) 17. Ceza Dairesinin 20.11.2018 tarihli ve 15252-14748 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- ... 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.02.2014 tarihli ve 621-63 sayılı hükmünün, atılı suçtan sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkûmiyetine hükmedilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 14.06.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

    Hemen Ara