Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/970 Esas 2014/1014 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2014/970
Karar No: 2014/1014

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/970 Esas 2014/1014 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 970

            KARAR NO : 2014 / 1014

            KARAR TR  : 17.11.2014

 

ÖZET : 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sorumluluk davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : A.Sigorta A.Ş.

Vekilleri        : Av. M.K. D.& Av. H.A. İ.

Davalı            : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili             : Av. U.K.       (İdari Yargıda)

 

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından sigortası yapılan Tan Oto Motorlu Araç ve Taş.Tic.Ltd.Şti.’nin maliki olduğu 06 DM 9006 plakalı aracın 19.11.2012 tarihinde, saat 18:35 sıralarında sürücü İ.A. sevk ve idaresinde Şanlıurfa İli, Viranşehir İlçesinde, E-90 caddesinden Şanlıurfa istikametine seyir halinde iken İlçe Emniyet Müdürlüğü karşısına geldiğinde sol şeritte bulunan Karayollarının yol çalışmasına ait bordür taşları ve kum birikintilerine aracının ön tampon ve alt kısımları ile çarpması sonucu tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, söz konusu kazanın oluşumunda herhangi bir aydınlatma ve yol çalışmasına ait uyarı levha ve işaretlemenin yapılmaması ve bozuk yol ile ilgili gerekli tedbirlerin alınmaması nedeniyle Karayolları Trafik Kanununu ihlal eden davalının % 100 oranında kusurlu olduğunu, meydana gelen kaza neticesinde sigortalı araçtaki hasarın 2.142,47 TL olduğunu, tespit edilen 2.142,47 TL hasar bedelinin 1.765,47 TL’lik kısmının ilgili servis Fırat Otomotive, 295.00 TL’lik kısmının ilgili servis Rs Radyatöre, 81,99 TL’lik kısmının ilgili servis Beken Otomotive 19.12.2012 tarihinde davacı şirket tarafından ödendiğini belirterek, davalının kusur nispetine isabet eden 2.142,47 TL tutarındaki rücuen tazminatın ödeme tarihi olan 19.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi: 17.06.2013 gün ve E:2013/320, 2013/257 sayılı kararı ile özetle; davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini belirterek, davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

            İş bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 23.10.2013 gün ve E:2013/15409, K:2013/14221 sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar vermiş, taraflarca karar düzeltme talebinde bulunulmaması üzerine karar kesinleşmiştir.

            Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

Şanlıurfa İdare Mahkemesi: 17.07.2014 gün ve E:2014/1657 sayılı kararı ile özetle; 2918 sayılı Kanunun 6099 sayılı Kanun ile değişik 110.maddesi hükmü gereği anılan kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargı yerinde görüleceğinden bahisle,2247 sayılı Kanun’un 19.maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Bahri AYDOĞAN, Nurdane Topuz, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu,idari yargı dosyasının mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,mülkiyeti Tan Oto Motorlu Araç ve Taş.Tic.Ltd.Şti.’ye ait olan 06 DM 9006 plakalı aracın 19.11.2012 tarihinde, sürücü İ. A. sevk ve idaresinde Şanlıurfa İli, Viranşehir İlçesinde, E-90 caddesinden Şanlıurfa istikametine seyir halinde iken İlçe Emniyet Müdürlüğü karşısına geldiğinde sol şeritte bulunan Karayollarının yol çalışmasına ait bordür taşları ve kum birikintilerine aracının ön tampon ve alt kısımları ile çarpması sonucu meydana geldiği belirtilen tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasında, söz konusu kazanın oluşumunda herhangi bir aydınlatma ve yol çalışmasına ait uyarı levha ve işaretlemenin yapılmaması ve bozuk yol ile ilgili gerekli tedbirlerin alınmaması nedeniyle Karayolları Trafik Kanununu ihlal eden davalının % 100 oranında kusurlu olduğu belirtilerek, meydana gelen kaza neticesinde sigortalı araçta oluşan ve davacı tarafından ödenen 2.142,47 TL tutarındaki hasar bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Şanlıurfa İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile, Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Şanlıurfa İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 17.06.2013 gün ve E:2013/320, 2013/257 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Bahri

AYDOĞAN

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

 

Hemen Ara