Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/969 Esas 2014/1013 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2014/969
Karar No: 2014/1013

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/969 Esas 2014/1013 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO    : 2014 / 969

          KARAR NO : 2014 / 1013

          KARAR TR  : 17.11.2014

ÖZET : Trafik kazası sonucu sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı      : Y. K. S. A.Ş.

Vekilleri    : Av.A. S., Av.Ç. K.

            Davalı       : Karayolları Genel Müdürlüğü

            Vekili          : Av. D. G. Ç.

 

O L A Y : Davacı şirket vekili, dava dilekçesinde; müvekkili Şirket tarafından kasko sigortası yapılan F:T.nin sevk ve idaresindeki 04 P 0060 plakalı aracın,   13.03.2013 günü 280-02 sayılı Devlet yolunun 22.450 kilometresinde(Tedaş Önü) Patnos"tan Erciş istikametine seyir halinde iken, yol üzerindeki 20x30 cm ebatlarında taş parçasına çarparak hasar gördüğünü;  söz konusu trafik kazasının oluşumunda; yolun yapım, onarım ve bakımından sorumlu olan davalının kusurlu olduğunu;  2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 47/1. maddesindeki "trafik güvenliği ile ilgili diğer kural, yasak ve yükümlülüklere uymamak" kusurunu ihlal ederek yolun bakımı ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmediğini;  olay yerinde düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında da yolun bakımından sorumlu davalının kusuru sonucu kazanın meydana geldiğinin ifade edildiğini; 6001 sayılı Yasada karayollarının emniyetle kullanılmalarını sağlayacak şekilde sürekli bakım altında bulundurmak, bakımını yaptırmak, onarmak, onarımını yaptırtmak, işletmek, işlettirmek, temizliğini yapmak, yaptırmak şeklinde öngörülen görevlerin davalı tarafça tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, kaza nedeniyle meydana gelen idari eylemden doğan söz konusu zararda hizmet kusuru bulunduğunu;  sigortalı araçta meydana gelen 5.157,00 TL tutarındaki hasarın, 22.04.2013 tarihinde müvekkili Şirketçe sigortalıya ödendiğini;  bu miktarın, hasardan sorumlu olan davalıdan 22.04.2013 tarihli mektupla talep edildiği halde bugüne kadar ödeme yapılmadığını ifade ederek;  fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı tutularak 5.157,00 TL alacağın, 22.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili  istemiyle 11.7.2013 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

ERZURUM 1.İDARE MAHKEMESİ:19.8.2013 gün ve E:2013/805, K:2013/837 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 1. maddesinde, Kanunun amacının Karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun Karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğunun belirtildiği;  öte yandan, 2918 sayılı Yasa"nın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa"nın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. / Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denildiği; Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, idare Mahkemesinin 2918 sayılı Yasa"nın 110. maddesinin 1. fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına vardığı, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin 08.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı, 08.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayı ve 28.05.2013 gün Ve E:2013/59, K:2013/68 sayılı aynı içerikli kararları ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanundan doğan, sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir” kararına vardığı; dosyanın incelenmesinden; davacı sigorta şirketi tarafından, kasko poliçeli sigortalısı 04 P 0060 plakalı aracın 13.03.2013 tarihinde Ağrı ili Patnos ilçesinden Van ili Erciş ilçesi istikametine seyir halinde iken meydana gelen kazada, davalı idareden, yolun gerekli bakım ve onarımını yapmayarak, kusuru bulunduğundan bahisle oluştuğu ileri sürülen 5.157,00.-TL maddi zararın 22.04.2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle görülmekte olan davanın açıldığının anlaşıldığı;  olayda, 2918 sayılı Yasa"nın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı verinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığı; nitekim, 01.08.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 01.07.2013 gün ve E: 2013/762 K2013/1083 sayılı kararının da aynı yönde bulunduğu gerekçesiyle, 2577 sayılı Kanun"un 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar Erzurum Bölge İdare Mahkemesinin 11.12.2013 tarih, E:2013/705, K:2013/644 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı şirket vekili bu kez, aynı istemle 7.10.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

VAN 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:21.1.2014 gün ve E:2013/391, K:2014/9 sayı ile, davanın davacı şirket tarafından kasko sigortası yapılan Fırat Türkan"ın kullandığı aracın yol üzerinde taş parçalarına çarparak hasar görmesi nedeniyle, kazaya yolun yapım onarım bakımından sorumlu olduğu iddiasıyla davalı kurumdan zararın tazmini talepli açılan dava olduğu; 6100 sayılı HMK’nun 3. maddesinin 1. fıkrası "Hertürlü idari ve eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminini ilişkin davalara Asliye Hukuk Mahkemesi bakar. İdarenin sorumluluğu dışında kalan sebeplerden doğan aynı tür zararların tazminine ilişkin davalarda dahi bu hüküm uygulanır." hükmünün Anayasa Mahkemesinin kararı ile iptal edilmiş olduğu, iptal sonucunda HMK 3. maddenin iptalinden önce Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış bulunan davaların Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümeyeceğinden, adli yargıda devam edeceği,  iptal kararının yürürlüğe girmesinin ardından ve mezkur konudaki davaların idari yargıda açılacağı;  Anayasa Mahkemesinin 2011/35 Esas 2012/23 Karar sayılı iptal kararının 16/02/2012 tarihinde karara çıkmış olduğu,  Mahkemelerinde görülen dava bu tarihten sonra açılmış olduğundan davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğinden, davada idare mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle; açılan davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar vermiştir.

Davacı vekilinin, olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi istemli dilekçesi, temyiz dilekçesi gibi algılanarak Yargıtay’a gönderilmiş; incelemeyi yapan Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 10.7.2014 gün ve E:2014/13590, K:2014/11066 sayı ile, temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermiş; davacı vekilinin, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi istemli ikinci dilekçesi üzerine dosya Mahkememize intikal ettirilmiştir.

Asliye Hukuk Mahkemesi kararı kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre,  adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme aykırı olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği; dosya içerisinde uyuşmazlığı çözmeye yeterli bilgi ve belgelerin olması nedeniyle İdari yargı dosyasının istenilmediği; idari yargı kararının kesinleşme durumunun ise UYAP üzerinden teyit edildiği ve sonuçta usule ilişkin başka bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak, (1)

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı sigorta şirketi tarafından, kasko poliçeli sigortalısı 04 P 0060 plakalı aracın, 13.03.2013 tarihinde Ağrı ili Patnos ilçesinden Van ili Erciş ilçesi istikametine seyir halinde iken meydana gelen kazada, davalı idareden, yolun gerekli bakım ve onarımını yapmayarak, kusuru bulunduğundan bahisle oluştuğu ileri sürülen 5.157,00.-TL maddi zararın 22.04.2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Van 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Van 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 21.1.2014 gün ve E:2013/391, K:2014/9 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde, Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

 

Hemen Ara