Esas No: 2018/585
Karar No: 2022/515
Karar Tarihi: 04.07.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/585 Esas 2022/515 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2018/585 E. , 2022/515 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi:Ağır Ceza
Sanıklar ... ve ... hakkında kasten öldürme suçuna azmettirmeden açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanıkların eylemlerinin kastın aşılması suretiyle ölüme neden olma suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanıkların lehe olan 765 sayılı TCK'nın 452/1, 59/1 ve 40. maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve mahsuba ilişkin ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 24.10.2013 tarihli ve 193-276 sayılı hükümlerin sanıklar müdafileri ve katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 02.02.2016 tarih, 5750-354 sayı ve oy çokluğu ile;
"...2) Oluşa, tüm dosya kapsamına, 1 nolu bentte yer verilen hususlara göre sanıkların fiil ve eylem birliği içinde tasarlayarak öldürmeye azmettirme suçundan ayrı ayrı cezalandırılmaları gerektiği nazara alınmadan yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hükümler kurularak eksik cezalar tayini,
Kabule göre ise;
3) 765 sayılı TCK'ya göre kurulan mahkûmiyet hükümlerinde aynı Yasa'nın 31 ve 33. maddelerinin tatbiki gerektiğinin gözetilmemesi,
4) Meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, suçun işleniş biçimi nazara alınmadan alt sınırdan cezalar belirlenmesi,
5) Sanık ...'nın 'Maktul beni dövüyordu' şeklindeki ifadesi üzerinde durularak hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerekip gerekmediğinin karar yerinde tartışılmaması," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiş,Daire Üyesi . ise; "Olay tarihi olan 12.11.2011 tarihinde maktul ...'ın kimlikleri belirsiz dört kişi tarafından dövülmesi sonucu kafatası kırığı, enseye vurulan darbeler sonucu beyin kanamasından öldürüldüğü, olay tarihinden önceleri, sanık ...'nin maktul ile evli iken sanık ... ile duygusal ilişki içinde olduğu, bir süre birlikte yaşadıkları, sanık ...'nın bu birliktelikten sonra maktule geri dönerek birlikte yaşadıkları, bu birliktelik sırasında da sanık ... ile ilişkisini sürdürdüğü, maktülün ölümünden sonra da çocuklarıyla birlikte sanık ... ile birlikte yaşamaya başladığı, birliktelik sırasında sanık ...'nın sanık ...'nın çocuklarına kötü davranması nedeniyle aralarında tartışma yaşandığı, maktulün ölümünden yaklaşık on iki yıl geçtikten sonra sanık ...'nın birlikte yaşadığı, sanık ...'yı tartışma sırasında kocanı öldürttüğüm gibi seni de öldürttürürüm dediği, sanık ... tarafından bu durum başlangıçta iddia ettiği, aşamalarda sanık ...'nın bu beyanından döndüğü, sanık ... ve ...'nın faili belli olmayan kişilerce dövülmesi sonucu ölümle sonuçlanan fiille azmettirdikleri iddiası karşısında sanıkların suçlamaları reddettikleri, sanıkların bu suçlamayı ve gerekse maktulü diğer sanıklarla birlikte öldürme suçunu işledikleri hususunda herhangi bir kabule yönelik beyanlarının bulunmadığı, tanıkların aşamalarda çelişen ifadelerin de bu sanıkların atılı suçu işlediklerine dair somut delil ile beyanlarının bulunmadığı, sanıkların suç tarihinde ve öncesi aralarındaki telefon görüşmelerinin 12 yıl sonra tesbit edilen beyanları arasındaki kısmi aykırılıklardan hareketle soyut iddiayı doğrular ve sanıkların mahkumiyetlerine yeterli delil bulunmadığından sanıklar . .t ve ...'nın beraatlerine dair hükmün onanmasına, sanıklar . ve ...'nın açıklanan nedenlerden dolayı beraatlerine karar verilmesi gerekirken beraate ilişkin hükmün onanmasına, mahkumiyete ilişkin hükmün ise bozulmasına karar verilmesi düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyorum." düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
... 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise 14.06.2017 tarih ve 169-220 sayı ile;"...Sanıkların müessir fiilde bulunmaya azmettirdikleri kişilerin -pek çok olayda adam öldürme fiilinin müessir fiil sonucu gerçekleştiğinin bilinmesi ve azmettirence de bilinmesi gerekmesi karşısında- anlaşma hududunu aşarak adam öldürme suçunu işlemeleri hâlinde 765 sayılı TCK'nın 64/2. maddesi delaletiyle 452. maddesinde ve 5237 sayılı TCK'nın 87/4. maddesinde hükme bağlanan suçu işlemiş olduklarının kabulü gerektiği anlaşılmakla sanıklar ... ve ... adı geçen suçtan dolayı sorumlu tutulmuşlardır." şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanıkların kastın aşılması suretiyle ölüme neden olma suçundan cezalandırılmalarına karar vermiştir.Direnme kararına konu bu hükümlerin de sanıklar müdafileri ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.07.2018 tarihli ve 47682 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.11.2018 tarih ve 3332-4860 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında kasten öldürme suçundan verilen beraat kararları temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup, direnme ve temyizin kapsamına göre inceleme sanıklar ... ve ... hakkında kastın aşılması suretiyle ölüme neden olma suçuna azmettirmeden verilen mahkûmiyet kararlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar ... ile ...’nın eylemlerinin, kastın aşılması suretiyle ölüme neden olma suçuna azmettirmeyi mi yoksa tasarlayarak öldürme suçuna azmettirmeyi mi oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de, müzakere sırasında Ceza Genel Kurulu Başkanınca sanıkların eylemlerinin sabit olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğinin belirtilmesi üzerine öncelikle bu husus ele alınmıştır.
İncelenen dosya kapsamından;12.11.2001 tarihli ihbar tutanağında; aynı tarihte saat 22.00 sıralarında ... Beldesi, . Mahallesi’nde büfe işlettiğini ve ... olduğunu bildiren bir şahsın, İstasyon İlköğretim Okulu karşısında 30 sayılı adreste ... ve ... ... isimli şahısların ikamet ettiği evde kavga meydana geldiğini ve adı geçen kişilerin bazı şahıslarca darbedildiklerini ihbar ettiğinin belirtildiği,12.11.2001 tarihli olay yeri tespit tutanağında; aynı tarihte saat 22.00 sıralarında ... isimli bir şahsın ... Beldesi, . Mahallesi, . Caddesi, . İlköğretim Okulu karşısındaki 30 sayılı yerde ikamet eden ... ve ... ...’nin bazı şahıslarca darbedildiklerini beyan etmesi üzerine olay yerine gidildiği, olayın tek katlı, müstakil, bahçeli bir evde meydana geldiği, olayda yaralandığı belirtilen ... ve ... ...’nin vatandaşlarca hastaneye götürüldüğü, şahısların kızları olan ... . ve ...’ın olay yerinde oldukları, mutfak balkonunun alt kısmında 5x10 cm ebadında, 70-75 cm uzunluğunda mavi bir çadırın olduğu, aynı yerde 5x10 cm ebadında 20-25 adet kırılmış odun parçalarının bulunduğu, evin mutfak kapısının açık olduğu, evin içerisinin herhangi bir kavga olayı ile dağıtılmış şekilde olmadığı, evin içerisinde herhangi bir arbede izine rastlanmadığı, evde ... isimli şahsa ait olduğu tespit edilen ceketin sol iç kısmında ... imzalı ve Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazılmış bir mektubun ele geçirildiği ifadelerine yer verildiği,... Devlet Hastanesince ... ... hakkında düzenlenen 12.11.2001 tarihli geçici raporda; muhtemelen darp sonucu acil servise müracaat eden hastanın yapılan muayenesinde genel durumunun iyi, şuurunun açık, oryante-koopere olduğu, sağ el üzerinde sıyrık bulunduğu, hastanın hayati tehlikesinin olmadığının belirtildiği,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 16.11.2001 tarihli raporda; ... ...’nin sağ el 3. parmak arka yüzde 0,5 cm kadar sıyrık, sol kalça dış alt kısımda 5x2 cm’lik ekimoz ile sol tibia dış yüz alt kısımda 3 cm’lik cilde ait sıyrık tespit edilmiş olup darba bağlı arızasının hayatını tehlikeye düşürmediği, 2 gün mutat iştigaline engel teşkil edeceğinin bildirildiği,... Devlet Hastanesince ... hakkında düzenlenen 12.11.2001 tarihli geçici raporda; muhtemelen darp sonucu acil servise müracaat eden hastanın genel durumunun kötü, şuurunun kapalı, oryantasyon ve kooperasyonunun olmadığı, solunumunun apneik, pupiller dilate olduğu, ışık refleksinin olmadığı, epistaksizi ve nazofarenkste kanamasının bulunduğu, her iki tarafta olmak üzere temporal bölümden başlayan ve oksipital bölgeyi içine alan hematom olduğu, hastanın entübe edildiği, çekilen tomografide oksipital ve temporal kemikte multiple fraktür saptandığı, bu hâliyle hayati tehlikesinin bulunduğunun belirtildiği,16.11.2001 tarihli ölü muayene ve otopsi zaptında; tedavi gördüğü hastanede 15.11.2001 tarihinde öldüğü anlaşılan 168 cm boyunda, yaklaşık 70 kg ağırlığında, 40 yaşlarındaki ...’ın cesedi üzerinde yapılan harici muayenede, alın sağ kısımda 5 cm kadar çaplı bir alanda küçük, çok sayıda aralarında sağlam bölgeler bulunan irili ufaklı ekimoz alanları, her iki göz kapaklarında lacivert mor rengini almış ekimoz görüldüğü, üst kapaktaki ekimozun daha yaygın olduğu, üst dudak sağ ve sol kısımda ekimoz ve şişlik, dudak sol bileşimde dışa doğru 2x0,5 cm kadar ekimoz ve sıyrık olduğu, başın oksipital bölgesinde yaygın sağ tarafta pariyatele kadar devam eden iki el ayası kadar büyüklükte sıyrıklı ekimoz alanı ve cilt altında hematom, yine sol diz kapağında 2 adet 1x1,5 cm kadar sıyrıklı ekimoz, sol memenin iç kısmından aşağıya doğru 10 cm kadar devam eden en geniş yeri 1 cm kadar olan sıyrıklı ekimoz olduğu, başkaca darba bağlı ekimoz veya yara izi görülmediği; saçlı deri kaldırıldığında başın sap pariyatel bölgesinde ve oksipital bölgede 1 cm kalınlığa ulaşmış, kafa kubbesini tamamen sarar vaziyette sefalhematom görüldüğü, bu hematomun önde göz kapaklarına, yanlarda kulak kepçelerine ve arkada enseye kadar ulaştığı, kafatası kemiklerinde sağ temporal arka kısımdan başlayıp arkaya doğru oksipitale devam eden kırık hattı bulunduğu, beyin dokusunu üst kısımdan tamamen sarar vaziyette en kalın yeri 0,5 cm kadar olan subdural hematom görüldüğü, subdural hematomun yer yer kafa kaidesine doğru ulaştığı, kafa kaide kemiklerinde kırık görülmediği, kafatasındaki kırığın oksipital sol kısımda odaklandığı ve kırık hattın buradan kafanın sağ kısmına doğru uzandığı, temporal bölgeye kadar devam ettiğinin görüldüğü; ölümün, küt kafatası travması, kafatası kırığı sonucu gelişen beyin kanamasından kaynaklandığı, kafaya arkadan ve ön sağ kısımdan travma tatbik edilmiş olduğu ancak ölümün ense kısmına vaki darbe veya aynı noktaya vaki darbeler sonucu meydana gelen kafatası kırığı ve beyin kanaması sonucu meydana gelmiş olduğu, alın sağ kısımdaki ekimoz bölgesinin öldürücü nitelikte olmadığı kanaatinin bildirildiği 01.04.2002 tarihli tutanakta; ...’ın şikâyeti üzerine yapılan araştırmada, ... ...’nin hâlen . ... Kalıcı Konutları, .numaralı adreste ikamet ettiği, bu adrese ... isimli şahsın sürekli gidip geldiği, bu adreste ... ... ile yaşadığının tespit edildiği, 01.04.2002 tarihinde saat 11.00 sıralarında adrese gelindiğinde ...’in ... lakaplı ...’nın bu adresten çıktığı ve evin kapı ziline basıldığında ... ...’nin evde olduğunun görüldüğü, sorulduğunda şahısların kardeş olduklarını beyan ettikleri, aynı adreste misafir olaran bulunan ... .’e sorulduğunda kendisinin de her iki şahsı kardeş olarak bildiğini ifade ettiğinin belirtildiği,
11.05.2013 tarihli tutanakta; olay tarihinde ... ...'nin . numaralı telefonu kullandığı tespit edilmesi üzerine bu telefonun dökümü istenmiş ve yapılan incelemede, ... ...'nin ... isimli şahıs adını kayıtlı . numara ile olaydan önce ve sonra konuşma kayıtlarının olduğu ve yine ... . adına kayıtlı ., .ve . numaralı telefonlar ile olay öncesi ve sonrasında görüşme kaydının olduğu; bu telefonlardan . numaralı telefonu olay tarihinde ... ..., . numaralı telefonu ... . ve . numaralı telefonu ...'nın kullandığı; maktul ...'ın kullandığı . numaralı telefonun dökümü incelendiğinde bu telefonla olay öncesi en son 25.10.2001 günü görüşme yapıldığı ve bu tarihten sonra 19.11.2001 günü tekrar açıldığı ve bu numaranın takıldığı telefonun . numarasının değiştiği, ... ...'nin alınan beyanlarında olay esnasında kocasının yerde yatar vaziyette görmesi üzerine kocasının yanına geldiğinde arkasından gelen bir şahsın başına sert bir cisim ile vurduğunu ve bayıldığını, gözünü hastanede açtığını beyan etttiği ancak kendisinin baygın olduğunu söylediği saat olan 22.03’te ... ... adına kayıtlı olan ve ...'nın kullandığı .numaralı telefon ile 43 ... görüşmesinin olduğu, ... ...'nin alınan beyanlarında başına sert bir cisim ile vurulduğunu beyan etmiş ancak bu bayanla ilgili olarak olay günü alınan doktor raporunda ve daha sonra Adli Tıp Kurumundan alınan raporlarda başında darp cebir izinin olmadığı, Adli Tıp Kurumundan 16.11.2001 günü alınan raporda sağ el üçüncü parmak arka yüzünde 0,5 cm kadar sıyrık, sol kalça dış alt kısımda 5x2 cm’lik ekimoz ve sol tibia dış yüz kısımda 3 cm'lik cilde ait sıyrık olduğu, başında herhangi bir darp cebir olmadığı, olay günü alınan raporunda yalnızca sağ el üçüncü parmağında sıyrık izinin olduğunun belirtildiği, ... ...'nin daha sonraki alınan beyanında ... ..., ..., ... ... ve ... isimli şahıslarla olay öncesi ve sonrası telefonla hiç görüşmediğini beyan ettiğinin bildirildiği, HTS kayıtlarına göre; sanık ... ile inceleme dışı sanık ... arasında 12.11.2001 tarihinde saat 11.06.36’da 51 ..., 22.03.21’de 43 saniyelik görüşme yapıldığı, 13.11.2001 tarihinde ise aralarında 3 kez daha görüşme yapıldığı, sanık ... ile tanık ... ... arasında 12.11.2001 tarihinde saat 22.45.46’da 62 ..., 23.00.26’da 43 ..., 23.25.02’de 23 saniyelik 3 defa görüşme yapıldığı, 13.11.2001 tarihinde sanık ... ile inceleme dışı sanık ... arasında saat 02.53.49’da 15 saniyelik görüşme yapıldığı,
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.06.1997 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşen 10.06.1997 tarihli ve 27-19 sayılı kararına göre; davacı. ... ile davalı ...’ın TMK’nın 134/3. maddesi gereğince şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocuklar 1988 doğumlu ... ... ile 1991 doğumlu ...’ın velayet hakkının davalı ...’a tevdi edilmesine karar verildiği, Anlaşılmaktadır.Katılan ... (...) .Savcılıkta 16.11.2001 tarihinde; “Müteveffa ... benim baba bir anne ayrı ağabeyim olur. Ağabeyim ... hatırladığım kadarıyla bundan 16-17 sene kadar öncesi ... ... isimli bir bayanla resmî nikâhlı olarak evlilik yapmıştı ve bu evliliklerinden hâlen hayatta olan 14-15 yaşlarında ... ve 11-12 yaşlarında ... isminde iki kız çocukları dünyaya gelmişti. Bu arada hatırladığım kadarıyla doğan iki çocukları bir süre sonra ecelleri ile vefat etmişlerdi. Ağabeyim ... öğrencilik yıllarında ... ile evlenmişti. Bilahare yüksek tahsilini tamamlayıp Milli Eğitim Bakanlığı kadrosunda matematik öğretmenliği yapmaya başlamıştı ve yaklaşık 10 yıldır öğretmendi. Başlangıçta değişik yerlerde görevler yapmıştı. Bilahare hatırladığım kadarıyla bundan 3-3,5 sene öncesi ...’e tayini çıkmıştı. Eşi ve çocukları ile birlikte ...’te ... beldesinde bir evde oturuyorlardı. Kendisi ...’te ...’deki bir lisede matematik öğretmenliği yapıyordu. Bilahare 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen depremde ...’deki evleri yıkılmıştı ve aynı beldedeki başka bir evde yaşamaya başlamışlardı. Bu arada hatırladığım kadarıyla bundan bir sene kadar öncesi ağabeyim ... şiddetli geçimsizlik sebebiyle mahkeme kararı ile eşi ...’dan boşanmıştı ve bunun üzerine ağabeyim ... çocukları ... ve ...’ü ...’e bizim yanımıza getirmişti. Boşandığı eşi ...’nın da ..., ... ilçesi ... köyünde oturan anne ve babasının yanına sığındığını duymuştum. Bilahare ağabeyim ... boşanma olayından yaklaşık 1,5 ay kadar sonrası ... ...’den ... isimli bir bayanla resmî nikâhlı olarak evlendi ve nikâhtan sonra karısı ...’yü ...’e götürmüştü. ...’te öğretmenlik yaptığı için karısını da yanına götürmüştü ve ... ile yaklaşık 6 ay kadar karı koca hayatı yaşadılar ve daha sonra ağabeyim ... ...’nün sara hatası oluşu nedeniyle sık sık bayılması nedeniyle ve çocukları ... ve ...’ün bakmadığını gerekçe göstererek ... aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemelerinden birine boşanma davası açmıştı. Dosya numarasını bilmiyorum bunun üzerine ... ...’e babasının evine ... ve bilahare ağabeyim ... ilk karısı ... ile barıştı ve onunla birlikte yeniden bir araya gelerek çocukları ... ve ...’le beraber ... İstasyon Mahallesi, Mithatpaşa Caddesi No: 29’daki evde yaşamaya başladılar. Hatırladığım kadarıyla yaklaşık bir seneye yakın süreden beri birlikte yaşıyorlardı. Ben de birkaç kez ziyaretlerine gelmiştim ancak ağabeyim ... ile ilk karısı ... arasında gözlemlediğim kadarıya yine soğukluk vardı, geçimsizlik vardı. Zaten anladığım kadarıyla çocukları için bir araya gelmişlerdi. Beraberliklerinin nedeni bu olsa gerek. Bu arada bundan altı ay kadar öncesi aldığım duyumlara göre yengem ... ...’nin kardeşleri erkek kardeşi vardır. ... ve ...’i tanıyorum ancak diğer kardeşlerini tanımıyorum. Yanlış anlaşıldı ismini hatırlıyamıyorum. ...’nın kardeşlerinin ağabeyim ...’yi birlikte dövdüklerini duymuştum. Ağabeyim ...’yi bu bahsettiğim darp olayını olay tarihinde ... Jandarma Karakoluna bildirilmişti ve bu olayla ilgili tahkikat yapıldığını duymuştum ancak tahkikatın sonucu hakkında bir bilgim yoktur. Daha doğrusu ağabeyim ...’nin kendisini dövenler hakkında şikâyetinden vazgeçtiğini duymuştum. Bilahare 13.11.2001 günü hostes olarak çalıştığım . Turizm Seyahat Firmasına ait otobüs ile Bolu Abant Tesisleri’ne saat 01.00 sularında varıp mola vermiştik. Aradan 3-5 dakika geçmeden cep telefonum çaldı beni arayan yengem ...’nın kardeşi ... idi. Telefonda ağabeyim ...’nin kriz geçirdiğini ağır yaralı ve hasta olduğunu ve hemen gelmemi söyledi. Ancak ben söylediklerine pek inanmadım ve beni bilahare yengem ... aradı ve o da telefonda ağabeyim ...’nin durumunun çok ağır olduğunu, ölmek üzere olduğunu söyledi ve telefonu kapattı. Ben yukarıda belirttiğim gibi altı ay kadar öncesi yengem ...’nın kardeşlerinin ağabeyimi dövdüklerini duyduğumdan ağabeyimi yine yengem ...’nın kardeşlerinin ya da yengem ...’nın kendisinin dövmüş olabileceğinden kuşkulandım ve beni de tongaya düşürmek mi istiyorlar beni de dövmek için mi çağırıyorlar diye bir kuşkuya kapıldım ve bilahare durumu yani ağabeyimin durumunu kesin olarak öğrenmek için ... ...’e dönmeye karar verdim ve bu düşüncemi otobüsteki şoförler ... . ve ...’e anlattım. Ve bilahare durumu kesinliğe kavuşturmak için verdiğim cep telefon numarasından ... ., ... .yi aradı ve ... ...’ya olayın darp olayı olduğunu söylemiş bilahare ... de ...’le görüştü, ... ona da olayın darp olayı olduğunu ve tanımadıkları dört kişinin ağabeyim ...’yi döverek darbettiklerini söylemiş ve bunun üzerine ben ...’daki müdürümüz . Bey’i telefonla arayıp izin istedim ve bilahare ...’dan ... istikametine seyir eden .’e ait bir otobüse binip gece saat 03.30 sularında ...’e vardım. Ben otobüsle yolda ...’e doğru gelirken cep telefonumdan ...’i aradım ve beni almalarını istedim. O da beni arabası ile saat 03.30 sularında ... Tem otoyolu kavşağında aldı ve bilahare direkt hastaneye gittik ağabeyimin ... Devlet Hastanesinde müşahede bölümünde baygın olarak yattığını gördüm ve görebildiğim kadarıyla yüzü ve gözü mor hâlde idi ve dili de dişlerinin arasında sıkışmış pozisyonda, koma hâlinde idi. Bu nedenle kendisi ile konuşma imkânım olmadı. O günden beri hastanede tedavisi ile ilgileniyordum. Bu arada ben olayın mahiyetini ...’ten sorduğumda ... bana 12.11.2001 günü akşam saat 19.30 sularında ağabeyim ..., yengem ... ve çocukları ... ve ...’ün kendilerine ait eve oturmaya geldiklerini ki ağabeyim ...’nin evi ile ...’nin evi birbirine 500 metre mesafededir aynı semttedir ve bilahare hep birlikte evlerinin yakınındaki bir asker eğlencesine gittikleri ve bilahare ağabiyemi ...’nin eve dönmek istediğini eğlenceden sıkıldığını belirttiğini ve daha sonrada ...’i asker eğlencesi yapılan yerde bırakıp ağabeyim ..., yengem ... ve kızları ...’le birlikte ...’in ısrarı üzerine ...’in evine döndüklerini ve orada saat 21.30’a kadar oturduktan sonra kendi evlerine döndüklerini bana anlatmıştı. Ayrıca ... ablası ...’dan yanlış oldu kız kardeşi ...’dan ağabem ...’nin ... ve ... ile birlikte eve döndükten sonra kapının önünde balta ile odun kırmaya başladığını ve bu sırada tanımadıkları dört kişinin ağabeyim ...’nin yanına geldiklerine ve o sırada ... ve ...’ün de ağabeyimin yanından ayrıldıklarını ancak bu dört kişi gelince ağabemin ... ve ...’e eve girmelerini söylediğini ve bunun üzerine ... ve ...’ün eve girdiklerine ve daha sonra da bu dört şahsın ağabeyime saldırdıklarını ve bu arada ...’nın kızı ...’ü ‘Git olayı dayınlara söyle haber ver’ diye evin arka kapısından yanlış oldu giriş kapısından gönderdiğini ve bu sırada ...’ün saldırganlardan birinin elindeki tabancasının kabzası ile ağabeyimin kafasına vurduğunu gördüğünü ve daha sonra da ...’ün olayı kendilerine haber vermesi üzerine karısı Hüsniye ile birlikte olay yerine gittiklerini ve olay yerinde Jandarma ile karşılaştıklarını bana anlattı. Bu arada ben olayın nasıl meydana geldiğini yengem ...’dan sordum. ... bana olay günü geceleyin saat 21.30 sularında ağabeyim ... ve yeğenim ... ile birlikte ...’nin evinden kendi evlerine döndüklerini ve ağabeyimin evin arka tarafında balta ile odun kırmaya koyulduğunu ve kendisinin de kızı ...’le birlikte ağabeyime yardım ettiklerini ve bilahare gece saat 22.00-22.30 sularında tanımadığı dört şahsın ağabeyimin yanına geldiklerine ve bilahare ağabeyimini kendisine ve ...’e eve girmelerini söylediği ve kendisinin ve kızı ...’ün de bunun üzerine eve girdiğini ve daha sonra kızı ...’ü dayısı ...’i çağırması için ...’in evine gönderdiği ve bilahare ...’ün evin ön tarafındaki giriş kapısından dışarı çıkıp bu sırada arka tarafta dolanıp şahıslara görülmeden olayı izlediğini ve bu sırada ...’ün bu şahıslardan birisinin elindeki tabancanın kabzesi ile ağabeyimin kafasına vurduğunu gördüğünü ve ...’ün gördüklerini kendisine bu şekilde anlattığını ancak kendisinin ağabemin dövülmesi olayını görmediğini, gelen saldırganlardan birinin eve girip arkasından ağzını kapattığını ve daha sonra da bu saldırgan şahısların ensesine vurup bayılttığını ve bu nedenle olayı göremediğini ve kendisini odunların altında bulduğunu ve daha doğrusu kendine gelip ayıldığında üzerinde odunlar bulunduğunu ve ağabeyimi de hastanede gördüğünü bana anlatmıştı. Ağabeyimi kim ya da kimlerin öldürdüğünü kesin olarak bilemiyorum. Bu arada duyduğuma göre ... gidip olayı dayısı ...’e haber verince ... de durumu telefonla ... Jandarma Karakoluna bildirmiş ve bilahare jandarma yetkilileri olay yerine gitmişler ve ...’in evi ağabeyimin evine çok yakın olduğu hâlde her nedense sebebini bilmem ... ve karısı jandarmadan sonra olay yerine intikal etmişler ve ağabeyimi dövenler dövdükten sonra üzerine odunları yığmışlar ve bu nedenle jandarmalar önce ağabemi bulamamışlar ve bilahare ... karısı ve oğlu . olay yerine gelince evde arama yaparlarken duvarda ağabemin ceketini görmüşler ve Karakol komutanının talimatı üzerine . ağameyimin ceketinin ceplerini kontrol ederken bu sırada bir tehdit mektubu bulmuşlar ve yanlış oldu ağabeyim kendisinin tehdit altında olduğunu ve başına bir ... gelirse sorumlusunun ikinci karısı ... ve ...’nün babası ... ve ...’nün halası olduğunu yazmış ve bu mektubunu .ağabeyimin cebinde bulmuş. Ağabeyim bana da bundan 3-4 ay öncesi .’da bir dersanede çalışırken Bolu Kaynaşlı tesislerinde otobüsle mola verdiğim sırada ziyarete gelip bana ikinci karısı ... ve ...’nün babası ... ve ...’nün halasından tehditler aldığını ve başına bir ... gelirse sorumlularının bu kişiler olduğunu söylemiş idi, hatta bu duygu ve düşüncelerini dile getirdiği adeta vasiyetname şeklindeki kendi el yazısı ile yazdığı bir mektubunu da bana vermişti. Bu mektup hâlen elimdedir gerekirse ileride ibraz edeceğim. Ağabeyim ...’deki bir lisede matematik öğretmeni olarak görev yaparken yaklaşık 6 ay öncesi istifa edip ayrılmıştı ve bir süre sonra özel bir dersanede çalıştı. Daha sonra ... Töre Bilim Dershanesinde çalışmaya başlamıştı. Olay tarihinden bir ay öncesinden bu yana ...’daki dershanede çalışıyordu. Haftanın 3 gününde ders olmadığı için bu 3 günü evinde geçiriyordu. Bu şekilde aile yaşantısını sürdürmeye çalışıyordu. Yengemin anlattığına göre de olay gecesi ertesi günü ...’ya göreve gideceği için hazırlık olsun maksadıyla o gece odun kırmaya koyulmuştu. Yengem ... bu şekilde bana anlatmıştı. Bu arada yengem ...’dan duyduğuma göre 12.11.2001 tarihinden ağabeyimin dövülmesi olayından yaklaşık 4 gün öncesi ağabeyimin ...’da bulunduğu bir sırada gece saat 0.30 sularında tanımadığı 4 erkek şahsın eve geldiklerini ve kapıya çıktığında ne istediklerini sorduğunda ...’ı sorduklarını ve kendisinin de bu şahıslara ‘Ben ... ile birlikte oturmuyorum. Biz beraber değiliz. Ayrı yaşıyoruz, ... hâlen nerede kalır ben bilmiyorum’ diye söylediğini ve daha sonra endişelenip ağabeyi ...’in evine giderek geceyi orada geçirdiğini ve çocuklarını da beraberinden götürdüğünü, ağabeyi ...’in de kendisine ‘Karakola git durumu ihbar et, evini gözetim altına alsınlar’ diye tembih ettiğini ve bunun üzerine ertesi gün ... Jandarma Karakoluna gidip durumu şifahen bildirdiğini ve karakol yetkililerinin de kendisine ‘Bir daha gelip kocanı ararlarsa bizi haberdar edersin, o zaman gelip yakalarız’ diye tembihte bulunduklarını bana anlatmıştı. Ben ağabeyimin ağır derecede dövüldüğü olay gecesinde yengem ...’nın olaydan hemen hemen hiç yara bere almadan kurtulmuş olması karşısında ve yengemin bu kadar ilgisiz oluşu karşısında olayda yengem ...’nın parmağı olduğundan şüpheleniyorum. Yengem ...’nın yabancı bir erkekle kaçamak ilişkisi olduğunu dedikodu olarak duymuştum. Ancak bu şahsın ismini bilmiyorum, kim olduğunu da bilmem. Bu arada ağabeyimin ikinci karısı ... ve ...’nün soyadını bilmediğim babası ..., ..., ... ilçesi, Gökçeköy’de oturmaktadır. ...’nün halası, ...’nün ağabeyim ile evlenmesinde etkin rol oynamıştı, aracı olmuştu ve ağabeyim ... aleyhine boşanma davası açtıktan sonra ...’ye halası sahip çıkmıştı. ... hâlen babası ...’in yanında kalmaktadır. Halası ise ... şehir merkezinde oturur. Ancak açık kimlik ve adresini bilmiyorum. ...’nün halası varlıklı bir kişidir. Ben daha ziyade ...’nün halasının kiralık katiller tutmak suretiyle ağabeyimi öldürttüğünü zannediyorum. Ondan şüpheleniyorum.”,
Savcılıkta 24.01.2002 tarihinde; “24.01.2002 tarihli dilekçe ve altındaki imza bana aittir. Dilekçemde kısaca belirttiğim olay ...’nde meydana gelmiştir ve abim ... 15.11.2001 tarihinde ...’nde öldürülmüştür. Ben bu olayla ilgili olarak ... Cumhuriyet Savcılığında ayrıntılı ifade vermiştim, o ifademde bir değişiklik yoktur. Ancak ben oradaki ifademde şüpheli şahıslar arasında belirttiğim ... ... köyünden Arif’in ... lakaplı şahısla abimin nikâhsız eşi ... ...’nin şu an aynı evde birlikte yaşadıklarını öğrendim. Ölümün üzerinden daha birkaç ay geçmeden bu evlilik benim şüphelerimi daha da artırdı. Bu sebeple abim ...’yi .’in ... lakaplı şahıs ve tuttuğu adamları tarafından öldürüldüğünü inanıyorum. Bu olayda abimin nikâhsız eşi ... ...’nin de parmağı olduğu inancındayım. Bir ayrıntı ile şimdi hatırladım abimin dövüldüğü gün ... ... eve girdiğinde abimin müşterek çocukları 11 yaşındaki ...’ü dayısı ...’ye gönderiyor, kendisi evde kalıyor ancak çocuk hemen gitmiyor dışarıya çıktığında babasının dövüldüğünü görüyor ve daha sonra da gidip dayısına haber veriyor. Dayısı olay yerine geldiğinde bu şahıslar olay yerinden ayrılmış oluyor. Burada yengemin şüpheli listesine sokan durum daha içeriye girdiğinde dışarıya hiç çıkmadan ağabeyimin dövüldüğünü bilmesi ve haber vermesi için çocuğu dışarıya çıkmadığına göre abimin dövüldüğünü nereden biliyor. Bu durum ... ... ile diğer şahısların anlaştığını gösteriyor. Yine ... ... balkondan dışarıya çıktığından bu şahısların diğer taraftan dolaşıp eve girdiklerini ve kendisine arkadan ensesine vurarak bayılttıklarını söylüyor, hâlbuki yapılan doktor muayenesinde vücudunda herhangi bir darp ve cebir izinin olmadığını hatırlıyorum. Ben de baktığımda vurulduğunu söyledi yerde herhangi bir iz görmedim. Bir başka şüpheli olay da yine abim ile ...’nın büyük kızı ...’in o gün düğünde bırakıyorlar hâlbuki ben çok iyi biliyorum ki ...’i tek başına bir yerde bırakmazlar o gün neden düğünde bıraktılar bunu da merak ediyorum. Zira ... yanlarında olsa idi bu şahısların kim olduğunu bilirdi. Olaya müdahale ederdi, düşünün ki bir insanın kocası öldüresiye dövülüyor ama karısı hiç müdahale etmiyor ve hiçbir şey olmuyor. Yukarıda belirttiğim bu hususlar yengemi ve ...’yı şüpheliler listesinin ilk sırasına koymaktadır. Yine abimin Gökçe köyünden resmî nikâhlı karısının akrabaları tarafından tehdit edildiğini yengem ve ... biliyorlardı bunu bildikleri için kendilerinden kimsenin şüphelenmeyeceğini düşünerek abimi öldürdüklerine inanıyorum.”,Mahkemede; “Ben olay tarihinden sonra da sıcağı sıcağına ifademi Cumhuriyet Savcısına vermiştim, o ifadelerimi aynen tekrar ediyorum. Savunmasını aldığınız sanıklar doğruyu söylemiyor. Benim ağabeyim olan ..., eşi olan sanık ...'dan ...'nın kendisini ... ile aldatmasını öğrenmesinden sonra boşandı. Hatta ben o tarihte ağabeyim ...'nin yanında kalıyordum. ...'nın ... ile kendisini aldattığını öğrendim ve bunu ağabeyime söyledim. Her ne kadar ... ifadesinde eskiden aralarında bir şey olmadığını söylüyorsa da 1994-1995 yıllarında bordo bir arabası vardı. ... ile birlikte gelip giderlerdi. Ağabeyim öldükten sonra ben ...'yla ...'nın evlendiğini öğrendim. Olay tarihinde otobüste çalıştığım için ...'dan ...'a giderken . yakınlarında bana haber verildi, indim ve ...'e geldiğimde otobanda beni şu anda huzurda bulunan kişi (sanık ...'u göstererek) beni aldı. Ben hastanede yengem ...'ya geldim, kendisinde hiç yara izi yoktu, öğrendiğim kadarıyla perdenin arkasından ağabeyimin dövülmesini seyretmiş. Huzurdaki sanıklar hakkında davacıyım. ... ve ... tutuklanınca yeğenim ... bana tehdit içeren telefonlar açmaya başladı. Ayrıca ...'nın da baskı yaptırdığını söyledi. Ben ...'nın ağabeyim ...'yi sadece ... ile değil başkalarıyla da aldattığına da şahittim. Ağabeyim boşandıktan sonra ailesi ...'ya sahip çıkmadığı için ...'nın çocuklarla temasa geçerek ve çocukların kendisini istemesinden sonra tekrar ağabeyimin yanına gelmesini razı etti. Suç tarihinde ağabeyim ...'da çalışıyordu, ... ise ... ile beraber olmak için ...'den taşınmayı kabul etmedi. Ben sanıklardan ... ve ...'dan şikâyetçiyim, diğer sanıklardan ...'u beni olay günü aldığından dolayı tanıyorum, diğer üçünü tanımıyorum, diğer dört sanıktan şikâyetçi değilim, davaya katılmak istiyorum. Çocukların velayeti ağabeyimdeydi ancak ... çocukların velayetini almak için ağabeyime baskı yapıyordu. Ağabeyim bana deprem sonrasında bir mektup bıraktı, ben bu mektubu okumadan savcıya verdiğimi bana söylediler, zira ben bu mektubu ne yaptığımı hatırlamıyorum.”, dosyada bulunan ilgili makama diye yazılmış dilekçeler gösterilerek sorulduğunda; “Hangisini bana verdiğini hatırlamıyorum, ancak deprem zamanında vermişti. Ancak çocuklarının velayetiyle ilgili bir şey söylemedi. Ayrıca ...'dan sonra boşandığı eşi ...'nün yakınları tarafından tehdit edildiğine dair bir şey söylemedi. Hatırladığım kadarıyla ben küçükken ağabeyim ... ile ...'nın köyü olan ... köyünde tanışmışlar, ağabeyim oraya halamın kızını görmek için gitmişti. Biz esas Göl köylüyüz ancak ağabeyim, ...'yı çok seviyordu, kendisiyle üniversitede okurken evlendi. Neden çok sık ... değiştirdiğini bilmiyorum, sanırım sıkılıyordu, kendisinin başka kadınla ilişkisi olduğuna şahit olmadığım gibi içkisi ve hiçbir kötü alışkanlığı yoktu. Ben ağabeyimin boşandığı eşinin tehdidi ile ilgili hazırlıktaki ifademi vermedim, hatırlamıyorum. Ayrıca ağabeyimi aldatan kişinin ... olduğunu da savcıya söylemiştim, neden yazılmamış bilmiyorum. Benim 16 Kasım 2001 tarihli ifademde savcının sorusu üzerine kastettiğim ve bilahare vereceğimi söyledim mektup şu anda bende yoktur.”Mağdur ... Kollukta 27.11.2001 tarihinde; “Olay günü yani 12.11.2001 tarihinde saat 20.30 sıraları ... beldesi, İstasyon Mahallesi'nde bulunan asker eğlencesine gitmiştim. Tahmini benden bir saat kadar sonra babam, annem ve ... geldiler. Yanlarında dayımın eşi olan Hüsniye ... de bulunuyordu. Burada fazla durmadan tekrar eve döndüler. Ben eğlence yerinden ayrılmamıştım. Saat 22.00 sıraları kız kardeşim olan ... benim bulunduğum eğlence yerine gelerek bana ‘Babamla annemi dövdüler hemen Jandarmaya haber verin’ dedi. Ben de bunun üzerine o anki telaşla hemen evimize koşmaya başladım. Eve geldiğimde evin hemen hemen bütün odalarına ait ışıkların yandığını ve kapıların açık olduğunu gördüm. Bunun üzerine çevreden gelenler olmuştu. Bu esnada bana yardımcı olmak isteyenlerin arasında bulunan dayım ...’nin kızı olan Gülhan ... biz babam ve annemi göremeyince evin içerisini gezmek ve onları bulmak için koşarak eve girdi. Ancak içeriden çıkmayınca ben de hemen tekrar şenlik yerine koşarak orada bulunanlardan yardım istedim. Bunun üzerine herkes yardım için olay yerine koştular. Ben de kendileri ile birlikte koşmaya başladım. Eve geldiğimizde hemen annem ve babamı aramaya başladık. Gelen şahıslar evin mutfak balkonun alt kısmında bulunan odunların yığılmış olduğunu görünce hemen odunların yanına doğru gittiler. Ben de bu esnada balkona çıkmıştım. Burada babamın yüzüstü yattığını ve sadece kafasının açıkta olduğunu gördüm. Şahıslar hemen babamı bulunduğu yerden çıkartarak bir araca bindirmek üzere hareket ettiler. Daha sonra bir şahsın ‘Burada bir kadın var yatıyor’ diye bağırması üzerine ben de o esnada kendimden geçmiş bir vaziyette baygın bir hâl almışım. O andan sonra burada neler oldu bilemiyorum. Kendime geldiğimde dayım ...’nin evinde bulunuyordum. Annem de bu esnada hastaneden gelmiş, yanımda bulunuyordu. Yanında da babamın kız kardeşi olan Arzu halam da bulunuyordu. Benim bu olayla ilgili bildiklerimi ve gördüklerim bunlardan ibarettir. Ancak babam olayın olduğu günün öğle vaktinde saat 13.00 sıraları yemeğe geldiğim esnada oturamıyordu. Ben de kendisine neden diye sorduğumda bacaklarında bulunan yaraları gösterdi. Kimler olduğunu söylemediği şahısların kendisini bir araca bindirip onlardan aldığım paraları ödediğim hâlde bizim için çalışacaksın demişler ve kendisi kabul etmeyip bizi seçince kendisini arabadan indirip döverek sürüklediklerini söylemişti. Ayrıca ‘Baba borçlarını nasıl ödeyeceksin?’ diye sorduğumda ‘Benim sırtımı dayadığım birileri var’ demişti. Yine aynı gün bana ‘Ben çok uzaklara gideceğim. Beni bir daha göremeyeceksiniz, sizleri annenize verdim. Bir daha da gelmeyeceğim. Eve alacaklılar geldiği zaman kapıyı ve perdeleri sakın açmayın’ demişti. Ben de ‘Niye gideceksin' dediğimde bana 'Üzülme şaka yapıyorum’ dedi. Benim bu olaylarla ilgili bildiklerim ve gördüklerim bunlardan ibarettir.”,Kollukta 01.04.2002 tarihinde; “Bana sormuş olduğunuz ve şikâyet dilekçesinde bahsi geçen ... isimli şahsı tanırım. Kendisi benim halam olur. Yine bana sormuş olduğunuz ... isimli şahsı da tanırım. Kendisi benim dayım olur. Babamın öldürülmesi olayından tahmini on gün kadar sonra bu dayım bizi daha önceden oturduğumuz adresten alarak yukarıda belirtmiş olduğumuz adrese getirdi. Diğer dayılarım ve akrabalarımız bize yardımcı olmamıştı. Dayım bize bu evi kiralamış ve kirasını da kendisi karşılıyordu, hatta evimize gelerek evim ihtiyaçlarını karşılıyor, bizim harçlıklarımızı veriyor ve biraz oturduktan sonra gidiyordu. Bizim ilk geldiğimiz zamanlarda birkaç gün kadar kaldı ancak başka zamanda gelip kalmadı. Sadece sabah ve öğleden sonra geliyor ihtiyaçlarımızı alıyor ve geri gidiyor. Bu geliş gidiş esnasında da babam ve annem hakkında hiç görüşmezdi. Kendisi babam hayatta olduğu zamanlarda hiç bize gelip gitmezdi ve bu zamana kadar da ben kendini hiç tanımamıştım. Bizim yalnız kalmamız neticesinde bize yardım etmek amacı ile daha sonraları gelip gitti. Kendisinin inşaat işi ile uğraştığım biliyorum. Babanım öldürülmesi olayı ile şu an fazla bir şey hatırlamıyorum ve konuşmak da istemiyorum. Bu hususta zaten gerekenleri o zaman anlatmıştım.”,Savcılıkta 24.09.2002 tarihinde; “Müteveffa ... benim öz babam olur. Sanık durumundaki ... ... de öz annemdir. Babam bir süre değişik yerlerde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Devlet liselerinde matematik öğretmenliği yapmıştı. Bu arada bir süre de ..., ..., ... ve ...’da özel dershanelerde matematik öğretmeni olarak çalışmıştı. En son olay tarihi olan 12.11.2001 tarihinden 15-20 gün kadar öncesi ...’daki Özel Töre Bilim Dershanesinde matematik öğretmeni olarak çalışmaya başlamıştı. Babam ve annemin evliliklerinden 21.02.1988 tarihinde ben ve 1991 yılında da kızkardeşim ... dünyaya gelmiştir. Bu arada 1990 yılında da ... isminde bir erkek kardeşimiz dünyaya gelmiş fakat 1993 yılında ölmüştü. Bilahare babam ve annem 1997 yılında boşanmışlardı. O yıllarda babam ...’da MEB’e bağlı bir lisede görev yapıyordu. Mahkeme benim ve kız kardeşimin velayetini babama vermişti. Hatırladığım kadarı ile bundan 5 sene öncesi babamla birlikte ...’e geldik ve bu arada boşanmadan sonra annem ...’da dedem ... ...’nin yanında kalmaya başlamıştı ve babam bir süre ...’da çalıştıktan sonra ...’a tayini çıkmıştı. ...’da da bir süre kaldıktan sonra ...’e gelmiştik. Babam önce ... ...’de resmi bir lisede çalışmaya başlamıştı ve ...’e geldikten sonra babam ... isimli bir bayanla evlendi ve o yıllarda ben, babam ve ikinci karısı ... ve kardeşim ... ...’te aynı çatı altında oturmaya başladık. 6 ay kadar ... bizim yanımızda kaldı ve bu süre zarfında ... bize gayet iyi davranmıştır. Ancak babam ...’nün ikinci kocası olduğu için zaman zaman ... önceki kocasını babama karşı överdi ve babamda bu sebepten ... ile tartışırdı. Bu nedenle aralarında zaman zaman münakaşa olurdu. Bilahare babam ...’den boşanacağını söylüyordu ve daha sonra ... babamdan ayrılıp ... ...'e babasının yanına gitti. Daha sonrada babam 2000 yılı içinde ... aleyhine boşanma davası açmıştı ve bu dava devam ediyordu. ...’nün babamdan ayrılmasından 1-2 gün sonrası annem ... bizlerin yanına geldi ve bizlerle birlikte oturmaya başladı. Babamla annem ... geçinemedikleri için boşanmışlardı. Ben bu şekilde biliyorum. Bu arada ...’nün babamdan ayrılmasından sonra 17.08.1999 tarihinde meydana gelen depremden önceki dönem içerisinde babam zaman zaman ...’nün kendisini telefonla arayıp kendisini ölümle tehdit ettiğini bize anlatırdı. Ancak ben bu tehdit olaylarına bizzat tanık olmuş değilim. Babam ...’nün telefonla tehdit olaylarından depremden 5-6 ay sonrasına kadar bahsetmişti, anılan tarihe kadar ...’nün zaman zaman telefonla kendisini tehdit ettiğinden söz etmişti. Daha sonraki dönemlerde ise bu tehdit olayından bahsetmedi, yani ...’nün kendisini tehdide devam ettiği şeklinde bir yakınmasını duymadım. Babam yukarıda zikrettiğim Töre Dershanesinde çalışmaya başladıktan sonra haftanın pazarı pazartesine bağlayan geceleri ...’e evimize gelirdi, salı günü de tekrar ...’ya dönerdi. Haftanın pazartesi günleri ders olmadığını tatil olduğunu söylerdi. Ben olay tarihinde ... ... İlköğretim Okulu 7/B sınıfında öğrenci idi ve olay günü sabahçı olduğum için sabah okula gitmiştim, bilahare aynı gün saat 12.30 sularında okul dönüşü eve geldim ve babamı evde gördüm. Sorduğumda gece yarısı eve geldiğini söylemişti. Bilahare o gün öğlen vakti öğlen yemeğini yemek için hep birlikte yer sofrasına oturmuştuk, biz hep yer sofrasında yemek yerdik ancak babamın yer sofrasına otururken zorlandığını farkettim ve sorduğumda belinin ağrıdığını ve bacaklarında yara bere olduğunu söylemişti ve bacaklarındaki yaraları bereleri ve çizikleri bana göstermişti. ... dönüşü 11.11.2001 pazar günü geceleyin ...’e vardıktan sonra isimlerini belirtmediği birkaç kişinin kendisini ...’de yakalayıp zorla bir arabaya bindirdiklerini, sürükleyerek arabaya bindirdiklerini ve bir süre arabayla dolaştırdıklarını ve bu arada bu şahısların kendisini ölümle tehdit ettiklerini ve bizleri kastederek ‘Ya onları yani aileni ya da bizi tercih edeceksin ya onlar ya biz’ cümleleri ile kendisini tehdit ettiklerini anlatmıştı. Kendisinin ...’deki çok samimi olduğu bir arkadaşından bir miktar borç para aldığını ve bilahare bu borcunu tamamen ödediğini ve yukarıda belirttiğim olay tarihinde de kendisine borç vermiş olan ismini açıklamadığı samimi dediği şahsın beraberinde birkaç kişi olduğu hâlde kendisini ...’de zorla bir arabaya bindirdiklerini ve kendisine ya onlar ya biz bizimle çalışacaksın çalışmazsan seni öldürürüz diyerek tehdit ettiklerini ve arabayla bir süre dolaştırdıktan sonra araba hareket hâlinde iken kendisini arabadan aşağıya attıklarını ve bu şekilde meydana gelen olay sonucu bacaklarındaki yaraların oluştuğunu, diz kapaklarının yaralandığını ve belinin de çok ağrıdığını anlatmıştı. Ancak babam bu kişilerin isim ve adreslerini açıklamamıştı. Ben de geçen süre zarfında bu kişilerin kim olduklarını açık kimlik ve adreslerini tespit edebilmiş değilim. Babamın içki, kumar ve kadın ve eğlence düşkünlüğü gibi gece hayatı gibi uyuşturucu madde kullanma gibi hiçbir kötü huyu ve alışkanlığı yoktu, hatta sigara dahi kullanmazdı. Babamın ne kadar maaş aldığını bilmiyorum, bize söylemiş değil, oturduğumuz ev kiralık idi, babam hatırladığım kadarı ile 17.08.1999 tarihindeki meydana gelen depremden 5-6 sonrası ismini hatırlamadığım bir şahıstan 900 milyon TL’ye siyah renkli 41 plakalı eski model BMW marka bir hususi oto satın almıştı. Satan kişiye arabanın parasını peşin öedemişti ancak babamın ehliyeti yoktu, araba kullanırken arabayı sık sık sağa sola çarpmıştı. Bazen de başka arabalara çarparak çift taraflı trafik kazalarına karışmıştı ve bu nedenle söz konusu arabanın tamirine çok para harcamıştı. Kanaatimce bu nedenle sağa sola çok borçlanmıştı. Ancak kimlere borcu olduğunu bilmiyorum. Ancak bu arabayı bilahare olay tarihinden bir iki ay öncesi tanımadığım bir şahısa satıp teslim etti. Ben bahsi gecen arabanın plakasını ve modelini bilmiyorum, araba annem ...’nın üzerine kayıtlı idi ve arabanın ruhsatını annem satın alan kişiye vermemişti. Bildiğim kadarı ile ruhsat evde annemdedir. Hatırladığım kadarıyla olay tarihinden iki sene öncesi babam ...’te tanımadığım bir mobilyacıdan evimize koltuk takımı almıştı. Ancak borçlarını zamanında ödeyemişti, bu yüzden mobilyacı birkaç kez alacağını istemek için kapımıza gelmişti. Bunun dışında başka kapımıza gelen alacaklı olmamıştı. Babam da mobilya borcunu olaydan bir sene öncesi tamamen ödemişti. Sadece olay tarihinde ... ...’de oturduğumuz evin bir miktar kira borcu birikmişti bu nedenle ev sahibine biraz borcumuz vardı. Ev sahibi de sık sık kapımıza gelip birikmiş kira paralarını istiyordu. Babam bu nedenle genelde evde kalmıyordu. Evden uzakta kalıyordu. Bu arada isimlerini bilmediğim bazı bankaların ... şubeleri alacaklarından dolayı babamın maaşına haciz koydurmuşlar ve babamın maaşının çoğu bu banka borçlarına gidiyordu. Olaydan önceki tarihlerde alacaklı olan bahsettiğim banka şube yetkilileri evimizdeki eşyalara el koymak için birkaç kez icra müdürlüğü yetkilileri ile evimize gelmişlerdi ancak babam evdeki eşyaların hepsini annemin üzerine yaptırdığı için bu eşyalarımıza haciz işlemi uygulanamamıştı. Sadece maaşına haciz konulmuştu. Yukarıda belirttiğim gibi olay günü ailece evde öğlen yemeğini yedikten sonra bir süre evde oturduk ve bilahare olay günü akşam saat 20.00-20.30 sularında hep birlikte evimizin yakınında bir evde oturan dayım ...’nin evine oturmaya gittik ve bilahare mahallemizdeki gençlerin asker eğlencesi olduğu için saat 21.30 sularında ben ve dayımın kızı Gülhan asker eğlencesine gitmek üzere birlikte dayımın evinden çıktık, tam kapıya çıkmıştım ki, babam bana ‘Gel kızım sana bir sarılayım’ dedi ve sarılıp severken de bana hitaben ‘Şimdi sizi annenize veriyorum, ben çok çok uzaklara gideceğim, bir daha dönmeyeceğim, artık size anneniz bakacak’ diye söylemişti. Babam bana bunları söylerken yanımızda kimse yoktu, dayımın evinin dış kapısı önünde bunları söylemişti. Ben de babama ‘Sen ne demek istiyorsun?’ diye sorduğumda babam ‘Yok yok şaka yapıyorum’ diyerek cevap vermişti. Biz dayımın kızıyla asker eğlencesi yapılan yere gidip eğlenceyi izlerken saat 22.00 sularında annem, babam ve dayım ...’in karısı ... yanımıza geldiler. Dayım ... de eğlencenin yapıldığı yerin yakınındaki kahvede oturuyordu. Bu arada dayım ...’nin evinde otururken babamın ikide bir saate baktığını fark etmiştim, bu davranışı dikkatimi çekmişti. Ancak yeri ve zamanı olmadığı düşüncesiyle dayımların yanında niçin ikide bir saate baktığını babama sormadım. Sonradan sormayı düşünüyordum. Babamlar asker eğlence yerine gelip 10-15 dakika kadar eğlenceyi izlediler. Bu sırada da babamın sık sık saatine baktığını gördüm ve babam anneme ‘Hadi eve gidelim’ diye söylemişti. Bilahare babam annem ve kızkardeşim ... birlikte eve dönmek üzere yanımızdan ayrılıp gittiler. Daha sonra saat 23.00 sularında kardeşim ... koşarak telaşlı bir şekilde yanımıza geldi ve ‘Adamlar babamı dövüyorlar, öldürüyorlar’ diye heyecanlı bir şekilde bağırarak konuştu ve yengem ... de kardeşim ...’e ‘Git kahvede oturan dayına durumu haber ver. Polisi hemen arasın’ diye söylemişti. ... de bunun üzerine kahveye doğru gitti ve ben de hemen eve doğru koşmaya başladım. Arkamdan dayımın kızı Gülhan da koşarak geliyordu. Bilahare evimizin etrafını çevreleyen bahçe kapısına yakın bir mesafeye kadar geldim ve bu sırada evimizin tüm ışıklarının yandığını tüm kapılarının açık olduğunu gördüm ayrıca evimizin balkonunda ki daha sonradan odun olduğunu anladığım şeyleri o heyecan içinde ve biraz da uzaktan baktığım için babama benzettim ve babamın yerde yattığını düşündüm. Bu arada Gülhan da evimizin içine girmişti fakat dışarıya çıkmamıştı, o çıkmayınca ben de korkumdan eve giremedim. Saldırganların bana da bir fenalıkta bulunacağını düşünerek, evde içeriye girersem ne ile karşılaşacağımı bilemediğim için korkumdan eve giremedim ve bilahare koşarak asker eğlencesinin yapıldığı yere döndüm ve orada bulunanlara ki çok sayıda insan vardı ‘Babam orada ölmüş yatıyor’ diye söyleyerek yardım istedim ve bilahare topluluktaki insanların ve asker eğlencesine katılan isimlerini bilmediğim mahallemiz gençlerinden birçoğunun koşarak bizim eve doğru gittiklerini gördüm ve ben de arkalarından koşarak tekrar olay mahalline dağıldık ve bu sırada evimizin balkonunun dış kısmında duvar dibinde daha önce de istiflenmiş hâldeki odunların dağılmış ve bu etrafa dağılan odunların arasında da babamın kafasını gördüm. Üzerinde odunlar olduğu için sadece kafası gözüküyordu, bilahare olay yerine gelen topluluk ve gençler babamın üzerindeki odunları kaldırdılar ve babamı çıkardılar bir kenara aldılar. Bu sırada daha önceden odun yığınımızın üzerine örtmüş olduğumuz bize ait mavi brandanın dağılan odunların arasında olduğunu fark ettik ve bilahare gençlerin arasındaki ismini bilemediğim hayli şişman olan biri brandayı çekip kenara aldı. Bu sırada da annemin kafasını gördüm ve onun da üzerinde odunlar vardı ve bilahare temin edilen araçlarla ikisini de hastaneye gönderdik ancak daha sonra babamın ölmüş olduğunu duydum. Annem odun yığınının altından çıkartılırken baygın hâlde idi. Ben başlangıçta sadece odun yığını içinde annemin saçlarını gördüm, üzerindeki odunları olay yerine gelen topluluk kaldırıp atmıştı. Ben bu durumu fazla izleyemedim. Olayın şoku içinde idim, daha sonra topluluktaki gençlerden annemin ve babamın ayakları birbirine bakacak şekilde odun yığını altında yatar pozisyonda olduklarını annemin ve babamın bu pozisyonda bulduklarını duymuştum. Ancak bu pozisyonu gözümle görmüş değilim. Annem ve babam bahçede odun kırmak için yanımızdan ayrılıp bu maksatla eve gitmişlerdi. Babam ev sahibi kendisini görmesin diye odunları annemle gece evin bahçesinde kıracaktı. Ben olay yerine ikinci gidişimde yeni kırılmış parçalanmış odunları gördüm, bize ait baltayı da bahçede odunların yanında gördüm. Ev sahibimiz birikmiş kira paralarını babama evde hiç göremediği için annemden isterdi. Bu konuda babamla hiç muhatap olmuş değil ve herhangi bir tehditte de bulunmuş değil, ev sahibi sadece parasını isterdi. Babamı kim ya da kimlerin ve ne sebepten öldürdüklerini bilmiyorum. Olayın fail ya da failleri hakkında şikâyetçiyim, yakalanmalarını, cezalandırılmalarını talep ediyorum. Yukarıda söylemeyi unuttum. Ben olay günü sabahleyin saat 06.30 sularında okula gitmek üzere evimizden dışarı çıktığımda yanlış anlaşıldı, mutfağa kendime kahvaltı hazırlamak için geçtiğimde mutfağımızın ahşap kapısının kırık olduğunu, kırılmış olduğunu ve kapının ardına kadar açılmış olduğunu gördüm. Kilitli demir kapı ise sağlam hâlde duruyordu. Ben ilk etapta uyku sersemliği içinde babamın gece kapıyı kırarak eve girmiş olabileceğini düşündüm ve bilahare babamın odasına baktığımda odada yoktu. Annem de uyuyordu herhâlde. Annem hava alsın diye kapıyı açtığı şeklinde düşünüp okuluma gittim. Bilahare okul dönüşü öğlen eve geldiğimde anneme kapı konusunu sordum, o da bana ne kapısı diye soru yöneltti, ben de şimdi yukarıda anlattığım hususu kapı konusunu kendisine anlattım, o da benim haberim yoktur diye cevap verdi. Yukarıda yanlış anlattım, yukarıda zikrettiğim mutfak balkon kapısının kırılması olayı, olay tarihinden bir hafta kadar öncesi meydana gelmişti. Yukarıdaki beyanlarımı bu şekilde düzeltirim. Bilahare bu durumu annem ile birlikte gidip karakola bildirmiştik. Görevliler de şu anda hırsızlık olayı ile ilgileniyoruz, siz evinize gidin biz gelip olay yerini inceleyeceğiz demişlerdi ancak görevlilerden o gün ve daha sonraki gönlerde kimse olay yeri incelemesi yapmak için evimize gelmedi. Görevliler gelmeyince biz de üstelemedik, babam eve geldiğinde bu kapı kırılma olayını babama anlatmıştık. Söz konusu mektupdaki el yazıları babamın el yazısına tamamen benziyor, onun el yazısı olduğu kanaatindeyim. Altındaki iki adet imza da babamın imzalarına tıpatıp benziyor. Söz konusu mektubu babam bana ilk defa olay tarihimden bir buçuk iki sene öncesi göstermişti. Söz konusu mektubu yazarken ben babamın yanında değildim ayrıca söz konusu mektubun arka sayfasındaki ‘Sevgilim’ başlıklı şiirin yazıları babamın el yazısına benzemiyor. Bu yazıların kimin eli mahsulü olduğunu bilemiyorum. Annem ... bildiğim kadarıyla ilkokul 3. sınıftan ayrılmış ve bir daha da okula gitmemiş, annem okur yazar değildir. Söz konusu mektuptaki yazılar ve imzalar babamın el yazısı ve imzalarına benzemektedir. Babam bu mektubu 12.11.2001 günü öğlen saatlerinde evimizde mutfakta masanın üzerinde yazmıştı, o sırada annem de mutfakta mutfak işi ile uğraşıyordu ancak babam bu mektubu bana okutmadı. Sadece bu mektuptaki yazdıklarının yukarıda bahsi geçen 15.02.1999 tarihli mektubun bir tekrarı şeklinde olduğunu açıklamıştı. Babama 12.11.2001 tarihli mektubu ne sebepten yazdığını sorduğumda önceki mektubu kastederek o mektubun kağıdı eskidi bu nedenle o mektubun içeriğini bu yeni kâğıda geçiriyorum diye söylemişti. ... isimli şahıs annemin köylüsü olur. Bu şahıs babamın ölümünden sonra bizlerle ilgilenmeye başladı ve bize maddi destekte bulunmakta idi. Babamın öldürülmesinden önceki tarihlerde ise bize herhangi bir şekilde maddi destekte bulunmuş değil ve babamın öldürülmesinden önceki dönemlerde de ... evimize gelip gitmiş değil, olaydan önceki dönemlerde ...'yı zaman zaman dayım ...'in evinde görürdüm dayımlara giderdi. Annemle ... arasında duygusal bir ilişki yoktur. ... olaydan sonra belirttiğim gibi evimize gelip gitmeye başlamıştır. Yaklaşık 3 aydan beri ise evimize gelmiyor, evimize geldiği dönemlerde sadece annem, ben ve kardeşim ile birlikte oturup sohbet ederdi, ... hem parasal yardım yapıyordu hem de yiyecek türü şeyler getirirdi. ... bildiğim kadarı ile evlidir ve tahminen 45 yaşlarındadır. ... (18 yaşlarında) ve Arzu (görmediğim için yaşını bilmiyorum) isminde iki çocuğu vardı. Karısı Sabriye hayattadır. Babam hayatta iken ...'dan herhangi bir borç para almış değildir. ...'nın bizimle iyi niyetle ilgilendiği, bu niyetle bize yardımcı olduğu kanısındayım. ...'nın gerek anneme ve gerekse bana ve kız kardeşime karşı tavırlarında herhangi bir anormallik sezmedim, böyle bir duruma tanık olmadım. Okunan ifadelerim doğrudur, altındaki imzalar ve parmak izi bana aittir. Babam ‘Benim sırtımı dayadığım birileri var’ sözü ile kim ya da kimleri kastettiğini bilemiyorum. Bize bu kastettiği kişi ya da kişilerin isimlerini açıklamış değil. ... olaydan yaklaşık 1-2 ay sonrası bize gelmeye başlamıştı. Evimize ilk geldiğinde de annem ...’yı dayım olduğu şekilde tanımıştı. Daha sonradan bu ...'nın öz dayım olmadığını anladım ve fakat başlangıçta annemin bu şahsı dayım diye ne sebepten tanıttığını bilemiyorum. Daha sonra ...'nın dayım olmadığını öğrenince annemden ... yı niçin bana dayım diye tanıttığını sordum ise de annem bana hiçbir cevap vermedi.”,Kollukta 24.05.2013 tarihinde; “12.11.2001 yılında öldürülen ... benim öz babamdır. ... ... ise öz annemdir. Ben babamın öldürüldüğü gün ile ilgili olarak daha önce ifade vermiştim, bu ifademde söylediğimi tekrar ederim. Babam ile annem bir ara ayrıldılar ve babam ... isimli bir bayan ile evlendi. Daha sonra babam ... isimli bayandan ayrıldı ve benim öz annem ... ... ile birlikte yaşamaya başladılar. Babam ...’den ayrıldıktan sonra ...’nün kendisini tehdit ettiğini babam bana anlatmıştı ancak ben ... isimli bayanın babamı tehdit edebileceğini inanamadım çünkü bu bayan çok iyi niyetli bir bayandı, bana ve kız kardeşim ...’e çok iyi davranırdı. Babamın öldürüldüğü günden bir gün önce eve geldi, ertesi gün kahvaltıya oturacağımız sırada babam oturamadı biz de neden oturmadığını sorduğumuzda bir gün kendisinin eve gelirken kendisini beyaz renkli bir aracın arkasına ellerinden bağlayarak sürüklediklerini anlattı neden olduğunu sorduğumda ‘Sizden vazgeçmemi istediler, ben de vazgeçmeyeceğimi söylediğim için böyle yaptılar’ dedi. Yemeğimizi yedik, yemekten sonra babamın yemek masasının üzerinde bir şeyler yazdığım gördüm, muhtemelen işi ile ilgili sorular hazırladığını düşünmüştüm. Sizin bana sorduğunuz ve kardeşimin anlattığı mektup olayına ben şahit olmadım ancak babamın bir mektup yazdığını iyi biliyorum. Bu mektubu da 1999 yılında yazmıştı. Ben de neden mektubu yazdığımı sorduğumda bana seni ve kardeşini annenize bıraktığını yazdığını söylemişti ve mektubu cebine koyarken gördüğüm için de olaydan sonra yani babamın öldürülmesinden sonra babamın cebini kontrol ettiğimde daha önce gördüğüm mektubu buldum ve elime aldım ancak tam olarak kime verdiğimi hatırlamıyorum. Muhtemelen Jandarmaya götürerek teslim ettim diye hatırlıyorum. Akşamüstü dayımlara gittik. Babam sürekli saatine bakıyordu, sanki bir randevusu varmış gibiydi, sürekli anneme gidelim diyordu. Babam beni diğer odaya çağırdı ve mavi renkli bir silgi cebinden çıkarttı ve bana verdi çünkü o silgiyi babamda ilk gördüğümde çok beğenmiştim ve babamdan istemiştim bu yüzden babam da bu silgiyi bana verdi. Daha sonra annem babama ‘...’i de al eve gidelim’ dedi ancak babam ‘... kalsın ...’ü alıp gidelim’ dedi ve annemle babam dayımların evinden çıkarak gittiler. Ben de dayımın oğlunun asker eğlencesine katıldım. ... yaklaşık yarım saat ya da 40 dakika kadar sonra bulunduğumuz yere geldi ve bana ‘Abla babamı öldürüyorlar koş’ dedi. Ben de dayıma gittim ve haber verdikten sonra hep birlikte evimizin bulunduğu yere doğru gittik. Eve geldiğimizde evin bütün ışıkları, kapılar pencereler açıktı. Ben babamı yerde yüzüstü yatarken gördüm. Mahalledekilerin yardımı ile babamı yerden kaldırdılar, orada bulunan bir araca bindirerek hastaneye götürdüler. O sırada jandarmalar geldi. Babamın bulunduğu yer aydınlık bir yerdi çünkü evin karanlık olan tarafı arka taraftır, çocuklar evin arka tarafına doğru giderken saçlarını fark ederek annemi bulmuşlar ancak ben annemin bulunduğu anı görmedim. Annemi bulanlar annemin üzerinde tahtalar ve branda varmış, annemi de hastaneye kaldırmışlar. Ben hastaneye gittiğimde annemi gördüm, annem benimle konuştu ve bir şeyinin olmadığını söyledi. Babamın yanına gitmek istedim ancak beni içeri sokmadılar sadece film çektirmeye götürürken sedyede iken gördüm. O günden sonra babamı görmedim çünkü 2 gün sonra vefat etti. Sizin bana kardeşim ...’ün söylediğini beyan ettiğiniz ve babamın makineye bağlı olması üzerine annemin fişini çekmesini söylediğiniz gibi bir olay olmamıştır. Bu olay şöyle olmuştur. Hastaneden annemi aradılar ve annemle konuşan doktor babamın kalbinin durduğunu söyledi. Annem de bana babamın fişini çektirip çektirmeyeceğimizi sordu. Ben de hayır demem üzerine annem de doktora ‘Hayır çekmeyin’ demişti. Kardeşim olay tarihinde 9 yaşındaydı ve benim anlattığım olayları kendisi kafasında kendi yaşamış gibi ve üzerine ekleyerek anlatmış. ... isimli şahsın bizim evimize gelip gelmediğini bilmiyordum çünkü ben ve kardeşim okuldaydık ancak gündüz gelmişse bunu bilmiyorum. ... isimli şahıs babamın hastaneye kaldırıldığında hastaneye geldiğini hatırlıyorum. En son bizi dayımlara götürdüğünü hatırlıyorum. Babam vefat ettikten sonra cenazesini ...’a götürdüler. Biz de ...’ya köyümüze gittik. Annem ve ... 3-4 gün sonra tekrar geri döndüler. Ben ise 1 hafta kadar ...’da kaldım. Daha sonra ben de ...’ne geldiğimde annemler Bayındırlık ... Konutları’ndan ev tutmuşlardı ve taşınmışlardı. Ben de bu eve gelmiştim. Bu evde ben annem ve kardeşim ... kalıyorduk. Ara sıra da ... isimli şahıs gelip kalıyordu. Ben anneme bunun kim olduğunu sorduğumda bana bu adamla evlendiği ve bizim de bu şahsa baba dememizi istemişti. ... isimli şahıs bizimle birlikte en az 3,5 yıl kaldı. Ben yaşım ilerlediği için bu adamın bizim evimizde kalmasını istemiyordum. Bu adam bize zaten hiçbir şey vermiyordu. Babamın vefatından sonra bize evi tutmuştu. Bunun haricinde bize verdiği bir şey yoktu. Ben de zaten çalışıyordum ve eve ben bakıyordum, o ise eve gelir yer içer ve yatar giderdi. Ben anneme bu şahsın bir daha gelmesini istemediğimi söyledim. Hatta bu adam babamın toplu parasını da istemiş ancak annemin bu parayı verip vermediğini bilmiyorum. Zaten bu adam yüzünden sürekli annemle tartışıyorduk ve en son kavgamızdan sonra anneme bir hafta müsaade verdim ‘Eğer bu adam gitmezse ben ve kardeşim bu eve gelmeyeceğim’ dedim. Daha sonra da bu adam gitti. Dün yani 23.05.2013 günü annem ile yaptığımız görüşmede ... isimli şahsın bizim eve geldiğinde annemle kavga etmiş ve bu kavga sırasında anneme ‘Kocanı nasıl öldürdüysem seni öldürürüm’ diyerek tehdit etmiş. Bu olaydan sonra da ... isimli şahıs bir daha annemin yanına gelmedi. Bunu ilk kez dün akşam annemden öğrendim. Ben burada sizden duyduğum ve annemin olay sırasında baygın olduğunu beyan ettiği saatte yaptığı görüşme ile ilgili soru sorduğumda bana kendisinin konuşmadığını söyledi. Benim bu konu ile ilgili bildiklerim bundan ibarettir.”,Mahkemede; “Annem ile babam 1997 yılında boşandı, annem köyü olan ...'e gitti, biz babamla kaldık. Sonra babam ... diye birisiyle evlendi. ...'e taşındık, babam ...'den boşandı. Annem tekrar ...'e bizim yanımıza geldi, birlikte yaşamaya başladık. Olay günü dayımlara gittik, sonra asker eğlencesine katıldık, annem babam ile ... eve gittiler. Kısa bir süre sonra ... babamı dövdüklerini söyleyerek yanımıza geldi. Evimize gittik. Annem ve babamı odunların altından çıkardık. Sonra halamlar annemi babamın cenazesine almadılar, annem ortada kaldı. Dayım ... de kendisini kabul etmeyince annem çaresizliğinden dolayı ...'nın tuttuğu evde kalmaya başladı. ... bize de sahip çıktı, 2-3 yıl birlikte yaşadık, annemin başka bir erkekle olmasını ergenliğimden dolayı kaldıramadığım için ...'yı istemediğimizi söyledik, bizim bu isteğimiz üzerine ... artık gelmez oldu. (Tanığın ...'dan ağabey diye bahsettiği görüldü.) Ben ...'yı babamın ölümünden bir yıl öncesi itibarıyla hatırlıyorum, ondan öncesi itibarıyla kendisini hatırlamıyorum, kendisi dayımlarla birlikte çalıştığı için hatırlıyorum. Bir defa babam eve gelmediği için yiyecek getirmişti. ... köyünde annem ve kardeşimle birlikte çadırda bir süre kaldık, yılını hatırlamıyorum, ... çok küçüktü, ... ara sıra gelip gidiyordu. Oraya gitme sebebimiz de babamın bir gün annemi dövmesiydi. O tarihte annem ve babam boşanmıştı, babam anneme çok şiddet uygulardı, öğretmen olduğu hâlde bizi de döverdi. Ben babam ... ile ...'nın birbirini tanıyıp tanımadığını bilmiyorum. Bir keresinde oturduğumuz evin arka demir kapısı açılmıştı, annemle karakola gittik, görevliler hırsızlık olduğunu söylediler ve biz size geleceğiz diye gönderdiler. Bir keresinde evimize üç dört kişinin geldiğini babamı sorduğunu ben ...'den duydum, ben kendim görmedim. Ancak olaydan bir ya da iki gün önce sofraya otururken zorlandı, ne olduğunu sorduğumda dizlerini gösterip borç para aldığını söylediği kişilerin kendisini dövdüğünü söyledi, parayı ne yaptığını sorduğumda hiçbir şey söylemedi. Babam ...'da tuttuğu evde kalıyordu, bazen hafta sonları bazen 15 günde bir geliyordu. Annem ..., ...'dan ayrıldıktan sonra . ... isimli kişi ile evlendi, o kişiden ayrıldıktan sonra da ... ile nişanlandı. Annemin en son sözlüsünün ismi de İsak Doğan'dır. Hanife Yağlı benim teyzemdir. .benim Havva İnanlı isimli arkadaşımın babasıdır. Havva'yla görüşmelerim doğrudur, bu konudaki o konuşmaların içeriği babamın sağlığında annemin ... ile olan ilişkisini anlatmamdır. Ben ...'nın annem ...'yı ‘Eşini nasıl öldürdüysem seni de öyle öldürürüm’ diye beyanda bulunduğunu karakolda annemin anlatmasıyla mı öğrendim, polisler mi söyledi tam hatırlamıyorum. Annem bana ...'nın kendisini tehdit ettiğine dair böyle bir şey anlatmadı. ...'nın bizi dershaneye ve Kur'an kursuna gönderdiği doğrudur, annemden de para istediğine şahit olmadım, bizim ...'yı istemememizin sebebi annemin yanında başka bir erkeği kabullenmememizdir. . benim arkadaşımdır ve aile dostumuzdur. Olay günü ben annemi odunların altında gördüm, çıkardılar, konuşma imkânım olmadı, daha sonra hastanede gördüm, üstünün başının yırtık olup olmadığını ve üzerinde kan olup olmadığını hatırlamıyorum. Babam boşandıktan sonra velayetimiz babamıza verilmişti, biz sürekli annemizi istediğimiz için babamıza bunu söylüyorduk, o da ‘Anneniz gelmezse sizi vermem’ diyordu, aslında babam annemi istiyordu, annem şiddet gördüğü için gelmek istemiyordu. Ben o tarihte annemin köyde kaldığını biliyorum. Ben babamın bir kez çalışma masasında mektup gibi bir şey yazdığını gördüm, sonra bunu ceketinin cebine koydu. Olaydan bir müddet önceydi tam süresini hatırlamıyorum. 12.11.2001 tarihli mektubu hatırlamıyorum ayrıca babamın dövüldüğü gün bir şey yazıp yazmadığını hatırlamıyorum, olay günü test çözmüştü. Evimizde ev telefonu vardı ancak görüşmeye kapatılıp kapatılmadığını hatırlamıyorum, annemin cep telefonu olması lazım, babamın da vardı. Babamın ...'da ev tuttuğunu sonradan öğrendim, niçin oraya gitmediğimizi bilmiyorum, bu konuda annemle tartışıp tartışmadıklarını bilmiyorum ancak sürekli tartışırlardı. Ben annemin bizleri babamdan istediğini duymadım ancak sürekli kendisi bizi yanında görmek istiyordu. Ben kardeşim ...'ün bizim akrabalarımıza babamı annem öldürttü bunu ispat edeceğim diye beyanlarda bulunduğunu duydum, fakat kendisi 5 yıl kadar önce kaçarak evlendi, annem de ben de karşı gelmiştik, bir keresinde ... anneme şiddet uygulamıştı, sebep kendi hatalarını eleştirmemizdi. Bizim köyde oturduğumuz olayın meydana geldiği yerde asker eğlencesinin yapıldığı yer arasındaki mesafe beş dakikalık yürüme yoldur. Ben ... ile konuştuğumda kendisi olay esnasında uyuduğunu annemin uyandırması ve ‘Dayınlara haber ver demesi’ üzerine yanımıza geldiğini anlattı ve bana inşaat hâlindeki yere saklanıp olayları izlediğini, olaya karışan kişileri gördüğüne dair hiçbir şey söylemedi. Babamın öldüğü tarihten bir iki hafta önce akşam annem ile babam tartıştı, annem dayımlara gitmek istedi, babamın elinde bıçak olduğu hâlde bıçağı dayayıp tekrar eve getirmek istedi, mahalledeki gençler müdahale etti, annem de dayımlara kaçtı, o kişiler de babamı biraz tartakladılar. Ben annemin cep telefonuyla başkalarıyla konuştuğuna şahit olmadım. Ben ...'nın üzerine bıçakla yürüdüğümü hatırlamıyorum. Olay günü ben asker eğlencesinde kalmak istedim, babam genelde izin vermediği hâlde ‘Kalabilirsin’ dedi. Annem vakit çok geç dediği hâlde ‘Bırak kalsın’ dedi. Ben kolluktayken üç dört kişi ifademi almaya çalıştı, söylemediğim birçok şeyi de söylemediğimi beyan ettiğim hâlde söylediğimi empoze ettiler.”,Bozma sonrası 18.05.2016 tarihli celsede; “Aşamalardaki yakınmalarımı tekrar ederim. Olay nedeniyle şikâyetçiyim. Davaya katılmak isterim. Yargıtay bozma ilamına uyulmasını talep ediyorum. Benim daha önce ifadelerimde söz etmediğim birkaç husus vardır. Olaydan 2 hafta önce bir gece gürültüye uyandım. Baktığımda babamın elinde bir bıçak olduğu hâlde sanık ...'yı mutfaktan salona doğru çıkardığını ve ‘Bu evde ne işin var?’ dediğini gördüm. ... başlangıçta uyuyordu. Ona ‘Sen çıkma’ dedim. Annem durumu görünce ‘Yapma ...’ diye seslendi. O arada sanık ... kaçarak uzaklaştı. Bunun üzerine annem ve babam kavga ettiler. Bu olaydan 2 gün sonra babam annemi sokakta darbetti. Annem dayımların evine kaçtı. Bu olaydan birkaç gün sonra yine annem ve babam kavga ettiler. Mahalledeki gençler araya girdi. Biz polisi aramak istedik. O esnada tanımadığım uzun boylu, sakallı, beyaz spor ayakkabılı bir şahıs ‘Polisi aramayın’ diye söyledi. Sonrasında da bu şahıs babamı darbetti. Babamın gözünün altı mosmordu ve kaşı patlamıştı. Anneme ‘Bu adam babamı niye dövüyor, kim bu?’ dediğimde, ‘Baban beni öldürse daha mı iyiydi, bu adam ...'nın arkadaşı’ diye söylemişti. Yine 2013 yılında annemi ifade için karakola götürdüklerinde görevliler anneme ‘Şimdi git kendine gel, sabah ifade için tekrar çağırırız’ diyerek eve gönderdiler. Eve gittiğimizde anneme ‘Bu konuda ne biliyorsan söyle’ dedim. Bana ... ile kavga ettiklerini, ...’nın kendisine ‘Babanı öldürttüğüm gibi seni de öldürtürüm’ diye söylediğini söyledi. Ben babamın ikinci eşinden ayrılmasından sonra bu kişilerin babamı aradığına hiç tanık olmadım. Ben daha önce bu konuları anlatmadım. Çünkü çocuktum ve unutmak istediğim şeyler vardı. Bu nedenle bu konudan daha evvel bahsetmedim.”,16.05.2017 tarihli dilekçede; “Şikâyetimden vazgeçiyorum, hiçbir mahkemeye katılmak istemiyorum.”,Mağdur ... Kollukta 12.11.2001 tarihinde; “Babam ..., annem ve ben mahallemizde bulunan asker eğlencesinde idik. Babam ‘Evimize gidelim’ dedi ve beraber .Caddesi’nde bulunan eve geçtik. Saat 21.30 sıralarında annem ve babam üzerini değiştirdiler. Evin yan tarafına odun kırmaya gittiler. Evin balkonunda yığılı bulunan tahtaları kırıyorlardı. Bu esnada 4 kişi gelerek babamı evin arkasına çağırdılar. Bu esnada annem babamın yanındayken hemen içeri kaçtı. Bu esnada dışarıda sesler gelmeye başladı. Hemen annem beni dışarı kaçmam için yolladı. Ben de dışarıda biraz bekledim. Daha sonra bu 4 şahıs arka kapıdan içeri girerek annemi aldılar. Bu esnada babam yerde yatıyordu. Burada annemi döverek aşağı indirip odunları annemin üzerine yıktılar. Annem bana ‘Hemen herkese haber ver’ dedi. Ben de oradan kaçmaya başladım. Bunun üzerine şahıslar 4 kişi siyah pardösülüydü okulun bahçesine atladılar. Daha sonra okulun arkasında bulunan siyah bir arabaya binerek kaçtılar. Şahısların elinde silah vardı. Benim bu olayda diyeceklerim bundan ibarettir.”,Kollukta 24.11.2001 tarihinde; “Olay günü yani 12.11.2001 tarihinde babam ..., annem ve ben mahallemizde bulunan asker eğlencesindeydik. Babam ‘Evimize gidelim’ dedi ve beraber yukarıda açık adresi yazılı evimize geldik. Saat 21.30 sıralannda annem ve babam üzerine değiştirdiler. Anneme babam ‘Ocağa bir şeyler koy yiyelim’ dedi. Annem de kendisine ‘Az odun kıralım daha sonra koruz’ dedi ve evin yan tarafında odun kırmaya gittiler. Evin balkonunda yığılı bulunan tahtaları kırıyorlardı, ben ise evin içinde idim. Mutfağa su içmeye geldim o esnada balkondan bahçe görülüyordu bir şahıs dışarıdan babamı eliyle çağırdı. Bahçeye girdiler ancak ben yüzlerini göremedim. O sırada babam anneme ‘İçeri girin’ dedi ve annem içeri girdi. Annem içeride bir sigara içti. Annem bana yönelerek ‘Kızım yengene git jandarmaya haber versinler’ dedi. Ben ayakkabılarımı giydim. Ön kapıdan dışarı yolladı ben ön kapıdan çıkarken sesler patırtı, kavga sesi geliyordu. Ön yola çıkıp yengemlere doğru yürürken yolun kenarında bahçemizi gören tuğlaların arka kısmına saklandım. Merak ederek babama bir şeyler yaparlar diye izlemeye başladım. Üç kişi balkonun arka kısmındaydı, bir kişi de yanlarına geldi ve tabancaya benzer bir şeyle babamın şakağına vurdu. Bir kişi de arkadan bir tomrukla vurdu. Babam yere yığılırken iki kişi kolundan tuttular. O esnada kendi aralarında konuşuyorlardı. Bu arada babamı yere bıraktılar babam yüzüstü yere düştü. Babamı yerde de tekmelemeye başladılar. Daha sonra balkonda yığılı bulunan 5x10 tahtaları önündeki destekleri çıkartarak babamın üzerine yıktılar. Babamın sadece kafası görünüyordu. Adamlar evin arka kısmına saklandılar, o esnada annem dışarı çıktı. Babama şaka yaparak ‘Alo bana bak, Alo kalk artık’ dedi. Leğene odun doldurmaya başladı. Arkada bulunan adamlar gelerek annemi arkadan tutarak ağzını kapattılar ve anneme vurmaya başladılar. Annem ensesine almış olduğu bir darbe sonucunda yere yığıldı ve adamlar annemin üzerine de bu odunları kapatarak evin ön tarafına gelerek kaçmaya başladılar. Evimizin ön kısmında bulunan ilköğretim okulunun arka kısmına kaçtılar ve buradan siyah renkli bır arabanın yanına geldiler. Bu arabanın yanında da iki kişi bulunuyordu. Birlikte arabaya binerek kaçtılar. Ben arabanın plaka ve markasını göremedim. Daha sonra koşarak eğlence yerinde bulunan şahıslara durumu bildirdim ve yardım istedim. Benim bu konu hakkında bildiklerim ve diyeceklerim bunlardan ibarettir.”,Kollukta 01.04.2002 tarihinde; “Bana sormuş olduğunuz ve şikâyet dilekçesinde bahsi geçen ... isimli şahsı tanırım. Kendisi benim halam olur. Bana sormuş olduğunuz ... isimli şahsı tanırım kendisi benim dayım olur. Babanım öldürülmesinden sonra diğer dayılarımız da korktukları için bize bakmayı üstlenmediler ve annem, ben ve ablam tek başımıza kalmıştık. Bu esnada dayım olan ... gelerek bize yardım etti ve yukarıda belirtilen adresteki evi kiralayarak bize verdi. Kendisi de arada bir gelerek evimizin ve bizim ihtiyaçlarımızı karşılıyordu. Ancak kesinlikle bizde kalmıyor, kendi evine gidiyordu. Ben bahse konu yere taşındığımızdan beri ...’nın bu evde gelip kaldığım görmedim. Kendisi zaten fazla durmazdı. Yine sormuş olduğunuz gibi adı geçen şahıs evde annem ve bizle hiçbir zaman babam ... hakkında konuşmamıştır. Benim bu konu hakkında diyeceklerim bunlardan ibarettir. Babanım öldürülmesi olayı ile ilgili hiçbir şey hatırlamak ve anlatmak istemiyorum.”,Savcılıkta 24.09.2002 tarihinde; “Ben bu hususta daha önce Jandarma ifademi vermiştim. Okunan beyanlarım doğrudur. Altlarındaki imzalar ve parmak izleri de bana aittir. Olay Jandarmada 24.11.2001 tarihinde verdiğim ifademde belirttiğim şekilde cereyan etmiştir. Ben babamı döverek öldüren ve annemi döverek yaralayan kişilerin yüzlerini görmediğim için tanımıyorum, kim olduklarını bilmiyorum, saldırganları sırtlarından görmüştüm. Hepsinin de üzerinde siyah pardösü vardı. İçlerinden birinin elinde tabanca gördüm. Bu saldırgan tabancayı babamın şakağına dayamıştı ancak ateş etmemişti. Diğer üç saldırganın elinde de odun vardı. Elinde silah olan saldırgan silahın namlusunun ucuyla babamın sol şakağına vurmuştu. Bir defa vurmuştu. Elinde odun olanlardan biri de babamın ensesine birkaç defa odunla vurmuştur. Bilahare babam yere yıkıldı. Daha sonra bu dört saldırgan babamın kollarından bacaklarından tutarak odun yığınının altına sürükledikler, bilahare odun yığınını babamın üzerine yıktılar ve odun yığını babamın vücudunu tamamen örtmüştü. Bilahare annem evin içinden balkona çıktı. Ben bu olup bitenleri evimizin hemen yanındaki inşaatın çevre duvarının arkasından izlemiştim, görmüştüm. Annem ... balkona çıkınca babama (Alo lakabıyla hitap ettiği için) ‘Alo’ diye seslendi. Ancak babam cevap verememişti. Annem yine aynı şekilde babama seslendi fakat yine bir cevap alamamıştı. Annem odunları taşımak maksadıyla plastik bir kovayla balkona çıkmıştı ve annemin babama seslenip cevap alamamasından hemen sonra saldırganlardan iki kişi annemin kollarından kavrayıp odunluğun yani odun yığının önüne doğru sürükledikler. Bu iki saldırgandan birisi bilahare annemin ensesine odunla vurdular. Annem de yere yıkıldı. Odun yığınındaki kalan odunları dört saldırgan annemin üzerine yıktılar. Annem de bu odun yığınının altında kaldı. Bilahare dört saldırgan daha önceden odun yığının üzerinden örtülü olan bize ait mavi brandayı odun yığınlarının altında kalan annemin ve babamın üzerine örttüler. Bilahare yığında kalan diğer odunları da bu brandanın üzerine attılar. Daha sonra bu dört saldırgan olay yerinden uzaklaşıp olay yerine tahminen 20-25 metre mesafedeki ... İlköğretim Okulu arkasında park hâlinde duran markasını ve plakasını bilemediğim siyah renk bir arabaya binip kaçtılar. Saldırganlar toplam dört kişiydiler saldırganlardan biri uzun boylu, üçü de orta boylu yetişkin erkek şahıstı. Saldırganların yüzlerini hiç göremedim. Arkalarından görmüştüm. Yüzlerinde maske ve benzeri herhangi bir şey yoktu. Saldırganların ne sebepten babama ve anneme saldırdıklarını bilemiyorum. Ancak alacak borç meselesinden dolayı bu eylemi gerçekleştirdiklerini tahmin ediyorum ve fakat babamın kimlere borçlu olduğunu da bilemiyorum. Babamın ne sebepten borçlu duruma düştüğünü de bilemiyorum. Eğer birilerinden borç para almış olsaydı zamanında bize söylerdi. Babamın ne kadar maaş aldığını bilmiyorum. Babam bir süre ...’te ve ...’da özel dershanelerde matematik öğretmenliği yaptığını söylemişti. Daha önceleri ise Milli Eğitim Bakanlığına bağlı değişik okullarda matematik öğretmenliği yapmıştı. Olaya tekabül eden hafta ve aylarda hangi dershanede çalıştığını ben bilemiyorum. Babam haftanın cumartesi ve pazar günleri eve geliyordu. Bu günlerde yanımızda kalıyordu. Haftanın sair günlerinde ise özel bir dershanede çalışıyordu. Maaşına haciz konulup konulmadığını bilmiyorum. Geçen süre zarfında olayın faillerinin açık kimlik ve adreslerini tespit edebilmiş değiliz. Oturduğumuz ev kiralık bir evdi. Ev sahibimize birikmiş kira borçlarımız vardı. Ev sahibinin ismini bilmiyorum. Babamın ölümünden sonra dayım ...’in evinde ... isimli şahısla tanıştım. Annem bu şahsı dayım diye bana tanıttı. Ancak sonradan gerçek dayım olmadığını anladım. ... evlidir, karısının adı Sabriye’dir. 18-19 yaşlarında ... isimde bir oğlu ve tahminen 15 yaşlarında Arzu isminde yatalak, hasta bir kızı vardır. ..., babamın ölümünden sonra şu an oturduğumuz evi bize kiraladı ve bize maddi yardımda bulundu. Hâlâ da bu yardımlarını, desteklerini sürdürmektedir. ... sadece evimize yardım babında sebze meyve getirdiğinde bir iki dakika kadar kalmakta ve bilahare gitmektedir. Evde uzun saatler kalmışlığı yoktur. Evimizde hiç gece yatıya da kalmış değil çünkü karısı var. ... adlı şahsın annem tarafından uzaktan akrabamız olduğunu öğrendim. Bildiğim kadarıyla inşaat mühendisidir ve gelir düzeyi iyidir. Annemle arasında duygusal bir ilişki yoktur ve olamaz da. bahsettiğim yardımları iyilik olsun diye yapmaktadır. Başka bir niyet taşıdığını tahmin etmiyorum. Şimdi bana gösterdiğiniz el yazısıyla yazılmış bir sayfalık 15.02.1999 ve 12.11.2001 tarihli mektup şeklindeki yazılar ve anılan yazıların altındaki imzalar babamın el yazısı ve imzalarına tıpatıp benzemektedir. Yani babamın eli mahsulüdür. Ayrıca 15.02.1999 tarihli mektubun arka tarafındaki iki dörtlük şeklindeki sevgilim başlıklı şiir babamın eli mahsulüdür. Onun el yazısına tıpatıp benzemektedir. Sevgilim başlıklı iki satırlık şiir ise babamın el yazısına benzemiyor. Bu şiirin kimin elinden çıktığını bilmiyorum. Söz konusu mektupları ben daha önce görmüş değilim ve mektuplardan haberim yoktur. Bu mektupları ilk defa şimdi görüyorum. Babam, annem ...’dan boşandıktan bir süre sonra ...’la evlenmişti. ...’yle birlikte olduğumuz zaman içinde ... zaman zaman bize kaba davranırdı ancak ...’nün babamı tehdit ettiğine hiç tanık olmadım ve bu konuda herhangi bir şey de duymadım. Babam ...’yle evlenince bir süre ...’ye ait evde yerleşik kaldık. Daha sonra ...’nün evi ... ... ilçesindeydi. Bilahare babamın görevi dolayısıyla ...’e geldik. ...’te oturmaya başladık. Daha sonra ... ve babam arasına geçimsizlik olunca ... babamdan ayrılıp ...’e babasının yanına .... Daha sonradan annem ... bizim yanımıza geldi. Annem o tarihlerde ...’da halamın yanında kalıyordu ve annem gelince hep birlikte ... ...’deki evde yaşamaya devam ettik. Babamı öldüren kimliklerini bilemediğim dört saldırganın yakalanarak cezalandırılmalarını istiyorum.”,Kollukta 23.01.2003 tarihinde; “Muhasebeci olarak çalışırım. 12.11.2001 yılında öldürülen ... benim öz babamdır, ... ... ise öz annemdir. Ben olay tarihinde Jandarmada ifade vermiştim. Babam ... matematik öğretmeni olarak ... ilinde öğretmenlik yaptığını biliyorum bir ara ...’ ya gitmişti, zaten babam sürekli il dışında idi. Cumartesi günü gelir pazar akşamları ise geri dönerdi, babamın verdiği para ile geçimimizi sağlıyorduk, ben olay tarihinde 9 yaşındaydım, benden büyük olan bir de ... isimli ablam vardı, ikimiz de okula gidiyorduk, hatırladığım kadarıyla da bizim evimize gelen pek kimse olmazdı ancak ... kendisinin inşaat mühendisi olduğunu, ... ...’da yaşadığını bize söylemişti hatta anneannem dahi bu şahsı tanır çünkü anneannem bu adamdan para istemiş, bir defasında bu ... isimli şahıs bizim evimize babam evde yokken sarhoş olarak geldi ve evde bayıldı, annem de bu adama yardım etti ve ayılttı, bu şahıs bizi 3 aylığına Kandıra’da bulunan Bağırhanlı isimli yere tatile götürmüştü, biz tatilde iken babam annemi aramış ve aralarında geçen konuşmada annem babama ‘Çocukları getirmiyorum ve senden ayrılıyorum’ demişti. Biz tatilden geldikten sonra babama bir şey söylemeyeceğimizi sadece gezmeye gittiğimizi ve bu ...’ından bahsetmeyeceğimiz hakkında bize tembihte bulunmuştu. Biz de babamıza bu şahıs hakkında bir şey söylemedik. Hatırladığım kadarıyla bu şahıs babam ölmeden önce bizim evimizde kalmamıştı. Babam ile annem tekrar birleşme kararı aldılar ve babam tekrar bizim yaşadığımız olayın olduğu eve geldi. Bizim evimizin karşısında bir okul vardı ve inşaat hâlindeydi. Bizim evin önünde de odunlar yığılıydı. Babam ile annem birleşti ancak annem ile ... hâlen görüşmeye devam ediyordu. Olaydan 4-5 gün önce evimizin karşısında bulunan okul inşaatının orada biri vardı. Hava karanlık olduğu için kimin olduğunu bilemediğimiz bir şahsın elinde sigara ile sürekli bizim eve doğru baktığını annem fark etmiş ve annem perdeleri çekti, daha sonra evin arkasındaki odunların bir kısmı yıkıldı annem de bize kedidir demişti ancak bu odunların kolaylıkla yıkılması zordu. Olaydan 2-3 gün önce evimize iki kişi geldi birisinin omuzları geniş, uzun boylu ayakkabılarına varana kadar siyah giyimli, bıyıklı 40-45 yaslarında sert konuşması olan, esmer biri ve diğeri bu şahıstan biraz daha kısa 30-35 yaşlarında, esmer, biraz kilolu ve siyah giyimli şahıstı. Uzun boylu olan sert bir ifadeyle anneme ‘... nerede, ...’nin yerini söyle eninde sonunda onu bulacağız’ dedi. Şahıslar bu sırada evin dışındaki demir parmaklıkların arkasındaydı. Annem de bilmediğini ve ... ile ayrı yaşadıklarını söyledi. Şahıslar daha sonra evden ayrıldılar bu şahısları yine olay günü gördüm onun haricinde görmedim. Babam bu olaydan 3-4 gün sonra gece vakti eve geldi ve olayın olduğu gün akşamüzeri yemek yiyecektik biz sofraya oturduk ancak babam oturamadı, annem de babama ne olduğunu sorduğunda bileklerini bize gösterdi ve pantolonunu bize gösterdiğinde yaraların olduğunu gördük. Bunların nasıl olduğunu sorduğumuzda bize küçük beyaz bir aracın arkasına kendisini ellerinden bağlayarak sürüklediklerini bize anlattı. Yemekten sonra otururken babam mektup çıkarttı ve anneme uzatarak ‘Bunu al, ben bir haftaya kadar başka bir yere gideceğim bunu kimseye verme, hatta çocuklara da verme, ben gittikten sonra okursunuz’ dedi ve anneme bu mektubu verdi. Bu mektubun içini tam göremedim ama büyük harflerle T. ile başlayan bir yazı olduğunu hatırlıyorum. Aynı gün akşamı dayım ...’nin evine hep birlikte gittik, kapının önünde asker eğlencesi vardı, dayımın oğlu ile ablam ... dışarı çıktılar, babam ise sürekli saate bakıyordu ve anneme sürekli ‘Hadi gidelim’ diyordu. Annem de ‘Daha yeni geldik niye gidelim?’ dedi. Babam da ‘Ben odun kıracağım’ dedi. Babam beni mutfağa çağırdı ve cebinde bulunan silgiyi çıkarttı ve ikiye bölerek yarısını bana verdi, beni çok sevdiğini ve kendisini unutmamamı söyledi. Tekrar içeri girdik ve birlikte asker eğlencesine gittik, annem ...’i alalım da eve gidelim dediğinde babam ... kalsın ...’ü alalım ve eve gidelim dedi ve üçümüz birlikte eve geldik. Babam üstünü çıkartmadan odun kırmaya başladı ve anneme ‘Çay suyu koy, yemeği de ısıt’ dedi. O sırada babamın arkası okulun bulunduğu inşaata dönüktü ve okul inşaatının bulunduğu yerde bir adam vardı. Babam bu şahsı görmemişti. Babama ‘Boş ver yemeği, odun işi bittikten sonra yersin’ dedi ve çayın ve yemeğin altını söndürdü. Ben biraz rahatsız olduğum için yer yatağında diğer odada yatmaya gittim. Bizim evimiz müstakil ve 1. katta olduğundan yerde yattığım ve güneşliğin çekili olmadığı için tül perdeden evin önünden geçenlerin gölgesini görebiliyordum ve 5-6 kişinin evin yanından geçtiğini gördüm. Bu sırada annem geldi ve ‘Yine o adamlar geldi, babanı öldürecekler, git dayınlara haber ver’ dedi. Ben de terliklerimi bile giymeden evin diğer balkonundan çıktım ve karşıdaki inşaata girdim ve oradan eve doğru baktığımda babamı 6 kişinin çekiştirerek odunların bulunduğu yere doğru götürdüklerini babamın bir şeyler anlatmaya çalıştığını el hareketlerinden anladım. Bu sırada babamın kafasına, birinin vurduğunu gördüm ve babam yere yığıldı. Sonra hep birlikte babamın üzerine doğru eğilmiş ve şahısların hepsinin kollarının hareket ettiğini görebiliyordum. Bu sırada birinin de evin yanında yığılı bulunan odunların üzerine çıkarak odun yığınını aşağıya doğru indirdiler. Sonra da annem dışarı çıktı ve babama seslenerek ‘Neredesin?’ diye bağırdı ancak annemin de kafasının arasından biri muhtemelen vurdu ve omzuna alarak babamın bulunduğu yere götürdüler ve annemin de üzerine odun yığınlarını çektiler. Orada bulunan muşambayı da üzerlerine örttüler. Ben oradan koşarak dayımlara doğru gittim ve dayıma babamın öldürüldüğünü ve yardım etmesini söyledim. Dayım da babana bir şey olmaz dedi, ben de mahalledeki bakkala gittim ve bakkal sahibine babamı öldürdüklerini ve yardım etmesini söyledim. Bakkal sahibi de Jandarma’yı aradı. Ben de asker eğlencesinin bulunduğu yere giderek babamın öldürüldüğünü bağırarak söyledim ve oradaki insanlar da bizim eve doğru geldiler. Babamı ve annemi odunların altında bulduk, her ikisini de hastaneye götürdük. Babam hastanede bitkisel hayata girmişti ve annemin durumu ise çok iyiydi. Hatta doktor bunu neden getirdiniz bunun bir şeyi yok demişti. Babam bitkisel hayata girdiğinden doktoru ile annem konuşurken babama bizim evde bakmamız gerektiğini boğazından yemek borusu açtıklarını söyledi ve makineye bağlıydı. Annem de ‘O zaman fişini çekin’ demişti. Doktor da beyin ölümü gerçekleşmeden bunu yapamayacaklarını söyledi. Olay günü ... isimli şahıs da hastaneye geldi. Benim gördüğüm sadece bu adamın eli cebinde gezdiğiydi. Bu adama kimin haber verdiğini ise bilmiyorum. Babamın birilerine borcu olup olmadığını bilmiyorum ancak bizim geçimimiz gayet iyiydi, sürekli babam bize para getiriyordu. Babamın düşmanı olup olmadığını da bilmiyorum çünkü ne babam ne de annem bu konuda bir şeyden bahsetmişti. Olay olduktan sonra annemin Emine isimli arkadaşında kalmaya başladık, ablamı da annem memlekete göndermişti, annemle ben kalmaya başladık. Aradan 1 hafta bile geçmeden ... isimli şahıs ... Kalıcı Konutlarından ev tuttu ve memleketteki ablamı çağırdılar ve hep birlikte bu adam ile birlikte kalmaya başladık. Yaklaşık 3-3,5 yıl bu şekilde yaşadık. ... isimli şahıs da sürekli bizde kalıyordu ve alkol alıyordu. Ben ve ablam işe girdik ve çalışmaya başlamıştık ve çalıştığımız parayı da bu adama veriyorduk. Ben ve ablam bu adamı istemiyorduk, hatta bu yüzden annem bizi dövdü, beni de kolumdan bıçakla yaralamıştı. 2004-2005 yılında annem ve ... ayrıldılar. Annem ... ... isimli biri ile resmî olarak evlendi, bu adamla birlikte kaldık. Bu adam iyi biriydi ancak annem bu adamdan ayrıldıktan sonra ... isimli biriyle nikâhsız yaşamaya başladı. Şu an ondan da ayrıldı ve şu an biriyle birlikte yaşıyormuş ancak kiminle yaşadığını bilmiyorum. Geçen yıl ... iline teyzemi ziyarete gittim. Oradan annemi aradım ve anneme ‘Babamın katili sensin, seni mahkemeye vereceğim bu işi kime yaptırdıysan ortaya çıkaracağım’ dedim. O da bana ‘Babanın kemiklerini sızlatma, bitmiş olayı açma’ dedi. Ben de telefonu kapattım. Kısa bir süre sonra beni ... ilindeki annem aradı ve bana ‘Babanın mahkemesini açıyormuşsun’ dedi. Ben de ‘Evet. Bu işte senin de parmağın var, sana bir sürü para verdi, vermeyince babam kötü oldu’ dedim. Çünkü annem ve babam bir ara ayrılmıştı ve anneannemin evine gitmişti. Ben de babam ile birlikte annemi almaya gittiğimizde anneannem elinde tüfekle bizi karşıladı ve babama doğrultarak annemi babama vermeyeceğini bir adım daha atmamasının yoksa babamı öldüreceğini söyledi. Babam ve ben de annemi almadan geri dönmüştük. Babamın dosyasını açmak istediğimi söylediğimde en çok ... isimli dayım ve anneannem ... ... karşı çıkıyordu. Bizim mahallede Havva isimli bayan vardı bir de kızı . vardı bu kadın anneme kahve falı baktığında bu kadın anneme ‘Bu evden cenaze çıkacak’ dediğinde annem de ‘Evde kim ölecek ölse ölse ... ölür’ dedi ve güldü. Annem bize birçok kez babamın mafyaya bulaştığını, hatta o zaman Ergenekona karıştığını söylemişlerdi. Ben de mahkemeye dava açalım dediğimde benim üzerime geliyorlardı. Ben .’nın programına çıkmak istemiştim yine annemler beni göndermediler. Ben babamı kimin öldürdüğünü bilmiyorum benim babam mafya olacak bir adam değildi. Babam sürekli şiir yazardı, iyi bir insandı ve babam o gün öleceğini de biliyor gibiydi. Sürekli saatine bakıyor ve yemek yemiyordu, bana sarıldı ve beni sevdiğini kendisini unutmamamı söylemişti. Bu olayı kimin yaptığının ve neden yapıldığının bulunmasını istiyorum.”,Kollukta 25.05.2013 tarihinde şüpheli sıfatıyla müdafi olmadan; “2001 yılında darbedilerek öldürülen ... benim öz babam olur, babam ... matematik öğretmeni olarak ... ilinde öğretmenlik yaptığını biliyorum, bir ara ...’ya gitmişti, zaten babam sürekli il dışında idi. Cumartesi günü gelir pazar akşamları ise geri dönerdi. Babamın verdiği para ile geçimimizi sağlıyorduk, ben olay tarihinde 9 yaşındaydım. Benden büyük olan bir de ... isimli ablam vardı. İkimiz de okula gidiyorduk. Hatırladığım kadarıyla da bizim evimize gelen pek kimse olmazdı. Ben daha önce de bu konuyla ilgili ifademi vermiştim aynısını da tekrar ederim. Benim babamın öldürülmesi ile ilgili bilgim yoktur. Bilgim olsaydı bunu o zaman da söylerdim şimdi de söylerim. Bana sorduğunuz konuşma ile ilgili ben anneme polislerin sana soru sorduğunda ‘Hatırlamıyorum’ dememesini, sürekli ifadesini değiştirmemesini, tek bir ifadede bulunmasını söyledim. Çünkü annem bana ‘Konuşursam ben de zan altına girerim’ demişti. Ben de ‘Ağzından laf almak için söylerler’ demiştim ve ‘... da gelip olayı senin yaptığını söylerse olay sana kalır’ demiştim. Bu yüzden ...’nın olayın içinde ise söylemesini istedim. Sizin anladığınız tarzda ben annemin konuşmamasını söylemedim. Bu olayın açığa çıkmasını en çok ben istiyorum. Olayı gerçekleştireni ben bilmiyorum ancak annem de biliyorsa söylemesini istiyorum. Olayı ... dayımın veya dayımın oğlu Erkan’ın bildiğini zannetmiyorum. Ben kimseye de böyle bir şey söylemedim. Hatırladığım kadarıyla ... isimli şahıs anneme ‘Sen beni bırakamazsın, seni de öldürürüm’ diye tehdit ediyordu. Bana okunan diğer konuşmayı hatırlıyorum. Annemi ikna etmek ve doğruları söylemesi için bunları söyledim. Ben babamın öldürülmesi olayını kimin gerçekleştirdiğini bilmiyorum. Ben gece geç saatlere kadar uyuyamadım ve annemi aradım. Ona dedim ki anne seni arayan kimdi diye sorduğumda bana bilmiyorum beni kimse aramadı, ben kimseyle görüşmedim dedi ancak ertesi gün ... yerime geldiğinde ben yine sordum ve bana ...'nın aradığını ve beni sorduğunu söyledi başka bir şey söylememiş.”,Mahkemede; “Olay günü biz ailecek önce dayımlara yemeğe gittik, sonra asker eğlencesine geçtik, babam tedirgindi ve sürekli saate bakıyordu, fazla kalmak istemedi. ... ablam orada kaldı. Ben babam ve annem evimize geçtik. Annem ve babam odun kırmaya başladılar, ben de rahatsız olduğum için içeride yatıyordum, annem geldi ‘Babanın yanına birileri geldi, koş dayına haber’ ver dedi. Arka kapıdan çıktım, inşaat hâlindeki yerden baktığımda dört kişinin babamla konuştuğunu, sonrasında babamın birden yere yığıldığını, daha sonra da annemin yukarı çıkıp ‘Alo alo’ diye babama seslendiğini ve bu esnada annemin boyun bölgesine bir şey ile vurulduğunu fark ettim, daha sonra gidip dayımlara haber verdim. Eve geldik, annem ile babamı odunların altından çıkardılar ve hastaneye götürdüler. Ben olayla ilgili 13 yıldır ifade veriyorum. Beni Asayişe götürdüler burada ‘Bildiklerini anlat’ dediler. Ben de daha önce anlattıklarımı söylediler, bana bir sürü baskı yaptılar ve ifademi aldılar. 2013 yılında poliste verdiğim ifademi kabul etmiyorum. Ben geçmişe yönelik olarak deprem ve sonrasını hatırlıyorum, ondan öncekileri hatırlamıyorum. Dolayısıyla annemle babamın boşandığını hatırlamıyorum, babamın ... isimli birisiyle evlendiğini biliyorum. Yine hatırladığım kadarıyla bir keresinde dört kişi adliyeye gelmiştik, babam anneme ‘Çocukların velayetini sana verdim’ diye söyledi. Annem bizi istiyordu. Babam annemden bizi kaçırıyordu, bir keresinde ...'a, bir keresinde ablama inşaatın üzerine çıktı annen geri dönsün dediler. ...'yı babam ölmeden önce tanıdım, babam ölmeden önce gelmişti. Babam öldükten sonra annem ile ... birlikte yaşadı, önce ... konutlarında daha sonra ...'nda oturduk. ... bize iyi davranmıyordu, hatta dövdüğünü dahi hatırlıyorum, ablam ... çalışıyordu, aldığı 15 milyonu da istiyordu, annemden para istediğine şahit olmadım. Ayrıca ...'nın eve sarhoş gelip anneme ‘Kocanı nasıl öldürttüysem seni de öyle öldürttüğünü’ söylediğini duymadığım gibi annemden de böyle bir şey duymadım. Annem ile ... bizden dolayı ayrıldı, ablam zaten ...'yı istemiyordu, bize şiddet uyguluyordu. Babam sağ olduğu ve ...'da çalıştığı dönemde Kandıra'da Bağırganlı isimli yerde çadırda iki ya da üç hafta tatil yaptık, ...'da gelip gidiyordu. Ben babam öldükten sonra inşaata saklandığımı olanları gördüğümü ablama anlattım ancak ortam karanlık olduğu için kişilerin yüzlerini görmedim, dolayısıyla o dört kişinin huzurda bulunan erkek şahıslar olup olmadığını bilmiyorum. Annem ...'dan ayrıldıktan sonra Necati ile evlendi, ... annemin erkek arkadaşıdır, İshak Doğan ise annemin tutuklanmadan önceki erkek arkadaşıydı. Ben 2007 yılında kocaya kaçtım, ailem karşı çıktı, 6 ay evlilikten sonra boşandım. Aynı eşimle daha sonra bir daha evlendim ve tekrar boşandım. Annemin bu evliliğe kalkışmasından dolayı anneme şiddet uygulamadım. Ben hiçbir zaman ‘Babamın katillerini bulacağım’ diye bir beyanda bulunmadım, akrabalarıma bir şey demedim, zaten onlar bizi çekemiyor. Hanife Yağlı teyzemdir. Benim teyzem Hanife'yle bir problemim yoktur. Erkan benim dayımın oğludur, olaylar hakkında bilgisi olup olmadığını bilmiyorum. Ben annem karakoldayken kendisiyle görüştüm ancak anne kız arasındaki görüşmenin dinlenmesi usule aykırıdır, ben verdiğim ifade ile ilgili anneme bilgi verdim, annemin ne şekilde ifade vereceği konusunda kendisine bir şey söylemedim. Teyzem Hanife'nin ‘... yaptı’ demesi doğaldır, zira ailemde hiç kimse beni istemiyordu, annemle sorunlarım olduğu için teyzemin de anneme o şekilde beyanda bulunması doğaldır. Babamın öldüğü tarihte evimizde ev telefonu olup olmadığını, annemin cep telefonu olup olmadığını hatırlamıyorum ancak yok diye biliyorum. Ben babamın ...'da ev tuttuğunu bilmiyorum, öğretmenevinde kaldığını biliyordum, ...'te okuduğumuz için sanırım ...'ya gitmedik. Babam anneme çok şiddet uygulardı, şiddet uygulama sebebini bilemiyorum ancak ara sıra bizi de döverdi, kemerle dövdüğü de oldu. Hatırladığım kadarıyla olaydan bir iki gün önce evimizin kapı ya da penceresi kırılmadı ancak daha eski bir tarihte üç dört kişi gelip ... nerede diye sormuşlardı. Biz de annemle karakola gittik, babamın borcu olabilir. Ben babamın kardeşi Arzu'ya bir mektup verdiğini duymuştum, bir kere de anneme çocukların velayetini sana veriyorum diye beyaz bir kâğıt verdiğini gördüm. Babam ölmeden bir ay önce arabaya bağlayıp sürüklemişlerdi, eve gelip oturamadığını görünce sorduğumuzda o şekilde anlatmıştı ve dizlerini göstermişti. 12.11.2001 tarihinde babamın bir şey yazdığını görmedim. Bana gösterdiğiniz mektup babamın yazısına benzemiyor ama imza onun imzasıdır. 15.02.1999 tarihli mektuptaki yazı babamın yazısıdır, imza da onundur. Olay günü ben hastaneye gittim, annemi gördüğümde tişörtünün üzerinde biraz kan vardı, üstü başı yırtık değildi. Olay günü evin ışıklarının tamamı babamla annemi ararken açıldı.”,
08.10.2013 tarihli celsede; “Ben celse arasında emniyetin önündeyken ifademi alan polisle karşılaştım. Bana ‘Gördün mü bak sana annen içerde yatar diye söyledim. Bana inanmadın. Biz ne istersek o olur. Bu olayla ilgili bize madalya veriyorlar’ dedi. Kendisini söyleyeceğimi belirtince ‘Ne istersen yap’ dedi. Herkes annen senin yüzünden içeride yatıyor. Sen sebep oldun diye bana yükleniyor.”,Bozma sonrası 18.05.2016 tarihli celsede; “Babam, vefatından önce ikinci eşi ...'ın yakınları tarafından tehdit edildiğine ilişkin bir mektup bırakmıştı. Ayrıca vefatından 1 hafta önce darbedilip yerde sürüklendiğini söylemişti. Buna rağmen ... ve ailesi hakkında herhangi bir soruşturma yapılmamıştır. Ben yargılanan sanıklar hakkında şikâyetçi değilim.”,Tanık ... ... Kollukta 25.05.2013 tarihinde şüpheli sıfatıyla müdafi eşliğinde; “İnşaat işiyle uğraşırım, kimse ile husumetim yoktur. Sabıkam yoktur. Bana sormuş olduğunuz ... isimli şahsı tanımam ve bilmem. ... ... isimli bayanı ise aynı köylü olduğumuz için kendisini ve ailesini tanırım, kendisiyle oturup sohbet etmişliğimiz yoktur. Geçen yıl bir kez minibüs durağında karşılaşmıştık. Ben kendisiyle bu güne kadar hiç, telefonla dahi görüşmedim. ... isimli şahıs amcamın oğlu olur. ... da inşaat işleri ile uğraşır. Şu anda ne ... yaptığım bilmiyorum ancak 10-12 yıl önce bizimle beraber çalışırdı. 2002 yılından sonra kendisiyle aramızda inşaat işi ile ilgili soğukluk girdi ve kendisiye olan sohbetimiz ve muhabbetimiz bitti. Yukarıda belirttiğim gibi ... isimli şahsı tanımam ancak ... ... ile evli olduğunu ve öğretmenlik yaptığını bilirim. Bunun haricinde bu şahısla yüzyüze veya telefonla dahi görüşmüşlüğüm olmamıştır. ...’nın ağabeyi ... de bizimle birlikte çalıştığı için ...’in söylediğine göre ‘Eniştemi evinin önünde para istemişler ve darbetmişler sonra da hastaneye kaldırılmış’ demesi üzerine haberim oldu. ... beni aradı ve para istedi. Ben de kendisine para vermek için olayın olduğu günü akşamı kendisine para vermek için hastaneye gittim ve kendisine rakamını hatırlamadığım miktarda para verdim ve ertesi gün de şahsın öldüğünü ...‘ten öğrendim. Kendisine meftayı ...’a götürmelerinde de yardımcı oldum. ...’e sorduğumda ...’ nin evine girerken 3-4 kişinin gelerek darbettiği ve bundan dolayı da vefat ettiğini duydum. Bana sormuş olduğunuz 0532 223 55 27 numaralı telefon benim adımadır ancak oğlum ... kullanırdı. 0532 869 98 46 numaralı hattı ben kullanırım. 0532 696 80 54 numaralı hattı ise küçük oğlum ... kullanır. Yukarıda belirttiğim gibi ben ... ... isimli bayanla hiç telefon görüşmesi yapmadım. Ne olaydan önce ne de olaydan sonra başsağlığı için dahi aramadım. Ben ... ... isimli bayanla kesinlikle görüşme yapmadım ancak telefonumu ... yerinde sürekli masanın üzerinde bıraktığım için ve işimizin saatli olmasından dolayı gece geç saatlerde de beton dökmek için şantiyede bulunduğum için şantiyede bulunan işçiler tarafından kullanılmış olabilir ancak kesinlikle ben aramadım. ... ... isimli bayan bizim köyümüzde iken yine köyümüzde öğretmenlik yapan şahısla kaçtığını ve daha sonra evlendiğini duydum. ... ile görüştüğünü beyan ettiğiniz oğullarımın neden aradığı hakkında ise hiçbir bilgim yoktur. Benim bu olayla ilgili hiçbir bilgim ve ilgim yoktur. Üzerime atılı suçlamaları da kabul etmiyorum. Ben kimseyi öldürmedim, öldürtmedim ve kimseyi de azmettirmedim.”,Savcılıkta 27.05.2013 tarihinde şüpheli sıfatıyla müdafi eşliğinde; “Ben olay nedeniyle ilgili olarak Emniyet Müdürlüğünde ifade verdim, oradaki ifadem doğrudur aynısını tekrar ederim. ... bizim köylümüz olur, aynı zamanda ...’de birlikte çalışıyorduk, olay tarihinde bana telefon etti, ‘Hastanedeyim bizim enişte dayak yemiş yardımcı olun’ dedi. Ben de bunun üzerine ... Devlet Hastanesine geldim. Burada ... ile görüştüm, ben ... beni aradıktan sonra kimseye telefon edip haber vermedim. Direkt olarak hastaneye gittim. Hastanede sadece ... ve ...'in erkek kardeşi olan ismini hatırlamadığım kişiyi gördüm. ...'ın ne şekilde darbedildiğini bilmiyorum. Daha sonra da duymadım, kimin darbettiğini bilmiyorum, benim olayla uzaktan yakından alakam yoktur. Olay günü oğullarım olan ... ve ... inşaatta benimle birlikteydi, akşam nerede olduklarını bilmiyorum. ... hastaneye gelmiş, ben görmedim ... bana ...'un hastaneye geldiğini söylemişti. ...'u ... telefonla aramış bunun üzerine ... hastaneye gelmiş. Benim olay hakkında bildiklerim bunlardır. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, savunmam bundan ibarettir.”,Tanık ... Kollukta 25.05.2013 tarihinde; “Benim yukarıda verdiğim adres ve kimlik bilgilerim doğrudur ve bana aittir. Bana sormuş olduğunuz ... isimli şahsı eşimin amcası olması dolayısıyla tanırım. ..., ..., ... eşimin akrabalarıdır. Yaklaşık 6-7 yıl önce ... ile birlikte alkol aldığımız sırada ... yanında ..., ..., ... ve ... ile birlikte ...’ın ikametinin önüne beyaz renkli . marka araç ile gittiklerini burada ...’nın arabada kaldığını diğer 4 şahsın araçtan inerek ... isimli şahsı darbettiklerini bana anlattı. Daha sonra ... yine alkol aldığımız sırada ...’nın dostunun kocası olan ...’ı darbettiklerini çünkü ... ve ... ...’nin dost hayatı yaşadıkları ve ...’nın kıskandığı için ...’yi darbettiklerini, ..., ...’nın ... ile ilişkisinin olduğunu öğrendiğini, ...’nın da bu olaylardan bilgisinin olduğunu bana söyledi. Ben bu olayın faillerinin yakalandığını düşündüğüm için kimseye de bilgi vermemiştim çünkü... bana ...’ya gittiklerinde isimlerinin Jandarmaya verildiğini bana söylediği için bu konu ile ilgili kimseye bir şey söylemedim. Bu bilgileri de ben ... isimli arkadaşıma alkol alırken söylemiştim. Bu olaydan sonra da aralarında kopukluk oldu. Özyapıda taşeron ortak çalışıyorlardı. ...’nın işleri de kötü gitmeye başladı, ... alamaz oldu ve ortaklıkları ayrıldı, kalıp ustası olarak inşaatlarda yevmiye usulü çalışmaya başladı. Daha sonra tarihten iki yıl önce de memleketine ....”,
Mahkemede; “Ben Derebaşıların damadı olduğum için bazı şeyleri duymuştum. Polis beni aldı önce hastaneye götürdü rapor aldırdı, daha sonra da ‘Bu konularda bildiğini anlat’ dedi. Korktum, ifadem doğru değildir. Polis bana Derebaşıların olay nedeniyle alındıklarını, olayı anlattıklarını, benim de ismimin geçtiğini söylediler, ben de ifade verdim. Önceden ... ile biz içerdik ancak içtiğimizde bana olayla ilgili bir şey anlattığını hatırlamıyorum. Ben 1996 yılında Derebaşılarına damat oldum. ... ile ...'nın ilişkisi olduğunu duymadım. ... öldükten sonra herkesin duyduğu gibi ben de duydum.”, Çelişkili ifade verdiği için kolluk ifadesi okunup tekrar sorulduğunda; “Okumuş olduğunuz ifademin içeriğini kabul etmiyorum, polis baskı yaptığı için böyle beyanda bulundum. ... alkol aldığımız sırada böyle bir olay bana anlatmadı. ... hakkında da ifademdeki gibi beyanda bulunmadım. Ben... ve ...'nin ... köye gittiğini duymuştum ancak hangi tarihte olduğunu hatırlamıyorum. Benim telefonumun ... tarafından kullanılmasından dolayı polis suç isnat eder diye düşünüp o baskı altında ifade vermedim.”, Tanık ... 27.11.2011 tarihinde Kollukta; “Olay günü yani 12.11.2001 günü saat 21.30 sıraları ikametimizin yakınlarında bulunan asker eğlencesindeydik. Bana sormuş olduğunuz ... ve ... ... tahmini bir saat kadar önce bu eğlence yerindeydiler. Ancak onlar aynlmıştı. Biz burada kalmıştık. Tahmini yarım saat kadar sonra yani 22.00 sıraları adı geçen şahısların kızı olan ... eşim ve bana gelerek ‘Dayı evin önünde birkaç tane adam var, karakola telefon açın’ dedi. Eşim de yakınımızda bulunan . (.) .’a karakolu aramasını söyledi. Bunun üzerine eğlence yerinde bulunan şahıslarla birlikte koşarak olay yerine gittik. Olay yerine geldiğimizde hiçbir kimse görünmüyordu. Daha sonra çevrede bulunan şahıslar evin etrafını aramaya başladılar. Ve birisi bağırarak ‘Burada bir şahıs var’ dedi. Herkes şahsın bağırmış olduğu yer olan evin arka kısmındaki mutfak balkonunun arkasına ...’ın yattığı yere koştu. Ben de fazla yanaşamadım ama yerde yatan ...’ın kafasını gördüm. Şahsı oradan çıkarırlarken ‘Burada bir de bayan var’ diye bağırıyorlardı. Ben ... ...’nin yerde yattığı hâlini göremedim. Ancak şahıs hastaneye götürülmek üzere araca bindirilirken ben kendisini gördüm. Hemen yanında hastaneye gittim. Ben bu olayla ilgili fazlaca bir şey görmüş değilim. Olay kimden ve ne şekilde kaynaklandı bilemiyorum. Zaten ... bize hiçbir şey anlatmazdı.”,Kollukta 25.05.2013 tarihinde; “Bana sormuş olduğunuz ... benim görümcem olan ... ...’nin eşiydi ancak 12 yıl kadar önce öldürüldü. Olayın olduğu gün biz inşaat yapıyorduk akşam olunca eşim ve çocuklar ile birlikte eve geldik yemek hazırladık tam sofraya oturduğumuz sırada ... ..., iki kızı ile birlikte bizim eve geldi. Aradan yarım saat geçtikten sonrada ... da geldi, birlikte yemek yedik. Daha sonra mahallede asker eğlencesi vardı ve hep beraber eğlenceye gittik. Orada 40 dakika kadar kaldıktan sonra ... ‘Eve gidelim’ dedi. Biz de ‘Evde ne yapacaksınız burada eğleniyoruz’ dedik. O da ‘Yarın göreve gideceğim daha odun kıracağım’ dedi. Büyük kızları ... bizimle kaldı, küçük kızları ... ile birlikte onlar evlerine gittiler. Aradan ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum küçük kızları ... bağırarak yalınayak bizim yanımıza geldi, ‘Kapıda adamlar babamı öldürecekler çabuk yetişin’ diye bağırıyordu. Ben de hemen evimizin karşısında bulunan kahvede oturan eşim ... ile ...’na konuyu bildirdim ve hemen Alilerin evine doğru koşmaya başladık. Eşim ile ... kahveden jandarmaya telefon açıyorlardı. Eğlencede bulunan kalabalık ile birlikte ...’nin evinin olduğu yere geldik etrafta hiç kimse yoktu gençler evin etrafını aramaya başladılar. Bu sırada eşim ile ... da bizim yanımıza gelmişlerdi. Gençler evin yanında bulunan odunların altında ...’ı buldular. ... kendisinde değildi, kafası kocaman olmuştu. ...’yi hemen komşuların arabasına bindirdik ve hastaneye gönderdik. Bu sırada ...’yı da aynı odunların altında bulduk. ... da kendisinde değildi. Onu da bir araca bindirdik ve hastaneye gönderdik. Olayın nasıl ve ne şekilde olduğunu ben görmedim. Bu güne kadar da kimse bana ...’ı darbederek öldüreni söylemedi. Daha sonra aradan birkaç yıl geçtikten sonra ... ile ...’nın evlendiğini öğrendik. ...’nın küçük kızı ... bana annesi ...’nın babası ... ölmeden önce de ... ile birlikteliği olduğunu söyledi. ... ... ile evliyken ... ile birlikte oluyormuş. Bunu bana ... söyledi. Olay günü veya daha sonrasında ... bana para vermedi. Eşime de para verdiğini görmedim.”,Mahkemede; “... benim eşimin kardeşidir. Olay tarihinde eşi ... ve çocukları ile birlikte bize geldiler, yemek yedik. Maktul kalkmak istedi, asker eğlencesi olduğunu söyledik, eğlenceye katıldık, bir süre sonra ... yine kalkmak isteyince eşi ve küçük çocuğu ... ile gittiler, ... bizde kaldı. Kısa bir süre sonra da ... yanımıza geldi, kapıda adamlar olduğunu söyleyip yardım istedi. Hemen kahvede olan eşim ...'e haber verdim. Sonra da ...'nin evinin olduğu yere gittik. Tüm ışıklar yanıyordu ve içeride hiç kimse yoktu. Evin etrafını ararken gençlerden birisi odunların altında birinin olduğunu söyledi, ...'yi çıkardık, daha sonra da odunların altından ...'yı bulduk ve hastaneye götürdük. ... ile bizim evimizin arasındaki mesafe 3-4 sokaktır ve yürüme beş dakika sürer. Ben ...'yı aynı köylüm olduğu için çocukluğumdan beri tanırım. Ben ... ile ...'nın geçmişte ilişkileri olduğunu bilmiyordum. ...'nin ölümünden sonra ikisinin evlendiğini duydum. ... ile eşim ... sık sık görüşürdü. Bildiğim kadarıyla ...'nin başka kadınlarla ilişkisi, içkisi, kumarı yoktu ancak görümcemle ayrıldıktan sonra başka biriyle evlenmişti. Hatırladığım kadarıyla görümcem boşandıktan sonra ...'a gitti, ... ...’te kaldı. Ben ... ile ...'nın neden boşandığını bilmiyorum, ...'dayken boşanmışlardı. ...'nin piyasaya borcu olup olmadığını bilemem, bana tehdit edildiğine dair de bir şey söylemedi. Hastaneye gelince telefonumun şarjı bitmiş olduğu için ...'nın telefonunu alarak görümcem ... ile görüştüm ...'nin öldürülmesinden bir hafta kadar önce ... ile ... kavga etmişler. ... kaçıp bize geldi, ...'nin elinde bıçak vardı, eşim ile Selahattin, ...'nin elinden bıçağı aldılar. ... ile ...'nın sık sık kavgasına şahit olmadım zaten ... genelde başka yerde çalışıyordu. ... başka yerde çalıştığı hâlde ...'nın hiç onun yanına gidip gitmediğini bilmiyorum, kendi aile işleridir. ...'nin öldürülmesinden bayağı bir zaman önce tam süreyi hatırlamıyorum, ... koşarak bize geldi, evin önünde adamlar olduğunu söyledi ve ...'yi sorduklarını anlattı. Ancak benim kapı ya da pencerenin kırılıp kırılmadığını söylediğini hatırlamıyorum. Daha sonra karakola gitmişti. Ben o gün odunların altından çıkartıklarında gördüm. Baygındı hastaneye giderken yolda ayıldı ve sadece ‘... nerede?’ diye bağırdı. ...'nın elbiselerinde herhangi bir yırtık yoktu ayrıca görünen herhangi bir yarası da yoktu.”,Tanık ... Kollukta 27.11.2001 tarihinde; “Olay günü yani 12.11.2001 tarihinde mahallemizde bulunan asker eğlencesindeydik. Yanımda eşim ve çocuklarım da vardı. Saat tahmini 22.00 sıralarıydı ki ... ve ... ...’nin kızları olan ... koşarak bize evimizi bastılar. ‘Babamı dövüyorlar’ diyerek yardım istedi. Ben de hemen komşumuz olan Mahmut (Şamil) Düzcan isimli şahsa karakolu aramasını söyledim. Ancak kendisi numarayı bilmediğini söyledi hemen çevrede bulunan şahıslardan numarayı aldık ve kendisi de hemen karakolu arayarak durumu bildirdi. Bu esnada ben olay mahalline yardım etmek üzere ayrıldım. Ancak biz telefonla uğraştığımız esnada çoğu vatandaş bu eğlence yerinden olay yerine gitmişlerdi bile. Ben de olay yerine geldiğimde ... arabaya bindirilmiş vaziyetteydi. Ben geldiğim esnada bindirilmiş olan araç hareket etti. Ben kendisinin nerede bulunduğunu ve ne şekilde olduğunu görmedim. Bunun üzerine çevrede bulunan şahıslar karısı olan ve benim de kız kardeşim olan ... ...’yi bulamadıklarını söylediler. O esnada buraya gelen gençler ‘Odunların altında bir ses var’ diye bağırdılar. Ben de hemen evin arka kısmında bulunan mutfak balkonun alt kısmına koştum. Burada ... ...’nin baygın bir şekilde yattığını gördüm hemen kendisini de çıkartarak bir araca bindirip ben de yanında gitmek üzere ... Devlet Hastanesine geldik ve burada acile bıraktık. Benim bu olayla ilgili bildiklerim ve gördüklerim bunlardan ibarettir. Adı geçen ... ve ... ...’nin herhangi bir düşmanı var mıydı bilemiyorum. Zaten bize bu konularla ilgili hiçbir şey anlatmazlardı.”,Kollukta 25.05.2013 tarihinde şüpheli sıfatıyla müdafi eşliğinde; “İnşaat işçisi emeklisiyim. Husumetli olduğum kimse yoktur. Sabıkam da bulunmamaktadır. Bana sormuş olduğunuz ... ... benim öz kız kardeşim olur. ... isimli şahıs ise kız kardeşimin eşi olur. Dolayısıyla eniştemdir, aynı zamandada akrabamız olur. Kendisini bu nedenle yakınen tanırım. ... benim üvey amcamın damadı olur. Aynı zamanda akrabamdır, aynı zamanda kendisi ile ... arkadaşlığımız vardı, kendisi ile fazla samimiyetim yoktur. O gün akşam saatlerinde benim evimde ..., ..., anneleri ... ..., eniştemiz ... yemek yedik, çay içtik. Tahminen saat 18.00-19.00 sıralarıydı İlyas Şahin isimli komşumuzun asker eğlencesi vardı, yemekten sonra hep beraber asker eğlencesine gittik. Saat tahminen 22.30-23.00 sıralarında eniştem ... eğlence yerinden evine gitti. Tahminen 10-15 dakika sonra kız kardeşim ... ..., kızları ... ve ... ile birlikte kendi evlerine gittiler. Biz asker eğlencesinin olduğu yerdeydik. Tahminen aradan 5-10 dakika geçmişti ki yeğenim ... ağlayarak ve koşarak yanımıza doğru geldi. ‘Dayı evimizi basmışlar babamı dövüyorlar’ diye bağırdı bunun üzerine eğlence bir anda kesildi. Herkes ...’ın ikametine doğru insanlar gitmeye başladılar ben orda bulunan büfeyi çalıştıran .’a ‘Karakola haber edelim’ dedim . karakola bilgi verdi ancak şu an hatırlamıyorum cep telefonu ile mi sabit telefon muydu hatırlamıyorum. Ben ve . olay yerine gittiğimizde ...’yi görmedim çünkü ... hastaneye götürülmüştü. Daha sonra biz kız kardeşimi aramaya başladık evin bütün ışıkları yanıyordu, orada bulunanlar evin içerisini de kontrol ettiler ancak kardeşimi dışarıda odun yığınlarının altında buldular. Gençler kız kardeşim ... ...’yi bizim bulunduğumuz yere getirdiler. Şu an hatırlamadığım muhtemelen komşularımızdan birinin aracına koyarak ... Devlet Hastanesine götürdük. Yanımda eşim ... vardı. Kız kardeşim hastanede bulunduğu esnada biz de hastane ve etrafında bekledik. Bu sırada ben hiç kimseden ... ve ...’yı kimlerin darbettiği konusunda bir konuşma ya da eşkâl bilgisi duymadım. Kim ya da kimlerin darbettiğini bilmiyorum. Ben bu olaydan dolayı ya da olay sonrası hiç kimseden kesinlikle para istemedim para istemek için telefon açmadım. Ben hastaneye giderken yolda kendi kullandığım 0 533 348 35 69 numaralı telefonum ile Ero1 ... isimli şahsı arayarak ‘...'nin evini basmışlar ...’yi götürmüşler hastaneye biz de peşinden ... ile birlikte hastaneye gidiyoruz hastaneye gel’ dedim. O da bana geliyorum dedi ve daha sonra süre olarak hatırlamıyorum ancak ... hastaneye geldi. Tam emin değilim ancak ... kendi aracı ile yalnız olarak hastaneye geldi. Bir müddet sonra ... isimli şahıs da tek başına hastaneye geldi. Hastanenin bahçesinde olayda yaralananlar ile ilgili konuştuk. ... bana kesinlikle para vermedi. Ben de kendisinden para istemedim. Ancak ... vefat ettikten sonra defin işlemleri yapılırken para gerekli idi. Ben de para olmadığını söyledim. O zaman ... 75-80 TL tutarında bir parayı hastaneye ödediğini biliyorum. Aramızda kesinlikle para isteme söz konusu olmadı. ... neden bu şekilde ifade verdi bilmiyorum. Benim bu konu ile ilgili olarak bildiklerim bundan ibarettir. Eniştem ...’ı kim ya da kimlerin öldürdüğünü bilmiyorum, bilsem zaten söylerim.”,Mahkemede; “Olay günü kız kardeşim ..., çocukları ..., ... ve ...’nın boşandığı eşi ... bize yemeğe geldiler. Sonra asker eğlencesine katıldık. Bir süre sonra da ..., ... ve ... ayrıldı. ... eğlence yerinde kaldı. Bir ara yeğenim ...'in ‘Evimizi bastılar’ demesi üzerine olay yerindeki kalabalık ...'nin evinin olduğu yere doğru gitti. Ben de jandarmayı aramak için büfeye gittim. Buradan jandarmaya haber verdim ve ...'nin evinin olduğu yere ulaştım. Vardığımda gençler ...'yi hastaneye götürmüşlerdi. ...'yı odunların arasından çıkardılar. Kendisi ile konuşmadım. Ben ...'yı gördüğümde yara beresi yoktu. Üstü başı da yırtık değildi. Zaten olsaydı da o panikten göremezdim. ... ile ...'nin ne zaman evlendiğini hatırlamıyorum. Ancak evlendiklerinde ... çok küçüktü. Sanıklardan ... hem hanımı hem de annesi tarafından akrabam olur. Kendisi ile gurbette karşılaştık. Ben ... ile ... arasında bir şey olduğu hiçbir zaman öğrenmedim. ... öldükten sonra ... ile birlikte yaşadıklarını sanırım 1 hafta geçince öğrendim. Bu olay ... ev tuttuktan sonra oldu. Daha önce bir gönül ilişkileri olup olmadığını bilmem. ...'nın, ...'nın evine gelip gittiğini görmedim. Bilmiyorum. Ara sıra ... ile ... kavga ederlerdi. ... dayak yiyince pek bize gelmezdi. ... ölmeden 10-15 gün önce kavga etmişlerdi. O zaman ... bize gelmişti. Yarası beresi olup olmadığını, topallayıp topallamadığını hatırlamıyorum. Olaydan önce ... ile 1-2 yıl beraber çalıştık. Maddi durumu iyiydi. ... öldükten sonra ... kız kardeşimle yaşarken de kendisiyle görüştüm. Evine gidip geliyordum. Maddi durumunda bir sıkıntı fark etmedim. ... ile ...'nın gayriresmî beraber yaşamaya başladıktan sonra ...'nın karısı durumu öğrenmişti. ... ile ...'nın niye ayrıldığını bilmiyorum. Duyduğuma göre kızlar kabullenmemiş. Ben ...'nın alkol alıp almadığını bilmem. ...'yu tanımıyorum. Ben ...'ya sorduğumda ...'nin mafyadan para aldığını, paranın bir kısmını ödediğini gerisini ödemediğini bu yüzden ...'e gelmediğini, olaydan sonra konuştuğumda da bu işin mafya işi olduğunu söyledi. ... benden hiçbir zaman para istemedi. İhtiyacı olsa bile söylemezdi. Kız kardeşim harçlığı olmadığı zaman kendi adına benden para isterdi. Bildiğim kadarıyla ... alkol kullanmazdı. Başka kadınlarla düşüp kalktığına da şahit olmadım. Ben hastaneye kendim gittim. ... ile bu konuyu görüşmedim. Herhangi bir şekilde borç para alışverişi olmadı. Hastanede ...'yı gördüm. Kendisi ile konuştuk. Olayla ilgili bir şey söylemedi. Ben olaydan sonra yeğenlerim ... ve ... ile görüştüm. Ancak son zamanlarda görüşmüyoruz. Olaylar ile ilgili bana bir şey anlatmadılar. Olay tarihinde ben . nolu telefonu kullanıyordum. ...'nı aradım. Arama sebebim olayı anlatmaktı. Neden kayıtlarda gözükmüyor bilmiyorum. Ancak kesinlikle ...'u kız kardeşim ...'nın telefonundan aramadım. Olay günü hastaneye ... kendisi geldi. Mustafayı daha sonra hastanede gördüm. Ben aynı gün ...'i de aramıştım.”,Tanık ... Kollukta 25.11.2001 tarihinde; “Olay günü yani 12.11.2001 günü saat 22.00 sıraları İstasyon Mahallesi’nde bulunan asker eğlencesinde arkadaşlar ile birlikte eğleniyordum. Arkadaşlarla birlikte İstasyon köprüsünün altında alkol aldık. Daha sonraları buradaki arkadaşlarla birlikte eğlence yerine döndük. Bana çevrede bulunan tanıdıklar ‘Halanların evinde kavga çıkmış herkes oraya gitti’ dediler. Ben de hemen koşarak ‘Halam olan ... ...’nin evine gittim. Buraya geldiğimde evin önünde büyük bir kalabalık vardı. Bahçeden içeriye girdim ve evin arka kısmında bulunan ve olayın olduğu yer olarak söylenen mutfak balkonunun yanına gittim. Burada yerde üzerinde mavi branda örtülü vaziyette halam ... ... yarı baygın bir şekilde yatıyordu. Kendisini hastaneye götürürlerken beni buradaki şahıslar balkonun yanından evin önüne yeğenim olan ... ...’nin yanna gönderdiler. ‘Sen git onu eve götür’ dediler. Ben de bu olay yerinden ayrıldım. Ben geldiğimde ...’ı görmedim. Sadece belirttiğim gibi halam yerde üzerinde branda örtülü vaziyette yarı baygın yatıyordu. Evde yeğenimin biraz şuuru kayıp olduğu ve üzüntülü olduğu için kendisini ayıltıp görevlilerle hastaneye gönderdim. Ben bu olayın kimden ve ne şekilde kaynaklandığını bilemiyorum. Eniştem ...’ın herhangi bir düşmanı var mı bilemiyorum.",Mahkemede; “Olay günü asker eğlencesindeydik. ...'ün haber vermesi üzerine olay yerine gittik. Gittiğimde maktul ... yoktu. Halamı merdiven boşluğunda üzerinde branda varken bulduk. Ben halamda yara bere görmedim. Kendisi konuşmadı. Ben ...’nı tanırım. Bir ara ben halam ...'nın evinde kalıyordum. ... ben kaldığımda 2 kez geldi. Sanırım yardım amaçlı gelmişti. Davranış ve konuşmalarından herhangi bir şüphem olmadı. Ancak kendilerinin Kandıra tarafında tatil yaptıklarından bir bilgim yoktur. Eniştem ... eve nadir gelirdi. Ben kavga ettiklerine şahit olmadım. Olaydan 15 gün önceki kavgadan haberdar değilim. İşteydim. ... eniştemin bildiğim kadarıyla piyasaya ufak tefek borçları vardı ama büyük borç değildi. Benim olay hakkında başka bilgim yoktur. Kendi aramızda ...'ün olayı görebileceği varsayımı üzerine konuştuğumuz olmuştur.",Tanık Yusuf Mengutemur 18.11.2001 tarihinde Kollukta; “Olay günü yani 12.11.2001 günü ... Beldesi İstasyon Mahallesi,.Caddesi üzerinde yapılmakta olan asker eğlencesinde bulunuyordum. Saat tahmini 22.00 sıralarıydı, ... ve ... ... isimli şahısların büyük kızı olan ve ismini ... olarak bildiğim şahıs eğlence yerine koşarak yine eğlence yerinde bulunan ve dayısının oğlu olan Serkan ...’nin yanına geldi. Bu esnada ... isimli kızın telaş içerisinde olduğunu gördüğüm esnada hemen ben de adı geçen şahısların yanlarına gittim. ... bize ‘Annem evimizin balkonunda baygın hâlde yatıyor acele yardım edin. Anneme bir şeyler oldu’ dedi. Ben de Hemen Serkan’ a ‘Hadi hemen koşarak oraya gidelim’ dedim ve Serkan, ben ve ... birlikte eve koşmaya başladık. O esnada eğlence yerinde bulunan bazı şahıslar da arkamızdan olay yerine koşmaya başladılar. Biz bahse konu eve geldiğimiz esnada evin etrafında zaten bir kalabalık oluşmuştu. Bu esnada bize çevredekiler ‘Sakın içeriye girmeyin şahıslar ölmüş’ dediler. Ben bunun üzerine şahısların yanına gittim. Gittiğimde şahıslardan ... isimli şahsı yüzüstü bir vaziyette üzerinde tahtalarla birlikte yattığını gördüm. Bu arada şahsın kafası tahtaların arasından gözüküyordu. Ben de hemen boynundan nabzının atıp atmadığını kontrol ettim ve şahsın yaşadığını fark ederek hemen etraftakilere ‘Adam yaşıyor yardım edin’ diye bağırdım. Bunun üzerine çevredekilerin yardımı ile adamm üzerinden tahtaları kaldırarak adamı bulunduğu yer olan arka balkonun alt kısmında tahtaların arasından çıkararak bir araca bindirdik. Bu esnada adamı çıkartmış olduğumuz yerde bulunan şahıslar tekrar bağırarak ‘Burada bir kadın var’ dediler. ... isimli şahsı araca bindirdikten sonra orada bulunan şahısların isminin daha sonra ... ... olduğunu öğrendiğim şahısları tahtaların altından çıkartarak başka bir araca bindirdiklerini gördüm. Ben şahısların yatmış olduğu yere gittiğimde ... ... isimli şahsı üzerinde tahtalar bulunduğu için fark edememiştim. Şahıslara bindirilmiş olduğu ve kime ait olduğunu bilmediğim araçlar gittikten hemen sonra jandarmalar olay yerine geldiler. Ben de burada kendilerine durumu izah ettim. Yukarıda da belirttiğim gibi olay yerinde ... isimli şahsı gördüm ve tahtalara içerisinden çevrede bulunan şahıslarla birlikte çıkarttım. Bu esnada şahıs baygın vaziyette ve kafasında, dudağında ve vücudunda kan izleri mevcuttu. Şahsı bu şekilde araca bindirdik. Diğer şahıs olan ... ...’nin o anki durumu hakkında bir bilgim yoktur. Bu konu hakkında benim bildiklerim ve gördüklerim bunlardır. Olay mahallinde bu olayı gerçekleştiren şahıs ve şahısları görmüş değilim. Biz gittiğimizde olay zaten meydana gelmişti. Benim bu konu hakkında diyeceklerim bunlardan ibarettir.”,Mahkemede; “Olay günü ben asker eğlencesindeydim. Maktulün kızlarından birinin koşarak geldiğini gördüm. Sonra arkadaşım Erkan koşmaya başladı. Peşinden ben de gittim. Olay yerine gittiğimizde tahta parçalarının altından önce bir bayanı sonra bir erkeği çıkardık. O arada maktulün kızlarından birisi rahatsızlandığında ben onu hastaneye götürdüm. Ben tahta parçalarının altından çıkardığımız bayanda o anda yara bere görmedim ancak hastaneye gittiğimizde kızını kadının olduğu yere götürdüm. O esnada kadının kaşına dikiş atılıyordu. Üzerinde pijama vardı.”,
Tanık ... 18.11.2001 tarihinde Kollukta; “Olay günü yani 12.11.2001 tarihinde saat 22.00 sıraları benim yukarıda açık adresini vermiş olduğum ikametimin bulunduğu cadde üzerinde asker eğlencesi vardı. Yine benim bu adresimin alt katında bir büfem bulunmaktadır. Eğlence esnasında kendisini daha önceden tanıdığım ve ... isimli şahsın kayınbiraderi olduğunu bildiğim ... isimli şahıs heyecanlı bir şekilde ... yerime gelerek bana eniştesi ve kız kardeşinin ikamet ettiği yukarıda açık adresi yazılı yerde kavga olayı meydana geldiğini kimlerle kavga ettiklerini bilmediğini ancak evin camını ve çerçevelerini bazı şahısların kırarak adı geçen ... ve eşi olan ... ... isimli şahıslan darbettiklerini acele jandarmaya ... yerimde bulunan telefonla bilgi vermemi istedi. Ben de bunun üzerine olayın büyük bir mahiyeti olduğunu anladığımdan hemen ... Jandarma Karakoluna ait olan 373 52 20 nolu telefonu arayarak durumu bildirdim. Benim telefon açmamdan kısa bir süre sonra jandarmalar olay yerine intikal ettiler. Ben adı geçen şahıs ... ... yerime gelinceye kadar kesinlikle böyle bir olayın meydana geldiğinden haberdar değildim. Zaten olayın meydana geldiği yer benim ... yeri ve ikametime iki veya üç sokak ileridedir. Kendilerinin de ne şekilde bu olaydan haberleri oldu bilmiyorum. Ancak çevreden duyduğum kadarıyla adı geçen şahısların çocukları olan iki kız çocuğu cadde üzerinde bulunan asker eğlencesindeyken küçük kızın eve gitmesi sonucu durumu görmesi ve tekrar eğlence yerine gelerek durumu orada bulunan kişilere bildirmesi sonucu ortaya çıktığını ve oradakilerin de bu şekilde olaydan haberdar olduklarını duydum. Benim bu konu hakkında bildiklerim ve gördüklerim bunlardan ibarettir. Bu konu hakkında başkada diyecek bir şeyim yoktur.”,Mahkemede; “Ben olay tarihinde büfe işletiyordum. Bir şahıs geldi. Büfeden jandarmayı aradı. Daha önce jandarmada ifade vermiştim. Üzerinden uzun zaman geçti. Ben ...'yi pek tanımazdım. Ancak ... komşumuz ve müşterimdi. Aralarında kavga olup olmadığını bilmiyorum. ... bazen peşin bazen veresiye alıyordu. Borçlarını öderdi. Sanık ... bazen benden sigara aldığı için görüyordu. ... ile aralarında bir şey olup olmadığını bilmem.”,
Tanık ... 28.05.2013 tarihinde Kollukta; “Ben tesisatçılık yaparım ve geçimimi bu şekilde sağlarım. Bugün yani 28.05.2013 günü saat 10.00 sıralarında ..., yanında yeğeni olan Özcan ... ile ... yerime gelerek kardeşim olan ve ... cinayeti ile ilgili tutuklanmış olan ...’nın oğlu olan yeğenim ... ...’nın telefon numarasını istedi. Kendisine ...’ın telefonunu ne yapacağını sorduğumda ‘...’nın ... cinayeti ile ilgili suçu üstlenmesi, eğer suçu üstlenmezse ben de bildiklerimi anlatırım’ diyeceğini söylediğinde, ‘Ne anlatacaksan bana anlat’ dedim. ...’nın suçu üstlenmesini istediğini söyledi daha sonra ... yerimden ayrıldı. ... isimli şahıs çok yalancıdır. Kendisine sen böyle sözler demişsin deseniz bunları inkar edebilecek bir şahıstır.”,Mahkemede; “Ben sanık ...'yı tanımam, bir geçenlerde görmüştüm, bir de şimdi gördüm. Kardeşim ...'nın ...'yla 1995'den beri ilişkisi olduğunu biliyorum. Maktulü ise hiç tanımıyorum. Ben ... ile ...'nın ilişkinin boyutunu bilemiyorum. Söylentilere göre ... ...'ya ev tutmuştu. Ben kardeşim ...'yla bu konuları konuşacak şekilde statüye sahip değilim. Kendim Başiskele'de oturuyorum, ... Vezirçiftliği’nde oturuyordu. ... ... benim yeğenim olur. ...'nın suç üstlenmesi konusunda bana bir şey anlatmadı. . ..., ...'ın yeğenidir, polis ifademdeki belirttiğim şekilde ... bana anlatımda bulundu.”, Tanık .... Mahkemede; “Benim olaya ilişkin herhangi bir görgüm yoktur. Sadece ... Konutlarına taşındığımda sanıklar ... ve ... ile tanıştım. ... ile farklı bloklarda oturuyorduk. Görüştüğümde ...'yı görüyordum. Diğer zamanlarda gelip gittiğini görmedim. ... ile ... birbirlerini eşi olarak tanıtmışlardı. Ancak beraber yaşadığı 2. eşi olarak biliyordum. 2,5 sene kadar orada oturdular. Ben ...'ın olay tarihinde ...'da olduğunu biliyordum. Zira o tarihte onların arabasında çalışıyordum. ..., eşi ve çocuğuyla birlikte ...'ya seyahat ettik. Ben gittiğim tarihi hatırlıyorum. 10 Kasım Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’ydı. Ben dışardayken katılan ... ‘Sakın şahitlik yapma, yaparsan başına ... alırsın, iki tane şahit getirdim. Hâkim onları kamerayla izliyor’ dedi.”,Tanık . Kollkta 24.05.2013 tarihinde; “Bana sormuş olduğunuz ... ... isimli şahsı tanırım, kendisi benim arkadaşım olur. ... ...’yi de tanırım, kendisi ...’in annesidir. Dün yani 23.04.2013 günü ... ... benim ...’de olduğum sıra beni aradı ve benim nerede olduğumu ve ne zaman geleceğimi sordu. Ben de ...’de olduğumu ve gece geleceğimi söyledim. ‘Hayırdır ne oldu?’ dedim. O da ‘Bana bir şey olursa kızıma sahip çık’ dedi. Ben de ‘Hayırdır’ deyince ‘Telefonda olmaz yüz yüze konuşalım’ dedi. Ben de ‘Gece geldiğimde uğrarım’ dedim. 24.05.2013 günü saat 02.30-03.00 sıralarında ...’in evini bildiğim ve aynı evde kaldıkları için eve gittim. Evde ... ve annesi ... ... vardı. İkisi de ayaktaydı ben neler olduğunu sordum. ... ... bana kendisinin polisler tarafından alındığını ve cinayetle suçlandığını söyledi. Ben de konuyu sorduğumda ‘Benim kocam öldürüldü’ dedi ancak ben o zamana kadar eşinin eceli ile öldüğünü biliyordum çünkü bize ... ... eşinin eceliyle öldüğünü söylemişti. Sonra polisler cinayeti kendisinin işlediğini söylediklerini ifade etti. Ben de ‘Olay nasıl oldu?’ dediğimde ‘10 sene önce kocamı kafasına bir şeyle vurarak öldürdüler’ dedi. Konu biraz daha açılmaya başladı ancak bir şeyleri anlatmadığı ve sakladığını anladım. O sırada kızı ... annesine ‘Ben her şeyi kabul ettim ancak bana senin görüşme yaptığın 43 saniyeyi açıkla’ deyince, ... ... sustu bir müddet sonra ‘Hatırlamıyorum’ dedi. Daha sonra ... isimli biri varmış ve kocası öldükten sonra birliktelermiş, bu birliktelik sırasında ..., ... ...’den para istemiş, ... da vermemiş ve bunun üzerine tartışmışlar. ...’yı evden kovmuş. ... isimli şahıs tekrar ...’nın evine bu kez alkollü olarak gitmiş ve yine para istemiş ve tartışmışlar ve ... evden çıkarken ...’ya ‘Kocanı nasıl öldürdüysem seni de o şekilde öldürürüm’ diyerek tehdit etmiş ve gitmiş. Daha sonra ... annesine ‘Eğer sen bunları anlatmazsan ben söyleyeceğim’ dedi. ... da ‘Tamam söyleyeceğim’ dedi. Ben de ‘Bildiğiniz ne varsa anlatın’ dedim ve evden ayrıldım. Bugün ... yerimde iken polisler geldi ve benim ifademin gerektiğini söylediler ayrıca bana benim silahımın olduğunu söylemişler. Polisler de bana sorunca ben de çalışmayan silahımı çıkartarak polislere teslim ettim.”,
İnceleme dışı sanık ... Kollukta 25.05.2013 tarihinde; “İnşaatlarda tuğla ustası olarak çalışırım ve geçimimi bu şekilde sağlarım. Husumetli olduğum kimse yoktur. Bu tarihe kadar herhangi bir sabıkam da yoktur. ... isimli şahıs benim dedemin kardeşinin oğludur. ... ... isimli şahsı, ...’nın dostu olduğu için biliyorum. Ben kendisi ile hiç karşılaşmadım ve onu hiç görmedim. ... isimli şahsı tanımıyorum ancak bu şahsı bir kez ...’de ... ile görüşmeye gittiğimde görmüştüm ancak bu şahsı tanımıyorum, ne ... bilmem. Ben bu şahsın öldürüldüğünü memlekette bulunduğum bir sırada, köydeyken duydum. Köyde insanlar ...’ın öldürüldüğünü, bu olayla ilgili olarak ...’nın yakalandığını konuşuyorlardı. Ben de bu olayı bu şekilde öğrendim. Benim ...’ın kim tarafından öldürüldüğü hakkında herhangi bir bilgim bulunmamaktadır. Ben iddiaları kesinlikle kabul etmiyorum. Ben kesinlikle ... isimli şahsın ikametine gitmedim. ... ...’nin ...’de oturduğunu biliyorum ancak tam emin değilim. Ben kesinlikle bu yere hiç gitmedim. ... isimli şahsın nasıl öldürüldüğünü bilmiyorum. Ben ... ile üç buçuk dört yıldır görüşmem. Onunla konuştuğum tarihlerde ...’nın ... ...’ye ev tutuğunu biliyorum. Hakkımdaki suçlamaların hiçbirisini kabul etmiyorum.”,Savcılıkta 27.05.2013 tarihinde; “Ben olay nedeniyle Emniyet Müdürlüğünde ifade verdim, oradaki ifadem doğrudur aynısını tekrar ederim. ... benim amca oğlum olur, aynı şekilde ..., ... ve ... da amca çocuklarımdır. ... ... bildiğim kadarıyla ... ...'nın dost hayatı yaşadığı kişidir. ... ...'nin abisi olan ... benim ustamdır. Bu nedenle kendisini tanırım. ...'ın öldürüldüğü tarihte ben ... ... köyünde idim fakat aradan çok uzun süre geçti tam olarak hatırlamıyorum. Amcam olan ... ... gözaltına alınmıştı, ben ... gözaltında iken ...’da olduğumu hatırlıyorum. ... ... ile hiç telefonla veya yüz yüze görüşmem olmamıştır. ...'ın ne şekilde darbedilip öldürüldüğünü bilmiyorum. Üzerime atılan suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Amcam ... ...'nın bizi azmettirdiği iddiasını kabul etmiyorum. Olay günü ... köyünde değildim. Ben olay tarihlerinde Bahçecik ...’de ikamet ediyordum fakat olayın olduğu zaman ...’da fındıklara gübre veriyordum. Savunmam bundan ibarettir.”,Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Ben suçlu olmadığımı söylüyorum, tutuklama talebini kabul etmiyorum, kesinlikle böyle bir şeyle alakam yoktur. Maktul ...'ı sadece isim olarak tanırdım, ... ustamdır, ...'ı onun vasıtası ile tanıdım, yani ismen duydum, aramızda herhangi bir anlaşmazlık yoktur. ... amcamın oğlu olur. ...'ın eşi ile dost hayatı yaşadığını herkes biliyordu. Maktul ile ... arasında bunun dışında başka bir tartışma kavga ya da olay geçip geçmediğini bilmiyorum. Şüpheli ...'nın maktulün öldürülmesi yönünde bizleri azmettirmesi söz konusu değildir. Benim gerek maktul gerekse eşi olan şüpheli ... ... ile aramda herhangi bir telefon görüşmesi de yoktur. Olayın tarihini açıkçası ben tam olarak bilmiyordum, amca oğlu gözaltına alındığında ...'da memleketimde idim.”,Mahkemede; “Ben suçlamayı kabul etmiyorum. Daha önce Savcılıkta ve Mahkemede ifademi vermiştim, tekrar ediyorum. Olay tarihinde kalıcı konutlara yeni taşındığımız için orada olabilirim. Üzerinden süre geçtiği için tam hatırlamıyorum. Sanık ...'yı tanımam, eşi ...'yi de tanımam. Ancak sanık ...'nın ağabeyi ... ustamdır, bu nedenle kendisini biliyorum. ... amcamın oğlu olur. Olay tarihinde benim arabam yoktu, hangi telefonu kullandığımı da hatırlamıyorum. Ben ... ile ... arasında olay öncesi itibarıyla bir şey olduğunu dedikodu olarak duymuştum, gördüğüm bir şey olmadı. Bir keresinde ...'in yanına sanıklar ... ve ... ile gittiğimizi hatırlıyorum. ...'in hem ustam olması hemde ablamla aynı konutta oturması nedeniyle zaman zaman uğrardım.”, İnceleme dışı sanık ... Kollukta 25.05.2013 tarihinde; “İnşaatlarda kalıp ustası olarak çalışırım ve geçimimi bu şekilde sağlarım. Husumetli olduğum kimse yoktur. Herhangi bir suçtan sabıkam da yoktur. ... benim babam ... ...’nın amcasının oğludur. ... .yi ise bizim köylü olduğu ve komşumuz olması nedeni ile tanırım. ... isimli şahıs yılını tam olarak hatırlamıyorum ancak 1994-1995 olabilir, bu yıllarda bizim köyde geçici öğretmenlik yaptığını biliyorum. Ben bu şahsı bir iki kez köyde gördüm. Daha sonra ...’nde ...’ı bir kez . Cami yanında gördüm, kendisi ile konuştuk ve tokalaştık. Başka da ben ... ile hiç karşılaşmadım. 2001 yılında ben ...’nda .Yapı firmasının 1000 dairelik inşaat şantiyesinde bulunuyordum. ... isimli şahıs bana ... isimli şahsın hastanelik olduğunu anlatmıştı ancak bana bu şahsı kimin hastanelik ettiği konusunda bir şey söylemedi. Ben de kimseden bu konu ile ilgili bir şey duymadım. Ancak bildiğim kadarı ile ... ile ... ...’nin bir müddet dost hayatı yaşadıklarını biliyorum. ... bildiğim kadarı ile 1999-2003 yılları arasında ... ...’ye ... Konutları’nda ev tutuğunu biliyorum. . numaralı cep telefon hattını abim ... kullanırdı. . numaralı cep telefonunu babam ... ..., . numaralı cep telefonunu ise ben kullanırdım. Ben kullandığım bu telefon ile ... ... isimli bayanla hiç görüşmedim. Herhangi bir ilişkim de yoktur. Ben yukarıda beyan ettiğim gibi bana ait cep telefonu ile ... ... isimli bayan ile hiç görüşmedim. Tespit edilen görüşmeleri genelde, benim yanımda olan ve ... ... ile dost hayatı yaşayan ... yapmış olabilir. Çünkü zaman zaman birlikte alkol almak için fuar içerisinde bulunan ... Bar isimli yere giderdik. Bu olay bizim birlikte bara gittiğimiz günlerden birinde olmuştur. Ben iddiaları kesinlikle kabul etmiyorum. Kesinlikle ...’ın ikametinin oraya gitmedim. Ben ... isimli şahsın nerede ikamet ettiğini dahi bilmiyorum, hakkımdaki iddiaların hepsi asılsızdır. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Ben ...’ı kim ve kimlerin niçin öldürdüğünü bilmiyorum.”,Savcılıkta 27.05.2013 tarihinde; “Ben olay nedeniyle ilgili olarak Emniyet Müdürlüğünde ifade verdim, oradaki ifadem doğrudur aynısını tekrar ederim. Ayrıca ben olay tarihinde ... ...’da bulunuyordum. Bunu daha sonra hatırladım. Ben kullanmış olduğum 0532 696 80 54 numaralı cep telefonu ile ... ... ile hiç görüşmedim. Benim telefonumu ... sık sık kullanırdı, kendisi dostu olan ...'yı aramış olabilir. Ben kesinlikle ...'la ... ...'nin evine hiç gitmedim. Ne olaydan önce ne de olay günü ... köye gittim. ...’ın nasıl darbedildiğini ve öldürüldüğünü bilmiyorum. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Savunmam bundan ibarettir.”, Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Üzerime atılı suçlamayı ve tutuklama talebini kabul etmiyorum. Benim 21.11.2001 tarihinde ... ... ilçesinde çocuğum dünyaya gelmişti, doğumdan yaklaşık bir ay önce ben ... ilçesine gitmiştim, 19/11'de eşimi hastaneye yatırdım, iki gün sonra doğum gerçekleşti. Bahsedilen olay tarihinde kesinlikle ...’nde değildim, yalnız ...'na işim gereği gelip gidiyordum. ... ...'yi bu olaydan önce köyümden tanırım. ...'ı da iki sefer görmüştüm, aramızda herhangi bir anlaşmazlık bulunmamaktadır ... babamın amcasının oğlu olur ben o dönemde şüpheli ...'nın ... ... ile dost hayatı yaşadığını biliyordum. Maktulün kim tarafından öldürüldüğüne ilişkin herhangi bir bilgim yoktur. Şüpheli ... bizi böyle bir suça azmettirmedi.”,Mahkemede; “Suçlamayı kabul etmiyorum. Ben olay tarihinde eşimin hamile olması nedeniyle kendisini ... ...'da götürdüğüm için orada bulunuyordum. ... babamın amcasının oğludur. Olay tarihinden bir iki sene önce kendisiyle beraber çalışırdık ancak suç tarihinde çalışmıyorduk. Benim .aracım vardı, rengi de griydi. ...'nda ise beyaz renkli . araç vardı. Olaydan öncesinde ... ile ... arasında ilişki olup olmadığını bilmiyorum. ...'nin öldürülmesinden sonra duydum. Maktul ...'yi ... ... ... köyünde geçici öğretmenlik yapmasından dolayı tanırım, o zaman ... ile evli olup olmadığını hatırlamıyorum, maktulu bir kez de daha sonraki yıllarda . Cami’nin orada gördüm. ...'yı ise kendi köylüm olduğu için eskiden beri tanırım, ... köydeki evini de önünden gelip geçerken gördüğümden dolayı biliyorum. Ben babam ... ...'nın adına kayıtlı telefonu kullanıyordum. Benim telefonumla ben ... ile bizzat hiç görüşmedim ancak ...'nın Bahçecik tarafında inşaatta çalıştığımız dönemde zaman zaman benim telefonumu alıp başkasıyla görüştüğünü biliyorum. Ben ...'da çocuğum doğduktan sonra üç hafta kaldım ve sonrasında ...'e döndüm, suç tarihinde burada değildim.”,İnceleme dışı sanık ... Kollukta 25.03.2013 tarihinde; “İnşaat taşeronu olarak çalışırım, geçimimi bu şekilde sağlarım. Kimseyle husumetim yoktur ancak konuşmadığım insanlar vardır, bu insanlar da kendi ailem içindedir. Sabıkam yoktur. Bana sormuş olduğunuz ... isimli şahıs babamın amcasının oğlu olduğundan 30 yıldır tanırım. Bir dönem kendisiyle samimiyetim vardı, tahminen 2002 yılından itibaren irtibatımı kestim çünkü kendisinin ... ... isimli bayanla gayrimeşru ilişki yaşadığını öğrendikten sonra bu bana ters geldiği için ilişiğimi kestim, hâlen de görüşmüyorum. ... ... ise benim köylüm ...’nin kız kardeşidir, kendisiyle herhangi bir diyaloğum ve samimiyetim yoktur. Bir kez telefonla görüştüm o da ...’nın hanımı . ...’nın ... ... yüzünden evi terk ettiğinden dolayı yıl olarak 2002 yılı içerisinde çok kısa olarak ... ... olup olmadığını öğrenmek için görüştüm. Telefonu açtığımda ‘... ile görüşebilir miyim?’ diye sormuştum. Kendisi de öyle birinin olmadığını söyledi ve telefonu kapattı, başka da bugüne kadar kendisiyle bu görüşme dışında ne telefonla ne de yüz yüze görüşmemiz olmuştur. ... isimli şahsı tanımam samimiyetim yoktur, kendisini de görmedim. ... isimli şahsı tanımam ancak olay günü ben ... isimli amcamın oğlu ile Fuar içi ... Restoran’da eğlendikten sonra tahminen 23.00-24.00 sıralarında eğlence merkezinden beraber ayrılarak çıktık. Ben kendime ait araçla tek başıma ikametime doğru hareket ettim ancak ...’nın mekân çıkışından sonra nereye gittiğini bilmiyorum. Ben eve geldim ve yattım daha sonra ilerleyen saatte ... beni kullanmakta olduğum .numaralı ancak babamın adına kayıtlı olan cep telefonumdan arayarak paraya ihtiyacının olduğunu kız kardeşi ve kocasının darbedildiğini, bu yüzden hastaneye gitmesi gerektiğini, bu nedenle paraya ihtiyacı olduğunu söylemesi üzerine ben de ...'nin evine giderek ...’in eşine miktarını hatırlamadığım parayı bıraktıktan sonra hiçbir yere uğramadan aracımla tek başıma ... Devlet Hastanesine geldim. Hastanede ... ve ...’nı gördüm, fazla da kalmadan başkaca yapacağım bir şey olmadan evime geri döndüm. Ertesi gün işime gitmek için ...’ya gittim. ... çıkışında tekrar hastaneye uğradığımda ..., ... ...’nin annesi, ... ve hanımı hastanedeydi. Ben olayın ne olduğunu sorduğumda ... ve ...’in hanımı ... ve ...’nm evlerinin önünde dayak yediklerini anlattılar, ancak olayla ilgili ... bana hiçbir şey anlatmadı. Benim yapacak işim olmadığı için geri döndüm, bugünden yaklaşık 2 yıl kadar önce . Mahallesi’nde ikamet eden babamın amcasının akrabası olan benim de samimi arkadaşım olan ... ile ikametine ziyarete gittim. Daha sonra birlikte dışarı çıktık ve birlikte açık alanda alkol aldığımız esnada ...’nın ... ...’nin ilişkisinin konusu açıldığında Hulusi bana ‘Bu olayı ... biliyor, ... ... ile birlikte ...’yi ortadan kaldırdığını’ öyledi. Şimdi aklıma gelen bir şeyi düzeltmek istiyorum. Yukarıda ...’in eşine verdiğimi söylediğim parayı şimdi hatırladığım için ...’in kendisine hastanede verdiğimi söyleyerek düzeltmek istiyorum. Ben hâlen ... ile görüşmüyorum. .numaralı hat babam ... ... adına kayıtlıdır, tahminen 1998 veya 1999 yılında almıştım, tahminen 2007-2008 yılına kadar bu hattı kullandım, bu hattı bazen ... yerimdeki arkadaşlarıma kullanması için vermiştim. Birkaç kez ...’na vermiştim ancak ne zaman verdiğimi hatırlamıyorum. Yukarıda belirttiğim tarihte bir defa ... ... ile görüştüm onun haricinde kesinlikle bu numara ile kendisini aramadım ve görüşmedim. 12.11.2001 tarihinde saat 22.03’te ... ... ile . numaralı telefondan yapılan 43 saniyelik görüşmeyi ben yapmadım. O akşam ... ile restoranda alkol aldığımız sırada birkaç kez benden telefonumu almıştı ancak görüşüp görüşmediğini bilmiyorum. Ben kesinlikle ... ... ile yukarda belirttiğimin haricinde bir görüşme yapmadım. Ben yukarda belirttiğimin haricinde ... ... isimli şahısla kesinlikle görüşmedim ancak benim telefonumu arkadaşlarımın istemesi üzerine ben de telefonumu esirgemez ve verirdim. Belirttiğiniz tarih ve saat aralığında kesinlikle ben ... isimli bayanla görüşmedim. ... isimli şahsın kim ve neden darbedilerek öldürüldüğü hakkında bilgim ve ilgim yoktur. Benim telefonumun kullanılmasını da hatırlamıyorum ancak arkadaşlarımın istemesi üzerine verdiğimi için kimin aradığını bilmiyorum.. numaralı hattı ... ... yani benim babam kullanırdı, . numaralı hattı ise biraderim ... kullanırdı. Babam ve kardeşimin ... ... ile ne hakkında ve neden görüştüklerini bilmem mümkün değildir.”,Savcılıkta 27.05.2013 tarihinde; “Ben olay nedeniyle Emniyet Müdürlüğünde ifade verdim, oradaki ifadem genel olarak doğrudur. Fakat telefonumun olaya nasıl karıştığı sonradan aklıma geldi bunu açıklamak istiyorum. Olay tarihinde ... ile ... Fuar içerisinde bulunan ... Restoran isimli içkili lokantada yemek yiyip alkol alıyorduk. Bu esnada ... sık sık benim . numaralı babam ... ... adına kayıtlı telefon ile görüşme yapıyordu. Ben kiminle görüşme yaptığını bilmiyordum, sık sık dışarıya çıkıp görüşüp geliyordu. Bir müddet oturduktan sonra ... bana babamın beni aradığını ve ...'yi aramamı istediğini söyledi. ... benimle aynı ... yerinde çalışıyordu, bu nedenle kendisini tanıyordum. Ben ...'i aradım, bana kız kardeşi ile boşandığı eşi ...'ın dövüldüğünü ve hastaneye kaldırıldığını söyledi. Bizi çağırdı. Ben ... ile birlikte ... köy istasyona geldim, burada asker eğlencesi vardı, ...'yi aradım. Karısı ... ile birlikte geldiler, dördümüz ... Devlet Hastanesine gittik. Hastane dışından ... benim telefonumu aldı. ... ...’yi aradı, bu şekilde ... ... ile ... telefonda konuştular. ... acilde yattığı için içeri giremedik ayrıca ... ... de acilde yatıyordu bu nedenle kendilerini yüz yüze göremedik. Saat 01.30’a kadar hastane civarında bekledikten sonra evlerimize gittik. ... ve ...'yi evlerine ben bıraktım. ... hastanede kaldı. Benim telefonumdan ... ...'nin telefon görüşmelerini ben yapmadım. Olaydan sonra ve devam eden günlerde hastaneye gittiğimizde orada bulunan kalabalık içerisinden ve şu anda hatırlamadığım kişiler tarafından telefonum kullanılmış olabilir. Çünkü olayın üzerinden çok uzun zaman geçtiği için kimlerin telefon ettiğini hatırlamıyorum. Ben olayı bu şekilde biliyorum. ...'ı kimin yaraladığını ve öldürdüğünü bilmiyorum. Kesinlikle olayla alakam yoktur. ... benim kardeşimdir. Kendisini olaydan sonra hastanede gördüm. ... ve ... ile uzaktan akrabayız. Olay günü kendilerini görmedim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, savunmam bundan ibarettir.”,Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Üzerime atılı suçlamayı ve Cumhuriyet Savcısının tutuklama talebini kabul etmiyorum. Şüpheli ... babamın amcasının çocuğudur. Olay gecesi ... Restoran’a birlikte gittik alkol aldık. Şüpheli ... ikide bir şarjının bittiğini söyleyerek benden telefonumu istiyordu. İçerisi müzikli olduğu için dışarıya çıkıp konuşuyordu. Ben ... ...'yi tanımıyorum, sadece köyümün insanı olarak biliyorum ve de çalışanımız ...'in kız kardeşi olarak biliyorum. Bir yerde bir araya gelip oturmuş değiliz, aramızda herhangi bir telefon görüşmesi olmadı. Olay gecesi görüşmüş değiliz. Sadece 2003 yılı içersinde şüpheli ... ile bir kere telefonla konuştum. ...'nın eşi Sabriye Yenge ceketinin cebinde ... ...'ye ait cep telefonu ödeme makbuzunu bulmuş bizim evde Sabriye Yenge bu makbuzu bana gösterdiğinde ben üzerinde yazılı telefon numarasını aradım, çıkan bayan ‘...'la görüşebilir miyim?’ dediğimde ‘... diye birisi yok orospu çocuğu’ diyerek telefonu yüzüme kapattı. Makbuzun üzerinde ... ...'nin ismi yazılı olduğundan ben onunla görüştüğümü biliyorum. Olay gecesi restoranda şüpheli ... bana babamın aradığını ve ...'i arayacağını söyledi, ...'i aradığımda ... ve ... ...'nin yaralı olduğu haberini verdi. Buradan ... ile birlikte çıktık. . Mahallesi’ne yani ...'nin oturduğu yere gittik, buradan ...,.ve ... ile birlikte dördümüz hastaneye gittik. Maktulün nasıl öldürüldüğünü bilmiyorum. Hastaneye gittiğimizde bizi acil servise sokmadılar, cep telefonu o zaman yaygın değildi. ... benden telefonumu istedi ve ... ...'yi aradı ... ...'nin bu sırada hastanede ne durumda olduğunu ... ile ne konuştuklarını bilmiyorum.”, Evrak içersindeki ifadesi okunup sorulduğunda; “Doğrudur, tekrar ederim. Olay gecesi alındığımızda karakolda belli bir yorgunluk altında ifade verdim. Ayrıca ...'dan yeni gelmiştim, daha sonra ise 12 yıl geçtikten sonra ifade verdim. Hastaneye ... ile birlikte gittik. Restorandan sonra ayrılıp hastaneye benim yalnız gittiğim yönündeki ifadem doğru değildir.”,Mahkemede; “Ben suçlamayı kabul etmiyorum. Cumhuriyet Savcısında ifademi vermiştim, tekrar ediyorum, ekleyeceğim bir şey yoktur. Gecenin saat 12.00’sinde gözaltına alındım ve 12 yıl geriye giderek ifade vermem istendi. Bu nedenle bazı çelişkili beyanlarım olmuş olabilir. Ancak olayın olduğu tarihte ben sanık ... ile birlikte fuar içerisinde bulunan ... Restoran’da alkol alıyordum. ...'nin yaralandığını ...'nin beni araması üzerine öğrendim ve hastaneye gittim. Burada benim telefonumu ... kullandı. Restorandayken de ... telefonumu alıp konuşmuştu, iki üç kez telefonumu istemişti. Ortam müzikten dolayı gürültülü olduğu için dışarı çıkmıştı, bu nedenle görüşme yapıp yapmadığını, kiminle görüşmüşse kiminle görüştüğünü bilmiyorum. ... ... benim babamın amcasının oğlu olur. Olay tarihinden önceki bölümde birlikte inşaat işinde çalıştık ancak suç tarihinde beraber çalışmıyorduk. Benim o tarihte Passat marka otomobilim vardı fakat kaza nedeniyle tamircideydi. Hatırladığım kadarıyla ...'nın .marka minibüsü vardı. Yine ...'nın da otomobili vardı, onun markası Mitsubischiydi, ...'nın arabası beyazdı. ... ... köylümdür, bu sebeple kendisini tanıyorum. Ayrıca birlikte çalıştığım ... de ...'nın ağabeyidir. ...'yi ise hiç görmedim. bu nedenle tanımıyorum. Ben ... ile ...'nın ...'nin ölümünden önce birlikte yaşadıklarına dair bilgi sahibi değilim, ...'nin ölümünden sonra olayları öğrendim, o tarihten sonra da ... ile görüşmedim. Ben hastaneye 22.30-23.00 civarında gittim ve benim kendi arabam ile ... ile birlikte gittik. Olay günü fuar içerisindeki gazinoya da benim arabamla gittik, ...'nın arabası yoktu. Yine ... ve... ...'nın işçisiydi. Ben ... ve ... beraber çalışıyorduk ancak bu olay öncesindeydi. Ben maktulün oturduğu evi bilmiyordum, ben Vezirçiftliği’nde oturuyordum, benim evim ile maktulün evi arasında 15 dakikalık arabayla gitme mesafesi vardır. Ben hatırladığım kadarıyla 2002 yılında olaydan sonra bir kez ... ... ile görüştüm, görüşme sebebim de ...'nın karısı Sabriye, ... ile ... arasındaki ilişkiyi telefon görüşme kayıtlarından öğrenince yanıma geldi, benden bu kayıtlardan hareketle ...'yı aradım ancak ilk aradığımda kendisine ismiyle hitap etmeyip sadece ‘... ile görüşebilir miyim?’ diye beyanda bulundum, bana ‘... diye birisi yok orospu çocuğu’ diye cevap verdi ve telefonu kapattı. Benim Passat marka aracım tamirde olduğu için olay günü fuara ve fuardan hastaneye babama ait beyaz renkli ... marka araçla gittik. Olay günü ... Restoran’a saat kaçta gittiğimizi hatırlamıyorum ancak bir buçuk saat orada kalabildik. Beni ... aradı, kayıtlarda neden benim telefonumun ... tarafından arandığını bilemiyorum, ... ...'nin telefonu ile aranmadım.",İnceleme dışı sanık ... Kollukta 25.05.2013 tarihinde; “Sıhhi tesisatçılık yaparım, bu şekilde geçimimi sağlarım. Husumetli olduğum kimse yoktur. Bu tarihe kadar herhangi bir sabıkam da yoktur. Bana sormuş olduğunuz şahıslardan ... benim öz amcam olur. Ancak kendisi ile akrabalık dışında çok samimiyetim ve gidip gelmişliğim yoktur. ... ... isimli bayanı amcam ... tarafından tanırım ancak evine herhangi bir şekilde gidip gelmem söz konusu değildir. Amcam ile dost hayatı yaşadıklarını biliyorum, bunun dışında fazla bilgiye sahip değilim. ... isimli şahsın kim olduğunu bilmiyorum kendisini hiç görmedim. Ancak bir dönem amcam ... jandarma tarafından gözaltına alınmıştı o dönemde ... isimli şahsın öldürülmüş olduğunu duydum. Belirttiğim gibi ... isimli şahsı tanımıyorum hangi tarihte kim tarafından nerede öldürüldüğünü bilmiyorum. Amcam gözaltına alındığı dönemde çevrede konuşulan şeylerden bu şahsın darbedilerek öldürüldüğünü duydum. Ben kimse ile ne fiziki ne de sözlü olarak hiçbir münakaşaya girmedim. Ben ... isimli şahsın ikametinin nerede olduğunu bilmiyorum yukarda isimleri verilen ..., ... ve ...’yla benim babamın amcasının çocukları olmaları nedeni ile tanışırım. Ancak ... ile pek bir araya gelmezdim. Ancak... ve ... ile bazen dolaştığımız olurdu. ...’de şu an tarihini hatırlamadığım bir dönemde gündüz saatlerinde öğleden sonraki zaman dilimi içerisinde ... ve... ile birlikte ...’de şu an tam yerini hatırlamadığım kalabalığın olduğu bir yere gittik. Ben ...’un gelip gelmediğini hatırlamıyorum bir sokakta kalabalık vardı. Biz oraya gittiğimizde devam eden bir kavga yoktu hatırladığım kadarı ile ...’ye geçmiş olsun dedim. Ondan sonra herhangi bir kavga olmadı. Orada öğrendiğim kadarıyla ... veya... bana ... isimli şahsın eşi ... ...’yi darbettiğini anlatı. Daha sonra biz üçümüz beraber evlerimize döndük. O olaydan sonra ... ve ... isimli şahısları hiç görmedim. Ben 0 . numaralı hattı yaklaşık olarak 8-10 yıldır kullanırım. Bu telefon arkadaşım Bülent ... adına kayıtlıydı. Bundan önce kullandığım telefonun numarasını hatırlamıyorum. Hakımdaki suçlamaların hiçbirsini kabul etmiyorum. Yukarda belirttiğim gibi ben ... .isimli şahsı tanımıyorum.”,Savcılıkta 27.05.2013 tarihinde; “Ben olay nedeniyle Emniyet Müdürlüğünde ifade verdim, oradaki ifadem doğrudur aynısını tekrar ederim. Ben olay günü kesinlikle ... köyü civarında bulunmadım. ..., ... ...'nin evinin yanına gitmedim. Benim hatırladığım Haziran veya Temmuz aylarında bir keresinde ben, ... ve ... ile birlikte amcam olan ...'nın istediği doğrultusunda birlikte dost hayatı yaşadığı ... ...'nin abisi olan ... ile görüşmeye gittik. Ben ... köye vardığımızda arabanın yanında bekledim hatta sigara içtim ... ve..., ... ile görüştü fakat ne görüştüklerini aradan uzun zaman geçtiği için hatırlamıyorum. Ben sadece bekledim. Bildiğim kadarıyla da ... ...'nin eski eşi ... ile kavga ettiğini ve bu nedenle ... ile görüşüldüğünü hatırlıyorum. Dediğim gibi bunun dışında da kesinlikle ... köye gitmedim. Herhangi bir görüşme yapmadım. ...'ı kimin darbettiğini bilmiyorum, kendisini de zaten tanımıyordum. Bu olaydan sonra ...'nın gözaltına alınıp serbest bırakıldığını biliyorum fakat ben daha sonraki olayın nasıl geliştiğini kesinlikle bilmiyorum. Ben üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, savunmam bundan ibarettir.”, Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Benim burada bulunmamın sebebi amcamın yeğeni olmak ve başka bir tarihte ... köye gitmekten ibarettir. Beyaz Transporter bir araç ile ... köye gittiğimiz iddia edilmektedir. Maktul ...'ı tanımıyorum, belki ... ...'yi de bu olaydan sonra bir iki kez görmüş olabilirim. 2001 yılının Mayıs ayında teskere almıştım. Temmuz ve Ağustos ayı gibi bir yaz akşamında ..., ...ve Ben ... köye gittik. Şüpheli ... ...'ı arayarak ... ...'yi rahmetli eşinin dövdüğünü söyleyip gidip bir bakmasını istemiş, ... benim bulunduğum yere geldi ardından...'i de alarak ne olduğunu öğrenmek amacı birlikte ... köye gittik. ... amcamın ... yerinde çalışan biriydi. Mahallede ...'yi gördüler. Ben zaten arabanın yanında durup sigara içtim. Sokakta bir kalabalık vardı. ...ile ... kalabalığın bulunduğu yere gittiler. Bir müddet sonra geldiklerinde tamam deyince üçümüz beraber arabaya binip ayrıldık. Büyük ihtimalle ... ile konuşmuşlardı. Olay tarihinde ise kesinlikle maktulün evine gitmiş değiliz amcam ... bu konuda azmettirmedi, tanımadığım birisini niye dövmek isteyeyim.”,
Mahkemede; “Ben suçlamaları kabul etmiyorum. Olayla benim bir ilgim yoktur. Sanıklardan ... amcam olur. ... ile... ise amcamın oğullarıdır. Sanırım 2001 yılının Ağustos ya da Temmuz ayıydı. ... ile ... ile beraber çalışan ...'in kız kardeşi ... ile maktul ... kavga etmişler bu nedenle ... ve...'de olduğu hâlde ...'ın kullandığı amcam ...'ya ait Transporter araçla ... köye gittik, ...ile ... ...'e geçmiş olsun için evine girdiler, ben ise aracın yanında kaldım ve sigara içtim. Bunun haricinde benim ... köye gitmişliğim yoktur. Ben gerek ...'yı gerek ...'yi olay öncesi itibarıyla tanımıyordum, ... köylümüzdür ancak ben tanımam. Amcam ... ile ... arasında olay öncesi itibarıyla ilişki olduğuna dair görgüye dayalı bilgim yoktur. Ancak bazı dedikodular duymuştum. Ben olay günü nerede olduğunu hatırlamıyorum, üzerinden süre geçti ancak büyük ihtimalle ...'de bulunuyorumdur. Olay tarihinde cep telefonu kullanıyordum ancak numarasını hatırlamıyorum, askerden yeni gelmiştim. Bülent ... adına kayıtlı telefonu 2004 yılında aldım.”, Şeklinde ifade vermişlerdir.Sanık ... Kollukta 12.11.2001 tarihinde mağdur sıfatıyla; “Olay günü komşumuzun oğlunun askere gitmesi için düzelenen eğlenceye eski eşimle gidip saat 21.30’da döndük. Kapıya geldiğimizde 4 kişi vardı ve bu şahısları tanımıyordum. Eşimin cebinde bir kâğıt gibi bir şey vardı. Okumam yazmam olmadığı için kâğıdın ne olduğunu bilmiyorum. O kâğıt için gelip karşılığında para istediler. Eşim de dedi ‘Yoktur. Tamam ben aylığımı alıp vereceğim’ dedi. ‘Sen hep bizi oyalıyorsun’ dedi. Daha sonra eşimi dövmeye başladılar. Ben de eşimi onlardan kurtarmak için kavgaya karıştırm. Beni de dövüp üzerimdeki elbiseyi yırttılar. Beni ve eşimi darbeden şahıslardan şikâyetci ve davacıyım.”,Kollukta 25.11.2001 tarihinde sanık sıfatıyla müdafi olmadan; “... oğlu 1962 doğumlu ... benim eski eşimdir. Kendisi ile 17 yıl kadar önce evlendim ve bu evlilik neticesinde ... ve ... isimli iki kız çocuğum vardır. Ancak aramızda meydana gelen anlaşmazlık neticesinde 1997 yılında kendisinden ayrıldım ve çocuklarımla yaşamaya başladım. Bu esnada eşim ... ili, ...’ünde ikamet eden ... isimli bir bayan ile evlenip tahmini 4-5 ay kadar evli kalıp tekrar ayrılmışlardır. Eşim hâlen o şahıs ile evli görünmektedir. Ancak eşim tekrar bana gelerek beraber olmak istediğini söyledi. Ben de çocuklarım için bu olayı kabul ettim. Daha sonraları bahse konu ... isimli bayanın ailesinin ...’ı rahatsız ettiğini ...’ın kendi sözlerinden öğrendim. Eşim adı geçen şahısla mahkemelik durumdaydı. O taraf eşimden nafaka olarak 15 milyar istedikleri için ayrılamadılar. Bu süre zarfı içerisinde benim bizzat duymadığım ancak eşimin beyanları doğrultusunda kendisini tehdit ettiklerini öğrendim. Eşim bana ... isimli bayanın halası olan bir bayanın da kendisini tehdit ettiğini ve evliliği sürdürmesi için baskı yaptığını söylemişti ancak bana bu şahıs hakkında herhangi bir bilgi vermiş değildir. Bu yüzden dolayı bu şahsı hiç görmedim ve tanımam. Zaten ...’ın eşi olan ... isimli şahıs ve ailesini de hiç tanımam ve görmüş değilim. Olay günü yanı 12.11.2001 günü saat 21.00 sıraları eşim olan ..., kızım ... ve ben yukarıda yazılı bulunan ikametimize geldik. Evin arka kısmında bulunan odunları kırmaya başladık. Ben odunları eve götürdüğüm esnada saat 22.00 sıraları odun kırdığımız yere simalarını göremediğim ve daha önceden tanımadığım dört kişi gelerek eşimle konuşmaya başladılar. Ben bu arada evde bulunan küçük kızımı abim olan ...’nin yanına karakola haber vermesi için gönderdim. Aradan dakikalar geçmişti ki ben dışarı çıktım. Bu arada kimseleri dışarıda göremedim. O esnada eşimi yerde yüzüstü yatarken gördüm. Kendisini kaldırmaya çalıştım. Üzerinde herhangi bir şey yoktu. Sadece yüzüstü yatıyordu. Suratında veya vücudunda herhangi bir yara bere izi de göremedim. Şaka yapıyor düşüncesiyle kendisine ‘Alo, alo kalksana’ diye bağırdım. Kalkmayınca bağırmaya başladım. Bağırdığım esnada arkamdan bir kişi ağzımı kapatmak suretiyle beni tutmaya başladı. O anda beni odunların yanına götürdüler. Beni ensemden tutarak sürüklemeye başladılar. Bu sırada biri bana vuruyordu. Yine birisi benim yakamdan tutmaya başladı, ben eşime doğru uzanmaya başlamıştım. O anda enseme bir şeyle vurulduğunu hissettim ve şuurumu kaybettim. Kendime geldiğimde gözlerimi ... Devlet Hastanesinde açtım. Bu olaydan üç gün önce benim evde olduğum esnada saat 17.30 sıraları dört kişi gelerek şahıslardan birisi bana eşim ...’ın yerini sordu. Bu şahıs ben kapıyı açmadığım için tül perdenin arkasında evin dışında benimle konuşuyordu, bu nedenle kendisinin yüzüne göremedim. Bilmediğimi beyan ettim. Bunun üzerine bana ‘Sizlere herhangi bir zararımız yoktur. Bizim işimiz eşinizle, bize sadece olduğu yeri söyleyin, para meselesi var’ dediler. Benden herhangi bir bilgi alamayınca evimden ayrıldılar. Ancak ben şahısları göremedim. Aynı günün gecesi evde olmadığımız bir esnada görmediğim bazı şahıslar tekrar eve gelerek benim evimin arka balkon mutfak kapısının kolunu zorlayarak kırmışlar ama ben kimler ne amaçla geldiler bilemiyorum. Benim tahminimce daha önce gelen şahıslar gelmiş olabilir. Zaten bu olayın ertesi günü de eşim eve gelerek bana bir kâğıda not yazacağını, bu notu kesinlikle kimseye göstermememi istedi. Ben de kendisine ‘Ne yazacaksın?’ dediğimde ‘Kesinlikle bu notu kimseye gösterme’ dedi ve ...’te bir notere gittik. Noter bize ‘Bunu ben yapamam bu yazıyı Savcılığa vermeniz lazım size zarar gelir bunu mühürleyemem’ dedi. Eve tekrar geldiğimizde eşim bana bu mektubu verdi ve tekrar akşam üstü saat 19.00 sıraları tekrar benden aldı. Ben bir daha bu mektubu görmedim. Bu olayla ilgili diyeceklerim gördüklerim ve bildiklerim bunlardan ibarettir.”,Kollukta 17.01.2002 tarihinde ifade sahibi olarak; “Müteveffa ... ile hatırladığım kadarıyla 1980 yılında resmî nikâhlı olarak evlenmiştim. Yüksek tahsil yaparken kendisi ile evlenmiştim. Benim ise okur yazarlığım dahi yoktur. Bilahare yüksek tahsilini tamamladı ve 1991 yılında ... ilçesinde bir okula öğretmen olarak tayin olmuştur ve 6 ay kadar burada görev yaptı. Ben de eşi olarak yanında kalıyordum. Ancak terör olayları nedeniyle tayini istedi ve bilahare ... ilçesinde bir okulda öğretmenlik görevine devam etti. Bir sene kadar ...’da görev yaptı daha sonra ...’ya tayin oldu bir yıla yakın da ...’da görev yaptıktan sonra ... ... ilçesine tayin oldu. Bilahare ...’de ve ...’da öğretmenlik yaptı. Bilahare ...’da görev yaptı. Genelde tayin edildiği yerlerde azami beş ay kadar görev yapıyordu ve bilahare tayin istiyordu. Okul yöneticileri ile nedense pek anlaşamıyordu ve bu nedenle sık sık tayini çıkardı. Bu durum uzun yıllarda bu şekil devam etti çok sayıda okul değiştirdi. Bu arada zaman zaman Milli Eğitim Bakanlığındaki görevinden istifa edip zaman zaman özel dershanelerde çalıştı. ...’da bir özel dershanede çalışırken ki 1996-1997 yılları idi o tarihte ... ...Mahallesi’nde oturuyorduk. Eve aldığı hazır eşyanın borçlarını ödeyemediği için anılan yıllarda ... icra dairelerinden birinde alacaklılardan birinin başvurusu üzerine aleyhinde haciz yolu ile icra takibine girişilmişti, alacaklıları tanımıyorum, vekillerini de tanımıyorum. Haciz işlemini yürüten icra dairesini de hatırlamıyorum. Haciz dolayısıyla evimizdeki bir kısım eşya elimizden alınmıştı. Kendisine ‘Borçlarımızı ödeyelim de eşyalarımızı geri alalım’ diye söylediğimde ev eşyamızın bir depoda bir emlakçının deposunda durduğunu söylemişti ancak borçlarını ödeyememişti. O yıllarda evimize sık sık alacaklılar gelirlerdi ve alacaklarını isterlerdi ancak alacaklılardan hiçbirisinin tehdidine maruz kalmış değiliz. Bilahare hem aramızdaki geçimsizlikler ve hem de evimizdeki diğer eşyaları hacizden kurtarmak için anlaşmalı olarak 1997 yılında ... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen boşanma kararı ile boşandım ancak yine birlikte oturuyorduk. Evliliğimizden hâlen hayatta olan ... ve ... isminde iki kızımız dünyaya gelmiştir. Boşandıktan sonra maktul ...’da bir ev tuttu ve bu evde çocuklarımız ile birlikte oturmaya başlamıştık, boşanmamızdan yaklaşık iki sene sonra ... isimli bir bayanla resmî nikâh yaparak evlendi. ...’den çocuğu olmadığını biliyorum. ... ile evlendikten sonra hatırladığım kadarıyla ... ...’de oturmaya başlamıştı, bildiğim kadarıyla o yıllarda ... de bir lisede öğretmen olarak çalışıyordu. 7-8 ay kadar ... ile beraberlikleri oldu daha sonra duyduğum kadarıyla ... müteveffanın aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemelerinden birinde boşanma davası açmış, ... müteveffa ile 7-8 ay kadar birlikte kaldıktan sonra ...’a ailesinin yanına dönmüş diye duymuştum. Şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma davası açmış ve duyduğum kadarıyla bu dava hâlen derdesttir. ...’nün maktulden ayrılmasından sonra maktul bana telefon açtı ve ...’nün kendisinden ayrıldığını ve çocuklarımıza benim bakmamı ve yanlarına gitmemi istedi. Boşanmamızdan sonra maktul çocuklarımızı da yanına almıştı eşim yani maktul telefon açmazdan evvel çocuklarım beni telefonla arayıp ...’nün evi terk ettiğini söylemişlerdi ve maktul telefonda ... ile nikâhının olmadığını söylemişti. Ben de buna inanarak çocuklarımı da düşünerek ...’e yanlarına vardım, bilahare ...’te hep birlikte yaşamaya başladık. Önce ...’te bir evde 19 gün kadar kaldık ancak sahibinin parasını verememiş bunun üzerine bu evden çıktık ve bilahare ... kasabasında bir ev kiraladı ve bu evde yaşamaya başladık. Bu arada maktul kendisinin bazı kişilerin takip edildiğini ölümle tehdit edildiğini ve kapıyı kimseye açmamı bana tembih ediyordu ancak takip eden ya da kendisini ölümle tehdit eden kişilerin isimlerini bana hiç söylemiş değil. Bu kişilerin kimler olduklarını bilmiyorum. ...’de yaşamaya başladıktan sonra hatırladığım kadarıyla ...’de ve ...’da bazı özel dershanelerde ve ...’ta özel bir dershanede çalıştı. En son ...’da yine bir özel dershanede çalışmaya başlamıştı ve olay tarihinden bir ay öncesi ...’da çalışmaya başlamıştı. Hatırladığım kadarıyla ...'da özel dershanede çalışırken bir milyar iki yüz milyon lira civarında eline para geçtiğini söylemişti. Bu arada ... ...’de oturan ağabeyim ... de zaman zaman yardımda bulunuyordu, odunumuzu kömürümüzü alıyordu. Bu arada diğer ağabeylerim Selahattin ve ... ... de zaman zaman yardım ederlerdi ancak ikisi de ... ... ilçesi ... beldesinde kalmaktadırlar. Geçen sene yazın ...’te inşaatlarda geçici olarak çalışıyorlardı zaman zaman evimize ziyarete gelirlerdi ve maddi yardımda bulunurlardı. Bu arada ben de ...’de bir şirkete ait ... yerinde temizlik işlerine bakıyordum. Burada elime 25-30 milyon geçiyordu. Zaten haftada iki gün çalışıyordum. Sair zamanlar evimde ev işleri ile uğraşıyordum ayrıca bir sene kadar bir fabrikada işçi olarak çalıştım. Kimse ile gönül ilişkim olmadı. Kimse ile gayriresmî yaşantıya girmiş değilim. Maktulle birlikte yaşadığımız süre zarfında ilişkilerimiz normal karı koca ilişkisi düzeyinde idi. Özel yaşantımızda karı koca özel yaşantısı şeklinde idi. Durum böyle iken olay tarihinden hatırladığım kadarıyla iki gün öncesi gece saat 23.00 sularında evimde iken kapımız çalındı o sırada evde sadece çocuklarım vardı, maktul ise ...’da idi. Maktul belirttiğim gibi bazı kişilerce sürekli takip edildiğini ölümle tehdit edildiğini söyleyip kapıya gelen tanımadık kişilere asla kapıyı açmamı tembih etmişti. Ben de kapıya gelen kişi maktulü kastederek dışarıdan doğru ‘Hoca nerede?’ diye seslendiğimde ve bu kişiyi de sesini tanımadığım için kapıyı açmadım. Bu kişi maktulden alacağının olduğunu söylemişti. Ben de hocanın evde olmadığını ve nerede kaldığını da bilmediğimi burada kalmadığını söyledim. Ancak kapıya gelen kişinin suratını görmüş değilim. Ses tonundan yetişkin bir erkek olduğunu anladım. Kapıyı açıp bakmadığım için yanında başkalarının olup olmadıklarını görmedim. Kapımıza yabancı kişi geldiği için zaten korkmuştum pencereden bile dışarıya bakmadım. Bilahare bu kişi çekip gitti yanlış anlaşıldı ben maktul burada yoktur o burada oturmuyor nerede oturduğunu da kaldığını da bilmiyorum şeklinde cevap verince başka bir erkek şahıs bu defa ‘Yok canım hoca evdedir, sen yalan söylüyorsun’ şeklinde konuşmuştu. Bu nedenle kapıya gelen kişilerin iki kişi olduğunu anladım. Yanlarında başka kişiler olup olmadığını bilmiyorum. Şahısları seslerinden de teşhis edemedim. Bu şahıslar ilk defa kapıma gelmişlerdi. Bilahare ben o gece hemen bu olaydan sonra eşimi telefonla arayıp durumu kendisine bildirdim ve o da bana ‘İyi etmişsin sakın kapıyı yabancı kişilere açmayasın zaten evin pencereleri demir parmaklıktır korkmana da gerek yoktur. Ben ertesi gün geleceğim’ diye söylemişti. Ben bilahare ertesi gün eşim eve gelmeyince akşam ağabeyim ...’in evine çocuklarımla gidip kaldım ve ertesi günü akşamı karakola ... Jandarma Karakoluna gidip kapıma tanımadığım iki kişi geldiğinden ve bu kişilerin maktulü aradıklarından bahsettim. Şifahi olarak olayı karakol yetkililerine bildirdim ve ‘Tehdit altındayız korkuyoruz evimizin etrafını kontrol altına alın’ diye ricada bulundum. Karakol yetkilileri yazılı olarak müracaatımı almış değiller. Bana ‘Siz evinize gidin eğer kapınıza yabancı kişiler gelecek olursa bize durumu hemen telefonla bildirin’ demişlerdi. Ben de o gece belirttiğim gibi evde kalmaktan korktuğum için ağabeyim ...’in evine çocuklarımı da alıp gittim. Geceyi ...’in evinde geçirdik. Biz cumartesini pazara bağlayan gece ...’in evinde kalmıştık. Bilahare pazar günü gündüz saat 11.00 sıralarında çocuklarımla birlikte evime gittim. Mutfağın kapısı ile oturma odası kapısının kırılmış olduğunu gördüm. Tüm kapılarda ve pencerelerde demir parmaklık olduğu için evimize girememişler sadece mutfağın ve oturma odasının balkona bakan ahşap dış kapılarını kırmışlar ancak kimin kırdığını bilmiyorum. Eşim telefon açarak pazar günü gece saat 23.00 sıralarında evde olabileceğini söylemişti. Bu nedenle o gece çocuklarımla birlikte evimde kaldım. Ancak maktul belirttiğimiz vakitte eve gelmedi. Pazartesi günü sabah saat 05.30-06.00 sularında yalnız başına eve geldi araba bulamadığı için geciktiğini söylemişti. Bilahare hep birlikte ailece evde kahvaltı yaptık daha sonra maktul bir kağıda bir şeyler yazdı ancak benim okur yazarlığım olmadığı için ne yazdığını bilmiyorum ve bana ‘Gel çocukları sana vereyim. Bunun için mahkemeye başvuruda bulunacağım’ demişti. Ben de ‘Çocuklar zaten ikimizin buna ne gerek var’ diye söylemiştim. Boşanma ilamında çocuklarımızın velayet hakkı maktule bırakılmıştı. Maktul bana kâğıda ne yazdığını söylemedi ve bilahare ‘Gel savcılığa şikâyette bulunacağım. Birlikte savcılığı gidelim’ demişti. Bunun üzerine pazartesi günü öğleden sonraki bir vakitte birlikte ... Adliye Sarayı’na geldik. Giriş kattaki müracaat savcılığına gidiyorduk ki elindeki dilekçeyi vermekten vazgeçip bu dilekçeyi cebine koydu, sadece çocuklarımızın velayet hakkının bana verilmesi yönünde Hukuk Mahkemelerinin birine dilekçe vererek başvuruda bulundu ancak girdiğimiz oda ... Adliye Sarayının giriş katındaki bir mahkeme kalemi idi ve yazı işleri müdürlerinden birine vermişti. Bilahare birlikte adliye sarayından çıktık daha sonra ben eve yalnız başıma döndüm o ise işlerim var diyerek yanımdan ayrılmıştı. Bilahare o gün saat 20.00 sıralarında yalnız başına eve geldi. (Yukarıda zikrettiğim kapıların kırılması olayla ilgili olarak ... jandarmasına başvuruda bulunmuş değilim) Sadece maktule anlatmıştım maktul de eve geldiğinde zaten kapıların kırılmış hâlini görmüştü dilekçeye bu hususları yazıp yazmadığını bilmiyorum okur yazarlığım olmadığı için dilekçede ne yazdığını bilemiyorum. Kendisi de dilekçede ne yazdığını açıklamamıştı. Eşim saat 20.00 sularında eve geldikten sonra çocuklarımızı da yanımıza alıp oturmak üzere ağabeyim ...’in evine gittik, yarım saat kadar onlarda oturduk bilahare asker eğlencesine katılmak için mahallemizdeki asker eğlencesine gittik, yarım saat kadar onlarda oturduk bilahare ben maktul ve küçük kızım ...’le birlikte üçümüz eve döndük. Büyük kızım ... asker eğlencesinin yapıldığı yerde kaldı. Ağabeyim ... ve karısı Hüsniye yeğenlerim Erkan, Gülhan da asker eğlencesinin olduğu yerde kaldılar. ... o gün biraz rahatsız idi, boğazları şişmişti, o nedenle beraberimizde eve getirmiştik eve döndükten sonra elbiselerimizi çıkarttık eski elbise giydik ve odun yarmak için maktulle birlikte kapıya çıktık. Bahçede maktulle birlikte odun yarıyorduk kızım ... de mutfakta dersini yapıyordu. Ben maktulün kırdığı odunları evin içine taşıyordum. Eve saat 21.00 sularında varmıştık yaklaşık bir saat sonra odun yarma işi ve istif işi ile uğraşmakta iken tanımadığım 3-4 kişi odun kırdığımız bahçeye geldiler bahçenin tahtadan bir giriş kapısı var bahçenin etrafında yaklaşık 1 metre yüksekliğinde biriketten duvar var, odunu mutfak tarafından yarıyorduk, balkonun lambaları yanmıyordu, sadece mutfağın lambası ile aydınlanmaya çalışıyorduk gelen kişilerin suratını ortalık karanlık olduğu için göremedim kaç kişi olduklarını da tam göremedim. Üç ya da dört boylu poslu erkek kişilerdi ben tam eşimin kırdığı tahta parçalarını naylon leğene koyup mutfak kapısına yönelmiştim ki bu sırada bu belirttiğim kişileri eşimin yanında gördüm. Eşimi ortalarına almışlardı eşimle bir şeyler konuşuyorlardı, aramızda iki metre kadar mesafe vardı. Ancak eşim bana ‘Sen içeriye gir ...’ diye seslenince ben de mutfağın kapısından içeriye girdim ve kapıyı örttüm. Maktul bana ‘Sen içeriye gir kapıyı ört’ diye söylemişti, bu nedenle içeri girip kapıyı örttüm. Kızım ... mutfakta dersini tamamladıktan sonra daha önceki bir vakitte odasında yatmaya gitmişti. Bu nedenle ...’ün odasına gittim uyuyordu onu uyandırdım ve ona durumu ağabeyime haber vermesini söyledim ve onu ağabeyim ...’in evine yolladım evimdeki telefon faturasını ödeyemediğimiz için görüşmeye kapalı hâlde idi. Cep telefonun ise yanımda idi ancak sadece iki kontör kalmıştı bu nedenle jandarmaya telefon açamadım. Kızım ...’ü evin normal giriş kapısından dışarı çıkarıp ağabeyim ...’e göndermiştim. Onu gönderdikten sonra tekrar eve girdim kapıyı kapattım ve oturma odasındaki pencereden dışarıya baktığımda maktulü odun kırdığı yerde odunların arasında yüzükoyun vaziyette yerde yatarken gördüm ve hemen üzerine kapanıp kendisini sağa sola çevirmeye çalıştım. Ancak sadece bir hırıltı geliyordu kendisine hep lakabı olan (Alo) lakabı ile hitap ettiğim için ... ... diye seslendim ancak hiç cevap vermedi. O sırada patırtı ve gürültü ile birlikte arkamdan birisi elimle ağzımı kapattı o anda kaç kişi olduklarını göremediğim birkaç kişi beni yerden kaldırdılar ve birisi ensemden tuttu, öbürü de ağzımı tuttu. Yatak odamın duvarının dış kısmında bahçe tarafında yığılı olan odunların yanına götürdüler ve bu kişilerden biri eliyle ağzımı tutuğu için bağıramıyordum, iyice korkmuştum ve hafızamı adeta kaybetmiştim. Bu arada bu şahıslardan birinin tişörtümün ön tarafından tutup çektiğini fark ettim. Birisi de enseme doğru sert bir cisimle vurdu ancak neyle vurduğunu hatırlamıyorum bilahare yığılıp kalmışım. Bayılmışım daha sonra da gözlerimi açtığımda hastanede olduğumu anladım. Olay bundan ibarettir.”, Jandarmada alınan 12.11.2001 ve 25.11.2001 tarihli beyanları okunup sorulduğunda; “Ben şimdi bana okuduğunuz 12.11.2001 tarihli ifademi olayın şoku içine girmiştim bu ifademi verirken ne söylediğimi dahi hatırlamıyorum, benim şimdi anlattığım ifadem doğrudur. Okunan 12.11.2001 tarihli ifademin altındaki imza ve parmak izi bana aittir. Okuduğunuz 25.11.2001 tarihli ifademde doğrudur altındaki imza ve parmak izi bana aittir. Jandarmadaki 25.11.2001 tarihli ifademi aynen tekrar ederim. Adliyeye gelmezden önce pazartesi günü ...’teki bir notere uğramıştık ancak kaçıncı noter olduğunu bilemiyorum. Maktul bu noterin ... 3 nolu noteri olduğunu söylemişti sadece bunu hatırlıyorum. Birlikte noterliğe gittik, noter mi yoksa noterlikteki bir görevli mi bilemiyorum ismini de bilemem iri yapılı 40-45 yaşlarında bir erkek şahsa maktul cebindeki evde yazılı kâğıdı çıkarıp verdi. Bu görevli şahıs bu yazıyı okuduktan sonra ‘Ben bu işlemi yapamam siz savcılığı gidin’ diye söyleyince maktul bu kâğıdı noterdeki bu şahıstan geri alıp cebine koydu. Bilahare bu kâğıdı bana verdi akabinde ‘Sen bu kağıdı çocuklara okutursun’ diyerek söz konusu kâğıdı benden geri alıp cebine koydu. Daha sonra bu kağıdın ne olduğunu bilemiyorum.”, İfade sahibine maktulün eli mahsulu olduğu ileri sürülen 15.2.1999 ve 12.11.2001 tarihli mektupların asılları gösterilerek sorulduğunda; ‘Bana gösterdiğiniz mektuplardaki yazılar maktulün el yazılarına çok benzemektedir tıpatıp benzemektedir. Mektuplardaki imzalar ise yine aynı şekilde eşimin imzasına tıpatıp benziyordu. Bu nedenle söz konusu mektupların eşimin eli mahsulu olduğu kanatindeyim. Maktulün herhangi bir bedensel ve ruhsal rahatsızlığı yoktu, görünüm itibarıyla sağlıklı bir kişi idi. Sadece asabi mizaçlı idi çabuk sinirlenen bir insandı. İçki kumar kadın, uyuşturucu kullanma gibi herhangi bir kötü alışkanlığı yoktu, çok şeyrek içki içerdi. Sigara dahi kullanmazdı herhangi bir gayrimeşru ... yaptığını da duymadım. Benim annem ve babam hâlen hayattadırlar ve ... ilçesi ... beldesinde oturmaktadırlar. Ben ...’ın sadece ... ilçesinde oturduğunu biliyorum ancak açık adresini de bilmiyorum. Maktulü öldüren kişileri tanımıyorum geçen süre zarfında da olay faillerinin açık kimlik ve adreslerini öğrenebilmiş değilim. Olaydan bir süre sonra ...’deki evimizden ayrılıp yukarıda belirttiğim adresteki kiralık eve taşındık, ...’deki olayın meydana geldiği ev de kiralıktı, ev sahibinin şu an ismini hatırlayamadığım bir bayandı. ...’de bu kiralık oturduğumuz evin 5-6 aylık birikmiş kira borçları vardı bunları ailem çevrenin katkısı ile ev sahibine tamamen ödedim. Eşim bana en son çalıştığı ...’daki özel dershanede eline 1.200.000.000 TL para geçtiğini söylemişti. Ancak bu parayı pek eve getirmiyordu bu parayı maktulün nerelerde harcadığını bilmiyorum. Eşim hayatta iken bana ...’ın boşanmaya razı olmak için kendisinden 15 milyar tazminat istediğini söylemişti ve bu parayı ...’ye veremeyeceğini bana anlatmıştı ve ... ve ailesinin boşanma davasından sonra sürekli olarak kendisini tehdit ettiklerinden söz etmişti ve ...'nün halasının çok fena bir kadın olduğundan bahsederdi ve ...’nün annesinin babasının, halasının ve ağabeyinin sürekli olarak kendisini ölümle tehdit ettiklerinden bahsederdi. Tahminim bu saydığım kişiler kimliklerini bilemediğim olay faillerinin kiralık katil olarak tutup kocamı bu kiralık katillere öldürtmüşlerdir. Bundan şüpheleniyorum. Bu nedenle hem ... ve hem de ...’nün annesi, babası, halası ve ağabeyi haklarında şikâyetçiyim.”,Kollukta 01.04.2002 tarihinde sanık sıfatıyla müdafi olmadan; “Bana sormuş olduğunuz ve şikâyet dilekçesinde bahsi geçen ... isimli şahsı tanırım. Kendisi benim eski eşim olan ... ın kız kardeşidir. Ben adı geçen şahsın abisi olan ... ile birlikte daha önce evliydim ve bu evlilik neticesinde de iki tane kız çocuğumuz bulunmaktaydı. Ancak bu evlilik süresince bazı ailevi sorunlar yaşadığımızdan dolayı ... ile resmî olarak ayrılmış yani boşanmıştık. Tahmini bir yıl kadar eşim olan ... ile ayrı yaşadık ancak daha sonraları tekrar ... beldesi, .Mahallesi İlköğretim karşısında bulunan ikametimizde bildikte yaşamaya başladık. 12.11.2001 günü akşamı eşim bu adreste benim tanımadığım ve bilmediğim kişilerce dövülmek suretiyle öldürüldü ve ben de bu olayda hafif yaralandım. Eşim ile bu esnada herhangi bir resmî nikâhımız bulunmuyordu. Bu olay ile ilgili olarak Jandarma görevlileri gerekli tahkikatı yaptılar ve Mahkeme hâlen ... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmektedir. Ben burada gerekli ifademi verdim. Benim bu ifademde verdiğim hususlar doğrudur. Bu konu hakkında zaten söyleyecek bir şeyim yoktur. Eşim ... öldürülmeden önce de bahse konu iddiada adı geçen Arif’in ... olarak belirtilen ... oğlu 1965 doğumlu ... isimli şahsı tanırdım. Kendisi benim köylüm olur ve tam adresini bilmiyorum ama Tütünçiftlik’te ikamet ettiğini biliyorum. Şahıs eşim hayatta iken de eşimi tanıdığı için bizim ... beldesi, . Mahallesi, . Caddesi, 30 numarada bulunan evimize gelir giderdi. Evli ve iki çocuk babası olduğunu biliyorum. Eşini de tanırım ancak Kurban Bayramı haricinde görmedim, ancak kesinlikle benim bu şahısla bir ilişkim veya bir yakınlığım olmamıştır. Eşimin öldürülmesi olayından on gün kadar sonra ... bana ve çocuklarıma kalabileceğimiz bir yerimiz olmadığı ve benim kendi ailemin bizlere bakacak durumu olmadığı ve bakmadığı için yukanda belirtmiş olduğum adresteki yeri tuttu ve burada çocuklarım ile birlikte ikamet etmekteyim. Kendisi bahse konu adresime evimin ihtiyacım görmesi haricinde gelip gitmez. Kendisi ile kesinlikle duygusal bir bağlantım dahi bulunmamaktadır. Şikâyet dilekçesinde bahsedildiği gibi ben bu şahıs ile herhangi bir dost hayatı yaşamıyorum, kendisi bizleri tanıdığı için yardımda bulunuyor. Ben de çocuklarımın geleceği için bu olayı kabul ettim ve eşimin vefat etmesinden on gün geçmesinden sonra burada yaşamaya başladım. Yukarıda da belirttiğim gibi kesinlikle benim bu şahısla bir dost hayatım söz konusu değildir. Bana ve çocuklarıma bakmayı kabul ettiği için şahsın kiralamış olduğu bu evde kalıyorum. Şahıs bu zaman zarfı içerisinde kesinlikle hiçbir gece gelip kalmadı sadece sabahları ve öğleden sonra gelerek ihtiyaçlarımızı getirir ve ziyaret etmek istediği zaman da akşam en geç 23.00 sıralarında giderdi Bu şahısla eşim hayatta olduğu zaman zarfi içerisinde herhangi bir ilişki veya duygusal bağlılık olmadığı için şikâyet dilekçesini veren ...’ın beyanlarında geçtiği gibi bu şahsın eşimi öldürmek için ve benimle yaşayabilmek için eşimi öldürmüş olabileceği ve benim de kendisine yardımcı olduğum hususundaki iddiaları kabul etmiyorum. Ben zaten eşim öldürüldüğü esnada kendisi ile nikâhlı değildim ama birbirimizi sevdiğimiz için kendisi ile birlikte yaşıyordum. Eğer ... ile o zaman zarfı içerisinde bir ilişkim olsaydı kendisinin bilmesinden çekinmezdim ve nikâhsız bir şekilde eşimle yaşamazdım. Eşim o an zaten böyle bir ilişki olsa benim için engel oluşturmazdı. Bende ... ile birlikte yaşardım. Ancak bu iddialar kesinlike yersizdir. Ben o esnada ... ile birlikte yaşamıyordum. Eşimin öldürülmesi ve benim de çocuklarımla birlikte ortada kalmam neticesinde çocuklarım için böyle bir olaya kalkıştım ve bu şahsın tutmuş olduğu evde kalmaya ve bize bakmasına müsaade ettim. Ben kesinlikle bu tür suçlamaları kabul etmiyorum. Benim meydana gelen cinayet olayı ile ilgili hiçbir alakam yoktur. Bu hususta zaten ifademi verdim. Bu olaylarla ilgili diyeceklerim bunlardan ibarettir.”,Savcılıkta 03.12.2002 tarihinde ifade sahibi olarak; “Öz kardeşim olan ... ... hâlen ..., ... ilçesi, ... köyünde oturmaktadır. ... .’ı ise köylüm olur bu nedenle kendisini tanırım. Kardeşim ... taşeronluk yapar ve inşaat işleriyle uğraşan ...’nın yanında inşaat kalıp ustası olarak çalışırken ...’dan duyduğuma göre ya 1.500 Dolar ya da 1.500 Milyon TL borç para almış ve bunu bilahare ödeyememiş. Kocam ...’ın öldürülmesi olayından sonra kardeşlerim ve diğer yakınlarım benimle hiç ilgilenmediler. İki kızım ile ortada kaldım cinayet olayından sonra ... Derebaş yardım maksadı ile bizimle ilgilenmeye başladı. Hâlen de bize maddi ve manevi destekte bulunuyor. ... evlidir iki çocuğu vardır, cinayet olayından sonra bizimle yakından ilgilenmeye başladı ve aramızda duygusal ilişki de başladı ve bu arada yukarıda belirttiğim adrese taşınmamızdan sonra ... ile zaman zaman anılan evde rızamla cinsel ilişkiye girdik. Hâlen de bu gayriresmî nikâhlı beraberliğimiz devam etmektedir. ...’nın kocam ...’ye hayatta iken borç para verip vermediğini bilmiyorum. Vallahi bilmiyorum. Bu arada cinayet olayından hatırladığım kadarıyla bir ay sonrası ... köyünde bulunduğum bir sırada ... ile kardeşim ... arasında yukarıda zikrettiğim alacak borç ilişkisi sebebiyle ağız münakaşası meydana gelmiştir ve ... kardeşim ...’den alacağını isteyince kardeşim ... de ...’ya hitaben beni kastederek ‘Ne borcu sana kız kardeşim ...’yı verdim benden alacağını istersen bunda ısrarlı olursan ...’ın cinayetini senin üstüne yıkarım’ diye söylemişti. ... ile kocam ... hayatta iken herhangi bir şekilde aramızda duygusal ve cinsel ilişki olmadı. Kocamın öldürülmesinden sonra olay meydana geldiği ... İstasyon Mahallesindeki evi boşalttık ve ...’nın kiraladığı adreste oturmaya başladık ve bundan sonra ... ile aramızda duygusal ve cinsel ilişkiler başladı. (Bu sırada ifade sahibi ... ... ifadesinin bir yerinde ...’dan bahsederken ve onu kasteden bir uslupla Kocamı öldürdükten sonra ... ... Kalıcı konutlarında tuttuğu evde oturmaya başlamıştık şeklinde ağzından cümle çıkınca bu defa bunu kastetmediğini kocası ...’nin ölümünden sonra ... ... Kalıcı Konutlarına taşındık ben bunu kastetmiştim dedi) Öldürdükten sonra tabiri bir dil sürçmesidir. Kocam öldükten sonra demek istemiştim. Asla ... kocamı öldürmüş değildir. Kocamı öldüreni tanımadığım kişilerin kimliklerini hâlen tespit edebilmiş değilim. Kocamın öldürülmesi olayı ile benimle bir ilgim yoktur. Kocamı ben de öldürmüş değilim diyeceklerim bunlardan ibarettir.”,Kollukta 26.05.2013 tarihinde müdafi eşliğinde; “Ben adresini vermiş olduğum yerde kızım ... ... ile ikamet derim. ... ile ben hatırladığım kadarı ile 1984 yılında evlendim. Bu evliliğimden iki kızım oldu. ... ve ... isimli iki kızım dünyaya geldi. Daha sonra ...’da ikamet ettiğimiz sıralarda eşim ...’la aramızda sorunlar çıkmaya başladı. Bu sorunlar ekseriyetle maddi sorunlar nedeni ile ayrıca eşim başka bayanlarla ilgilenmeye başlamıştı bu yüzden sık sık tartışırdık. ..., ...’de ikamet ettiğimiz sırada eşim ile birlikte boşanma kararı aldık, ben bu konuyu aileme anlattım. Ailem önce bunu kabul etmedi, boşanmamı istemediler ancak biz boşanma davasını açarak bir celsede boşandık. Biz boşanma davasını ... ...’da açtık ve boşanmamız burada gerçekleşti. Ben ailemin yanında kaldım. Boşanmış olduğum eşim ... ise çocuklarımı alarak ... Köşeköy’de bulunan eve geldi. Daha sonra eşimin ... isminde bir bayan ile resmî nikâh kıyarak evlendiğini duydum. Ben ... ilinde ablamın ziyaretine gittiğimde, ablam Hanım’ın yanında bulunduğum sırada eski eşim ... ablamı arayarak ‘Ben ... ile anlaşamadım onu gönderdim. ... nerede?’ diye sordu. Ablam da ‘... burada yanımda’ dedi. Ben de telefonu alarak kendisi ile konuştum bana gel dedi. Ben de ‘Benim için yaptıysan yapma’ dedim. Eski eşim yok dedi ve beni yanına çağırdı. Ben de ertesi gün ...’ne eski eşimin yanına geldim. Bu sırada eşim ... ilçesinde ikamet ediyordu. Bir müddet burada oturduk daha sonra son olarak ...’de bulunan olayın meydana geldiği evde ikamet etmeye başladık. İkamet ettiğimiz mahallede ve çevrede birçok tanıdığımız akraba ve köylülerimiz vardı. Bu sırada eşim Milli Eğitim’deki görevinden ayrılarak ... ilinde bulunan özel bir dershanede çalışmaya başlamıştı. Bu nedenle eve haftada bir ya da onbeş günde bir gelip kısa süreli kalıyordu. Kış aylarında bir gün yakacak odunum bitmişti, abim ... ve yanında ... olarak tanıdığım daha önceden aynı köylü olmamız nedeni ile de tanıdığım şahıs bana odun getirdiler. Ben ... ile bu olay vesilesi ile tanıştım ve o tarihten sonra birkaç kez bazen de eşim evde iken ikametimize gelip gitmişti. Ben bu sırada eşimin telefonunu kullanıyordum kendisine de yeni bir telefon almıştı. Ben de bana verdiği telefonda numaralar var dediğimde ‘Öylece kullan, silme kalsın, zaten okuma yazman yoktur anlamazsın’ demişti. Bir gün ... aradı. Bana eşim ...’ı sordu. ‘Bu telefonu ben kullanıyorum kendisi de evde yok ...’de işte’ dedim. Bu telefon görüşmesinden üç gün sonra kapımızın önünden geçiyordu, ben de balkonda çay içiyordum, geldi benimle beraber çay içti. Daha sonraki günlerde eşimin de evde olduğu bir gün bize gelerek yine çay içmişti. Eşim de ...’nın tanıyordu. ... ismli şahısla zaman zaman telefon ile görüştük ancak bu telefon görüşmelerinde herhangi duygusal görüşme olmadı sadece hemşehrim olması münasebeti ile konuşmalar oluyordu. Eşim boşanmadan önce sürekli beni dövüyordu, bana şiddet uyguluyordu, zaten bu da boşanmamıza neden olmuştu ancak boşanmadan sonraki bir araya gelmemizden sonra yine beni sokakta ve evde birkaç kez daha darbetti. Hatta bir keresinde sokakta eşim beni darbettiği için komşular ve mahalenin delikanlıları eşimi dövmüşlerdi. Bu şahısların kim olduklarını ve kalabalık olmalarından ve ben kaçarak eve gittiğim için kimler olduğunu görmedim. Eşim ...’den olay gününden önceki gün gece saatlerinde eve geldi o gece yattık uyuduk. Sabahleyin eşim, ben, iki kızım birlikte kahvaltı yaptık. Daha sonra kızım ... bana babasının sofraya oturamadığını görünce babasına neden oturmadığını sorduğunu. ... ise kızıma birilerinin kendisini sürüklediklerini anlatmış ancak bu şahısların kim olduklarını kızıma söylememiş. Eşim böyle konuları bana anlatmazdı. Aynı gün akşam saatlerinde abim ...’nin evine gittik. Orada akşam yemeği yedik, bu sırada eşim sürekli saatine bakıp duruyordu ve beni kalkmam için ikaz ediyordu. Yengem de eşime hitaben ‘Burada asker eğlencesi var, gitmeyin ayıp olur’ dedi. Bunun üzerine orda kaldık ve yemekten abimlerle birlikte iki aile asker eğlencesine gittik ve orada bayağı kaldık. Eşim bir ara bana ‘Hadi kalk gidelim’ dedi. Ben de ‘Biraz daha oturalım’ dedim. Kızım ... de gitmek istemiyordu, eşim de bana ‘Ben gidiyorum o zaman’ dedi ancak ben ‘... kalsın biz ...’ü alıp beraber alıp eve gidelim’ dedim. ...’i orda bırakıp daha sonra yeğenim Erkan’a ...’i eve getirmesini söyleyip ben eşim ve kızım ... ile berber yaya olarak eyimize doğru geldi. Bu sırada saatin kaç olduğunu bilmiyorum ancak geç vakitti ve hava karanlıktı. Eve geldik içeri girdik. Üzerimizi değiştirdik. Eşim bu sırada mutfakta masanın üzerinde ‘Sen işlerini bitirene kadar ben soru çıkartacağım’ dedi ve masaya oturup bir şeyler yazmaya başladı. Ben de bu sırada kızım ... ile ilgilenip ev sobalı olduğu için sobayı yaktım. Kızım rahatsız olduğu için onun ilaçlarını verdikten sonra mutfağa eşimin yanına geldim. Bana ‘Benim işim bitti’ dedi, dışarı çıktı balkonun altında odun kırmaya başladı, eşimin kestiği odunları ben leğen ile merdivenin altına taşımaya başladım. O gece eşim bayağı odun kırdı ben de bu odunları taşıdım. Ben elimdeki leğeni boşaltıp eşime doğru giderken eşim bana ‘Gir içeri kapıyı kapat’ dedi. O sırada duvardan birinin atladığını gördüm ancak tanıyamadım. Ben içeri girip kapıyı kapattım hasta olan kızımı uyandırdım ‘Babanın yanında adamlar var, kalk koş dayınlara haber ver’ diyerek evin ana kapısından çocuğu dayısına ‘Korkuyorum’ demesine rağmen gönderdim. Ben camdan dışarıya ne olup bittiğini görmek için bakmadım. Kızımı gönderirken şu an anlamlandıramıyorum ancak bir ses duydum. Ben kızımı evin ana kapısından çıkarırkan eşim evin arka kısmında bulunuyordu ve orası görüş alanım içinde değildi. Ben ön kapıdan içeride mutfağa geçitim mutfağın balkona açılan kapısını açtım ancak dışarıda kimseyi göremedim eşim de yoktu. Bunun üzerine dışarı çıktım bir iki adım atınca balkonun altında eşimi yerde yüzüstü elleri ileriye doğru uzanmış vaziyette gördüm. Bunun üzerine balkondan seslendim. ‘Bana numara mı yapıyorsun?’ dedim. Karşılık vermeyince aşağı inerek eşimin yanına gittim. Yerde yüzüstü yatan eşimi çevirdim, karanlık olduğu için yüzünün durumunu tam olarak hatırlamıyorum eşimin yüzünde bir şeyler vardı. Bu kan mı yoksa toprak mıydı bundan emin değilim ancak hırıltılı bir ses çıkarıyordu ancak konuşmuyordu. Ben de bağırarak yardım istedim. O sırada daha kimse yanımda yokken emin değilim ancak bayıldım. Biri mi başıma vurdu bilmiyorum ben orada bayılmışım. Daha sonra kendime geldiğimde hastanede olduğumu fark ettim. Hastanede yanımda abim ..., onun eşi yakın zamanda trafik kazasında kaybettiğim Cemalettin isimli amcamın oğlu bulunuyordu. Bundan başka kimseyi ben hastanede görmedim. Eşimi bu sırada hastanede nerede olduğu konusunda bilgi sahibi değildim ancak ertesi gün onun da kışrı tarafımda olduğunu bana söylediler. Ben eşimin durumunu öğrenmeye çalıştığımda bana durumunun iyi olduğunu söylediler. Ben o gecenin sabahında hastanaden taburcu oldum. Eşim de iki gün sonra hastanede bulunduğu sırada konuşamadan vefat etti. Eşimin defin işlemleri için ...’dan bir araç geldi ve eşimin cenazesi ... ilinde defnedildi. Ben de cenaze ile birlikte otobüs ile ...’a gittim. Oradan çocuklarım ile birlikte ...’ya köye geçtim. Orada bizi yanlarında istemeyip rahatsız olduklarını belirtince çocuklarımı alarak ...’de ikamet eden abim ...’nin yanına bana bakar diye geldim ancak abim ‘Ben sana bakamam’ diyerek beni gönderdi. Bu geçen zaman zarfı içerisinde eşimin başına gelen olay dolayısıyla bana kimse bir şey söylemedi. Etraftan da bu olayı kimin yaptığıyla ilgili bir şey duymadım. Abim beni kabul etmeyince ...’da bulunan bir arkadaşımın evinde bir iki gün kaldıktan sonra ... isimli şahsı ben telefon ile bendeki kayıtlı numarasından arayarak ‘Bize yardım et’ dedim. ‘Ben seni arayacağım’ dedi ve iki üç saat sonra kendi arabası ile gelerek arkadaşımın evinden beni ve çocuklarımı alarak Bayındırlık Konutları’nda ikamet eden Uzun lakaplı ... ...’nın dostu olan ismini bilmediğim bir bayanın evine götürdü. Yaklaşık bir hafta bu yerde kızlarım ile birlikte kaldık. ... ... da bu zaman zarfında bu eve gelip kalıyordu, çünkü ...’in karısı köyde kalıyordu. Bir hafta sonra Bayındırlık Konutları’nda ... ev tuttu. Ayrıca eşimin öldürüldüğü ikametin elektrik su ve kira borcunun olduğunu söyledi, bununla ilgili inşaatta beraber çalıştığı ... ..., ..., ..., ... isimli şahıslarla çalıştığını biliyordum ancak bana ‘İnşaattaki arkadaşlardan para topladım evin elektrik su ve kira borcunu ödeyeceğim’ dedi. Bunun üzerine eşyayı vermeyen ev sahibine söyledi daha sonra para getirdi biz eşyayı alarak ...’nın Bayındırlık Konutları’nda kiraladığı eve yerleştik. Burada iki yıla yakın çocuklarım, ben ve ... ikamet ettik. Ancak bu ikamet esnasında zaman zaman yanımızda kalıyordu. Çoğunlukla kendi evine gidiyordu. Ben bu arada çocuklarımın babalarından kalan maaşlarını bağlattım. Ben bu maaş işini ...’ya söylediğim için biliyordu. Ben de toplanan parayı ... Bankasına kendi adıma yatırdım. Ben parayı bankaya yatırdıktan birkaç gün sonra ... gece alkollü bir vaziyette eve geldi oturdu. Ben de kendisine kızarak ‘Neden içkili içkili geliyorsun?’ dedim. Bunun üzerine beni duvara doğru itekleyerek ‘Sen sus bankaya yatırdığın paranın bir kısmını bana vereceksin. Benim borcum var. Ben size baktım’ dedi. Bu sırada çocuklar uyuyordu. Ben bu paranın çocuklara ait olduğunu ve veremeyeceğimi söyledim. Bunun üzerine beni itekledi ve boğazımı elleri ile sıkarak ‘Kocanı öldürttüğüm gibi seni de öldürtürüm’ dedi. Bu sırada dairenin kapısından çıkıyordu. Ben bu cümlesi üzerine ılımlı davranarak ağzından laf almak için kolundan utarak ‘Gel canım senin kafan iyi değil’ diyerek içeri aldım. ‘Sen ne demek istiyorsun hocayı sen mi öldürdün?’ diye sordum. Bunun üzerine bana ‘Hayır ben öldürmedim’ dedi. Ben ona ‘Yalan söylüyorsun seni şikâyet edeceğim’ dedim. Beni yine itekledi. ‘Kocamın katili ile iki yıl birlikte mi yaşamışım?’ dedim. ‘Eşini ben öldürttüysem ne olmuş, ben yapmadım ..., ... ve ...’yı ... ile konuşmaya gönderdim. Ben onu öldürtmek istemedim. ... onlara odunla vurmuş. Bunun üzerine aralarında kavga çıkmış ve birkaç kez hocaya vurmuşlar’ dedi. ..., ..., ... ve...’i ...’dan alacağı olduğu için konuşmaya gönderdiğini bana söyledi. Ancak benim eşim kesinlikle onlardan para istemezdi çünkü benim yakınlarından kesinlikle para istemezdi. Ben yine ...’ya ‘Seni şikâyet edeceğim’ dedim. Bunun üzerine o bana ‘Bana bak benim sülalemin nasıl olduğunu biliyorsun. Hepsinde tabanca var. Seni öldürtürüm. Seni ...’den beter ederim. Senin çocuklarını orospu yaptırırım. Şu karşıki dağda kızlarının ırzına geçirtiririm’ dedi. Ben de korktum. Daha önceden de ...’nın üzerinde bizim eve geldiğinde tabanca görmüştüm. Bu konuşmalardan sonra ... gitti. Ardından üç gün sonra tekrar bir gece geldi, benden yemek istedi. Ben de ‘Ben senin gibi katile yemek vermem’ dedim. ‘Ne katili sen uyduruyorsun çeneni açma’ dedi ve gitti. Bu gidişten sonra ben ... ile telefonla yüz yüze görüşmedim. Eşyamı alarak ...’na taşındım. Burada da beni bularak rahatsız etmeye başladı. Buradan da Bekirpaşa’ya taşındım, orada da ... beni rahatsız etti. Sürekli benimle birlikte olmak için bana ısrar ediyordu ve ayrılmamı istemiyordu. Bekirpaşa’da evime son geldiğinde eve elinde kamera getirmişti. ..., ..., ben ve ... mutfakta masaya oturduk. ... ‘Sen annemden ne istiyorsun?’ dedi. ‘Sizi kameraya çekeceğim’ dedi. Bu sırada ... mutfakta bulunan bir bıçak aldı ‘Ne istiyorsun bizden?’ diyerek ...’nın üzerine yürüdü. Bunun üzerine ... ‘Tamam be sizinle uğraşacağım’ diyerek evden ayrıldı. Bu olaydan sonra ...’yı ben hiç görmedim. Ben bu olayların tarihini şu anda tam olarak hatırlamıyorum. Ben yukarda anlattığım gibi ... beni tehdit ettiği için korktum ve çocuklarıma zarar verir düşüncesi ile polise gitmedim ancak polis merkezleri civarında çok dolaştım ancak bir türlü onu şikâyet edecek cesareti bulamadım. Yukarda isimlerini vermiş olduğum ...’nın akrabaları ... ., ...isimli şahısları tanırım. Bunların hepsi ...’de ikamet ettiklerini biliyorum. .,. . numaralı hatların kime ait olduğunu bilmiyorum. Benim okumam yazmam yoktur. Ayrıca bu şahıslar ile ne konuştuğumu da şu anda hatırlamıyorum. Olay esnasında saat 22.03’te kullanmakta olduğum cep telefonuyla ... ... adına kayıtlı hat arasında yapılan görüşmeyi hatırlamıyorum. Ben kesinlikle kimse ile görüşmedim. Bu konu ile ilgili herhangi bir bilgim yoktur. Ben cahil birisiyim keşke ...’nın bana alkollü iken anlattığı şeyleri hemen gelip polise bildirseydim. Benim eski eşimin katilleri bulunmuş olurdu. Ben bu durumdan çok pişmanım. Yukarda anlatmaya çalıştığım gibi ben ... ve onun ailesinden korktuğum için polise müracaat edip bildiklerimi anlatamadım. Ben uzun zamandır bu sırı sakladığım için vicdanım çok rahatsızdı bu nedenle polislere bu durumu anlatarak eski kocamın katilerinin yakalanması için bunları size anlattım.”,Savcılıkta 27.05.2013 tarihinde müdafi eşliğinde; “Ben olay nedeniyle ilgili olarak Emniyet Müdürlüğünde ifade verdim, oradaki ifadem doğrudur aynısını tekrar ederim. Ben ayrıntılı olarak ifade vermiştim. Şu anda olay nedeniyle tekrardan ayrıntılı bir şekilde ifade vermek istemiyorum, çünkü olay nedeniyle çok üzüntülüyüm ve bu olayı zamanında güvenlik kuvvetlerine ve adalete bildirmediğim için de vicdan azabı çekiyorum. ... benim birlikte yaşadığım kişiydi. ... eski eşimdi ve aynı evi paylaşıyorduk. ... ile arada sırada görüşüyorduk. Ben olayın olduğu esnada kimseyi görmedim, yoksa susmazdım, fakat olaydan yaklaşık 2 sene sonra ... ... bana kızgın olduğu bir anda eski kocam ...'ı, ... ..., ..., ... ... ve ... ...'na öldürttüğünü söyledi. Eğer ben bu durumu söylersem, beni de öldüreceğini söyleyerek tehdit etti. Bunun üzerine ben korktuğumdan dolayı sustum. Çünkü ... beni tehdit ettiği gibi eğer bir şey söylersem çocuklarımın başına da kötü şeyler geleceğini söylüyordu. Bu nedenlerle ben susmak zorunda kaldım. Ben olay tarihinde kimlerle telefonla görüştüğümü hatırlamıyorum. ... benim abim olur, eşi ... ile birlikte olay gecesi ben hastanede iken ziyaretime geldiler, kendileri ile görüştüm. Onlarla telefonla görüştüğümü hatırlamıyorum. Ben ... ...'nın beni tehdit ettikten sonra yaklaşık 10 yıldır kendisi ile görüşmüyorum. Benim ...'ın öldürülmesi olayıyla kesinlikle ilişkim yoktur. ...'la aramızda problemler vardı, tartışıyorduk. Beni birkaç kez de darbetmişti. Fakat ...'ın ne şekilde darbedildiğini bilmiyordum. Dediğim gibi ... ...'nın bana söylemesi ile olayı öğrendim. Ben üzerime atılı suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum, savunmam bundan ibarettir.”,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Bu konuda gerek 25.05.2013 tarihinde karakolda alınan ve gerekse Cumhuriyet Savcısı önündeki ifadelerimi aynen tekrar ediyorum. Olay gecesi ben evin önüne gelenlerin kaç kişi olduğunu ve ne tür araçla gidip geldiğini görmedim, sadece bir kişiyi arkadan odun kestiğimiz yere doğru atlarken gördüm, şahsın kim olduğunu bilmiyorum. Herhangi bir gürültü de duymuş değilim. Kızımı dayısına haber vermek üzere gönderdikten sonra ben de kapıyı açtım. Olay yerine geldim maktulün burada yüzükoyun yattığını gördüm. O anda odunlar yoktu kendisine ‘Alo’ diye bağırdım herhangi bir ses vermedi, tutup çevirmek istediğimde bir hırıltı sesi duydum ve o anda çığlık attım, yanıma yaklaşan kimseyi fark etmedim, ensemde bir sıcaklık hissettim, kendimi kaybetmişim, sonrasında hastanede olduğumu biliyorum. Ben bu esnada kimse ile herhangi bir telefon görüşmesi yapmadım. Maktul ... ile boşandıktan yaklaşık bir sene sonra tekrar bir araya geldik ve ortak iki çocuğumuzla bu evde kalıyorduk. Aramızda tamamen karı koca ilişkisi söz konusu idi. Ben olayın öncesinde kesinlikle ... ile herhangi bir duygusal ilişki içerisine girmedim, ... iki sefer bizim evimize gelmişti, kendisi bizim köylümüz olur ne amaçla geldiğini şu anda hatırlamıyorum. Boşandığım eşimin yokluğunda bir sefer gelmiş ve diğer gelişinde de maktul ... ile kahvaltı yaptığımız esnada gelmişti. Olaydan sonra ...'ndan yardım istemem üzerine bizim için konut temin etti, birtakım maddi ihtiyaçlarımızın karşılamaya yardımcı oldu, cinayet olayından birkaç ay sonra şüpheli ...'nın temin ettiği konutta cinsel ilişkimiz olmuştur. Emniyetteki ifademde belirttiğim şekilde çocuklara babalarından bağlanan parayı ben bankaya yatırmıştım, şüpheli ... alkollü bir vaziyette gelerek benden bu parayı istedi, kabul etmeyince de darbetti, beni duvara itti, ‘Kocanı öldürdüğüm gibi seni de öldürürüm’ sözlerini söyledi. Ardından evden ayrılmak üzere olduğunu görünce ben onu konuşturmak amacı ile içeriye çağırdım ‘Sen mi yaptın?’ dedim. Şüpheli ... önce ‘Hayır’ dedi, ardından döküldü ve bana olayda kendisinin olmadığını olayda ..., ... ve ...'yi tartaklamaları için maktule gönderdiğini söyledi. Ben çocuklarıma zarar vermesinden korktuğum ve tehdit etmesi nedeni ile bu olayı kimseye anlatamadım, ben bunu içimde tuttuğum için çok pişmanım başka bir şey söylemek istemiyorum. Mahkemeden serbest bırakılmamı istiyorum.”,Mahkemede 01.08.2013 tarihli celsede; “Ben savunmamı avukatımın yapmasını istiyorum, başka bir şey söylemeyeceğim. Sorulacak soruları cevaplarım. Ben dört gün gözaltında kaldım, bu süre içeresinde sık sık beni ifade odasına aldılar, buradaki görevliler başıma ve omzuma baskı yapmak suretiyle ifademi almaya çalıştılar, rahatsızlandım, hastaneye gittim, burada da yapılan müdahale karışarak, iğne yaptırmak suretiyle tekrar ifademe başvuruldu. Huzurda bulunan sanıkları olay günü evimin önünde görmedim”, 05.09.2013 tarihli celsede; “Ben olaydan sonra jandarmada ifademi vermiştim. Olay sonrasında gerek jandarmada, gerekse Cumhuriyet Savcısında verdiğim ifademi tekrar ediyorum. Ancak bu yıl içerisinde karakolda alınan polis ifademi kabul etmem. Bana baskı yapıldı. Bu nedenle o ifadem gerçeği yansıtmıyor. Olay günü boşandığım eşim ... ve müşterek çocuklarımız ... ve ... ile birlikte ağabeyim ...'in evine yemeğe gittik. Daha sonra asker eğlencesine katıldık. Bir süre oturduktan sonra ben, ... ve ... ile birlikte ikamet ettiğimiz eve döndük. ... ise eğlence yerinde kaldı. ... odun kırmak için bahçeye çıkmıştı. Bir ara yanına 3 ya da 4 kişinin geldiğini gördüm. Rahatsız olduğundan uyuyan kızım ...'ü kaldırarak dayısı ...'e haber vermesi için gönderdim. Sesler kesilince evin önüne çıktım. ...'ye seslendim. Cevap gelmedi. Kendisini yerde yatarken gördüm. Bu hâli görünce bağırdım. Daha sonra ensemde bir şey hissettim. Astım hastasıydım. Bayıldım. Hastanede kendime geldim. Ben maktul ... ile 13 yaşındayken tanıştım ve 1 ay sonra da evlendim. Evliliğimizden 4 tane çocuğumuz oldu. İlk çocuğum 7 aylıkken öldü. 2. çocuğum da 3,5 yaşındayken vefat etti. Daha sonra kızlarımız ... ve ... dünyaya geldi. Sanık ... köylümüz olur. Evlerine giden yol bizim kapının önünden geçerdi. Kendisini kaç yaşında tanıdım bilmiyorum. ... ile aramızdaki duygusal ilişki ...'nin ölümünden sonra ...'ya yerleştiğimizde başladı. Kendisi ile sanırım 5-6 yıl birlikte olduk. Önceleri ...'da kaldık. Daha sonra ...'na taşındık. En son da ... ... Paşa Mahallesinde oturduk. ...'yı çocuklarım istemediği için kendisinden ayrıldım. ...'nın ailesinin benim ... ile gayriresmî olarak yaşadığımı bilmediklerini tahmin ediyorum. Ben ... ölmeden önce de ... ile birlikte Kandıra'da tatile gittim ancak kendisi bizde kalmadı. Sadece arkadaştık. ... ile cinsel birlikteliğimiz ...'da oturmaya başladığımızdan sonra oldu. Ben ...'yı köylüm olduğundan tanıdığımı söylemiştim. ... beldesinde otururken şehir merkezine arabası olduğundan gidip gelirdim. O tarihte aramızda gönül ilişkisi yoktu. ...'e geldikten sonra ... Fabrikası’nda işe girmiştim. ...'yı tekrar orada gördüm. Daha sonra evime bir kez geldi. Kapıdan geçerken uğramıştı. Zaten kendisi ağabeyim ... ile ortak ... yapıyordu. ...'nın eşini tanıyorum ancak kendisi ile ... ile beraberliğimiz hakkında hiç konuşmadım. Ben eşim olan ... ile boşandıktan sonra önce ...'ya anneme gittim. Daha sonra ...'a kardeşimin yanına geçtim. Bu arada ... ... diye birisi ile evlendi. Ancak henüz ondan boşanmadan 8 ay kadar sonra tekrar ...'e ...'nin yanına döndüm. ...'de bir yerde oturduk. Daha sonra ... içerisinde birkaç ev değiştirdik. En son da olayın meydana geldiği eve taşındık. ... ile tekrar birlikte olduktan sonra karı koca hayatı yaşadık. Her ailede olduğu gibi maddi olaylardan dolayı kendisi ile zaman zaman kavgamız oluyordu. Ancak bana ve çocuklarıma şiddet uygulamıyordu. ... dertlerini bana anlatmazdı. Bu nedenle borcu olup olmadığını bilmiyordum. Bir keresinde 3-4 kişinin dışarıdan gelen seslerini duydum. ...'yi sordular. ... bana kimseye kapıyı açma dediği için kapıyı açıp şahısları görmedim. O tarihte ... ...'deydi. ... çalıştığı dönemde sık sık çalıştığı okulları değiştiriyordu. Bunun sebebini bilmiyorum. En son nerede çalıştığını tam hatırlamıyorum. Sanırım ...'de çalışıyordu. Öğretmenevinde kaldığını biliyordum. Ben kendisine gitmeyeceğim diye bir şey söylemedim ancak işleri düzelince yanına gitmeyi düşünüyordum. Ben ... ile tekrar evlenmek için kendisine gelmiştim. 2. eşi ...'den boşanamadığı için tekrar nikâh kıyamadım. Boşandığı tarih ile ölüm tarihi arasında niye evlenmedik bilmiyorum. Olay günü ben 3-4 kişiyi görünce kızımı kaldırıp gönderdim. Salonun penceresinden baktım. Bir şey göremedim. Sadece sesleri dinlemeye çalıştım. Ama ses de duymadım. Dışarı çıktığımda ensemde bir şey hissettim. Bayılmışım. ‘Vurdular’ diye bir şey söylemedim. Üstümü başımı da yırtmadılar. Buna dair de bir şey söylemedim. Hastanede ayıldım. Olay tarihinde ikamet ettiğimiz evde ev telefonu vardı. Kesik miydi bilmiyorum. Ancak cep telefonum da vardı. Numarasını hatırlamıyorum. Ben bana ait olduğu belirtilen telefon ile ... tarafından kullanılan telefona yapılan aramayı ve görüşmeyi hatırlamıyorum. Hatırladığım kadarıyla telefonum üzerimdeydi. ... ile zaman zaman cep telefonumla görüşüyordum. Telefondaki numaraları seçemiyordum. ... ile kendi numarasından bazen de telefonu kesik olduğundan başka numaradan görüşüyordum. ...'nın kullandığı telefondan ... ile görüşüp görüşmediğimi hatırlayamıyorum. ...'nı köylüm olduğundan tanırım. Ancak konuşmuşluğumuz yoktur. ... eşim öldükten sonra uzun ...'in yanında görmüştüm ordan bilirim. ... ve ...'nı da tanımam. ... nadiren alkol alırdı. Oturduğumuz eve sarhoş geldiğimizi hatırlamıyorum. Sarhoşken kendisi ile hiç tartışmadık. Ben ...'dan ayrıldıktan sonra Necati ... ile evlendim. Ondan ayrıldıktan sonra kimseyle evlenmedim. Daha sonra ... diye birisi ile arkadaşlık yaptım. En son da İsa diye birisi ile nişanlandım. ... denen kişiyi komşumuz olduğundan tanırım. Kendisini polis olarak tanıttı. ... ile telefonda konuştuğum doğrudur. Polisler beni ifadeye aldıklarında onların yanında telefonla konuştum. Kendisi bana anne diye hitap ediyordu. Kızımla herhangi bir ilişkisi yoktu. Ben Mecit'in olduğu ortamda kızım ... ile olay günü telefonla ... telefonunun aranması olayını konuştuğumu hatırlamıyorum. ...'yu tanımam. Kızlarım ... ve ...'in ...'yı neden istemediklerini bilmiyorum. Kendisi onlara iyi davranıyordu ve bakıyordu. ... öldükten sonra 1 yıl kadar uğraştım ve çocuklarım ... ve ...'e babalarından maaş bağlattım. Paraları ile evin ihtiyaçlarını gideriyordum. ... ile ilk birlikte olduğumuzda mali durumu iyiydi. Ama sonra bozuldu. Ancak benden para istemedi. Ben çocuklarımın velayetini hiç bir zaman ...'den istemedim. Zaten ha onda ha bende olması fark etmiyordu. Olay günü eşimin cebinden çıkan mektuptan haberdar değilim. 1999 yılında yazdığı mektuptan da bilgim yoktu. Çocuklar söylemişti. Maktul ölmeden önceki bir tarihte kendisi ile kavga ettik. Bana bıçak çekti. Kalabalıktan bazıları da olaya müdahale etti. Bu olaydan ...'nın haberi yoktu. Olay günü evin bahçesine gelen 3-4 kişinin yüzünü hatırlamıyorum. Zaten mutfak ışığıyla dışarısı aydınlanıyordu. Dolayısı ile kişileri görmedim. Kesinlikle yargılanan kişiler olup olmadığını bilmiyorum. Bu kişiler niye yapsın. Tam hatırlamamakla birlikte bir keresinde mutfağın kapısının kırık olduğunu fark etmiştim. Ancak o zaman ağabeyimde miydim başka bir yerde miydim bilmiyorum. Karakola müracaat etmiştik. ...'nın beyanını kabul etmem. Ben dayak yediğim için topallamadım. Merdivenden düşmüştüm. ... ile kavga etmedim. Ben savunmamda ısrar ediyorum. Eşim ... beni ve çocuklarımı dövmezdi. İlk evlendiğimizde kavgalarımız olurdu. ...'nın da çocuklarımı dövdüğünü görmedim. Eve gelip 1-2 saat kalıp giderdi. Ben kızım ... ile telefonda görüşmeme bir diyeceğim yoktur. Ancak onun söylediklerini anlamamıştım. Hanife benim ablamdır. Kendisi ile telefon görüşmem esnasında ... ile ilgili beyanda bulundum. 14 yaşında bir evlilik yaptı. Asi bir kişiliği vardı. Sürekli babamın katillerini bulacağım diye söylüyordu. Bu nedenle ablama ‘... yapmıştır’ diye beyanda bulundum. Benim olay günü parmağıma ne oldu bilmiyorum. Belki de daha önce olmuştur. Ben 4 gün gözaltında kaldım. İlk gittiğimde uzun boylu bir polis memuru benim omuzlarıma vurarak ‘Anlat’ diye baskı yaptı. Olaydan sonra vermiş olduğum jandarma ve savcılık ifademin doğru olduğunu söyledim. Ancak baskıyı sürdürdü. O ifadeden sonra serbest bırakıldım. Ancak ertesi gün beni tekrar karakola aldılar. Bu kez oturduğum sandalyeyi sürekli döndürüp perdeleri kapatarak bir tanesi omuzuma bir tanesi de başıma vurmak suretiyle bana baskı yapıp belli isimler söyleyerek netice almaya çalıştılar. ... kim, ... kim gibi sorular sordular. Sonrasında söylediğimde şimdi onu sinkaf ettik diye küfredip bana da küfürlü konuştular. Ben jandarmadaki ve savcılıktaki ifademi tekrar ettiğimi söyleyince o ifadeler dosyada kaldı diye beyanda bulunup savcının talimatı olduğunu söylediler. Bu şekilde 4 gün baskı altında kaldığım için polisteki ifademi onların yönlendirmesi ile verdim. Gelen avukata baskı yapıldığı konusunda ifademin yanlış olduğu yönünde beyanda bulundum. Daha sonra polisler bizle birlikte geldiği için savcıda ve mahkemede onların ifadelerini değiştirme telkininden dolayı aynı baskı altında ifadelerimi verdim. Savcıda ifade verirken ben, avukatım ve savcı ile katip odadaydı. Mahkemede hâkim huzuruna çıktığımda duruşma salonunda polisler vardı. Bu nedenle 2013 yılında verdiğim hiçbir ifademi kabul etmiyorum.”,Bozma sonrası 18.05.2016 tarihli celsede; “Yargıtay bozma ilamını kabul etmem. Katılan ...'in söylediklerine katılmıyorum. Söylediği hususlar doğru değildir. Kendisi benimle 8 aydır konuşmamaktadır.”, Sanık ... 01.04.2002 tarihinde Kollukta sanık sıfatıyla müdafi olmadan; “Bana sormuş olduğunuz ve şikâyet dilekçesinde bahsi geçen ... isimli şahsı tanımam ancak bir kez şahsen görmüşlüğüm vardı ve ... isimli şahsın kardeşi olduğunu biliyorum. ... isimli şahsı da köyümüzden evli olduğu için tanırım, özel günler haricinde kendisi ile bir muhabbetim olmamıştır. Şahsın ayrılmış olduğu eşi olan ve benim de dost hayatı yaşadığı iddia edilen ... ... isimli şahsı da köyden tanırım. Ben sürekli inşaat işi yaptığım için gurbetle bulunmaktayım. Kendisi de evlenip ...’e geldiğinde ben de ...’te bulunuyordum. Kayınbiraderimin boşanma davası vardı, bu davaya ... ...’nin annesi ve babası şahit sıfatı ile gelmişlerdi, yanlarında ... ... de bulunuyordu. Bundan dolayı da samimiyetimiz arttı ancak kendisi ile o günden sonra tahmini 3 yıl kadar görüşmedik. Kendisinin ...’te ikamet ettiğini bildiğim için o da benim ...’te olduğumu biliyordu ve beni telefonla aradı, muhabbet ettik. Daha sonra bu samimiyetimiz arttı, ancak herhangi bir yaşam tarzı olarak dost hayatı yaşamadık. Telefonla görüşüyorduk. Şahıs eşinden ayrılmıştı, biz yine görüşmeye devam ediyorduk. İddialarda belirtildiği gibi kesinlikle ben bu şahısla görüştüğüm zamanlar eşini öldürmek veya öldürtmek gibi bir düşüncem olmadı. Zaten aramızdaki ilişki o tür bir ilişki değildi ve ... bize zararlı biri de değildi. ...’ın öldüğünü de ... ...’den duymadım. Ancak ben bir akşamüstü barda otururken amcamın oğlu aradı ve bana ... yani ... ...’nin kardeşinin hastanede olduğunu ve ihtiyacı olabileceğini söyledi. Ben de kendisine maddi açıdan destek olmak üzere ... Devlet Hastanesi'ne gittim. Orada ...’ın dayak yemek suretiyle hastanede yattığım öğlendim. Adı geçen şahsın birkaç gün sonra öldüğü haberini de hastaneye gidip gelmeler neticesinde öğrendim. Şahsın ölmesi ve nikâhsız olarak yaşamış olduğu ... ... ve iki çocuğunun sıkıntılara düşmesi borçlarını ve ev kiralarını ödeyememesi neticesinde ... ...’ye olan duygusal yakınlığım neticesinde bunları alarak ... Kalıcı Konutları’nda bir ev tuttum ve burada ikamet etmelerini sağladım ancak burada da adı geçen şahıs ile kalmadım, sadece gidip ihtiyaçlarını sağlıyor geri dönüp işime gidiyordum. Kendisinin zorda kalmasını ve çocuklarının ortada kalmasını istemiyordum. Benim bu olaylarla ilgili bildiklerim bunlardan ibarettir. Ben kesinlikle iddialarda belirtildiği gibi ... ... ile yaşayabilmek için ...’ı öldürmüş ya da öldürtmüş değilim. Zaten ...’ı bir engel görmüyorduk. Zaten ... ... ile hiçbir ilişkim olmamıştı. Bu suçlamalar kesinlikle asılsızdır. Yukarıda da belirttiğim gibi ben ... ...’ye ev tuttum ve çocuklarına bakıyorum ama kendisi ile bu adresle yaşamıyorum. Kendisini sevdiğim için yardımcı oluyorum. Tarihten 4 ay kadar önce ... Bayramı’nda ben ... ...’nin kardeşi olan ... ...’den alacağım olduğu için bu alacağımı ödemesini istemiştim. Kendisi ile aramızda bir gerginlik olmuştu. Şahıs bana direkt olarak bir hakarette bulunmadı ama kızkardeşi olan ... ...’ye ‘Ben ona haddini bildireceğim, ilgili birimlere giderek ... cinayeti sizin üstünüze yıkacağım ve başınıza bela getireceğim’ demiş. Bu olaylara neden olan ve ...’ın kızkardeşi olan ...’ı da bu şekilde kışkırtan şahıs ... ... olabilir.”,Savcılıkta 21.04.2004 tarihinde şüpheli sıfatıyla müdafi olmadan; “Ben olay tarihinde ve hâlen inşaat işlerinde çalışmaktayım. Ancak sabit bir ... yerim yoktur. Sürekli olarak bulduğum işlerin yapıldığı yerlerde bulunmaktayım. Maktul ...’ı da aynı köyden olmamız nedeniyle tanırım. Ancak köyde fazla kalmadığım için yakınen tanımam. Ancak şahsın kayınbiraderi olan ... benim yanımda yevmiye usulü ile çalışıyordu. Maktulün diğer kayınbiraderi olan ... ... de zaman zaman benim yanımda çalışmaktaydı. ... 2001 yılı içerisinde ihtiyacı olduğundan bahisle borç para isteyince daha önceki yaptığımız işlerden olan alacaklarından düşmek suretiyle 600 küsur milyon TL ile 800 Dolar kadar borç para vermiştim. Bahsetmiş olduğum bu miktar parayı da maktulün vefatıdan çok sonra ... Bayramı nedeni ile köyüme gittiğimde ...’den istemiştim. Ancak aramızda gerginlik oldu. Şahıs bana ‘Görüşeceğiz’ diyerek ayrıldı. Daha sonra telefonla da maktul ...’nin cinayet olayını üzerime yıkacağını, başımı belaya sokacağını söyledi. Benim maktulün eşi olan ... ... ile tanışmam ise kayınbiraderimin boşanma davasında ...’nm anne ve babasmı şahit sıfatıyla dinlenmesi vesile olmuştur. Buradan dolayı samimiyetimiz artınca, görüşmeye başladık. Ancak araya 3 yıllık bir süre girdi. Tam olarak hatırlayamamakla beraber zannedersem boşanma davasının tarihi 1994’tü. ... ile bu tarihten sonra ilk kez 17 Ağustos depreminin olduğu gece telefonda görüşmüştük. Bu tarihten sonra da zaman zaman telefonla görüşüyorduk. Ancak aramızda kesinlikle cinsel ilişki olacak bir şekilde ilişki olay tarihine kadar olmamıştı. Maktulün evine senede en fazla bir iki sefer olacak şekilde gidiyordum. Eşi ile olan telefon görüşmelerini de bildiğini hiç zannetmiyorum. Maktulün eşi ... telefon görüşmelerinde daha çok ailevi sorunlarından maddi sıkıntılarından bahsederdi. Ancak maktulle yaptığımız sohbetlerde ailevi sorunlarına dair şeyler söylediğini hatırlamıyorum. Bildiğim kadarıyla maktulün eşi ... olaydan sonra bir başka eve taşındı. Çocukları da küçük olduğu için çalışmamaktadır. Kendisinin tek geçim kaynağı da bağlanan maaştır. Maktul vefat ettikten sonra yakın bir zaman içerisinde ...’ya yakın çevresi de sahip çıkmadığı için köylümüz olması nedeniyle ... ... Kalıcı Konutları’nda bir ev tutarak yerleşmelerini sağladım. ...'nın 03.12.2002 tarihli ifadesinde ‘Kocamı öldürdükten sonra ...'nın ... ... Kalıcı Konutlarında tuttuğu evde oturmaya başlamıştık’ demesinin sebebini bilemem. Herhâlde bir dil sürçmesi nedeniyle böyle bir şey söylemiştir. Zira ... ile hâlen görüşmekteyim. Ayrıca maddi ihtiyaçlarını da karşılamaya devam etmekteyim. Ben cinayet olayının hangi şahıs ya da şahısların yapmış olabileceğini bilemiyorum. Her ne kadar maktulün eşi ile görüşmemiz devam etmiş ise de maktulün maddi ya da manevi nedenlerle arasında husumet bulunduğu kişiler hakkında herhangi bir bilgiye sahip değilim. Benim de bu olayı gerçekleştirmem söz konusu olamaz. Suçsuzum.”,Kollukta 26.05.2013 tarihinde şüpheli sıfatıyla müdafi eşliğinde; “2011 yılında Ocak ayında emekli oldum ve ... ili, Bahçecik Ayazma Konutları’nda otururken emekli olduktan sonra yukarıda adresini verdiğim ..., ... ilçesine taşındım. Hâlen eşim ve kızım ile birlikte bu adreste ikamet ederim. oğlum ... ... ise hâlen ... ilinde ikamet eder, emekli olduğum için emekli maaşı ile geçinirim. Bu güne kadar herhangi bir sabıka almadım. Bana sormuş olduğunuz ... isimli şahsı kayınbiraderi ve benim de köylüm olan ... vasıtası ile tanırım ancak ... ile benim muhabbetim yoktur. ... ... isimli bayanı ise 1994 yılından beridir aynı köylü olduğundan ve bizim evimize de yakın olduğundan dolayı tanırım. Ben evliydim ancak kendisi boşanmıştı ve kendisinin 2 tane de çocuğu vardı. 1994 yılında ... ile aramızda bir birliktelik başladı ancak ben 1995 yılında çalışmak için Sibirya’ya gittim ve 5-6 ay kadar sonra geri geldim. Bu süre içinde görüşmediğimiz için aramızdaki ilişki de bitmişti ve görüşmüyorduk. 1997 yılında ... iline yerleşmek için gelmiştim ve 1999 yılı depreminden sonra ...’nın da ... iline geldiğini öğrendim. Benim çalıştığım ...’de bulunan Koruma isimli ... yerinin inşaat bölümünde çalışırken ...’nın da yemekhanede çalıştığını öğrendim ve tekrar ilişkimiz başladı. ...’nın eski eşi ile birlikte yaşadığını biliyordum ancak kendisi öğretmen olduğu için Bolu’ya ve çevre illere öğretmenlik yapmak üzere gidip uzun süreler gelmediği dönemler olurdu. Ben onun evde olmadığı zamanlarda ...’nın yanına giderdim bildiğim kadarıyla ...’ın ... ve benim ilişkimden haberi yoktu. ...’ın darbedilmesi olayının meydana geldiği gün ben ve ... birlikte çalıştığımız ... yerimizden saat 18.00 sıralarında birlikte evlerimize geldik zaten evlerimize bitişik yerlerde oturuyorduk, fazlan zaman geçmeden hatırladığım kadarıyla saat 20.00-21.00 sıralarında fuarda bulunan ... Bar isimli yere alkol almak üzere gittik, çok fazla zaman geçmemişti ki birer tane bira içtikten sonra beni ... numaralı telefonumu, amca oğlum olan ...’un babası olan ... ... arayarak ...’nın kardeşi olan ve yine bizimle aynı yerde çalışan ... ile eşi ...’nin hastaneye kaldırıldığını söyledi. Bunun üzerine ... ile birlikte bardan çıktık ve ...’a ait ... araç ile ... Devlet Hastanesine saat 22.30-23.00 sıralarında gittik ancak oraya gittiğimde ... ve ... değil, ... ... ile eski eşi ... olduklarını öğrendim. ... ...’nın beni hastaneye çağırdığında hastanedekilerin neden ... ile ... değil de ... ve ... olduklarını söylediğini bilmiyorum. ... ile ilişkim olduğu için akrabalarımızın da orada olduğu için çok fazla hastane içerisine girmedim. Hastanede bir süre kaldıktan soma yine ...’un aracı ve ...’la birlikte hastaneden ayrıldık hatta hastaneye gelen akrabalardan bazıları da bizimle birlikte geldiler. Onları da evlerine bıraktıktan sonra biz de evlerimize gittik. Hastane ödemelerini de ben yapmadım. Muhtemelen ... veya babası ... yaptı ancak cenazenin gitmesi için para toplandığında ben de bir miktar vermiştim. Yukarıda söylediğim gibi ...’un babası ... ...’nı beni arayınca ... ile birlikte bardan ayrılarak onun arabası ile hastaneye gittik, ...’un bardan arabasıyla yalnız ayrıldığı şeklindeki ifadesi doğru değildir. Benim kendi telefonum vardı, ...’ yı aramak istesem kendi telefonumdan arayabilirdim. Ben kesinlikle o akşam ne kendi telefonumdan ne de başka birinin telefonundan ... ile görüşme yapmadım. ...’ı dövdürttüğüm iddiasını kesinlikle kabul etmiyorum. ...’nin bana hiçbir zararı yoktu, benim ona bir şey yapmak veya yaptırmak gibi bir sebebim yoktu. O akşam hastaneye gittiğimde yakın çevresi ...’nin mafya tipi insanlara borcu olduğunu bu nedenle bu işin meydana gelmiş olabileceğini söylüyorlardı. ...’nın ifadesinde söyledikleri kesinlikle iftiradır. Kesinlikle bu beyanlarım ve tehditlerim olmamıştır. Ben ...’nın çocuklarını dershaneye gönderdim. Hatta Kur'an Kursu’na da gönderdim. Ben onlara yardımcı olmaya çalıştım. Bu iddiaları da kabul etmiyorum. Ben kesinlikle ...’ya bu tip bir konuşma yapmadım. Ben kimseyi ... ile konuşmaya göndermedim zaten benim ...’den herhangi bir alacağım yoktu. Benim yalnızca aynı yerde çalıştığım ...’in kardeşi olan ... ...’den alacağım vardı, annesine 1000 Dolar vermiştim. Ben de ...’e telefon ederek annesine verdiğim borcu ödemesini istedim. Bu sırada ... annesinin yanında olduğu için annesi de oradan bana karşı hakaretler etti ve telefonu kapattıktan sonra ... ile birlikte evden çıkarak annesinin evine gittik. ... annesine ‘Neden parayı ödemiyorsun ve ...’ya çıkışıyorsun?’ dedi ancak parayı vermediler hatta ...’ı benim öldürdüğümü iddia ederek hakkımda dava açtılar. Benim ..., ... ve ...’nı ... ile konuşmak üzere gönderdiğim yalandır. Eğer ben onları gönderdiysem o saatlerde ... ile barda nasıl içki içiyordum. Oradan da direkt hastaneye ... ile birlikte gittik, bu iddiaları kabul etmiyorum. Bana sormuş olduğunuz telefonlardan 0532 869 98 46 numaralı hattı hatırlıyorum ... ...’na aittir. ... numaralı hat ise benim telefonumdur. ... ile barda olduğumuz sırada ... bu sormuş olduğunuz telefondan beni aramıştı yani telefonum yanımdaydı dolayısıyla ben o gece ...’ yı arayacak olsaydım kendi telefonumu kullanırdım. Ben ne o gece ne de başka bir zaman ...’yı başka birisinin telefonundan kesinlikle aramadım. Zaten onunla ilişkim olduğunu çevredeki herkes biliyordu yani saklayacak bir şeyim yoktu, bu nedenle onu aramak için başkasının telefonu kullanmak zorunda değildim. Benim eşim bile ... ile olan ilişkimi biliyordu, bu nedenle başkasının telefonundan aramak gibi bir gizlilik içerisinde olmadım. Ben bir defa ...’ın ... ...’yi darbettiğini ve darp sırasında ayağını taşa çarparak yaralandığını duymuştum. O sırada da ...’in çocukları ile birlikte ...’nın da olay yerinde olduğunu ...’dan öğrendim. ...’in verdiği ifadede de ...’nın evlerinin önünde kalabalığın bulunduğu ve ...’nın darbedildiğini anlattığı olay bu olaydır. ...’nin darbedildiği ve sonrasında öldüğü olay değildir. Önceki ifademi verdiğim zaman benim ... ile olan ilişkimi kimse bilmiyordu, o yüzden yine kimsenin bilmemesi için o şekilde ifade vermek zorunda kalmıştım. Üzerime atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum, benim ...’nin öldürülmesi için bir sebebim yoktur ayrıca kullanılan telefonlarla ilgili benim görüşme yapıp yapmadığım sorulmuştu ben de kendi telefonum haricinde kimsenin telefonu ile görüşmediğimi söylemiştim. Bu telefonla konuşan kişiler de bu olayı gerçekleştirmiş olabilirler. Olayı benim üzerime neden yıkmaya çalışıyorlar anlamış değilim.”,Savcılıkta 27.05.2013 tarihinde müdafi eşliğinde; “Ben olay nedeniyle ilgili olarak Emniyet Müdürlüğünde ayrıntılı olarak ifade verdim, oradaki ifadem doğrudur aynısını tekrar ederim. ... ... benim önce aşk hayatı daha sonra da dost hayatı yaşadığım kişiydi. Olay tarihinde ben ... ile birlikte fuar alanında alkol alıyordum. Benim kendi cep telefonum vardı. Bu esnada ...'un babası ... ... benim cep telefonumdan aradı, ... ve eşi olan ...'nin hastanede olduğunu onlara bir yardım etmemizi söyledi. Bunun üzerine ... ile birlikte ... Devlet Hastanesine gittik. Hastane dışında ... ve ...'yi gördüm. Bize ... ve ... ...'nin darbedildiğini söylediler. Bunun üzerine ben hastaneye fazla yaklaşmadım, dışarda bir müddet bekledim. Daha sonra ...'un aracı ile hastanedekileri ... köye bıraktık ben de evime gittim. Olay günü ... ... ile cep telefonu ile görüşmedim. ...'ın ne şekilde yaralandığını ve öldüğünü bilmiyorum. ... ile benim aramda herhangi bir husumet yoktu. ... ile ... arasında problem olduğunu biliyorum, devamlı kavga ettiklerini duyuyordum. Ben kesinlikle ... ...'yi olaydan 2 sene sonra tehdit ederek ...'ı öldürdürttüğümü ve eğer bunu anlatırsa kendisini de öldürteceğimi söylemedim. Zaten ... ..., ..., ..., ... ve ...'yı tanıyor. Olayda kendisi de darbedildiğini söylüyor, eğer bu şahıslar darbetmiş olsaydı, ... ...’nin tanıması lazımdı. Ben olaydan sonra 5 sene daha ... ... ile birlikte oldum. Bana herhangi birşey söylemedi. Duyduğum kadarıyla ... ve ... hastaneye kaldırıldığında ...'nin borç aldığı kişiler mafya tutmuş sadece dövülecekmiş, fakat ... bu darp nedeniyle hayatını kaybetmiş. Olay o zamanlar bu şekilde konuşulmuştu. Bunun dışında ben ...'ın nasıl darbedildiğini bilmiyorum. Ben ... ... ile devamlı cep telefonu ile görüşüyordum. Olay günü ... ... ile cep telefonuyla konuşmadım. Hastaneye gittiğimde sedyede yatıyordu. Burada karşıdan gördüm. Benim olayla ilgili tüm bildiklerim bunlardır. Üzerime atılı suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Savunmam bundan ibarettir.”,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Üzerime atıl suçlamayı ve tutuklama talebini kabul etmiyorum. ... ... ile yasak aşk yaşadığım için burada bulunuyorum. Olaydan önce maktul yokken belki evinde veya dışarıda bir araya gelip aşk yaşamış olabiliriz, olaydan sonra ise kardeşi ve yakınları ... ...'ye sahip çıkmadığı için ben önceden de ilişkimiz olmasından dolayı kendisine yardımcı olmak istedim. Önce bir arkadaşımın evinde birkaç gün kalmasını sağlayıp ardından ev tuttum, sonrasında gün aşırı veya daha seyrek gidip birlikte olduk. Evin tüm yiyecek içecek giderlerini ben karşılıyordum. Maktul ile şüpheli ... boşandıktan sonra ben çocukların isteği ile ya da çocukların daha rahat görüşmelerini sağlamak için bir araya geldiklerini düşünüyorum. Her ikisi arasında karı koca hayatı olup olmadığını bilmiyorum. Olsa dahi benim maktul ...’yi kıskanmam için bir sebep değildir. Benim ... ile yasak ilişkimi engellemiyordu. Olay gecesi ise ben ... Restoran'da ... ile birlikte bulunduğumu daha önce de söylemiştim. Buradayken en sadece ...'un babası ... ... ile telefon görüşmesi yaptım. Bu da ... ve ...'nin hastanede olduklarına ilişkindi. ... ... benden ... ile beraber giderek yardımcı olmamı istiyordu, kesinlikle ... ... ile olay gecesinde bir telefon görüşmesi yapmadık benim telefonum üzerimdeydi, ... ... da zaten kendi telefonundan aradı. ... ... ile telefon görüşmesi yapsam kendi telefonumdan yapardım. ...'nın telefonu ile ben görüşmüş değilim başka söylemek istediğim bir şey yoktur. Olaydan sonra üç ay boyunca hakkımda herhangi bir işlem yapılmadı. ... ...'nin annesi ... ...'ye borç para vermiştim, bu parayı geri istedikten sonra benim adım da bu konuya karıştırıldı. Olay üzerinden üç ay geçtikten sonra ben karakolda ifade verdim. ...'dan çocukların parasını istediğim aramızda geçen tartışmada eski kocasını öldürdüğümü ya da öldürttüğümü söylediğim söz konusu değildir. ... ...'nin buna yönelik iddialarını kabul etmiyorum. Başka söylemek istediğim bir husus yoktur.”, ...'nun tanık sıfatı ile alınan ifadesi okunup sorulduğunda; “... benim abimin damadı olur, kendisi ile birlikte oturduğumuz bir sırada ona diğer bazı şüphelilerle beraber araç ile gidip ...'ı darbettiğimizle ilgili herhangi bir şey söylemedim. Cinayet olayından sonra yine ... ...'den istediğim para mevzusunda ... ... ile birlikte erkek kardeşi ...'in yanına gitmiştik. Buraya ... ile diğer bazı kişiler de gelmişlerdi ancak burada herhangi bir darp veya tartışma olmadı, sadece ... ... annesine ‘Sen nasıl, benim kocama nasıl böyle hakaret edersin’ diye çıkıştı, bu sırada biz kahvedeydik. ... bu olayı kastediyor olabilir.”,Mahkemede; “Ben suçlamaları kabul etmiyorum, olay tarihinde ... ile fuar içerisindeki restoranda alkol alıyorduk, telefon gelmesi üzerine beni ... ...'nın araması üzerine ... ile birlikte hastaneye gittik. Bana ... ... ...'nin hastanede olduğunu söylemişti, hastaneye gittiğimde ...'nın da orada olduğunu öğrendiğim için daha önce ... ile gönül ilişkim olduğundan dolayı yanlış anlaşılabilir düşüncesiyle içeriye giremedim. Ben sanık ... ile 1994 yılında ..., ... Beldesi’nde tanıştım, boşanmış olduğunu biliyordum. Aramızda gönül ilişkisi başladı ancak bu cinsel birlikteliğe ulaşmadı. 1995 yılında ...'ya gittim, altı ay sonra geri döndüm ancak ...'nın ... Beldesi’nden ayrılmış olduğunu öğrendim. 1997 yılında ...'e geldim, Koruma Fabrikası’nda inşaat işi yaparken ... ...'yi yemekhanede gördüm. Orada tekrar konuşmaya başladık. Kendisiyle zaman zaman da telefonla görüşüyorduk. Depremin olduğu tarihte de kendisiyle telefonla görüştük, isyankar birisiydi. Görüşürken bana ‘Allah yok, olsaydı böyle şeyler başıma gelmezdi’ diye beyanda bulundu. İlerleyen süreçte de ... ile birlikte çalıştığım için ve ... da ...'in kız kardeşi olduğu için ...'yı görüyordum. Ben ... köydeki eve bir iki kez gittim ancak ...'nin tekrar ... ile barıştığını bilmiyordum, çocuklarını görmek amacıyla geldiğini biliyordum. ... ise benim ... ile ilişkim olduğunu bilmiyordu. Ben tam gününü hatırlamıyorum ancak maktul ölmeden önceki bir tarihte ...'da çadır kurmak suretiyle sanık ... ve iki çocuğu ile birlikte tatile gittim. ...'nın çocukların velayeti konusunda ...'yle görüştüğüne şahit olmadım. Ben ...'yla hiçbir zaman velayeti ...'ye verilen çocukların velayeti konusunda hiçbir şey konuşmadım. Ben maktulün ölümünden bir hafta on gün kadar sonra ...'ya yardım için ... Konutları’nda ev tuttum ve hatırladığım kadarıyla iki ya da üç yıl ... ile burada zaman zaman yaşadım ancak buradaki işlerim bozulduğu için ... tarafına gitmiştim. ...'yı aradığımda ulaşamıyordum, kendisi ile tartıştık, ...'nın çocukları istemediği için ben ...'dan ayrıldım ancak Kalıcı Konutlar'da bir sene oturdum, daha sonra ...'nda ev tuttum ve en sonunda Bekirdere Yenimahalle'ye taşındık. ... ... ve ... diye kimseyi tanımam. Olay tarihinde benim telefon numaram ...'tür. Bu telefonla ... ile 1999 depreminden sonra görüşmeye başladım. Ben kendi telefonumla görüşüyordum. ...'ya hiçbir zaman ...'un telefonu ile görüşmedim, zira benim ... ile ilişkim saklı değildi, aile tarafım ve köylüm de bu ilişkiyi biliyordu. Olay tarihindeki aracım ...'dı ve rengi de beyazdı. Olay günü de fuara ...'un arabasıyla gitmiştim, benim arabamı ... takibinde kullanıyordum. Ben maktul ...'yi tanırım ancak kendisi ile hiçbir zaman yüz yüze görüşmemiz olmadı. ...'in yanında görmüşlüğüm vardır ayrıca ...'da ... köyünde benim gidiş geliş istikametimde evler olduğu için mecburen evin önünden gelip geçerken görüyordum. ... ağabeyimin damadır, aramızda herhangi bir husumet yoktur. Kendisiyle geleneğimiz gereği pek bir arada oturmayız, dolayısıyla içtiğimiz de olmaz. ...'nın beni çocuklarına beni ne diye tanıştırdığını bilmiyorum ancak her iki çocukla da aram iyiydi, bana zaman zaman baba diye hitap ederlerdi ve her türlü ihtiyaçlarını karşıladığımı söylerlerdi. Ben maktul ...'nin ...'dan boşandıktan sonra başka biriyle evlendiğini bilmiyordum, dolayısıyla boşandığını da bilmiyordum. ...'yi kıskanmam söz konusu değildir. Ben ...'nın tehdit edildiğine dair bir şey bilmiyorum, kendisi bana evine gelen olduğunu kapılarının kırıldığını anlatmadı ancak ... ile zaman zaman kavga ettiklerini söyledi. Bir keresinde topalladığı için bunu sormuştum, ...'nin dövülmesi olayını bilmiyorum. Ben ...'nın ...'den hangi tarihte boşandığını bilmiyorum, 1994 yılında boşandığını söylemişti, ben o tarihten itibaren kendisini dul biliyorum. Ben olay günü ... ile fuar içindeki gazinoya gittiğimde hava yeni kararmıştı, bir iki bira içecek kadar kaldım, hiçbir zaman ...'ya kocanı öldürttüğüm gibi seni de öldürttürürüm, çocuklarının ırzına geçittiririm diye bir beyanda bulunmadım, aramızda böyle bir diyalog yaşanmadı. ...'nın çocuklarını kendi çocuklarım gibi severdim, hatta kendilerini dershaneye ve Kur'an kursuna da gönderdim.”,Bozma sonrası 18.05.2016 tarihli celsede; “Bozma ilamını kabul etmem. Ayrıca katılan ...'in beyanlarını da kabul etmiyorum. Kendisi daha önce ...'yı gördün mü diye sorduklarında bir kez eve ekmek getirdiğini söylemişti.”,
Şeklinde savunma yapmışlardır.Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanıklardan ... ile maktul ...’ın 1987 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden 1988 doğum tarihli ... ve 1991 tarihli ... adında kızlarının olduğu, matematik öğretmeni olan maktul ...’nin farklı illerde, devlet okullarında ve özel dershanelerde çalıştığı, daha çok ekonomik sebeplerle sanık ... ile maktul ... arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle 1997 tarihinde boşandıkları, mağdurlar ... ve ...’ün velayetinin maktul ...’ye verildiği, maktul ...’nin sanık ...’dan boşandıktan sonra ... isimli kadınla resmî nikâhla evlendiği ve kızlarıyla birlikte yaşadığı, sanık ...’nin ise diğer sanık ... ile duygusal ilişki yaşamaya başladığı, bir süre sonra maktul ...’nin ...’la anlaşamaması üzerine boşanmak istediği ancak açtığı boşanma davasının reddedildiği, maktul ...’nin tekrar sanık ... ile görüşerek birlikte yaşamak istediğini söylediği, sanık ...’nın da maktul ...’nin teklifini kabul ederek resmî nikâh kıymaksızın kızları ... ve ...’le birlikte ... ilinde aynı evde yaşamaya başladıkları, maktul ...’nin ...’da bulunan özel bir dershanede çalışmakta olduğu ve haftanın belirli günleri ...’ne gelip diğer günlerde ...’da bulunduğu, 12.11.2001 tarihinde maktul ...’nin ...’nde bulunduğu sırada akşam saat 21.00 sularında ailesiyle birlikte mahalledeki bir asker eğlencesine gittiği, saat 22.00 sıralarında sanık ..., maktul ... ve mağdur ...’ün birlikte eve döndükleri, mağdur ...’in ise asker eğlencesinde kaldığı, eve dönen maktul ...’nin evin bahçesinde odun kırmaya başladığı, sanık ...’nın da leğenle odunları eve taşıdığı, maktul ...’nin bahçede bulunduğu sırada 4 kişinin gelerek maktulü darbettikleri, sanık ...’nın, kızı ...’ü göndererek asker eğlencesindeki yakınlarına haber vermesini söylediği, mağdur ...’ün durumu bildirmesi üzerine jandarmaya haber verildiği, asker eğlencesinden olay yerine gelen kişilerin, maktul ...’yi bahçede üzerinde odunlar yığılı ve yaralı hâlde buldukları, sanık ...’nın da aynı şekilde odunların arasında yarı baygın bir hâlde bulunduğu, sanık ... ile maktul ...’nin hemen hastaneye kaldırıldıkları, hastanede tedavi edilen maktul ...’nin küt kafatası travması, kafatası kırığı sonucu gelişen beyin kanaması nedeniyle öldüğü, sanıklar ... ile ...’nın, maktul ...’yi kim oldukları tespit edilemeyen dört kişiye dövdürdükleri ve ölümüne neden oldukları iddia ve kabul edilen olayda; sanıkların aşamalarda istikrarlı bir şekilde üzerine atılı suçlamayı kabul etmemeleri, olayı gören tanığın bulunmaması, tanık ...'nun yargılama aşamasında Kollukta alınan beyanının doğru olmadığını ifade etmesi, yine sanık ...'nın yargılama aşamasında, sanık ...'nın maktulü öldürttüğünü söylediğine dair ifadelerini kabul etmemesi, Kolluk tutanakları ve tanık beyanlarına göre sanık ...'nın da maktul ...'yle birlikte evinin bahçesindeki odunların arasında bulunması, olayı gerçekleştiren asli faillerin kesin bir şekilde ortaya çıkarılamaması, inceleme dışı sanıkların bir kısmıyla sanık ... arasındaki telefon görüşmeleri ile olay saatindeki sanık ...'nın cep telefonundan yapılan görüşmenin kuvvetli bir ihtimalden öteye geçecek nitelikte olmaması karşısında; ceza mahkûmiyetinin, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak verilebilmesi olanağının bulunmadığı da gözetildiğinde, sanıklar ... ve ...'nın maktul ...'yi dövdürtmek suretiyle ölümüne neden olduklarına dair oluşan şüphenin sanıklar lehine yorumlanması gerektiği, başka bir ifadeyle sanıkların maktulü dövdürtüp ölümüne neden olduklarına ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerektiği hâlde, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle sanıkların mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin isabetli olmadığına ve mahkûmiyet hükümlerinin sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı; Maktul ...'ın 12.11.2001 tarihinde kimlikleri belli olmayan failler tarafından saldırıya uğrayıp sopalarla darp edilmesi sonucunda meydana gelen kafatası kırığı ve beyin kanaması ile ölümüne sebebiyet verildiği, maktule saldırdığı iddia edilen sanıklar hakkında açılan kamu davası beraatle sonuçlanmış ancak kanun yoluna başvurulmadığı için hüküm kesinleşmiştir. Sanıklardan ... maktul ... ile 1987 tarihinde evlenmiş olup bu evlilikten 2 çocuklarının olduğu, aralarında gerçekleşen anlaşmazlık nedeniyle 1997 tarihinde boşandıkları, sanık ...'nın diğer sanık ... ile evlilik dışı duygusal ilişki yaşamaya başladığı, bu arada maktul sonradan evlendiği eşi ile geçimsizlik yaşayınca boşanma davası açtığı ancak bu davanın reddedildiği, bu süreçte maktul ... ile sanık ...'nın resmi nikah kıymaksızın aynı evde tekrar yaşamaya başladıkları, bu durumu kabullenemeyen sanık ...'nın yaşadığı kıskançlık sonucunda kimlikleri tespit edilemeyen failleri azmettirmek suretiyle maktulün dövülmesini istediği, ancak dört kişinin saldırısına uğrayan maktul vücuduna ve baş bölgesine almış olduğu darbelerin ölüme sebebiyet verdiği olayda; sanık ...'nın savunması, sanık ...'nın müdafii huzurundaki oluşa uygun anlatımı ve aralarındaki telefon görüşmeleri ve tüm dosya kapsamındaki delillere göre sanık ...'nın eyleme azmettirici olarak iştirak ettiği anlaşılmış olup; esasen suçun sübutu açısından yüzyüzelik ilkesi doğrultusunda yargılamayı yapan yerel mahkeme ile özel Dairenin kabulü nazara alındığında, suçun sübut bulduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, yerel mahkemede oluşan vicdani kanaatin akıl, mantık ve bilimsel kurallara aykırılık oluşturacak bir yönün de bulunmadığı gözetildiğinde suçun sabit olmadığına ilişkin çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir düşüncesiyle; Sanık ... yönünden çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Ceza Genel Kurulu Üyesi ile sanık ... yönünden çoğunluk görüşüne katılmayan bir Üye; sanıkların eylemlerinin sabit olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır. Ulaşılan bu sonuç karşısında, sanıkların eylemlerinin, kastın aşılması suretiyle ölüme neden olma suçuna azmettirmeyi mi yoksa tasarlayarak öldürme suçuna azmettirmeyi mi oluşturduğuna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.
SONUÇ:Açıklanan nedenlerle; 1- Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA,
2- ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.06.2017 tarihli ve 169-220 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerinin, sanıklar ... ve ...'nın eylemlerinin sabit olmadığı ve beraatlerine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA, 3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.06.2022 tarihinde yapılan birinci müzakerede sanık ... yönünden oy çokluğuyla; sanık ... yönünden ise 21.06.2022 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 04.07.2022 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.