Esas No: 2021/434
Karar No: 2022/520
Karar Tarihi: 05.07.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/434 Esas 2022/520 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2021/434 E. , 2022/520 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın TCK’nın 151/1, 62/1 ve 52/1-2-4. maddeleri uyarınca 2.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ... 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 05.06.2015 tarihli, 364-560 sayılı ve kesin nitelikteki hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesince 30.09.2020 tarih ve 3834-8351 sayı ile;
"...1-Sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
14.04.2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen ek 2. madde uyarınca doğrudan verilen 3.000. TL'ye kadar olan adli para cezalarından ibaret mahkumiyet hükümleri kesin olup, sanığın mala zarar verme suçundan dolayı tayin edilen 2.000 TL adli para cezasına ilişkin hükmün cezanın türü ve miktarı itibariyle temyizi mümkün bulunmadığından, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince sanığın temyiz itirazının tebliğnameye uygun olarak reddine..." karar verilmiştir.
Verildiğinde kesin nitelikte olan bu hükme yönelik ... Bakanlığının 14.01.2021 tarihli ve 19814-2020 sayılı kanun yararına bozma talebi ve bu talep üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 05.02.2021 tarihli ve 11227 sayılı ihbarnamede;
"...Dosya kapsamına göre, kısa kararın verildiği 05.06.2015 tarihli oturumda başka suçtan ... E Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu olarak bulunan sanığın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 196. maddesi uyarınca duruşmalardan vareste tutulmaya yönelik talebi bulunmadığı hâlde, kısa kararın okunduğu oturuma getirtilmeyerek veya ses ve görüntülü bilişim sistemi (SEGBİS) aracılığı ile savunması alınmadan, savunma hakkının kısıtlanması suretiyle mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediği" gerekçesiyle hükmün kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 07.10.2021 tarih ve 21068-15266 sayı ile;
"...Tutuksuz yargılanan ya da savunması alındıktan sonra serbest kalan ve sonradan başka suçtan tutuklu ya da hükümlü olup duruşmalardan bağışık tutulma yönünde aşamalarda beyan veya talebi de bulunmayan sanığın yokluğunda verilen mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra Yargıtay Ceza Genel Kurulunun konuyla ilgili olarak görece yeni içtihatları gerekçesi ile savunma hakkının kısıtlandığından bahisle, ... 19. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu edilen 05.06.2015 tarihli ve 2014/364 esas, 2015/560 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin reddine" karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 11.11.2021 tarih ve 11227 sayı ile;
“...Somut olay hakkında yapılan değerlendirmede, sanığın yargılandığı ... 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/364 esas, 2015/560 karar sayılı dosyası kapsamında, karar tarihinde aynı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan tutuklu olarak bulunan sanığın duruşmalardan vareste tutulmasına karar verilmeksizin kısa kararın okunduğu duruşmaya getirtilmeyerek hakkında mahkumiyet hükmü kurulması 5271 sayılı CMK’nun 196. maddesine aykırı olduğu” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 30.11.2021 tarih ve 24180-18482 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yargılama aşamasında başka bir suçtan hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunan ve duruşmadan bağışık tutulma hususunda beyanı bulunmayan sanığın, hükmün açıklandığı oturuma katılımı sağlanmadan karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
... Cumhuriyet Başsavcılığının 28.05.2014 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında mala zarar verme suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
Yargılamayı yapan Mahkemece, başka suçtan hükümlülüğü nedeniyle ... E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan getirtilen sanığın sorgusunun 03.12.2014 tarihli oturumda gerçekleştirildiği, ancak sorgusu sırasında sanığa duruşmalardan bağışık tutulmak isteyip istemediğinin sorulmadığı, sanığın da duruşmalardan bağışık tutulmak istediği yönünde herhangi bir beyanının bulunmadığı, bir sonraki oturuma da aynı Ceza İnfaz Kurumundan getirtilen sanığın yargılamanın devamında ... E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunmasına rağmen, sonraki oturumlarda yokluğunda duruşmaya devam edildiği, 05.06.2015 tarihli oturumda da Yerel Mahkemece duruşmanın bitirilerek hüküm kurulduğu,
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden sanık ...’ın tutukluluk bilgilerinin incelenmesinde, sanığın başka bir suçtan hükümlü olarak 17.11.2014 tarihinde ... E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna alındığı, Yerel Mahkemece hükmün kurulduğu 05.06.2015 tarihinde de sanığın aynı Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen 5271 sayılı CMK’nın “Sanığın duruşmada hazır bulunmaması” başlıklı 193. maddesinin birinci fıkrası; “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir.” hükmünü amirdir. Bu kuralın istisnaları da aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.”,
194. maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir.”,
195. maddede; “Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır.”,
200. maddenin birinci fıkrasında; “Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir.”,
204. maddesinde; “Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır.”,
Şeklinde gösterilmiştir.
Uyuşmazlık konusunun çözümüne ışık tutan “Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” başlıklı 196. maddesi ise;
“(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
(2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.
(3) Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
(4) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.
(5) Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
(6) Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu halinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir.” şeklinde iken 25.08.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 147. maddesi ile anılan maddenin dördüncü fıkrası; "Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir." şeklinde değiştirilmiş ve bu değişiklik 08.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7078 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 142. maddesi ile kanunlaşmıştır.
Maddenin birinci fıkrasında, mahkemece sorgusu yapılmış olmak şartıyla sanığın veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafisinin istemi ile duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutulabileceği kabul edilmiş,
Beşinci fıkrasında ise hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak şartıyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebileceği düzenlenmiştir.
Her iki fıkrada da sanığın sorgusunun yapılmış olması hâli bağışık tutulmanın şartı olarak belirtilmiş, ancak sanığın sorgusunun ne şekilde yapılacağı hususunda iki fıkrada da herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olup, bu konu maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre, alt sınırı beş yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suçtan yargılanan sanığa, sorgusundan önce ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulduktan sonra istinabe suretiyle sorguya çekilebilecektir. Alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı ise sanıkların sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemece gerçekleştirilmesi zorunludur.
Sorgusundan önce sanığa, ifadesini yargılamayı yapan mahkeme huzurunda vermek isteyip istemediğinin sorulmaması veya sorulması üzerine duruşmadan bağışık tutulmak istemediğini belirtmesine karşın istinabe ile alınan ifadesiyle yetinilmesi savunma hakkının sınırlanması sonucunu doğuracaktır.
Sanığın duruşmada hazır bulunabilmesi, yükümlülük yönü olmakla birlikte öncelikle kendisi açısından bir hak olup bu hak adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. Tarafı olduğumuz ve onaylamakla iç hukuk mevzuatına dahil ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi'nin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde, sanığın en azından kendi kendini savunma hakkı bulunduğu belirtilmekle, mahkeme huzurunda doğrudan savunmasını yapabilmesi için duruşmada hazır bulunma hakkının varlığı da zımnen kabul edilmiştir.
Kendisi yönünden hak olarak düzenlendiği kabul edilen bir hususta sanığın, bu hakkı ne şekilde kullanacağı konusunda hiçbir insiyatifinin olmadığının kabulü hâlinde hakkın varlığından da söz edilemeyecektir.
Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12 Şubat 1985 tarihli Colozza ve Rubinat/İtalya ile 25 Kasım 1997 tarihli Zana/Türkiye kararlarında, sözleşmeyle ... altına alınan bir hakkın kullanılmasından vazgeçilmesinin, bunun açıkça söylenmesiyle mümkün olabileceği belirtilmiş olup buna göre sanığın duruşmada hazır bulunma hakkından feragat etmesi de ancak bu hususu açıkça söylemesiyle mümkün olacaktır.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 31.01.2017 tarihli ve 449-32 sayılı ile 03.04.2018 tarihli ve 851-144 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
... E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve asıl Mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanık ...’ın, hükmün açıklandığı 05.06.2015 tarihli son oturumda hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılama yapılarak mahkûmiyetine karar verilmesi savunma hakkının sınırlandırılması niteliğindedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün CMK'nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca kanun yararına bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde Mahkemesince yerine getirilmesine ve ulaşılan bu sonuç karşısında sanığın mala zarar verme suçuna ilişkin cezasının infazının durdurulması ile tahliyesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 07.10.2021 tarihli ve 21068-15266 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- ... Bakanlığının sanığın savunma hakkının kısıtlandığı nedenine dayalı kanun yararına bozma talebinin kabulü ile ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.06.2015 tarihli ve 364-560 sayılı hükmünün, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, MÜTEAKİP İŞLEMLERİN MAHALLİNDE YAPILMASINA,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı kabul edilip, Özel Daire kararı kaldırılarak ... Bakanlığının sanığın savunma hakkının kısıtlandığı nedenine dayalı kanun yararına bozma talebi doğrultusunda Yerel Mahkemenin sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına karar verilmesi nedeniyle sanığın belirtilen suça yönelik cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA ve atılı suç yönünden TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA,
5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 05.07.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.