Esas No: 2014/985
Karar No: 2014/1029
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/985 Esas 2014/1029 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 985 KARAR NO : 2014 / 1029 KARAR TR : 17.11.2014 |
ÖZET : Trafik kazası sonucu uğranılan zararın, kazanın oluşumunda kusur ve sorumluluğu bulunduğundan bahisle, davalı idarece tazmin edilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : E. Ö.
Vekili : Av.Z. K.
Davalı : Ulaştırma Bakanlığı (Karayolları Genel Müdürlüğüne izafeten) Karayolları
Elazığ 8. Bölge Müdürlüğü
Vekilleri : Av. D. A., Av.K. Ş.
O L A Y : Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin, 02/06/2002 tarihinde Malatya - Elazığ istikametinde 23 HU 346 plakalı Honda CBR 600F marka motoru ile yaklaşık 65-70 km hızla ilerlerken, Malatya - İspendere yol ayrımında 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun"un 15. Maddesinde belirtildiği şekliyle karayollarına ait olan karayolunda daha önceden oluşmuş ancak ilgili kurumun ihmali dolayısıyla kapatılmamış olan çukur dolayısıyla kaza yaptığını, motorunda maddi hasar ve piyasa değerinde kayıp oluştuğunu; müvekkilinin, olay yerinde önce görevli jandarma ekibine rapor tutturduğunu, akabinde de Malatya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinden, kazanın ve oluşan zararının tespitini yaptırdığını; yapılan bu tespit ile müvekkilinin, aleyhine oluşan zararın kurumun kusuru oranında karşılanarak, zararının giderilmesini 03/07/2012 tarihli dilekçe ile ilgili kurumdan istediğini ancak ilgili kurumun 11/07/2012 tarihli cevap yazısında bu talebe olumsuz yanıt verdiğini ifade ederek; oluşan maddi zararın ve motorda oluşan değer kaybının ve zararın tespiti nedeniyle Malatya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan Tespit davası için yapılan mahkeme masraflarının yine davalı kurumca karşılanması istemiyle 3.9.2012 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.
ELAZIĞ 1.İDARE MAHKEMESİ: 7.3.2013 gün ve E:2012/1752, K:2013/182 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 19/01/2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun"un 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde "işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazaların da bu Kanun hükümleri uygulanır. / Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir"", Geçici 21.maddesinde ise; "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek idare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz" denildiği; diğer taraftan; Anayasa Mahkemesinin 08/12/2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ile; "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun"dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir, itiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir" kararına vardığı; Uyuşmazlıkta da; seyir halinde iken yol kusuru nedeniyle oluştuğu ileri sürülen maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklı zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı görülmekte olup; oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da yer yönünden yetkili adli yargı mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığı; nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 04.06.2012 tarihli, E.2012/107, K.2012/134 sayılı; 04.06.2012 tarihli, E.2012/101, K.2012/133 sayılı ve 05.11.2012 tarihli, E.2012/144, K.2012/224 sayılı kararlarının da bu yönde bulunduğu gerekçesiyle; davanın, 2577 sayılı Kanun"un 15-1/a maddesi uyarınca, görev yönünden reddine karar vermiş; yapılan itiraz Malatya Bölge İdare Mahkemesinin 24.6.2013 gün ve E:2013/984, K:2013/890 sayılı kararıyla reddedilerek karar onanmış, karar düzeltme istemi de 5.11.2013 gün ve E:2013/1605, K:2013/1425 sayılı kararla reddedilmiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.
Davacı şirket vekili bu kez, aynı istemle 13.2.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
MALATYA 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 10.6.2014 gün ve E:2014/120, K:2014/592 sayı ile, 2918 SK"nun 110. maddesindeki düzenlemenin idareye ait araçların karıştığı kazaları kapsadığı, maddedeki düzenlemenin idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan zararları kapsamadığı, dava konusu olayda davalı idareye ait herhangi bir aracın karıştığı bir kazanın bulunmadığı, bilakis idarenin hizmet kusurundan ötürü yoldaki çukurun sebebiyet verdiği bir zararın söz konusu olduğu; her ne kadar idarenin meydana gelen zarardan sorumlu olduğundan bahisle tazminat talebiyle mahkemelerine dava açılmış ise de, Yargıtay 4. HD"nin 16/09/2013 tarih ve 2013/12522-14309 E,K sayılı ve yine Yargıtay 17. HD"nin 16/04/2013 tarih ve 2013/1061-5600 E,K 13/05/2013 tarih 2013/5258-6874 E,K sayılı ve 06/05/2013 tarih 2013/5060-6385 E,K sayılı içtihatlarında belirtildiği üzere iddianın ileri sürülüş biçimi bakımından zararın kaynağının idarenin aracının karıştığı kaza olmayıp idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan davaların ise 2577 sayılı kanun gereğince idari yargı yerinde görülmesinin icap ettiği gerekçesiyle; açılan davada yargı yolu caiz olmadığından, HMK"nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde yargı yolu uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine karar vermiş; karar kesinleşmiş ve Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında;
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.
Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.
Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına da karar verilmiştir.
Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, Asliye Hukuk Mahkemesi’nce re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacağından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, trafik kazası sonucu uğranılan maddi zararın, kazanın oluşumunda sorumlu olduğundan bahisle, idarece tazmin edilmesi isteminden ibarettir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun, “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:
a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,
b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,
c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)
d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,
e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,
f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak, (1)
g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,
h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,
i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)
j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,
k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.
(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, 2.6.2012 tarihinde 23 HU 346 plakalı aracı ile seyir halindeyken karayolunda bulunan çukura düşmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası oluştuğu, olayın idarenin yol bakım hizmetini yerine getirmemesinden kaynaklandığı ileri sürülerek toplam 2.369,75.-TL tazminatın ödenmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Malatya 3.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan başvurunun reddi ile aynı Mahkemece ayrıca verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın görüm ve çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Malatya 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN REDDİ ile, aynı Mahkemece ayrıca verilen 10.6.2014 gün ve E:2014/120, K:2014/592 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde, Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ |
Üye Ali ÇOLAK
Üye Ayhan AKARSU |
Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |