Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/349 Esas 2022/555 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/349
Karar No: 2022/555
Karar Tarihi: 15.09.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/349 Esas 2022/555 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/349 E.  ,  2022/555 K.

    "İçtihat Metni"



    Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 17. Ceza Dairesi


    Sanık ...'in hırsızlık suçundan TCK'nın 142/1-b, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin ... 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.10.2014 tarihli ve 122-475 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 17. Ceza Dairesince 14.11.2018 tarih ve 16508-14459 sayı ile, TCK'nın 53. maddesinin uygulanması yönünden eleştirilerek onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 24.04.2019 tarih ve 36150 sayı ile;
    "...Tüm dosya kapsamına göre, sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, yasal ve kesin delil bulunmadığı, atılı suçtan sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği," düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 13.05.2019 tarih ve 8097-7197 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Katılan ...’nin, 17.01.2014 tarihinde polis merkezine müracaat ederek birlikte yaşadığı sanık ...’in, cebinde bulunan 6000 TL ile geçici bir süre kullanmak üzere vermiş olduğu cep telefonunu çaldığı yönünde beyanda bulunması üzerine soruşturmaya başlanıldığı,
    Katılanın 20.01.2014 tarihli ek ifadesinde şikâyetten vazgeçmesi üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığınca 03.02.2014 tarih ve 10018 sayı ile sanık hakkında güveni kötüye kullanma suçundan ek kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği; hırsızlık suçundan ise soruşturmaya devam edilerek aynı tarih ve 4646-1556 sayı ile kamu davası açıldığı,
    Temyiz incelemesine konu soruşturma devam ederken sanık ...’in, katılan ...’nin kendisine ve ailesine yönelik tehdit ve hakaret eylemlerinde bulunduğu şeklindeki şikâyeti üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan 2014/16629 sayılı soruşturma dosyası kapsamında; şikâyetçi konumunda olan ...’in, telefonu incelendiğinde, ...’nin, kendisine ait olan 507 312 **** numaralı hattan ...'in kullanımındaki 506 888 **** numaralı hatta 15.01.2014 tarihinde "İnat etme, telefonu aç, yangına körükle gitme”; 03.02.2014 tarihinde ise “Ben geldim, burdayım, müsait olduğunda ara, bu işi bitirelim,” ve “Telefonu ve parayı getireceksin, bedelini ağır ödersin, sana 24 saat süre." şeklinde mesajlar gönderdiği tespit edilerek durumun tutanak altına alındığı, aynı soruşturmanın devamında ...’in, ...'nin kendisini arayıp tehdit ve hakaret eylemlerinde bulunduğu görüşmeleri kaydettiğini, ses kayıtlarının tutanağa bağlanmasını talep ettiği yönündeki müracaatı nedeniyle düzenlenen 21.02.2014 tarihli tespit tutanağında; telefonda konuşan erkek şahsın, “Yarın 6000 TL ile telefonumu getiriyorsun, beni de görmüyorsun.” dediği, ... olduğu anlaşılan bayan şahsın ise “Ben 6000 TL’ni almadım.” şeklinde karşılık verdiği, erkek şahsın “6000 TL’mi yediniz” dediği, bayan şahsın da “Yemedim, yalan atma, bir çaldın diyorsun, bir yedin diyorsun.” demesi üzerine erkek şahsın “Getireceksin, getireceksin.” şeklinde konuştuğu, görüşmenin devamında erkek şahsın “Ben sana diyorum ki, işin maddi yönü 6000 TL para mı? Beni evlenme vaadiyle kandırdın.” dediği, bayan şahsın ise, “Ben seni kandırmadım. Başından beri seninle evlenmeyeceğimi söyledim. Sen bana evimde bıçak çektin, biliyorsun değil mi?” şeklinde yanıt verdiği, erkek şahsın da, “Yav uzatma, yaptım namus davası, konuşma, hadi git, telefonumu ve paramı getir.” dediği şeklinde görüşme içeriklerinin bulunduğunun bildirildiği,
    Aynı soruşturma kapsamında düzenlendiği anlaşılan 04.02.2014 tarihli tespit tutanağında da, ...’in kullanmakta olduğu 542 636**** numaralı hattan, ...’nin kullanmakta olduğu 507 312**** numaralı hatta 28.01.2014 tarihinde “Bizimkilerin haberi olmasın,” ve “Sen bana sadece tel aldın, onu da al, istemiyorum.” şeklinde mesaj gönderdiğinin tespit edildiği,
    UYAP sisteminde yapılan araştırmada bahse konu olayla ilgili olarak yapılan tahkikat sonucunda, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca 17.06.2015 tarih ve 20854-17304 sayı ile, ...'nin 29.01.2014 tarihinde ...’in ikametine giderek cama vurduğu, Hatice’nin annesi olan Ümmühan Güler'in camdan bakması üzerine elindeki bıçağı göstererek "Silahla seni vuracağım." şeklinde tehdit ettiği, devamında 03.02.2014 tarihinde kendisine ait olan 507 312 **** numaralı hattan ...'in kullanımındaki 506 888**** numaralı hatta "Telefonu ve parayı getireceksin, bedelini ağır ödersin." şeklinde mesaj attığı, aynı gün saat 23:30 sıralarında ikametgahına yakın bir durakta otobüsten inen ...'in araçla önüne çıktığı ve araçtan inerek elindeki bıçağı ...'e doğru salladığı iddiasıyla kasten yaralama, tehdit, kişilerin huzur ve sükunu bozma suçlarından cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında yapılan yargılama sonrasında ... 21. Asliye Ceza Mahkemesince 14.04.2016 tarih ve 416-288 sayı ile atılı suçlardan ...’nin mahkûmiyetine karar verildiği, hükümlerin ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 20.05.2021 tarih ve 6709-8612 sayı ile onanmasına karar verildiği,
    Sanık ...’in, suç tarihinden sonra katılan ile barışarak birlikte ...'na gittikleri, ancak katılanın burada kendisini darp ettiği yolunda beyanda bulunması üzerine UYAP sisteminde yapılan sorgulamada; ... Cumhuriyet Başsavcılığınca 15.10.2015 tarih ve 2569-2554 sayı ile ...’nin 16.07.2014 tarihinde ...’e yönelik kasten yaralama suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda ... 1. Asliye Ceza Mahkemesince 05.05.2016 tarih ve 884-588 sayı ile ...’nin atılı suçtan beraatine karar verildiği, hükmün ... tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 26.04.2021 tarih ve 596-7561 sayı ile temyiz isteminin süre nedeniyle reddine karar verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan aşamalarda; kız arkadaşı olan sanıkla birlikte aynı evde oturduklarını, alacaklı olduğu ... Özgünlü’nün olay tarihinde arkadaşı olan tanık ... vasıtası ile kendisine 6000 TL göndermiş olduğunu, tanığın parayı evine getirdiğini, bu sırada evde bulunan sanığın parayı pantolonunun cebine koyarken gördüğünü, daha sonra uyuduklarını, uyandığında sanığı evde göremediğini, aradığında ...’ye gittiğini söylediğini, daha sonra cebini kontrol ettiğinde paranın yerinde olmadığını fark edince sanığı yeniden arayıp bu durumu sorduğunu, sanığın ise kendisine “Kullandığına say.” şeklinde mesaj gönderdiğini, sanığın 6000 TL ile 1700 TL değerinde olan cep telefonunu alıp götürdüğünü, zararı giderilmediği için karakola müracaat ettiğini, şikâyetinden kısa bir süre sonra sanığın, ortak arkadaşları vasıtasıyla parayı ve telefonu geri getireceğini söylemesi üzerine 20.01.2014 tarihinde şikâyetini geri aldığını, ancak sanığın parayı iade etmemesi nedeniyle 30.01.2014 tarihinde yeniden şikâyetçi olduğunu,
    Tanık ... aşamalarda; katılana ait kafeteryada garson olarak çalıştığını, ... isimli şahsın katılana verilmek üzere kendisine 6000 TL gönderdiğini, hatırlayamadığı bir tarihte parayı vermek üzere katılanın evine gittiğini, kapıyı sanığın açtığını, katılanın da kapıya gelmesi üzerine parayı katılana verdiğini, aradan bir hafta geçtikten sonra kafede oturduğu sırada sanığın yanına geldiğini, birlikte çay içerek konuştuklarını, bu esnada sanığın bir hata yaptığını, telefon ve parayı katılana vereceğini söylediğini, kendisinin de bu durumu katılana anlattığını,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... aşamalarda; katılan ile olay tarihinden dört ay kadar önce tanıştıklarını, katılana ait kafede birkaç gün çalıştığını, ancak işi beğenmediği için ayrıldığını, sonrasında zaman zaman katılanla görüşmeye devam ettiklerini, doğum gününde katılanın kendisine içinde 542 636**** numaralı hat bulunan telefonu faturası ile birlikte hediye ettiğini, devamında katılanın kendisiyle evlenmek istediğini söylediğini, teklifi kabul etmediğini, yaklaşık bir hafta kullandığı telefonu iade ettiğini, iddia edildiği gibi katılanın cebinden para almadığını, katılanın evinde birlikte yaşamadıklarını, suç tarihinde katılanın evinde de bulunmadığını, kendisinin 506 888**** numaralı telefonu kullanmakta olduğunu, katılanın, birlikte oldukları zamanda harcadığı yeme içme parasını istemesi nedeniyle “Yaptıklarına say.” şeklinde mesaj gönderdiğini, sonrasında katılanın kendisini ve ailesini devamlı surette rahatsız etmeye başladığını, gece vakitlerinde evine gelerek kapı ve camlara vurduğunu, bu olaylarla ilgili olarak ayrıca soruşturma yürütüldüğünü, bir keresinde sanığın elinde bıçakla önüne çıkıp “Ya benim olursun, ya da mezar taşına sonu böyle oldu yazarlar.” dediğini, niyeti ciddiyse neden kendisine iftira attığını sorduğunda, “Seni çok seviyorum, kaybetmemek için.” şeklinde karşılık verdiğini, ...’un tanıklığını kabul etmediğini, bu şahsın katılanın arkadaşı olup katılanın kendisine ve ailesine yönelik tehdit eylemlerinde bulunurken bu şahsın da onun yanında olduğunu, sonradan baskılarına dayanamadığı katılanla evlenmeye razı geldiğini, birlikte ...’nda bir otele gittiklerini, burada kadın ve uyuşturucu ticareti işlerine karıştığını öğrendiği katılana ayrılmak istediğini söylediğini, ancak katılanın kendisini odaya kilitleyip hapis hayatı yaşattığını, maruz kaldığı cinsel istismar sonrasında hamile kaldığını, katılandan defalarca dayak yemesi üzerine bebeği kaybettiğini, can güvenliğinin bulunmadığını, ilgili makamlardan çok sayıda koruma kararları talep ettiğini, atılı suçlamayı kabul etmediğini, evlenme teklifini geri çevirmesi nedeniyle kendisine iftira atıldığını savunmuştur.
    Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ...’in, eski erkek arkadaşı olan katılanın evinde bulunduğu sırada askıdaki pantolonunun cebinden katılana ait 6000 TL’yi çaldığının iddia ve kabul edildiği olayda;
    Katılanın aşamalarda, alacaklı olduğu ... Özgünlü’nün olay tarihinde tanık ... vasıtası ile kendisine 6000 TL gönderdiği, tanığın parayı evine getirdiği, bu sırada evde bulunan sanığın parayı pantolonunun cebine koyarken gördüğü, daha sonra uyudukları, uyandığında sanığı evde göremediği, cebini kontrol ettiğinde paranın yerinde olmadığını fark edince sanığı arayıp bu durumu sorduğu, sanığın görüşmede parayı aldığını kabul etmediği, daha sonra ise “Kullandığına say.” şeklinde kendisine mesaj göndermesi üzerine şikâyetçi olduğu, birkaç gün sonra sanığın ortak arkadaşları vasıtasıyla parayı geri vereceğini söylemesi nedeniyle şikâyetinden vazgeçtiği ancak şu aşamaya değin zararının giderilmediği yolunda beyanda bulunduğu, tanık ...’un da aşamalarda; ... isimli şahsın katılana iletilmek üzere kendisine 6000 TL verdiği, parayı teslim etmek üzere katılanın evine gittiği, kapıyı sanığın açtığı, katılanın da kapıya gelmesi üzerine parayı katılana verdiği, aradan bir hafta geçtikten sonra sanığın yanına geldiği, birlikte çay içerek konuştukları, bu esnada sanığın bir hata yaptığını, telefon ve parayı katılana vereceğini söylediği, kendisinin de bu durumu katılana anlattığı yönünde katılanı doğrular nitelikte anlatımda bulunduğu anlaşılmakla birlikte,
    Sanığın tüm aşamalarda; katılanın ... yerinde birkaç günlüğüne çalıştığını, memnun kalmadığı için ayrıldığını, sonrasında katılanın kendisiyle ilgilenmeye başladığını, zaman zaman dışarıda görüştüklerini, katılanın kendisine cep telefonu hediye ettiğini, telefonu bir hafta kadar kullandığını, ancak katılanın kendisiyle evlenmek istediğini söylemesi üzerine telefonu iade ettiğini, aralarında otuz yaş fark bulunan katılanın evlenme teklifini kabul etmediği için kendisine iftira atıldığını, olay tarihinde kendi evinde bulunduğunu, katılanın evine hiç gitmediğini, katılanın, birlikte oldukları dönemde karşıladığı yeme içme masraflarını kendisinden istemesi üzerine “Yaptıklarına say.” şeklinde mesaj gönderdiğini, devamında katılanın hem kendisine hem de ailesine yönelik tehdit ve hakaret eylemlerinde bulunduğunu, gece vakitlerinde evinin önüne gelip kendisine bıçak gösterdiğini, şikâyetçi olduğu bu eylemler nedeniyle ayrıca soruşturma yürütüldüğünü, karşılaştıkları bir tarihte evlenme niyetinde ciddiyse neden böyle davrandığını sorduğunda, “Seni çok seviyorum, kaybetmemek için.” şeklinde karşılık verdiğini, katılanın arkadaşı olan ...’un tanıklığını kabul etmediğini, katılan gece vakti evine geldiği zamanlarda bu şahsın da katılanın yanında olduğunu ifade etmesi; tanık ...’un, 6000 TL’nin sanık tarafından çalındığına ilişkin görgüye dair bir bilgisinin bulunmaması, bu bağlamda, beyan tarihinde katılanın ... yerinde çalışmakta olan adı geçen tanığın, sanığın olay tarihinden sonra yanına gelip telefonu ve parayı iade edeceğini söylediği yönündeki beyanlarına da itibar edilemeyeceği, incelemeye konu suç tarihinden sonra sanığın şikâyetçisi olduğu kasten yaralama, tehdit, hakaret suçlarından katılan ... hakkında kamu davaları açılmış olması hususları dikkate alındığında, katılandan sadır olan “Telefonumu ve paramı getir.” şeklindeki mesajın, katılanın kendisi lehine delil kabul edilemeyeceği cihetle, tüm aşamalarda atılı suçlamayı kabul etmeyen sanığın atılı suçu işlediğine dair katılanın iddiası ve tanık ...’un soyut beyanı dışında, her türlü şüpheden uzak, mahkûmiyetine yeter derecede kesin ve inandırıcı delil bulunmadığının kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay (Kapatılan) 17. Ceza Dairesinin 14.11.2018 tarihli ve 16508-14459 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.10.2014 tarihli ve 122-475 sayılı kararının, atılı suçtan sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkûmiyetine hükmedilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 15.09.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


    ..

    Hemen Ara